28 Ocak 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

28 Ocak 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. Şeytana uyan adam mahküm oldu. Geçen gün yazmıştık: Hasan | sminde Elâzizli bir adam Lâleli- Ge Belediye tahsil şubesi odacılarından İlhaminin kümesinde ya kalamış ve Müddeiumumiliğe zaman: — Ben bu yaştan sonra şeyta verilmişti. Hasan yakalandığı na uydum. Bir kadınla beraber gidiyordum. Yolda vazgeçtim. Kad sakız gibi bana yapışmıştı. Elinden kurtulmak için kümese girdim, demişti. Dün Asliye Dördüncü Ceza mahkemesinde bu davaya bakıldı. İlhami le karısı Süreyya da davacı olarak bulunuyordu. Hasanın Niğdede hırsızlıktan iki aya mahküm olduğu ve hapisanede yat- tıktan sonra nezaret altında bulunma cezasını çekmeden kaçtığı da Niğdeden gelen telgraftan ani laşılıyordu, Davacılar davaların- dan vazgeçtiklerini söylediler, Müddeiumumi cezalandırılmasını istedi. Müzakereden sonra Hasan bir ay beş gün hapse mahküm oldu. Bir dövme, sövme davası « Dün asliye dördüncü ceza mahke- mesinde bir dövme ve sövme davası- na devam edildi. Davacı Ambarlı kö- Yünden Bayramdr. Suçlu yerinde de ayni köyden kasap Recep İle icra me- muru Şükrü vardı. Bayram iddiası- »ı şöyle anlati — Hâdise günü kasap Recep ile ic-| Ta memuru Şükrü haciz işini bitirdik- ten sonra kahvehanenin önüne otur - ruşlar, rakı içiyorlardı. Beni de o - raya çağırdılar. Recep bana evvelâ #övdl. Sonra da tokatladı. Ben ken- disine hiç mukabele etmedim. İcra memuru Şükrü de hem sövdü, hem de İskemleye davrandı. Kafama indi ; lu. Korucu Mustafa tuttu. Şehitler dinlendi. Bazıları Bayra - mm dövüldüğünü, bazıları da hiç bir #*y görmediklerini söylediler, Tera Memuru Şükrü: — Ben de Bayram hakkında davas |” cıyım. Hukuku umumiye şahitleri din | * leteceğim, N Reis sordu: — Kuzum, senin şahitlerin de bun- Muhakeme, şah için ta edildi. Askerlik Yoklaması Bakırköy Askerlik ( Şubesinden: 25-1.937 gününden itibaren yerli ve yabancı 333 doğumlu mükelleflerin ilk yoklamalarile 308 ilâ 328 doğum lu ihtiyat efradmm mutat olan sene lik yoklamalarmna başlan . AA kadarann bizzat veya mektupla mü- racaat etmeleri ilân olunur, tlerin çağırılması i Bir ölüm Hadisesinin içyüzü Müddeiumumilik dün bir şüpheli ö- lüm takibatını bitirmiş ve cesedi pi ien tabibâdil Enver Karan e müsaade elmiştir. Hâ- çok tuhaftır: Fatihte Atpazarında oturan Hasan oğlu Şakir isminde bir zat cumartesi günü Galatada bir otomobile binmiş, İşoföre “çek” demiş, Şoför, köprüye doğru ilerlemiş ve yolcusuna sormuş Nereye gideceğiz? Şoför, bunu birkaç defa tekrarla muş. Yolcu başını oturduğu yere da- yamış. Hiç cevap vermiyormuş. Şo- för arabadan inmiş diği kapıyı açarak kendisine d muş ve Şakirin cansız bir külçe h linde yıkılıverdiğini görmüştür. B | dan sonra bir polis çağırılmış ve ölü otomobille Galata merkezine götürül- müştür. Şakirin kalp sektesinden öl ılmıştır. üğü an Ii Mustahzar iâçların Tarıfnameleri Yerli ve ecnebi tip mustahzarların şişeleri üzerinde ve içine konulan ta- rifnamelerde ilâç maddeleri miktarla. rını ve nevilerini gösterir kâfi izahat bulunmadığı son yapılan kontrollerde anlaşılmıştır. Sıhhat Vekâleti bu gibi ilâçların satılmasma müsaade e- dilmemesini sıhhat müdürlüğüne bil- İdirmiştir. Sıhhat müdürlüğü, bunun için bir müddet tayin edecek ve bu müddet sonunda noksanları tamam- isnmamış olarak piyasada görülecek tıbbi mustahzarların satışmı menede- cektir. Y -İenktım. Beni hırsız sandılar, Yaka-| İNiye annen ye girdin, sokakta kaldıysan İ mmm. Kömürtükte Yakalanan Bir genç Polis dün asliye dördüncü ceza mahkemesine bir genç getirdi, Aya- ğında çorapaız ve eski bir rakarpin, | sırtında yazlık beyaz bir garson ©8- keti vardr. Reis adını, senmi sordu: — Ben Bursalıyım. Adım da Ke- malettin. Bursanm Topane mahalle- sinde Yildiz sokağında 4 numaralı ev- de otururum. Uvey annem var. Pazar tesi günü Istanbula geldim — Niçin geldin? — Iş bulmak için... Burada tanıdığın var mı? — Hiç kimsem yok, Peki, geldiğin gün nerede yat- tn? — Kar yağıyordu. Yatacak bir ye- rim yoktu. Köprü altmda yattım. — Oğlum, mademki tanıdığın yok in siracık evinde yatma- din da karda, tipide Istanbula gel din. — İş bulacağımı sanıyordum. Bundan 8onra polisin tuttuğu zabit arakası okundu. Iddia şuydu; Kemalettin dün gece saat 20 de Sa- lipazarında Salıpazarı apartrmaninn alt katında yakalanmıştır. Buraya hırsızlık yapmak için girdiği zanne- dilmiş ve bekçiye teslim edilerek po- lise verilmiştir. | Bundan sonra hâkim sözü suçluya verdi. O, Anlattı; >vvelisi gün köprü altında yat- Uşüdüm. Dün gece sığınacak bir r aradım. Apartmanın kapısı açık- Odunlukta yata- tı. İçeriye girdim. ladılar, Kürek sapiyle dövdüler. Her| tarafım yara bere içinde... Ben hırsız değilim. Şimdiye kadar da hiç bir sabıkam yok. Reis Fazıl sordu: — Oğlüm; burası Tetanbul. herkes anık; bekğileri palteleriçök dikkat ederler.'lasim yabancı yere sokmaz- lar. Sen Sühü bilmiyoflün, oraya ni- polise | gider, bana bir yer gösteriniz, derdin Sana bir yer bulurlardı. Bundan sonra şahitler dinlendi Müddelimumi muavini o Hikmet,| suçlunun kömürlüğe hırsızlık kastiy girdiğini isbat edecek delâl! bulun- madığı için beraat kararı istedi. Mah. | keme de, Kemalettini berset ettir. di. YENİ NESRİYAT Keloğlan Masalları — Naki Teze. lin bu eseri çıkmıştır. HALK OPERETİ Pangaltı Tan sinemasında Bu akşam 21 de HALIME BU AKŞA MELEK Sinemasında M 8.1.9517 ”GRETA GARBO,, nun "LA DAMO KAMELYA,, filmindeki partöneri, Brodway Melodisi filmininunutulmaz yıldızı ROBERT v JEANET tarafından Fransızca sö AMERİKANIN GENÇ VE EN GÜZEL ARTİSTİ: TAYLOR e GAYNOR lü olarak yaratılan : TAŞRA KIZI Zevk - Neşe - Gençlik ve saadet filmi - Nefis bir mevzu. BÜTÜN CEK . ERKEKLER HAYRAN KALACAK, BRIÇ MESELESİ 9 y Vi Koz karo. (S) leveleri yapar, oynar 4 10737 v Ds * s3 * Dv105 AV.5,3 *AV'U4 SARSAR (S7 küçük 'Şteh *yapa- | oyuna trefi (D) ı ayrı yap ki koz (D) ni e 2 — (S) pik (6) (D) ye empas yapar. oynarsa oyn edelim ki yerdeki üç tre M yap elden (A) ile alır. ile ve bütün oynayıp affk ola. mazsa el (E) de kalır; fakat (E) ne bundan sonra el n pik üstüne elind —(A) da caba olmak üze- ar, Sonra yerden karo oyna- akiben Istanbul ? Bir Yıldız (Bin Stern faelit İPEK Beyoğlu Halkevinde Konferans ve Temsil Halkevinden: 30-1-907 20,30 rimizin gösterit salonlarında bir Beyoğlu Cumartesi günü akşamı saat da İ toplantı | ns: Uyuşturucu mad delerin tahribatı hakkında (Doktor enan Tunakan tarafından) 2 — Temsil; (Evimiz gösterit kolu tarafından) Bu toplantı arzu eden yurddaşlara | açıktır. üm İP A İŞEHİR “TİYATROSU DRAM KISMI Bu akşam 2030da ©. YABAN ÖRDEĞİ — JiMME Yazan: Henrik fbsen — İl pi) Türkçeye çe İl Lİ İ aziye Be Kimi ŞEHİR TİYATROSU OPERET KISMI Bu akşam 20.30 a, AŞK MEKTEBİ Yazan: Yusuf Ziya Beste: M. Sabahattin Dİ keser. Ve nihayet kozun (A) ve (R) sini alır, . Bu el yöyle de abilir: vvelâ kozlar düşürülür. o Sonra nin pik (D) ni zorladıktan son. ra ÜW) aleyhinde pik ve trefi sikiş- tırması —sgueeze— yi (| i trefi hayet bir karo verilir, KADINLAR SEVE . İlâveten: Paramount dünya havadisleri. Bu hafta SAKARYA sinemasında ralkınm pek ziyade beğendiğ tenor JOSEPH SCHMİDT eseri altın sesli Doğuyor Himmel) musiki, şarkı ve cazip mevzulu filmi emsalsiz bir muvaffakıyet kazanmakta Sinemasının büyük. Muvaffakiyet müjdesini Yarınki Sayımızda Arayın! | CANLI FILM HALKEVLERİNDE Solfej Dersleri Şişli Halkevinden: Solfej dersleri - ne şubatın birinel panarteni günü se at on yedide başlanacaktır. İsteklile rin aceie müracaatleri, KONFERANS Eminönü Halkevinden: Bu yıl için düzenlediğimiz seri konferansların ü- çüncüsü 281.997 perşembe günlü sa- at (17,30) da evimizin Cağaloğlunda ki merkez salonunda Bay Murat Ser- toğlu tarafından (dünkü ve bugünkü üzerinde verilecektir. Davetiye yoktur. Herkes gelebi « lir. Halkevinde Konferans Eminönü Halkevinde tertip felsefi konferansların yarın akşam hükuk fak hri Fındıkoğlu ilen Evin büyükhanımlarını görmedim, Hizmetçiler bulunduğum yere gelmiyorlar. Sessiz, büyük bir eski yalı, Binbaşı Fikri Bey bizim geldiğ geleceğini söylediği halde gelmedi. onu merak ediyoruz. Hele büyükhanım arada bir başından ek. sik etmediği beyaz namaz bezinin ucu ile gözlerini silğrek karşımda sızlan; — Fikriciğim de gelmedi. Ne oldu acaba! Diye içini çektikçe tees#ürümden ne yapacağımı bilmiyorum. Bazan önümde mavi mavi dalgacıklar- la oynaşan Boğazın serin sularına kendimi birak- mayı düşünüyorum. Halim gittikçe esrar doluyor. Ne olacağım. Asılacaksam asılayım, ceksem sürüleyim. Fakat bu işkence... Ya bu etrâ- fımdaki yabancı insanların sevgisi, fazileti... Bu $a- mimi fedakârltklar da bana işkence oluyor. Bu akşam Feriha Hanım yemeğimi odaya getir diği zaman beni ağlar buldu. Müteessir oldu. — Ne var Seyfi Bey, dedi. Niçin ağlıyorsunuz? Acı aci yüzüne baktım: — Daha ne olacak Feriha Hanım, dedim. Katil miyim, vatan haini miyim, neyim anlamıyorum ki! Cinayet işlemiş bir insan da ancak hürriyetinden bu kadar mahrum edilir. Bütün bunlar yetmez gibi sizleri de peşimden sürükledim. Rahatınızı kaçır- dım. Babanızm sözleri bana büyük bir teselli olu- yordu. Ondan da mahrum kaldım, Aklıma bin tür- 10 endişeler geliyor. Ağabeyimden de ses yok.. Bü- tün bu esrarın çözülmesi için bir çare var! Genç kız hayretle yüzüme bakıyordu. — Nedir o çaref, Diye sordu: iz günün akşamı Şimdi hepimiz sürüle « İLAH: AR (HAKİKİ Eseri hasırlıyan: — Teslim olmak, dedim. Beni arayanlara gidip teslim olacağım.. Ancak o zaman kendim de bu iş. kenceden, siz de benim yüzümden çektiğiniz isu- raptan kurtulmuş olacaksınız. Veriha Hanım elindeki tepsiyi her zamanki ye » rine yavaşça bıraktı. Sonra her vakitki gibi bar, dağa su koymayı İhmal etmiyerek yavaş yavaş işi- ni bitirdi, Bana döndü: — Haksızsmız Seyfi Bey, dedi. Pek tatlı günler geçirdiğimiz! iddla edemem. Fakat hayatta karşı. laştığımız her aksi tasadüf bizi nevmit etse, daha küçük yaşta istirap bizi yener. Öyle değil mi efen. dim. Babamm geçikmesine ben de merak ediyorum. Çünkü dünkü gelmeyişi her halde fevkalâde şey » lerin gelip geçtiğine delâlet eder. Genç kızın sakin ve ciddf hali beni mahcup etti, Onun yanında zayıf ruhlu, endişeli görünmek iste. mezdim.. Fakat menfi düşüncelerim, hislerimi çü . rütmüştü. Bu defa ben onu teselli etmiye mecbur oldum: — Beybabanız, tedbirli bir insandır Feriha Ha- nım.. Ona her hususta gilvenilebilir. Muhakkak ken- dine göre yapmak istediği bazı İşleri vardır. Yoksa aksi bir şey olsaydı, çabuk duyulurdu. Fena haber çabuk gelir derler. Binbaşı işini bilen bir adamdır. Her halde bugün yarm gelecektir. Dışarıdan Leylâ Hanımın sesi duyuldu » e RI m aş İNKILAP ROMANIJ 6— — Feriha neredesin ?. Mahmud Afill& AYKUT Genç kiz dışarı çıkmıya hazırlanıyordu. Leylâ Hanımın sesi daha yakından geldi: — Feriha, dayım Koş! Bu haber ikimizi birden fırlattı. Ben de her türlü tedbiri unutarak vermiştim.. . Binbaşı ile merdiven başında karşılaştık. O hiç kaybetmediği neş'esini muhafaza ediyordu; — Sizi epey meraklandırdım, değil mi? Farkın. dayım İşin. Kusura bakmayın çocuklar geç kaldım amma iyi oldu. Onun şen ve hâkim sesi duyulunca bu dakikaya kadar yüzlerini görmediğim Leylâ Hanımın ânnesi, teyzesi düşe kalka odalarından fırladılar. Büyük sofa bir gelin odasma dönmüştü. Hepimiz binbaşı. nm etrafını almıştık. İhtiyarlar sevinçten şakır şakır ağlıyorlardı. Gençler binbir suale zavallı binbaşıyı şaşkma çeviriyorlardı. Nihayet aralarından sıyrıldı. Yanıma geldi; — Ya, sen ne âlemdesin delikanlı... Bu sulu göz. Tüler içinde kimbilir neler çektin? Ne ise konuşa » cak vaktimiz yok. ve kadınlara dönerek devam etti: — Saçma sapan şeyler konuşacağınıza bana biraz yemek hazırlayın. Karnım zil çalıyor. Ve hâlâ şaşkın şaşkın duran kızlara haykırdı: solaya çıkı — Haydi çabuk yemek.. Marş, marş!, Feriha ve Leylâ koştular. Arkalarından seslendi: — Yemeği çabuk getirene şamfıstığı var. Haydi. Kaç gündür matemheneye dönen yalı bir an için. de değişiverdi.. Artik beni yabancı saymıyorlardı. Suitesadüflerin ne garip cilveleri oluyor. Leylâ Hanımın annesi bana atcak bugün: — Geçmiş olsun oğlum! Diye hatır sordu: A Her gördüğüm çehre karşısında, garip mevkiimi düşünerek müteessir oluyordum. Fakat binbaşının gelmesi bana da tesi oldu. Ordan #ıkılmıyorum. Şimdi getirdikleri yemeği müthiş bir iştiha ile yerken anlatmıya başladı: — Kaç gündür öyle işim vardı ki, hattâ size bir haber bile yollayamadım. Yaptığım işleri bilseniz şaşarsmız. Bir kere bizim Beyazıttaki tütüncü dükkânını sattım. , Kadınlar bir ağızdan haykırdılar; —Anaaa! — Ast, ması yok... Zaten içindeki Acem ne za < mandır İsteyip duruyordu. Benim İstanbulda kal - tim yok. Yarın ne olup biteceğini ancak bilir. Ben İstanbulda olmadıkça dük - kânın kirasından istifade etmeme imkân var mı? Bu fırsatı kaçırmak budalalık olurdu. Acemle mu . tabık kaldık. Herif tikit tıkır paraları saydı. Ferağ muamelesini de yaptık. Oldu, bitti, bu bir.. Sonra evi de kiraya verdim. Eşyasını topladım tavan sr8- sma yerleştirdim, Muhtarın akrabasından bir mer. kez memuru tutmak istiyormuş. Tesadüfler yar « dımermız oldu. Adamcağız (iç aylık ta peşin verdi. Hani parssı olup ta satın almak isteseydi, & beraber vermiye hazırdım. Ne ise b u işi de öy 'becerdik. Gelelim üçüncüsüne... (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: