1937 Yılının ilk bahtiyarları “neler anlatıyorlar? Yeni zengin Doktor Orfanidis "TAN" muhabirinin karşısında Babiâli caddesinin kırk yıllık e- möktarı hamal Tahir, daha doğru - gu alışık olduğumuz adıyla - Tahir ağa . yeni yılın talihlileri arasmda! Haber alır almaz, kendisini bul - dum. & Nargilesinin başmdan yeni kalkmıştı . — Gözün aydın Tahir ağa. . — Allaha emanet ol begum! — Eh.. Paralara kavuştun artık. Gülümsedi: , — Ne diyek... Kısmetmiş işti, Amma, bu losmet, benim değil — Ya kimin?. — Bizim Hüseyinin... — Hüseyin, ortağın mı? — Hayır! Oğlum... Devresi günü, melmeketten mektup aldım: Bir çö- cuğumuz dünyaya gelmiş. Admı Hü. seyin goduk diye bağa da yazdılar. Sen olsan sevinmen mi? Erkek evlât... İftihar ettik hani ya... Der. ken o akşam, bizim gayfedeki ar - kadaşlar: — Gel, seninle ortaklaşa bir bi- Jet alalım. Olur da vurur! deriler. Vuracağndan değil a, gönülleri hoş olsun diye: — Peki! dedik, Altı kişi, aramız- da para toplıyarak bir bilet aldık. Piyango çıkacağı kimin aklıns gelir. Derken, efendime söyliyem, piyan - go yerinden haber verdiler. — 'Tahir!,, Gel paranı Hey gözünü sevdiğim Allahı... Ga- rip kuşun yuvasını, nasıl da yapar- sm ?.. Hemen koştuk. Paraları ak dık, Altı ortak aramızda paylaştık Ben bileydim, biletin hepsini alır - dım. Amma, kısmetten ziyade ol - muyor. — Paraları ne yaptm? | — Birikmiş borçlarım vardı. Ha-| mal Tahirin borcu olmayıp ta kimin. olacak?. — Kaç yıldanberi hamallık eder - sin? —'Tam kırk söne!,. Babiâliye nin €n eski hamalı benim! Bugünden Allah ile ahdettim. Her ay bir piyanko bileti alacagım. Am- ma, kimse İle ortak olmıyacağım. Her kes, kendi taliini bilsin.. Baht işi bu. Doktor Ofanidisin anlattıkları Beş yüz bin liralık büyük ikramiye yi kazanan Doktor Orfanidis'in evine girmek pek kolay olmadı. Doktor #rki sıkıya kapıcı kadına tenbih etmiş: —Içeri kimseyi koymryacaksınız ! Fakat bizim arkadaşlar için, böyle kuru yasakların ne hükmü var.. İçimizden biri hemen şiddetli bir sancıya yakalanmış vaziyetler alarak kapıdan içeri daldı: Arkasından da biz! Beş altı kişinin apansızın karşısma Çıkması Doktoru şaşırttı: — Siz kimsiniz? Gazeteci olduğumuzu öğrenince: — Aman, dedi, rica ederim, beni , yazmı Ve süküt hakkı olarak bize çikola ta ikram etmeğe kalkıştı. Aramızda 'beg dakika kadar süren bir münaka- gadan sonra, doktorun nihayet dilini gözdük. | — Piyangodan kazanacağımı hiç| ummuyordum, diye söze başladı am ma bu para bana mesleğimi unuttur- mıyacaktır. Bilâkis, hekimliğe daha Bikt sarılacağım. Belki ileride Avru- paya bir tetkik seyahati da yaparım. Babam eski Osmanlı meb'uslarmdan Orfanidis Efendidir. Benim de ga - yem babam gibi memleketime bağlı 'bir adam olarak kalmaktır . Orfanidis ailesini istikbale ait tat- 4 tasavvurlarile başbaşa bırakarak İşte bu da küçük yeni zengin Bir Yunan gazetesinin garip neşriyatı Atinada Eleftros Andropos. âdlle çıkan gazete, bugünler; her neden se İzmiri diline doladı. Aklı sıra, İz- mirin iktisaden ve sağlık bakımm - dan kötü vaziyette olduğunu gös - termiye yelteniyor. Rakamlar, ken. disini en kahir şekilde tekzip ettiği ve tutulan istatistikler, Atinsda mu kim muhabirin röportajlarmdaki a çık yalanları yüzüne çarpıp durdu) min & ilk Avrupa Trenimiz (Başı 1 incide) yolları umumi müdürü Ali Riza Erem de şu nutku söylemiştir; “— Bu hattın ehemmiyeti herkesce malümdür. Binlerce Istanbullunun bu raya toplanması de bu ehemmiyetin bir delilidir. 