22 Ekim 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

22 Ekim 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 - 936 “TÜRK LAN No, 81 AcıHakikat Yazan : Ziya Şakir “ — Şimdilik İstanbula Dönemiye- ceksiniz. Beraber Ankaraya Gitmemiz Lâzımgeliyor ,, ” İzzet Paşa, gerek Istanbuldaki ©6- Mebi mümessilleri ve gerek bazı e Bebi (ricali siyasiye) Si ile görüşmek gi bu kanaali, ye söyliyeme * e tabiidir kiç “söyliyemezdi. #lediği dakikadan itibaren; s cereyanlar başgöste- Teuirdi... Vakı şimdi, Istanbulda değildi. Burada her seyi en açık bir)» lisanla, düşündüğü gibi göyliyebilir- di, Fakat, o mecliste bulunan Matbuat mensuplarının, kendi söz- lerini derhal gazetelere geçirecekle- İ rinden endişe etmiş, — Ve, arzetti- ğimiz gibi — birtakım yavan cevap- larla iktifa eylemişti. İşte bu sırada konu Tip bir mecraya intis €sret ve zirsat nü: bey, sözü birdenbire Salih paşa kabi- Besinin ne suretle tebeddül ettiğine İntikal ettirmiğ..; — Efendim!.. Bendeniz, Damat Fe Tit paşanın tekrar sedaret mevkiine Eetirilmemesi için pek çok tavsiyeler» de bulundum. Fakat, Zatı şahane ehemmiyet vermediler, “Ben, memle- ket için faydalı bulursam, Haham ba- #iy: bile iş başma geçiririm.” dediler. Ve Ferit paşayı da tekrar iktidar ma mına, getirdiler. Diye, buradaki içtima alâkası olmayan bir bahse giris Hüseyin Kâzım beyin gözleri naza” Yi dikkati celbetmişti. Çünkü. celbe- decek kadar garipti; Gerek kendisi Ve Rerek arkadaşları, Padişah namı- mA hükümeti idare eden birer Şah: Yetti, Ve buraya da, (Padişah nam Mâ) müzakere için gelmislerdi. Şii di bu müzakereler sırasında Padişa hin he fikir ve zihniyette bir adam Olduğunu ileri sürmeye, ne mana ve- rilebilirdi ii Teşekkil) eden Mili hükümetin, ar Kk. ne Usmanı dukumen ve NE de 0- ile hiç bir aşti. un hükumdarı ile hiç bir rabrta ve alâkası kalmadığı halde, Anadoluda Yine merdane ve asilâne bir süküt Muhafaza edimekte; Padişah Vah. dettine karsı herkesin kalbinde derin bir infial ve iğbirar bulunmasına rağ- men, - zamanm mezaketi nazarı dik- kate almarak © Padişahim saleyhinde #lenen hiç bir gey söylenilmemekte| idi, Hal böyle iken; Hüseyin Kâzım be Vin bu suretle Padişâh aleyhinde atıp tutması, Mecliste çok fena bif tesir Veadeta bir şüphe husule getirmişti. Padişah Vahdettinin en emin ve mu- temet şehsiyetlerinden biri olan bu Zitm açıktan açığa Padişahı itham etmesi, derhal hususi bir maksada atfedimişti. İzmet Paşa, vaziyetin nezaket ve ehemmiyetini hissetmişti. - Hüseyin m beyin - lüzumsuz ve sebebsiz Yere - vuku bulan bu ( zebandrazlı- ğr) (1) herhalde, orada padişah aley hinde bir takım sözler söylenmesine #ebebiyet verecek. Bu da, derhal sa- Yaya aksedecekti. Saraya aksedince da, matlup olan ( İstanbul Anadolu #tilârı) nm önüne tekrar bir set çe. kilecekti. İzzet Paşa, buna meydan Verme. Mek için Hüseyin Kâzım Beyin söz. lerine derhal müdahale etmiş; Padi. Bah hakknda ithametını ret ederek bilâkis Vahidettini müdafaaya giriş- Mişti, Işte bu suretle açılan münaka- $a artık bu (heyeti celile)nin vaziyet Ve vekarını haleldar etmiş.. Araların da fikir ve maksat birliği olmıyanlar- We Mustafa Kemal Paşam müzeke- Teye e girişmesi imkânmı,- ortadan silivermişti, Bunun üzerine Mustafa Kemal Pa-| 34 bu celseye hitam vermiş; Tefska- tindeki zevat ile diğer bir Odaya çe- İlmişti, Bir az sonra da, tekrar he- Yetin bulunduğu odaya gvdet ederek: — Şimdilik İstanbula dönemeye— Seksiniz. Daha esaslı bir şekilde SÖ TÜtmek için hep birlikte Ankaraya Bitmemiz lâzım geliyor. Buyurunuz. Demişti, Yani; (Heyeti celile), nazikÂt Sürette tevkif edilmişti, Ve, İstASYO- Dun rampasında, istim üzerinde du- Fan tirene bindirilerek, doğruca An araya getirilmişti, Bir kaç saat süren bu mükâleme ib başlıca konuşulan şeyler, şunlardan ibaretti Ahmet İzzet Paşa, bir arlık bir mi-| nâsebet getirerek (muhalefette de- ram) in sebep olacağı mahzurları izah etmiş. Bu halin; Avrupa efkârı umumiyesinde, daha şiddetli bir ta- kım infiniler uyandıracağını afa Kemal Paşa, bü sözlere) karşı gu mealde bir cevap vermişti: — Bizim; azim ve kararımız, kat- ir, Her ne pahasına olursa olsun, Milletin İstiklâli ve istikbalini temin edeceğiz. Avrupanın bütün ordular birleşse, ve bizim üzerimize gelse; ka- rarımızdan hiç bir gey feda edemeyiz. Yurdumuzun her karış toprağını, bi tün kuvvetimizle müdafaa edeceğiz lenp ederse, Ararat dağlarma kadar çekile: Fakat; Istanbul hüküme- ti ile birleşerek esareti kabul etmiye| ceğiz. Azmin ve sebatın en açık bir ifade- desi olan bu sözler, heyete derin bir düşünce vermişti. Sonra, Mustafa Kemal Paşa, bahsi daha nazik bir noktaya intikmi etti- rerek, vaktile Ali Riza Paşa kabine. si zamanında Amasyada cereyan © den müzakerede verdiği sözü tutma- dığından dolayı Salih Paşayı muva- haze ettikten sonra: — Werit Paşa hükümeti, bizim işi: | mize daha ziyade yarıyordu. Çünkü biz, onun hedefini biliyorduk; ve o-| na göre hareket ediyorduk. Diye be devam etmiş. Bir raftan Padişaha sadakat ve merbuti- yet gösterirken diğer taraftan da ( Kuvayi Milliye ) taraftarlığından dem vuran kabineleri tenkit etmiş. Tevfik Paşa kabinesinin de Anadolu- nun bu günkü vaziyetini kavrayama» d. geri id İm | | Hulüsa; şu bir kaç saatlik mükas leme, bir (İstanbul « Anadolu) muka renetini husule getirmek şöyle dur- HASAN Acı Badem Kremi Acı badem kremi cilde yarar. Cilde hayat, düzgünlük ve tara- vet verir. Cildin kirlerini, zehir- lerini, fena yağlarını temizler. Buruşukluklarını, lekelerini, çil- lerini, ergenliklerini, sivik ni izale eder. Çirkin çehreyi gü- zelleştirir ve ibtiyarlığı gençleş- tirir, Fakat acı badem kremini her- kes yapmaz ve bu kremi mutlaka acı badem yağiyle yapmak lâ- zamdir. Bu hem müşkül ve kül fetli, bem pahalı bir iş olduğun- dan biraz acı badem, esansiyle vazelin yağını karıştırarak yapı- lan kremleri kullanan bayanlar iltlerini bozuyorlar. Halis acı bademden pek büyük fedakârlıklarla istihsal edilen hakiki acı badem yağmı krem haline getirmiş olan kolonyas.i3- ve müstahzaratile meşhur eczacı Hasandır <; Itriyatı Fransızla- rın (KOT) si kadar nefis ve ca- #ptir. Hasan acı badem yağı kremi» le ,Hasan yağsız kar kremini ve Hasan yarım yağlı gece kremini bayanlar seve seve kullanmakta ve eczacı Hasanı tebrik etmekte- dirler. Sabun, kolonya, losyon, lâvan- ta, briyantin, saç sular, sürme pudra, traş bıçağı, diş fırçaları, diş suları, diş macunları ve her türlü ıtriyat ve müstahzıratta mutlaka Hasan markasmı isteyi- niz ve arayınız. Hasan deposu Ankara, İstanbul, Beyoğlu... ın, bilâkis aradaki uçurumu bir kat daha derinleştirmişti İstanbul heyetini Ankaraya götü. ren tirende, İzzet Paşa ile Salih Paşa Garp cephesi kumandanı Miralay İs- met beye (1) mahsus olan vagona yerleştirilmişti. Ankaraya muvasalat edildiği zaman da, bu sahibi devlet mevkuflar, (Mustalâ Kema Faşu) tarafından kendi. ikametgâhlarndaf öğle yemeğine davet edilmişti. TArkası var) Ben kendi hesabıma ispanak yemesini sevmem, ama, ona karşı büyük hürmetim vardır. ispanak, bir kere, halis Türk yemeğidir. Aslı Türkistanda ve Afganistan - da olduğundan eski Yunanlılar ve Lütinler onu hiç bilmezlerdi. A- raplar Ispanak yemesini Türkler — İ den öğrenmişler, sonra Endülüs taraflarına da götürerek Avrupa biraz tanıtmışlardı. e rin onu iyice öğrenmeleri drene harabeleri arasında ve bizim Anadoluda olmuştur ». Ispanağa karşı hürmetimin bir sebebi de onun faydalı bir sebze olmasıdır. Onu yeşil, yeşil gördü günüz vakit sade suymuş gibi Eğ rünürse de içindeki su ancak Yüz- de 92.30 nispetindedir. Geri kala- nın yüzde 1,34 ü azotlu, yüzde 4,77 si de unlu maddelerdir. Yüz- de 0,17 nispetinde yağlı maddesi olduğundan ispanak âdeta tam bir gıda sayılabilir. Halbuki 0.55 nispetinde madeni maddeleri ve bunların arasında çelik olduğun- dan kansız insanlar için faydalı bir yemek olur. Yalnız o madeni | maddeler arasında biraz oksalat bulunması biraz can sıkacak Şey- dir. Çünkü romatizmalılara, böbrek kumları olanlara dokunur, z Eski Arap hekimleri, İspanaği Türklerden öğrendikten ( sonra onu göklere çıkarmışlardı. Ibni Haccac ispanak üzerine mahsus bir kitap yazmıştı. Hekim Razi, (Hakim Razi değil) göğüs hasta- lıklarında ispanak yemeği sağlık verir, El İdris ise boğaz ve küçük dil hastalıklarına karşı yine onu birebir ilâç diye verirdi. İbni Bay- İ tar da Türklerin ispanağı ancak SAGLIK ÖGÜTLERİ | Ispanak Sever misiniz ? göğüs ve boğaz hastalıklarına ilâç LOKMAN HEKİM pa alnikinemenneili Yazan: olsun diye yetiştirdiklerini idin etmişti. Frenkler de İspanağı tanıdıktan sonra ona çok rağbet göstermiş- lerdir. Avrupada Renaissance dev- rinde Universite talebelerinin en çok yedikleri şey ispanak olduğun- dan, onlara hoş görünmek Üzere, güzel kızlar eşeklere binerler, İki taraflarındaki © küfelere doldur- dukları ispanağı genç (talebelere satarlardı. Fakat Avrupalılar ispa- nağın göğüs ve boğaz hastalıkla rı ilâcı olmasından ziyade inkıbi za karşı iyi olduğunu kabul etmiş- lerdi, 4 O zamanlar da Avrupalılar pek çok yemek yedikleri için karınla rından zorları büyük olduğundan ispanak bundan dolayı rağbet bul- muştu. Ispanağın linet verecek yemek diye tanınmış olması, şüphesiz içindeki sapaninden ileri gelir. Yüz elli gram taze ispanak yaprakla -| rında on santigram sapanin var - dır. Fakat ispanağın, mideleri ek- şimiş ve büyük barsaklarında ilti- hap bulunan kimselere dokunması da bu maddeden ileri gelir. Ispanağın bir iyiliğe de içinde ehemmiyetli o miktarda klorofil bulunmasıdır. Bu da insanın yedi- diği yemeklerin çabuk kana karış» masına, kalp adalesine okuvvet vermeye yarar, Ispanakta A ve B yitaminlerin- den ehemmiyetli nisbette o bulun- ması da yakın zamanlarda onun kıymetini yükseltmişti Bundan dolayı ispanak türlü, türlü yemek, yahut salata halinde yenildikten başka, çiğ ispanak yaprakları sıkılarak çıkarılan su» yu da beş misli şaraba katılarak 'okmakburnu, Emirgânda İs- Ti tinye koyuna dönen köşe- dir, İsmail Paşanm esıl sahil sar» yı, tam Tokmakburnundaki döne- meçte; harem bölüğü de, yani son- raları Prenses Fatmanın yalısı de- ilen yalı da bunun Emirgâna doğ- ru gerisinde. Arkadaki koru, arzullahi vâsir. Sınırlarında evliyalar da var, aya - lar da; İstinye cihetinde Cavit ba- ba türbesi; Emirgân tarafmda Dİ- ba kadın dergâhı; deniz kıyısmda da Aya Nikola ayazması, Yalıların ikisi de 70, 80 odayı, at koşturacak sofaları, bölük pür- çük bir çok müştemilâtı olan şed- dadi fakat ahşap binalardı. Burundaki yalı bundan 14, 15 se- ne evvel, berideki de bir kaç &cne evvel, enkazcıların keserlerin, kazma küreklerine kurban gün ikisinin de yerinde yeller esi- yor, »gi basmakalıp tarihçiliğe dök- mek sadedimizden dışarı, Ma- amafih, Jâf sırası gelmişken, geç- mişe bir kuş bakışı bakmak ta ge. rek. İsmali Paşanm nenin nesi, kimin fesi olduğu malüm., Kavalalı Meh- met Alinin oğlu meşhur İbrahim Pagazın zürriyetinden.. Amcası Sa it Paşa 1863 te ölünce, yerine Mısır gine oturuyor. ına sığmaz şeymi, Davalı mı davalı; işini bilir mi bilir; bece- rikli mi de becerkli... Derdi günü silkinmek ve başını göke erdi mek... Dededen kalma ferma imtiyazları mucibince, saltanat cafcaftan yana, padişahlarla, Kral- larla yarışa çıkabilir fakat adı kup kuru vali değil mi?... Ha devleti a- yenin Musul veya Diyarbekir va. lisi, ha da kendisi... Davranıyor... Devir Sultan Aziz devri, Sadrazam da Ali Pasa. Haz- ret, boyuna Mısırlmm işlerine set Gökermiş, çanına ot tıkarmış, İsmall Paşa, Abraham isminde bir Ermeniyi Mesirm İstanbul kapı kâhyası yapıyor. Keeme, devlet ği olan bütün mua- Kaf merkezine lis meleleri görmeye memur. Mısırdan Abraham Paşanın Bü- yükderedeki yalısma, Beyoğlunda. ki konağma oradan da Beşiktaş sarayma çuval çuval sarr liralar, sandık sandık banknotlar akmıya başlıyor ve İsmail Paşa şevketlinin gözbebeği oluyor. Vükelâdan kim ona gekerrenkse, kapı kâhyası tarafından parmak oynatılarak derhal yola getirilme de; getirilemediği takdirde şipşak azlettirilmed. Hariciye Nazırlığna kadar çıkan Mısırlı Halil Şerif Paşa, İsmali Pa- şanm içyüzünü bilirmiş; Vükelâda öna ait meselelere daima karşı gelirmiş. Bu zatın Hariciy. Nezaretinden uzaklaştırılması Mısır o hazinesinden 200 bin lira sarfolunduğu, Halil Paşanın Paris sefirliğine adeta sürgün © edildiği mervidir, Milyonlar yalnız İstanbula değil, Avrupaya da yağıyor. Üçüncü Na- poleonun mabeyincilerine, yaverle. rine, hattâ kapıcılarına bile bol boluna aylıklar bağlandığı müteva- tirdir, İsmail Paşa nihayet, 1867 de Hi- divlik payesini koparıyor. İlk adım ilk adımdır ve bu gidişle meydan geniş. Bügün Vieeroi ise yarın (viee) ni de dehleyiverir ve baş muradına erer Meclisi arvurup harman savurma, hızımı aldıkça almış. Süveyş Kanalının açılış zamanmdaki vur- patlasın ,çal oynasın dünyayı sars- "45. Yeniden kurulan ve (İsmaili ye) ismi takılan kasabaya günlerce trenler, vapurlar işlemiş; sayısız a» dam taşımış. Davetli İmparatoriçe- ler, Krallar, Veliahtler, Prenslerle kansızlığa ilâç diye içilir. beraber binlerce misafirlere ve Eski Konaklar Bize Neler Anlatıyor? YAZAN: Sermet Muhtar Alus K vin sağında Hidiv | güvertenin üstünde harem b. gil Paşa yalısı orta üğü TOKMAK EURNUNDA MISIRIN SON VALİSİ VE İLK HiDİVi İSMAİL Pş nın YALILARI mahgerallah halka yedirilen, iç lenin haddi hesabı yok. Sebil, sebi. tillah... Kahiredeki yeni tiyatro binast- nın açılma töreninde oynanmak Ü- 7ere yaptırılan (Aida) ©, orasınm muharriri Camille de Loele) e 10 bin, bestekâr: Verdiye 40 bin, de- korlara ve artistlerin elbiselerine 50 bin lira gözden çıkarılmış; 100 bin lira bir kalemde hebaen man- sura edilivermiş, Bu sıcağa kar mı dayanır?.. Es- ki vali Sait Paşadan miras kalan iki buçuk milyon Sterlinlik © berç, yüz bu kadar milyona çiktvermiş.. i i hassasıda ya- Mısırın en verimli yerleri ki toprakları, bir milyon fedda- na (*) yakm; kıymetini © samanki Para ile 25 milyon lira değerinde, Me pabucu büyüklük bir tarafı olur ya, İsmail Paşt- nınki de Kahirede, İskenderiyede, İstanbulda başlattığı sarayları, ya- hiları, köşkleri kurdururkem, bir ku. sur buluvermek; bir noktadan te- gelm edivermek... Ve derhal, onla- ri temelinden yıktırıp yenisini bag- latmak, Bir merakı Ga şu: Binanın bit- mesi ne zaman murat edilmişse mutlaka o gün başarılacak. Döşe- mesi, dayaması tamamlanacak ve içine girilecek. Şu davar: Bunların hepsi Ali Os- man Padişahlarmınkinden üstün o- lacak, Yani bir nevi idrar varısı ço Tokmak burnundaki ve Emirgündaki Şeğddadi yahılara, İçlerinde, bahçelerinde, korula - rında insan kaynarmış. Sayısız pencerelerden, rıhtım boyundaki fanoslardan Boğazın şiritli suları- na ışıklar taşar, gözler kamaştırır.. mış. Sanki her gece donanma Yar. İçerideki halin derecesini şundan kıyas edin; Hidivin, kendisine kafadar, nab- zma göre gerbet verir, İşi kitaba da uydurur bir Maliye Nazırı var; İs. mail Sıtkı Paşa, Yalnız bunun harem dairesinde, 150 haremağası, beş yüzden fazla cariye mevcutmuş. Hepsi de Kaf. kasyanın en dilber kızları. Arala- rında alaturka sazendeler, alafran- ga çalgıcılar, rakkaseler, dansöz” ler... Başkelfanm bunları terbiye için kullandığı kırbacm sapı, altı, yedi yüz liralık pırlanta ile bezenmişti diyorlar, Velinimeti arada bir bendesine gider, peri peykerleri karşısına diz. dirip felekten gün çalarmış. Velini- mete mahsus olan sofranın masra fı ayda bin liraya, bir frenge hava- le edilmiş, Şunu da kaydedelim: Bu yöârı #e- fik Maliye Nazirı oğlunu evlendire- cek, Efendisinin haremlerirden bi- rinin büyütmesi bir ahiretlik mi hssip görülüyor. Kaynana ve Kay- matanın düğün hediyesi olarak Şelinlerine bahışettikleri emlâkin senelik geliri, on beş bin Mısır ale tmından fazla... giliz Kraliçesi Viktoryada, bir eşi de Rusya Çarı İkinci Nikolada bu- lunan bir dürbün varmış. Öylesine ki gözünü yanaştır, Kanhen İske- lesinde vapur bekliyen, Küçüksu çayırmda piyasa eden insanların r olduğ Abdilâziz, bübün medih ve sena sın: düyuyor; (Şanu biz de bir görsek!) Diyor. İşi Hidive çıtlatı yorlar. Hemen dürbünü Hünkürg hediye ediyor... Aziz dürbün elinde hergiln Beşiktaş önüne lenger en. 17 zırhlılara bakar, köpürüp kö. üp dururmuş: (Muhmudiye) fir. kateyninin süvarisi çapaçtl herif, Söyleyin kerutaya, sırtımdan leş gibi gömleği atsm, temizini giy- sini... Şevket) körvetimin ikinci kaptanı olacak teresi tardet. tim düğmelerin biri (Hizber) dubamdaki ef. mi salıvermiş?.. Ya ça, — Ulan, şu (Necmi Göğelinde! kopuk! Tat sa bucak tıraş olsunlar, ya da itoğlu- itleri hapsedin Camia)tına,.. mall Paşanm dondurmacı. 8 basısı Arnavut Salih A. ağanın (**) dondurması dünyada yekta,, 5 Paşa, kapağı mücevherli, kendisi altin, Üstüne İpekli dibalar sarılmış bir kutu dondurmayı Sultan Azize takdim etmiş... Essultanı İbnissul. tan habazan, kutuya bi sarılmış, pir sarılmış. — İçindekinin hepsini bir solukta, mablak mablak gövde. ye atmış, Aklma esince on çifte saltanat kayığına biner, blihassa bu don. durmadan yemek için Tokmak bur. nundaki yalıyı boylar, daha ka- yıkta iken haykırırmış: — İsmaii Bugü, kaymaklı mı, yoksa âhu dudu. lu mu? Hangisi olursa olsun, çü buk getirt H idiv İsmail Paşa, 1870 da Hi. divliğe pes diyor; / pes diyor; yerine oğlu Tevfik Paşa Keçiyor; 1595 yı. Imda da, Emirgândaki yalısında ahirete gidiyor. (*) Bir feddan, 2500 arşm ik elyevm |

Bu sayıdan diğer sayfalar: