20 Nisan 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

20 Nisan 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BASUR TAN», in YALMAN kird, 'n hedefi; Haberde, fi- rüst,” ber seyde ii ;Yde temiz, di ja Mevcut değildir. Asya p Pileiy MPerynlist değildirler. Bi. * Pr Pekta g ve mülklerinde göz - eri başlarına 2 için, Avrupa dev. v Musallat olmadıkça Yâr, Omun içindir ki kotaşularımızla. olan mii. dalma dostça olmuş - ufak tefek hu. ve dostluk ha. asıldır. Hariciye dönüşlü, İrak ve Türkiye bir taraftan Srada, bir taraftan As. kadar uzanan bir dost z Yücüde getirmiş olacak ; miri Ve hudutlarında bey. nihayet buztin başla. Yİ Çocuk ve ilk tahsil SEREN , , j ; Sam TAN , ' , ş N ilim Terbiyesi için.. Yeni Mektep Teşkilâtı Lâzım rogram, okul talebeyi muhakeme etmiye, dü- şünmiye alıştırmalı, ilmi ka- fada yetiştirmeli, diyor. Bu sona varmak için tavsiye etti- ği yolları öğrenmek ister misi- niz? Şunlar: “Her derste sırası geldikçe bir meseleyi meydana çıkarmak, me- selenin halli için yollar aramak, â- rada muvafık görülenleri ve yara- yacak bilgileri, malzemeyi topla- mak, sonunda meseleyi çıkarmak delilleri mukayese etmek ve tart- mak, sonunda meseleyi çıkarmak, ve hüküm vermek, en sonunda da gıkarılan neticenin doğru olup ol- madığını tahkik etmek İşin öğret- men talebeye kılavuzluk edecek.,, Bu satırları okuyanlar: Ne İyi, divenainain Talent “terbivecilisi kendine sanat edinmiş, şüphenin tadını tatmış, sistemler Üzerinde yorulmuş (o tekniklerin © sahle- rinden zarar görmüş bir adam için akslilâmel ayni olmuyor. Size fik- rimi çok açık söylemek İstiyorum. Önce şu “ezber,, sözünü ele ala - ım ve “kaç türlü ezber olabilir?,, Sorusunu da soralım. Birkaç tür. 1ü. E zberin çeşitleri: İ—Koörükörü ne ezber, Elime bir sosyoloji kitabı alırım ve bunun her hangi faslını anlamadığım balde kerrat cetveli, yahut kuran ezlerler gibi ezberlerim. 2 — Anlıyarak ezber, Elime aldığım, sosyoloji Kitabının meselâ “umumi sosyoloji” faslıdır, Kitabm dediklerini hep anladım, anladıklarım da iyice hatırımda kaldı, Artık öğrendim sanıyorum, Halbuki günün birinde bana şu soruyu sorarlar: İdesl nasl bir ol. gudur? Sosyal olgu! Derim. Peki amma, sosyolojinin hangi kısmma girer bu ölgu? Ekonomik 80syolo- ğiye mi? Ahlâki sosyolojiye mi? Dururum, yahut: Ahlâki sosyoloji. ye girer dersem, "umumi sosyolo. İf” yi yine anlamamış oluyorum. Çünkü eğer anlasaydım, bunun ce- vabını doğruca vermiş olacaktım. N © yapmalıyım ki ben bu “u- mumi sosyoloji” fikrini doğru olarak alabileyim? Bunun tek çaresi vardır: “Kenli bilgimi kendi enerjimle istihsâl etmeliyim" Onun için “öğretim faal olmalı” demeyip “şahsi, metodik ve yaratı. & bir travayin mahsulü olmalıdır,, demelidir. Öğrenici yerinde olanlar o kadar çok şüphe etmeli, o kadar çök araştırmalı ve o kadar çok şahsi istihsal yapmalı ki nihayet şahsi bir kanaat sahibi olabilsin. Tahsil madem ki bu kadar şahsi bir çalışmanın mahsulüdür, o hal- de öğretmene ne lüzum var?. Der. lerse cevap vereceğim. ————— —— | tanmmiim etmiştir. Bir hamalaon kuruş veriniz: — Mersi, diye mukabele eder. Türkçedeki karşılıkları bu kadar kolay olmadığı için bize selâmlaşma tabiri lâzımdır. İki Türkün yabancı bir dille selâm. laşması kadar garip ve gülünç bir sey olur mu? , YAZAN: ismail Hakkı Baltacıoğlu (Mülga Dartilfunun Terbiye Profesörü) B ir misal fikrimi deha açık gösterecektir. Ağaç yetişti. ren bir bahçivan ne yapar? Ağacı einsini bilmiye mecbur olluğu bir toprağa diker, gübre kor, etrafın dâki otları ayıklar, dibini beller, böceklerden korur, sular rin. kısası ağacın evrimine “yardım” e- der. Bu da dış şartları temin et - mekle olur, Fakat bahçivan hiçbir zaman ağacm evrimi yerine kalm olmaz. Onun hayatı fonksiyonları yerine geçmeyi, onun hesabına çi- çek açmayı, meyva vermeyi düşü. nemez. Bu ağaç ve bahçivan hayali gözönünde terbiye pedagoji mMo- dalarına tâbi olmıyan ezeli düstur- larmdan birkaç tanesini burada tekrarlayıverelim: 1 — Terbiye muayyen bir çevre içinde çocuğun büyüme ve olgunlaşma fiiline bir yardımdır. 2 — Bu yardım terbiya B ugün Akdenizde iki im- Paratorluğun O gayeleri ve siyasetleri çarpışmaktadır. Bahrisefit siyasetinin en canlı noktasını Süveyş kanalının a- nahtarı teşkil etmektedir. Sü - veyşin anahtarını mahallinde- ki askeri tertibatla hâlen el'n - de bulunduran İngiltere Hin - distan yolunun selâmetini kol - lamaktadır. İtalya ise Trablus ve Şarki Av. rupa müstemlekeleriyle Habeşis. tanm muvasalası bakımmdan Sü, veyş kanslmı uzaktan tehdidi ve kontrolü altında bulundura. bilecek vasıtaları aramakta ve as, keri tertibatmı 0. ha göre hazırla. maktadır. İki imparator. luğun bu hususta aldıkları tertibatı maddeler geklin. de aşağıya hülâsa edelim: İngiliz kuvvet , leri o mahallinde Süveyş kanalınm kontrolline sahip Yaziyettedirler. 26 Ağustosta Mısır - Wlarla aktedilmiş olan ittifak mua- hedesi mucibince İngilterenin elde ettiği avantajlar şunlardır: T — Mısır kıta, s1 İngiliz aske Ti kuvvetleri ta- rafından tahliye edilecektir. Fakat buna mwkabil 10 tavvareya kâr Çalışan denilen tekâmülün diş şartlarını teminle olur. 3 — Mürebbinin yapabileceği en büyük yardım doğ. rudan doğruya (müdahele, tedriş ve telkin ile olan) değil, dolayi dış (yani sosyal) şartları temin ile olur, 4 — Çocuğa terbiye iç işidir, onu yarstan ço - cuğun kendisidir, ger bu dediklerim doğruysa E proğramı dediği gibi yap- makla çocukların “ilmi bir kafada” yetişmelerine imkân yoktur. Çün- kü ilmi kafa öğretmenin doğrudan doğruya olan, telikinci “tesirleriyle iye verilmez. iki imparatorluk Çarpışıyor Mücadele Süveyş Kanalı içindir bali Kİİ ek Dolu dizgin silâhlanmıya karar veten İngil - bin kisilik kara oferede, bu kararın ilk semereleri görülmiye baş kuvvetleri ile 400 ladı: 75 tayyare taşıyacak olan yeni bir tay - yare gemisi denize indiriliyor. j hindinin knenedü iü ii, Yavrucak teşekkül etmez. İlmi Kafanm te - şekklilü için Üç çare vardır; 1 — Alimin muhiti, 2 — Alimin çalış- ma tekniği, 3 — İlmi eser icat et- mek. Eğer bu şartlar yoksa ilmi kafa da yoktur, Müfredat proğramı çocuk terbiyesinde hedef olarak il- mi kafayı alsaydı, ilmin tekniğini de birlikte alacaktı ve valizin telkin şartlarından değil, âlimin istihsal şartlarından mülhem olurdu. Bu işin de hazmedilmemiş oldu- Bunu göstermekle kalıyorum. Şu- nu da söyliyeyim ki yüksek hedef lere ancak yüksek tekniklerle varı. labilir. İlmi tenkitten ürkmüiyelim, miktarda kuvvetler Süveyş kana- Wi muntakasını işgal etmiştir. TI — Mısır orduların bir İngi . liz askeri heyeti marifetiyle talim ve tanzim edilmesi , Ni — Harp vukuunda İskende, riyenin üssübahri haline getiril. mesi, Böylece Süveyş kanalmm kon- trolü ve hâkimiyeti düşünülerek evvelde yapılmış olan üç üssübah. riye İskenderiye ile dördüncüsü ilâve edilmiş olacaktır. Havai ve bahri tahşit ve muva. salan merkezleri haline konmuş olan Kibrm. Hayfa ve Akabe ile İn. giliz kuvvetleri dört İstinat nokta» sma dayanmış bulunuyorlar. Bu suretle Süveyş kanalı mmta. kasındaki fiilen devam eden İngi. liz hâkimiyeti ve işgali dört sev. külceys Üsetine dayanmıştır. İtalyanların Uzaktan kontrolları g neilizlerin saha üzerindeki İba vaziyetierine mukabil £ talyanlar da Akdenizde aralıkları sz noktaları tahkim ederek ve ha. zırlıyarak uzaktan kontrolü temin suretiyle mukabele etmektedirler. İtalyanlarm bahri ve havai üs, leri: I — Sicilya ile tunus arasında, ki mesafeyi azaltmak için Pan- tellerin adasını tahkim ettiler. II — Tobrowk ve Leros havai | ve bahri üsler haline konmuştur. TN — Kızıl deniz mmtakasm. daki yüksek vadilerde. Havai kuvvetler için hazırlıklar tamamlanmış ve Massouah daha ziyade tahkim o'unmuştur. İki imparatorluk karsı karsıya B u vaziyetlere bakılınca çıka. rılacak hüküm meydanda. dir. İtalya, İngilterenin Hint yolla- rını tehdidi altında bulundurmak- tadır. Halbuki İngiltere mahallin. de ve halen Süveys kanalmm üs- tündeki hâkimiyeti ilk feajya ana GUNUN -KRAS Tarife Komisyonlarına Bir Ariza Gazetelerde okuduk. “Elektrik ve havugazi tarife komisyonu bü hafta toplanacak, üç aylık tarifeyi tesbit e- decektir. Tramvay tarife komisyonu mayıs başlarında toplanacaktır. Bu iki komisyondan da halkın bir. gok dilekleri var, Ben onlar nâmmna bu komisyona baş vuruyorum. Biliyorsunuz ki, havagazl, elektrik, tramvay, bütün ecnebi şirketler asır. lardanberi bir sülük gibi bu halkım ka nma yapıştılar, sermayelerine yüzde yüz kâr için, yüzde iki yüz kan em - diler. Bu şirketlerin, ecnebi bankalar kanalile ecnebi memleketlere aaklet- tikeri safi kâr milyonları, milyarları aşar. Bu safi kâr, emzikli kadın me- mesindeki sütile, ateş kazanmdaki ça lışan işçi emeğile, çocuk ağımdaki lokmasile, genç, “ ihtiyar bütün bir halk gıdasından kestiğile ödedi. Ücret dediler, maliyet fiyatlerine yüzde yüz, amortisman bedelinden, ihtiyat sermayeye, yüzde iki yüz a- yırdıktan sonra, milyonları temin 6 decek safi kâra göre ücret kestiler, saat kirası, vergi, açma ücreti, bil « mem ne cezası dediler, bizi araca İ kestiler. Elektriği bu memlekete rad yum, gazı küş sütü pahasma sattı « lar. Çamurlu suyu, kolonya suyile ay İni fiyata getirdiler. Tramvaylarda sardalye kutusuna balık istif eder gi bi doldurdukları halkı, keyiflerine gö re en yüksek ücretle bir taraftan bir tarafa naklederken, çalıştırdıkla rr İşçilere azın en azmı ücret diye ver» diler, işçiden ve bizden kırptıklarmı, | memleketlerindeki trüstlerin huzuru İ na miüstemleke kârı, müstemleke soy gunu yaftasile, altından dağlar gibi yığdılar, > Ru kapitülâsyonlar devriydi, diye - ceksiniz. Eyet.. O devri arkada bı » rakmak için, hükümetin, Nafıa Ve - kületinin açtığı şanlı mücadeleyi, bt, tün halk gurur ve sevinçle takip edi- yor. Fakat şirketlerin bu zavallı hal ka ettiği işkence daha yetmedi, soy « ün daha bitmedi, Bu halk fakirdir... Fakrına nisbetle ticretler yüksektir, Sermaye kâra doymaz... Hep şikâyet İşidir... Ya az kazanır, ya zararlıdır... Bütün şirketlerin size verdiği hesap- lar, zavallılar bu memlekette fisebi - Hillâh çalışır gibi gösterir. Her aile nin bütçesine bakmız, şirketlere ver- diği para, yiyeceğe verdiği paranm Iki mislidir, Bizim gıdamızı kesmek - tense, bu şirketlerin kârmı kesmek, insanlığa daha yakışır bir iş olmas mı? Adsız Yazıcı İ Okuyucu Mektubu Üsküdar Tramvaylarında Bilet Ücretleri Çaralıcalh okuyucularımızdan B. Hikmet yazıyor: “ — Çamlıca, dünyanın en gözalıcı, şirin bir köşesidir. Fakat, vesaitsiz» lik, yahutta tramvay ücretlerinin pa halılığı yüzünden istenilen rağbet te min edilemiyor. İstanbulda Fatih - Şişli mentakası 12 kilometredir. Beş buçuk kuruşluk bir bilet alınır. Halbuki ancak 5 ki lometre uzaklıkta bulunan Üsküdar - Çamlıca hattında biletler, 8,5 kuruş- tur, Acaba Üsküdar tramvay şirke - ti, bilet ücretlerinde bir tenzilât ya- pamaz mr? Çocuklarımız, Çamlıca - dan Üsküdar mekteplerine 7 kuruşla gidip geliyorlar. Bu tcret, birkaç nü- fuslu bir aile babası için düşünüle - cek kadar ağırdır... mm vatımm Şarki Afrika müstemle. keleri ve Habeşistan ile muvasalâ, sm âdeta emrine rametmiş vazi- yetledir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: