Gündelik Gazete —— TAN'in hedefi: Haberde, fikirde, here şeyde temiz, dürüs, samimi olmak, karlin — gazetesi olmıya çalışı ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Er. 1 Sene 2300 Kr. 700» GAY 1500 » 40 » 3 > 800 » EN 300 » Milletlerarası posta ittihsdma dahli ol- mıyan merleketler için 30, 16, 9, 25 W- radır. Abone bedeli pesindir. Adres de- Biştirmek 25 kuruştur. Cevap için mek- tuplara 10 kurushuk pul Hövesi lâzımdır | cene MESELELERİ Hitlerin Nutkunun Arkasındaki Hakikatler (Yazan: M. Zekeriya) Hitlerin 20 Şubat nutku, 4 Şubat- ta orduda yaptığı tasfiyenin bir neti- cesidir. Bu sebeple bu tasfiyenin iç- yüzünü görmek, nutkun hakiki ma- biyetini anlamıya yardım edebilir. 4 Şubat darbesinin hakiki sebep- leri etrafında birçok rivayetler çıktı. Bu rivayetler içinde bugüne kadar hakikate en yakın olmak üzere tes- pit edilenler şu sebepleri ortaya çı karmıştır: Ordu ile Nazi Partisi ve orduyu temsil eden General Fritesh ile Hit- ler arasında mühim görüş farkları vardı. Ordu günden güne Führer'in takip ettiği siyasete muhalif bir va- ziyet alıyordu. Ordu İspanya mace- rasına o muhalifti. Roma — Berlin mihverine güvenmiyordu. Ve Gene- ral Göring'in dört senelik iktısadi plânını beğenmiyordu. Bu muhalefet sön zamanlarda doğ- rudan doğruya orduyu alâkadar eden meselelere de sirayet etmişti. 935 ve 936 senelerinde General Fritseh ile Führer arasında Alman ordusunun ıslahı etrafında birçok münakaşalar olmuştu. Hitler ordumin süratle te- şekkülünü istiyordu. 937 senesi s0- Ve 50 fırka teşkilini istiyordu. Hal | buki 937 senesi sönuna kadar ancak 36 fırka teşkil edilebilmişti. General Fritseh, ordunun süratle teşkili, ka- litesini kaybetmesine sebep olaca- Eından şikâyet ediyordu. Hitlerin ha- Fici siyasetinde ordunun hakiki ka- biliyetine dayanarak hareket etme- sini istiyordu. İspanyaya yapılan © yardımların müspet netice vermemesi, Almanya dahilinde ham madde buhranının #iddetlenmesi, ve iktisadi buhranın Artması General Fritseh'e hak verdi- tiyordu. Bu sebeple Generalin taraf- tarları çoğalıyor ve memlekette da. ha mutedil, daha hesaplı bir siyaset takibi fikri kuvvetleniyordu. Halbuki Hitler dahildeki hoşmut- #uzluğu gidermek için yeni muvaf- fakıyetlere muhtaçtı. Hesaplı hare- ketlerden ziyade hamleli bir siyaset bine taraftardı. 4 Şubat darbesi- Di bu ihtiyaç üzerine yaptı. Orduyu İye etti. Efkârı kazanmak için A- urya meselesine Almanları mem Bun edecek bir şekil verdi. Şimdi Rayiştag kürsüsüne (karşı tında muhalefeti ezmiş, efkârı kıs- Men kazanmış olarak çıktı. Mitler ordunun bir an evvel ha > bulunmasını niçin istiyordu? vie dün akşam irat ettiği nutuk bu sualin cevabını vermiş ola- ir. Nutkun satırları arasında bu *evabı okumıya çalışmak lâzımdır. * Hayat Her Şeyden Kuvveti Madrit bir buçuk senedir muhasa- altında bulunan bir şeh iye. Hemen hergün göklerinde düm tayyareleri dolaşır, ufukla- top sesleri gelir. teyigt şehir içinde hayat bütün bu | — etlerden bihabermiş gibi mor- şekilde devam eder. Geçen mp dridi ziyaret eden İngiliz işçi arı, cepheden iki kilometre men mekteplerin açık olduğunu dey ıkların muntazaman mektebe hir eğ #ttiklerini görmüşlerdir. Şe- Tai t a ordunun 914 harbindeki sev İ- — Eski Ve | A rap ordusu Türkistanı istilâ ettiği zaman, es- ki Türk medeniyetine ait bü- tün eserlerin yakılması yü- zünden, Türklerdeki tiyatro, musiki ve dans hususlarını pek tabii olarak yine Çin kay- naklarından ve Çinden ara: mak icap edecektir. Çindeki ti: yatro, musiki ve dans sanati hakkında bir fikir verebilmek çok güçtür. Çünkü Çinde ti- yatro, musiki, dans bir edebi- yat olarak telâkki edilmediği gibi bir sanat eseri olarak ta kabul olunmamıştır. Ve bun- lar ilk Türk vatanından Çin topraklarına geldiği gibi, buz güne kadar ayni şekli mu- hafaza etmiştir. Çinde tiyatronun menşei Şu'la. rın zamanı olarak gösterilir. Bu- nun tarihi Milâttan evvel 1122 dir. Bu zamanlarda tiyatro, bütün Türk ülkelerinde olduğu gibi danslarla ve bazı şarkılar olarak gösterilirdi. Fakat menkulâta göre bu usulün sonraları menedilmesi üzerine Ja- igue dediğimiz dram husule geldi. VA History of Chinese, litera- mparator Ming-Huang tiyat- royu dini şekilden kurtara- rak buna bir sanat halini vermek istemiş ise de muvaffak olamamış, ancak 1031 tarihlerinde (Kubilây Han) ın buraları istilâsı üzerine bir müddet milli sanat (arasına gir miş ve sonra tekrar ihmal edilmiş- tir. (Histoire,.. IIL p. 107). Bu ze- manda (Konfuçyüs) ün ahfadından K'ung-tao-fu; Kitan Türkleri yanı- na gönderilmiş ve orada dini bir tö- rende oynanan bir piyesi seyretmiş tir. Bu piyeste bizzat (Konfuçyüs) ün hayatı temsil edilmekte idi. Bundan fena halde hiddetlenmiş o- lan bu zat Çine dönüşünde bütün Çinliler gibi Türkler diyarında gör düklerini anlatmış. ve burada pek ziyade İlerilemiş olan tiyatro, mü- siki ve dans hakkında malümat vermiştir. Mogollar da Çini istilâ ettikleri vakit kendilerile beraber Çin ülke- sine romanı, tiyatroyu, klâsik pi- yesleri, musikiyi, dansı getirmişler- dir ki; bunlar elin Çinde bugün bile, geldiği vaziyeti muhafaza et- mektedirler. (Wilhelm Short Histo- Ty, p. 255) inde ne musiki, ne dans, ne <> de tiyatro hükümetin ve ki- Hisenin himaye etmemesi yüzünden ağır şartlar altında tekâmülden mahrum kalmış, iptidai vaziyetini muhafaza eylemiştir. Bu sebepten doğrudan doğruya Türkler arasındaki tiyatro hayatını muntazaman (konserler neşreder. Cephenin biraz gerisinde köylü tar- Tasını sürmekle meşguldür. Çinde de ayni hali müşahede et. mişlerdir. Nankin ve Şanghayda bar. lar her vakitten daha çok doludur. Çünkü insanlar felâkete de çabuk alışırlar ve hayat herşeyden kuvvet- doh e yerleri her gece insanla , Madrit radyosu her akşam Midir. dik lerle tetkik, Çin tiyatrosunu tetkik ot- mek demektir. Türkler arasında m ÇEMEN mırdı. Mevzular tarihi vakalardan alınırdı. Hattâ bazan bir gecede muhtelif tarihi vakalardan iktibas edilmiş eserler birleştirilerek oyma» nırdı. Bunlarda birçok entrikler, komik sahneler bulunmasına rağ- men, yine nihayeti fazilete ait bir ders ile biterdi. Piyeslerin mukan- nen bir müddet ve zamani da yok- tu. Bugünkü Amerikada olduğu gi- bi bazan bir piyes üç gün devam &- der, bazan da altı yedi saatte bi- terdi. Dram, ahlâki terbiyenin bir —— esası olarak kabul edilirdi. Sahne ekseriya açık havada kurulurdu. | Dekorlar pek azdı. Piyesin bütün aktörleri halka karşı bir arada o- tururlar, kendi rolleri geldiği za- man kalkarak ona iştirak ederler. di. Temsil ettikleri şahsiyetleri lâ“ yikıyle gösterebilmek için maske ler takarlardı, Komediyenlerin iyi a e) w e iz 2 vu bir cambaz veyahut ta iyi bir dan- sör olmaları lâzımdı. Çünkü her zaman piyese refakat eden musiki- hin âhengine uymak icap ederdi. Piyesin hemen yarısını musikinin karşısında vücut ve ellerin yaptık- sarı hareketler teşkil eylerdi. Bun- | lar ne büsbütün bir tiyatro, ne tam bir opera, ne de halis bir dans de- gillerdi. Hepsinden alınmış ve ka- rıştırılmış bir mablüttu, (Williams; the Middle Kingdom p. 820). uslki Milâttan 3000 sene ev- vel Türkler arasında mev- cuttu. Çin menkulâtı musikiyi Çine Fu-Hsi namındaki ilk imparatorun Türk diyarından getirdiğini söyler, (Konfuçyüs) ten bir asır sonra ya- şamış olan Tso-Şuan da Wei Ta- tarlarının dualarda teganni ettikle- ri musikiden bahseder, Çin musiki- si üzerinde (Bahtiyari) Türkleri le Mogolların tesiri olmuş, bu misiki hemen hemen onlardan kopup gel- miştir. Türklerde olduğu gibi bun- larda da gamme'lar vücude getiril- miştir. Ve musiki gamme pentato- niguc halinde yazılmıya başlan. mış ve bugünkü gibi fa, sol, la, do, re bâsil olmuştur. Orta Asyadaki Tiyatro, Dans usiki Hâyatı emilen Dİ e Yazan: Hasan Baykal : EEE ey musiki âlâtı, flüt, trompet, hant- bols, sifflets ve cornemuses'dur. Pratt: History of Musle, 22.5) Türk tesiri altında husule gelen bu müsiki aynen bügün bile eski Türk âhengini muhafaza etmekte- dir Gg 5 Danslara gelince; arkeolojik ke- şifler bunları aydın bir halde orta- ya koymuşlardır. Bunun için top- rak altından çikan eserleri tetkik lg etmek, dansların kaç nev'e ayrıl dıklarını bilmek olur. (Kızıl) da ele geçen ve Milâdi ü- güncü asra ait olan bir kabartma neşrediyoruz. Bu devirde hem Orta Asyadaki Türk kıyafetini ve bem de Türk dansından bir parçayı gös- termesi dolayısile gayet kıymettar- dır. Bunlarda aynen Kafkas kıya- feti görülür. Demek ki Çerkes de- diğimiz kıyafet eski Türk kıyafeti ans ta aynen Çerkes dansı idi. D idi. Çevik ayaklar ve par- maklar üzerinde oynanır, devredi- lir. Kolların birisi (o aşağıda, diğeri, yukarıda olmak üzere oynanırdı. Bunun İsmi (Turfan) dansı idi. Yani bir Türk beldesin- den isim almıştı. Musikisi zurnaya yakın bir âlet ile ve dümbelekle çalınırdı. (Hün) Türklerine ait o- lan bu dans ve bu kisve bugün ay- nen Kafkasyada muhafaza edilmek tedir. Er, dansı tesmiye edilen diğer bir dans daha vardı. Bu dans bizim bugünkü bildi- ğimiz Zeybek dansları suretinde ie- ra edilirdi. (Turfan) Türk beldösin- den çıkan ve yine Milâdi üçüncü asra ait olan bir kabartma bunu pek güzel gösterir. Yİ Kollar Zeybekvâri kalkıyor, ba- caklar onların şeklinde atılıyordu. Tek diz bükülerek yere vuruluyor, bu sırada kollar, Zeybeklerin vazi- yetini muhafaza ediyor, ve dans a- or, ağır muntazam bir halde icru ediliyordu. Ayni