20 Nisan 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

( GÜ REŞÇİLERE İKİNCİ NASİHAT: -Parise Gitmiyelim rUnm ADAGİDLMEZMİ YA !.. betiyle dona ( Yazan: Burhan Felek) Seyyar güreş okulumuz yine yolculuk peşinde Dost adama acı söyler. Onun için sözlerimi tatsSız bulanlar varsa bunu onların karakterine versinler. Güreş federasyonu erkânının bize o zaman verdikle- ri malümattan öğrenmiştik ki; güreş takımımız Fin- landiyaya Pariste yapılacak olan Greko . Romen Av. rupa şampiyonasıma hazırlanmak için gitmişti. Ben o zaman bu seyahate daha iyi hazırlanılabil- mek için hareket tarihinin şubat sonuna bırakılma- sını ve kalabalık bir takımla gidilmesini; az maç ya- pıp çocukların sakatlanmaamsmı tavsiye etmiştim. Bu sözler belki benden geliyor diye hoş görülmedi. | Ve bunların tamamen aksi yapıldı. Gerek gürepçile. |rin, gerek bizzat antrenörün de itiraf ettiği veçhile ycksik antrenmanla ve dar bir kadro ile 13 Şubatta seyahate çıkıldı, inadıma hem de lüzumsuz bir takım serbest güreşler yapmak suretiyle haddinden ve akli | selimin, tekniğin kabul ettiğinden daha çok maç ya- pıldı. Çocuklar surentrain& oldu, yani vücutları gü- reşten bezdi. Yedide beşi sakatlandı. 15 Martta ı memlekete döndüler, Hani Avrupa şampiyonasma hazırlanıyoruz diye a'vdette_n sonra da şöyle bir hafta, on günlük bir is. tirahati müteakip-hafif çalışmalara da başlasalardı yî.! Oğunl'a da kimse meşgul olmadı ve milli takım güreşçileri en küçük jimnastik hareketi bile yap- mıyacak kadar hareketsiz kaldılar. Böylelikle Fin- |î tecrübe- Paris sergisi leri yapılan Eyfel kulesinin landıya güreşlerinde elde edilmi şbir alışkmlık var- gece manzarası sa, onu da kayhbettiler, Gençlik aşısı sayesinde, ihtiyarlamiş futbolcüler sahaya dönebilecekler Dün gelen Avrupa gazetelerinde pek mühim bir haber vardı. İht'yarlamış, adaleleri alâstikliğini kaybetmiş, oyuncuları gençleştiren bir şırmga bulunmuştur. Fakat bu seferki haber pek ciddi. dir. Tecrübeler yapılmış ve muvaf- fakkıyet hâsıl olmuştur. Şırıngayı icat eden İngiliz doktoru ihtiyarla. miş meşhur oyunculardan — Ârsenal klübünün tekaüde sevkedilmiş Alec James'i ile diğer iki meşhur oyuncu. yu gençleştirmiştir. Klübü tarafından hizmetlerine mu- kabil bir dükkân satın alımnarak faal kadrodan harice çıkarılan Alec Ja. mes gençlik şırmgasından sonra cid. di idmanlarına başlamış ve oyunun- da harikulâde bir fark hissolunmuş. tur. Bu oyuncunun eski yerini alaca. ğı temin olunmaktadır. Doktor tara. fından gençlik tedavisi yapılan diğer iki meşhur oyuncu ise, şimdiden res. mi maçlara girmişlerdir. İngiliz doktorunun bulduğu şırmga | bir su gibi cildin altma yayılmakta. dır. Üç ay süren tedaviden sonra ta- mamen gencleştiğini farkeden ihti. yar futbolcüler yirmi yaşmdakiler gibi nefesli maçlara çıkarılmaktadır. lar. Doktorun bu keşfi İngiltere futbol âleminde çok ehemmiyetli gö- rülmüş ve tekaüde sevkedilen yüzler. ce eski oyuncu kendisine müracaat etmişlerdir. İngilterede bir âdet vardır: Birinci kümede ihtiyarlıyan oyuncular ikinci ve üçüncü kümelere satılarak oralar. da da bir müddet çalıştıktan sonra ya antrenörlüğe yahut başka meslek- lere geçerler İngiliz doktoru ikinci ve üçüncü küme klüplerine bir teklif yapmıştır. O teklife göre, doktorun garlatanlıkla alâkası yoktur. Dokto. run teklifi şudur: — Birinci kümede büyük şöhret yaptıktan sonra ihtiyarlıkları yü. zünden ikinci, üçüncü kümelere mal olmuş oyuncuları bana veriniz. On- lara icat ettiğim şırınga tedavisini yapayım. Gençleştiklerini gören eski klüpleri onları tekrar satın alacak.| tır. Bu satış paralarının yarısın! ben alırım, Tedavi için de gizlerden '.)e:şL mara talen etmem. İcat ettifim SI. Takım bu halde iken Fransız güreş federasyonu temmuzda . yapılması mükarrer Avrupa güreş şampiyona. sının İsveçlilerin talebi üzerine 18 ma. yıs tarihine getirildiğini bir iki gün evvel bir, iki gün evvel bir telgrafla bizimlrilaro bildindi. Gerçi bizim federasyon, garip bir kehanetle güreşlerin mayısta olaca- gınt ötedenberi söyler dururdu amma, bu sözüyle hakikatin mutabakatı an. cak dört gün evvel tahakkuk etti. Paris denilen belde buradan eks. presle üç, adi trenle dört gecelik bir yerdir. Vapurla ancak yedi günde va- n.hr. Treni tercih ediyorsak ekspresle gidileceğini tahmin etmem, çok paha- lıdır, Adi trende ise bir gece yataksız kalmak zaruridir. Yolda çok yorula. cağında şüphe olmıyan güreğçiler, Pariste iki gün istirahatten ve iki idmandan sonra ancak güreşe gire. bilirler, O halde 18 mayısta müsa- bakaya hazır olmak için bizim takı- |mımn buradan en geç 10 mayısta hare. ket etmesi lâzımdır. - Bugün aym yirmisidir. 10 mayısa önümüzde yirmi gün vardır. Bü yir. mi gün zarfında bizim takımın değil formuna girmesine, hattâ izinlerinin alınmasına ve sikletlerinin ayarlan- masına bile imkân yoktur. Amma maksat Finlandiyada oldu- ğu gibi, kazanmak değil de, yine öğ- renmek ise bence yeni ve genç güreş. çilerden bir takım götürerek biraz da dünyayı onlara göstermek, asıl milli takımı götürüp, Finlandiya ve İsvec- te olduğu gibi turşuya çevirmekten daha müreccahtır. Hem, beynelmilel sergi m tiyle Parise gelmiş olan yüz binlerce yabanemın gözü önünde yenilmek,Fin landiya milli takımiyle Stokholm şe. hir takımma karşı uğradığımız mağ. lübiyetlere benzemez. Orada, Finlan- diyada olduğu gibi, çocuklarn sakat- lanması pahasımma da olsa ve ga. lebe rakamımı artırmak için kasaba, kasaba dolaşıp rastgele klüp güreşti. leriyle güreşmek te Avrupa güreş mü sabakalarında alacağımız fena notu tashih etmiyeceğinden başka, memle- kette de güreşe ve güreşçilere karşı bir, iki sene evveline gelinciye kadar mevcut olan itimat ve rağbeti kırar. Onun için akıllıca hareket, Avrupa müsabakalarma iştirak etmemektir. Finlandiyanm, Türklere, kan - ları kaynıyan dost muhitine karşı, Parisin tamamen bigâne havası için. de ve bugünkü nâmüsait siyasi şart- Jar altıda yapacağımız güreşleri çok iyi şekilde kazanacağımızdan € - min olmadıkça oraya gitmek kat'iy- nefesi azalmış Tedaviye gittiği takdirde eski- sinden daha dayanıklı bir oyun- cu olmak imkânında bulunan Fenerin Zeki'si Ti be rmganm ömrü kısaltmadığını ve sıh. hate dokunmadığını muayene için de arzu edilen başka bir doktorun teda. vim altında olan futbolcüleri devamlı müşahede altında bulundurmasına da razıyım.... İngiltere gibi ciddi bir memlekette şu mahiyetteki bir teklifin esaslı bir şey olduğu muhakkaktır. Ayrıca üç meşhur oyuncunun gençleştiği de gö. rülmüştür. Şu haber bize bir şey ha- tırlattı. Türk futbolü bazt eski meş. hur istidatlarının bir daha yetişeme. mesinden epey sarsılmıştır. Tekaüt - | lükleri henüz pek yakın olan futbol. | cülerimiz arasmda Fenerbahçenin Zeki'si şırınga tedavisi için Londraya kadar gidecek iktidardadır. Sarı lâci. vertlilerin merkez muhacim bulama- maktan kıvrandıkları bu zamanda bu sıralarda Zeki Rızanın futbol he. | vesi hâlâ devam ediyorsa, tedavi e. TAN öşede, sokakların ismini gös teren dört tabelâ var. Mü- hendis Lopes, bir elektrik fenerile Du tabelâları aydmlatıyor. Burası, Madridin bir dört yol ağzıdır. Fa - kat biz, Madridin üstünde değil, al- tımdayız. Yumurta biçimi bir mak tar andıran dokuz metre derinlik- te bir lâğım içindeyiz. Uzun boylu Ifopes, üç kat eğilmek mecburiye- tindedir. Ben ise, ancak, düşünce- ye dalmış bir insan gibi başımı eğ- mekle iktifa ediyorum. Biz, bu va :ii]îette oldukça uzun bir yol katet .Madrid'ın kanalizasyon ve su te sisatı çok mükemmeldir. İşte şim- di bu yeraltı yolları da birer harp sahasıdır. Hem de, Cümhuriyetçi- lerin taarruzuna yarıyan bir harp sahası, Biz hem ilerliyor, hem de otuz adımda bir duraklıyorduk. Lopes elindeki plâna bakıyor, âsiler için kurulan elektrik kapanlarını hu - susi aletlerle bertaraf ediyor ve biz yine yolumuza devam ediyorduk. imentodan vapılmıs düz. sır kanalı artık bitmişti. Şim- di- biz, yeni. kazılmış. rütubetli bir toprak üstünde, emekliyerek ilerli- yorduk. Lopes fenerini söndürdü. Artık burada bir yanlışlık yapmak ihtimali yoktu. Yukarıda, üzeri - mizde, Madrit müdafaasınm son barikatları da bitmişti. İki düşman ordunun siperleri arasında bulu - nan “bitaraf arazi,, altımda bulu- nuyorduk. Buraya, her iki taraftan da mitralyöz ve tüfek kurşunları yağıyordu. Bu arazi parçasının ge nişliği ancak yüz metre kadardı. Yürüyüşümüz çok devam etti. Bu bana âdeta bir ebediyet kadar uzun göründü. Yaptığım hesapla- ra ve diz kapaklarımın acıyışına nazaran biz artık Sevile gelmiş ol- malı idik. Birdenbire ileride soluk bir leke peyda oldu. Bu leke ted- ricen daha net, daha parlak görün miye başladı. Adeta gözlerime ina namıyordum. Işık gittikçe büyü - yordu. Belki karşımızda Keypo de Liyano kucağını açmış, bizi bek- liyordu. Lopes kulağıma fısıldadı: — Bu, bizim açtığımız bir hava de liğidir. Temiz havanın buraya gel mesi için yapılmıştır. — Bu ne biçim hava deliği? Tam düşman siperleri önünde.. — Hayır, düşman siperleri ö - nünde değiliz. Onları çoktan geç- tik. Biz şimdi faşistlerin arazisi altındayız. Ne yaparsın?. Hava al mak lâzım. — Fakat yukarıdan görmezler mi?. Hem siz tâ yukarıya kadar na sıl delik açabildiniz!. Bu âdeta çıl ginlik. L opes benim kanaatimde de- ğildi. — Biz büu deliği geceleyin, bir yağmur esnasında açtık, Deliği far keden bile yoktur. Fakat ferkedil- ge de ne çıkar?. Kaldırım mermi- lerle o kadar delik deşik, ki... Bu- nun neden mütevellit bir delik ol- duğunu kim anlar ? Onlarm, kaldırımlarda gördük - leri her deliği tetkik edecek vakit leri mi var zannediyorsun ?. Hem isterlerse buyursunlar.. Onlara gü zel bir .mitralyöz. ziyafeti çekeriz. Lopesin bu cevabında İspanyol- larm bütün harp psikolojisi gizli | dilmesi klübüne büyük bir kazanç te- min edebilir. yen doğru değildir. idi: Rahatlık tehlikeden evlâdır. Ha İspanva'da Yeraltı Harbi AAA AA AA AAA ğ Yazak, Mihayil ğ Koltsof yatını tehlikeye koymak, biraz fena hava teneffüs etmekten iyi - dir. Günlerce ölüm beklemek, bir kaç saat havasızlığa müreccahtır. Yolumuza devam ediyoruz. Şim di biz, cephe gerisinde, oldukça de -LalorAardr ü— da havaya uçurulacak. binanın al- tında olacağız. Kirişte olan kulaklarımız, uzak. lardan gelen bir insan sesi avlı - yor. Mühendis te heyecanlanıyor. — Dun Bu bizimkiler olamaz! Burada işler bugün bitmiş, herkes yukarı çıkmıştı. Nefes bile almıyorduk. Uzun u- zun etrafı dinlemiye başladık. Bir tek ses duyuluyordu. Acaba bu ses kiminle konuşuyordu?. Hayır. Galiba birisi şarkı söylüyordu. Lo- pes rövelverini çekti. —— Sese doğru biraz daha yak- laşalım, ne olduğunu anlamıya ça- lışalım. Biraz daha ilerliyoruz. — Böylediği şarki ne? Galiba “Kukaraça,, — Bence de öyle. F BN * kimiz de derin bir nefes al- ı dik. Faşist ordusunda Ku- karaçanm söylenmesi şiddetle. memnudu. Franko bunu İnkılâpçı bir şarkı telâkki ediyordu:. Belki de biz Cümhuriyetçilerden biri i- di. Fakat neye şarkı söylüyordu ? Çıldırmış mı idi?. Bu da mümkün- dü. Birdenbire önümüzde parlak ma denci lâmbasile bir adam belirdi. — Pedro, sen burada mısın?, Ben hepinizin yukarı çıkmanızı emret- memiş miydim : — Evet kumandan. Fakat ben dinamitleri yerleştireceğimiz yeri bir defa daha gözden geçirmek is tedim, O bana biraz dar görün . müştü. Pedro, Riyo-Tinto bakır maden- lerinden eski bir maden amelesi idi. Yüzü terden pırıl pırıldı. Yer yer topraklanmış kir saçları, ma - denci şapkası altından görünüyor du. — Peki, niye şarkı söylüyorsun Hayatına acımıyorsan hiç olmazsa sarfettiğimiz bu emeklere acı!. — Ben şarkı mı söylüyordum?. Ben bunun hiç te farkında deği - lim. Eski bir itiyat neticesi çalı - şirken daima şarkı söylerim. Bu - nün çılgınca bir hareket olduğu- nu biliyorum. Bahusus toprak al- timda sada çok iyi yayılıyor. Fakat ben kendimi bizim maden ocağın- da zannettim. Faşistleri dinlemek ister misiniz?. Şimdi biz doğrudan doğruy$ Madrit cephesinde faşistlerin işg& li altında olan bir kaç katlı yüksel ve büyük bir binanın altında idik Askerlerin gülmesini, konuşmaS” nı zahmetsizce işidebiliyorduk. Bö le yerlerde lâğım açmak hepsin * den kolaydı. Top ve tüfek gürül * tüleri, çalışmamızın duyulmasınâ imkân bırakmıyordu. Lopes, son defa olarak koydü * ğu dinamitleri hesapladı. Bu işiâ de kendine göre birtakım formül- leri vardı. Konacak dinamit miK “ tarı birçok husmal aurtlmra AllAr d hada hattâ rütubet:derecesinde d_’ İ olsa suyun bulunması, infilâkm şi detini sekiz on misli artırabili L opes, acılığı göze batan blî gülümseme ile gülümsedi: — Bu binayı ben yapmıştım. ğ radan daha dört sene geçmeden bir gün gelip bu binanın altına gir receğimi, bunu havaya uçurm için hesaplar yapacağımı hatiri t ma bile getirmemiştim. Binanın altıncı katımda ben OtU” ruyordum. Kitaplarım, plânla her şeyim orada dururdu. acımıya değmez. Biz, faşist bar * barlarının yolunu insan cesetleril? kapamıya çalışıyoruz. Bu şerait tmda bu ev için sarfettiğim eM? lere nasıl acıyabilirim?.. Biz manları mağlüp ettikten sonraâ bü nun çok daha iyisini, çok daha yüğünü yapacağız. Hem yapa' mız binalar, böyle bulutlara yük"' miş zevksiz binalar olmıyacaâ Biz mimarlar bahtiyarız. Cümh riyet hükümeti Madridin en slıı muhasara günlerinde şehrin yer den kuruluş plânlarmı tesbit vi kabul etti. Üçümüz birlikte dönüyorüz: ro zaman zaman duruyor. *” T dinliyor. Düşmanın mukabil b“B | ğım kazmak ihtimali de vardı. S bazan yanyana, bazan de karşı F şıya oluyordu. Bu yeraltı Çi-h’m; ları ekseriya ayni zamanda | ribirine müvazi olarak cereyâ? mektedir. Hattâ her iki tarafif biribirinden haberdar olduklar! a manlar olmuştur. Bu şeraitt? mınr evvel patlatan kazanıy0 Biz, böyle birkaç infilâkâ ş l olmuştuk. Bu gibi infilâklar e eEİ riya gece geç vakit, sabaha F | oluyor. Müthiş bir gürültü V€ ö den sonra kapkara bir duman g talığa yayılıyor. Sonra, RUNi reç, toz bulutları havada uç yor. Bu an, evvelinden hazır a mış olan krtanm taarruza geç için en müsait bir zamandır: af iyi ve hesaplı yapılmışsa d*w: in büyük zararlar verir. Bu gib Kİ lâklardan sonra, ekseriya: k’gî“ lr olarak tüfek ateşi başlar- y0 ki bu ateş faydasızdır. Çünk t talıkta duman var. Bu dum"; ”| (Arkası Sa 10 sü pe

Bu sayıdan diğer sayfalar: