TAN Dünkü maçta Muhalızgücü Kalecisinin kurtarışlarından iki enstantane İSTANBULDA : Muhafızgücü Dünkü Ikinci Maçında Güneş - 1 Yenildi Takımına 3 (Yazan: Eşref Şefik ) Dün Taksim stadında ikinci maç- İarinı Güneş takımına karşı oyniyan Muhafizgüçlüler yenildikleri halde seyirciler üstünde pek iyi tesir bırak mıya muvaffak oldular. Futbolün an- cak ciddi ve perhizkâr bir hayatla oy- nanmak kabil olduğunu rakiplerine gösteren misafirlerimiz. futbolümüz- de atletik kabiliyetli elemanlara doğ ru, sarih bir temayül kadar canlı idiler. Muhafızgücünün muavini, ikinci Güneş golünü kendi ayağı ile yapa- cak kadar talihsiz gününde idi. Mu- hafızgücü muavininin o şanssız sani- yesi bana çok mühim maçlarda #yni âkibete duzar olan ecnebi oyuncula- rının hikâyelerini hatırlattı. Fransızların bir maçında hissettirecek Harpten-sonra Almanyada ,osna-|. nan - Fransız - Almanya milli maçın dâ Alman muavini İfüzenberg, Fran $ız takımının tek galibiyet golünü u- zaktan çektiği geri şütle yaptığı sa- niyede baygınlık geçirmişti. Müzen- berg o maçtan sonra futbolünü bıra- kacak kadar derin bir tesssüre düş- müştü. Alman idarecileri güç halle © kiymetli!:muavipin fikrini çelmiye muvaffak olmuşlardı. Garip değil mi? Ayni oyuncu İngiltereye karşı yapılan maçta da eyni talihsizlikle kendi kalecisini aldatmıştı. Muhafız gücünün muavini o meşhur Alman muavini gibi mazeret götürmez bir şekilde kendi kalesine gol yapmış de- ğildir. Havale edilen topu karşılamak istediği sırada ayağına iyi oturtama- dığından top falsolandı, müdafii ve kaleciyi aşarak kaleden içeri girdi Bluhafız muavininin mazeretleri Al man muavininden kat kat fazladır. Bir kere geri şütle pas vermek iste- medi. Karşılamak istediği top çok si- kışık bir anda gelmişti. Bu onun talib izliğidir.Birçok oyuncularımızın yap tıkları o gibi hatalar topun aldığı fal- #0 itibarile kaleden içeri girmez. Hal- buki dünkü falso sakar bir falso idi. Topu kaleye doğrulttu. Daha canlı oynadılar Sırf talihsizlikten ileri gelen bu ha tadan başka, Muhafızlılar bir yanlış lık yapmadılar. Fenerbahçe oyunun- dan daha canlı ve süratli oynadılar. Atletik kabiliyetlerine iyi uyan hava- dan paslaşma tarzını rakiplerine de kabul! ettirmek gibi bir üstünlük gös- termiye muvaffak oldular. Fener o yununda yerden oynıyan Muhafızlı- lar bu suretle oyun tarzlarını, kendi kabiliyetlerine uyduracak akıllılığı gösterdiler. Üç ortası daha şütçü ve topu sıkışık yerlerde daha kıvrak kullanabildiği gün Muhafızın daima istikrarlı neticeler almıya namzet bir takım heline gireceği şüphesizdir. Güneşe gelince Güneşin müessir ve girgin şöhreti- Bi kazanan muhaclmleri tesadüf ve şönirsuzdular. Sol muavini. biç'mü- vaffak olamadı Orta muavin ikinci | devrede oyunun hayli düşürdü. * Sağ İlmi “ ATLETİZM: Istanlul Kır Koşusu Şampiyonluğu Atletizm federasyonu tarafından bütün Türkiye mıntakalarında ayni günde yapılmak üzere tertip edilen kır