© bu anlaşma ayni zamanda İngiltere. © ye yardım etmiştir. İ — a Tı. TAN Gündelik gazete Başmuharriri Ahmet Emin Yalman Tan'ın hedefi: Haberde. Fikirde, berşeyde temiz, dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmayı çalışmaktır. | Günün Mese isleri) Akdenizin sulhü meselesi İtalya İngiliz anlaşmasnım tafsi- Kiti geldikçe ehemmiyeti ve şümullü daha İyi anlaşılıyor. Bu anlaşmanın esasmı Akdenizde statükonun muhafazası teşkil (edi yor. Fakat statükonun muhafazası Be demektir? Bu cümlenin (İtalya Için Hfade ettiği mina nedir? İngilte- re için İfade ettiği mâna nedir, ve nihayet diğer Akdeniz ( devletleri mahiyetini meydana çıkaracak olan nokta, bu sumlerin cevaplarıdır. . İngilterenin anladığı mana İngilterenin statükodan © anladığı mâna şudur: 1 — Akdenizdeki devletlerin mmev- cut hudutlarma hürmet edilecektir. Malya İspanyanm Balear ndnlarına karşı beslediği emelden vazgeçecek- tir. Ayni zamanda İspanyanm tama- miyeti milkiyesini tanıyacaktır. 2 — İtalya Boğazlarm tahkimi hususunda Montreux O anlaşmasmı! kabul edecektir. Sait Paşa ve Muhalifleri Esi bir nazırın Trablusgarp har- binin ilânı zamana ait hatıralarmı şimdiye ka- dar vakit vakit neşrettik. Bu hatıralar bundan son- ra perşembe ve pazar günleri (TAN) sütunla- rında çıkacaktır. Trablusgarp Harbi çr- kınca Hakkı Paşa istifa etmiş, yerine Sait Paşa geçmişti. Hatıralarım bu- günkü kısmı, Sait Paşa" nın Meclisi Meb'usanda- ki muhalefetle çarpışma" larından bahse başlıyor Ss aârazam Sat Paşa, yeni ka- binesile Meclisi Meb'usan huzurunda beyannamesini okumus, mubhali? zümreler derhal kendisine karşı şiddetli bir hücum açtılar Bunün acı safhalarmı hatırladıkça hilâ tetesürden kendimi alamıyo- rum. Siyasi ihtiraslara esir olan, akıl ve mantık dairesinden çıkan mu- halefet liderleri her yaman, her- memlekette mlinevverler tarafın dan iflâs hükmiyle karşılanacak» lardır. Bizdö de çok defalar muha- 3 — İngilire Malta ve Kıbrstaki tahkimatma devam edecektir. İngilterenin maksadı Akdenizde! müstemlekelerine giden yollarım se - lâmetini temin etmek, Akdenizde bir harp havası esmesine mini olmak, ve nihayet mami cihan sulhünü kuv vetlendirmektir , diğe Anlaşmanın İmza gün Mussolininin fikirlerini ifade eden Giornale d'İtalin gazetesinde bir yazı neşrediyor ve diyor ki; “İngiliz — alyan anlaşması Ak. denizle statükonun tanmması değil dir. Hele bu denizlerdeki ihtilâfları baleden bir vasıta mala deği. dir. Bu anlaşma sadece İngilterenin, İtalyanm yeni İmparatorluk mevki. ini tanımasından ibarettir. Nitekim nin İmparatorluk endişelerini izale. Mussolini İngiltereye Uzak Şark yo- tunun açık olduğunu temin ediyor, Akdenizin Şark sahillerinde İngilte- reyl rahatsız etmek niyetinde olma. dığını kabul eğiyor. Binaenaleyh İn. gilterenin Akdeniz filosunu arttırma sma, tahkimatma devam etmesine de Kiraz etmiyor. Fakat buna muka- bil Akdenizin Garp sahillerinde de hâkim olmayı istiyor. Bu suretle £ talyanm görüşüne göre İnziltere ile Yapılan anlaşma, Akdenizde nüfuz mmtakalarnım âdeta iki devlet ara, #ında takalmi mevzuubahistir. . İspanyaya karşı Vaziyet . İtalyan gazeteleri, bıriliz anlaşma sının İtalya — Almanya dostluğuna ve anlaşmanma halel | vermedicten maada bu Itilâfm yvreilenmesine yardım edeceğini yapalı Ls ken İtalyanlar İspanyaya asker gön- dermiye devam etmişlerdir. ve bu yardımı kesmiyecekderini de ilân et- mişlerdir. İtalyanm bu hareketi, İngilterenin Istihdaf ettiği umumi sulh davasmı uvvetlendirmetken ziyade zayıfin - lefet bu menfi yollara dökülmüş- tür. Bunun acı bir misalini Salt Paşanın uzun nutkunu dinledikten sonra gördük. Yeni kabine mecliste ekseriyet sahibi olen İttihat ve Terakki fır- kasma dayanıyordu. Buna rağmen ihtiyar ve tecrübeli Sadrazam, ka- binesini ve si yaimetlâğini tek-ba- şına mildafaa ve izah ediyor, muk. İl. delwerle . muarızlarının - iuü5- alarmı çürütüyordu. Muhaliflerin uzun ve biribirine çok benziyen nutuklarını nihayet $u Üç esaslı nokte üzerinde telhis edebilirim: 1 — Yeni kabinenin teşekkül tarzı yanlıştır. Yani yarıdan fazlası eski Hakkı Paşa kabinesinden almmıştır. 2 — Halya ile herbin başladığı 9 mühim günlârde, kabinenin yal DZ dahilen değil, haricen de tam itimadı haiz olması lâzım gelirdi. Halbuki sadaret gibi en yüksek makamlarda bulunmus esiri ve pek Mutemit devlet adamlarrmız, kabi- neye iştirak teklifini reddetmisler- dir. Çünki eskisinden farklı bir te 3 — Yeni hükümette, askeri mukavemete devamla berâber İtal YA İstilâsna devamlı bir mahiyet Vermeden — siyasi (müzakerelere işin Içinden çıkmak yolunda fikir. ler vardır. Bunlar red ve tenkit €- dilmiye lâyrktır. Bir takım İtima- da lâyık siyasi adamlarm bu bu- susta mitalea ve kanaati şüdur: “Osmanlı devletinin mülki tama- miyeti Paris munhedesile Avrupa devletlerinin zmanı altmdadır. Bosna Hersek hakkmdaki muka- vele, bu zımanı ihlâl eder gibi gö Tünürse de Bosna Hersek meselesi diplomasi bakımından Paris mus- hedesinden ziyade Berlin muahe- desine taallük eder. Zaten Bosna Hersek Berlin mushedenamesile muvakkaten Avusturyanm istilâ- #ma verilmiş bir yerdi. Yani haki- katta Ayvusturyaya ( bırakılmıştı. Son mukavele ile ancak bu emriva- ki kabul edilmiştir. Bunun için biz doğrudan doğru- ya Paris muahedenamesi hüküm- lerine dayanacak, Avrupayı bu hükümleri muhafazaya davet ede- cektik. Menfi bir hal ve tavırla karşılaşırsak, mevcut bütün mu- ahedeleri ve kapitülâsyonları red- detmek yolunu tutacağımız müna SİP surette anlatacaktık. Böylece Avrupa devletlerini Pa- bilir. Çünkü İspanyayn 7üdahale | mamanın Avrupa için dalma bir tehii- | doğurabilir. İngilterenin hedefi ban sulhünü kuvvetlendirmektir. Akdeniz anlaşması vesilesile ei Bu bakımdan İtalyanm hareketi cok mühimdir Sait Pş.nın mebusan meclisinde muhalif- lerile ettiği kavgalar Hakkı Paşanm yerine Sait Pasa geçeceği sırada “Kalem, de çıkan bir karikatür; — Sen de soyun bakalım, pehlivanbaşı.. Hakkı Paşa — Soyunacağım omma, küçüğü kestiremiyorum. ris muahedenamesi hükümlerini mahfuz tutmıya meylettrmek ve Tarablüs Garp meselesi İçin bir konfe.ans akdi çarelerini aramak lâzımdı. Halbuki bu yolda siyasi teşebbüslere girişilmemiştir.” uhalif meb'uslerm buçe Büte emt iseler öle rüata da girerek söyledikleri uzun sözler arasında Sadrazam ile ar- kadaşlarmm şahıs ve meslekleri aleyhinde çinirin tarifler geçiyor. du. ” Sadrazam Sait Pasa, bütün bu sözleri büyük bir sabır ve rükünet içinde dinledi. Sonra muhalif grup lara karşı acı bir lisan ile şu ce- vapları verdi: “Efendiler: Sözlerinizie İtseti pefsimi yaralıyan fıkralar vardır. Evvelâ, ondan bahsedeceğim. “Ben kimsenin izzeti nefsine dokunmam, kimsenin de benim izzeti nefsime dokunmasma razı olmam. Cehbar bir htttümdara şu veya bu düşünce ile boyun eğen adam- lar vardı, Ben bunlara karşı de vamiı mukavemette bulunmuş bir adamım. Siyasi seciyem bu muka- vemetle sabittir. Evvelâ bu nokta- nm İyi anlasılmasın! isterim, Ben naçiz bir şahsrm, fakat izzeti nef- re alınmıştır . AKSIRMAK Danlmarkanm devlet merkezi olan Kopenhag bir ETİP #algmı geçir. mektedir. Bir hafta içinde 30.000 ki- şi gribe tutuldu. Buna karşı sıhhiye idaresi sokakta aksırmayı ve öksür. meyi menetmiştir . Kopenhag tramvaylarına asılan Prenses Kuka halihazırda Londradadır, Torahim Mehdi adını taşıyan bir Sudanlıdır. Ve kızmın İl bir oyuncu olmasına karşı gelmek için uğraşmış, fa. kat rejisör Futter bu kızı götürmek için elinden gele- ni yapmış ve nihayet kızı iknaa muvaffak olmuştur. Kuka, biraz Fransızen konuşu yor. Bir müddet Lon. 'drada ikamet ederek İngilizce öğrenecek, daha sonra Holivuda giderek filmdeki rolünü yapacaktır. sim pek muhteremdir. Aksi halde nasıl İstenilirse, mukavemete ha- Meclisin yüksek kürsüsü arka- smda Sadrezamm yalnız büyük ka fası görülüyordu. Sait Paşa olanca kuvvetile bağırarık konuşuyordu. Feryatları meclisin ha 'asında sid detli ihtizazlar birakıyordu. O ka- dar ki Dir aralık biz gu vehim ve düşlinceye kapıldık: Nerede olursa olsun bu mevkide bir adamın yası- na duygularına hürmet gösterilir. Vazifede geçirdiği hayati çoğumu- zun yaşımızdan fazladır. Muhalif. ler bir aralık en basit içtimai ka- ideleri hatırdan o kaçırmuşlardır. Fakat ihtiyar Sadrazamm heye- canlı tsessürü karşısmda yaptık» larından, söylediklerinden Utana- caklardır. Bu düşüncenir çok va- hi olduğunu pek çabuk enlarlık. ağ Paşa nutkuna devam e- diyordu: “Evet, Paris muahedenamesi devletin tamamiyetini temin etmis- ti. Devletimiz Avrupa ( devletleri konserine girmişti. Hattâ büyük devletler arasında ismi geçiyordu. Ne çare ki Berlin mushedenamesi devleti başka bir şekle koydu. Taf- silâtı acıdır, hem de burada bahze- Amerikalı Babası Prenses Kuka YASAK bir belediye ilknmda deniliyor ki “Sıhhiye emri, aksırma veya Ök- sürmiye tutulan kimselerin derhal mendillerini çıkarıp ağızlarını ve bu runlarını örtmelerini ister. Çünkü ancak bu suretle hastalığın yapılma. sma karşı celmek mümklindi dilmesi muvafık değildir. | Muhterem muarızlarım, kanaat- lerine büyük imat gösterdiklöri siyasi adamların kimler olduğunu söylemediler, Fakat bu siyasi â- damlar benim tahmin ettiklerim İse, İktidar mevkiinde iken bu gibi düşünceler tzerinde uğraşmışlar - dır, Netice itibarile bu uğraşma lar tamamile akim kalmıştır. Teeriiheden geçen bir şeye yeni- den müracaat etmek fayda ver- mez. Boğna, Herseği o Avusturyanm işgal etmesi, srf muvakkat olması şartile idi. Devletin haklarını bu muvakkatlik şartı o kurtaracaktı. İslâm öemaati mezhep işlerinde, siyasi haklarda serbest bulunacak- tr. Hahuki Berlin muahedenamesi- hin o. hilkmü şimdi sıfıra inmiştir. İma ettikleri o kudretli adamlar Börlin münhedenamesine. aykırı isleri neden vaktinde durdurmadı- lar? Bu da ispat ediyor ki devletlerin işlerinde nazariyelerden ziyade &- zaruretler hâkimdir. Artık mecburen söylüyorum: Bosna Her sek için son zamanlarda aktolu- nân mukayelede yapıldığı gibi Ta- rablus Garp İcin de para tavizafı al'n İsin içinden «maruz İstiyor. İar. Benim İtikadımca memlek para İle satılmaz. Ve işte açık söylüyorum: Para mukabilinde memleket ter- &etmek âdeti, Bosna Hersek hak- kmdaki son mukavele ile başladı. Bir de munhedelerin tatbikinde tadiller istemek caizdir. Fakat bunların hüklmsüzlüğünü toptan iddia imkânı yoktur. Böyle bir yo- la gitmek bütün muahedelere harp açmak demektir. Bugün Avruna- in asayişi büyük devletlerin elin. dedir, Munhedelerin muhafazasi da yine onlar kudreti altındadır. O devletlerin her birinin takidirine hepimizin itlmadımız vardır. İçin- den birini istisna ederek söz söyli- yeiem, ve hiç bir (o hükümetede mülstema bir yer ayırmam. Hepsi- nin yardımmdan İstifade etmeli. yiz, müşterek yardım düşüncesini bir tarafa bırakıp yalnız birine müracaat elersek hem maksadı. miz hası) olmaz, hem de devletler arasında büyük rekahetlere yol â- cârız. Böyle bir reksbet te memle- kete zarar verebilir. Bununl b raber bunu da göze alır ve yalnız bir dövletle anlaşmayı kabu! rim. Şu şartla ki yapılacak ittifa- km şartları devletin “menfaatleri ne muvafık düşsün. Hayali, zararlı bir anlaşmaya razi olamam. Mak- sadımı anlatabiliyor muyum? Sait Paşa biitün bu sözlere Ya- şmdan hiç beklenmiyecek bir gid- det ve heyecanla devam ediyordu. Şu Garip Dünya? Sudanlı esmer bi sinema yıldızı Sudanm Fâşr tarafından olan ve Prenses Kuka diye tanılar bir genç Sudanlı kız, yâkında bir sinema yıldızı olarak şöhret bulacaktır. Kendisini, rejisörlerden Walter Futter seçmiş ve “Jeriko,, adı ve. rilen bir filmde Pol Robson İle birlikte çalışmak üze“ Amerikanın Kanzas şehrinde İs - karpin ökçesi yapan Makkinley is. minde bir adam bundan iki sene ev- vel bir hastalığa tutulmuş. Döktor » lar bütün kudretlerini harcadıkları halde hastayı iyileştirememişler, ni - hayet ümitlerini kesmişlerdir. Bundan sonra doktorlar hastayı 5 a Mizaca Göre Şerbet Yolda beraberce yürümekte oldur umuz arkadaşım, karşı kaldırım dan geçmekte olan birisini göstere rek dedi ki; — Bunun adı filâncadır.. Çok allı, kurmaz, becerikli bir adamdır, Girgindir.. Herkese sokulur, o herke sin mizacma göre şerbet vermesini bilir. Bununla beraber, her nedense para, mevki sahibi olamadı. Arkadaşımın yüzüne ( taaccüple baktım, Ben kendisini, zamanı anla- mas, düşünce ve yürüyüşünü zamana, uydurmuş, olgun bir adam diye bel lemiştim. Halbuki son sözlerile, bunun aksi- mi ispat ediyordu. Hele, taacetibiimi anlamayıp ta; yanlış tefsir eyledi. ğini gösteren: — Ya! Öyle işte.. Sen şaş, ben de yasayım! Cümlesini ilâve edince, dayanama- drm: — Ben, dedim, ona değil, «ana hayret ediyorum, Artık, bu zaman da mizaç farklarmm serbetle tedavi edilemez olduğunu hâlâ öğreneme din mi? Buzünün sosyal durumu ve itiyatları, dünkü sosyal durum ve ifiyattan büshütün bastadır. o Dün, İkbale erismek İçin en birinci mezi yetler, o ikbal yollarını ellerinde ta- tanlarm suyuna gitmek, telikkileri- ne, mizaçlarma göre şerbet vermek, baş anlamak, — Evet, efendim! Diye daima tasdik etmek, havli. erin sözlerini — dn ancak, en ket'1 bir iytırer karstsmda — balla kes- meli, kafasını dik tutmamak, kenti kannatlerini her vakit feda etmesini hilmek, sahsiyetinlen, yicdanmdan, fikirlerinden külliyen feramat eb mekten baska bir sey değildi. Hepsini hir araya toplarsan, ye künu bir tek “mlirallik,, kelimesi ile ifade edilebilecek olan bu ayni ma- hivetteki muhtelif hassalara buciis nin hakiki büvlik adam'erı kanıkan- mıslar ve bunlardan adela tiksin- mektedirler, Beseriyet. bu hneneta An silâhlan- ms, riyaya karşı ahlâki tedbirler aimestrr. Werbi mumiden sanrı İnsen'arim ah'ika bozuldu Hlisamda bulunan», ter vanılıvorlar. Milta, o cezam felâket Wizleri her Pakemdan pisir- mistir, Yalenia. uzaktan, yelemen niknlar olan ef'ni ve harekât mil. letlerin muka”?eratmı ellerinde tn tanlarm meelislerinden, muhitlerin- den istiskale uframıstır. Tinlikat, © yerlerin artık makbul bir enisidir. Şerbetten bâz eden, pohpoha kap lan, koltuktan merwuniyet duyan, mürailere meclisinde yer veren kim- selerin mevkilerinde — tutunranları cok giclestiği için, senin serhetçiler, koltukçular ve pehnohenlarm sayı da o nisbette, günden güne azalmış» tar. Şimdi insanlar, biribirlerile mine sebetlerinde behemehal — samimiyet ve dürüstlük arıyorlar, Senin o zat İta, anlaşılan bundan dolayı para ve mevki sahibi olamıyor. Arkadaşım yüzüme tuhaf tuhaf baktı. — Sen bu kanânttesin, öyle mi? diye sordu. — Evet! delim. — O halde, ben, manlesef | senin hu kanaatine istirak etmediğimi söy terse, darılma?.. Ve vnvasen Hive ettiz — Bu kadar kat'ivyetla aleyhinde bulunmamış olan idin. Mizaema Kö“ re «erhet vermiş olmak için, aksini söylerdim! Ercümend Fkram - Talu anlayamamıştır. . 15 Senedenberi Uyuyan Adam İ İngiltere hastanelerinden biri on kendi haline perhize terketmişler . dir. Fakat hastada hayattan ümi- dini kestiği için doktorların tavsiye. W€ lerini dinlememeğe banlamış ve per- hizi de bozmuştur. Makkinley altı ay kadar bu sekilde serbestçe hare - ket etmis, fakat altı aydan sonra. yavaş yavaş s'hhatinde bir düz. günlük hiasetmiye başlamıştır. Biraz sonra da sağ sağlam bir va. beş senedenberi çok garip bir vak'a karşısında bulunuyor. o Ön beş sene evel bacağı kırılan John Makeacan, hastaneye girdikten sonra, ilk yeme- ği yemiş, ve uykuya dalmıştı. O günden bugüne kadar bu adam her gün 22 saat uyumaktadır. Ken. disi, yalnız yemek vakti uyanıyor, yemeğini yiyor ve yeniden uyuyor. adamın kendisi bugün 90 yaşında « #lyette ayağa kalkmıştır. Fakat bu) dır. sefer kunduracınm yüzü yemyeşil kesilmiştir. Şimdi tıpkı bir bahar yaprağı gibi yemyeşil bir yüzle do. aşmaktadır. Fen bu hâdisenin #ehebini kenliz! Doktorlar bu vak'a karşısında hay ret içindedirler. Adamm sıhhati ga. yet mükemmeldir. Yalnız uykudan uyandırılmasına İmkân bulunma « maktadır