3-9.907 Mareşal Çang p Kay - Şek ŞEN EA AKIŞ Geniş Çin Yurdunu Japon İstilâsından Ö yle bir millet düşününüz ki, yıllarcs yabancı ırktan gel- xe bir hükümdar ailesinin zulmü altında inim inim inlemiş olsun. Öy le bir millet ki bakanı yok, derdini dinliyen yok. Oyle bir ülke Ki, her tarafında asayişsizlik, haydutluk son haddine varmış. Geniş ve için de 400 milyon cahil, fakat çalışkan, sadık ve halük insanı barındıran, münbit bir toprak Günlerden bir gün, bütün Avru- pa merkezlerini nazik tavırlı, fakat kati ifadeli bir Çinli dolaşmıya baş Ind. Bu ada sesi tatlı, ifadesi halim, fakat söyledikleri sert ve manaliydi. Kimse Obu ufak ve zeki bakışı zatm bü yük bir mukadderatı ele &- Jacağını 400 milyonluk bir milletin istikbalini yolundan çevireceğini a- kil edemezdi. Adı: Doktor Sun - Yat - Sen (ve- ya Çinlilerin dediği gibi: Sun - Çung - Şan) dı. 1868 yılında Kan- ton şehrinin cenubunda doğmuştu. Protestan dinine mensup, asil bir Çin ailesinin oğluydu. D aha ufacık bir çocukken Av- rupal misyonerler, Sun'un zekâsının farkma var ır, kendi- sini meccanen Honolulu Universi- tesine tahsile göndermişlerdi. Sun tahsil çağlarında evlendi ve dok- torluk imtihanını da Kanton Uni versitesinde verdi, Daha küçük yaşlarında iken, ka- fasmda büyük plânlar yer almıya başlamıştı. Mançu ailesine mensup bir'hânedanın, milletini idare etme #ine tahammi iyordu. Dünya nın en get n fazla nüfuslu mem- Jeketi olan vatanı, bu yabancı hâ- Dedenin zulmü altında inliyordu. Sum, Çini, kendi ırkından bir ai- le eline vermiye yemin etti. Çine, gururunu (k'âl ve hürriyetini vermek lâzımdı. Eski örf ve âdetle rini değiştirmeden Çini, Garp me- yetinin seviyesine çıkarmak lâ- Şarkta pek bol o- tlerden birire girdi. dı öldürülüyordu. Fakat kaçtı. zun seyahatler yaparak Amerikayı, Avrupayı ve Japonyayı tetkik etti. Eksik vasıtalarla fakat kuvvetli bir istekle miicehhez olarak Mançu hâ- nedanı ile mücadeleye başladı. Giz lice Çine girerek on defa isya kartlı, Fakat her seferinde de mu- vaffak olamadı, Kendini korkunç tehlikelere soktu, Hattâ bir hay- dut gibi onun da kellesine mükâfat koydular. Fakat, Çung'u ele geçir- mek kabil olmadı. Sun. on birinci de fa olarak 1911 de yeni bir isyan çı- kardı, Ve bu sefer muvaffak oldu. s$ un - Yat - Sen, nihayet yıl- lardır uyuyan Çin devini u- yandırabilmişti. 4000 senelik bi devlet nihayet temellerinden sarsıl mış, yeni bir Çin doğmıya başlamış tı. Sun'un sosyal ve siyasi nazeriye Jeri hakkında ne denirse densin, çak uzakları gören bir adam olduğu mu hakkaktır. Unutulmaması icap e- den başlıca şey, onun karakterin- deki salâbete ve azmine hayran ol- maktır. Çünkü, on defa muvaffak olamıyan bir insanım, on birinci de- fa yeni bir teşebbüse kalkmasmı ta rih, pek ender gösterir. Yapılacak işin cesameti bir insa- ni korkutabilirdi. On nesilden beri uykusu afyonlu beslenen 400 mil- Yonluk bir kütleye milli duygu ver- Mek, onlara demokrasi düşüncesini aşılamak icap ediyordu. un - Yat .Sen Çinlilerin (San - Min — Üç prensip) Admı verdikleri bir siyasi meslek kurmuştu. Bu üç esas şunlardan i- baretti: 1 — Her şahıs emeğinin mukabi- U olarak yaşamasına yetecek kıy- Kurtarabilir mi ? Uzak Şark harbinin en yeni resimlerinden: Cephede bir Japon mülfrezesi 2 — Millet; bilâ kaydü şart mi- meşsillerini intihap etmek, onlardan hesap sormak, başkaları tarafın. dan hazırlanmamış konunlara rey vermek ve demokrasi prensiplerine uymıyah kanunları reddetmek hak kına maliktir, 3 — Bütün milletlerin diğerlerile, ayni âyarda olmak hakları vardır. Sun 1925 yılında, öldü, Fakat hayata gözlerini kaparken mesut Çünkü, onun kurduğu esas- irilmiş, idealleri kısmen yıkılmıştı. Zavallı Sun, bütün eme- Zinin başka politikacı'ara mevki ha zırlamak uğurunda kullanıldığını gördü. Fakat....... Sun - Yat - Sen ikinci defa ola- rak 1914 yılında Song - Tsring . Lin adlı bir genç kizla evlenmişti. Be- yan Song'un da iki kız kardeşle bir erkek kardeşi vardı. Babaları, Song - Siyue - Siyu adir bir zattı, Amerikada tahsil ettikten sonra Tokyoda yerleşmişler ve protestan olmuştu. Bu adam, o kadar garplılaş mişti ki, adını değiştirmiş ve Char- les Soong ismini almıştı, oktor Sun'un zevç Iade güzeldi ve t kadındı. Bir Amerika Üniversite- sinde okumuştu. Ailesinin & 8e, hemen hudutsuz gibiydi. eli harles Soong'un İkinci kızt ise, Konfuçyüsün otuzuncu nesilden bir torunile evlenmişti, U- güncü kızâ gelince, üç hemşirenin en güzel ve en tahsillisi olan bu genç kız da Çinlilerin Tsiang - Tsie Şe ve bizin Çang - Kay - Şek adı- nt verdiğimiz genç bir generalle ev- lenmişti, Bu kadinm adr. güzellik devri mânasına gelen Mey - Ling- di, Şu halde, bugünkü Nankin hükü. meti reisi Mareşal Şek, Doktor Sun- Yet.Sen ile akrabadır, Doktor Sun- Yat-Sen, Çinin muhtelif şehirlerin- de askeri mektepler açtırmıştı. Bu mekteplerin mezunları müşavir ola rak muhtelif ordu kumandanlarınm yanma gönderiliyordu. Bugünkü Mareşal Şek, Whampoa'daki mek- tebinden mezun olmuştur. Daha tah sil sırasında iken nazarı dikkati celbetmiş ve mektebi bitirdikten son ra da Almanyada tahsilini ikmal et miş, müteakıben de bütün Avrupa. yı gezmiştir. Mareşal Çang - Kay - Şek, yalnız bir asker değil, bir â- Jim ve ediptir. 924 yılında, parlak bir istik- bale namzet olan bu genç zabit isyancı ordularını darmada- Fınık ederek büyük muvaffakıyet- ler kazandı. Meşhur oldu ve herkes müstakbel Çinin bu adamım eli al- | tmda idare edileceğini anladı O zamana kadar cenubi Çin İki ye bölünmüştü. Çang - Kay - uzun mücadı bi Çini bir tek di, Mançu hinedanının memleketten kovulmasından istifade eden muh- yleri, istiklâlleri- Di flân etmişler, ordular teşkil ede- soy- Çang « Kay - ok psini dağıttı. Çin kadar geniş ve Çin kadar fa- kir bir memlekette iş yapmanm güçlüğü, onu yıldırmadı. Yollar yap ardı, yeni