14 Ocak 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

14 Ocak 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— T T PN T KAÇAKÇILIK: Mahkm_elerde Sigaraları elden gidince suç uydurmıya kalkmış! Meşhut Suçlar Müddeiumumitliği, dün çok karışık bir iddiayı tetkik etmiştir: Halil Bağdaş adlı bir köylü, dün sabah İstanbula köyden altı kilo köylü sigarası getirmiş, satmak istemiştir. Küçukpızardn[ bakkal Hâmidin dükkânında kaçakçı'ardan Ahmetle tanışarak | 1990 kuruşa pazarlık etmiştir. Ahmet, Halil Bağdaşa: YARALAMA: İhtiyar Babasını Döven Bahçivan Meşhut suçlar müddeiumumiliği, dün bir baba oğul kavgasını tetkik et miştir. Davacı Bakırköyde bahçıvan İik yapan Anastas isminde 75 yaşında bir ihtiyardır. Suçlusu da 40 yaşların da oğlu Nikodur, Iddiası şudur: — Tarla benimdir. Ben ihtiyar ha- limde aldım, diktim. Dün'marul toplu yordum, oğlum Niko yanıma geldi. Beni yere yatırdı. Tokatladı, tek «ele di ve sövdü. “Burasmı ben aldım,, di yordu, Insan babasını döver mi. tarla onun bile olsa insan babasını bir ma - rul için ayakları altına alır mı? Müddeiumumi şahitleri dinlemiş, suçu sabit görerek Nikoyu Sultanah. met sulh ceza mahkemesine vermiş. tir. Sopa İle Kafasını Parçalamış Bugün, ağır ceza mahkemes:nde Çatalcada eniştesi Kâmilin sopa ile kafasını parçalıyan Ahmet oğlu Şakı rin davasma devam edilecek, mülder umumi Sadun Gazioğlu iddiasımı söy liyecektir. Hâdise bir oyun yüzünden çıkmıştır. Kâmil kahvehanede arka - daşlarile iskambil oynarken Şakır de bu oyuna iştirak etmiş, eniştesi razı olmayınca aralarımda ağız kavgası öl nDiÜğLÜr. YEĞamN, yuldu - Ranradıni Çonce rek Şakiri öldürmek istemiş, o da so pa ile Kâmilin kafasını parçalamı; . tır. İst-—-*> Relediyesi Şehir Tiyatrosu İN DRAM RKISMI saat 20.30 da Erkek ve Hayaletleri Piyes 4 perde 1£ tahla KumnDI KISMI m Saat 20.30 da, SATILIK KIRALIK .RTUGRUL SADI TEK TIYATROSU Komedi 3 perde Pazartesi Kadıköy - Süreyya el — Beraber eve gidelim. Ben cigara ları evde senden teslim alır, pac 'ını da orada veririm, demiştir. Beraber eve gitm:şler. Ahmet cigaraları al . mış, sonra da parayı Hâmidin dükka nında vereceğini — söylemiş ve yine beraber dönmüşlerdir. Ahmet Hali! Bağdaşı Hâmidin dükkânma getir - miş, şu teklifi yapmıştır: — Arkadaş, ben cigaralarını al . dım. Parasını vermiyorum. İstersen git beni dava et. Hali! Bağdaş, müşkül vaziyece düş müş, cigaralar kacak olduğu için ha. kikati söyliyerek polise müracaat ede mem ştir, Nihayet Hâmidin tavs'yesi ni de dinledikten sonra karakols git miş ve: — Ahmet, sokakta önüme çıktı. Boynuma sarıldı, Cebimden 25 'iramı aldı, Diye şikâyet etmiştir. Polis, Ahme di yakalıyarak müdde'umumiliğe ver miştir. Ahmet müddeiumumilikte; pa rasını almadığını, cigara alırken yaka landığını söylemiştir. Davacı da hâ. diseyi olduğu gibi itiraf etmiştir. Bu nun üzerine müddeiumumi derhal sı- kâyetçi müfteri sıfatile suçlu mevki ine geçirmiş ve bu bakımdar da tahkikata başlamıştır. Evvelâ inhisar idaresinden böyle bir cigaranın müsa dere edilip edilmediği sorulacaktır. Üzerinde Bir Paket Eroin. Çıkan Mevkuf Dün gümrükteki :%l ye heshıci C&. za mankemesimut bir kaçakçılık davasına başlanm.şlu:. Suçlu, sirkatle 10 ay 20 güne mah. küm olan Tevfik isminde bir gençtir. Şahit olarak dinlenin tevk.fane gardi yanı Ibrahim Günaydım, şunları söyle miştir: — Tevfik, tevkifanede sübyan ko ğuşuna girmişti. Gardiyan — Mehmet Ali kend sinden şüphelenmiş, üstünü aramak istemiş. O bağırıyor ve gardi yana hücum ediyordu. Ben arkadaşı ma yardım ettim, O kendisini yere attı: — Beni öldürecek misiniz? diye ba ğırıyordu. Ben ellerini tuttum. Arka, daşım ceplerini aradı. Arka cebinden bir paket eroin çıkardı. TAN Batan Vapur Davası Bugün Çanakkale önünde — İspanya bandıralı Magalleines vapuru tarafından batırılan İtalyan Ka- ropina vapuru acentasının açtı- ğı davaya bugün İkinci Ticaret Mahkemesinde devam edilecek- tir. Davacı vapur mümessili, İs- panya vapurundan vapur para- sı olarak (35) bin, navlun ve eşya bedeli olarak ta (50) bin İngliiz lirası tazminat istiyor. Mahkeme, İspanyol vapuruna haezi koyduğu için vapur mü- messili mukabil bir dava açarak İtalyan vapur acentasından ha- ciz dolayısiyle uğradığı zarar ve ziyanı İ iştir. Mahk $ ” KA 1411 - 938 g Deniz ve Liman: Romanya Yahudilerini Gemilerimiz Taşıyacak Romanyadan çıkarılacak Yahudi- lerden mühim bir kısmının Filistine gitmek kararında oldukları haber veriliyor. Romen gemileri, devlet idaresinde olduğu için Museviler, bu gemilerle seyahat edemiyeceklerdir. Türk armatörlerden bazılarının mu- sevi kafilelerini Filistine nakletmek üzere Romanyaya memur göndere- rek teşebbüslere giriştikleri bildiri- liyor. Gemi Kurtarma İdaresi Şirket Olarak Kalacak Gemi Kurtarma Şirketi, hususi şa hıslar elinde bulunan 150 bin liralık hisseleri de satın alındıktan sonra tamamiyle devlete geçmı.ş olıcaktır Bu mü en çok le iş yaptığı için, kurtarma bedeli o- hrak alınan para Londradaki hakem bugün iki tarafın iddialarını tetkik edecektir. -.—n....,, tespit — edilmektedir. Devir işi bittikten sonra Denizbanka bağlı bir :/ xet halinde idaresi düşü MÜDDEİUMUMİLİKTE : Arapça Ezan Okuyan Müşahede Altında Müddeiumüumilik dün bir “Arapça ezan okuma,, iddiasınım tahkikine el koymuştur. Adem Ali isminde b:risi, geçen cuma güniü Sarryer camiine git miş, namaz kilmış ve bir aralık ta a. yağa kalkarak Arapça okumuştur. Müddeiumumilik, Adem Alinin ak. li vaziyet'nden şüphe ettiği için tabibi adillere muayene ettirmiştir. Tabibia. diller suçlunun tıbbradli müessesesin de müşahede altına almmasına lü .- zuüm göstermiştir. Adem Ali jandar- malar tarafmdan akşam üzeri müşa . hedehaneye götürülmüştür. Şüpheli Görülen Ölüm Müddeiumumilik, dün şüpheli bir ölüm tahkikatile meşgul olmuştur. Kasımpaşada oturan 45 yaşlarında Şükrü isminde bir zat dün sabahle - yin komşularından bir kadınla kavga Tabibiadil Enver Karan cesedi mu. ayene etmiş ve ölüm sebebinin tes . piti için cesedin morga kaldırılmasına lüzum göstermiştir. Alımacak rapora göre tahkikata d.vam edilecektir. eli ğ aa HIRSIZLIK : Masa Üstünden Yok Olan Çanta Sultanahmet sulh birinci ceza mah kemesi, dün bir çanta hırsızlığı dava s-a başlamıştır. Usküdarda oturan Ada Bsanatoryomu — hemşilerinden Fültüvvet, evvelisi gün, şapkacı Vitali SÜT KARDEŞLER Muhakeme, karar için kalmıştır. isminde birinin dükkânma gitmiş, bir ülmektedir. Esasen, kanun buna müsaittir. Bu şekil kabul edilirse, şirketin üç kişilik bir idare meclisi olacak, hükümetçe bir umumi mü- dür tayin edilecektir. Seyyah Kafileleri Geliyor Yeni yılın ilk seyyah kafilesi Şu- batın 10 unda Fransız bandıralı Pro vidans vapuru ile gelecektir. Yine Şubatta İtalyan bandıralı Patria ve Roma vapurları da seyyah getirecek lerdir. Bundan sonra, İtalya, Mil- woke, Theophile Gautier, General Von Steuben, Sthratomore vapurla- rı ile hayli seyyah gelecektir. Bu vapurlardan bazıları İzmire uğrıyacaklardır. Yeni Gemi, Denize İndiriliyor Almanyada inşa edilmekte 'olan yeni gemilerimizden ilki, yarın me- rasiinle denize indirilecektir. Bu va- pur, orta çaptadır. 3500 gayrisafi tonluk, 2000 beygir — kuvvetinde, 13,5 mil üsratindedir. 37 yataklı bi- rinci, 44 yataklı ikinci mevki yolcu kamarası vardır. 18 Martta teslim edilecek olan bu vapurı “Trak,, adı verilm lşti.r. Hacı bışıyaı-ı gemılet rakkında ba- zı yeni sıhhi tedbirler alınmıştır. Ka radeniz limanlarından gelen hususi hacı gemileri, İstanbuldan transit o- larak geçecekler, limanlarımızda ka lamıyacaklardır. Diğer taraflardan gelen hacı gemileri de Kavak tahaf- fuzhanesi önünde muameleye tâbi tu- tulacaktır. 1 şapka p>zarlık ed:p çıkarken masa . nın üstünde para çantesını unutmuş tur. Biraz sonra '“ndüğü — “an, pa. zarlık ettiği desgâhtar Nesım inkâr etmiştir. Dün mahkemede şahitler dinlen . miş, hâd'se yerinde yapılan keşfin ra poru için duruşma başka güne kal - dare'ır, —ar> CHARLES BOYER .a ve sarışmlarm en” güzdi JEAN ARTHUÜR Bir Saadet Gecesi cazip ve komedi dramatik film nd: ideal bir çift teşkil edyorll!" Önümüzdeki Pazartesi SAKARY A SİNEMASINDA «x aksımı — MEŞHUR ve DAHİ SAN'ATKAR W JACOUES THiBAUT'nmı 19 Sonkânun Çarşamba akşamı saat 9 da SARAY Sınemasında! vereceği Yegâne Viyolon Resitali ıçı"' ı- Yerlerinizi evvelden aldırınmız, Biletler şimdiden satılmaktadır. -ı a— İSPANYOL ispanyolca büyük operet. Zıdızları: lence, İspanyol şarkıları ve Manisa Halkevinde Faaliyet Manisa, (TAN) — Halkevimizin bütün kolları büyük bir hızla çalış- maktadır. Dil, edebiyat, tarih şubesi her haf ta birer konferans verdirmektedir. Ar kolu muhtelif zamanlarda konser ler vererek muzik ihtiyacını karşıla- mıya gayret etmektedir. Gösterit kolu, vazifelerini pek gü- zel başarmaktadır. Ara sıra civar köy lere de gidip temsiller vermektedir. Mandolin, Keman, okuma, yazma dersleri ile model uçakçılık kursu da muvaffakıyetle devam etmekte, miüi- ze ve sergi şubesi tarafından hazırla nan devrim sergisi her pazar balka açık bulundurulmaktadır. Her on beş günde bir edebiyat gecesi tertibine karar verilmiş, ilk toplantı yapılmış tır. Bu toplantıda öğretmen Vahit, Kültür direktörü Rauf İnan, doktor Necdet, Hikmet Bozkurt ve Mustafa Dümer tarafından halk şiirleri okun Tele: Hakdter Baysanm Şabtö MA öğretmenler tarafından teşkil edilen koro herkesin takdirini kazanmıştır. B. Fuat Bulcanın Teşekkürü Kızımız Sur'un ölümü karşısında duyduğumuz acıya ortak olmak lüt funda bulunan birçok dostlardan ve bizi sevenlerden aldığımız baş sağı telgraf ve mektuplarına ayrı ayrı ce vap yazmıya imkân bulamadığımız için bu kıymetli alâkadan çok müte hassis olduğumuzun ve minnettarlık duygularımızın neşrine sayım Tan ga zetesinin lütufkâr tavassutunu rica ederim. Sabiha Bulca Fuat Bulca tistleri Primadonna RAPUEL RODRIİGO . Tenor ROBERTO REY Mı GUEL LEGERO . DOLORES CORTES, Müzik MADRID FİLABMO' NIK ORKESTRASI, İspanya temsil san'atmın en güzel eseri, neşe, *ör. akısleriTÜRK SİNEMADA ÇİÇEKLERİ a Madrid operasının en meşhur a-. Türkçe Sözlü HRTHCH MUHHREBELERI TEŞEKKÜR Uzun zamandanberi hasta olan şim ve kardeşimiz Türkân Tugaç'| ölümü dolayısile acımıza işti- ” ! aile ( doıtlmmııa - ve tedz göre gi ..... ianmlara Tevfik Sahm verAkil Mü., haki « ee | seki hastanesi başhekimine te, ——, kürlerimizi sunarız, Eşi: Hüsam tin Tugaç, kardeşleri: Fahri Be Necmi Belen. TEŞEKKUR: — Anamızın ölül dolayısile telefonla ve tel yazısı)y! ve bizzat cenazeye gelerek bu elel| li günümüzde bizleri teselli ve K etmek ve çelenk göndermek suret”| bağlılık gösteren dostlarımıza 8X 4 ayrı teşekküre teessüirümüz mani * duğundan sönsüz şukrs,nıanmııın lağına muhterem gazetenizin tav#| sutunu saygılarımızla — dileriz. M Müdafaa V, Deniz Müsteşarı Al Sait Halman ve Eşi. Ona şu anda nekadar yakındım. Şu toprakları kaz. sam, kolumu uzatsam onu orada bulacaktım.. Şu insanlık ne garip şeymiş!.. Eskiden Nalânın ö Yüm ihtimalini hatırıma getirdikçe deli gibi olurdum.. Onsuz bir dakika yaşıyamıyacağımı sanırdım. Hal buki şimdi!.. Çok iyi anladım ki, insanların taham mül kabiliyeti sonsuzdur. Uzun uzun dualar ettim. Mezarın üzerine kapanıp yüksek sesle Allaha yalvardım. Bu srrada arkamdan bir ses: — Elverir !.. dedi. Başımı çevirdim Kireç gibi beyaz yüziyle karşım da Afif B. duruyordu. Bir adımda yanrma geldi.Elini omuzuma koyarak: — Ona, İlhamiden başka, hepimiz acıdık, hepimiz <ağladık.. Fakat elden ne gelir?. Dişlerim kısılmıştı. Cevap veremiyordum. Yalnız, yanıma oturmasını işaret ettim. Bir müddet sustuk. Biribirimizin yüzüne bakmı yorduk. Biraz kendimi topladıktan sonra sordum: — Son nefesini verirken siz yanında mıydınız?. — Evet!.. — Oyleyse bahtiyarsınız!. — Kimbilir?. Onun da gözleri yaşlı idi. Dedi ki: — Her seven sizin gibi sevilmek saadetini bulama dı. Siz hepimizden daha bahtiyarsınız Kenan Bey... Demek ki, bu adam da Nalâna âşıktı!.. — Nalâna ettiğiniz iyilikler için teşekkür ederim, dedim. Hele son arzusunu*seve seve yapmanız.. Du- dağını büktü: — Adam sen de, dedi. Bir telgraf çekmek te iş mi sayılır?. — Ama onu sevdiğiniz kadınm sevgilisine çekmişti — Ne ehemmiyeti var?. Ben sadece Nalânm mesut olmasını istiyordum. Dürdu. Sonra elini alnmda gezdirerek: HICKIRIK 4 YAZAN: KERİME NADİR — 5l — — Siz, telgrafı benim çektiğimi nereden biliyorsu nuz? dedi. Göğsümün üstünde duran kâğıtları hışırdatarak: — Bunlardan öğrendim, dedim. — Onlar nedir?.. — Nalân bana ölümünden iki gün öncesine kadar bütün hayatını yazmış. — Ya!.. Yine aramızda derin bir sessizlik oldu. Sabah gü neşi, nefti servilerin arasından süzülerek mezar taş larını yaldızlıyor, uzaklarda, cinsini tayin edemedi ğim, birtakım kuşlar otüyordu Birdenbire dedim ki: — Beyefendi; mademki benim, Nalânın kardeşi ol madığımı öğrendiniz, mademki birib'irimizi sevdiği mizi biliyorsunuz.. Öyleyse söyleyiniz. Ilhami Bey Nalâna yaptığı hakaret ve işkencede haklı mıydı, hak sız mıydı?. Hiç tereddüt etmeden : — Haksızdı, dedi, Nalân günahsızdı. Buna imanım var, Afif Bey benden Bağlarbaşında ayrıldı. Köşke bit kin dönmüştüm. Merdivenleri ağır ağır çıkarken yu karı katta gezinen bir iskarpinin gıcırtısmı işittim ve son basamağa adımımı basmadan İlhami Beyin kumral ve dağınık saçlarını gördüm. Elleri arkasında, asabi bir tavırla sofada geziniyor, bir yandan da dudaklarını kemiriyordu. Ayak sesimi duyar duymaz döndü. Gözleri bana ilişince öyle bir titredi ki, hemen oraya düşüverme sinden korktum. Rengi kireçten daha beyazdı. Kolunu uzatarak ba na : — Dur!.. dedi. Sonra iki adımda yanrma yaklaşarak gözlerime iş leyici bir bakışla bakarak : — Seni bekliyordum; vaktinde geldin, dedi; görüşe cek şeylerim var!.. — Görüşelim, dedin Salonun kapısmı açtı. Önce kendisi, sonra ben içeri girdik. Daha şimdiden, hazırlandığım uzun mücadele nin yorgunluğunu hissediyordum. O karşıma dikilip dedi ki: — Herşeyden önce şunu söyliyeyim ki, siz benim için sadece saadetimi yıkan bir sefilsiniz.. Başımı kaldırıp, sertçe : — Biraz daha nazik ve düşünceli konuşmanızı rica ederim, dedim. Gözlerime hain ve vahsi bir nazatla baktıktan sorn F NO — Fazla söze lüzum yok, dedi. Siz sordukla.rnna cevap verin. Kollarımı kavuşturup durdum. Birkaç saniye dü şündü. Sonra birden sordu: — Nalânla münasebetiniz hangi tarihte haşım tt — Nalânla münasebetimizin başlamasına meydm kalmamıştır. Çünkü Nalân bu münasebet başlw“ dan öldü. — Alay mr ediyorsun külhanbeyi?. Benim gülmÖ diğimi görüyorsun... Sana soruyorum.. Karım hangi senedenberi senin metresindi? Kaşlarımı çatarak şaklıyan bir sesle: — Karınız benim metresim olmadı, dedim. — Yalancı, düzenbaz. — Ağzınızı toplayınız efendi... — Siz habasetinizi inkâr etmek için onunla söz birliği mi etmşsnz?.. — Işlenmiyen bir habaset için söz birliği etmiye lü zum yoktur.. — Bana doğru cevap verecek mi'sin Kenan?.. — Verdiğim cevapların doğruluğuna inmmnrıx’ isterdim. — Halbuki hiç birinin doğru olmadığına unaıu.w' var... — İnadımıza bu kadar sadık kalırsanız daha çok I' man yanılacaksınız. —— Benden nasihat değil, itiraf bekliyorum.. Bir adım geri çekildim Hiddetim son dereceyi b“l muştu. Tok bir sesle dedim ki: — Günasız bir kadına akla gelmez zulümler yap*' vicdansız bir adama, ölen karısile düşüp kalktığım söylersem hiç birşey lâzımgelmez... Zira ölen ölmm tür... Herşey bitmiştir. Bir saniye sustuktan sonra ayni şiddetle devllü ettim & , (Arkası var) i |

Bu sayıdan diğer sayfalar: