26 Mart 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— T M TAN ( sPOR ) Macar- İtalyan güreşi | OksFuRUU KAZANDIRAN — | Ağzında kumarıda magafo nu bağlı olan küçük Ma; re etmiştir. Küçücük Boyu İle En Bü- yük İşi Gören Masey Evvelki gün Taymis nehri üstünde yapılan ve dünkü nüshamız- da tafsilâtı çıkan Oksford — Kembriç yarışınm en ehemmiyetli noktalarından biri de,Oksfordun dümencisi on bir yaşındaki Ma- seydir. Arka arkaya on üç senedir rakibi Kembriçi geçemiyen Oksfordluların küçükMarsey'i çalışmıya başladığından beri talih- leri değişti. Okuyucularımıza on bir yaşındaki bu harika çocuğun İngiliz gazetele - rinden aldığımız hususiyetlerini ve yaptığı işin büyüklüğünü biraz anla- talım: Oksforü kayığı gibi sekiz çifteli bir yarış kayığında dümencilik etmek ne demektir? Taymis nehrinin mutat akınlarını ve günün rüzgâriına naza- ran değişen anaforlarını ihtiyar bir denizci kadar bilmek ve hesaplamak elzemdir. Bu iktidar senelerce devam eden tecrübelerle elde edilebilir. Suyun ahvalinden anlamaktan baş ka bir de idarecilik kabiliyeti vardır. O da, kürekçilerin kabiliyetini fevka- lâde incelikle kavramak icap eder. Çünkü yarış esnasında rakip kayığı ne zaman geçmek lâzımgeldiğini dü- menci kestirip ona göre atma tem - posunu değiştirterek kayığını ileri at latacaktır. Eğer o kumanda rakibin yorgunluk vaziyetini ve kendinin mu kavemetini iyi hesaplıyamadan veri- lirse, muhakkak bir mağlübiyete yol açpmış olur, Küçük Masey bu evsafın hepsine sahip olduğu gibi, çok kalm'sesi ve fevkalâde sert emirlerile büyük ağa- beyleri kadar yaşlı kürekcileri tirtir titretecek otoriteye de malikmiş.. ADANADA KIŞ SPORU Adana, (TAN) — Adana sporcu - ları bu yıl kayak sporlarına büyük bir ehemmiyet vermişlerdir. Her haf ta Bozantiye gidilerek kayak sporla. rı yapılmaktadır. Halkevi, kayak sporları için elli ki- şilik ve elbiseye varıncıya kadar mü kemmel malzeme hazırlamış bulun - duğundan Adana sporcuları hemen hiç bir kayak fırsatını kaçırmamak- tadırlar. Kara hasret olan Çukurovalıların kış sporlarına karşı gösterdikleri a- lâkaya şaşmamak gerektir. Gençler, Cumartesi günleri — kar vaziyetini telgrafla Bozantiden sor « makta ve Pazar sabahları kafile ha linde trenle Bozantiye gitmekte, ge- celeyin Adanaya dönmektedirler . Hukuk ve ziraat talebelerinin maçı “Ankara, 25 (TAN) — Hukuk fa - kültesi ve ziraat enstitüsü talebeleri arasında futbol takımları teşkil edil- mişir. İki takımın ilk karşılaşması 4-1 hukuk takımının mağlübiyetile neticelendi. —ANo! Allo! | FBalkan Güreşleri İzmirde m.? Gazetelerde çıkan bir ha - bere göre geçen sene isteksiz lik yüzünden yapılamıyan Ba kan güreşleri bu sene pana - yır münasebetile Izmirde ya: pılacakmış. İstanbul gibi gü- reşin en kesif bir merkezi ve Balkan güreşlerinin dört se- nedir yapıldığı yeri bırakıp müsabakaların İzmirde terti- bine kalkmak gerçi Izmir için zevkli ve istifadeli olur am - ma İstanbul gibi bu sporun en kesif merkezinde dört se- nedir gösterdiği alâka ile Balkan güreşlerini haki - katen diriltmiş olan bir. yer- deki seyirci kütlesini sevdiği bir sporun en mühim bir ha- reketini takipten mahrum bı: rakmak demektir. Rivayet ikidir: Birisi, bu kararın İzmirde güreşi inkişaf ettirmek — için verildiği; diğeri de Istanbul - da fazla tenkide maruz kal- mak endişesinden dolayı itti- haz edildiğidir. Allahü Alemi bissevap Bulgar Güreşçi Avru- pa Şampiyonluğunu Kaybetti Sofya, 25 (TAN) — Pariste dün akşam Pale d'Sporte salonlarında yapılan beynelmilel güreşlerde ma - ruf Bulgar pehlivanı Dan Kolof, Por- tekizli serbest güreş şampiyonu Pe- reyra'ya yenilmiştir. Böylelikle Dan Kolof, Avrupa serbest güreş şampi- yonluğunu elinden kaçırmıştır, Galatasarayda Evvelce ilân ettiğimiz gibi yüksek mürakabe heyeti içtimar 27 mart 937 cumartesi günü saat 14 te klüp loka linde yapılacaktır. Sayın azanın be- hemehal içtimada hazır bulunmaları ehemmiyetle rica edilir. Müsabakayı 3 — 4 Macarlar da gazeteler ve halk Alman minder İtalyanları himaye ettiğini, yoksa maçı Macarla- rın 2—5'kazanacakları muhakkak olduğunu söy- lemişlerdir. Müsabakalarda İtalyanların Tozzi, Kalegati ve Donatti gibi Macarların da Karpati, Bobiş ve Rihecki gibi maruf güreşçileri vardı. Macarlar 56, 61, 66 ve ağır sikletleri hep tuşla İ - talyanlar da 72 ve 79 kiloyu ekseriyetle ve sayı hesa- bile, yarı ağırıda tuşla kazanmışlardır. Milli güreşi Macarlar Kazandılar Martın ilk haftasında yapılacak iken ayın yir - misine tehir edilmiş olan Macar — İtalyan Gre - ko — Romen milli maçı Cumartesi akşamı Peşte- milli tiyatroda binlerce kişi huzurunda yapılmış- tır. Müsabakaları bir Alman minder hakemi ida- kazanmışlarsa hakeminin İtalya milli güreş takımının an - trenörü (Feher) isminde bir Macar- dır. Bu adam 928 senesinde İstanbu la gelmiş olan Macar takımı güreşçi lerinden idi. Türkiye krosu Ankara, 25 (TAN) — 28 mart pa zar günü Ankara stadyomunda ya - pılacak olan Türkiye kros kantri mü sabakalarına Ankara mıntakası nâ - mına iştirak edecek atletler bugün seçilmiştir. Muhafizgücü 3, Demir spor 2, Ankaragücü 6 ve Altınordu 1 atlet vermektedir. Bursada bisiklet koşusu (Bursa muhabirimizden) — 21.3. 937 pazar günü öğleden sonra saat beş buçukta “Atatürk Stadında,, * bine yakin bir seyirci kütlesi önünde yapılan bu pist koşusuna Bursa bisik letçilerinden 12 genç iştirak etti. Koşu 15 kilometreye muadil 37,5 tur üzerinde tertip edilmişti. Ayni kuvvette olan koşucuların zaman zaman biribirlerini geride bı- rakmak için yaptıkları ataklar halkı heyecana getirerek koşuya ayrı bir zevk veriyorlardı.. Ayni şekilde de « vam eden koşunun son 3 turunda se- yirciler koşucuların gösterdikleri bü yük enerji ve gayretle heyecanlan - dılar. Neticede hepsi- “ Acar Idman ” yurdundan olmak Üzere 1 nci Bekir Beret, 2 nci Kemal, 3 ncü Emin, 4ncü Faruk, 5 nci Hikmet geldi. Henüz genç ve bu sporun acemisi sayılan Kemalin 2 nci gelmesi orda bulunan bütün seyircilerin takdirine sebep ol du. İzmir At Yarışları İçin Hazırl.x İzmir, 25 (TAN) — * Nisanda baş lıyacak olan ilkbahar at koşuları için 7523 liralık havale gelmiştir. Başve- kilimizin imzasını, taşıyan bir tamim de de koşulara her senekinden fazla ehemmiyet verilmesi istenmektedir. Şimdiden kırk atlı gelerek antren - manlara başlamışlardır. Milli Küme Lisansları Futbol federasyonu tarafından mil li kümeye iştirak edecek oyuncular için hazırlanan milli küme lisansları dün İstanbul mıntakasma gelmiş ve ait olduğu Fenerbahçe, Güneş, Gala- tasaray, Beşiktaş klüplerine tevzi e- dilmiştir. Klüpler badema bu lisans - larla oyniyacaklar ve bu lisansı hâ - mil olan oyuncuya hiçbir süretle iti- raz edilmiyecektir. Yarım Ağır Boks Şampiyonluğu Brüksel, 25 (A.A.) — Yarı ağır giklet dünya ve Avrupa boks şampi- yonluğu için yaprlan maçta şampi - yon Belçikalı Gustave Roth, İtalyalı Merlo Grecisoyu 15 inci ravundda sa yı hesabile yenmiştir. 26 - 3 - 937 Hi KÂYE İT GÖNÜL MÜCADELESİ anımellerinin direklerine has H retli bir sevgili gibi sarıla- rak örttüğü geniş terasta dört kişi oturuyorlar: Nihal, teyzesi, nişan- lısı Ömer ve Ömerin dayısı Ahmet. Nihal açılır, kapanır bir iskem- leye uzanmış, gözleri kapalı, elin- deki büyük, kızıl karanfile dudak- larımı sürerek öylece sessiz duru - yor. Rüzgâr beyaz eteklerini uçura- rak bacaklarını serin bir okşayışla savurdukça gülümsüyor ve uzun siyah kirpikleri esmer yanaklarının üzerinde hafif hafif kımıldıyor. Genç kızın pek yakınında oturar nişanlısı bir erkek ne kadar güzel olabilirse o kadar güzel.. Geniş o- muzlarının üzerinde taşıdığı güneş- ten tunçlaşmış kumral başı dimd.k, gür kumral kaşlarının altında de- rin bir pırıltı ile yanan kurşuzi göz levi bir kadın için büyük bir tehlike olabilecek kadar şahane bir güzel- likte.. Biraz ötesinde Nihalin tey- zesi oturuvor, mavi gözlü, ak saçlı yaşlıca bir kadın. Onun yanında da Ömerin dayısı Ahmet var, Ah- met yavaş yavaş bir şeyler an!lat- makta. Çok çirkin bir adamn, Fakat büyük bir zekânım aksini tasıyan gözleri güzel değilse bile yüzünde en iyi yerleri.. Sonra bu adam öyle güzel konuşuyor ki... Nihal kapalı gözlerini arada sı- rada açıp nişanlısına gülümsiyerek onu dinliyor. Ömer genç kıza hay- ran hayran bakarak onu dinliyor, genç kızın teyzesi alâka içinde onu dinliyor ve o gözlerinin derinlerin- de garip ateşler yanıp sönerek an- latıyor, anlatıyor.. N ihal, yine çok üzüntülü bir halin var bugün? Genç kız dizlerinde duran gerge- fine iğnesini asabi bir hareketle saplayarak cevap vermiyor. Teyze- si onu derin derin süzerek, sözü değiştiriyor: — Ömer, gelmiyor mu bu akşam Nihal? — Sende bir şey var bugünlerde Nihal, yine cevap vermiyorsun ba- na? Hem de nekadar dalgınsın öy- le... Genç kız, silkinir gibi bir hareket yaparak hayretle teyzesine bakıyor sonra yavaş bir sesle: — Ahmedin söylediği şeyleri dü- şünüyordum da teyze, diyor. Ondan biraz dalgınım galiba. Ne kadar güzel anlatıyordu değil mi? — Evet, çok ince bir adam. Am- ma, o kadar da çirkin ki zavallı!. — Fakat konuşmıya başladığı zaman gözleri ne kadar garip par- lıyor, ne tatlı sesi var yarabbim! YAZAN : Peride Celâl Sonrane kadar da çok şey bili . yor... ; N ihalin — teyzesi birdenbire genç kızın sözünü keserek bahsi değiştiriyor: — Sen boş lâfları birak amma Nihal diyor, bugünlerde ne kadar tembel bir kız olduğunun farkında mısın? Daha şu elindeki işi yarım- lamadın bile.. Düğüne de az kal . dı. Her işde böyle yaparsan bil - mem ki hazırlığım ne zaman bite. cek.. . Nihal susuyor. Teyzesi yüzünde tatlı bir tebessüm belirerek devam ediyor : — Ömmer de acele ediyor. Zavallı çocuk.. —Onu öyle seviyorum ki.. Yüzü gibi, kalbi de güzel pırlanta gibi bir nişanlm var Nihal.. « Genç kızın yüzündeki düşünceli mâna silinerek, gözleri güldü. Şimdi ,ince uzun parmaklarmın arasında iğne sür'atle işliyor, yu - varlak gergefe gerili kumaşın üzeri ” renki bahar çiçekleri başladı , B Ol yıldızli bir yaz gecesi.. ; İki nişanlı bahçede geniş bir meşe ağacma dayanmış yanya-. na ğunıyorlar. Nihal gözlerinde a- teşli bir humma yanarak getiç ada Li bakıyor. Ömerin kurşuni göz - leri karanlıkta daha koyu, daha parlak görünüyor.. Dudaklarının kenarmdaki — tebessüm, duyduğu saadeti yüzüne iyice yaymış. . Yapraklar ince fısıltılarla hışır- dıyor. Rüzgâr, menekşe ve gül ko. kuyor.. İki nişanlı biraz daha so - kuldular ve başlar biribirine yak laştı, Şi_mdi ay bulutların altındadır... Hafıf bir meltem esiyor.: Toprak ve Çlcel_( kokusu bahçenin her köşesi. he sinmiş, biribirine sürünerek hı- şırdıyan yaprakların sesi dâha de. rinden etrafı kaplıyor ağmur geniş nencereleri sid- detle kamerlameakta.. Bu - hı"lşr biribirine eklenmiş, büyük geniş bir garşaf gibi semayı kap - lamış. Hava kabil olduğu kadar sı. kıntılı.. , Nîha] bir koltukta oturmuş, el- îe_rı dizlerinde kenetli. sözleri zev. k_’“"“n hafif süizülmüş karşısmda- ki adamı dinliyor. Karsısmdaki adam Ömerin dayı. si Ahmet... İnsanı süküta, düsün - ceye davet eden, zevkten üstün bir ile dolmıya saadctle saran, kalınca y'umllşak sesi tatlı bir musiki gibi odayi duruyor . Genç kızm gözleri onu dinlerke? daha irileşiyor, dudaklarmın Ü” cunda hafif bir titreme var.. YÜ hasta bir insafl gi bi solgun.. Yalan söy"b"" sunuz! a Genç adam ıo!—' ieri büyümüş, Y? zü sapsarı ediyor : — Yalan söylüyorsunuz! — Kendinize gelin Ömer. Banâ hakaret ettiğinizin farkımnda misi * nız? Bunu söyliyen Nihalin teyzesİ de Ömer kadar bitkin bir halde... Çöktüğü koltukta şakaklarm! SL karak genç adama bakıyor. . — Pîki amma niçin yaptı bullf niçin yaptı? . : Nihalin teyzesi" » gözleri: gözlerinden kaçırarak : — Bilmiyorum, diyor . Genç adam kurşuni gözlerinde şimşekler çakarak ayağmı hidd le yere vuruyor : — Ben şimdi ne yapayım? On * suz nasıl yaşarım. Bunu da hiç dü: ni- onuD şünmedi mi? . Elini mustarip bir hareketle al nmdan geçiriyor ve birdenbire âf“ Kkasma dönüp kanıya yürüvor. G€“ niş omuzları ihtiyar, gücsüz bir & dam gibi çökmüş, başı yeisle sark” mıs.. Öyle zavallı bir hali var k'l'—ı- gittikten sonra Nihalift O teyzesi yavaş yavaş başle nı kaldırıyor Yanmdaki etajerde? bir kitap alrp arasmdan bir mek * tup cıkarıyor ve Nihalin giderke? kendine bıraktığı bu mektubu alfif düşünce içinde buruşmuş, gözle yaşlı tekrar bir defa daha oku * yor: “Teyzeciğim: “Gidiyorum. Bu sabaâah uyandı” ğınız zaman — beni bulamıyacakSl- nız. Sizi bir müddet için yalnız bırakacağım.. Beni affediniz. Fa * kat buna mecburdum... Siz beniti için ayni zamanda iyi bir ankada$- ta olduğunuzdan size her şeyi â* çıkça anlatacağım. Zaten bir Za * mandanberi kendi kendime nasıl bir mücadele içinde olduğumu bi* raz siz de anladınız.. Hattâ bel bu düşünceli mustarip halimin .se- bebini Ömerden soğumiya, onu e8“ kisi gibi sevmemiye başladığımâ bile verdiniz . Eğer böyle düşündünüzse yanıl- mış olacaksınız, teyze.. Çünkü beft Ömeri her zaman için sevmişimdir: Yalnız size burada yüzüm kızarâ”* cak bir şey daha itiraf edeceğim- Beni asıl betbaht eden bu aşkın bif başkasmı daha sevmeme mâni ol « mayışıdır. Buna hem şaşırdığın!Z hem de bu ikinci adamım kim oldu ğunu anladığmızı sanıyorum. Artık onun Ömerin dayısı oldü- ğunu söylemiye lüzum var mı bil” mem... B ni bu hareketimden dolay? ayıplamayımız, teyze.. Ont elimde olmryarak sevdim ve bu yi den o kadar istırap cektim ki.. »- (Arkası Sa. 11 Sü 1 de

Bu sayıdan diğer sayfalar: