— 28-9. 937 | No. 77 Yazan : Ziya Şakir Şah İsmail, Gözlerini Selime Dikmiş, Takip Ediyordu Osmanlı ordusunu teşkil eden kı İslar, mütemadiyen ovaya iniyor- İar.. Sağ, sol cenahlara açılarak bulutlarmım arasında; kızıl renkli ibise ve siyah takkelerile yalnız kı içir âzaplar.. başlarının üstünde, altın sırma işlemeli beyaz (Bö; leri yü ri bölükle Mez, tik inmez bir akın halinde u- Zayıp gidiyordu. B azan, yüzlerce çelik zırhlı sü varinin ortasında, muhte- Şem elbisesinin sırmaları, altın. iş- İemeli silâhları parıldayan kuman- | danlarım bir kasırga gibi geçip git- tikleri görülüyordu... Bunları gör- dükçe Şah Ismail esirlere soruyor- du: — Padişah, bu mu?. Onlar, her defasında kısaca cevap veriyorlardı: — Hayır.. Bu, yeni Karaman Bey lerbeyi olan Zeynel Paşa... — Bu. Rumeli Beylerbeyi, Ha- san Paşa... — Bu. Sofya Sancak Beyi, Mal- koç oğlu Ali Bey. — Bu.. Beysehri Sancak Beyi, Karlı oğlu Sinan Bey.. Etrafmda zırhları ve silâhları Parlıyan, arkasmda rengârenk bay Taklar dölgalanan birini göstererek Şah İsmail sormuştu: — İşte, bu.. mutlaka, Padişah- tır. — Hayır.. O, Anadolu Beyler- beyi Hadım Sinan Paşadır. fh — Hadım mı?. — Evet Vaktile sarayda, Adi bir Hadım Ağası iken, zekâsı ve 08- Bareti ile Padişahların gözlerine gir miş.. İşte bugün de, Anadolu Bey- lerbeyi makamına geçmiştir. harebe atma binmiş.. Ken- disini takip eden zirhlı süvarilerin Önünde yel gibi gidiyordu. Çelik miğferinin üzerine sardığı beyaz Müslin sarığın ucu, bir güvercin ka matı gibi çırpınıyordu. Biraz sonra, tekrar bir silâh ve Dal şakırtısı kopmuştu... Birdenbi- Te kalkan bir toz bulutu arasında, | altın âlemi göz kamaştıran beyaz bir sancak dalgalanıyor. Altın yal- dızlı zırhlar ve miğferlerle, mızrak- Yarm çelik uçları ve yalm kılıçlar parlıyordu. Bu muhteşem asker kütlesinin er önünde; baklakırı oynak bir kühey- lânm üzerinde dimdik duran bir a- darım; altın işlemeli zırhmdan, zin cirleri omuzlarına kadar sarkan çe- Yik tolgasından heybet ve haşmet #açılıyordu. Şah Ismail, bu adamın da kim ol- duğunu soracaktı. Fakat buna va- | kit kalmamıştı. Tki Osmanlı esiri, ayni zamanda; — İşte Şevketlü! diye, bağırmış- lardı. Şah İsmail, gözlerini Selime dik- İİ tnişti, Onun, bir kasırga gibi geçi- $ini büyük bir dikkatle takip et- imişti,. Demekki, daha şeh. | zadelik zamanmda bir gönül mace Yasından dulayı kendisine kin bağ- yan, daha o vakit, Azerbaycan top Taklarına kanlı akınlar yapan. Iş- te şimdi de, taç ve tahtını elinden Almak için yüz yirmi bin kişilik bir | Ordu ile gelerek kendisine meydan Okuyan (Osmanlı Padişahı Selim), idi. Selimin bu alayı, o toz bulutu a- Yasında, etrafma parıltılar saçarak | Böz alıcı bir süratle ovanın ortası- Ma ködar ilerlemiş.. Orada, mahira- MS bir yarım çark yaptıktan sonra, Çaldıran sahrasmın gerisini teşkil ii küçük sırtlara doğru çekilmiş- | | | | | adım Sinan Paşa, al bir mu- | Gözlerini kırpmadan Selimin a- hareketlerini takip eden Şah oray da durm (Ustaçlu oğlu Mehmet Han) a; — Selim, bize bir nümayiş yaptı. Fakat, temaşaya değer. Ehlibeyt hakkı için söylüyorum; çok iyi bir binici... Çok kuvvetli bir asker, Dedi, avuz Selimin geçişi, artık har — Herkes, Harbe hazırlansın, mişti, Selinin, gece verdiği emir, aynen tatbik edilmişti. Zaten Osmenl: harp nizamında esas olduğu veçhi. le, Sultan Selim, Yeniğerilerle or- dunun merkezine yerleşmişti. Sağ cenaht Anadolu Beylerbeyi Hadım Siifân Paşa ile Karaman Beylerbe- Yi Zeynel Paşanm kumandasındaki Anadolu askerleri; sol cenahf da, Rumeli Beylerbeyi Hasan Paşanm emri altında bulunan İtumeli piya- de ve süvarileri işgal etmişti. Ya- vuz Selimin en güzide kumandanla- rından olan Şehsüvaroğlu Ali Bey de; maiyetinde en seçme süvariler- den mürekkep bir müfreze ile, Ye- niçerilerin yüz adım önünde, araba lardan ve develerden yapılmış olan siperlerin biraz ilerisine geçmişti. Azaplarla toplar da, Selimol emret- tiği şekilde yerleştirilmişti, Şah Ismâilin harp nizamına ge- lines; Iran ordusunun merkezinde; ve Şahın bayrağı dibinde, Şahın Ve ziri âzamı Nemi Sani Seyit Nime- tullahın oğlu Mir Abdülbaki ile Sad rı ülema, Seyit Şerifi Bulunuyordu. Ustaçlu oğlu Mehmet Han sağ ce naha, Diyarbekir ve Gürcistan Hü- kimi Mehmet Han da, #01 cennha ku manda ediyordu... Şah Ismail, bun- ların hepsinden mühim bir vazife deruhte etmişti. En güzide süvari. lerden mürekkep bir fırka İle ser. best kalmayı tercih eylemi fırka, hem (hücum kolu ) vazifesini ifa edecek; hem de - şayet bozulan kıtslar olursa - onların imdadma yetişecekti. üneş, zevale yaklaşırken, an çak bu tertibat ikmal edile- bilmişti, Artık iki ordunun bütün kıtaları yerlerini aldığı için, ovayı kaplıyan toz bulutları ğliğılmış. Ortalığa birdenbire bir sükünet gel işti, Fakat bu derin süküt, çok müt- hişti, Bütün gözler, övâyu çevril- mişti, Dakikalar, ağır ağır geçiyor du, Sinirler, her an biraz daha geri. liyordu. Insanlar, susmuştu. Osman kı ordusundan hazin hazin kişniyen — Tez, Şehsüvaroğluna bir at. ayni yanık kişmeme ile cevap veri- yordu. Selim, Şah Ismâilin hücumunu bekliyordu. Şah Ismail, Selimin hücumunu bekliyordu. Fakat ne o, ve ne de öteki... San- ki dökülecek kanların mesuliyetin. den korkuyorlarmış gibi, her ikisi de atlarının üzerinde., vücutları yay gibi gerilmiş. Gözleri, biribirinin or dularma dikmiş, öylece dimdik du Ve My bee miş gibi, birdenbire Üzengilerinin üzerinde ayağa kalkmıştı: — Tez, Şehsüvar oğluna bir atlı.. Dolu dizgin, merkezin üstüne atıl- sın. Zorlu bir kılıç çalsın. Diye bağırdı. Iki dakika sonra, müthiş bir toz bulutu kalktı. — Ya, Allah. Sesleri, nal ve silâh şakırtılarına karışarak bütün ovayı kapladı. Şeh süvar oğlunun süvarileri, korkunç narâlarla, İleri atılmışlardı. Fakat bunlar, heniz ovanın orta sına gelmeden, Iran ordusundan bir süvari kıtası, çılgınca st kopar mıştı. Bunlar de; — Şah. Şah.. Şah... (1) diye ba- Eırıyorlar... Şehslivaroğlunun sü- varileri üzerine atılıyorlardı. Bun- ların başmda; kızıl miğferinin üze“ rindeki yeşil ipekten sarığının uçla ri havalanan Şah Ismail vardi, (Arkası var) (1) Bu (Şah) dan maksat (Şah Ismail) değildir. (Şahı velâyet) de- nilen (Imam Ali) dir. Saz Beniz Bundan önce saydığım benizler gihi geçici değil, dalmi olur. Ayas her sabah hemen hemen ayni renk te bir sima gösterir. Renksiz, do- nuk, bazan karaya meyyal bir be- niz... O vakit ilk hatıra gelecek şey kaasızlıktır. Kanın içindeki kırmızı küreciklerin sayısı ve onlara kırmı- zı rengi veren hemoglobinin mikda- rı azalmıştır da, elldin tabii rengi olan pembelik ondan kaybolur, Za- ten, bu renksizlik yalnız yüzde de- Zil, bütün vücudün cildinde de bu- Tunur, Verem hastalığı kansızlık hâsıl ettiğinden veremlilerin cildi çok de- fu böyle renksizdir. Bazılarında, he le ateşli devirlerde, bütün cilt renk- siz olduğu halde yalnız iki yanak- lar kızarır, Fakat saz beniz yalnız kansızlık. tan ileri gelmez. Barsaklarından ra hatsız olanlarda, barsak iltihabı, yahut daimi inkıbaz çekenlerde de beniz çok defa saz gibi renksizdir. Birden bire tesirli bir haber duya- rak heyecana tubulanlarm da be- nizleri sarardığını bilirsiniz. Biribirile hiç mlinasebeti olmıyan başka başka sebeplerden İleri gelen ayni hâdiseyi, yani suzbenizi ayırt etmek güç değildir; Benzin sararması heyecandan ileri geldiği vakit onu yapan şey damarların sıkışmasıdır. Böyle bir- denbire gelen sebep cabuk ta kay- bolur, Onun için beniz sarardıktan biraz sonra damarlar yine birden bi re aşılır ve beniz bilâkis kızarır. Halbuki kansızlıktan ve harsak TAN iz ene fasulye Fiat: Birden Düştü; Karadeniz mmtakasmdan şeh- rimize bol miktarda kuru fasul- ye getirilmekte olduğundan üç gelen fasulyeler piyasa- yı tutmuş ve kilosu da 18 — 19 £ kuruşa yü son gün- lerde Trabzon fasulyeleri piya- E sada bollaşmış ve fiyatlar 14 — EZ 4,02 kuruştan, ikinci bir parti S 100 bin kilo 4,05 kuruştan ve 5 Samsun fop dökme olarak iki *E yüz bin kiloluk bir parti arpa da- /E hikilosu 4407 kuruştan satılmış. is tar. z rana sna İTrikota yeılar Dün Toplandı Fanilâ ve trikotaj sanayicileri, dün | Sanayi Birliğinde bir toplantı yap - mışlardır. Bu sanat şubesinin bima- yesi suretile bazı muafiyetler temini ve fanilâ, trikotaj işlerinin inkişafı için almacak tedbirler etrafında bir rapor hazırlanması kararlaştırılmış- tır, Repor İktisat Vekâletine gönderi lecektir. —ş—— Hayvan Borsasında Satışlar Azaldı Hayvan borsasında satılan hay - vanlarım mikdarı biraz azalmıştır. Dün satılan 1328 karaman, 145 dağ- ıç, 176 kuzu, 13 keçi, 61 öküz ile iki inekten ibarettir. Balık mevsimi baş ladığından ve fazla miktarda pala- mut tutulduğundan canlı hayvan ©- larak &t fiyatları biraz ucuzlamıy. tır, Balık bolluğu karşında Boğaz- içinde çalışan balıkçılar, üç gün ça- lışamamışlardır. Bu yüzden palamu- tun çifti 14 kuruştan 19 kuruşa fır Jamıştır. unsurlarm azalması, bir taraf- tan da kann, içeride olduğu gibi, elit içerisinde de hafif olarak dön mesldir. Onun için bu hastalıklarda saz beniz daimi olur. Kanm tansi- yonu ölçüldüğü vakit te daima az- çok düşük bulunur... İ Kırmızı beniz çok yiyenlerde, çok içenlerde - sade su değil, ispir- tolu içkilerden çok içenlerde - olur. Bu da bir hastalık sayılır ama, © hastalığı iyi etmek sahibinin elin- dedir. Benizde kırmızılık, kalp hastalı- Zından, sort damarının hostalığn- dan, tansiyon fazlalığından da ge. lir. Bunlarda kırmızı beniz, İstira- hat halinde de, yorgunluk halinde de, heyecanlı bir haber işittikleri vakit bile kaybolmaz. Kalp hastalıklarının bazılarında beniz koyu lâciverde yakın bir renk alır, Bu renk ya kalbin sağ tarafile sol tarafı arasında delik bulunma- sından dolayı kırmızı kanla kara ka- nın karışmasından, yahyt kalp has tasınm, hastalığin ilerlemiş bir dev rinde, İyi teneffüs edememesin en dolayı karakanın ciğerlerde temiz lenememesinden ileri gelir. Her iki ihtimalde de ciddi birşeydir ve za- ten insan o lâcivert rengi ayn sında görmezden önce, hekime mü- racaat etmiş bulunur. Bir de koyu kül renginde beniz vardır. Böbreklerin üzerindeki gud delerin iyi işleyememesinden ileri gelen bu renk yalnız yiizde değil, bütün ciltte de vardır, Pek te çok görülmiyen bu hastalığı daha zi. yade tafsil etmenin yeri tabii bu. ie, büy eh ANASON İHRACATI Anasonlarımız Dünya Piyasalarında İyi Bir Mevki Kazanıyor Memlekette anason ziraati gittikçe inkişaf etmektedir. İhracat mâddelerinden biri olan anasonlarımız bilhassa Amerika, Suriye ve Filistinde çok aranılmaktadır. Bursa, Antalya, Tavşanlı, Çeş- me, Nazilli mıntakalarında yetiştirilen anasonlar, geçen sene 14 - 15 kuruşa kadar satılmıştır. Geçen » senenin mahsulü biraz yanık, 1935 mahsulü de az olmuştur. Bu sene mahsul çok güzel ve bereketlidir. Borsada yeni mahsul çıkınca 25 kuruştan sötlmiştir. Piyasaya yapı- lan müracaatlardan anlaşıldığına gö re, Ispanyanm vaziyeti dolayısile dün ya anason ihtiyacı ancak Bulgaris- tan, Türkiye ve Yunanistandan te - min edilebilecektir. Fakat, son gün- lerde inhisarlar idaresinin yüz binler ce kilo anason toplattığı ve fiyatla- rın bu yüzden 75 — 80 kuruşa yük- seldiği haber verilmektedir. Bu vazi İyet karşısında müskirat âmilleri ve anason tüccarları inhisar idaresinin alış fiyatlarma rekabet edemedikleri Kibi ihracat için de yapılan müracs- atları reddetmek mecburiyetinde kal mışlardır. Anason fiyatlarının yük - seltilmesi yüzünden çiftçilerin gele - cek sene diğer ziraat mahsullerini bı rakarak anason yetiştirmeğe heves edecekleri, ve fazla randıman alındı. ğı senelerde de fiyat düşüklüğü yü- zünden zarar görecekleri zannedil- mektedir. En bercketsiz sene olan 935 te Beruta bin çuval anason ih - raç edilmiştir, Anasonun diğer ihraç maddeleri gibi memlekete döviz ge- tirecek bir madde olduğu ve İspan- yanın dünya piyasasında tuttuğu mevkii tutacağı söyleniyor, Son On Yıllık Kömür İstihsalâtımız Belediye İktisat Müdürlüğü mem- leketimizin son on yıllık odun ve kö- mür istihsalâtı hakkında bir istatis- tik yapmıştır, Bu istatistiğe göre, 825 yılmda 36 bin ton, 926 da 40 bin ton, 927de 42bin ton, 928de 38bin ton, 929 da 54 bin ton, 930 da 30 bin ton, 831 de 45 bin ton, 932 de 39 bin ton, 933 de 68 bin ton, 934 de 93 bin ton ve 935 de 55 bin ton yakacak madde istihsal edilmiştir. (BORSA | İ 21 Eylül PAZARTSI PARALAR İ Sterlin 628,— 630— | Dolar 12350 12750 | s8— | i Londra i 627,75 625— i New-York i i Paris | 0,7892 0,7875 35 Dün Borsada Hiç Muamele Olmadı Dün borsada hiç bir muamele olma- mıştır. Yalnız Unitürkün 1983 sene- sine ait senetlerinde tek bir muame- le geçmiş ve 13,70 lira üzerinde kal. mıştır. Ingiliz lirası 625 kruş göste- rilmiştir. Ünitürk Paristen 249 frank olarak bildirilmiştir. Bir isterlin Lon dada sabah 144,43 frank olduğu hal de akşam 144,65 frank olarak kapan miştir. Paris ve Londradan gelen ha- | berlere nazaran, frangm daha düşe- i ceği anlaşılmaktadır. Londrada ar livre olarak Frank üzerine alişveriş» i ler yapıldığı ve yedi frank fazlasına bir isterlin üç ay vade ile 151 franga alıcılar çıktığı haber veriliyor. N | ZAHİRE PİYASASI Dün zahire borsasında yapılan s8» tışlar gevşek ölarak geçmiştir. gündenberi gelmiş ve-satılmamış 0s lan hububata ilâve olarak dün de pi» yasa için 33 vagon buğday ile yirmi beş vagon arpa'gelmiştir. Ziraat Ban kası namma ayrıca 42 vagon buğday getirilmiş ve silolara doldurulmuş. tur, Kİ alakam Gelik Borsa Dışında Altın Fiyatları Borsa dışında altın — fiyatları fiğ. gün evveline göre biraz düşmüştür. Türk altını 1060 — 1065 kuruş, In. giliz altını 1160 — 1162 kuruş, Fran 8ız altını 085 — 937, Rus altını 128 * — 1220, Alman altını 1118 — 1120 kuruştur. ZAHİRE BORSASI 279.937 FIYATLAR - Cinsi Aşağı & P Buğday yumuşak 5.2TIz Buğday sert 5. Ti4 Arpa 4,6 Bakla 414 Çavdar 425 —— Susam İZ İç fmdık 11,20 Keçi kılı 32,20 Peynir beyaz 31,25 ğ 42— GELEN Buğday 1196 Kepek al , “5