936 senesinde Afyon — Antalya hatlarımız Kuyu da Aydm hattı ile birleşti. Malatya — Sıvas hattr He- kimbana vardı. Irmak — Filyos hattı Çatalağzında ilk kömür kaynağına erişti. &İ sene bu memlekette kazançtan başka bir şey düşünmiyen Şark demiryolları da nihayet elimize geçti. Trakyanm kal- kınmasma, Cümhuriyetçi, halkçı bir işletme teşkilâtı olan Devlet Demir- yolları bugünden İtibaren el koymuş oluyor, Büyüklerimizi saygı ile anmayı bir vazife bilirim. Alkışlar Arasında Eski Şark Demiryolları memurların dan biri de yazdığı şiiri okumuştur. Bundan sonra istiklâl marşı çalınmış ve marş bitince yeri lokomotif ve va- gonlardan tertip edilen katar alkışlar ve tezahürat arasında hareket etmiş tir. Bu trenle Devlet Demiryolları Umu mi Müdürü Ali Riza Erem, Hattın Mü dür Vekili Salâhattin ve diğer zevat ta ayni trenle gitmişlerdir. Eski şirketten Devlet Demiryolları kadrosuna geçen memurlar dün ön- lerinde mızıka olduğu halde Taksim cümhuriyet âbidesine giderek çe - lenk koymuşlardır. Yollarda Tezahürat İstanbul ve Edirneden hareket eden trenler güzergâhtaki bütün is- tasiyonlarda, bilhassa Çorlu ve Al pulluda büyük tozakürat ile karşı - lanmiş ve uğurlanmıştır. İstanbul - dan ve Eâdi'neden kalkan trenler dün akşam Edirne ve İstanbula gel- mişlerdir. Devlet Demiryolları Umumi Mü- dürü Ali Rıza Erem, Nafia Vekili AN Çetinkayanm selimlarmı Trak» yalılara bildirmiştir. pi Anadolu “demiryollarının devlete intikalinin bugün onuncu yıl dönü - mü olmaktadır. On sene evvel bu- gün, yani 928 yılında Anadolu - Bağdat demiryolları devlet tarafm- dan satmalınmış ve satmalma mu - İ kavelesi imzalanmıştı. On yıl içinde Türk şimendiferciliği evvelden tah- miyecek okadar büvük bir TAN luğu halde, Eleftros Andropos bü) terakki ve inkişafa mazhar olmuş - garip neşriyatına devam ediyor. o“ İtur. Bir taraftan yeni demiryolları (Eleftros Andropos) un İzmire yapılırken diğer taraftan memleke - gönderdiği Türk aleyhtarı muhar -|tin mevcut ve hepsi ecnebi şirketler ririn kim olduğunu bilmiyoruz. Fakat | elinde bulunan demiryolları da sa - öyle sanıyoruz ki, bu muharrir, A - tina sokaklarında mevzu kıtlığına uğramış bir adamdır. Ve İzmire, hiç şüphe yok ki, ayak dahi atma - mıştır. Bunun böyle olduğunu, hakikate tabantabana zıt olan o garazkârane yazılarına bakarak kolaycu kestiri - yoruz. Eleftros Androposun son nüs basmda, yine baştanbaşa yalanlarla dolu bir İzmir röportajı çıkmıştır. Garezkârlığı evvelki (o yazilarile meydana çıkmış olan bu muharrir Eğe mmtakasında yedi sönedenberi büyük iktisadi buhran hüküm sürdü günü bu sene üzüm, incir ve tütün mahsulünün pek bereketli yetişmesi ne rağmen müstahsilin belini doğrul tamadığını ve en az iki sene Üstüs- te bu seneki gibi mahsul istihsal e- dilirse belki o vakit buhranın zail olacağını yazdıktan sonra bu seneki üzüm mahavllinlin 85 milyon, İnci - rin 28 milyon ve tütünün de 32 mil- yon kiloyu bulduğunu ve bunların yarısından fazlasının satılıp memle- kete 