kanunlar vezetti, endüs triyi organize etti, Ve hiç bir gün de bütün Çini Nankin hükümeti etrafında toplamak ümidini terket- medi. viet haline getir- imalin merkezi olan Pekinden, hükümeti Nankine nakletmek te yi- ne Mareşalin işidir. Nankin Çin mi- mari tarzı terkedilmeden mümkün mertebe modernize edilmiş büyük bir şehirdir, Yeni hükümet mahal- leleri, hezaretler inşa edilmiştir, Ç Ingiliz taraftarı derler. F reşal, bunların Şek için, bazan Rus 1, bazan Alman veya Ibuki Ma hiç birisi değildir. Çank - Kay k büyük bir diplo- mattır, Zayıf ve istirahate mühtaç memleketini, muhtelif menfaatler a- rasında hiç bir esaslı zorlukla kar. şılaşmadan idare etmek için bütün zekâsını (eden bu adam, muhak kak ki dileğinde muvaffak olmakta dır. Bu muazzam eserde zevcesi onun en büyük ve bellibaşlı yardımcısı: dır. Bayan Çang - Kay- Şek, Çinin hava kuvvetlerinin yapıcısı ve biü- tün Çinlilerin müşfik bir ablasıdır. Onun kocası kadar hatti dan da ha fazla popüler oldi u söyler. ler. Fakat Çinde yapılacak İşler hbe- nüz bitmemişti Zaten bitmesine de imkân yoktu. Daha başarılacak birçok şey vardır, Fakat unutmamak lâzımdır ki Çi nin tarihi asırlarla sayılır ve azim, inatçılık, maharet Çinlilerin başlıca hususiyetlerindendir. Sıvas Halıcılığı Sivas, (TAN) — Sanatlar evi ha- icilik şubesine bir iplik boyama us- tası almacaktır. Bu suretle, mezkür evin pek güzel olan halıları daha iyi legeceği gibi, muh'timizin birçok yer- lerinde halı ve kilim imalâtı ile uğ- raşan halkın da ham boyadan kurta- rılmâsına doğru bir adım atilmiş © lacaktır. ledi dünün lek TAN EŞ Nafıa Vekilimiz İstanbul Istanbul — Edirne — Londra as- falt yolunun İstanbul — Lüleburgaz kısmının da inşaatı tamamlanmış ol duğundan dün Nafıa Vekili B. Ali Çetinkaya tarafından merasimle a - çıldı. Evvelce hazırlanan program muci- bince, dün sabah saat sekizde açılma törenine dabetli olanlar Cağaloğlun- da Nafıa Müdürlüğü binasınm önün- de toplandılar, biraz sonra da duvet- Eler elli kadar otomobille hareket et- tiler, Nafıa Vekili B. Ali Çetinkaya, asfalt yolun başlangıcı olan Topka- pıdu sürların dışmda davetlilere ilti- hek etti ve Çetinkayanın otomobili önde, Vali Muhittin Ustündağın oto- mobili arkada olmak üzere Lülebur- gaza doğru yola çıkıldı. Yohun uzama boyunca birçok tören | takları kurulmuştu ve her takm ba- şında, o civardaki köyler ahalisi top lanarak heyeti alkışlıyorlar ve toza- hürat yapıyorlardı. Bu arada bi yerlerde kurbanlar da kesildi. de takm üzerinde şu climle vard “Anayurdu kurtaran, sen de bilir. sin odur; ydi kardeş selâm dur,, | Kafile Küçükçekmeceden geçerken İ halk tarafmdan misafirlere pasta, biskll ve limonata ikra 5 Heyet Çorluda askeri bando, bir kıta asker, şehir muzikası ve kalaba- lık bir halk tarafından karşılandı ve saat 12 de Lüleburgaza varıldı. Bu- rada da büyük bir tak kurulmustu Jzerinde Trakya haritası.vardı sabanın methalindeki meydrnda yü- zel bir kürsü yapılmış ve oparlör te tibatı vücüde getirilmişti. Buradı 'Trakya Gönel Müfettişi General Kâ- zın Dirik, Korgenersl Salih, diğer komutan'ır ve bütün Trakya vallle- ri, kaym.kamları ve bir kısım Trak ya saylavları da heyete kalıldılar, İlk sözler Kürsilye evvelâ ONafma Vekili, Yollar ve Şoseler Reisi B. Ali C'iran çıktı, bir nutuk söyliyerek dedi ki “.- Cümhuriyet idaresi Trakyada Tİ kilometrelik bir şoseye tevarüs etti. Bu şose, kuruk zamanlarda #or- lukla geçiliyor ve yağmur zamanları ile bütün kış müddetince göçmek mümkün olmuyordu. Nafra bu yolu 935 te ele aldı. 3,350,000 ra sarfe- derek Lüleburgaza kadar 155,5 kilo- metrelik yol yaptı... B. Ali Güran daha bazı cömert iza- hat verdikten sonra Kırklareli Valisi de bir nutuk söyledi ve Trasya Maa. rif Müfettişi B. Yalçm çok güzel ve müessir bir nutuk söyliyerek uzun uzun alkışlandı. Çetinkaya söylüyor En son olarak kürsilye Nafıa Ve- kilimiz B. Ali Çetinkaya çıktı ve gü nutku söyledi: “.— Saym arkadaşlar, Bugün İstanbuldan başlıyarak ya pilmış ve gelip geçmiye hazırlanmış olan asfalt yolun Lüleburgaza kadar olan kısmını yüksek huzurumuzla iş- letmiye açıyorum. Bu kısmm İstan - buldan buraya kadar uzunluğu 155 kilometredir. Buradan hududumuza kadar 96 ki- i Ulu Önder Atatürk, hi o Modern Asfalt Yol Dün Merasimle açıldı Çorluda Korgeneral Salih ile karşılaştığı sırada - Edirne - Londra başlıyarak Belçika, Almanya, Avu#- turya, Macaristan, Yugoslavya, ve Bulgaristandan gecerek Türkiyeye dahil olmakta ve bütün bu devletle rin üzerinde devamlı bir surette meş gul oldukları mühim bir mevzu hali» ni almaktadır. . Yol siyasetimiz Yurddaşlar; Bu güzeli toplantıdan bilistifade bi raz da umumi olarak yol mevzuu hak kında birkaç söz söyl yi münasip buluyorum. Malüm olduğu üzere yol, | kara nakliyatmda en lüzumlu vasıta lardan biridir. Demiryollara ihtiyaer mız olduğu kadar şosa yollarma da İhtiyacımız vardır. Demiryolları w zak nakliyat için zaruri olmakla be- rsber başlıbaşma bir memleketin nak Uye servisini temin edememektedir. Bu hususta şöseler demiryollarnı bes ler. Demiryollarımızın verimli bir sum © rette işlemesi Ve ayni zamanda bilva sıta memlekötin umumi hayatında matlüp olan inkişaf, terakki ve refa- hm husule gelebilmesi istasyonlara müntehi muntazam şöselerin yapıl masma etraftaki bütün meskün mar hallerden demiryollarma yaz kış ko- layca gidip gelme imkânma mütevuk &ıftır. Şunu da söylemek icap eder ki, ş9f selerin memleketin umumi nakliyat meselesindeki rolü yalnız demiryolia rmı beslemek ve tamamlamaktan İba, ret değildir. Otomobil sanayiinin te « kemmülü neticesi olarak kara yollan * rı başlıbaşma icabında her Devi eşya ve insan nakliyatmm süratle ifasına elverişli kara yolu ile de bağlanması tir, Biribirine yakn meskün mahalle. tin ticaret ve sanayi muhitlerini des miryolu vasıtasile bağlanışı mevcut olsa ğa ayrıca