dansın mukaddimesini gös- teren ve maskeli diğer bir resim de, Zeybek oyularındaki bir kol aşağı” da, bir kol yukarıda bulunduğu 28- manda vücutteki inhinayı göster- mektedir. Bugünkü Arap dansı dediğimiz, karın dansların da biz ayni toprak larda buluruz. Türklerdeki dans âdetleri sayıla- mıyacak kadar çoktur. Bunların hepsini burada zikre imkân olma- dığı için bu dansların hemen bizim bugün Anadoluda bildiğimiz dans- larla en yakın bir karabete sahip ol duklarını söylemekle iktifa edece- ğiz. Ve sırası geldikçe her dansı, ayrı ayrı tetkik ederek bunun Â- nadolu danslarile olan karabet de- recesini tayine çalışacağız. MUVAFFAK XX. JOLMAN IN SİRRİ” , Muvaffak Olmanın Prensipleri D ün kitabından bahsettiğim Dale Karnegie muvaflakı- yet için birtakım prensipler tespit etmiştir. Bu prensiplerden bazıla- rın bu sltunlarda sıra ile naklede- ceğim. İşte birkaç tanesi; Başkalarını beğenmiye ve tak- dir etmiye alışınız, dostlarınızın çoğaldığını göreceksiniz. Amerikada sahneye çikardığı kızların güzelliği ile meşhur Zigfi- eld Follies adında bir tiyatro var- dır. Bu tiyatronun revülerini belki sinemalarda da görmüşsünüzdür. Tiyatronun sahibi dünyanın en gü- zel artistlerini bulup seçmekle meşhurdur, Bu muvaffakıyetini na sıl temin etmiştir? Kendisine göre sokaktan aldığı lâalettayin bir kıza azami derecede nezaket ve hür- metle muamele etmek, kendisini güzel olduğuna inandırmak sure- tile. Kadın beğenilince ve kendisi- ne ehemmiyet verildiğini görünce maneviyeti yükselir, nefsine itima- dı artar, muvaffak olacağına ina- narak oynar ve muvaffak olur. De Karnege'nin diğer bir pren- sipiz “Karşınızdakinde şiddetli bir arzu uyandırımz. Bunu yapabi- len dünyayı yanında bulur ve is- tediğini yaptırabilir. Su meşhur milyarder Andrew Karneie'ye bir gün kaymbiraderi ihimalci oğullarından şikâşet eder. Oğulları başka bir şehirde tahsil dedirler, babalarına mektup yaz- mazlar. Karnegie onları mektup yazmıya mecbur edebileceğini söy- ler ve 25 dolara bahse girişir. Son- ra çocuklara hitaben birer mektup Yazdırır ve mektupların içine her- biri için beşer dolar para koydur. duğunu ilâve etmelerini tenbih e- der. Fakat hakikatte güya unutul- muş gibi paraları zarfın içine koy- mazlar. Çocuklar mektubu alıp ta içinde parayı bulamayınca derhal kaleme sarılırlar ve babalarma pa- “ayı almadıklarını bildirirler, Herkesle alâkadar olmıya ça- laşınız. Başkalarile alâkadar ol- masını bilmiyenler hayatta dai- ma güçlüklerle çarpışmıya mah kümdurlar. Az söyleyiniz, gok dinleyiniz. Konuşurken de muhatabınızın a- lâkadar olduğu mevzulardan &yrilmayın, ona ehemmiyet ver- diğinizi gösterin, Başkalarının fikirlerine hürmet edin. Karşınızdakinin hata ettiğini yüzüne karşı söylemeyin. Kendiniz hata etmişseniz itiraftan çekinme. yin. Karşınızdaki gevezelik dahi et- se sabır ile dinleyin. Psikoloğ SEVEREK Mİ EVLENMELİ ? (Yazan: Gönül Doktoru) Okuyucularımdan biri soruyor: “Sevmediğim bir adamla ev- lenmem doğru mudur? Bu suali #ormamın sebebi şudur. Ben aş- ka inanırım. Henüz yirmi yaşın- dayım. Daha başımdan bir aşk macerası geçmiş değildir. Fakat sevmeden sevilmeden ailem be- ni tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendirmiye teşebbüs ettiler. Ne yapacağımı şaşırdım. Onun için size soruyorum: Bu sevmediğim adamla evlenirsem mesut olur muyirm?,, Şüphesiz evlenebilirsiniz. Yalnız adama karşı bir sempati duymanız şartile. Sevenler, aşkın sihirli füsununa kapılanlar bu cevaba gülebilirler. Fakat müsaade ediniz de bu cevabı beraberce tahlil edelim. Evlenmenin şartları üzerinde tet- kikat yapanlar şu neticeye varmışlar dır ki sevgi üzerine evlenenlerin yüz- de sekseni sonradan evlendiklerine pişman olmuşlardır. ze sevgisiz İzdivacı gülünç gös- teren hâdise gençliktir. Genç daima sevgi peşindedir. Sevmek ve sevil- mek onün en biyük ihtiyacıdır. Yaş ilerledikçe bizi sarhoş eden başka se- İbepler ortaya çıkar. Fakat gençlikte başımızı döndüren biricik âmil sevgi- dir. Bunun içindir ki her genç şür yazmıya meraklıdır. Gençlik ile sev- gi birleşince sevda düşkünlerini: mesut bir yuva kuracaklarına iman etmemeleri için hiçbir sebep kalmaz. Bunlar sevgisiz evlenmenin mânasız olduğuna hükmeder, hattâ böyle bir felâkete uğrıyan arkadaşlarına acır- lar. Gençlik ve sevgi izdivaç için tama- men başka bir hava, başka bir iklim yaratır. Bu hava icinde insan sevgi- nin bir gün sönebileceğini, hayatın acı hakikatleri karşısında yıpranaca- ğını unutur. Şüphesiz severek evlen- meyiniz demek istemiyarum, Sevgi hayatın en tatlı tecrübesidir. Biribi- rini severek evlenenler için mesut olma imkânları daha çoktur. Sırf aşk la başlıyan birçok izdivaçların mesut netice verdiği inkâr edilemez. Fakat izdivacın yegâne temeli sev» &i değildir. Sempati ve dostluk üzeri- ne dayanan. İki tarafın takdir ve sempatisi üzerine kurulan izdivaç daha devamlı ve daha sağlam olur. Çok defa sevgi e#lendikten sonra başlar ve bu sevgi gençliğin geçici bir hevesten ibaret olan ateşli sevgi- sinden daha kuvvetli olur, Onun için sevmediğiniz adamla evlenebilirsiniz. Fakat onunla yaşı- yabileceğinize evvelden kani olma- nız şarttır, KORE: Ortaköyde Denizden kadın Cesedi çıktı Ortaköyde Alman kömür deposu gece bekçisi Cemal evvelki gece $a- at 9 raddelerinde depo civarında do- laşmakta iken Kaptanpaşa yalısı ö- nünde denizde bir ceset görerek he- men polise haber vermiştir. Zabıta memurları derhal mahalline giderek cesedi denizden çıkarmışlardır. Ce- set 40 yaşlarında bir kadına aittir. Üzerinde siyah manto, başında siyah örtü, âyağında siyah çorap ve siyah iskarpin vardır. Kadının hüviyeti henüz tespit edilememiştir. Yaralanmalar 4 Balatta Tanburi sokağında As #ım isminde birinin evinde yapılan nişan merasiminde bulunan Reşat is- minde biri sarhoşlukla kendisine küf reden Hüseyin isminde birini taban- €a ile sol elinden yaralamıştır. # Fındıklıda emaye fabrikasında çalışan Tarık isminde bir işçi, fabri- ka kapandıktan sonra kendisini fab- rikaya sokmak istemiyen kapıcı Ham dinin yumrukla bir dişini kırmıştır. # Kazlıçeşmede Yaninin tabaka- hesinde çalışan Kâzım, bir iş mesele sinden çıkan kavga neticesinde ayni fabrikada çalışan Halili bıçakla ba- cağından varalamıstır.