Yazan : Suat Derviş Trenimiz Da Bistan hududu. ba girdikten birkaç zaman sonra Dağıstan 4 yol arkadaşı mız Mehmet ken yüzde yüz €rkek. cesaretli olan t, sarışın kadını gö- bir genç kız Sonra da tren du- tanıştırdı: “Ka. Benç kadının ko- mçle gardan uzak- ipe ra da ek Beyi Şirk, e fal Met ka ile hem Dağıstanlılarla, Yor. Hal, canlılarla iyi anlaşt- aycanlılarla an- Ü Şire kolay. Moskovadaki talana, kizi tantmıştım. ve rey ordu. Konuştuğu balg, <a bir hayli farklı ol. ) hı ben onun da sözlerini ön İmei, ün gibi konuşmak» yi daa madığı halde, san- Oda kçe cevap veriyor- * Ve sözümü anlıyor. a kn değişik de- | riden aykırt Wi. ağ tuğumuz helde nasıl j Pekaş yil ? diye soruyordu. xi sari, Yeanlı bu münev- yi çek apmakta ayni müş- yg bizi Yorum. Zannederim a iş, © memleketmizde de a bi vine almizt ufak bazr hş dan ndan başka hiç kusur kk li Gk “uyor. Hem memle- Sok ş ie İYİ biliyor, inkıtâbemı- N Mlyor. Onu takdir edi- Yaz, karsı büyük hayran “— İşte Bah Fİ Hazer” de- dikleri zaman kalbim kuvvet le çarptı. Esa- ti Bileği den beri gari; ğe İmani Gözükkeğ: nay birçoğu başımda di iv » Tutam, tutam beyaz Öziş, Yen ak saçlı güzel Börü, saçlı gi in önüne geliyor, Tağmen genç- Sururunu muha. Yukarıya doğru adayi SR yeşil göz, bozulmayı * Perl pırıl ya- in « 5. İki sıra nin Ağız, stüne açılan kü. ce in, kı , KUSUTSUZ eLnİŞ Yaşını hiç far. ii ları 7 ; £ 4 Zi 77 # £ Şa Kafkas tiplerinden bir karı - koca KAFKASYA DAĞISTAN Hazer Gölü si orada kalmışlar, , Bu çok sev. diğim büyük annemin akra- balarınm uzak Jsrda dünyanın #4 — Ktnlerinde (Kafkasyalar. dx ) kaldıkları na ne &üdar yanar, nasıl Üzülür ve mini mini bir çocukken büyü- düğüm zaman Kafkasyaya gelip büyük annemin annesini, babası- nı bulacağımı, kendisini ökstizlük- ten yetimikten kurtaracağımı söy ler ve buna yemin ederdim. İşte bunun için okuyup yazmaya ve ilk önce haritalara bakmaya başladı. Zım zaman hemen Kafkasyayı ara, mıştım. Ben Kafkasyayı nereler. de aramamıştım. Baltık denizinin sahillerinde, Gaskonya körfezin. de... Uzak, çok uzak olduğu için hattâ Cenup kutbünde aramıştım. Sonra onu kocaman harita üzerin. de kendi memleketime pek yakın bulunca ne sevinmiştim, İste o za- man o araştırmalar Strasında Kaf- kasyanm Bahri Hazer kıyılarında olduğunu görüvermiştim, Bahri Hazer, dört bir tarafı ka. ra ile muhat bir $u. Bize ilk çoğ. rafya derslerinde bu tarifi göl için yapmışlardı. Evet bu deniz öteki denizlerden uzak Ve ayrı. Müreb- biyem bu denizin de öteki denizle. rin evsafını biz olduğunu söylü- yor: “Peki öyle İse niçin bu öte. kilerden ayrılmış?” “Kimbilir ta. bil ne gibi hâdiseler olmuş,” Hari. tadan ona bakar, dururdum. Bir ta rafı yeşil, bir târaft beyaz, bir ta. rafı gümüşü renklerle kaplanmış ince ve uzun, hafifçe kevrntikr mavi Jeke.. Hazer denizi, Onun bütün denizlerden sy rı kalışma ço. cukuğumda ne miştim. bile kurtarmak istemiştim. Büyük ennem ve Ha. zer denizi benim için iki biçare iği. ler: “Kafkasya için çok güzel der ler, Kimbilir ne güzeldir. Bana gör mek kısmet olmadı ki.” “Evet ci- ci anne, Kafkasya çok güzel. Se- nin yetmiş yaşına kadar hiç eğil- memiş mağrur gövden gibi dim dik dağları, senin gözlerin gibi yem yeşil gözleri var, Moskof padişahı- nı, senin dedelerine eziyet eden o hain zalimi buralardan kovmuş- Jar büyük anne.. Kafkasyada Kaf- kaslılar artık kırbaç yemiyorlar ve esirciler dinsiz imansız esirci- ler, güzel Kafkas kızlarını çalıp k& çırmıyor. Kaçırıp İstanbul sarayla rının mütereddi sultanlarına satmr yor; Ne İstanbulda Kafkas kızla rını satın alan, bunak sultanlar kal miğ, me Kafkasyada zalim Mos- kof padişahı . Toprak kup kuru., Bir damla yeşillik kalmadı. Ağaç göremiyo ruz, Ağaç yeri ne potreler. De mirden direkler demirden bir orman. Petrol kuyü- e Akşam sant sekiz. Temiz bir is- tasyona indik, İnturistin adamı be ni karşıladı. Yol arkadaşlarıma ve da ettim. Büyük bir otomobille ote le gidiyorum. Sokakları güzel ve muntazam olan bu şehirde Mosko- vadan daha fazla modern üslüpta binalar ver. Ve burada gök Mos- kovada olduğu gibi kurşuni rengi değil, Burada akşamın havası sart ve mavi,. Halk giyinmiye, tuvale- te daha fazla itina ediyor. Şık de- necek kadar iyi giyinmiş kadmlar var, sokaklarda. İnturist oteli yeni yapılmış bir bina.. Fevkalâde güzel fevkalâde muntazam. Bana en üst katta bir oda verdiler, Üst katta benden başka hiç bir kimse yok... Modern möbilyeli bir oda.. Bir de balkonu var. Hazer denizini görüyor.. Tirge bir ipek gibi, yumuşak ve hiç kızışıksız Hazer denizi... Onun de- İ dalgalr olduğunu bana söyle ler, Esaretine isyan eder gibi daima Köpürerek sahillere çarpar. Uğuldar, hırçmlaşırmış.. Halbuki bu akşam Hazer Tirşe rengi bir su gibi... Ve ilk yıldızlar içinde a- kislerine boy ölçüştürüyorlar, TAN - MOSKOVA - TAHRAN / / l Can ayan Mediha; kucağında sekiz kadar mini- mini kedi ile odadan içeri girdi. — Bakın şunlara rica ederim, diyordu, ne gü- zel, ne tatlı şeyler değil mi? Ve ilâve etti: — Hepsi de Ankaradır.. Bayılırım Ankara ke- m MERAKLILAR Es ARASINDA En Bahtiyar Kediler, Bayan Medihanın Evindekilerdir kk HN Yazan: Salâhattin Güngör © disine!,. İstanbulun en tanınmış kedi meraklısı ile karşı karşıyayım. Bayan Mediha: — Ben, yalnız kedileri değil, bütün hayvanları severim, diye söze başlıyor. Fakat asıl merak sar. dığım hayvan, kedidir. Kucağındaki kedileri göstererek sözüne devam ediyor. — Yirmi tane idiler. Komşular elimden ala ala, sekiz tane kaldı. Bende kedi sevgisi; çok eskidir. Kendimi bildim bileli; nerede bir kedi görsem he- men okşamak İsterim. Tırmalanmak, ısırılmak pa. basına da olsa. Baytar Santuru tanırdmız değil Birkaç sene evvel öldü, O benim kedileri ne, kadar delicesine sevdiğimi yakından bilirdi. Hiç unutmam, birgün, kedilerimder biri, Zatür- ree olmuştu. Tamam bir hafta istirahati kendime haram ettim. İlâçlarının vakti geçecek diye ödüm kopuyordu. Asil büyük gailem, kedilerimin doğur- duğu zamandır. Onları doğurtup, loğosa yatakla- rına yatırmadan, gönlüm rahat etmez. Sokakta, aksilik bu ya, ne kadar malül, sarsak, hastalıklı kediler varsa, hep benim karşıma çıkarlar. Ben de dayanamam, birer birer toplar, eve getiririm onları, mi ir kedinin kapımın önünde haykırdığını duysam, ço- cuğum aç kalmış ta, sokakta ağir yormuş sanır, kendimi, dışarı ata- rım. Evde 20-25 kedinin biriktiği za- manlar oldu. Kedinin güzelini, çir- kinini biribirinden ayırt etmem. Hattâ cılız, hastalıklı gıdasiz kedi. lere daha çok açır, onlara ötekiler den fazla ihtimam gösteririm. — Bu kadar kediyi nasıl ve ne ile besliyorsunuz? Bayan Mediha gülümsedi: — Onları beslemek te ayrı bir zevktir! Şimdilik bu gördüğünüz sekiz kedinin günde 30.35 kuruş masrafları var . — Tabil ciğer yediriyorsunuz?. Kedi meraklısı bayan haykırdı: — Aman... Ne diyorsunuz. Ci ğer mi? Allah göstermesin... De vamlı ciğer yemek kedilerin gözle- rini kör eder, bağırsaklarmı bo zar, ömürlerini kısaltır. Ben, ke dilerime yalnız işkembe yedir!rim. Yiyecek zamanmın geldiğini, ar- layınca, etrafımda pervane gibi dönmiye başlarlar, İşkembelerini, kendi elimle, veririm, Onlar tpiri- danarak, yerken; sanırsınız ki, o dakikada dünyalar benim olmuş- tur. AE ev e Nevyorktan 25 kilometre mesa. fede yeni yapılan Radburn şehrine nüfus lâzım olduğundan, gazeteler 50,000 nüfusun yerleşmesine şeh» rin hazır olduğunu ilân ediyorlar, ... Japonlar nadir olan porsukları, nın rahatca üremesi İçin bunlara bir ada tahsis ettiler ve adaya 50,000 porsuk temin ettiler, dö müşte Her filmde öplişme müddeti san. sürce tayin edilen metre kadar o Tur. Oplişme sahnesi muayyen met- Teden fazla olursa fazin kısım ma- kasla kesilir. Japonlar on seneden. beri kesilen filmlerin fazlalarını Dahiliye Nezaretinde muhafaza et- mek suretiyle bir öpüşme kolleksi.. yonu vilcude getirmişler, - Italyanların Mabeşistanda vü, |, Şu Garip Dünya , di cude getirdikleri havai tren hatt 74,5 kilometredir. Dünya havai hat rekorunu kırmıştır, . » . Baston modasının ortadan kalk- masına sebep olarak otomobiller gösteriliyor. Bu sebebi biz anlıya- madık, , » » Bir Alman hayvanat flimi Al manyadaki bütün puhu kuşlarımı saymış. 91 çift bulmuş. İngilteredeki bir keramık tapri. kası ocağını senedenberi bir defncık olsun sönmediği iddia edi. liyor. Tİ / 4 Bayan Medihanın mesut kedileri Yemeklerini yedikten U sonra, hepsi de istirahate çekilirler, Bal- konun, etrafını kuş kafesi gibi tel- le kapattım, Adeta bir kedi sana- toryomu vücuda geldi, Y avrularım çok nazlıdır, Gün de üç defa banyo yaparlar. Yatma, kalkma, tuvalet, yemek, istirahat saatlerini büyük bir inti- zam altına aldım. Ah, yine acıklı bir şey aklıma geldi. Size de anlatayım: Bir kedim vardı. Amme, ne ve. falı, bir kedi idi bilseniz. Zavallı. ya, apansız, felç geldi. Belden aşa- ğısı tutmaz oldu. Hastalığı devam ettiği müddetçe, hayvancığı, nımdan ayıramadım, Yazlığa gitti. ğim zaman onu da birlikte götü rürdüm. Kendisini göstermediğim baytar kalmadı. Fakat derdine ça re bulamadık. Öldüğü gün, çocuk gibi ağla dım, bahçeye küçük bir mezar ka zarak gömdürdüm. Hâlâ, bahçe- nin o köşesinden geçerken, gözle- rim yaşarır. Amma, sekiz kedi, çok az. En az 20-25 kedim olmal: ki, keyfim yerine gelsin. Yalnız kendi kedilerimle değil, komşunun kedilerile de meşgul ol- masını severim. Bir yerde, hasta Kedi meraklısı Bayan Mediha bir kedi var diye haber yerseler, & şimi gücümü bırakır, giderim. ir gün, biç unutmam. Bir Pazar günüydü galiba... Yazlıktayız. Vaktinde di ama» mişız evde bir dirhem ekmek yok. Fırında da ekmek kalmamış. A- riya tarıya büfede yârım ekmek buldum. Şimdi, bunu, yemiye kalk sak, hemen bitecek. Üstelik kar- nımız da doymıyacak. — iyisi mi, dedim, evvelâ kedi. lerimi beslerim.. Ve ekmeği çalıyarak onlara yedirdim. Kedile- rim açken, yediğim ekmek, içime siner mi hi a Önümde, bir köpek zehi olsalar, haftalarca iştiham kapir nır, Keyfim kaçar, onu zehirledik- par. İeri sokaktan bir tü Kedilere merak sarmadan önce, ik bir tav- geçemem. tavşan beslerdim. K şanım vardı. Sofrada benim taba- Zımdan yemek yerdi. Et, fasulye, nohut, ne bulsa, atıştırırdı. Hay- vancık, gitgide büyüdü, ele avuca sığmaz, haşarı bir şey oldu. Der- ken eve gelen misafirlerin elbise- lerini didiklemiye başlamasın mı? ir gün, tanıdıklardan yaşlı bir bayanm, başörtüsünü, bir başka gün de eniştemin yeni yaptırdığı paltosunun eteklerini yeyince, hapis cezasını haketti. Kümese kapadık. Fakat, ben yine gizli gizli onu çıkarır, severdim. Bir zaman da, tavuğa, merak sar- mıştım. 23 gece, kuluçka makine. sinin önünde, sabahladığımı halır- Jarım. termometre düşecek, yumurtalar cilk çıkacak diye, gözüme uyku girmemişti. Kabil ölse, civciv içine girecektim. Amma, civcivler, yumurtadan fışkırıp, dolaşmıya başlayınca, bütün zah- metlerimi unuttum. Dünyada en büyük arzam, nedir bilir misiniz?.. Geniş bahçeli bir evim olsun, içine yüzlerce binlerce hayvan doldurayım, ve onların a- rasında ömür geçireyim! Bayan Mediha bunu söyledik. ten sonra kocasına döndü: — Aman, dedi, bu sefer Alman. yadan bir kü maymun getir meyi unutmıyalım! Uyuyuvereceğim, makinesinin rafımda