Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Bir Yağcı Mahkemede Bozuk ve Hileli Mal Satmak Suçu İle Muhakeme Ediliyor Polis evvelisi gün geç vakit Meşhut Suçlar Müddeiumumiliği- ne Filip adlı bir yağ tüccarı vermiştir. Filip, resmi mühürü boz- maktan, bozuk yağ satmaktan ve hile yapmaktan suçludur. Bir ay evvel zabıtai belediye memurları Filipin Tahtakaledeki dükkânı- na gelmişler, yağlarını muayene etmişler, altı buçuk tenekedeki yağların karışık ve muzır olduğunu tahmin ederek tahlil edilmek üzere bir parça nümune almışlardır. Dün Bir Tek Meşhut Suç Olmadı — “Adliyeye Bir Tek Hâdise Geldi Dun saat on sekize kadar İstanbul çlar müddeiumumiliğine hiç bir hidıse aksetmemiştir. Yalnız ev - velki akşam Beyoğlunda yapılan bir zina cürmü meşhudu gelmiştir. Hakkı ismind hır genç ref"-f“"— dan uzun i şüphel * için onu takibe ha.şlımxş mhayet ev- velisi gün emniyet zabıtai ahlâkiye şubesi şefliğine müracaat ederek bu |— şüphesini bildirmiştir. İki sivil me - — Mur kadımı takip etmiye başlamışlar , 'dır. Kadın, Hakkmın arkadaşların - “dan biri ile buluşmuş, birçok gezinti- — lerden sonra Taksimde bir apartıma- na girdikleri tespit edilmiştir, Me - Oomurlar da apartımâna gelmişler, gir- —» dikleri daireyi bularak içeriye girmiş- e t ledir. Kocası Hakkı da memurlarla beraber apartımana gelmiş, fakat, o- rada heyecana kapılarak bağırmıya — başlamıştır. Bu sırada kadınn yanm- | daki erkek pardesüsünü bırakarak Kkaçmıya muvaffak olmuş, kadın da apartımanın kapısında yakalanmıştır. Dün nöbet tutan asliye ikinci ceza — Mahkemesi, bu davaya bakmıştır. İki şahidin daha çağırılması için muha- keme başka güne bırakılmıştır. Ertuğrul Sadi Tek TİYATROSU (AKSARAY) da Bugün saat 15 de İRTİLAÂL K 6 perde bu gece NUR BABA i Nuriye tabakasından çıkatmış olduğu yaldızlı si- — garadan bir iki nefes çekmeden birşey söylemedi. Ve konuşunca, “emir ve çağırmak, kelimelerine karşı bir estağfurullah demeden asıl maksadına girdi. — Ortadaki vaziyet beni gittikçe daha fazla sıkı- yor. Bilmem ki siz ne fikirdesiniz? Bu işe artık bir nihayet versek fena olmıyacak. fendi? v olur sanırım. Şüpheli yağların satılmaması İ ıçm de bunları dükkânın bir odasına koya- rak mühürlemişlerdir. Evvelisi gün memurlar bu yağları tetkike gitmiş- ler, kapıdaki mühürün bozulduğunu görmüşlerdir. Memurlardan birisi yağlarım değiştirildiğini tahmin ede- rek eline aldığı bir şişi muayene için tenekenin içine sokunca memurun yü züne su fışkırmıştı. Diğer tenekeler- de ayni şekilde görülmüştür. Filip, kapmın mühürünü bozmuş, yağları satmış, sonra tenekelere su doldunmuş üstlerine de yağ eriterek dökmüştür. Bu suretle ilk bakışta te- nekelerde yağ bulunduğu hisşini ver- mek istemiştir. : Bunun üzerine derhal zabıt yapil- mış ve Filip müddeiumumiliğe veril- miştir, Filip müddeiumumilikte bir- kaç defa ifadesini değiştirmiştir. Ev- velâ: — Bir gün bana bir sivil memur geldi. “Yağların tahlil edildi. İyi çık- tı artık satabilirsin,, dedi. Benden 10 lira rüşvet istedi. Ben beş liraya razı ettim ve yağları sattım, demiştir, Rüşvet vermenin de suç olduğunu anlayınca ifadesini: Düikeşasad, Leğğil at giy, menesdllmmn ça linde değiştirmiştir, Poliste de başka başka ifadeler ver miştir. Bunun üzerine müddeiumumi, kendisini dışarırya çıkarmış, biraz son ra içeriye alman Filip ifadesini yine başka bir kalıba sokmuştur: — Ben yalan söyledim. Memurlar Dört Ay Hapse Mahküm Oldu Asliye ikinci ceza mahkemesi, ev- velisi gün geç vakit Hüseyin İbrahim adlı bir genci dört ay hapise mahkâüm etmiştir. Suçlu Valdehanın on iki nu- maralı odasına girerek döşeme tahta- larımı sökmüş ve yavaşça kaçırırken cürmümeşhut halinde yakalanmış - tır. Mahkeme, suçunu sabit görerek kendisini mahküm etmiştir. —H Hâkime Hakaret Etmiş Usküdar hukuk hâkimi Bay Irfan, evvelki gün bir boşanma davasından dolayı Herant isminde bir gencin e. vinde tespiti delâil yapmıya gitmiş- tir. Hâkim, vazifesini yaparken He- rant tarafından hakarete uğramıştır, Bunun üzerine derhal zabıt varakası yapılmış, Herant meşhut suçlar müd- deiumumiliğine gönderilmiştir. Asli- ye Dördüncü Ceza mahkemesi, He- rantın sorgusuna başlamıştır. N Te Gre Bütün Binaların Mecraları Kanalizasyona Bağlanacak Yeni kanalizasyon tesisatı geçen yollardaki binalarm mecralarını bu tesisata bağlamaları mecburiyeti kon muştur, Bina sahipleri, bu bağlama işi için lüzumu olan parayı belediye- ye vereceklerdir. Belediye, bu para - larla bütün bağlama tesisatını bir el- den yapacaktır. Bina başma alınacak paranın miktarı hesaplanmaktadır, Neticeye göre şehir meclisinden bir karar alınacaktır. bir ay evvel yağımı kilitlediler. Ser - mayem böylece muattal kaldı. Ben de TAN p “Harp,, filminden ıoıırı memiştir. Bambaşka bir SESSUE HAYAKAVA - YOŞİVARA | Emsalsiz Fransız filmi ile kiyas edilebilecek büyük bir film görül - tarzda temsil edilen bu şaheser PİERRE RİCHARD WİLLM gibi iki dehâkâr artist tarafından temsil edilmiştir. Bu hafta SÜMER Sinmasını —a İlâveten: EKLER JURNAL sondünya havadisleri NNN 30 - 10 - 937 Açık Teşekkür Eşim Rukiyenin ufuli dolayisile ge rek bizzat ve gerek taziyette bulu - nan bütün arkadaşlara candan teşek- kürler ederim, Mühendis: Kemal Akm Müessif bir ötlüm Merhum General Fuadin Eşi, tem- yiz mahkemesi âzasından Bay Fua- din hemşiresi, cam ve şişe fabrikası muhasebe şefi Sait Uralman'ın, imar bürosu mimarlarından Kemal Ural - man'ın ve deniz yüzbaşı Rıza Uralma- _. Büyük süperfilmler mümessilesi, yıldızlar yıldızı « Dehakâr pe sevimli büyük — Fransız artisti FLORELLE Tepebaşı GGarder'nde zaferden zafere koşuyor ve Sseyircileri gaşyediyor. Bugün, yarın ve Pazar günleri Mat_ineler 17 /2 Suvareler 22 de Yerlerinizi evvelden aldırınız. Telefon: 42690 nım valdesi ve Berlin könsolosu Se - lim Serperin kaym valdesi BAYAN AYŞE SIDIKA bir buçuk seneden- beri çekmekte olduğu hastalıktan Şİ- fayap olamıyarak dün saat (10) da vefat etmiştir. Cenazesi bugün Paşabahçede şişe ve cam fabrikası ittisalindeki Bay Saidin evinden saat 14 te kaldırıla « rak aile kabrine defnolunacaktır. Allah rahmet eylesin. YENİ NEŞRİYAT Adapazarı Tiçesi — 16 senedenberi bu yurt köşesinde oturan Talât Tar- NELSON , e BUGÜN MELEKRK'te yağları satmıya mecbur oldum, de - miştir. Müddeiumumilik, kapıdaki mühürün kanuni şekilde tatbik edilip edilmediğinin ve alınan yağların tah- lil raporlarının bildirilmesi için Filibi polise iade etmiştir. Eğer kimyahane nin verdiği rapor yağın bozuk oldu- ğunu gösteriyorsa o vakit Filip hak- kmda bozuk yağ satmaktan da taki- Senenin En Güzel Filmi LEYLAKLAR AÇARKEN JEANETTE MAK DONALD E.D DY kan, Adapazarı kaymakammın ve be- lediye reisinin yardımlarile cok güzel bir eser yazmıştır. Adapazarının bü- tün kamunlarından da bahseden, coğ rafi, smai, tabii, tarihi vaziyetlerine dair malümat veren bu eser, pek çok resmi, harita ve istatistikleri de ihti- va etmektedir. © Yeni Türk — Istanbul Eminönü Halkevi tarafından neşredilen bu ay- Lk mecmuanın 58 inci sayısı çıktı. Halk Bilgisi Haberleri — Ayni Halkevinin dil, edebiyat ve tarih ŞU- besi tarafından — çıkarılan bu aylık Saat 17 de MATİNE FRANSIZ Tiyatrosund. Meşhur âma Macar Piyanisti iMRE UNGAR'ın KONSERİ bat yapılacaktır. B Bugün Cumhuriyet Bayramı şerefine m Bugün matinelerden itibaren Saat 11 matinele- rinden baslıvarak ru RK sınamasında BN TAYYAREsine HACI M U R A T (Türkçesözli) Vatan ve istiklâl aşkınım en büyük dettuıı- Tolstoi'nin meşhur eserinden, Baş rollerde: EED Bu büyük film, Türk film stüdyosunda Türkçe olarak tertip edilmiştir. FYEESTTAT NNN MEÇETT T — — < ıi 3 SENELİK. BİR. KAŞILADAN SONRANİNK yRETtsı SARENİnN TERHCİR S TTORK EYEM TUT M Tn GÜNESE DOĞRU İstanbulda iPE K, İzmirdre ELHAMRA Sinemalarında TÜRK SENFONİSI , Yıllardanberi beklenen eser YÜCEL mecmuasının Cümhuriyet sayısında YÜCEL 'in bu sayısı Türk mecmuacılığında bir inkı- lâptır. 96 Sayfa — 15 Kr. mecmuanın 72 inci sayısı intişar et- e Marmara — Ayda bir çıkan Mar- mara adlı edebi mecmuanın ikinci yıl 7 numarası bir çok güzel yazılarla çıkmıştır. ı0 LOKMAN HEKİM — Doktor mu- allim Hafız Cemal tarafından çıkarı dan bu kıymetli mecmuanın 15 inci numarası intişar etmiştir. masında Film sanayiinin enmuhteşem eseri İVAN MUJİKİN _Llı. DAGOVER - BETTY AMAN senenin en muazzam filmi. Senelerdenberi dünya efkârı — Anlamadım: Hangi vaziyet, hangi iş hanrme- — Daha açık konuşmadan anlaşsak çok daha iyi meşgul eden meşhur İngiliz polis hafiyesi umumiyesini KU BISANICI, Ş ERLOK HOLMES Şehrimize Geliyor L N YAZAN — Fakat ya ağabeyim her şeyi biliyor ve bilme- mezlikten geliyorsa! Seniha hakikaten hiçbir şey anlıyamamış gibi söy- lemişti. Nuriye hafifçe kaşlarını çattı: — Peki, ma- demki istiyorsunuz, şu halde daha açık söyliyeyim. Nüzhetle Mükerrem Hanım arasındaki münasehete t artık son verilmesini istiyorum. Vaziyet yavrumun - hem sıhhati hem tahsili için muzır bir mahiyet aldı! y *Yavru” nun tahsile merak ve rağbetini Seniha pek iyi bildiği için hafifçe gülümsemişti. Bunu far- b keden Nuriyenin kaşları daha çatıldı, ve dik bir sez- le dedi ki: — Böyle mahzurlar olmasa bile ben bu -Münasebetin daha fazla devam etmemesini istiyor, bu hususta sizin yardımınızı bekliyorum. — Bu işte nasıl bir yardımım olabilir? — Mükerremi doğru yola çekiniz! — Bir kere Mükerremle oğlunuz arasında olan bi- L tenden kati bir şekilde malümatım yok. Sizin bilginiz ; daha esaslı demek. Saniyen Mükerremin ne anasıyım, ne de babasıyım. Birçok kereler bana hissettirmiş “ olduğunuz veçhile bu evde bir sığıntıdan ibaretim! — Böyle birşey ihsasma terbiyem mânidir. Fakat sığıntı olsanız bile Mükerremin değil, kendi kardeşi- nizin sığıntısınız. Onun namusunu korumak ta Va- zifenizdir! Kendisine emirler veren, hele Halide karşı vazife- ler yükliyen bu kadına karşı Seniha artık o kadar hiddetlenmişti ki, âdeta kaba bir tavırla ve biraz yükselmiş bir sesle cevap verdi: E ÇA Nuriye ayağa kalkmıştı. Belki artık hiçbir zaman 'yüz yüze gelemiyecek, biribirlerine hitap edemiye- ceklerdi. K »— — Belki de dediğiniz gibidir. Lâkin ne olursa - ol- sun, eğer Mükerrem Hanım oğlumun yakasını bir hafta daha bırakmazsa Halit Beyle bir kere açıkça konuşacağım. Şayet o “her şeyi ile benim makbulüm- dür!,, derse o zaman da başka bir çare düşünürüm. - Bu sözleri söyledikten sonra da “Allaha ısmarla- dık,, bile demeden şişman kadın odadan çıktı, Bir saniye sonra sokak kapısı hızla kapanmıştı. Seniha odada idi. Fakat birden Şerife kadn dışarda ise, her- şeyi duyup Mükerreme yetiştirirse diye telâş ederek dışarı fırladı. Şerife meydanda yoktu. Ancak iki de- fa seslendikten sonra mutfaktan sesini işitti. —Kah- ve pişiriyorum, diye bağırıyordu. Ve Seniha artık her şeyi Halide anlatmıya, zaman geçirmeden anlatmıya katiyen karar verdi. Onun vaziyeti bildiği halde göz yumduğunu, buna hiç ihtimal vermeden söylemişti. Ve bunu söylediğine şimdi pişman ve mahcuptu. Ha- yır, kardeşi bu kadar adi bir adam olamazdı ve bu münasebeti bilmediği muhakkaktı. Şu halde kendi söylemezse herşeyi Nuriyeden öğrenecek demekti. Ve bu darbenin ona başka ellerle indirilmesine Seni- ha razı olamazdı. XXV Halit yazı masasının yanındaki geniş koltuğa otur- HİD SIRR/ 31 — muş, Piposuna tütün doldurmakla meşguldü. Seniha ayakta, pencerenin önünde idi; fakat dışarıya değil, kardeşine bakıyordu. Az evvel kadın misafirler gel- miş, Mükerrem kendilerini aşağıdaki salona almıştı. Kapı aralık olduğu için bulundukları odaya sesler geliyordu. Seniha gidip bu aralık kapıyı yavaşça ka- padı. Sonra koltuğa yaklaştı. — AZabey, size birşey söyliyeceğim, Söyleyip söy- lememek için uzun zaman tereddüt ettim. O kadar mühim bir şey.. Halit piposunu masanm üzerine bırakmış, yüzünü kendisine doğru çevirmişti. Seniha onun yüzünün bir den sapsarı kesildiğini gördü. Evlendi evleneli hiçbir gün Seniha onunla mahsus yalnız kaldıktan sonra böyle gidip kapıyı kapama- mış, böyle tâ yakinine gelerek, bu ağır ve yavaş 3es- le “ağabey, size birşey söyliyeceğim.,, diye söze baş- lamamış, sonra yorgun, adeta söylediklerine pişman susmamıştı. Kendmden yirmi yaş taze bir kadınla evlenmiş ve bu kadımın her saatiyle de alâkadar ol- mıya hiç imkân bulamamış ve lüzum görmemiş bütün kocaların bu vaziyette hatırına gelecek ihtimal, der- hal Halidin de hatırma geldi, Ve başını dik tutarak, « sade biraz sesi kısık: — Ne var, neye sustun? De- vam etsene! dedi. — Sizin evde bulunmadğınız geceler Mükerrem alelekser Kapuzda bir eve gidiyor. Sonra, gün ağarır- ken dönüyor. — Kapuza mı? Ne yapmağa? Bu sual okadar mânasızdı ki, Seniha bir cevap ver- Medi, Halidin yeniden ve daha ukıllıca hırşey sorma» sını bekledi. Belki bir dakika süren bir sukuttan sonra kardeşl dedi ki: — Orada kiminle buluşmıya gidiyor, biliyor mu- sun? * — Buluştuğunu kuvvetle tahmin ettiğim adam, madenci Sadettin Beyin oğlu Nüzhettir. — Bu vaziyeti ne zaman hissettin? — Epeyidir., - — O halde şimdiye kadar niçin söylemedin ? — Kati surette emin olmadan birşey söyliyemez- dim, Seniha odanın ortasında, ayakta hareketsiz duru- yor, sade biraz omuzlarını sıkıyordu. Ağabeyisinden daha fazla sararmıştı ve indirdiği darbeden asıl ket- di bitap gibiydi. Bu sözler Halidin hissiz ve katı kal- bine sokulabilmiş bir hançerdi, ve o kalbin tâ niha- yetine kadar bu hançeri sokarken kendi bilekleri de çok ağrımıştı. Halit ayağa kalktı, piposunu masanın üzerine bı- raktı. Yüzünde betbeniz kalmamış olmakla beraber, korkunç bir iztırap içinde tanınmaz bir hale de gel- miş değildi. Ve tabii ki Senihanım hesabına böyle oluşu pek yazıktı. Fakat hayatta hiçbir kudret sahibi olmamış ve tahakküm zevki tatmamış erkeklerde bile, bir kadına kayıtsız ve şartsız emredip sahip bu- lunmak iddiası kalıyordu. Bundan dolayı, Halit yü- reğinden yaralanmış olmasa bile muhakkak gururun dan yaralıydı. Ve nihayet Senihaya bu da yetebi- lirdi, Geçkin kız ona, bütün varlığı gözlerinde toplan mış bir halde bakıyor, ve söyliyeceği sözü, karartt bekliyordu. Aşağıdan şimdi piyano sesleri gelmiye başlamıştı. Halit brraktığı yerden piposunu tekrar aldı. Ve için ni hafif hafif silerken: . (Arkası var)