pa Fallar İslâh Ediliyor Şehrin Çıplak Kalmış Kısımları da Süratle Ağaçlandırılacak Izmir, (TAN Muhabirinden) — daresi birkaç senedenberi belediyeye geçmiş olan İzmir havagazi fabrika sma dair olan nizamnamenin baz maddelerinin tâdili hakkmdaki Heye- İti Vekile kararnamesi Iktısat Vekâ- smm esaslı surette ıslahına karar ve-İletinden şehrimizdeki alâkadarlara rilmiştir. Yapılan tetkiklere göre bu | bildirilmiştir. iş için 117 bin Kranm sarfi lâzımdır. —— Belediyenin ancak 35 bin lira hazır MANİSADA; parası vardır. Bir Alman firması da — belediyeye teklifte bulunduğundan Üzüm Deposu Manisa, (TAN) — İktisat Vekâleti miltehassıs bir komisyon tetkiklerle meşguldür. Yapılacak ıslahattan sonra, Izmir | üzüm müslahşillerine bir kolaylık ol havagazi fabrikası tesisatı kümilen İmak Üzere burada bir varant —üzüm otomatik olacak ve randımanı İstan- İdeposu inşasına karar vermiştir. İda iki de bekçi gelmiştir. HENDEKTE; Çalınan At Yüzünden Bir Hadise Çıktı Hendek (TAN) — Karadere nahi yesinde Selim oğlu Şükrü, Alabacı ğın hanına gelmiş ve hayvanının bağ lanmasını istemiştir. Hancı Atıf, ye ni müşterinin atında evvelce hanm- dan çalman yamçıyı görmüş ve bunu geri almak istemiştir. Şükrü ise ver memiştir. Çıkan gürültü üzerine ha um önünde ahali toplanmış, bu ara Bekçiler, hancının şikâyeti Üzerine Şükrüyü ka İrakola götürmek istemişlerdir. Şük rü derhal atma binmiş ve belinden tabancasını çıkarıp “Eler yukarı, yoksa yakarım!,, diye- bağırmıştır. Şaşıran bekçiler ellerini yukarıya kal dormışlar, Şükrü de halkı yararak kaçmıştır, Hâdisey haber alan karakol ku. AYDINDA: Deve Güreşi Büyük Heyecanla Takip Edildi Aydın (TAN) — Halkevi içtimai yardım şubesi tarafından tertip edi len deve güreşleri iki gün sürmüş seyredilmiştir. Bunlar arasmda civar dan gelenler de vardı. Güreşe 36 tü Tü ve iki Jök iştirak etmiştir. Baş güreşi Söke köylerinden Ege. bacının tülüsü, ortayı Çineli deli Meh met ve Bagaralı Mehmet Alinin tülü leri, ayağı da Germencikli Kara Hü- seyinin tilüsü kazanmıştır. Eşebacı, Mehmet Ali ve Deli Meh met, kazandıkları ikramiyeleri içti. İmal yandım şubesine teberrü etmiş lerdir. En mühim güreş, geçen sene bir. çok galibiyet kazanan ve hakemlere ve 10 binden fazla halk tarafndan (| NEVROZIN Baş, diş, nezle, grip, romatizma, Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı keser. İcabında günde üç kaşe alrnabilir. * EOKALMIN Grip, Baş ve Diş Ağrıları, Nevralji, Ariritizm, Romatizma bul ve Ankara havagazi fabrikaları ayarma çıkacaktır Manisa ğü burada iki Bütün bunlardan sonra İzmirde ha | tır. Parasi hazırlanmıştır. vazazi fi dikine nazaran Evkaf umum müdürlü mandası Ali Yıldırım, Şilkrünün pe sine düşmüş ve onu köyünün yolun da yakalamıştır. rtımap yaptıracak yarıya inecek ve dolayısile de Izmir halkınm kok kömürü ihtiyacına daha geniş surette cevap verilmiş ol tır. Havagazi fiyatı bugün İzmirde çok | pahalı olduğu gibi gaz kalöri itibarile de çok zayıftır. Bu sebeple abonman , adedi gün geçtikçe azalmaktadır. Bu, , belediyeyi, fArikayı bir an evvel 1s-! laha sevkeden sebeplerin başda gel. | mektedir, i — Yeni Elektrik Saatleri Izmir, (TAN) — Tram trik Şirketinin abes 4. ce verdiği elektrik saatlerinin de i rilmesi için Ege mmtakası ölçü ve a- | yarlar başmüfettişliğ le bir yazı göndermiştir. Bunda, şirketin abon-| manlara verdiği eski ve ayarsız saat- | ; i ler yerine ölçü ve ayarlar dairesince f resmen #yarlanmış olan mühürlü sa- | atlerden dağıtılması İstenmiştir, İ Elektirik şirketi müdürlüğü bu iste He göre abonmanlara yeni saat tevzi- < ine başlamıştır. - i Bir Kamyon Kazası İ İzmir, (TAN) — Bu sabah Izmır— Menemen yolunda bir kamyon kazası olmuştur. Şoför Mehmedin idaresi altında bulunan 52 numarsl kamyon * Buruncuk köyü yanmdan geçerken,| bir kayaya çarpmış ve devrilmiştir. Bu kaza neticesinde şoför Mehmedin, kaburga kemikleri kırılmış ve hayatı tehlikeli bir devreye girmiştir. Kam- | yon tütün yüklü olduğu için içinde | başka yolcu yoktu. Palamut İhracatı İzmir, (TAN) — Palamut ihraca- devam ediyor. I — Samsunda sulama kanalları açmak için çalısmalar 2 — Ağaçlanması yolunda yeni kararlar verilen izmirin tanın mürakabe altında bulundurulma | meşhur Bahribaba parkına bir bakış. başında sarhoş ağızlardan taşıp sü, sını Kâğıthane sırtlarında homurdıyan fırtıma boğmıya çalışırken öbür başın. da (Makkik, Makkik!) diye coşan bir serseri 863 yığı ni karşılıyor... İstanbulun yalnız smokin giyebilen, büyük otellerdeki balolara, barlara gidebilen paralı insanları değil; köşe başlarındaki serserileri; mahal le içlerindeki burun çeken, takunyalı çocukları bile çarçabuk dans havalarını öğrendiler. (Bayader), (Makkiki, daha bilmem ne çığlıkları içinde gece gündüz İstanbulun taşı, toprağı bile raksediyor... Gözlerimi açtım, saat dört.. Hasan daha gelme- miş. Balo gecesi... İlk balo... Elbet erken dönülmez! Uyumıya çalıştım. Gözlerimi açtığım zaman pencereme kızıl ışıklar vurmuştu; fırlına durmuş, susmuştu, Oda kapısı yavaşça aralandı, içeriye iğrendiren bir ispirto havasiyle beraber Hasan girdi. Daha doğrusu, gözleri birer yana kaymış, kızarmış; yüzünde yağlı, tozlu bir ter tabakası, Hasana benzer bir gölge girdi, yatağa doğru yürüdü; elini banauzatı ve kekeli. yen bir ses çıkardı : — Kusura bakma, Yıldız, biraz geç kaldım. İçimden biraz tablibulmakla beraber, nedense ©- damın temiz havasma karışan bu iğrenç ispirto ko- kusundan, bu tozlu, yağlı yüzden birdenbire tiksinir gibi oldum; kendinden geçmiş, sarhoş bir yılışıklık. İs gülümsiyerek benden af dileyen Hasandan iki yıl danberi ilk defa iğrendim. Sokağın bir Hasan, akşam, parmaklarının ucuyla dokunmaya rinden ayrılamaz oldular. Hemen her gece ya bizde, ya onlarda, yahut ta dışarıda birleştiler. Benim ha- yatımda değişen birşey yok, yalnız arasıra kısa sü- Ton sancılar geliyor; zayıfım, yorgunum. Arasıra arkadaşlar beni yoklamıya geliyorlar, en çok gelen, Nükhet... Bu ince, edebiyat meraklısı ka- dıni hepsinden çok seviyorum. Onun evlendiği gün hiç gözümün önünden gitmiyor. Nükheti İstemediği bir adama vermişlerdi; ben o zaman on iki, on üç ya- şında vardım; o benden üç dört yaş büyüktü... O za- man da biribirimizi çok severdik, Düğün günü Nük- het, ince bir buhar dalgasına benziyen dudağının al tında yaşlı gözlerle oturmuş, misafirlerin arasından kaçarak yatak odasının köşelerinde hıçkırmıştı... O gün, ondan sonraki birçok günler, geceler bende hıçkıra hıçkıra ağlıyarak onun derdini çekmiştim. Nükhet şen, hoppa bir çocukken birdenbire küskün, melânkolik, ağzını açmıyan bir genç kadın oluver- mişti... Gezdiği, yürüdüğü yerde: «Ben böyle mi san dım geni ey ömrü gam âlüd, diye Fikretten mus- “lök ile tülü güreşemez,, kararını ver dirmiş Tavaslı meşhur lök deve ile Eşebacınn tülüsü arasmda yapılmış tar. Eşebacınn kendi devesinden do gan ve eliyle yetiştirdiği tülü, Çengel ve Çelme takarak hasmını fesi bir mağlübiyete uğratmıştır. Geçen sene Söke güreşlerinde Eşebacınn tülüsü nü yenen ve Egenin baş tülüsü sayr lan Deveköylü tülü de Eşebacmn tü- ilisiyle güreşi kabul etmiyerek kaç. mıştır, Tülüsünün şampiyonluğu 'gı ranması, Eşebacıyı çok sevindirmiş. tir, Umumi Meclis Toplanıyor Aydın, (TAN) — Umumi meclis 1 şubatta toplanacaktır. Yeni bütçe ile Sıhhiye müdüriyeti, inşaatı devam eden hastane paviyo- | nü için yeni bir çamaşırhane, hasta- penin ikinci kat döşemesi de beton arme olarak yaptıracak, bir de sıhhi imdat otomobili alacaktır. m a ADAPAZARINDA; “Fırınlar dü NODET Tutacaklar Adapazarı (TAN) —Pazar gün leri halkın ekmeksiz kalmaması için frrmlar arasmda nöbet usulü ihdas edilmiştir. Pazarları nöbetçi kalacak | fırınların Hstesi halka ilân olunmuş tur. Ağaçlama Faaliyeti Artıyor Adapazarı (TAN) — Izmit filan ığından getirilen fidanlar 7,5 kuru şa satılmaktadır, Halkm bunlardan çök miktarda alıp bahçelerini ağaç landırdıkları ve fidanlıklar tesis et. tikleri görülmektedir. Burada ve civarda fenni arrcdığa İ da ehemmiyet verilmektedir, Bu hu AŞİ Pi NALAN YATAGA:DÜŞMEZ —uikâyEDEN MABAT) O (CATALCADA: > > TEHDİT Çatalca ve Silivriye (Başı 6 ıncıda) ça şeylerdir. Benim» hesabıma bü şekilde hareket etmenize razı de- ğilim. Meseleyi bana bırakın! Onun bu sözleri bir kısmınm ho murdanmasinı mucip oldu, bir Kıs mmın da hoşuna gitti Hepsi de Gaspardın gözlerinde korkunç ve esrarengiz bazı geyler keşfettiler. | GönderilenMuhacirler Çatalen (TAN) — 124 hanelik bir İ muhacir kafilesi buraya gelmiş. ilçe bay ve Kizilay bagkanı ile balk ta rafından karşılanmış, #yni aksam, kendilerine tahsis olunan yerlere yer leştirilmişlerdir. Bunların kışlık ih- o 114 hanelik muhacir de İst dan trenle buraya gelmiş, Silivri ve Çatalca ilçebayları ve Çatalca Kızılay reisi tarafından karşılanmıştır. Muha ciler Yoğurthaneye götürülerek ken dilerine sıcak çorba ve kahvaltı ve rilmiştir. Sonra bunlar, daha evvel Silivriden gönderilen otobüs ve bey, gir arabalarile Silivrinin Selimpaşa ve Bigadaç köylerine götürülmüş, ken. dilerine ayrılan evlere yerleştirilmiş lerdir. Muhacirler, kışlık ihtiyaçları nı da evlerinde bulmuşlardır. — —— canlı bir hakaret ve bir hacalet â- bidesiydi sanki.. Ayni zamanda istik balde arkadaşlarının düşebileceği rtesi gün Gaspard patronun oturduğu büyük binanın ö nünde dilenmeye başladı. Boynun da şöyle bir levha asılıydı: “Don Martin Penalva” nm fabri kasmdan işe yaramadığı için kovul muştur.” Buradan çekilmesi için kendisi ne yapılan istirhamlar, tehditler, ri calar hüldsa bütün gayretler boşa gitti. Zengin Senyör evinden çıkıp eğlence yerlerine gittiği vakit boy nuna levha, kolsuz Gaspari he men oraya damlar; patronun karı si kiliseden döner, kolsuz karşına. dikilir, kızları ipek elbiseler için de süvarelere giderlerken Gaspard korkunç âkıbeti gösteren bir tab Toydu.. Ve onun o kesik kolu herşe yi tehdit ediyor gibiydi... susta Arifiye Egitmen kursu mezun larından çok istifade ediliyor. yine oraya seğirtir... Konağın kapısındaki bu dilerci Nükhet ; — Galiba Hasan Bey çeldi, dedi, — Hayır, dedim, o böyle çalmaz. — Birdenbire yüreğim oynadı; ne tuhaf kapı ças ış, bu? — Belki annemden telgraf, filândır; beni merak etmiş olmasın? Sokak kapısının önünde kalınca, telâşlı bir ses ve Ayşe kadının ince, sinirli sesi... Kapı şiddetle kapan- dı, Ayşe kadın odaya döndü. Beti benzi atmıştı. — Gelen kim, Ayşe kadın? Sordum: O, söylemek istediklerini söylememek için âdeta dudaklarını ısırıyor ve susuyordu. Nükhet sordu: — Ne oldu, Ayşe kadn? Kimdi öyle kapı çalan? Ayşe kadın birdenbire kendinden geçti, biraz tek- Mifsizce, sesini yükselterek söylendi: — Hep bizim küçük hanımda kabahat... böyle yüz verir, 868 çikarmaz.. Sonra.. Ayşe kadın teklifsizliğinden pişman olmuş gibi, dn rakladı. Biz birşey anlamadan yüzüne baktık; O, yi- ne başladı; biraz daha yavaş bir sesle: — Benim bildiğim bir kadın bir eve gelince en ev. vel o evin hanımını sorar; eğer pek lâzımsa o zaman efendi, bey sorulur. Bu hanımda hiç nezaket, usul yok mu? Kuçtır böyle yapıyor; kapı açılır, açılmaz: — Hasan Bey geldi mi? Doğrusu kızıyorum. Kadınlar erkeklerle konus sun, otursun, kalksın, dedilerse böyle istediklerini dar inceydi, Elinde resimli, edebi bir mecmua vardı; içinde birçok şairlerin yazıları, resimleri bulunan bu mecmusyı Nükhet bana uzattı: — Bak, Yıldız, (...) yi ne kadar merak ederdin, de- gil mi? Burada resmi var... Halbuki ben onu daha yaşlı sanıyordum. * Nükhetin kocası, karşıdaki kanapeden fırladı, Nükhetin elindeki mecmuayı aldı, odanın bir köşe- sine fırlattı ve homurdandı: — Bıktık artık bumaskara yazılardan, bu resim lerden... Bu kabalık Nükhet te, ben de taş ke- silmiştik... Az sonra biribirlerinden ayrıldılar. Ben geteyatısı mektebine girince bir zaman biribi- rimizden uzaklaştık. Amma, Nükhet yine beni ara- dı, buldu. Şişliye geçeli daha sk görüşüyorduk. Şimdi hastayım diye beni hiç yalnız bırakmıyordu; o gün de hergünkü gibi yine yoklamıya gelmişti. Be- raber eski günleri andık; çocukluktan, değişen, u- Bunlara çekindiği smokinleri bir yana fırlatıp; başını uyudu... O akşamm ardından ona benzer Başka akşamlar geldi. İsmet Hanım, Namık Bey ve Hasan biribirle- buruştura buruştura çıkardı, stığa koyar koymaz ka- ba bir hırıltı ve horultu içinde dendinden geçerek ralar okurdu. Nükhet, zaten istemiyerek evlendiği kocasile bir türlü anlaşamadı. O, hülyalar, rüyalar içinde bir genç kadındı; kocası da bütün zerrelerile yalnız toprağa bağlı bir adamdı! Birgün; hiç unutmam, Nük het rahatsızdı, yoklamıya gitmiştim! Beyaz örtüle- rin içinde o gün Nükhet ne kadar güzeldi; ne ka- zaklaşan günlerden, onun evlenişinden söz açtım; memleketten, harpten, herşeyden konuştuk. Benim zorlamam üzerine Nükhet gece de bizde kalmıya ra- zı oldu. Hasan ya gelir, ya gelmez, başbaşa oturur, konuşuruz, dedik. “ Karanlık çökmiye başlamıştı; sokak kapısı zili par çâlanırcasma çalmdı, Ayşekadın odada, yunımızday- dı: kostu. kanıyı acmava. yapsınlar demediler, ya? Hâlâ birşey anlamamıştım: — Kime kızıydrsun, Ayşe kadın? — Ne yapayım, hanımcığım, elimde değil, kusuru ma bakmayın! Ben böyle şeyleri sevmem de... Biz de Anadoluda erkeklerle konuşuruz, amma, mertçe ko- musuruz... Böyle değil... (Arkası Var)