— — gT TA N 5 ——— i-1- 937 —<coec TAN Gündelik gazete Başmuharriri Ahmet Emin Yalman Tan'ın hedefi; Haberde. fikirde, herşeyde temiz, dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmaya çalışmaktır. Günün Meseieleri Yeni yıl eşiğinde İsa, bundan 1937 sene ve birkaç gün evvel doğdu. İsa diye bir insan mevcut olmuş, mudur, onu bilmiyoruz. Fakat ma- demki bir İsevilik vardır: İsayı ka- bul etmek lâzımdır. Bir hayal olsa bile, pekaz hakikatler ondan daha doğru ve ondan daha eskidirler. İsa öldükten 60 sene sonra Sayda- da birkaç kişi toplandı, Bunlar hıris- tiyanlığın, R da, İlk faziletlerini kaybettiğini iddia ediyorlaliflı. Arala- rında İsa gibi hareket etmeği, onun gibi yaşamağı, onun gibi yeyip içme- ği kararlaştırdılar, Müteassıp Roma- h hıristiyanlar ise, bu adamları, din - de bid'at çıkarıyorlar, diye astılar. Eğer Karl Marks dirilip 1937 ikin- cikânununun birinci günü Odesaya ayak bassaydı, İlk boylryacağı yer Siberya idi. Paralı, devletli, ordulu. mülkiyetli ve verasetli komünizm: Karl Marks olunuz da bunu anlayı- nız! En büyük kuvvet hayat ve onun hakikatleridir.. Fakat bu ha- kikatlerin cebirlerini, faziletsizlik ve opürtünizm neticeleri diye kabul etmek gaflet olur.. Bir inkılâp eğer Garp inkılâbı ise, yani, kuvvetini tâ ceki Y danberi gelen müsbet dü- şünceden ve hür tefekkürden almış - sa, o, hayat hakikatlerine uymağı bilir; kendini düzeltmeği ve devam etmeği bilir: İşte hıristiyanlık, işte bolşevizm! Eğer bir Inkılâp, Şarklı ise, yani asla üstüne tefekkür ve vicdan hür- riyeti ışığı vurmıyan- âlemin ahlâ - kedertken, larak kullanır ve"opllrt'liıılst 0 Için de, ilk prensipçi hararetini kay- bederken, hayat h&küiatlermn PEA rureti bu olduğunu söyler, Güç olan şey, idealist olmak, güç olan şahsi hisleri, kinleri, ihtirasları, gururları davâya feda etmek, güç olan... Fakat bunlar garp terbiyesin. de güçtürler; Şarkta ise imkânsızdır. lar lduğu Bu inkılâp, yeni bir ahlâktır; ve esasen, Garplı bir ahlâktır. Yani, ta. rih davamıza göre, eski cetlerimizin yaratmış olduğu Yunan medeniyetin- den, İsayı ve onun orftaçağını aşarak, Garpta yirminci asrın otuz yedinci yaşma basan ahlâktır, ki başka bir ilim görünüşüne, başka bir san'at te. lâkkisine, başka bir hayat anlayışı - na, başka bir fazilet duygusuna, baş- ka bir kalb ve başka bir kafaya iş . tinat eder. Tanzimat bir Şark İnlalâbı idi, Kemalizmin ana vasfı bir Garp inkı- Kâbı olmaktadır. Onun bu vasfmı, en basit iş teferrüatma kadar, herşeyde müdafaa edelim. —Fatay Dairelerde Mesai Saati ” Beşiktaşta oturan bir Ok“yucu ç muz gönderdiği mektupta, daireler. deki mesaf saatinden bahsederek di. yor ki: “Bazı daireelrde görüyoruz: “İş sahiplerinin müracaatı öğle - den sonra kabul edilecektir.,, “Öğleden sonra hiçbir işe bakıl . maz. Öğleye kadar müracaat edil . melidir!,, Bu levhalar, insanı çok defa şaşır- tıyot. Bir dairede öğleden evvel hiç bir müracaata bakılmazken, diğer bir dairede bu kabil müracaatlar mün- hasıran öğleden sonra tetkik edili- yor. Bir defa, bu şekil iş sahibleri i- cin zararlı oluyor. PETROL ve BENZİN latma Türkiyede petrol ve benzin — istihlâki artmamaktadır ve bu art- Mayışta petrol ve benzi- nin lüzumundan fazla pa- halılığı en başta gelen se- beplerden biridir. Aşağr daki rakamlar Türkiyeye Petrol ve benzinin ithalâ- tının nasıl fazla değişmi- yen bir kemiyet gösterdi- ğini tesbit etmektedirler: BENZİN Yıl Eg. TL. 1930 23.793.562 2.358.941 1931 24,662.106 1.508.936 1932 22.060.277 1.117.195 1933 28.938.181 1.101.975 1934 26.438.484 1.020.151 1935 25.656.025 865.615 1936 (*)17.802.655 621.189 (*) 1936 rakamları 8 aylıktır. PETROL XA Kg. n vi Bart ni 1 dl.â:ıö.sdo ADK L0 1L 85535546 4 AMITTI5 1932 — 32.715.245 — 1.282.190 1933 — 31.073.888 — 1.144.081 1934 — 34.963.104 923.390 1935 — 30.831.417 754.623 1936(*) 17.033.261 422.613 Bu yüzden Türkiye dahilinde pet- Tol ve benzin stokları da teşkil olunmamaktadır. Meselâ içine dev- let merkezimizi de alan - bütün - Ankara vilâyetinin bugünkü petrol ve benzın stokları eldeki rakamla- Ta göre ancak bir hafta ile 10 gün aârasında bir ihtiyaca tekabül ede- cek kadardır. Binaenaleyh umu - Miyetle dıyebiliriz ki Türkiye si - Vil ihtiyaçlar için petrol ve benzin stoklarından mahrum bir memle - kettir. Bu ise büyük tehlikelerden biridir, etrol ve benzin istihlâkinin P artması, bu maddelerin it - halââmm ve binaenaleyh harice karşı tediye mecburiyetimizin de artması demek olduğu şüphesizdir. Fakat ne çare ki bugünün şartları memleketimizin bu nokta üstünde fazla hassasiyet göstermesine ta - Çünkü, şu veya bu dairede iş sa - hiplerinin müracaatlarına günün hangi saatlerinde bakıldığını kestir- mek güç: İkinci mühim nokta da, bazı İş sa- hiplerinin müracaat edecekleri saa- ti tahdide neden lüzum görüldüğü. dür, Benim kanaatime göre, ashabi mesalih dediğimiz adam, her resmi müessesede günün her saatinde işini gördürebilmelidir. Nihayet, icap edi yorsa, dairenin esas İşleri ile uğraş- mak üzere bir iki memur ayrılabilir. Fakat, ne türlü olursa olsun müra - caatçı hiçbir zaman — bekletilmemeli ve geri çevrilmemelidir. ; siyas karşısınd İthalâtçı şirketlerinde bu savaşta vazifeleri vardır evletin ucuz- eti den, yahut e- ğer o madde ec- nebi malı ise o. nu sif transit ma li ye tin den - yahut gümrük ka prla rm daki maliyet fiyatın - dan , satış fiya- tma kadar olan üunsurların ter - kip tarzı anlaşı- lr. VZ AA AAA O NN a aA Ü Sif transit maliyet Gümrük rusumu ve. sair vergiler Belediye resmi ve gazhane ardiyesi Navlun ve nakliye Masarifi umumiye Komisyon Zuruf bedeli Akıntiı ve sair masraflar TTT YAZAN: Şevket Süreyya AYDEMİR tehammıl de. ğgildir. Çünkü bir taraftan mem - İ H r— leketimizin he- nüz petrol ve benzin ocakla. rından maalesef mahrum bulu- nuşu, diğer ta - raftan ise bu maddelere olan ihtiyacımıın şid deti, her — > ba- hasına — olursa olsun ülkemize, f hattâ pek kısa zamanda — pek gok petrol ve benzin ithali mas hit vi ve ti. ni — doğurmak- Sif transit maliyet tadır. Gümrük rusumu ve sair vergiler Çünkü dev - Belediye resmi ve gazhane ardiyesi rimizde — petrol Navlün ve nakliye ve benzin ge- Masarifi umumiye rek milli eko . Komisyon naminin, gerek Zuruf bedeli milli — müdafa- Akıntı ve sair masraflar anm temel - maddelerinden biridir. Binaenaleyh petrol ve benzin fiyatlarının müs - tacelen ucuzlatılması ve ondan son- ra gerek ithalâtçı firmaların, ge - rek vilâyet ve belediyelerle alâka- dar kurumların, memleket dahi - linde büyük petrol ve benzin stok- ları bulundurmak için tedbirler al- masının temini çok mühim ve ace- le işlerimizden biridir. Bir madde nin ucuzluğu veya pahalılığı ara - nırken evvelâ o maddenin fiyat te- şekkülü üstünde durmaktan daha isabetli bir usul olamaz. Binaena- leyh petrol ve benzinin de memle- ketimizde nasıl pahalı satıldığını gösterebilmek için evvelâ bu mad- delerin fiyat teşekküllerini vere- * lim... ir maddenin fiyat teşekkülü demek, o madde istihsalin- OKUYUCU MEKTUPLARI Eyüpte Lâmba İhtiyacı Eyüpte A. Faik imzasile: “İstanbul belediyesinin şehrin muh telif yerlerine yeniden iki bin lâmba koyduracağını biliyoruz. Bu lâmba - ların nerelere konulacağı bugünlerde tesbit edilecekmiş! Bu işle meşgul makamın bilhassa nazarı dikkatini celbederiz. Eyübün muhtelif yerle . rinde ve bilhassa en işlek bir yol o - an Gümüşsüyu caddesinde lâmba ih “iyacı büyüktür. Kaza itibarile yapı lacak taksimde, lâmbaların Eyübün ihtiyacı gözönünde tutularak tevzi edilmesi çok yerinde bir hareket o - larak gösterilmektedir. (Esas de verilmekte ve hem de şematik 0- ola- rak Ankara fiyatları ele âalınmış- tır.) B unlardan da görüldüğü »i gerek benzin Bİ- ve gerekse petrolde bu maddelerin asıl mali- yeti, yani gümrüğe mal olma fiya- tı satış fiyatlarınm —ancak cüz'i bir kısmını tutmaktadır. kısım petrolde ancak yüzde benzinde yüzde 8 den çok Bu 5 ve ibarettir. Fiyat teşekkülüne giren diğer un- surlar bu maliyet fiyatına kâmilen Türkiyede ilâve edilmekte ve bina- enaleyh, haddi matalardan olan bu en pahalı maddeler haline zatinde harcıâlem iki maddeyi koy- maktadır. Bu arada (masarifi u - Petrol ve benzinde bu fiyat te- sekkülü tamamile gayritabildir ve bu gayritabif fiyat teşekkülüdür ki, evvelki yazımızda da işaret et- tiğimiz gibi Türkiyedeki petrol ve benzin satış fiyatlarını - İtalya Müstesna - bu bakımdan dünyanın en yüksek fiyatları haline getir - mektedir. Bunu iyice anlatabilmiş olmak için verdiğimiz iki diyağramı tet- kik edelim. Bu iki diyağramım bi - tinde petrol ve diğerinde benzinin . fiyat teşekkülü hem mutlak ra- kamlar, hem yüzde nisbetler halin- — riıumiye), yani şirketlerin İstan - buldaki işletme masrafları hesabı- na bu maddelere giren kısım başlıbaşma bu maddelerin asıl da ma. liyet fiyatlarından fazladır. Zuruf bedeli de ayni suretledir. Bu fiyat teşekkülü keyfiyeti böyle tavazzuh edince bu maddeler üstündeki ucuz- latma işlerinin de yalnız bir unsur, yani devlet bütçesi hesa değil, fiyat teşekkülüne mülessi lan bütün unsurlar alınmak suretile yürütülmesi z devletin fedakârlığı işinden ib tek bına ir o- aryı ayrı ele aru- reti kendi kendine tezahür eder. Yoksa aksi takdirde bu iş yalnız aret kalabilir. Hayatın ucuzlatılmasın - da aktif iştirakleri matlup olan di- ğer teşekküllerin ve bilhassa milli sızlık sayılabilir. ekonomi hesabına yaşıyan ithalât- çı şirketlerin alâka ve fedakârlık- larının bu büyük ekonomi mücade- lesinde devlete zâhir olmamaları ise kendileri hesabına ciddi bir alâka- DALGINLIK Yakın farihten Parçalar Diyojen İle Vehbi Molla M ahmut Nedim Paşaya ve as- rın vükelâsına dalkavukluk etmekle tanınmış - bir Vehbi Molla vardı. O vaktin kazaskerlerinden 0- lan Vehbi Mollanın burnu çok — bü- yüktü. İşte “Diyojen,, bir aralık Mollanın burnunu da ele almış, bu - run üzerine fıkralar bentler yazmı- ya başlamıştı. Tabii isim zikr;dilmi— yor, fakat sahibi pek güzel anlaşılı- yordu. Molla efendinin yalısı Fındıklıda idi. “Diyojen,, Boğaziçindeki burun. ları “Kireçburnu, Akıntıburnu ve Hâh..., diye sayarken bir de “Fındık- Lburnu,, ilâve ederdi, Okuyanlar bu nükteyi merak eder, soruşturur, öğ- renirdi, Diyojenin h n her nüsh . Vehbi Mollaya bir yer ayrılırdı; me- selâ bir gün: “Malümdur ki insanım azası vücuduna merbuttur, Halbuki öyle muazzam burunlar vardır ki in. sanm vücudu ona merbut zannolu - nur... Bizim burun sahibinin burnu da bu türlüsünden, burnu vücuduna değil, vücudu burnuna merbut halk. edilmiş, kendisi burnunun mabadi bulunmuştur,, diyen Diyojen, bu bu- run meselesini enine boyuna öyle çekip uzatmıştı ki, halk her yeni nüs. hayı, acaba bu sefer neler yazmış di- ye merakla beklerlerdi. Bu alâka karşısında devrin diğer mizah gaze- teleri de bu mevzuu kendilerine mal- edinmişlerdi. Bu cümleden olarak mizah gazete- lerinden biri bir gün güya Fındıklı önünden geçen bir Şirketi Hayriye vapuru yapmıştı. O zamanlar Şirket vapurlarının başında . eski atlı tram vaylarda olduğu gibi - bir vardacı bulunurdu ki elindeki boru ile ka- yıkçılara seslenirdi. Resimde vardacı, kaptana dönmüş: “Aman baba! Fındıklı burnuna çata, cağız!..,, diye bağrıyordu . Buna benzer fıkralar, bentler ve resimlerle Vehbi Mollanm burnu “Acayibi sebai âlem,, in sekizinci sı. rasına sokulmuştu . * . Diyojen, bir türlü tutamadığı dili- nin belâsı, sıksık birer ikişer ay ka- panma cezasına uğrardı; kendi tabi- rince “küpüne çekilirdi,.. Tekrar in. tişara baslayınca ekseriya okuyucu- larma hit- ten bir bent yazardı: “Bir müddet sılaya gitmiştim. İş- te dönüp geldim, galiba sıla havası hiraz da yaradı. Ey sizler, ne hal- desiniz bakalım? Ortalıkta ne var, ne yok? Ben sılada iken en ziyade Misyalidi çorbacıyı göreceğim gel- di. Kendisiyle daha görüşmedim. Acaba bu sene pastırmalar nasıldır? Epey sürüm oluyor mu? Yine gaze. teler arasında veni iddialara girisen- ler var mı?,, diye iğneler savurur - du. Bu “Misyalidi., , o vakit Rumca harf ve Türkçe ibare ile cıkan Ana- dolu gazetesinin sahibi idi. Kayserili idi. Diyojen bu vesileden istifade e- derek gazetesini nastırmaya — benze- tirdi. “Yine iddlalar...,, dan da kasti şu İdi: Fransa - Prusya harhinin baslan. gıçlarında idi. Levent Herald mu- harriri bir makalesinde “Paris alm- mazsa hasımı keserim!,, diye cevap vermisti. Diyofen de bunları nakle - derek altına: “Cok sükür, hele şu iki zırzobun birinden kurtulacağız de . mektir, gönül, —Basiret gazetesinin de bu iddiaya girişmesini arzu eder!,, demisti , Nihayet Divojen, “İstiknmet., has- lığiyle vyazdıfı bir bent üzerine bils- bütün kapatılmıştı SADI Çamalltı Tuzlasında Tesisat Çamaltı tuz istihsal merkezinin ge. nişletilmesi suretiyle istihsalâtın art. lacaktır. Bu hususta nazarı ditkati celbetmenizi rica ederim., Alemirı karısı: — Yahu... Boşanalı bir ay var. Neye geldin? tırıl karar verilmiştir. Çamaltı tuzlasında senede 120.000 ton tuz çı- karılmaktadır. Tuz merkezinin t bir hale getirilmesi için inşası, tuz ihraç edebilecek tes 4 yapılması, nakliyatı kolaylaştırmak i. çin Bandırma demiryolunun Çamal. tma kadar uzatılması düşünülmekte- idir.