eee 12.1.w1 KUMANDANLA RIN HATIRALARI zi ADENİ i Muhasara ayın Orgeneral Ali Sait, m en tatlı ye * ,S gb mişti; küçük bir durakla madan #onra, sözüne devam eti: — Aden 40 bin nüfuslu bir $8 birdir, bu şehir birçok ihtiyaçları nı Yemen dahilinden tedarik eder. Bühassa Lâhiç deltası; Aden'in başlıca istihsal kaynaklarından biridir. Adenin hemen her yerin de bulunan inekler bile, Lahiç del- tasındaki acurlarla beslenir. Bu acur, un yerine kullanılan dura nebatının yeşil saplarıdır. Adenin odun ve kömürü dahi Lehiç'ten gi der, Sonra adına get denilir, ke- Yif verici, tütüne benzer bir ot ta ancak Lahiçte yetişir. Yemenliler için gat son derecede kıymetli bir şeydir. Ağza almıp çiğnenen bu mebatın tiryakisi olmıyan o yok gibidir. En fakir Yemenli, evine on kuruşluk ekmek götürürse, on kuruşluk ta gat alır. iz Adeni karada muhasara B ettiğimiz için şehire Oka çak olarak hiçbir şey girmiyordu. Arap, Hintli ve Somalilerden mü- öteden- rekkep olan Aden halkı, öt beri elik olduğu maddeleri bula. maymcaâ, İngilizleri sıkıştırmıya başladılar. İngiliz kümandanı, ardıarası ke- şilmiyen müracaatlere nihayet şu abı vermiş: ve Ne yapalım. Sizin dindaşınız olan Sait Paşa, yolları kesmiş. Gidin, kendisine eliyle Eğer; Lahiçten mal çıkmasına müsaade ederse biz de bunların Adene 80- kulmasına itiraz etmeyiz. Yalnız bir şartla: Şehire girecek mala gp İ yalnız para G gir ii Yaren? denin ileri gelenleri, İngiliz A kumandanından bu cevabı almca, aralarından bir heyet se çerek bana gönderdiler. Mendü sallıyarak se da ka- len bu heyeti, 'karargühm: eder gibi ellerini bul ettim, Dua lk ayal kaldırarak yspma larıma kapanıyor, yalvarıp yakazı- yorlardı: —— Gihat emrini duyduk. Hiç ze en yardım etme- em si İngiisler, elimizi kolumuzu bağladılar. Ancak, bu hizmeti şimdi yapa- biliriz: Muhtaç olduğumuz eşyayı, istediğiniz Kadar vergi çalarak, Adene serbesiç© bırakınız! Ve bu parsy! tarafımızdan toplanmış bir Pihat İaneşi olarak kabul ediniz.” T ul etmemek ekliflerini Kabi için sebep yoktu. Derhal anlaştık, O gün yaptığım bir ta- mim ile, harp devam ettiği müd ihtiyaçları o- detçe, Yemenlilerin lan maddeleri, akil nakledebileceklerisi zi Kolları, bildirdim. Tüccar, “ k merkezine (uğriyac"" resmi verip vesiKA! akn sonra, | hududumuzdu” serbestçe emir üzerine geçebilecek. BU e lar, Adene lerce develik Ker” vi oç ür, uk yal he imulelerile gelmiye b8' Bir Osmanlı al! İngiliz altını kıymeti” hesaba göre, vE deve yükünden diye ir oluyorduk” başka tâ (Harzımut) © 20 günlük yerlerde. cok kaçak eşya gel” Mn pirinç, pamuk ba buna benzer bir99 Eaddeler.. Hattımıın işlek bir pazar kurum yaştı. ee Yetenliler, bu paz. sey. Bat gibi kendilerine 1üZUM”. Kk ri getirip yığar, V k gelen, şeker, prn a nda değiş tokuş yapar!” kadar, 15 içe bir başladı. Ki ve da- x kıymetli gerisinde, üzerine, vi ye Yüzde on Üccarın kendi iste bu maddelerden 8* Ee almıya başladım. Y muayyen | Ett . WE iğimiz Günlerde Yazan: Salâhattin Güngör iki Yemen şeyhi birarada General Ali Seit, Fırka Kuman- damı iken. almamı rica ettikleri halde, yüzde beşle iktifa ettim. Kanaat mız, Arapları memnun bıraktı, Bir yandan ordumuza yeni geçim membaları bulmakta devem edi - yorduk: Cenubt Yemenlilerden bir çok kimseler, amelelik etmek ü - zere harice giderler. Amerikays, Hindistana kadar dağılanlar var- dır. Sonra, beş on lira kazanınca, tekrar memleketlerine ( dönerler. Yemende Şukkat diye anılan bü işçiler, yanlarındaki muhtelif cins pi a Resim: 12 Fıkra: ız Hoca merhum bir gün iki okka et alıp akşama yahni yapsın diye eve Karısı da eti alıp komşu kadınlarla birlikte güzelce pişirip sofraya oturur. Önce bir sade suya pirinç çorbası, arkadan bulgur pilâvı gelince sorar: gönderir. yer. Hoca akşam — Yahul Şu bizim — Ah Efendi! Bilmezsin o etin başına geleni, kedi yedi. — Yal Kodi yedi ha?! — Evet! tartar, tam iki okka: — Kadınım şu kantarın gösterdiği iki okka kedi İse ef nerede? Et yerek karısını mahcup eder. ise bizim kedi nerede? et nerede? Karısı hemen cevap verir; i banal Getir oradan kantarı da.. der ve kediyi paraları, Adene gelince, gümüş Mari Terez mecidiyelerile değişti. rerek, eşyalarını develere. yükler, yola çıkarlar. Fakat Yemene git. mek için, evvelâ bizim hatlarımız. dan geçmek lâzım... Ben bunu bil. im için, kendilerini Lahiçe ça- gırdım. Ve getirdikleri paradan yüzde iki buçuk resim k, ser- bestçe köylerine iade etmiye baş ladım. öylelikle Adene giren “ve dışardan kacak olarak ge- len amelenin bıraktıkları (oOpara ile.ayda orduya vasati olarak 2.000 İngiliz lirası bir varidat te- min edilmiş oluyordu. Bu paralarla askerimizin sebre, sadeyağ, tuz, şeker, pirinç © gibi ihtiyaçlarını o karşılamaktaydık. Asker, elbisesini, kendi dokumaya | baslamıştı. Çünkü, lüzumlu olan ip! bol bel temin etmiştik. Her zabite yüz kuruştan, beş vüz ku- Tuşa kadar maaş veriyorduk. Eli mize gecen paranm bir kısmı İle Arap reislerine de yardım eâiyor- duk. Bu savede, cok geçmeden, La- hiç. cenuhf Yamenin en kuvvetli merkezi olmuştu. (Arkası var) Şu bizim kâfir tekir # TAN | maaştan başka hiç İbir şey kalmadı. Türk Kadını Nasıl iş Bulur? fem çok zengindi. Daha doğrusu ben onları öyle çok zengin biliyordum, Çocuklu. ğum refah içinde geçti. Genç kızlı. ğımın başlangıçlarında babamm ö- lümiyle bu refahım birdenbire kay » bolduğunu gördüm. Annem ondan miras kalan iki fç parça şeyi idare eğemedi. Emlâki ipotek etti, Faiz, faiz üstüne bindi. Birini kurtarmak için ötekini rehine koyduk. Nihayet faiz bütün malt yedi, Ve ben yirmi beş, yirmi altı yaşıma geldiğim za. man, elimizde ba, bamdan kalma Üç ayda bir elimi. ze geçen bu kırk dokuz lira bilmem kaç kuruş, üç ay. lk malşetimizi te, min şöyle dursun bize bir ay bile ye. tişmiyordu. Koca, ya varmamıştım. Bunun sebebi de şimdi güzel ve iyi ev kadını olan kız. larm değil, ancak zengin kızlarm bir yuva kurmıya mu, vaffak oluşlarıdır. erkekler eskisi gi. bi deği... Şimdi kedm gib! olmuş lar.. Para içinev . leniyorlar , Taksilim husu si mürebbiyelerle, hususi | bocalarla Boş gir daktiloluk görülmüştü. Ba . bam refah zamanmda en iyi mek - teplerin hocalarını eve getirmiş ve beni evimin içinde okutmuştu. ültürüm fena değildir. Fa. K kat elimde okur yazar ol. duğumu isbat edecek bir ükmek. tep şahadetnamem bile yoktu. Frasızca ve İngilizceyi hemen he, men kendi Naanım kadar biliyor . dum . Ailem bir gün benim çalışıp ya. gıyacağımı düşünmemiş “ olduğu için beni mekteplerde okutmamış. t&. Ben de ilk zamanları çalışmak . tan büyük bir ayıp gibi korktum. Fakat ihtiyaç büyüyünce ben evin içinde yarı aç, yarı çıplak oturup hâlâ kibar kız rolünü oynamaktan. 8a, İş hayatında tajihimi denemeğe karar verdim, Fakat, işte o zaman diplomasızlığn fecaatini öğren. dim. Çünkü hiç bir yere müracaa - 18 cesaret edemiyordum. Beni ko. vacaklar diys korkuyordum. Esasen bilmiyorum, çalışan İn. Sanlar nasıl iş bulurlar. Ben bir iş bulmak için nereye müracaat edi. leceğini de bilmiyordum. Bir iş bürosu mu vardır? Dairelere doğ. rudan doğruya bir istiğa mi veri . lir? Kime, nerede iş var, diye 80. rulur, Bundan haberim yoktu. Bir gün aklıma biz gazeteye ilân vermek geldi. Ve gazeteye ilân koydum. Aşağı yukarı ilknim şöyle idi; “Fransızca ve İngilizce lisanma vâkıf bir bayan (küçük çocuklara ders vermek istiyor... İlânım, birkaç gün çıktıktan sonra iki cevap aldım. Birisi Şişli, de bir adres veriyordu. Öteki İs. tanbulun modernleşmiye başlıyan bir semtinden geliyordu. Ve ikisinde de: Geliniz görüşelim... Diyorlardı. endimiz glişantaşmda otur. 'duğumuz için önce Şişlide, ki adrese gittim. Büyük bir apartı. manm ikinci kat bir dairesiydi bu.. Öyle dairelerde oturmuş veya öy. le dairelere ancak şeref veren bir ziyaretçi gibi gitmiş genç bir kız kin bu dairenin kapısmı iş dile, nerek çalmak pek acı geliyordu. Müsabaka kuponu No. 12 Yazan : Lisan Vermek istiyen Bir kız sö Suat Derviş için açılan müsabaka imiihanında Kapıyı çalacağım dakikada İ. çimden birkaç kere kaçıp gitmek arzusu geldi. Fakat mademki ok yaydan fıraldı, haydi bari şansımı deneyeyim, dedim . Kapıyı genç bir hizmetçi kız açtı... Kendisine ziyaretimin sebe. bini söyledim... Beni yukarıdan a. sağı büyük bir azametle süzdü: “Buyurunuz,, dedi, İçeri girdim. Girdiğim yer bir yazı odası. Şık bir yazr odası... Muroken koltuk . lardan birini bana gösterdi. Ve ikinci defa tekrar ayni azametle: “Buyurunuz,, dedi, dışarı çıktı. Ben içerde, o maroken koltuğun üstünde bilmiyorum, kaç dakika bekledim. Ne gelen verdı, ne de giden... Nihayet yarım saat geçmiş. ti.. Ban de dönmiye karar vermiş. tim.... Birdenbire kapı açıldı. İçeriye el. li yaşlarında görünen bir zat gir. di.. Üstünde siyah ipekli bir pija- ma pantalonu ve siyah kadifeden bir oda jaketi vardı. Boyuna bir fular koymuştu. Ve ayaklarına roghn terlikler giymişti. Beyaz seyrek saçları büyük bir itina ile taranmış ve burnunun altındaki ke- 8ik bıyıkları yukarıya doğru dik, dik durucak bir şekilde fırçalan - muştı., Başıyla, bana bir selâm verdi, kar şıma geçti, oturdu... Ve hatırım sordu. Beklettiği için özür diledi. Ve tatlı bir sesle konuşmıya baş. adı. Pek kibar bir zattı, Lisanı nereden öğrendiğimi sordu, Tab- silimin şeklini anlattım ve talebe. | nin kim olacağımı sordum , “Oğlumdur., dedi. ve yalım Fransızca dersi istediklerini ilâve etti. “Kaç yaşındadır?.,, diye sor. dum. “On üç yaşında,, deği, Ders gününü “ve fiyatı kararlaştırdık. Ayrıldığımız zaman beni kapıya kadar teşyi etmigti. Giderken elimi atı: “Çocuğu çarşambaya görürsünüz,. dedi. rtesi gün İstanbul cihetin deki yere gittim. Verilen adres eski bir konaktı. Mükellef bir seki zaman salonunda genç bir paşaza . deyle karşılaştım.. On dokuz yaş. larında da olabilirdi, yirmi beş yaş. Yarında da: “Fransızca biliyorum.. İngilizce ders almak istiyorum. dedi. “Ben çocuklara ders vere » cek kadar malümatım var, bü. yüklere ders verecek metodu bil. miyorum.,. diye yalan söyledim. Çünkü ona “Annem bana mü. #aade etmez, diyemezdim, Yalnız. çarşamba günü Şişlideki apartı. mana gittim. Yine hizmetçi ayni azametli çehreyle beni karşıladı. Yine ayn! odaya almdım. Fakat bu İtisi tarafından vuku bulan teşebbüs Susurluk köyünde AK oğlu Yunusun evinden yangın çıkmış, bu evle kasap yanmıştır. dersi .. uyor: © defa hiç beklemeden kapı açıldı. Yine o günkü zat içeri girdi. Beni selâmladı: “Çok müteessi, fim, dedi. Çocuğun annesi Büyük. adadadır. Hastalanmış, onu Büyük- adaya yolladık, Bugün bulunamı- yatak, cumartesi günü bulunur. Vermeğe teşebbüs ettiğim ilk ders. ti bu. Büyük sukutu hayale uğ. radım, Yerimden kattım. “Yok durunuz, dedi, bir kaç dakika du . runuz, dinlenirsiniz, bir kahve İs çersiniz.,, Daha ilk dersimi vermeden böy. le geri çevrilmem (beni o kadar mahcup etmişti ki şaşırmıştım: “Peki., dedim, Karşı karşıya otur. duk.. Orta yaşlı zat konuşmakta devam etti, Çok Çok güzel konuşuyordu. iyeli idi. Benim şahsım hakkın. t almıya gayret ediyor- du. Çok ketum davranıyordu. Amma ne de olsa konuşuş tarzım, dan benim seviyemi öğrenebiliyor. du. Kahveyi içer içmez kalktım. O da beni kapıya kadar teşyi etti. Cumartesi günli yine gittim, Yine ayni kabul ve yine ayni zat. Ço « cuk daha gelmemiş... “Gelince ba, na haber verirsiniz, dedim, K İbar efendi, hiddetlendiğimi anlamıştı. £ Kalmaklığım için israr etmedi. Bende evimin adresini bırakarak çıktım, gitt'-. — Çocuk geldiği zaman haber aldmız mi7... Gülüyor: — Haber aldim... Fakat çocuku” tan değil... Bizgat kendisinden. Baz na çocuğu olmadığını, karısiyle ayrı yaşadığımı, beni beğendiğini eğer kabul edersem kendi apartı . manmda beraber yaşamağı teklif ediyordu, ve. Birdenbire yüzü kıpkırmızı oldu — Ve... diyemiyorum. — Ve ayda bana elli lira verece. ğini söylüyordu. Tabii tahmin ediyorsunuz ki bu mektubu cevapsız bıraktım. Bir daha da hiç, hiç iş arayamadım. Enk ira maaşla Üç ay annemle beraber geçinmiye gayret ediyo- Ve açıkça söylemek icap © TüZ.. derse, otuzuma yaklaştığım halde hâlâ hayırlı bir kısmet bekliyorum, Dervişler Köyünde Bir Cinayet Balıkesir — Yağcılar nahiyesine bağl: Dervişler köyü civarında feci bir cinayet vuku bulmuştur . Korucu, Mustafa ismindeki köylü. ye ormandan odun kesmemesini söy. emiş, aralarında çıkan kavga csn& smda Mustafa baltasmı kullanmak istemiş, korucu İse bir kazmayı bi. gına vurmak suretiyle Mustafayı öL dürmüştür . M. Kemalpaşada Adanalı'a ra Y M. Kemalpaşa, (Tan— C. H. Par Üzerine, Adana seylâpzedelerine yar dım için bir komite teşkil olunmuş- tur, Hasilatı bu o felâketzedelere gön- derilmek üzere bir tombala tertip edilmiş, uray salonunda da bir balo verilmiştir. Toplanan para yekünu şimdilik üç yüz lirayı gGegmişir. şSusurlukta 3 Ev Yandı Bursa — Kestel rahi“ ai ör Mehmedin . ve Ummi kadının evleri Sİ