12 Ocak 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— İ2-1.8937 No. 12 YAZAN: ZIYA ŞAKIR Küfe ve Basra Halkı Valılerinin Azillerini ve Yerlerine Başkalarının Tayin ni Istiyorlardı Muhammed, tam Akabe civarında biraz hastalanmış; Mısıra girmesi teahhur etmişti. O sırada, Medine - den gelen ve sür'atle Mısıra giden bir tatar, gözüne ilişmişti. Muham- medin kalbine, birdenbire bir şüphe girmiş.. Tatarı tevkif ettirerek üze- rini arattığı zaman, bu mektup eli- ne geçmişti. Kısa mektup.. Halifenin — mührile mühürlenmiş olan bu mektup, şu kısa satırı ihti- va etmekteydi: (Vali geldiği zaman, katledin.| Bazı rivayetlere nazaran, Osman bu keyfiyetten haberdar değildi. Kâ- tibi olan (Mervan), bu mektubu. noktasız olarak yazmış, Osmana mü hürletmiş.. ve sonra, bir noktanın yerini değiştirmek” suretile .(Ebu Bekirin oğlu) nu katlettirmek iste - Mişti. Büyük bir ihaneti ihtiva eden bu mektup, Osman tarafından ellerine ahitname verilmiş olan halk murah haslarının emniyet — ve itimatlarını derhal selbetmişti. Ebu Bek_irin oğ- lu ile Medineye dönmüşlerdi. . Fakat.. Garip bir tesadüf eseri 0- larak yolda üç tatara tesadüf et - mişlerdi. Derhal bu tatarları yaka - lamışlar.. Üzerlerini arîımı_şlnr:ABaı ra, Küfe, ve Suriye yalilerine hita - ben yazılmış, ve Mervan tarafından mühürlenmiş üç mektüp bulmuşlar- dr:. Bu mektuplarda, şu kısa satır- lar vardı: ç (Halk namina buraya şikâyetçi 0- larak gelen murahhaslar, bazı vait Ve teminat ile iade edilmiştir. Bun- lar oraya. vâsıl ölduğu zaman, der- Bu mektuplarri okuyanlar, »artık öfkelerinden çıldırmışlar, —en kor- kunç teşebbüslere Birişmek ahdile Medineye koşmuşlardı. Şehirde galeyan Gerek Osmanın Ve gerek Merva. nm mektupları, Medine halkına teş- hir edilmişti.. Şehirde, - birdenbire halk galeyana gelmişti. Binlerce ki- Şi tarafından, Osmanın sarayı iha - tâ edilerek her taraftan: — Kitap ve sünnet, ayaklııı.F al - tında çiğuendî. Zalim ve hılekk.r Mervanı bize teslim et, Sen de, hi- lâfetten çekil. Feryatları yü Mervan, halkın kselmişti. bu galeyarnımdan işti. Fa- korkarak bir tarafa gizlenmiş kat Osman, ondan daha cesür d:l,v ranarak bir yere aaklu.ımadxğx gibi hilâfetten de istifa etmiyeceğini BÖY lemişti. İ u(ı;ğmaı'ım bu gözleri, halkı bir kat leyana getir - daha heyecan ve Bâ mişti. Ellerinde yalınkılıçlar p:rlı Ş yan halk, birkaç ker€ sarayın kapı - işlerdi. larma hücum etmişleri Ali, bunu haber alır almaz, Os - manı silâhlarile muhafaza e;nniıeğ : çin oğulları Hasan V© Hus;î î:lı. di mensuplarmdan S di : kafile ile Osmanin sarayma BönCetr- mişti. şîa.ıanla Hüseyin, halkı teskinı e- dip dağıtmak için ellerinden geı en hiçbir fedakârlıktan çeklm:;ug( î’j di. Fakat; mukadderatin, egt betinin önüne geçememi HÜ FPayın duvarımdan atlıyan şŞİ sür'atle OsmanmM mişler; seksen iki M Halife Osman) m hayâ nedeki Emevi bir darbe ile nihayet vemıiîl:ırgi.yi Osmanın katledilmeı!. Bi fevkalâde müteessir em;!ğm B lâyikile müdafaa ve M ea ğtel Medikleri için (Huan)ı î yin) i şiddetle tekdir ederek l — Siz de onun yanmda meliydiniz. İi ; ,Diyecek kadar, mertlik Ve fed kârlık göstermişti. Zarurt bir karar Osmanın kanlı nâşı henüz ;etğ:::_ duürürken Medine eşrafı ile * hi li 1 içtima € ulunan eshap, derhâ ktbve Mişler; içlerinde bir tek muhâ! ö Buteriz zuhür etmeden, ) hilâfet makamına £© e - Medi - sine karar vermişlerdi. Bu karar, zaruri idi... Çünkü; ilk üç halife zamanmda, (Ali) resmi bir vazife kabul etmemekle bera- ber, daima üç halifeye fikren ve fi- len yardım etmiş; adeta hükümet şürasının en kıymetli bir rüknü gibi, hizmetten çekinmemişti. Ebu Bekir, Alinin pek çok yardımlarına mazhar olduğu gibi, (Ömer) de en bunaldığı zaman ona“müracaat eder, fikirle- rinden ve reylerinden istifade eder- di. Ali, halk heyeti tarafından yapı- lan hilâfet teklifini kabul etmiş; ca- miye gitmişti. Fakat, bu kararı Ve- ren heyete bir şey söylemeden, mim- bere çıkarak, ahval ve vaziyeti teş- rih ve Osmanın katillerini şiddetle takbih etmiş.. Ve sonunda da: — Ey nâs!., Bana hilâfet teklif ediyorsunuz. Bu suüretle de, Omuz- larıma ağır ve mes'uliyetli bir yük yükletiyorsunuz. Ben bunu kabul edersem, yalnız bir şey için kabul edeceğim ki: O da, hakka ve halka hizmetten ibarettir. Şimdi, ben de size bir sual soracağım. İçinizde, bu makama, benden daha ehil, ben- den daha muktedir bir kimse yok mu?... Demişti. Bütün halk: — Hayır. Bu mevkie ancak, sen ehilsin. t Cevabını vermişlerdi... Ali, bu su- alini üç kere tekrar ederek ayni ce- vabı aldıktan sonra: — Pek âlâ... Ben de, hilâfeti ka- bul ediyorum. Fakat şu şartla ki: Şayet benden daha ehil olan bir zat bulursanız, derhal bu makamdan çekilerek ona biat etmiye amade- yim, Demiş.. Bu suretle de kalbinde zerre kadar mevki ve makam hırsı olmadığını ispat etmişti. Emevi memurlar ayaklanıyor İsyan, derhal sükünet bulmuş; işler çarçabuk yoluna girmişti. Ali- nin mâddi ve manevi faziletlerini bilen ve takdir-edenler, artık Medi- neden başlıyarak bütün islâm ülke- lerinde bir sükün ve saadet devri açılacağına hükmetmişlerdi. Fakat, hâdisat bunun büsbütün aksini göstermişti. — (Haşimi) lerin ezeli düşmanı — olan (Emevi) ler, Osmanın katlini ileri sürerek der- hal harekete geçmişlerdi. Ali, vilâyetler halkını bizar eden zulüm ve suliistimalleri ortadan kal- dırmak için ıslahata başlar başla- maz, bütün Emevi memurlar isyan etmişlerdi. Asilerin başına, (Suriye Valisi, Ebu Süfyanın oğlu Muaviye) geç- mişti.. — Muaviye, bütün Emeviler gibi, esasen zengindi. Uzun sene- ler, Suriye gibi mamur ve ticareti mebzul bir vilâyette bulunduğu için bütün serveti büsbütün tezayüt et- mişti. Muaviye, işte bu Serveti sa- yesinde halka cömert davranarak, kendisine büyük bir taraftar kütle- si temin edebildiği gibi, Üücretli as- kerlerden mürekkep bir ordu da ih- zar eylemişti. (Arkası var) LOKMAN HEKİM Yirek Yerini 'Tehlike olur mu? Kasımpaşada. ki deniz hastanesinde kendisine â- pandisit ameliyatı yapılacağı 1vı— kit, yüreği ile birlikte içerideki U- zuvlarının yerlerini değiştirdık_lırı meydana çıkan, delikanlının hikâ. yesini okuyanlardan bazıları bunu soruyorlar. Ameliyatı yapan muh- terem operatör de gazeteci ırlı_.ıT daşa söylemiş: Kalbin böyle yerini değiştirmesi pek te çok olmamakla beraber, müstesna olarak arada sırada — görülürmüş. Demek — kh Mmüstesna olarak herkesin hıışmı gelebilir. O halde yürek yerini de. ğiştirince insanın hayatı için teh. like olur mu, diye düşünmek te haklıdır. Kalbin sağda olması bir kere in. sanın güçlü ve küvetli ou_nısuîı engel olmıyacak gibi görünür. Çün kü hekim kitaplarında ilk defa 0- larak gösterilen misal on yedinci asırda Pariste idama mahküm €- dilmiş olan bir hay Bu adamin cesedi t! ha kalbinin sağda, karaciğerinin da olduğu meydana çıkmıştı. İçerdeki uzuvların mekadirlerin. den başka taraflarda bulunmasıi güçlü ve kuvvetli olmasına engel olmadığı gibi, çok yışımıyı_d.ı mâni olamıyacağı yine hekim ki. taplarında meşhur, 72 yaşında mütekait bir askerin (1688 yılın- da) öldüğü vakit göğsündıki ve karnındaki uzuvlarının hepsinin yerlerini değiştirmiş olduklır_ı teş- rihte görülmüştü. Tekaüt edilinci. ye kadar askerlikte çalışmak güç. lü ve kuvvetli bedene delil olduğu gibi 72 yıllık ömür de hatırı sayı- dir. lchı: :’eilî:i:ty askerin sağ tarafa gitmiş olan kalbinin hik'lyoııi ede- biyat tarihinde de mühim bir yer tutmuştur. O adam öldüğü vakit meşhur Moliğre daha sağ olduğun- dan —şimdiki gazeteciler böyle bir hikâyeyi haber alınca fırsati k'ı. ırmadıkları gibi— © da kalbin sağda olabileceğini duyunca fırsa. tı kaçırmamıs Ve bizim dudun kalbidir. eşrih edilirken sola da seve sa- .. N : Değiştirince... ve okuduğumuz “Zoraki hekim,, piyesinde bu vak'ayı göstermişti. Siz de piyesi okumuş veya oynan- dığını görmüş te, orada kalbin sağ da olduğunu duymuş ve gülmüşse. niz, biliniz ki bu söz doğrudur. Kimbilir, Moliğre'den beri bizim memlekette kalbi sağda kaç kişi gelip geçmiştir? Fakat böyle şey. lere dikkat etmek ve onları kay- detmek âdet olmamıştı. Deniz has- tanesinin lütfen bildirdiği vak'a. dan sonra, bunun misalleri elbette bizde de çoğalacaktır. Zaten, 1862 yılında Port - Sait'- te yaşıyan ve o zaman bütün Mısır memleketile birlikte başı İstanbu- la bağlı bulunan Bayan Bamba'. nın sağ taraftaki kalbi, bu halin güzelliğe de engel olamıyacağına meşhur bir misal olarak, hekim ki- taplarına girmiştir. Bu meşhur ba. yan Bamba'nın şöhretini şimdiye kadar duymadınızsa şimdi öğreni- niz ki, bu bayan 6 Mayıs 1862 ta. rihinde (kendisini muayene etmiş olan hekimin kaydetiği gün) — on iki yaşında ve iki yıllık — gelindi. Kocası da kendisi gibi çocuk - ola- cak ki genç karısının kalbi kendisi için vuruyor Mu, vurmuyor mu di. e aramıya başlar. Her yeni geli. nin kalbi solda vurduğu halde Bamba'nın kalbinin sağda vurma. sına akıl erdiremez. Genç karısını yurıkılı olmakla itham etmiye kalkışır. En sonunda ihtilâfı hal- letmek, yahut genç kadının kalbi. ni bulmak üzere o tarihte orada bulunan meşhur bir yabancı heki. me baş vururlar. Hekim daha ço. cuk yaşında bulunan bu yeni geli- nin “güzel endamlı, güzel elli ve minimini güzel göğüslü., olduğunu defterine kaydetikten sonra genç kocasının bulamadığı kalbi sağda, karaciğeri solda, dalağı sağda bu. Tur. Uzuvlarımızın yer değiştirmele. ri böyle, güçlü ve kuvvetli olmıya, çok yaşamıya, hem de güzel en. damlı olmıya engel olmayınca hiç zararsız bir sey demektir. Kışla Duvarları Arkasında mumi Harp içinde ve on- dan — evvelki harplerde, Mehmetçiklerin ne kıyafetle gez- diklerini hatırlarsınız — değil mi?.. Ben içlerinde, öylelerini bilirim ki, tüfeklerini, iple boyunlarına asar, sabun çuvalını, elbise yapıp Sırt- larına geçirirlerdi. Ayaklarına ça- rık ve başlarına keçe külâh bula- bilenler, en bahtiyarları idi. Bu - günkü erlerin hattâ hizmet başın- daki kıyafetleri, Abdülhamit dev- ri zabitlerinin çoğundan — iyidir. - Mehmet, şimdi her mevsimde. iki kat elbise giyer. Birini talim yap- tığı, ötekini izinli bulunduğu zâ- manlar sırtına geçirir. Mehmet - çiklerin artık ayağında sağlam kundurası, mevsimine göre yün ve iplik çorabı, — başında elbisesinin renginde şapkası, hattâ elinde el- İldiveni vardır. Hergün, birkaç defa yanar. silinen tüfeği, parıl parıl M ehmetçiğin, yalnız sırtı pek değil, —karnı da toktur. Günde 900 gram katıksız halis buğday ekmeği... Her öğünde iki- şer kap besleyici yemek... Hafta- da, iki üç defa tereyağlı tatlı... Sık sık pilâv... Erler, aldıkları bu bol gıda sa- yesinde; pek çabuk gelişerek bir- kaç ayda fıstık gibi toplanıyorlar. Köylerinde otuz beş kırk kilo gel- miyenler, kışlaya girdikten Sonra, ağırlıkları derece derece artarak elli beş, altmış kiloyu buluyorlar. Bütün gün talim yaptıkları, dere- tepe demeyip, duramadan Koştuk. ları halde, bu böyle... Yabir de sırtüstü yatmalarına müsaade edil. se, yüz ellişer kiloluk birer adam O. lup ortaya çıkacaklar . E rler arasmda, ' kaçak vak- larınmı grafikte sıfır dere- ceye düşüren sebeplerin başlıca - rı, cümhuriyet devrinde, kışlanın köylüye ,evinden daha fazla ra - hat, daha bol gıda, daha temiz ve daha bakımlı bir yaşama şartı te- min etmesidir. Er, kışladan niçin kacçsın ?.. Orada, baba ocağından farksiz muame'> görüyor. Günde birkaç saat yaptığı talim vücudü- nün uyuşukluğunu gideriyor. Kö- yünde bilmediği şeyleri ve bu ara- da okuma yazmayı orada Öğreni- yor. Kövünde yemediklerini orada yiyor. köyünde giymediklerini ora- da giyiyor. Köyünde bulamadığı candan” arkadaşları orada bulu - yor. Er, kışladan niçin kaçsın?.. imdi, siz bana sorarsınız belki de... Erlerin, yeme, içmesi, giyinme kuşanması yolun- da... Bunu anladık. Fakat, kışla- larda temizlik işleri nasıl — aca- Mehmedin sırtı pek karnı tok Yazan: Salâhaltin Güngör Buna vereceğim cevap şudüur: Erler, hiçbir zaman, bugünkü ka- dar doyası temizlik görmemişler- v HASAN Acı Bade n Kremi , V | Acı badem kremi cilde yarar Cilde hayat, düzgünlük ve tara- vet verir, Cildin kirlerini, zehir: lerini, fena yağlarını temizler Buruşukluklarmı, lekelerini, cil- lerini, ergenliklerini, sivilcelerini izale eder. Çirkin çehreyi güzel. :ştirlr ve ihtiyarlığı gençleşti. . Fakat acı badem kremini her- kes yapamaz ve bu kremi mut- laka acı badem yağiyle yapmak lâzımdır. Bu hem müşkül ve külfetli, hem pahalı bir iş oldu. gundan biraz acı badem esan sile vazelin yağını karıştırarak yapılan kremleri kullanan — ba- yanlar cildlerini bozuyorlar. Halis acı bademden pek bü. vük fedakârlıklarla istihsal edi- len hakiki acı badem yağını krem haline getirmiş olan ko- lonyasiyle ve müstahzaratiyle şhur - eczacı H dır. - İtri. yatı nefis ve caziptir , Hasan acı badem yağı kremi- le, Hasan yağsız kar kremini ve Hasan yarım yağlı gece kre- mini bayanlar seve seve kullan. makta ve eczacı Hasanı tehrik etmektedirler , Sahun, kolonya, losvon, lâvan- ta, briyantin, saç suları, sürme pudra, tıraş biçağı ,diş fırçaları, diş suları, diş macunları ve her türlü ıtriyat ve müstahzaratta mutlaka Hasan markasını İste- yiniz ve araymız. Hasan deposu; Ankara, İstanbul, Beyoğlu, Be. şiktaş, Eskişehir . Erlerin sabah taliminden birkaç intıba di. Daha açıkça söylemek lâzımsa Mehmetçikler, temizliğe hasretti - ler. Kuru otla doldurulmuş yer şiltelerinde yatıp kalkarlar, — bir karavanaya on, on beş kişi, hep birden kaşık sokup çorbalarını i- çerler, bitli çamaşırlarını soğuk suya batırıp, sözde yıkamış olur- lardı. Bugün, herhangi bir — ya- bancıya, herhangi bir kışlamızı yüzümüz kızarmadan, gösterebili « riz. Asker, artık yer yatağında değil, somyalı siyah demir karyo- lada yatiyor. Yemeğini karavanada değil, ta- bağında yiyor. Ellerini havluya siliyor. Çamaşırını. küçük tekne - ler içinde yıkıyor. İğnesi; ipliği- ol- duğu için söküğünü rahatça dikl- yor ve bunların hepsinden daha hoşuna gideni, bol bol hamam vü zü görüyor, ezdiğim — kışlalarda - biri Davutpaşa, öteki Selimi « ye - ikisinde de mükemmel birer alaturka hamam var. Hele, Scliniiyenin hamamı, şe- nirlilere kendini aratacak — kadar mükemmel... Erlere sarınmak - ve kurulanmak için verilen peştemal- ları, ancak birinci smıf hamamlar- da bulabilirsiniz. Mehmetçikler, haftanm muay « yen bir gününde, toplu olarak ha- mama giriyor, bol sabunla güzelce yıkanıyorlar. Selimiye hamamının, subaylara mahsus soyunma yerinde bana bir takım peştemallar — gösterdiler. Bunlar, erlerin peştemallarından farksızdı. Orduda, tam manasile bir de « mokrasi var. Bu demokrasi, a&ke- ri disiplinin icap ettirdiği kaideler haricinde subayla eri biribirlerine son derece yaklaştırmış bulunu * yor. Ibnisuut ve Şark Misakı Bağdat, 9 (Tan muhabirinden) — Elinşa gazetesinin yazdığına göre, İ | | | 1 Kral Birinci Gazi, Imam Yahyaya bir — mektup yazmış, bir heyetin Yemeni de Arap paktına sokmak için Bağdat tan Yemene hareket ettiğini bildir - — miştir. Suudiye hükümeti, zahrında imzası mukarrer olan şark devletler konseyine girecektir. O takdirde mi- sak beşler misakı olacaktır. Aydında Yeni Parti İdare Heyeti ydm, (TAN) — Halk Partisi yeni idare heyetine Ruhiye Telli, Etem Menderes, Nafiz Ka. rabudak, Neşet Akkor, Raif Günay. dın, Raif Aydoğdu ve Şevket Levent seçilmişlerdir. i ğ j j J | | İ | ' Büyük köngrede Aydını şu zevat temsil edeceklerdir: Etem Menderes, Neşet Akkor, Yu- suf Eğriboz, Sakir Şener, Sami Kutluğ, Doktor FRS YAL ) |

Bu sayıdan diğer sayfalar: