Evlenme Çağına Gelmiyen Bir Kızı Nikâhlamış Asliye Uçüncü ceza Mahkemesi dün, okuyup yazma bilmediği İ- çin suç işliyen bir köy muhtarı- nm muhakemesine başlamıştır. Suçlu Sarıyerin Gümüşdere kö yük muhtarı Mehmettir. Mehmet iddiaya göre, henüz evlenecek çağda bulunmıyan Servet adlı 17 yaşında bir kızı nikâhlamıştır. Bu iş de 933 yılmın son ayında yapılmıştır. Muhtar, mahkemede kendisini İİ söyle müdafaa etmiştir: — Ben katiyen okuyup yazma | bilirem, Sen muhtar olacaksm İİ dediler ben de muhtar oldum. Ser, | vet evlenecekti. Kâğıtlarını bana İçetirdiler. Böy hocası Hilmiye gös terdim. Sonra da evlendirdik. Nüfus kâğrdmı görmediğim için kızm yaşını da bilmezdim, Yalnız. kızım görünüşü 17 yaşı bitirmi- | se benziyordu, Dün üç müdafaa şahidi dinlen. miş, reis üçüne de muhtarın oku- yup yazma bilip bilmediğini sor. | muştur. Onlar şu cevabı vermiş | lerüir; — Okuyup yazarken görmedi. gimiz için birşey söyliyemeyiz. Müddeinmumi Feridun, oku- Yup yazma bilmiyen adamin na- | sıl muhtar olduğunu suçluya sor durmuş, avukatı şu cevabı ver- İ miştir: İ — Işte bundan daha münasi- | bini bulamamışlar, yapmışlar, Bundan sonra miiddelumumi iddiasmı söylemiş, hâdisede cii- rüm kasdı olmadığı için beraet kararı verilmesini istemiştir. Mahkeme, İsmi geçen köy mu- alimi Hilminin şahit olarak din. lenmesi için duruşmayı başka güne bırakmıştır. Iki Yılda Yalnız 2 Ay Serbest Kalmış Diğer Günleri Hep Hapisanede Geçiren Bir Sabıkalı Yine 9 Aya Mahküm Oldu Sabıkalılardan İsmail, evvelki gün saat 18 de Mahmutpaşa yo- kuşunda manifaturacı Markonun dükkânma gitmiş ve çıkarken de mal sahibinin gafletinden istifade ederek bir pıjama çalmıştır. Karşıda oturan hamallar, İsmailin ceketi altına pijama sakladığı- nı nı görmüşler ve Markoya haber vermişlerdir. Kaptan Elbisesi İle Gezerken Tutulmuş Polis dün meşhut suçlar müddeiu. mumiliğine Kenan adlı bir suçlu ver- miştir. Kenan Ticareti Bahriye Liman Kap tanı elbisesi ile dolaşırken yakalan- mıştır, Kenan, kendisini müdafaa ©- derken kaptanlığı hevesi olduğunu söylemiştir. Müddeiumumi, Kenan Asliye Dördüncü Ceza Mahkemesine vermiştir, Muhakeme, şahitlerin çağırılması için tehir edilmiştir. | Marko, derhal Ismaili yakalatmış ve koltuğunun altından pijamayı çi artmıştır. Suçlu, yarım saat sonra meşhut suçlara bakan Sultanahmet Sulh Birinci Ceza hâkiminin önüne çı karılmıştır. Hâkim Reşit Ismasilin hüviyetini tespit ettiken sonra sabıkasını sor- muştur, İsmail, 1985 yılındanberi bir çok defa hapisaneye girip çıkmış ve iki sene içinde top yekün ancak iki ay dışarda kalmıştır. Bir hafta evvel de hapisaneden yeni çıkmıştır. Hükim Reşit, suçu sabit görerek kendisine 9 ay hapis ve 9 ay emniyet nezaretine devam cezası vermiş ve derhal tevkif etmiştir. Karar ve İ dinlenmesini ve izlerin çehre güzelliği m Çehrenin Güzelliği Ölçülecek Dün Asliye Uçüncü Ceza Mahke- mesinde, kaşından, ve elmacık kemi- dinden yaralanan Ahmedin muhake- mesine devam edildi. Mahkeme n celsesinde bu yara ların çehre güzelliğini bozup boxma- dığın: adli tap işleri meclisinden sor- muştu. Müessesenin gönderdiği rapor dün mahkemede okundu. Raporda Ahmedin kaşmın ve elma- cık kemiğinin üstünde izler bulundu- 456 ıncı maddesine göre sabit İz sayı ıp sayılmıyacağının ve çehre güzelli- Gini ihlâl edip etmiyeceğinin ancak mahkemenin kansatiyle anlaşılabile. ceği bildiriliyordu. Müddeiumumi Feridun, Güzel Sa- natler Akademisi hocalarından Ismâ» il Hakkının şahit ve ehlivukuf olarak ni bozup bozmadığının bu suretle tes pit edilmesini istedi. Mahkeme de, müddelumuminin İs- teği veçhile karar verdi. Teşrinievve- lin birinci günü Ismail Hakkı mahke- mede davacınm çehresi üzerinde tet- kikat yaparak neticeyi bildirecektir. Şüpheli Bir Ölüm Geveleri Kantarcılarda 67 numara Lu kahvehanenin üstündeki şirvanda yatan 75 yaşlarmda Ilyas dün sabah | sirvandan inerken yere düşmüş ve derhal ölmüştür. Müddelumumilik, bu ölümü şüpheli bulunduğu Için tabibi adil Salih Haşimi hâdise yerine gön- dermiş ve tahkikata başlamıştır. - m — 5RTUĞRUL SADİ TEK Yarın gece (BEBEK) Salı (SUADİYE) de (Aman hanım sus) ve KILIBIK AKARYA , iINEMASI BUGUN Dahili harp ve iğü saşının dehşet ve İztirapları, ki şik bir milletin kahramanlık- ları, büyük bir aşk... Işte BARBARA STANVICK ve PRESTON FORSTER tarafından temsil edilen istiklâl savaşı Fransızca sözlü mevzuu. İâveten: PARA- MOUNT JURNAL ve (3 dakika) şayanı hayret öğ- retici bir film. ken saat 19,5 olduğuna göre hâdise üstünden bir buçuk saat geçmeden ikilmle neticelenmişti Sormıya lüzum yok. Fakat miünakaganın sırası mı idi? Ne olsa koca bir insan, işte orada, dişlerini gıcırdatarak kıvranarük ölüme sürükleniyordu. Ve bu, münakaşanın en canlı bir lisaniydi. Vaka bir sa âtte bütün kasabaya yayıldı. — Mebus kudurmuş! — Dümbelek yeğenini parçalayıp yemiş! — Kambur, Hafız Müderrisi boğmuş! — Kudururken demiş ki, beni milletin ahı tuttu! Her kafadan bir ses ve bir havadis çıkıyorkon Hafız Müderris te kadınların iştirak ve ısrarı İle he- men yola çıkmıya karar verdi. Evin içinde derin de- > | Arabacı aldığı tenbihe #rkı sıkı riayet ediyordu. Yokuşun başıhda mola bile vermeden, hayvanları bir TAN Zu, fakat bu izlerin Ceza Kanununun | Aram Gesar j İlgün MELEK Baş rollerde: MAGDA SCI Seanslar hergün Sinemasında zevkine GUZELLİĞİNE — ILAHI MUSIKISINE iLK ACI EIDER — IVYAN PETROVITON Ayrıca: 1 — Paramount dünya haberleri, 2 — Çiçekler nasil yetişir: Türkçe gür 2— 415 — 630 ve 9da Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine —> | 19.9 -937 kanamıyucağınız NEFİS BIR FILM. AŞK - MUSIKI ve GUZELLİK Filmi, HISSI BIR FILM Sinema- sında 3 iPE Frarisanm en Büyük artisti Başrollerde: ÖLÜM HABERLERİ | ğ z ÖLÜM Şehrimizin maruf ve Metüber| tüccarlarından Sahibinin Sesi| müessesesi sahiplerinden kısa bir hastalıktan sonra vefat etmiştir. Cenaze merasimi yarın- ki Pazartesi günü sabah saat 11 de Beyoğlu Balıkpazarı Ermeni | kilisesinde icra edileceğinden! son teşyi vazifesinde bulunmak arzu edenlerin mezkür saatte ki- lisede bulunmaları rica olunur. Bay NORBERT ŞOR, şeriki ve çok sevdiği arkadaşı Aram Gesar'in vefatını kemali süfle bildirir. Beyoğlu 19, 9, 937 teessür ve tees- te f Şili Mâveten SAHİBİNİN SESİ Müessese- leri, çok sevdikleri ve hiç unuta- mıyacakları âmirleri Bay Aram Gesar'in aralarından ebediyen ayrıldığını gözyaşlarile bildirirler. Beyoğlu 19 Eylül 1937 Açık Teşekkür Şeref Nişancalmm ölümü münase- betile telgraf veya mektup göndere- rek tahriren ve bizzat cenazede bu- lunmak suretile teessürlerimize işti- rak eden dostlarımıza teşekkürü gö- zetenizin tayassutundan dileriz. işancalı ailesi lah; ti A GUNDUZ — — 129 — — Efendiye ne oldu ki? Birdenbire böyle, Fakat hiçbir ses cevap vermedi. Yine inatçı ve SENENİN İLK MUAZZAN ve MÜTHİŞ SANESERİ:- >) CEZAYIR BATAKHANELERİ AŞK - KAN - GÜZELLİK - MACERA - IHTIRAS ve SERGUZEŞT filmi Eli kanlı bir sergerdenin heyecani arla dolu hayatı ve maceraları. JEAN GABİN VE marlene Dietricki'i Ayrıca: 1 — FOX dünya hâvadisleri - 2 — Ç'çekler nasıl yetişir - TURKÇE film. Bugün saat 11 de tenzilâtlı matine Uful etmiş olmasına rağmen Holyvud'un sarışın yıldızı parlak muvaffakiyetler kazanma ktadır. Iâveten: FOX JURNAL W ÇİÇEKLER NASIL YETİŞİR Türkçe öğretici film. 1937 — 38 senesi, sineması en gözde sinema yıldızı ROBERT TAYLOR ve dedikodulu aşk macerası, bütün dünya matbuatmı dolduran sevgilisi Barbara Stanvick e ARAR EEŞAMSEN Kibar ve adli bir muhitte cereyan eden mühim, alâkabahş ve cazip VİCDAN MÜCADELESİ Önümüzdeki PAZARTESİ akşamından itibaren ,ŞUMER SİNEMASININ receği kinci güzel EKLER JURNAL ve (MERMER. SANAYI) Amira ga emme EŞ VEFAT Merhum Müşir Alyanak Mustafa paşa mahdumu ve merhum Çürüksu- Iu Osman paşa damadı: Sadıkzade va- !puru kaptanlarından Fikret Alyanak ile 'Trabzon inhisar Osman Alyanağın babaları ve diş dok toru ÜBEYT Olçerin kayin pederi Harbiye Nezareti Nezaret Dairesi mü | dürü umumiliğinden mütekait ŞEVKET ALYANAK berayı tebdilhava bulunduğu Trab - zonda kısa bir hastalığı müteakıp Al- kavi rin ve için için dalgalanan hıçkırıklar arasında ça- bucak hazırlandı. Arabayı evin avlusuna soktular. En acar iki molla yukarıya çıktı. Erdenin tertibini öğrenen Hafız Müderris elinde koca bir yastıkla tetik duruyordu. Mollalar iki ta- raftan kucaklaymea hastayı bir hamlede aşağı aldı- lar, Kalın pazulu kolları birer demir çember gibi sardığı için hasta ses sada çıkarmıyor, kımıldana- miyordu. Yaylınm arka tarafından arabanın içine sokuldular, Arabaya ince bir döşek serilmiş, birkaç yastık atılmıştı. Hasta bir aralık salmak istedi. He- men yastığı suratma kapattılar; kemirdi durdu. Mollalar hastayı upuzun yatırdılar. Bu suretle teh- likesi yoktu. Kalkıp salmerya kadar yetişilebilirdi. Hastanm baştarafına bir molla geçti, dizi hastanmn ağzma yakındı, araya bir yastık sokuşturdular. A- yak tarafma da Hafız Müderris oturdu. Oteki sof- ta da arabacmm yanma çöktü. Hafız kadmlara: — Ben size ordan telgraf çekerim, Dedikten sonra hayvanların çıngırakları sallanâr. 'Arabâ paldır küldür evin kapısından çıkarken, içer. den acı acı, fakat işitilmesi arzu olunmıyan bir ağlı ma basladı, Araba perdeleri indirilmiş, arka tarafı kapanmış olduğu halde süratle sokakları geçerek $0- seye daldr... iki nefeslettikten sonra çalakamçı sürdü. Çok çok iki günde vilâyet merkezine varmalıydı. Akşam eze- nı okunmadan Muhacır köyüne ulaştılar. Çeşmenin önünde durunca, arabadan inmeden biriki lokma bir şey yiyerek tekrar yola düzüldüler. Hasta vakit vakit homurdanıyor, inliyor, halsiz hareketlerde bu- İunuyordu Mollalar her ihtimule karşı hazır durmuş- lar, bekliyorlar. Müderrisin ağzını bıçak açmıyordu. Böyle mühim bir hâdise edebi,erkânıda unuttur. muştu. Uzattığı tabakadan, Mollaların da sigara sarma larını kaşla gözle israr etti. Ancak altı yedi günlük olan mehtabin hafif ışığı gitgide sönüyor ve orman- lar, dağlar, sıra sira kayalar, korkunç ve muhteşem bir karanlık oluyordu. Arabanm içi daha karanlıktı. Ara sıra parlıyan iki üç sigara ateşi, atların nal şa- kırtısı, çıngırakların muttarit sudası hepsinin ha- yelinde birer kâbus yaratıyor, yürekler, üzüntülü, meçhul bir tesir altında kalan benlikleri güya siyah bir boşluğa doğru akıyor. Müderris hafız hiçbir şey düşünememekten doğan azabı biraz tadil edebilmek maksadile: — Yatsıyı da kaçırdık. Dedi, Mollalar ses çıkarmadılar. Arabacı, bu #öz- den cesaret alarak sekiz saattenberi İçini kemiren merakı izaleye çalıştı: kalp çatlatan bir süküt çöktü, yine zifiri karanlığın bin bir şekilde canlandırdığı korkunç manzaraların: uzak kovuklarmda, atların çmgırakları keskin ve ma deni akislerile titremiye başladı. Gökte siyah bir ba» sıklık vardı. Adeta yer ve gök biribirine karışmış. Simsiyah bir boşlukta, rüzgüra tutulmuş bir yarasa kunadı perişanlığile yuvarlanıyorlar. Hasta tekrar inlemiye başladı. Şiddetli ihtilâçlar, garip mırıltılar- la kalkmıya çalışıyordu. Bir zaman geldi ki, araca durmıya mecbur oldu. Çumra boğazının nihayetinde bir yarım dönemecinde idiler, Sıcak bütün şiddetile hüküm sürüyordu. Hepsinin vücudü, ılk bir tuzlu su banyosuna batmış gibi. Süküt ve karanlık o ks- dar derin ve kalm idi ki, İnsana ürperme veriyordu. Birdenbire bir sızıltı ve onu müteakip bir feryat; görllnmez yarların, uçurumlarda kaybolan kayaların üstünde dalga dalga aksetti, Atlar ürkerek huysuz- luğa başladılar ve arabacıyı sürüklediler. Arabacı güç bal ile istikameti tayin e debiliyor ve bir kazaya meydan vermemek için kan tere batıyordu. Öyle bir raddeye geldi ki, hastanm a- raba içinde zaptı imkânı kalmadı. Kısa bir müzake- reden sonra durup inmiye karar verildi. İnmek... Fa- kat nereye? Bu civarda ne köy var, ne oba! Arabacı, alışkınlığın verdiği bir tahmin kuvvetile sağ tarafta, buradan birkaç dakika mesafede bir bağ damı bulun- Fransanın MİREİLLE BALLİN JEAN HARLOW En son şaheseri olan iKi KARILI KOCA Fransızca sözlü filmi ie Sinemasında Bugün matineler saat 1 de baslar bir tarihçeyi tasvir eden filmdir. Baş 'rojlerd, erer Sİ GÜRES rnek film, rk! Büyük ve kahraman ordularınf son misiisiz manevralarmı göf! Manevraları ve Iki misilsiz film: 1 —ŞEYTANLI TREN 7 kısım. 2 — SERSERİLER KRALİ 10 kısım MiLLi Sinemadi memurlarından duğunu söyledi. Çaresiz oraya gidilecekti, ÇumaraY* daha üç sant vardı. Halbuki hastanın üç dakika ## hat durması ihtimali yok. Araba patikaya saptı, b** ta çika kazasız damın karşısına geldiler. Dam ve ışıksızdı.. Seslendiler, kimse cevap vermedi, Arab cı ile diğer Moliz ii hızlı hızlı vurdular, tekme” lere dâyanamıyan kapı açılıverdi. Dam boştu. bir kibrit çaktı. Burası bir küçük ahırla, bir sekid” ibaretti. Etrafına dört kerpiç duvar örülmüş ü ne de birkaç hatil ile bir iki araba toprak dökülmüf berbat bir yer. Ahır tarafmdaki gübre yığınından # ğir bir koku geliyor, sekinin üzeri iki parmak tö tutmuş. Arabacı: — Burada arvat bile oynatmamışlar. — Neden bildin? — Bir tutam çıra bile yok. Damın önünde ince odunlar ve saz demetleri VE dı. Bir demet bularak arasına bir iki kuru dey soktular, Bir kibritle seyyar bir meşale oldu. sarı ve dumanlı bir ışık parladı, sonra kırmızı, il alevler yükseldi. Atlarla araba gübreli zemin w rinde acayip ve ürpertici gölgeler yaptı. Dört * hastayı dikkatle arabadan çıkardılar. Biri arkasi” dan kucaklıyarak, götürdü, sekinin kenarma otü., tu. Döşeğini, yastığını sekiye yaydılar. Kendisini kaldırıp üzerine oturttular, Hasta garip hareketi” le hırlıyor, mesale sönmek üzere ve yorgun atlar bırsız. Arabacı: i vd — Böyle olmaz, dedi, Sıcak mıcak niçin! bir kucak kuru ot atmalı da ışık olsun Mollanın biri dışardan çalı çırpı toplamıya Sr Arabacı hayvanları çözerek ahıra soktu. Yem tord larmı geçirdi. Diğer Molla da müderrisin kula” lerek: Ea döndiyi beğenemiyorum, Ruhsat, verisi bir şey yapacağım... ıl (Arkası var)