No, 22 ALAY İM NIHAT © Lâfımı şaşırınca, hemen dem sun, Erenler! Ben bu timarhanenin içindeyim. Amma (ben akıllıyım) diye iddia etsem, bu Idülamı da ortaya €ser koyarak ispata çahşsam kimseleri inandıramam, Sade ben mi? Sen de gidersen sen de öyle. Nitekim burayı terketikten sonra edinmek istediğim her işte karşıma çıkan ön büyük engel bu timarhanede ka dışım olmuştur, Neyzen Tevfik kardeşimle biri- birimizle timarhanede buluştuk - ga: — Ülen Nihat? Yine Pirevinde karambol, ha! Deyişleri safasına doyulmaz cilveler, jâtifelerdi. Am- ma bğna bu rütbe pahalıya oturu. cağı tahmin etmezdim. astaneye bir külüstür pan. talonla gelmiştim. Taburcu olsam, giyip çıkabileceğim bir elbi- sem yok. Gerçi debboy memuru Bay İsmall Hakkı bana bir panta Ton temin edeceğini söylüyordu am. ma nefsi kalehderanemde itminnn hâsıl etmiyordu, Her ne olursa ol sun çfkmıya karar verdim. Bir sa. bah, serbestliğimden istifade ot tim, kimseye bir şey söylemeden hastaneden sıvıştım. Büyük oğlu. mun verdiği sdresteki evino yatsı- ya yakın geldim. Çok güzel karşı. İandım, Gelinim hizmeti dolayısile evde yoktu. Fakat gerek ev sahi. bi, gerek oğlum, istirahatim için ne yapılmak lâzımsa fazlasile yap tılar, didindiler, uğragtılar. Oh! Rahatım rahat! Oğlumun e. “vi! Aile yuvası! Hastanede olduğu “gibi yambaşımızdaki odalarda çığ “lığı basan deliler yok. OGecs ya- rısı “hasta geliyor,, feryatlarile ki Yitli demir kapılar gümbür güm - lk etmiyecek, Aile yuvası! L , gefkatli bir ocak! Hasretin yoktu ey gönül bu işe Hasretin vardı başka bir gidişe Bu sefer gel, otur da haltetme, Bir dem olexin ye, iç, als gevişe Anlıyorsun değil mi? Dinle! Er. tesi gün gel'nim geldi. O da mah. «guz, o da hoşnut, o da sevinçli. Hastanenin elbisesini gönder. dim, Oğlum bana herkesin kacyısı nâ çıkabilecek temiz bir elbise te- darik etti, O aralık kücük evlâdım dan da sekiz liram geldi. Artık bü yük oğlumla iyi yürekli gelinime: — Harçlık verin, kahveye ç'ka. cağım. Diyecek ihtiyaç külfetinden âze de kaldım atir ve rahat bir ay. Tam otuz günlük bir sy. Fakat bu günler içinde boş durmuyor dum, Hiç değilse ben de önüme ko “man sicak çorbada bir çimcik tu. zum bulunsun diye kendine göre bir iş arıyordum. Kime müracaat etsem, ne sekil iş istesem vâltler ediliyor, “git, gel, ler deniliyor, neticesi hem fos hem gifos çıkıyordu. Oğlum da bu sırada polis olmak hevesine düşmüştü. Bu heves de . nim hoşüma gitti. Bu devirde polis gerefli bir meslek oldu. Sonra ben polisi herkesten iyi tanırrm. Onlar da hastabakıcı hemşireler kadar cn adam insanlardır, Ah o çocuk- lar! Ah o yavrular! Ah o delikan. Ular! Beni mezarlıklarda bile ko. rTudular, Bana mezar kovuklarında bile sevgi ve saygı gösterdiler. On- lar bana o kadar çok şey verdiler ki.. Ne yazık, ben onlara gönlü'sün gözü yaşlı minnetlerimden haşka bir gey veremiyordum. Çamsakızı, c0. ban armağanı. Anlıyorsun değil” mi? Dinle! “Şu atılmış, kırık rühabımdan “Bir sürüd istedin, peki, dinle! “Dinle tarı şikestel ruhu “Dinle şekvayı ruhu mecruhu, “Fakat incinme ekterabımdan.., Ne diyordum? Hâlâ beni anlama- dın erenler! Ben lâfımı şaşırınca bana dem sunmalı.. Ha şöyle! Evet, oğlum her gün koşuyor, i- şinin bilmem hangi merkezden, bil mem hangi karakola, hangi kara- koldan bilmem hangi şubeye gön- derildiğini söylüyor. Ümitlerinden zerre bile kaybetmiyordu. Bir tesadüf beni iş sahibi etti! Ne sandın? Herkes adama (sarhoş sun! Timarhanecisin!) demez ki. Demiş olsaydı kürrel arzın ve in- sanlığın mihveri (S) veya (M) har- fine dönerdi! Evet! Ne sandın? İş sahibi oldum! stirdat senelerinde İzmirde bulunmuştum. Orada (İz- miryılmaz Şoför cemiyeti) kâtip- Mğini yapmıştım. Cemiyetin ida- re heyetinde bir Semihi Bey var- dı. İşittim ki, Bay Senihi Taksim- de bir garaj sahibi imiş. Hemen gittim. Beni gayet iyi ka- bul etti, — Hocam! Seni garajın kâtipli- ğine tayin ettim, dedi. Derhal evin vaziyetini ıstana ça | lıştım. Ev sahibinin en üst katta- ki bir odasını kiraladım. Öğle ye- meklerini gelip yemek üzere an - aştım. Şimdi (Aile yuvası) şekli akla daha uygun bir hal almıştı. Oğlumla gelinim dış bakımdan be- nim “hesabıma, içyüz bakımından da kendi hesabına pekçe memnun oldular. Mademki insanız, doğru söylemeliyiz ve bu bakımlardan do gan memnunlukları iyi karşılama- Mayız.. Hişt! Bana bak erenler! Sana ha yatımın en tatlı tarafını anlatıyo- rum. Bir kadeh dem sunmak yok mu? Sende mi bedavacılığa baş- ladın? Etme ağam etme, beni dem- siz, demsiz söyletme! orum hastanesinde (Sâdırât) eserimi yazarken gönül — tahteşşuur hakkında çok düşünce- lere kapılmıştım. Ne psikolojiye da- ir okuduğum eserler, ne de tasav- vufi kitaplar, benim beynimi tep- reştiren düşünceleri susturama- muşta. Arkası var) * Dünkü yarıda, en fazla lütuf ve mürüvvetlerini gördüğüm zevatın İlim ve bir felsefe isimlerini kaydederken avukat Ne cati, avukat Ahmet Refik ve orta mektep müdürü Mehmet Emin Bey- lerin isimleri bir tertip yanlışlığı 6- larak zikredilmemiştir. İtizar ede- Eği (Hiküâyeden Mabaat) (Başı 6 merda) me sapmıyan namuskârlardır. O yola girdikten sonra dönmek, dö - nülse bile eski mevkie ulaşmak im kânsızdır... — Ya! Demek hiçbir şeye muk- tedir değilsiniz? O halde yazdığınız bu eserlerin ne lüzumu var? — Bunlar, o yola sapanlara mâ- ni olmak için bir çelme mahiyetin- dedir.. — Gülünç! Ekmek parası bula- miyan bir kimse sizin ilminziden istifade etmek için bu eserleri oku yacak öyle mi? Bunlar, yüksek ta- bakayı oyalıyacak bir süs olabilir- ler,. Fakat bizlere, kilitli bir kasa kadar uzak ve yabancı kalmaktan ziyade hiçbir faydaları yoktur. Bu nu ağzınızla da itiraf ediyorsunuz değil mi? — Belki!, Lâkin bir nokta var: Beyuz bir kumaşı boyaya batırdık- tan sonra ona tekrar kendi rengi- ni iade edebilir miyiz? Sen, ben den böyle bir şey istiyorsun. Ön- ceden yardımıma müracaat etme- liydin . Kurtarmak, felâketten ev- vel lâzımdır... Sonradan hiçbir kuv vet maksada hâdim olamaz. — Demek ben daima yuvarlan- dığım bu çirkefin içinde yaşıyaca- ğım? Demek ne nedamet, ne ısla- hi nefis, ne yemin bu murdariıktan beni sıyıramıyacak? Demek her gayret boş bir çırpınmadan ibatet kalacak? O halde sorarım sizö, müerimin kendi suçu olmıyan, yi- ve cemiyetin ona verdiği mahru- miyetlerden, önüne çıkardığı kötü- Miklerden doğan bu #rıfat, nedem cemiyete mal edilmiyor da, zavallı mücrimin sırtına kalıyor? Bu hak- sızlık niçin kanun maddeleri ara - sında yer alamıyor? Çünkü bu Ka- nunları mücrimler hazırlamıyor de RU mi? Namuskâr ve dürüst yaşı- yanlar, mücrimi insan telâkki et - miyen 6 yüksek tabuku tanzim edi- yor... Cürüm cezasız kalmaz.. Fa- kat, cezadan gaye, suçluya işlediği cürümlerin kötülüğünü anlatmak ve onu İkinci bir kötülüğü İşlemek- ten men'e çalışmaktır. Halbuki müerim, bu yediği sille ileöyle bir kâr zümrenin tekmesile daha ziya- de düşüyor ve biraz tutunabilmek için yine fenlaıktan imdat aramı- ya koşuyor, çalıyor, çırpıyor, öl dürüyor.. Bu hakkıdır.. Çünkü o- na yanaşmaktan kaçınan iyilik, na fakasını temin edebilen de kötülük- #ür.. Elbette bu kötülüğü iyiliğe, YAşıyabilmek için çalmayı, zalim | ve merhametsiz insanlara avuç a- çıp dilerimiye terçih edecektir. İş- te efendi; sizin o kıymettar eserle- rinize şüphesiz kaydedilmiyen bir felsefe!, Fakat hakikat bu noksan olan kısımdadır.. Bu elzem davayı Meri sürünüz ve şu masanızı işgal eden faydasız kalabalığı ortadan kaldırınız. | Mücrim, bu sözleri söyliyerek yerinden kalktı. Bir hamlede yazı. hanenin üzerinde duran kâğıt to- marını yakalıyarak şömineye doğ- ru götürdü. lim, deli gibi arkasından fır lamiştı. Pakat geç kaldı, Zi ra büyük eser ocağın sakin nlevleri arasına atılmış, onu kurtarmasına da iki kuvvetli kol mâni olmuştu, donmuş gibi dimdik kaldı; ve iki se nelik mütemadi bir çalışmanın seme resini taşıyan yüzlerce sayfanın kıv rilarak yânıp kül olduğunu gördü. Müerimin dudaklarında müsteh- TAN te çıkmak şöyle dursun, 6 nâmus. |) #i bir tebessüm vardı. Bu tebes- süm genişliyerek, orayayıkılmış o- lan âlimin, üzerinde göz yaşları par DiZKATLE BAK VE SESİNİ ÇIKARMA BULMACA DUNKU BULMACAMIZIN HALLI: 1.23456 789 10 BUGĞUNGU BULMACA 8156 ı 2 » 9 10 4 SOLDAN SAĞA: 1 — Evlerde bulunur bir mobüya 2 — Bizi doğurtan — Romanyada meş hur bir sayfiye, 3 — Eyüp civarında bir köy — Bayra ğımızda var, 4 — Yiyecek — Işte (nba 18) 5 — Yalım — Afrikada bir nehir 6 — Yük taşıyan 7 — Asker kast 8 — Bir Balkan hükürneti 9 — Işaret — Hisar 10 — Emir «— Gün — Gule YUKARDAN AŞAĞI: 1 — İstanbulda bir büyük hastane 2 — Kaba bir kumaş — Nota — Bir eniflet 3 - Yeni doğmuş 4 — Karadeniz sahilinde bir kasabacık $ — Senlik — Çocuk alan doktor 6 — Ağız Ciarisi) Nispet edatı 7 — Düzüne — Omuza alman örtü — Bir nevi kırmızı teş — Kadın adı 9 — Eşraf — Büyük 10 — Anadolunun meşhur bir dağı Terkibinde ALTIN KREMİ Muhammen bedeli 7860 Tira olan 65500 kilo 14 ve 20 m/m lik yuvar lak demir 27—1—938 Perşembe günü saat 15 de Haydarpaşada Gar bi- nası dahilindeki Komisyon tarafından kapalı zarf usuliyle satm alma- caktır, Bü işe girmek isteyenlerin 589 1/2 liratik muvakkat teminat ve kanu- nun tayin ettiği vesaik ve resmi gazetenin 1—7—937 gün 3045 No.lu nüshasında intigar etmiş olan tallmatname dahilinde alınmış vesika ve teklifleri muhtevi zarfların ayni gün sant İd on dörde kadar Haydarpa- şada gar binası dahilindeki Komisyon Reisliğine vermeler lâzımdır. Bu işe alt şartngmeler Komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır. (151) ... Muhammen bedellerile mikdar ve vasıfları aşağıda yazıl 3 gurup mal zeme ber gurup ayr: ayrı ihale edilmek şartile 4—2—1938 cuma günü taat 10,30 da Haydarpaşada Gar binası içindeki Komisyon tarafından açık ek siltme ile satınalınacaktır, Bu işe girmek isteyenlerin kanımun tâyin ettiği vesaik ve hizalarında yazıl muvakkat teminatlarile birlikte eksiltme günü saatine kadar komis yona müracaatları lâzımdır. Bu işe ait şartnameler Haydarpaşa satınalma komisyonu tarafından pa rasız olarak dağıtılmaktadır, 1 — 1600 metre muhtelif ebatta bez hortum muhammen bedeli 1773 lira, muvakkat teminatı 132 lira 98 kuruştur. 2 — 500 Metre yelken bezi (Emprenye) muhammen bedeli 4750 lira muvakakt teminatı 336 lira 25 kuruştur. 3 — 4000 metre İnce 5000 metre kalın Amerikan bezi muhammen bedeli 1700 lira muvakkat teminatı 127 lira 50 kuruştur. (299) ... Muhammen bedeli 2940 lira olan 280 kilo taranmış kenevir, 800 kilo muhtelif eb'atta âdi ambalâj sicimi, 1550 kilo muhtelif eb'alta beyaz ke- nevir ip, 100 kilo kalafat ipi, 1200 kilo rduhtelif eb'atta palangulık, kol tukluk ve ce için lif halat 1. 2. 1938 salı günü saat 10.30 da Haydarpaşa- da gar binası: içindeki satın alma komisyonu tarafından açık eksiltme e satın almacaktır, Bu işe girmek isteyenlerin kanımun tayin ettiği vesaik ve 220 lira 50 kuruşluk muvakkat teminatlarile birlikte eksiltme günü saatine fkadar komisyona müracaatları lâzımdır. Bu işe ait şartaameler Haydarpasada gar binast içindeki satmalma ko misyonu tarafından parasız olarak dağıtmaktadır, (419) Lokomotif Makinisti Alınacak Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğünden: Kırıkkkalede yevmiye ile çalıştırılmak üzere bir lokomotif makinisti alınacaktır. Talip olanların bir istida ile müracaatları. (339) VENUS PUDRASI Alman ve İngiliz kimyagerleri tarafından en son keşfedilen yeni bir şahe- serdir. Bu yeni Venüs pudrasilo pudralanan bir cilt dünyanın en taravetii güzelliğini ifade eder. Hiçbir pudra VENUS pudrası ka dar cildi mat tutup cazibeli gös- teremez, Sarışm, kumral, esmer her tene uygun renkleri: vardır. İsmine dikkat ve taklitlerinden sakının, yan soluk yüzüne bir baykuş fer- yadı gibi çarptı. Bu kahkaha, bü- yük bir kinin ve intikamın zaferiy- di. Sonra, bir şey ilâve etmeden sü- ratle geldiği yerden çıkıp gitti. Şafak sökerken, yaşlı adam, hâ- lâ o kül yığını karşısında hıçkırı- yordu. Fakat bu ağlayış eserinin mahvolduğuna mi, yoksa ilminin hiçliğine inandığına mı idi? Burası kestirilemezdi. Semti Meşhuru Mahallesi Cadde veya No. sı L K, Fatih Dülgermade o Nalbant 19 O dükkân 's hi Altay Fevzipaşa Altay cami 10 Eyyüb Defterdar. 45 O Dibağhane camii ve 6 | altındaki bodrum Keresteciler Yavuzersinan Ayazma 211 Dükân x Bahçekapıda o Birinci katında 20,21, 23, 24 odalar 9 4 cü Vakıf banın Çarşıda Ceva- o Şerif ağa 181 Dolap 75 hir bedestesinde Dayahatun Çakmakçılerda Vade ba 1ve20 2 dükkân To S4 nında odabaşılığın tamamı ile Müddeti icar: Teslimi tarihinden 939 Benesi mayıs sonuna kadar Sayım Ocağında Keçemanâra civa rında bir hektar tarla Ke Müddeti icar: Teslimi tarihinden 940 senesi ağustos sonuna kadar. Yukarıda yazılı mahaller kiraya ve rilmek üzere açık arttırmaya çıkar mıştır, Istekliler 25 Künunusani 938 salr günü saat 15 şe kadar pey pa ralarile beraber Çenberlitaşta İstan bul Vakıflar Başmüdürlüğünde Va - kıf Akarlar kalemine gelmeleri, | (252) üne İstanbul asliye fkinet ticaret mah- kemesinden: Istanbul limanma bağlı Türk bayrağını hamil Suat vapuru Ereğliye kömür hamulesini almak 0- zere 10. 1. 938 tarihinde Kuruçeşme- den hareketle Şile fenerini bordala- dıktan sonra karşı istikametten sey- reden Türk bayrağını bâmil Galata karşısmda No. 133 Telefon:4358: vapurunun ür vapuru sancak is kele tarafından 2 numaralı ambar hi zasına bindirdikten sonra tanzim ki Iman Deniz raporunun tastikini Ta- hir kaptan İstemekle mahkemece şa- hitlerin 25, 1, 938 salı saat onda mu 14 te icrasına karar verilmiş olmakl muayyen olan gün ve saatte vakadaı zararlı herkesin rapor alınırken biz zat gelmeleri veya bir vekil gönder meleri Deniz Ticaret kanununun 106 inci maddesine tevfikan ilân olu hakemenin de 28, 1, 938 cuma saat| nur. (180) SAKIN KIMILDAMA YOK. DERHAL SENİ YOK EDİ te» RM