koşusu şampiyonluğu dün şehri- mizde de yapılmıştır. Atletizm ajan- lığı yarış mahalli olarak Topkapı yo- safe üzerinde yapılan bu yarışa muh- telif klüplerden 58 atlet iştirak etmiş ve yarış çök heyecanlı olmuştur. Neticede 23 dakika 31 saniyede 'Galatasaraydan İbrahim birinci, Sok rat İkinci, Hüseyin üçüncü olmuşlar» dır. Tukım itibarile Galatasaray 23 pu vanla birinci, Kasımpaşa 53 puvanla ikinci, Güneş 66 puvarla üçüncü ol- dular. imei FUTBOL: Şit ve Ikinci Küme Müsabakaları İstanbul futbol ajanlığı tarafından tertip edilen şild maçlarına dün Şe- ref stadında devam edildi. Ve Gala- tasaray ile İstanbulspor birinci ta- kımları hakem Tarığın idaresinde oy nadılar. Her iki takım maça en kuvvetli kadrolarile çıkmışlardı. Oyunun baş- lamasile beraber Galatasaraylılar hâ kimiyeti ele aldılar ve derhal İstan- bulspor kalesini sardılar. 16 incı dakikada Süleyman vas'ta- sile birinci golünü yapan Galataray- lar 20 inci dakikada Eşfak 40 ıncı dakikada Haşim © vasıtasile iki gol yaparak devreyi 3-0 galip bitirdiler İkinci devrede Eşfak ve Haşim vası- tasile İki gol daha yapan Galatasa- rayhlar sayı adetlerini beşe çıkardı- muavin heyeti umumiyesi itibarile muvaffak oldu. Fakat bütün Güneş oyuncularının dün düşmüş olduklar (Devamı 10 uncudaj lar. Bu sırada İstanbulsporlular da iki gol yaptıklarından maç Galate- saraylıların 5 - 2 galebesile ve İstan- bulsporun tasfiyesile nihayetlendi. i koşadan canlı bir gür TTEşvik lunu inithap etmişti. 7500 metre me-| e ens İamalçiDleş Dün yapıdan ; kır koşusu mü sabakasına iş- tirak eden at- ? letler ünüş GÜREŞ : di Maçları Dün Yapıldı İstanbul güreş ajanlığı tarafından tertip edilen tecrübesiz güreşçiler 8- | Fasındaki müsabakalara dün Kasum- İ paşa klübünde başlandı. Alınan neti- celeri sırasile yazıyoruz: 56 Kilo:Cemal (Güneş), Enver (Ka sımpaşaya tuşla galip. Vahdettin (Beyközl, Aron (Kasımpaşa) ya tuş la galip, Fethi (Güneşi. Hakkı (Ka- sımpaşa) ya hükmen galip, Oğuz (Beykoz), Cemal (Güneşi e tuşla ga-| lip. | 61 kilo: Nuri (Kasımpaşa). Abdul- lah (Beykoz'a tuşla galip. Mehmet İ Kasımpaşa» İsmail (Kasımpaşa) ya tuşla galip, Hüseyin (Güneşi, Hakkı (Beşiktaşi « tuşla galip. Ahmet (Ka- sımpaşa), Muzaffer (Topkapı) ya tuş- la galip, Hâmit (Güneşi İsmail (Gü- neş) e sayı hesabile galip, Sotiri (Ka-| sımpaşa|, Ahmet (Galatasaray) a tuş; je galip, Mümtaz (Beykoz!, Haşim (Beşiktaşia tuşla galip. Necmi (Do- İğanspor), Faruk (Doğansporja tusla İgalip. 66 kilo: Basri (Kasımpaşa), Kâmil (Bey- kozi a tuşla galip, Ahmet (Beykoz), Suat Beşiktaşi a tuşla galip, Kasım! (Beşiktaşi, Mustafa (Kasımpaşa) ya| İtuşla galip, Nuri (Güneşi, Ali (Bey- koz) a sayı hesabile galip, Doğan (Gü- neşi Mahmut (Beşiktaş)a tuşla galip, Tahsin (Güneş), Vehbi (Galatasaray)a | tuşla galip, 72 kile: Hâmit (Güneş), Ali (Beykozla sayı hesabile galip, Yahya (Güneş) Hayri Kasımpaşa) ya tuşla galip, Beyat (Ka İ sımpaşa), Hayri (Güneşi sayı hesabi-| İle galip, Haydar (Beşiktaş), Lütfi (Be İşiktaşla tuşla galip, Faik (Galatasa- ray), Ahmet (Kasımpaşa? ya tuşla ga- lip. İzzet (Kasımpaşa, Hikmet (Ka- sımpaşa)'ya tüşla galip, 79 kilo Hasip (Güneş), Cemal (Güneş) e tuşla galip. 87 kilo: (Günes), Serhat (Kasımpaşa) ya tuş- | i Beşiktaş Üçoku Dünkü Meçınd 3-1 Mağlüp Etti İzmir. 20 (Tan Muhabirinden) — Bugün şehrimizde Beşiktaş, milli kü me maşları için ikinci müsabakasını Üçok takımile, yine Alsancak spor sahasında yaptı. Maça saat 15 bu - çukta başlandı. Beşiktaş takım şu kadro ile çıkmıştı: Mehmet Ali — Nuri, Faruk — Fu at, Hakkı, Rifat — Eşref, Şeref, Hüs- nü, Bedii. Hayati Sağiç Rıdvan, dünkü maçta sakat- lanmış olduğu için bugün kadroya girmemişti. Oyunun ilk'dakikaları denemeler- le geçti. Beşiktaş üstün bir hâkimi yet 'elde ediyordu. Bu sıralarda Be- şiktaş muhacimleri muntazam bir inişle Üçok kalesini derhal sardı - Jar. Bu arada orta muavin Hakkının çektiği bir frikik İzmirlilerin kale direğine çarptı. Fakat Beşiktaş de - vamlı akınlar yapıyordu. Uğoklu Sa UY! ada Beşiktağlı Şeref sağdan al - dığı bir pası, İzmirin müdafiini şah- si bir gayretle atlatmak suretile go- le tahvil etti. Birinci devre bu suret le 1—0 Beşiktaşın galebesile bitti, İkinci devrede Beşiktaş rüzgârın altına düşmüştü. Bu devrede Üçok canlı bir oyun gösteriyor. Fakat Be- siktaş açışları buna karşı güzel iniş- ler yapıyorlar. Bir ara oyun müte vezin bir duruma giriyor. Fakst tam bu sırada sağdan gelen top. bir kar- gaşalık esnasında Hakkının eline çarptığı için hakem Beşiktaş aleyhi- ne bir penaltı veriyor ve İzmirli Na mik çok güzel bir atışla bu penaltı- yı gole çeviriyor. Şimdi vaziyet 1—1 İdir. Fakat bunun üzerine Beşiktaş küşük bir değişme yaparak Hakkıyı muhacim hattına alıyor. Bediiyi de muavin hattına veriyor. Bu değişme üzerine Beşiktaş çok sıkı ve çok muntazam bir inişle ikin- ci golünü yapıyor, biraz sonra da Ha yati, Beşiktaşın üçüncü gölünü ya - parak günün bu mühim maçı 3—1 Beşiktaşın galibiyetile neticeleniyor Beşiktaşlılar yarın (bugün) İstan- bula hareket edeceklerdir. 7 A ) Puvcn Cetveli EB Takim 2 Ss; ; RR; z ö a Beşiktaş 33 — — 829 Güneş 23 — — 8356 Muhafız 3— 2 1955 Uçok 21 173*0':6 Fenerbahçe 2 1 13253 Harbiye ı— i — 323 İsancak 2—-—— 7-43 Galatasaray 1 —— 1 121 Zik altta la gelip. Güreşlere gelecek hafta Gü- neş klübü Fatih şubesinde devam €- İdilecektir. Darutgücü Sahasında Dün Barutgücü sahasında Ramı id- merdei ABA ADAN ASA BASAK BAS SABA 0480 a & Yazan: James Lavez — <mmnımuanu > apının dış tarafına “içerde hikâye konferansı var” diye bir yafta takılı idi. Film şirketinin bütün akıl ve fikir sahipleri film mevzuu bulmak için Ulu Kurultay kurmuşlardı. Müracaatçılar tarafin dan rahatsız edilmemek için. kapı- lara dafla kuvvetile mücehhez bek çiler dikilmişti. Telefon kızına da | da konferans dağılıncaya kadar hem sağır, hem dilsiz kalması em- redilmişti. Müracaatçıların en inatçıları, yan odada bekleme ve sabır mü- sabakasına girişiyorlardı. Dehanın uzun bir sabir olduğuna göre, saat- lerdenberi bekleyip duranlar, illâl- lah diyerek dâhi oluyor ve çikip gidiyorlardı. Derken birdenbire ka pa çalındı. İşte bu çok tuhaftı. Çün- kü kapıya, çünkü dış kapıya “Dos- doğru içeri dal! Dileğini çarçabuk a söyle! İşini hemen gör” diye bir i- lân asılı idi. Kapı vurup müsaade istemiye ne hacet? ir müddet kapı tıkırdadı durdu. Fakat kimse oralı olmamıştı. Fakat bu gürültü dur- mamacasına devam ettiğinden tele- fon kızı sinirlendi. Kapıyı açtı. Hır çın hırçın “ne istiyorsunuz?” diye bağırdı. — İçeri girebilir miyim? İsterseniz girer, isterseniz gir mezsiniz! — Gelen adam film dünyasının yabancısı idi. Çünkü afalladı. Şaş- kın şaşkın etrafına bakındı. Ufak telek yapılı, yaşlıca ve yorgunca bir adamdı. Üstübaşı şık giyinme- ğe çok uğraşmış olduğunu gösteri- yordu. — Direktörü görmek istiyorum. — Şimdi olamaz. işleri var. — Ben de o işe iştirake geldim. Bir hikâyem var — Ooo! Herkesin bir hikâyesi var. < edir bu yahu! Aklımıza hiç münasip bir hikâye gelme- sin? diyen direktör için için Lon- dranın en becerikli kafalarını bu- Mili Köme (|O$ raya toplıyayım da ortaya ilâç için olsun bir hikâye çıkmasın!” diye düşünüyor, öfkeleniyord Hikâye “bulunmamış değil. bu- lunmuştu. Konferans başlamazdan evvel ortaya bir hikâye konmuştu. Fakat her önüne gelen şurası zait- tir. Burası uymuyor. diye ötesini berisini budamıştı, ve şöyle olsaydı daha iyi olurdu diyerek te < hikâyenin sağına, 80 - luna Orastleye parçalar (oOye- mamışlardı. Netice şu oldu ki mü- zakere müzakere, iki hafta sonra ilkönce tahayyül edilen hikâyeden eser kalmamıştı. Ve o vakit te, hi- kâyeyi top yekün iskartaya çıkar- mışlardı. Artık ziyan edilecek vakit yok- tu. Ne olacaksa hemen o gün olu- vermesi İâzımdı. Ertesi günü fik me çekme işi başlıyacaktı. Sarışın ve esmer yıldızlar kafile kafile pey lenip konturata o bağlanmışlardı. Ressamlar, dekoratörler. ve daha neler de neler hep ertesi gün icin peylenmişlerdi. Direktör “bu ak- şam yemeğe kadar ne yapıp yapıp bir hikâye bulunmalı. Fakat sakın ha! Himalaya dağlarının tepesinde, yahut Atlas Okyanusunun dibinde cereyan edecek bir masal değil Çünkü böyle pahalıya patlıyacak o lan işlere ayrılabilecek, ortada ser maye kalmamıştı. Ss enaryo artisti ehem ühün diyerek boğazını temizledi, “şöyle bir hikâye meselâ" dedi, “çok becerikli bir adam alnının te rile bir milyon kazanmı$. fakat oğ- lu namussuz mirasyedinin birisi. manyurdu ile Barutgücü A, B. C ta-| Babası cavlağı çekince, oğluna bir kımları arasında üç maç yapılmıştır. Refik (Kasımpaşa), Şevket (Gala-| C takımlarında 4 - 0, B takımların Bu fikir ancemaatin zırıldatılan tasaray) a tuşla galip, Mehmet AllJda 7 - 1, A takımlarında 5 - i Barut-| bir “olmaz” ile karşılandı. gücü galip gelmiştir. zırnık bile bırakmıyacağını söyler.” Film manajeri, “birden bire lüpe 21-2-938 > KIT A ES Hikâye Konferans" Çeviren: C. Kabaağaçlı 4 ATANUR MANAS dek bol bol paraya konan bir genç yapsak!" dedi — Mevzu fena değil, fakat bu mevzuu kullana kullana pöstekisi- ni çıkardılar. — Ayni mevzuu başka bir zavi- yeden göstersek? 5 — Onun zaviyesi mavivesi mi kaldı. Her zaviyeden gösterildi. — Öteden biri: “Meselâ bir genç adam uydursak. hali vakti yerinde, parasile har vurup harman savuru- yor, sıfrülyet kalıyor. işi zengin kö lara çorap satmıya döküyor. Meğer $e son sistem, yüksek tazyikli bir süper satıcı imiş te haberi yokmuş” dedi. Direktör içinden: “burada yük- sek tazyikli bir süper düşünücü lâ- zım. Bu gidişle mevzu bulamıyaca ğiz galiba" diye düşünüyordu. rtaya şöyle aklı başında bir masa): yumurtlıyan yoktu. 'Toplananlar zaten mevcut bir ma- salı parlatma. budama, şişirme. te» pe takla çevirip ters tarafından göstermede birebirdiler, amma or- taya yeni birşey koymıya gelince, hepsinin aklı zıngadak duruyordu. Direktörün karnı zil çalmıya baş layınca. masal bulununcaya kadar kimsenin odayı terketmemesi hak»- kında koyduğu şartı unuttu. “Ben yemeğe gidip gelince siz düşüneko- yunuz” dedi. Kalktı, şapkasını tak- tı. Direktör aralık odadan geçer- ken, orada essabrılimengalep diyip Otüranların topu bir den &yağa kalktılar. Tec - rübelileri “bu anın hiç e dılar. Tecrübesizler yol keselim de- diler. Fakât adam ipini koparan bir fil gibi paldır küldür yürüyerek, ve önüne geleni kenara savurarak çıktı.Demincek kapıyı takırdatarak girmiş olan bücür adam. direktörü tam cepheden karşıladı. Bir eliyle tomarlanmış kâğıdı tutarken “bir masalım var” diye tekrarlayıp du- Tuyordu. Fakat o da bir yana kakıl- dı. üçük adamın kapıcıdan aldığ malümata göre direktör ye» mek yer yemez geri dönecekti. A» dam yine kemali tevekkülle bek» lemiye koyuldu. Bir otomobil geldi. Sonra bir da“ ha. daha sonra bir daha. Fakat iç- lerinden direktör değil başkaları çı kıyordu. Nihayet kapıcı “işte geli yor”dedi ve üstüne başına çekidüze$ verdi. Küçük adam kâğıtlarını. bay râk sellıyormuş gibi sallıya sallıya pür heyecan yolun ortasına koştu. Şoför adamı gördü. Olanca kuv- vetile frenlere bastı, Fakat para et- medi. Bir göz kırpışı kadar zaman içinde küçük adamın gövdesi 0t0- mobilin altında taklalar kr lıyordu. Onu oradan zar zor o çıkardılar. O Neysel Omü cize o kabilinden adamın kılıns bile zarar gelmemişti. Fakat bayılr mıştı. Direktör sdamın kanferan$ odasına götürülmesini emretti. Adam az sonra kendine geldi E- linde hâlâ sıkı fıkı Oo tuttuğu kâğıt Otomarını gösteren .'bir hikâyem © var” dedi. ' Senaryo artisti onların üzerine bir göz gez“ dirdi. “On sekizinci asra ait” dedi Direktör “olmaz” diye hükmetti ve durakladı. Onbeş saniye düşündü. irdenbire direktörün gözle ri. düğmesi çevrilen çift af B puller gibi yandı. “hah! buldum!” diye yerinde hopladı. “Bakınız n# sıl: On sekizinci asır değil. Kücük TDevama 8 incide! j