34 mülyon lira girdiğini bunun- la beraberde tüccarın vaziyetinin yine düzelmediğini yazıyor. Garezkârliği pek aşikâr olarak şu rakamlardan da anlaşılan muharrir, bir de ahalinin pek sıkıntılı ve ke - derli olduğunu göstermek için bu se ne Ramazanm ilk haftasında eski ramazanlarda olduğu gibi ahalide neşe ve hareket görmediğini yazı - yor. Türkiye inkılâbmm mahiyetinden büyük bir gaflet içinde bulunan bu garip muharririn hâlâ eski Rama - zanları araması, garezkârlığınm bi başka nümunesidir. Yunan matbunt idaresi, komşu ve| dost bir memleketin umumi durumu &wden çıktık.. Salâhaddin GUNGÖR hakkmda bu kadar cahilce yazılan yazıları görmüyor mu? İtanalınmıştır. Devletin şimendifercilik işini ilk ele aldığı bugünün yıl dönümünde Şark Demiryollarının devlete intika- li'mes'ut bir hâdise teskil etmekte- dir. Simdi yalnız ecnebi kumpanya- lar elinde cenüp demiryolu kalmış- tır ki bu da hudut vaziveti dolavrsi- le tabildir. Türk topraklarında de - miryolları kâmilen devletin eline geç miş bulunmaktadır. Edirne istasyonunda Edirne, 1 (TAN muhabirinden) — Devlet Demiryollarmn ilk treni bu sabah saat 8.20 de buradan İstanbu. la hareket etmiştir. Bu münasebet- le istasyon donatılmış, bütün Edir - neliler bu büyük sevince iştira ket - mişlerdir . Trenin hareketinden evvel bir me- rasim yapılmış, nutuklar söylenmiş ve tven halkm sürekli alkışları ara - sında istasyondan hareket etmiştir. Tren Yunan topraklarından geçerek Pityon İstasyonuna vardığı zaman, bir Yunan müfrezesi, selâm resmini ifa etmiş ve mahalli idare memurla- riyle halk Türk trenine büyük sevgi İ tezahürat göstermişlerdir. Devlet Demiryolları umumi Mü - dürü Ali Riza ve maiyeti bu kece İs. tanbula hareket etmişlerdir. Ara istasyonlarmda Edirme, 1 (TAN muhabirinden) — Devlet demiryollarınm ilk treni yeni lokomotif ve vagonlardan müteşek. kil olduğu halde bütün ara istas - yonlarında halkm coşkun tezahüra. tiyle karşılanarak uğurlanmıştır. Tekirdağından gelen bir heyet tre- ni Muratlıda, Kırklareli heyeti Al - pulluda karsılayarak uğurlamızlar - Milletler Cemiyeti ve Biz (Başı 1 nelde) Bizim bir mümessil ve müşahidi- miz İşe kartşmadıktan sonra bitaraf müşahitler ne yapacaklar? Fransızların bir taraflı olarak | gösterdiklerini görecekler, söyledik- lerini dinliyecekler... Bir taraftan da yumruk altında bulunan Türk hal. kının dertlerini ortaya dökmemesi İlçin elden gelen her şey elbette ya- pılacak. İ Böyle bir vaziyet Türk milleti için İçok teesslirle karşılanacak bir vazi- İ yettir. Gazetelerimizden birinin bu müşahededen doğan teessüirleri, en son ihtimale kadar ifade etmesi çok İ tabii görülmelidir. Hukuki ve siyasi davamız Millet- ler Cemiyeti muhitince kayrtsızlıkla karşılandığı ve Fransanın bâzırladı- ği diplomasi oyunu sonuna okadar İdevam ettiği takdirde Milletler Ce- miyetinden çekilmeyi bile göze ala- cağımızı İfade etmek, Milletler Ce- miyetine karşı kurulu bir husume- İtimiz bulunması gibi bir manaya İ katiyyen gelmez. Türk milletinde, Milletler Cemiyeti hakkında bir ta- İ eafgirlik varsa bu tarafgirlik şiddet- le Cemiyetin lehinedir. | Tam dostluk izim maskeli (hiçbir işimiz | yoktur. Düşündüğümüzü so- İmuna kadar söyleriz. Dost olduğu: İmuz memleketlere karşı candan İdostuz. ,Üstü kapalı, yarımyamalak bir döstluk tanımayız. Fransa ile de tam dost olmak is- teriz. Bu sebeple, Fransanın bizim- le hiç danışmadan Suriye İle bir mu- ahede aktetmesi, 1921 muahedesin- deki taahhütlerini tanımaması, Türk bayrağına benzer bir bayrak sahibi olmasını 1921 de kabul ettiği o bir Türk halkını 1936 da Suriye boyun- duruğu 'altma koymıya kalkışması, Suriyede bir Mikedonya yaratmıya teşebbüs etmesi bizi cidden mütees- sir öğiyor. Bizim Fransadan istediğimiz 1921 anlaşmasını tam şümulü ile hatırla- masından ibarettir. Milletler. Ce: yetinden istediğimiz, Türk halkının mukadderatına tamamile sahip Ol- mak hususundaki tabii hakkının tanmmasıdır. Bu tabii yolda yüründüğü müd- detçe biz Milletler Cemiyetinin ka- rarlarına göre hereket etmeyi en büyük vazife biliriz. Hüküm verecek heyet, hakkaniyetin iptidai osasları- na riayet etmişse onun hükmünü kabul edip etmemek meselesini mü- nâkaşa bile etmeyiz. endişe- lerimiz en iptidai esasların, bir ta- rafm lehine olarak ihmale uğrama. sından ibarettir. Böyle bir ihtimal mevcut olmadıkça bizim de Milletler Cemiyetinin bir kararı karşısında gilcenerek Cemiyete arka çevirme. miz ihtimali voktur. Ahmet Emin YALMAN A Bigadiç Nahiye Müdürünün Evi Soyuldu Bigadiç — Nahiye müdürü Hay - reddinin evine geceleyin kimse bu - İlunmadığı bir sırada hirsiz girmiş, 11200 Ilralık kadar eşya çalmıştır. Karatumanlı Akboğa Dünden itibaren o neşrine başladığımız Ercüment Ekre- min bu nefis romanmı haffa- nın üç gününde okuyucuları- t mıza vereceğir. İkinci tefrika yarınki nüshamızda çıkacaktır. ”Karatumanlı Akboğa" yı Cu- ma, pazar ve çarşamba gün- leri muntazaman okuvacaksı- niz, 2-1-937 Hataylı kardeşleri- mize bir (Başr 1 neide) | Antakyada cereyan eden emil ve haksızlıklardan, reva görülen| göyrikanuni hareketlerden bahsede- rek bu işin derinden ve inceden İn-| ceye tetkik edilmesin! heyetin vie - 'mdan beklediklerini, Milletler! tinin yüksek otorite ve sem | patisinin mutlak surette muhafaza | edilerek Antakyadaki Türklerin & - hemmiyet ve dikkatle dinlenmesini, İçünkü orada bulunan müstemleke memurlarmm birçok tazyik ve ter - tiplerle murahhaslarla temasa gir - meleri ihtimali olduğunu söylediler. Murahhaslar cevaben Antakyalı -| larm gösterdikleri bu nazikâne ta - leplerin tamamen gözönünde tutul - duğunu, bitarafane tetkiklerine hiç -| bir kuvvetin müdahalesi imkânı ol- madığını, her Türkü dinlemek için| her fırsatı hazmlıyacaklarımı, bütün | | bundan müsterih olmalarını söyle - diler. Gene Antakyalılar heyetten bir! ricada daha bulundular. Bu da An- İtakya ve havalisinde Suriye ve Fran sz memurlarinm Alevi diye hitap! edip Türk kütlesinden ayrı tutmak istedikleri kütlenin tamamen Türk İ olduklarını ve bu kütlenin eşki Hi- İ itler olduklarmı ve hattâ mezartaş- ları tetkik edilince Alevilerin nasıl saf Türk kütleleri olduklarını göre- ceklerini, Arapların bu Türk kütle- lerini hiçbir zaman Arap caminla - rından saymayıp daima hakaret et- tiklerini, 8on zamanlarda mahsus maksatlarla bu kütleleri Türklerden | ayırmak İçin Arap camiasından say mıya kalktıklarını söylediler ve ayni Antakyalılar, tetkik heyetine seya - hatleri sırasında yaptıkları bu mü- racaatin asla bir tezahürat mahiye - rülmemesini ve kendilerini ne zaketle kabul etmelerinden dolayı te-| şekkürlerini sunarak ayrılırken heyet Antakyalılara; “Türkiyede seyaha - timiz sırasında hiçbir tarafta (hiç bir suretle bizi incitecek bir tezahü- rat görmedik. Bilâkis her yerde sem pati İle karşılandık. Bu müracaat “miştergir Dünya Gazeteleri Sancağa Dair Neler Yazıyorlar? Dünya gazeteleri, Antakya mese , lesinden büyük bir alâka ile bahse - diyorlar. Bilhassa Alman guzeteleri meselenin bütün teferriiatma sütun larında yer vermektedirler Völkiseher Beobachter, Yahya Bey | Hasan imzasiyle neşrettiği bir maka, lede diyor ki: “Sancağa hâkim Olan devlet geçilmesi çok güç olan Ama . nos dağlarını elde etmiş demektir. A. mânos geçidi Adananm kapısıdır. Antakya ise Suriyenin kalbine açıl. mış bir kapıdır, , Kolnise Çaytung, Türkiyenin İs. &endenin limanı üzerinden İran ve İirakla muvasalaya kıymet verdiğini İ yazıyor . Hayale dayanan mütalealar İsviçrede çıkan Bund, Fransızların neşrettiği yanlış malümata kapılarak Sancağın istiklâlini istememiz, mua , bedelerin yenibaştan tadili meselesi . ni ortaya attığını, Milletler Cemiyeti üzerine revizyon kâbusu çöktüğünü, böylelikle Yakm Şarkta revizyon ha. reketinin devam ve sirayet edebilece. gini yazıyor, gazetesi diyor ki: “— Suriyenin İngütere ile Fransa | arasında taksimi Picol muahedesiyle kararlaşmıştı. Cihan Harbi esnasm . da bu muuhedenin İtalya lehine ta . İdili vadedilmişti. Habeşistan seferinden sonra İtal . yan gazeteleri, İtalyanm Suriyedeki menfaatlerinden vakit vakit bahsetti. İler. Bu talepleri şimdi tekrar edebi. İlirler. Bu itibarla Türklerin emelleri İngilizleri de hayli endişeye düşür. müştür.,, İsviçre gazetesi, tamamiyle yanlış İ malümat üzerine mütalealarma de. İ vam ederek Türkiyenin dünyanm bu. ve konuşma da bu nevidendir.” de-| gir ikaz sesi için ne demek olacağını gözönüne ge. tirebiliyor. Bu gazete diyor ki : “Suriyeden Fransız & askerleri ve | memurları ayrılırsa akalliyetlere men sup kimseler kendilerini bekliyen Aki. betin ne olacağını pek iyi takdir et. mektedirier, Maroniler, Türkler ve Durziler, Suriyeli adı verilen kimse - lere itimat etmiyorlar. Bunlar asırlardanberi biribirlerile çarpışmakta ve karşılıklı bir nefret beslemektedirler. Bu milletler, Şam hükümetinin istiklâl sahibi olunca e. line geçecek kuvveti sutistimal ede ceğinden korkuyorlar. Bütün bu.lar Türkiye Cümhuriyeti Türklerinin Sancaktaki vatadaşları için yaptıkları hareketi izah eden şeylerdir. İskenderunun, zengin Türk Kilik yasmin tabii limanı olması, meseleye bir kat daha vahamet veriyor. Türk. ler davalarında musırdırlar. Milletler Cemiyeti Türklerin haksız olduğuna dair hüküm verirse general Seligors. kinin vaktiyle Vilnaya karşı yaptığı harekete benzer bir hareketten endi. şe edenler vardır. Şark ahvalini takip edenlerin gözü- ne çarpan bir nokta var. O da Suriye milletlerinin iki bin seneden beri hiç bir zaman müstakil olmadıklarıdır. Halbuki istiklâl ve hürriyet güçlükle yetişen nazik çiçeklerdir. Irk ve din itibarile mozaiki andıran bu muğlâk memleket, sekenesi arasındaki müca- deleleri bertaraf edecek hâkim bir kuvvete muhtaçtır. Osmanlı İmparatorluğunun suku- tundan sonra Fransanın büyük rolü başlamıştır. Eğer Fransa bu rolün- den vazgeçerse işe kimler karışmıya. caktır? Kemalin Türkleri, Mussoli- ninin İlalyanları, Hitlerin Almanları veyahut İbnissuudun Arapları müda- hale edebileceklerdir., Suriye boyunduruğu Oevre gazetesi öyle diyor: "... Bu noktada Atatürk lâf dinlemiyecektir, Atatürk sancağın Suriyâ boyundu- ruğu altına girmesini istememekte- Atatürkün arzusu 5 Danzig rejimine benzer bir—r- Jim kurulması ve hşitâ Milletler Ce- miyetinin mürakabesi altında muh- tar bir idare tesis edilmesidir. Ankara Türkiyesi, eski Osmanlı İmparatorluğunun eczasmdan olan dost memleketlerle menşeleri pek a3 malüm, şümulleri hudutsuz muahe- deler aktederek Yakm Şarkta muaz- zam bir vaziyet iktisap etmiştir.Garp memleketleri bunun farkmda bulun- muyorlar. Türklerde İzzetinefs yara» #1 derindir ve devam ediyor. Türk. ler, Fransız — Türk dostluğunun küsufa uğradığını açıkça söylüyor. ar, Bu meselede Türk şeref İtibarı başlıca yer işgal ediyor, fakat hâkim İolan mesele, İskenderun limanmın bir deniz üssü sıfatile mevkiidir.,, Türkiyenin dikkati Deutsche Diplomatische Politisehe Sancak meselesini mevzuu bahsede- rek Türk , Fransız ihtilâfının mev- zuunu teşrih etmekte ve her iki ta » rafın da noktai nazarmı yazmakta « dır, Gazete, bilhassa şunları kayde- diyor: “.— Sancak mmtakasmm Suriyeden ayrılması için Türkiyenin ileri sür - düğü talep dikkat ve itina ile yapıl- mıştır. Türkiye, bu mntakanın şim- diye kadar haiz bulunduğu şekil ve hukuki vaziyet çerçevesi dahilinde garantilerin takviye ve teyidine mu - vafakat edecektir. Fransa ile diğer mandater devletler Türk talebini e sas itibariyle haklı buluyorlar. Fa» kat prensip mülâhazalariyle bu ta- lebin -tahakkukuna itiraz etmek lâ - zım geldiğini sanıyorlar. Halbuki, bu gibi hak ve talepler, artık reddedil- memeli, nazarı itibara slınmelıdır. Bu, bir terakki eseridir.,, Fransanın endişesi Je | günkü nazik vaziyetinden -İstifadeye İ dir. Ayrıca, Çorluda da bir karşıla - | çalıştığını, belisi de bir veya iki dev- ma merasimi yapılmıştır. Uzunköp-| letle anlaşma yaptığını ileri sürüyor: rüde Edirneden giden ilç kişilik bir| bir taraftan da Türklerin Boğaziçini heyet ilk karşılaşmayı şehir nama | ellerinde tuttuğunu, mühim bir mev yapmıştır. Tren, Edirnelilerin içten | kileri olduğunu yazıyor. tezahüratı arasında gece 20,15 te F- Repübliğin mühim bir yarısı dirneye vâsıl olmuştur. Bu minase - Fransiz (gazetelerinin çoğunda betle istasyonda bir merasim yapıl | basma kalıp dostluk lâkırdıarı ve mış, nutuklar söylenmiş ve İstanbul- | Fransız resmi görüşü etrafında yazi, dan gelen heyet otomobillerle alıma-! lar vardır. Yalnız Röpubligue gazete. rak belediyede misafir edilmiştir . si, Suriye idaresinin Antakva halkı vinde kabil olacaktır. Frankfurter Zeitung'un Paris mu“ habiri, Hatay meselesine temas et * tikten sonra şunları yazıyor: “ — Fransa, Türk talebini is'af Met Arap âleminin hüsümetini kazana * cağmı düşünmüş ve bu takdirde Su” riye nasyonalistlerinin yeniden — bif isyan çıkarmalarından Korkmuştur # Maamefih, Türk - Fransız ihtilâf * nm halli, 18 kânunusanide toplana * cak olan Milletler Cemiyeti konse *