her mevsimde geçide elberişli kara yolu ile de bağlanması zaruret hükmündedir. Hacimli ağır nakliyatı ile alelümum uzak elere insan ve eşya nakliyatı yolu işidir. Ufak hacimdeki bâr. halr eşyönm kısa mesafelere nakliye tında karayolu rüçhan kazanmakta » dır. Hülâsa: Demiryolu ile yolun herbii rinin kendisine göre rasyonel trafigi * vardır, Yeni yollarımız Arkadaşlar, Modern yol nasıl olur ? Nafın işleri nin arasında yol inşaatrmizm İnkiğür fına da büyük ehemmiyet vermekte yiz. Yol inşaatı ötedenberi zan ve te" lâkki edildiği gibi basit bir iş değil * dir. Bu telâkkiye göre yapılan yol lar asrrmızm ağır motörlü mal vasıtalarına dayanıksız olup kısa manda harep olarak sarfedilen et ve masraflar heder oluyor. Bugüni yol işi yetişmiş fen adamlarının ru B. Çetinkaya dün nutkunu söylüyor lometre tulündeki ikinci kısmı da ts bii yine asfalt olarak yakında bitiri- Trakyamızın ortasından geçen bu yol beynelmilel bir ehemmiyeti u gibi ayni zamanda milli esaslı bir münakalenin belkemiğini teşkil etmektedir. 'Tekirdağı, Kırklareli, Dâirne vilâ- yetleri şebekesini biribirine ve bunla- rm hepsini İstanbula ve dolayısile imize ve hükümet merkezi bağlamış bulunmaktadır. Bu şebekenin en mühim aksamın - dan olen Tekirdağı ile Muratlı ara- da eskiden kalma 24 Kilometrelik ir şosa vardı ki,bu şosa yeniden ta- mir ve Muratlıdan Büyükarıştırana kadar olan 14 kilometrelik kısım di- hi yeniden ve makadam şose olarak inşa edildi. Ve bu şoseyi kateden Wr- gene nehri üzerine betonarme ve 7. metre uzunluğunda #' gölde büyük ve modern bir ü yapıldı. Bu suretle Tekirdağı muntakası da bugün açılma törenin! yapmakta oi duğumuz ana yola sağlam bir surer te bağlunmış oldu. Ana yol üzerinde ve Edirneye 10 kilometre mesafede bulunan Sazlıde- re köprlisti ile Edirne - Kırklareli yo Iu üzerindeki İmece köprüleri de ge- çen sene zarfında ikmal edilmiştir. Kırklareli. - Vize üzerindeki Poyralı- dere köprüsü ile Gelibolu - Keşan yo lu üzerindeki Kayak köprüsü de in- gn halindedir. İstanbuldan hududa doğru düzgün bir şerit intizamı ile uzayıp giden bu asfalt yoldan, İstan bul civarındaki Florya plâjı ve eğlen ce mahallerinin ehemmiyeti de dik - kate almmış ve vekâletimizce bürü- ya yine asfalt bir iltisak yolu İnşası- Da başlanmış ve halen ikmal edil- mek üzere bulunmuştur. Sözümün başlangremda bu yolun beynelmilel büylik ehemmiyetinden bahsetmiş - tim. Bu müstesna ehemmiyet Trak « ya asfalt yolunun ayni zamanda Lon dra - İstanbul milletler arası turizm yolunun şarka doğru son merhalesini teşkil etmesinden ileri gelmektedir. Bu büylik turizm yolu Londradan me ile yapılması lâzemgelen ve ce kullanılan sistemlere nazaran ha fazla masrafı istilzam eden ii dendir. Bugünün yolları her şeyden e sağlam temele ihtiyaç gösterir, S£ kıştırılmış toprak tesviye Üzerine cap eden yerlerde Drenajlar şseyidi tan sonrs kalın bir blokaj yapılmi (Arkası 10 uncuda)