Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
| ğ20_4_937 TAN TAN Gündelik Gazete BAŞMUHARRIRI Ahmet Emin YALMAN efi: Haberde, fi- _!e_y € temiz, dü- irde, her deyince Am akla Üren ::â:h“ Asyada Bu niçin L | çıı..k:î':"“yledlır Avrupa gelir. harp sözü na. “Tupa devletleri emper - :;î“'” “evletlerdir. Dilrya artnsni bi üslerdir, ar, “eple llhhk.d' k : Artar ya nlhç: aralarımdaki düşmanlık "ı:ı.. , et ortayı harp tehlikesi 7ahon :.vlı blry. İStisna edilirse Asyada | kş l_'etlm 'mmeveut değildir. Asya | $ bırı.,,,,ılıı Peryalist değildirler. Bi. ıerı Yöktüy, Mal ve mülklerinde göz - w :îlaı-ı : Önüü için, Avrupa dev. | u:ın;,e Sükün ıdl::sıllat llıılrmadıkça | kal, © yaşarlar. i “lnay_n Z'ı'ı'ım topraklarında gözü D Hönnsr çok KALETİn biribirleriyle an- | Bizim k"lıydn. Onun içindir ki ;;:ehme* OMsularımızla olan mü. lağ :' daima dostça olmuş - !aeım:mm' ufak tefek hu. olma 'den başka hiç bir ihti- Ttak h Mamıştır. , ı;"dam:::meu İle aramızda — hiç ç kum“mk Mevcut olamaz. Sov . h“lnlık muh âaramızda bir siyasi W sülarla | Zübahis değildir. Bu v'ıı İcinde Sülh ve dostlük ha. ekm.,,m_ asıldır. Hariciye L'h'h"'îğ Belgrat dönüşü, İrak ve KA at Yüleseyahati bır dost - ae ATTUrmaya, ve M' bir birlik Msetlmeğ; r, Beım"d.h bir taraftan Brada, bir taraftan Ag- Mh .’*'nileı kolıhll ve hııdutlarmdn bey- Yet bugün başla. Reç Yöyaçi'liler Koşlmış. olmasına Sit bir çok TT trolün fiilen ba v D şlamış yf “kımdan faydalı ola- b X Avriij H ösele eğra ç eYletlerinin icabmda İ eket oğulitda birl * 'dnhllowe" 'eşİP kollek anlaşılmış- Tasını kolaylaştıra - Sğirmiyace ©C© gönüllülerini A bu INi söyliyen lt:lyı: Sür'atle K ardır , myı sahil ve hu- 'İ_V'n, öntrolden do - Ülüş, îelâmlcşıy"uz? Mizda p Nüred * .“k“"und,ğ:: Artam - kendi arğa “ETİne .—ııkkn selâmlaşma örde, atimizi cekiyor. ” *T yerde bir. çok ——/—/—/—/ rogram, okul talebeyi muhakeme etmiye, dü- şünmiye alıştırmalı, ilmi ka- fada yetiştirmeli, diyor. Bu sona varmak için tavsiye etti- ği yolları öğrenmek ister misi- niz? Şunlar: “Her derste sırası geldikçe bir meseleyi meydana çıkarmak, me- selenin halli için yollar aramak, a- rada muvafık görülenleri ve yara- yacak bilgileri, malzemeyi topla- mak, sonunda meseleyi çıkarmak delilleri mukayese etmek ve tart- mak, sonunda meseleyi çıkarmak, ve hüküm vermek, en sonunda da çıkarılan neticenin doğru olup ol- madığını tahkik etmek için öğret- men talebeye kılavuzluk edecek.,, Bu satırları okuyanlar: Ne iyi, MURABTA Hakat _'nrb_î_veciliği kendine sanat edinmiş, şüphenin tadını tatmış, sistemler üzerinde yorulmuş tekniklerin — sahle- rinden zarar görmüş bir adam için aksülâmel ayni olmuyor, Size fik- rimi çok açık söylemek istiyorum, Önce şu “ezber,, sözünü ele ala - lrm ve “kaç türlü ezber olabilir?,, Sorusunu da soralım. Birkaç tür- lü.. E zberin çeşitleri: İ—Koörükörü ne ezber. Elime bir sosyoloji kitabı alırım ve bunun her hangi faslını anlamadığım halde kerrat cetveli, yahut kuran ezlerler gibi ezberlerim. 2 — Anlıyarak ezber. Elime aldığım, sosyoloji kitabmım meselâ “umumi sosyoloji” faslıdır. Kitabım dediklerini hep anladım, anladıklarım da iyice hatırımda kaldı. Artık öğrendim sanıyorum. Halbuki günün birinde bana şu soruyu sorarlar: İdeal nasıl bir ol. gudur? Sosyal olgu! Derim. Peki amma, sosyolojinin hangi kısmıma girer bu olgu? Ekonomik ğosyolo. jiye mi? Ahlâki sosyolojiye mi? Dururum, yahut: Ahlâki sosyoloji- ye girer dersem, “umumi sosyolo- j” yi yine anlamamış Ooluyorum. Çünkü eğer anlasaydım, bunun ce- vabını doğruca vermiş olacaktım. e yapmalıyım ki ben bu “u- N mumi sosyoloji” fikrini doğru olarak alabileyim? Bunun tek çaresi vardır: “Kenli bilgimi kendi enerjimle istihsâl etmeliyim” Onun için “öğretim faal olmalı” demeyip “şahsi, metodik ve yaratı. er bir travayin mahsulü olmalıdır,, demelidir. Öğrenici yerinde olanlar ©o kadar çok şüphe etmeli, o kadar çok araştırmalı ve o kadar çok şahsi istihsal yapmalı ki nihayet şahsi bir kanaat sahibi olabilsin. Tahsil madem ki bu kadar şahsi bir çalışmanımn mahsulüdür, o hal- de öğretmene ne lüzum var?. Der- lerse cevap vereceğim. taammüm etmiştir. Bir hamala on kuruş veriniz: — Mersi, diye mukabele eder, Türkçedeki karşılıkları bu kadar kolay olmadığı için bize selâmlaşma tabiri lâzımdır. İki Türkün yabancı bir dille selâm. laşması kadar garip ve gülünç bir ir misal fikrimi daha açık gösterecektir. Ağaç yetişti- ren bir bahçivan ne yapar? Ağacı cinsini bilmiye mecbur olluğu bir toprağa diker, gübre kor, etrafın dâki otları ayıklar, dibini beller, böceklerden korur, sular... Sözün kısası ağacın evrimine “yardım” e- der. Bu da dış şartları temin et - mekle olur. Fakat bahçivan hiçbir Zzaman ağacın evrimi yerine kaim olmaz. Onun hayatı fonksiyonları yerine geçmeyi, onun hesabına çi- çe'_k. açmayı, meyva vermeyi düşü- nemez. Bu ağaç ve bahçivan hayali gözönünde terbiye pedagoöji mo- dalarına tâbi olmıyan ezeli düstur- larımdan birkaç tanesini burada tekrarlayıverelim: 1 — Terbiye muayyen bir çevre içinde çocuğun büyüme ve olgunlaşma fiiline bir yardımdır. 2 — Bu yardım terbiye B ügün Akdenizde iki im- paratorluğun — gayeleri ve siyasetleri çarpışmaktadır. Bahrisefit siyasetinin en canlı noktasını Süveyş kanalının a- nahtarı teşkil etmektedir. Sü - veyşin anahtarını mahallinde- ki askeri tertibatla hâlen el'n - de bulunduran İngiltere Hin - distan yolunun selâmetini kol - lamaktadır. İtalya ise Trablus ve Şarki Av. rupa müstemlekeleriyle Habeşis. tanın muvasalası bakımımndan Sü. veyş kanalını uzaktan tehdidi ve kontrolü altında bulundura. bilecek vasıtaları aramakta ve as. keri tertibatını o. na göre hazırla- maktadır. İki imparator. luğun bu hususta aldıkları tertibatı maddeler şeklin. de aşağıya hülâsa edelim: İngiliz kuvvet . leri — mahallinde Süveyş kanalmm kontrolüne sahip vaziyettedirler. 26 Ağustosta Mısır - llarla aktedilmiş olan ittifak mua- hedesi mucibince İngilterenin elde ettiği avantajlar şunlardır: T — Mısır kıta. sı İngiliz aske ri kuvvetleri ta- rafından tahliye edilecektir. Fakat buna mukabil 10 bin kişilik kara kuvvetleri ile 400 şey olur mu? , tavyareya — kâfi iİki im Çarpışıyor Çalışan denilen tekâmülün diş şartlarını teminle olur. 3 — — Mürebbinin yapabileceği en büyük yardım doğ- rudan doğruya (müdahale, tedris ve telkin ile olan) değil, dolayisiyle, dış (yani sosyal) şartları temin ile olur. 4 — Çocuğa terbiye verilmez. tenbiye iç işidir, onu yaratan ço - cuğun kendisidir, ğer bu dediklerim doğruysa proğramın dediği gibi yap- makla çocukların “ilmi bir kafada” yetişmelerine imkân yoktur, Çün- kü ilmi kafa öğretmenin doğrudan doğruya olan, telkinci tesirleriyle Mücadele Süveyş Kanalı içindir Dolu dizgin silâhlanmıya karar veren Tngil - terede, bu kararın ilk semereleri görülmiye baş ladı: 75 tayyare taşıyacak olan yeni bir tay - yare gemisi denize indiriliyor. l e ll di eli AAA / AAA AAA AAA AA AAA AAA AAA AAA / Ç : Çocuk ve ilk tahsil ilim Terbiyesi için.. Yeni Mektep Teşkilâtı Lâzım YAZAN : ismail Hakkı Baltacıoğlu (Mülga Darülfunun Terbiye Profesö rü) Yavrucak teşekkül etmez. İlmi kafanın te - şekkülü için üç çare vardır: 1 — Âlimin muhiti,, 2 — Âlimin çalış- ma tekniği, 3 — İlmi eser icat et- mek. Eğer bu şartlar yoksa ilmi kafa da yoktur. Müfredat proğramı çocuk terbiyesinde hedef olarak il- mi kafayı alsaydı, ilmin tekniğini de birlikte alacaktı ve vaizin telkin şartlarından değil, âlimin istihsal şartlarından mülhem olurdu. Bu işin de hazmedilmemiş oldu- ğunu göstermekle kalıyorum. Şu- nu da söyliyeyim ki yüksek hedef lere ancak yüksek tekniklerle varı- labilir. İlmi tenkitten ürkmiyelim. paratorluk miktarda kuvvetler Süveyş kana- lr mıntakasmı işgal etmiştir. H — Mısır ordularının bir İngi . liz askeri heyeti marifetiyle talim ve tanzim edilmesi . Hi — Harp vukuunda İskende. riyenin üssübahri haline getiril. mesi, Böylece Süveyş kanalmım kon- trolü ve hâkimiyeti düşünülerek evvelce yapılmış olan üç üssübah. riye İskenderiye ile dördüncüsü ilâve edilmiş olacaktır. Havafi ve bahri tahşit ve muva. salaa merkezleri haline konmuş olan Kıbrıs, Hayfa ve Akabe ile İn. giliz kuvvetleri dört istinat nokta- sıma dayanmış bulunuyorlar. Bu suretle Süveys kanalı mmta. kasındaki fiilen devam eden İngi. liz hâkimiyeti ve işgali dört sev. külceyş üssüne dayanmıştır. İtalyanların Uzaktan kontrolları * ngilizlerin saha üzerindeki I bu vaziyetlerine mukabil İ- talyanlar da Akdenizde aralıkları az noktaları tahkim ederek ve ha. zırlıyarak uzaktan kontrolü temin süretiyle mukabele etmektedirler. İtalyanların bahri ve havai üs. leri; I — Sicilya ile tunus arasında. ki mesafeyi azaltmak için Pan- tellerin adasını tahkim ettiler. H — Tobrouk ve Leros havai ve bahri üsler haline konmuştur. HHi — Kızıl deniz mımtakasın. daki yüksek vadilerde.. Havai kuvvetler için hazırlıklar tamamlanmış ve Massouah daha ziyade tahkim olunmuştur. İi imvaratorluk karsı karsıya B u vaziyetlere bakılmca çıka. rılacak hüküm meydanda. dır. İtalya, İngilterenin Hint yolla- rını tehdidi altında bulundurmak- tadır. Halbuki îng"lltqre mahallin. de ve halen Süveys kanalmm üs- tündeki hâkimiyeti ilâ, İtalya ana Tarife Komisyonlarına Bir Ariza Gazetelerde okuduk. “Elektrik ve havagazi tarife komisyonu bu hafta toplanacak, üç aylık tarifeyi tesbit e- decektir. Tramvay tarife komisyonu mayıs başlarında toplanacaktır.,, Bu iki komisyondan da halkın bir- çok dilekleri var. Ben onlar nâmma bu komisyona baş vuruyorum, Biliyorsunuz ki, havagazi, elektrik, tramvay, bütün ecnebi şirketler asır- lardanberi bir sülük gibi bu halkın ka nma yapıştılar, sermayelerine yüzde yüz kâr için, yüzde iki yüz kan em « diler. Bu şirketlerin, ecnebi bankalar kanalile ecnebi memleketlere aaklet- tikeri safi kâr milyonları, milyarları aşar. Bu safi kârı, emzikli kadın me- mesindeki sütile, ateş kazanındaki ça lşan işçi emeğile, çocuk ağzındaki lokmasile, genç, * ihtiyar bütün bir halk gıdasından kestiğile ödedi. Ücret dediler, maliyet fiyatlerine yüzde yüz, amortisman bedelinden, ihtiyat sermayeye, yüzde iki yüz a- yırdıktan sonra, milyonları temin e- decek safi kâra göre ücret kestiler, saat kirası, vergi, açma ücreti, bil « mem ne cezası dediler, bizi haraca kestiler, Elektriği bu memlekete rad yum, gazı kuş sütü pahasma sattı « lar., Çamurlu suyu, kolonya suyile ay ni fiyata getirdiler. Tramvaylarda sardalye kutusuna balık istif eder gi bi doldurdukları halkı, keyiflerine gö re en yüksek ücretle bir taraftan bir tarafa naklederken, çalıştırdıkla. rı işçilere azın en azını ücret diye ver- diler, işçiden ve bizden kırptıklarını, memleketlerindeki trüstlerin huzuru- na müstemleke kârı, müstemleke soy gunu yaftasile, altından dağlar gibi yığdılar. e Bu kapitülâsyonlar devriydi, diye « ceksiniz. Eyet... O devri arkada bı « rakmak için, hükümetin, Nafıa Ve « kâletinin açtığı şanlı mücadeleyi, bü. tün halk gurur ve sevinçle takip edi- yor. Fakat şirketlerin bu zavallı hal. ka ettiği işkence daha yetmedi, soy « gun daha bitmedi. Bu halk fakirdir... Fakrına nisbetle ücretler yüksektir. Sermaye kâra doymaz... Hep şikâyet çidir... Ya az kazanır, ya zararlıdır... Bütün şirketlerin size verdiği hesap- lar, zavallıları bu memlekette fisebi - lillâh çalışır gibi gösterir... Her aile- nin bütçesine bakmız, şirketlere ver- diği para, yiyeceğe verdiği paranın İki mislidir. Bizim gıdı b © tense, bu şirketlerin kârımı kesmek, İnsanlığa daha yakışır bir iş olmaz mı? Adsız Yazıcı ğ"ökuyucu | Mektubu Üsküdar Tramvaylarında Bilet Ücretleri Çamlıcalı okuyucularımızdan B. Hikmet yazıyor: “— Çamlıca, dünyanm en gözalıcı, şirin bir köşesidir. Fakat, vesaitsiz- lik, yahutta tramvay ücretlerinin pa halılığı yüzünden istenilen rağbet te min edilemiyor, İstanbulda Fatih - Şişli mmtakası 12 kilometredir. Beş buçuk kuruşluk bir bilet alımır. Halbuki ancak 5 ki- lometre uzaklıkta bulunan Üsküdar - Çamlıca hattında biletler, 8,5 kuruş- tur. Acaba Üsküdar tramvay şirke - ti, bilet ücretlerinde bir tenzilât ya- pamaz mı? Çocuklarımız, Çamlıca - dan Üsküdar mekteplerine 7 kuruşla gidip geliyorlar. Bu ücret, birkaç nü- fuslu bir aile babası için düşünüle - * cek kadar ağırdır.,, vatnının Şarki Afrika müstemle. keleri ve Habeşistan ile muvasalâ. sını âdeta emrine rametmiş vazi- yettedir.