——— 2.9.0987 TAN Gündelik Gazete Dek. BAŞMUHARRIRI Ahmet Emin YALMAN TAN'mn hedefi: Haberde, fi- kirde, her şeyde temiz, dü rüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmıya çalısmaktır. mlm neme e Ni GÜNÜN MESELELERİ | sesde ii — İş Mussolini - Hitler ç Mülâkatı Bügün bütün dünya matbuatın meşgul eden mesele budur. Mussolini Almanyaya ( gitmeden| evvel, Akdeniz anlaşmasına girmek üzere Fransa ve Ingiltere ile müza- kereye girmiş, Ispanyaya şimden sonra asker göndermiyeceği hakkın- da teminat vermiş, ve Akdenizin em. viyeti için müştereken çalışmıya ha- gır olduğunu bildirmiştir. Italya bu teklifinde samimi midir, değil midir bilmiyoruz. Yalnız yap. tığı teklif bir vaitten ibarettir. Bu- mu tatbik edip etmiyecaği ancak za- man İle anlaşılacaktır. Ra sebeple Fransız gazeteleri Mussolininin bu teklifini Hitlerle müzakere esnasın- da bir silâh olarak kullanmak üzere Yaptığını zannediyorlar. Maksadı 1 ayı elden kaçırmamak için AL manyayı bazı fedakârlıklar sevket- mektir, diyorlar. Diğer taraftan Ingiliz gazeteleri Hitlerin bu defa Mussoliniye fazla iltifat etmiyeceğini söylüyorlar. In- giliz gazetelerine göre Almanya — Italya anlaşmasından yalnız italya istifade etmiştir. Italya Habeşistanı elde etmiş, Espanyada yerleşmis, Ak- denizde kuvvetlenmiş ve istedikleri. nin çoğuna kavuşmuştur. Fakat Al manya hiç birşey kazanmamıştır. Al manyanın Akdenizde bir wlâkast yoktur. Ispanya ile olan alâkası ora- şa tayyare, top satmak ve karşılık ibarettir. Fakat Iatyaya yardım pa | hasa Avusturyâdiki nüfuzunu kay- betmiştir. Hariçte yeni hiç birşey el-| de edememiştir. Bu sebeple bu defa Malyaya fazla vaitlerde Dlaimüsıne | mümkün görmüyorlar, Bazı Pransız gazetelerinin tahminle rine göre Hitlerle Mussolini en ziya- de Orta Ayrupa devletleri üzerinde duracaklardır. Avusturya, Macaris- tan, Yugoslavya ve Bulgaristan Ber- | lin — Roma mihverine bağlamak! Win kati tertibat alacak, Küçük Mi- Bft dağıtmıya, Balkanlara hâkim olmıya çalışacaklardır. Hulüsa Mussolini ile Hitlerin mü. lâkatı etrafında birçok tahminler » pılmaktadır. Fakat henüz konuşulan. lar hakkında kati bir malümat yok. tur. Varılacak netles belli değildir. Hâdiselerin İbret Alınacak Tarafları Çinde Japonlar, birer birer Çin şe- hirlerini yakıp yıkıyorlar, Kurulması için asırlar istiyen Şanghay, Nankin gibi büyük Çin şehirlerinden bugün #ser bile kalmamış gibidir. Bu arada öldürülen Çinlilerin de adedi on bin- lercedir. Yalnız bir tayyare hücu- manda 15 dakikada 8000 Çinli öldü. Yülmüştür. Bu kanlı faciasm cereyan ettiği! sahada iki büyük millet aylardanbe. | ri dövüşüyorlar, Fakat garibi $u ki, daha Çinle Japon biribirine harp ilân €tmemişlerdir. Hattâ iki memleketin Sefirleri hâlâ mevkilerindedirler. A. tularındaki siyasi münasebetler bile | kesilmiş değildir. Çin — Japon harbinin #bret alına- “ak ikinci garibesi de şudur: Alman- Ya ile Japonya müttefiktirler, Fr Nankinde bir Alman askeri heyeti Vardır, Çin ordularını yetiştiren, harp Plânlarını yapan bu askeri heyettir. Bir taraftanda Almanya Çinlilere| tayyare, mühimmat vesaire sevket- ir. Yani müttefikinin Wi kuvvetlendirmiye o çalışmakta” ler, Demek ki bugün ne kelimelere, ne dostluklara, hattâ me de ittifaklara Küvenilemez. M. Zekeriya MARA rar Konuştuklarımız Hakkı Atiker Orhan Duran X ç ün mekteplerin talebe yazma ve açılma zamanın- dayız. Bu arada Üniversite Fakültelerile yüksek mek- #eplere girmek istiyen birçok gençler de memleketin her #arafından İstanbula gelmiş bulunuyorlar. Bunlarla "Meslek seçimi etrafında konuştuk, çok dikkate değer cevaplar aldık. tutacakları yolu tayindir. Her gen- cin kendine göre bir istidadı, bir eti, bir hevesi vardır. İstida- dının, kabiliyetinin ve hevesinin ta yin ettiği istikamette gitse belki büyük muvaffa tlere kavuğabi lir, mesleğinde müstesna bir adam olabilir. vi ğu İçi ki, medeni memleketlerin birçokların- da çocukların kabiliyetleri tetkik ve takip olunur, ve gençlere ona gö re tayin edecekleri meslel olunur. Bizde böyle bir teşekkül olmadığı İçin gençlerimizin mesleklerini, ne da bir anket yaptık, Aldığımız netice tahminimizin dı gında garip neticeler verdi. Gençler vardır ki doktor olmak istedikleri ve o yolda hazırlandıkları halde Hu kuka girmiye mecbur kalıyorlar, Yi ne gençler vardır ki meslek ni kaderin ve zaruretlerin eline bı- rakmıştır, Bazı gençlerin meslek- lerili babaları seçiyorlar. İstediği meseleğe göre mektep Seçebilen genç pek azdır, Kendi arzu ve kabili meslek seçebilen yal bul gençleridir. Univ yapmak Anadoludan gelen gençlerin çoğu, Istanbulda barına» cak yerleri olmadığı için nereyi bü- lurlarsa oraya giriyorlar. ün Uni D mek Üzere müracaat eden talebeden biri dedi ki: — Ben kimya için hazırlandım. Niyetim Istanbulda bir iş veya mu- a'limlik bulmak, bir teraftan haya- i kazanarak Fakülteyo devam kti, Fakat geleli bir ay oldu, iş bulmak imkânı olmadığmı anla- dım. Bir taraftan Mülkiye mekte- bine, bir taraftan da Tip Talebe yurduna yazıldım. Açıkta kahp ta tekrar Diyarbekire dönmektense, burada herhangi hir mektebe gir- meyi tercih ediyorum. İşte diğer bir misal : Kösele mütehaserslığı ile hukuk guluk; işte taban tabana zıd iki meslek değil mi? Bursada bir kö- sele fabrikatörünün oğlu Hakkı tiker, küçükten beri fabrikada b luna buluna babasmın mesleğini sevmiş çalışmış fabrikanın âdeta direği olmuş ve bu meyanda Hseyi de bitirmiş. Bugün ideali Almanya- ya gidip kösele ve deri mütehassısı olmak.. Fakat fabrikayı bırakamaz. Bu gencin birkaç sene için oradan ayrılması fabrikayı binlerce lira zi- yana sokacak.. Mecburen gelip Hu- kuka kaydoluyor, Cumartesi, pazar ve tatil günlerinde yine fabrikaya gidip az çok işinin başında buluns- cak.. Hakkı Atiker, konuştuğum di ğer namzetler ârasinda hiç te acı- nacak vaziyette deği Fakat lütfen şu hikâyeyi dinle- yin: Trabzonlu Remzi Doğar: Küçük tihe göre site tahı eye kaydedil. RA Anketi Yapan: $ Aslan Tufan ç CLEAR Mustafa Baydamlı Salâh Birsel Nüzhet Kuntman tenberi aklına koymuş, şanlı bir za- bit olacak. Bütün merakı tüfek- te, tayyanede, topta... Trabzonda li- seyi bitirir bitirmez hemen İstanbu la geliyor. Harbiyeye ilk müracaat edenler araamda bulunuyor. Fakat muayeneyi kazarsmıyor. Remzi Do ar bana bu hikâyeyi istidasnı Ede biyat Fakültesi kâtibine uzatırken anlattı. Şimdi Coğrafya muallimi 0- lacakmiş!. ençlerden güzel sanat merâ- kı nasıl söndürülüyor? Bu büsbütün hazin; Istanbulda Beşiktaşta oturan Fuat Resmer re sim yapmıya son derece meraklı, daha mini mini iken boya alıp yü- zünü bulaştıra bulaştıra resim yap miya 1g... İlkmektepte hoca sının bir portresini yaptığı için bir takdirname almış. Orta mektebe gidinceye kadar evi tablolarla dol- muş, lisede, fizik, kimya ve tabii- ye lâboratuarlarınm bütün levha- ları, şemaları hep onun hergün ol- fırçasından dökülmüş.. Lİ inee mükemmel bir de ser gi açmış. Artık Güzel Sanatlar Aka demisine gidip istikbalin sayılı sa- natkârlarından olmak zamanı gel- miş. Fakat ne mümkün, Ailesi sikiş tırmıya başlamış: Amcası cezahane #ahibi imiş. Pek ihtiyarlamış, hat- tâ bir ayağı da çukurda imiz, O gi- derse eezahanedeki ilâçlar mah. zun olacakmış. Hem efendim bu z& manda €c3i olurmuğ. Şimdi eczahane aşmak ko lay değilmiş, Bezacılıkta on dört se ne içinde zengin olmak ta “Ne yapacaksın ressamlığı 7” mişler, “eninde sonunda Yenicami önlünde dilenmek değil mi?” Çocu- ğun bütün hayalleri yıkılmış, şim- di Eczaci Mektebine kaydolacük- miş ocuklarımızm meslek tayin Ç ederken nasıl dilslindükleri ni öğrenmek için namzetlerle ko- nuşmağa devam ettim. Bu gençle- rin söylediklerini Kısaca naklediyo rum: Seniha Bayülken : — Ben Eren- köy kız İlsesinden çıktım. Dokuzun cu sınıftan beri fizik ve kimyaya karşı merakım vardı. Ya mühendis veya kimyager olmak istiyordum. Büyük annem ısrar etti, “Ben seni lere gönderemem, kiz kısmı böyle işler yapamaz” dedi. Mühen- dislik zormuş, kimyagerlik te teh- Hikeli imiş.. Fakat ben yine kimya. ya yanılıyorum. Hiç değilse kimya muallimi olurum. Nüzhet Kuntman: — İstanbul Ji- sesinden çıktım. Riyaziyeyi sevdi- gim için mühendis ölmak istiyorum Bir eser vlicude getirmek ve mese- lâ bir köprü kurmak ne zevkli şey- dir. Sonra leyli mektepte çalışma tekniği ve disiplin daha fazladır. Ha yata daha iyi hazırlanırım, diye dü şündüm. Imtihans bir hafta var. Ka zanmak en büyük emelimdir. Fa- kat belki kazanamam diye kimya enstitüsüne de kaydoluyorum. Son ra kayıtlar kapanır da açıkta kalı” rım diye korktum. Yazılmakta olan iki Izmirli gen- ce rastledım: Mustafa Çaydamlı di yor ki: “— Hukukun öğleden sonra ders leri yök. Hayatımı kazanmak mec- buriyetinde olduğum için bir avu- kat yanında bir iş bulup yüksek tah silimi ikmal edeceğim." Salâhattin Birsel de ayni fikirde. O, gazeteci olmak istiyor. Arkadaş- ları Edebiyat meraklısı olduğunu ve kendine göre birçok eserleri bu- lunduğunu söylediler. O, hoşa gi- den bir tevazu ile “Gazeteciliğe en yakm bir meslektir, diye hukukçu- luğu seçtim” diyor. Elâzizli Talât Ozhan diyor ki: “— Başımda âmir bulunmasma | Köprüde, Karak İluna koymak için yolları HAYIR... DOĞRU DEĞİL Belediye şehrin en işlek yeri olan le, seyrüseferi yo- civili; Halk, bu çivilerle uyrılan kısımda, bir | taraftan bir tarafa geçecek, bu sıra» rada otomobiller duracak, bu suretle hem kazaların önüne geçilmiş, hem de halk bir taraftan bir tarafa rahat. ça geçmek imkâamı bulmuş olacak- tır. Bu şüphesiz ki çok iyi birşey... © 2t.A4.3Y Bir yevmi gazetede bir muharrir buna itiraz ediyor: “Efendim, bazan tek bir kişi bir taraftan bir tarafa geçecek diye, bütün otomobiller duru yor, yüzlerce kişinin işine mâni olu- yorlar, Bu çivileme usulü Avrupa $e- hirlerinde de var, fakat böyle bir iki kişi için seyrüsefer durmaz. Bunu, Galatasarıydaki işaret memurunun yaptığı gibi kalabalık toplandığı za- man otomobilleri durdurmalı, böyle bir iki kişi için, otomobilde bekliyen yüzlerce insan işine mâni olmama. Wu” diyor ve “doğru değil mi?,, diye soruyor, © Hayır, doğru değil. Evvelâ Avrn- pa şehirlerinde otomobillerin bir tas raftan bir tarafa geçmesi, dakika he. sabiledir. Muayyen olan dakikada 0- tomobililer durur, halk geçer, muay- yen olan dakikada halk durur, oto« mobiller geçer. İşaret memurları, on kişinln,yirmi kişinin toplanmasını bek ilemezler. Hele Amerikayı örnek alır. sak, işaret memuru da yoktur, Otoma | tik işaret fenerleri vardır, üç dakika, İ yesil elektrik yanar, otomobiller ge çer, iç dakika kırmızı elektrik yas İnar, insanlar geçer. Otomatikman seyrüsefer tanzim edilir, Kırmızı €- lektrik yandığı zaman, sokakta insan yokken dahi geçen otomobili, polis yakalarsa, nizama aykırı hareketi ettiği için mesul tutar ve ceza keser. Nizam ve intizam desen şey de böy le temin edilir. © 1 Nevyork gibi 8 milyonluk bir şehir de halkım gayetle kesif ve işlerin da ha süratli olduğu bir yerde doğru O lan birsey, bizim memleketimiz içim de doğrudur. Nevyorkta otomobillere yenlerin işi, herhalde burada otomobilde bekliyenlerin işinden daha az mühim değildir. Mesele prensip ve nizam meselesidir, Yolda bir kişi vap dı, iki kişi vardı diye aksamıya b ladı mr, Şisliden kalkan otomobil, luğu Fatihte alır. O zaman da bu çis viler buraya niçin kondu diye, birib rimize sorarız. İ Belediyeyi iyi yaptığı islerde İ kit etmemeli, daha iyisini yapmasını İistemeliyiz.. Keski bizim yollara d otomatik fenerler konsa, vapurlara girerken parayı otomatik turnikeler. de versek, bir teviye kontrol eğilm İ sek, Belediye halka temiz su, isterlizi İ süt yerse, daha ne bileyim bunun gis bi isteyeceğimiz birçok şeyler var- dır, bunları istemeliyiz, ve istiyoruz, doğru olan da budur. Sabiha Zekeriya ” ? tahammül edemem. Memur olman : st mesleğe giriyo 'm eczacılara ihti. n de o yolu tutuyorum, ikiz Ereğli isinden Orhan. Duran da babasının oorakanenlei doğmus, orada büyümüş, ilk, ve lise tahsilini eczahanede İ Kiye Başka mesi irmeyi &kite na bile getirmemiş. Lise mezunu olur olmaz buraya koşmuş.. Ko müfrit bir eczacı çocuğu. Diyor kiş © — Babamın dümen suyunda yü. Afyonkarahisar Ağır ceza mahe kemesi reisi Bay Yahya Sezai B Tişla Fen Fakültesinin kayıt odasın. da karşılaştık. Kızı Munzzez Barişe la beraber sira bekliyorlar. Konu tuk: Ağır ceza hâkimi diyor ki: “— Ben hem kızımı, hem oğ'üs mu hâkim yapmayı kurmuştum Hattâ hergün bir iki saat onlara & rak okutup meraklarm tahrik mek istedim. Tam liseyi bitirince kg zina sordum. “Ben Fen Fakültesi ne gideceğim babe” dedi. Aldık gi tirdik. Oğlum dn Mühendis Meki bi » ısrar ediyor, Ben bu işe $ (Arkası 10 uncuda) 1