ça 9.10. 886 TAN Gündelik gazete Başmuharriri Ahmet Emin Yalman Tan'ın hedefi: Haberde, fikirde, herşeyde temiz, dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmaya çalışmaktır. em Günün meseleleri 7 amam SM Tİ Bu çocuklar ne olacak? Suçlu cezasını görmelidir. Buna diyecek yok. Fakat suçlunun arkada bıraktığı çocuklar ne olacak? Geçen günler içinde, insanın kafa- sına gayri ihtiyari bu senli sokan iki vak'a oldu. Mahkemede yedi çocuk bir baba hurslık suçundan ni mahküm oldu. Muhakemede hazır bulunan çocuklar babalari mahküm olunca ağlamağa başladı - lar, Anneleri ile birlikte : — Biz şimdi ne olacağız? diye dövünüp etrafındakilerin şefkat ve merhametini tahrik ettiler. Filhakika en büyüğü on iki, en küçüğü 6 yaşmda olan bu çocuklar şimdi ne olacak? Eve ekmek getiren adam hapis - hanelerde kendisine ekmek gelire. cek bir ele muhtaç, Bu günahsız yav- rulars kim bakacak, onlara ekmek- lerini kim getirecek? Suçlu suçludur. Ceza görmelidir. Fakat arkada bıraktığı çocuklar ce- miyetin malıdır. Onlar babalarınm günahını ödemeğe mecbur edilemez. ler . Bu bir memleket, bir içtimai teşki- 1ât meselesidir. Bu vak'alar da gös - teriyor ki Türk cemiyetinin de büy- ie bir teşkilâta ihtiyacı vardır. # Tabii ıstıfa Dün ecnebi mecmunların birinde nüfus meselesine dair bir yazı oku- yordum, Ölümle doğum biribirini kollıyor. Doğunlun ax olduğu mem- leketlerde ölüm de azalıyor. Medeni VR m - yorlar. Buna mukabil oralarda yö- gama şartlarının iyiliği, shhi şartla. rın mükemmeliyeti fazla, ölüme mü- Bi oluyor. Tabiat kendi kendine bir istıfa yapıyor » Bizde şehirde ve köylüde doğum çokluğuna karşı bir aksülümel var, Kadın çocuk yapmamak için iptidai veya fenni bir çok vasıtalara baş vu- ruyor, Buna mukabil doğan çocuk. ları yaşatmanm yolunu öğrenmiyor, Muharririmiz Mümtaz Faiğin Kay- seri röportajları okuyorsanız, o rada çocuğun ölmemek için neka- dar Çetin mücadeleler getirdiğini görmüşsünüz. Bizde tabli ıstifa aleyhimizde ça « Uşiyor. Biz doğanları kurtarmağa mecburuz, Arkadaşımızm dediği gibi, bu yalnız bir Amme sıhhati meselesi değil, bir kültür meselesi, bir yaşa» yış meselesidir. Malka ve bilhassa kadına yasamasını ve yaşatmaşını! # En mühim mesele İspanya İsyan! Yeniden beynelmi lel bir hâdise olmak İstidağını gös - teriyor. İspanya — İSYANI karşısında devletler bitaraf kalmayı vadettiler. Fakat Yaitlerine rağmen İtalya ve Almanya âsilere yardım etmekte de- şam ettiler. Onlara tayyare gönder. diler, tank gönderdiler, bomba gön. derdiler. Ellerinde silâh bulunmuyay âsiler devletin bütün harp vasıtala rma sahip olan hlikümet kuvvetlerin. den daha modern silâhlarla silâh. ri dalerin günden güne sa lebeleriyle neticelendi. Nihayet devletlerin bitaraflık per. | desi nitmda âsilere yardımları de - vam ettiğini gören Sovyet Birliği de harekete geldi ve bitaraflık sözü tü- tulmadığı takdirde kendisini bu hu- susta serbest sa; bildirdi. Sovyet Birliğinin bü kararı fil) s8- hasma geçerse, yarm İspanya hâdi- #esi birdenbire bir Avrupa hâdisesi, beynelmilel bir mesele şeklini ala - bilir , i Bizim yaramazlar (ate —> 4520 Medeniyet Dünyasına e 7 ei ' MATMAZEL BU HAST TAN KESŞİKTİR. . > anane Ki Altı Asır Hocalık Eden Türk İBNİSİNA arih Kurumu, İbni Sina'nın 900 üncü yılımı yaşatmağa ve kutlu- lamağa karar vermekle, Türk milletinin bugünkü yürüyüşüne, müsbet ilme dayanan yeni hamlesine çok uygun bir harekette bulunmuştur. İbni Sina, gerçi devrinin bütün irfa- nını ihata etmiş, bir deha idi. Fakat en büyük mu- vaffakıyeti müsbet ilme hizmette idi; Ud UÜMUMÜaZ DİT.ün &âzandı- ran ve ilim “tarihinde sarsılmaz bir mevki temin eden âmil, Senni ve bilhassa tap ilmini ilerleten eser. leri idi. Türk tarihinde müsbet ilim devrinin yaşadığı bu sırada, atala- rımızdan en fazla tebcile lâyık olan lar, hiç şüpphe yok ki, müstet ilme hizmet edenlerden tarih kuru- mu, gelecek yıldönümünün 900 ln- cü yılını idrâk edecek olan İbni Si- nayı Laziz için seçmekle, bugünkü Türkün dileğini ve isteğini ifade etmiş, ve Türkün herşeyden fazla ilim ve insanlığa hizmet eden ölü- lere en derin saygı ve sevgi ile bağ- k olduğunu göstermiştir. | ni Sina, hakikaten anılmaya, İvi ve taziz edilmeye lâyık bir şahsiyettir. Bütün Yunan Ye İslâm irfanmı, tasnif ve o usul bakımından bir şahesere sayılmıya lâyık “kanunun,, da toplıyan ve bu tıp ansiklopedisini bütün insanlığa sunan bu adam asırlarca bütün medeniyet âlemine tp (Üstatlığı yapmış bulunuyor; Eserleri on ikinci asırdan başlıyarak Lâtince- ye çevrilmiş, on beşinci asrm yalnız #on otuz yılımda 16 kere, on altın- cı asırda yirmi kere basılmış, on yedinci asrin sonlarına kadar dün- ya üniversitelerinde okunmuş ve bütin dünyaya #ıp ilmini öğretmiş bulunuyor. Demek ki İbni Sinanın medeniyet dünyasma karşı üstatir ğu, söyle böyle altı asır karlar de- vâm etmis ve bütün bu müddet zar finda bu kocr Türk bütün medeni- yet âlemini karşısma alarak okut- muş, bütün medeniyet dünyasınm şükran ve muhabbetini kazanmış- tır. Faniler içinde bu — bahtiyarlığa mazhar olanlar herhalde çok na- dirdirler ve Türk milleti bu nadir evlâdı ile Ne kadar iftihar ederse haklıdır. Şomi Sina Şark dinyasm fitne İyo fesat içinde alkandığı emniyet ve huzurun ortadan bis bütün kalkmış sayılacağı bir sıra” da doğdu. Doğumu 980 senesine tesadüf eder. Doğduğu yer Buha- ranm Afşina şehri idi. Anasr doğ» duğu yerin yerlisi, babası Belh a- halisindendi. Ve Buharada hüküm süren Saman oğullarından Mansur oğlu ikinci Nuhun memurlarından- dı. İbni Sina, devrinin en milim ir- fan kaynaklarından olan Bukara- da tahsile başlıyarak en küçük ya- #mdan zekâsı ve İhatasıile göze çarpmış, on altı yaşmı tamamladı- ZI sirada devrinin irfanını, kucak- iwwnrak tababetle mesgül Olmuştu. © Ibni Sina bir taraftan maisetini ka- zanmak İçin çalışıyor, bir taraftan f meselelerile #a- da ek ii va ie yesinde karşılaştığı engelleri sami. ya uğraşıyordu. Onunbu sırada yardımmna koşan ve Aristonun mu- ammaları içinde kaybolmaktan kurtaran âmil, Türk filosofu Fara- binin yazdığı şerhti, İbni Sina bu şerhler sayesinde Ariatoyu kavra- dıktan sonra meziyetlerinden hak- kiyle istifade etmek devrine gİr- miş ve Saman oğlunun tahipliği- ne tayin olunmuştu, 997 de Saman oğlunu tehlikeli bir hastalıktan kurtarmıya muvaffak olması s8Y6- sinde Emirin yakınlarından olm0$. ilme ve ilim adamlarma en büyük saygıyı gösteren Saman oğullar um kütüphanesinden istifade İm- kârmı elde etmişti, Sonraları kütüphanenin yanması Ibni Sinanın düşmanlarından bir kısmının dedi- kodular çıkarmalarına, onun bilgi kaynakların: ortadan kaldırmak kütüphanevi vok ettiğini söyleme lerine sebep olmuştur. ğ brisina ilk eserlerini “bu #ira- Len vazmıya basladı ve ölümü anma kadar yazmıya devam etti. Fakat bütün bu devre ihtilâl, e'n- niyetsizlik ve huzursuzluk idi, 1004 de Saman oğullarının sal tanatı sona ermis; İbnisina, Mah- mut Gaznevinin tekliflerini Kabul etmiverek hir havli dolaatıktan sor ya Devlen Emiri Kahie'im yanma yerlesmevi ummus, fakat burada da kopan bir ihtilâl yüzünden Yer» leşmeye imkân bulamıyarak si bir hastalık gecirdikten sonrs Cur- can'da bir dostun himayesine © ğinmıs ve onun temin ettiği evde mantık ve hevet dersleri vermis. diğer taraftan “Karum. adit MUAZ- zam eserini yazmıya başlamıştı. ğ bnisina daha sonraları. hucün- Ii kü 'Tahranm civarmdaki Peri gehrinde ikamet ederek otuza Ya- kım kücük risalelerini yazmıs. fa. kat birihiri ardınca könan ihtilâl. ler yüzlinden tekrar vola crkmağa mecbur kalarak Kazvinden Heme - dana gitmis, burada (o yerleşmis, cl ie | İ YAZAN: Ömer Rıza Doğrul vr kendisine buranm Emiri olan Şem- süddevle tarafmdan vezirlik rüt- besi verilmiş, fakat İbnissina bu- rada da rahat yüzü görmemişti. İbnisina kâh gizleniyor. kâh il- minden İstifade için arandığı va- kit meydana cikiyor, fakat karı şiklikların devamına rağmen “ka- AA Sa mamlamağa calısıyor ve ders oku. tuyordu. Şemsüddevle'nin ölümü üzerine Hemedandan kalkarak — İsfahana gitmeyi dişinen ve bu seyahatini temin için muharebeye girişen İb- visina, Hemedan Emiri tarafından yakalanarak hapsedilmiş. Heme- dan ile İsfahan arasinda devam e- den muharebeler sırasmda bir sü- TÜ maceralardan sonra İsfahana giderek hayatınm on, on İki sene sini Alâüddevlenin yanında geçir- miş ve bü sirada edebiyat ve Jisa- niyat ile meşgul olmustur i bnissina, bir taraftan ilm! me. saisine büyük bir faaliyetle devam ( ediyor, diğer taraftan eğlencelerini ihmal (etmiyordu. Kendisi ilme düşkünlüğü derece- sinde zevke iptilâsı ile tanmmıştı. Bu yüzden İsfahan ordusunun Hemedan Üzerine yürüdüğü srra- da ağır bir hastalığa tutulmuş. 1047 senesi Haziranında heniz 58 Yaşında olduğu halde vefat etmiş ve Hemedanda gömülmüştür , Mezarı bugüne kadar derin bir hürmetle ziyaret edilir ve bir veli gibi takdis ve tezim İle karşıla. nr. (— 2 Mahkeme sokağında 3 numaruda Nı bir mektupta, mal müdürlüklerinde Sapraşık muameleler dolayısiyle iş sahiplerinin bazan birçok güçlüklere katlandıklarmı yazarak diyor ki; “Bunun ön canlı örneği benim ba Simdan geçti, Mal müdürlüğü, &on Üç aylık maaşımi tahakkuk ettirme miş! Yanlışlığın tashihi için mat mü- dürlüğüne müracaatta bulundum. San ki, kabahat bende imiş gibi, bu mü- ?ekkerenin peşinde tam bir ay koş- tum, Ve muamelenin tekemmülü için evrakı odadan odaya götürüp getir. mek, dolaştırmak mecburiyetinde kal- dım. Halbuki, bütün bu işlerin ça- buk ve daha kolaylıkla görülmesi ve iş sahibinin yok yere bekletilmemesi lâzımdır. Zahmetsiz tedbirlere te LUTFEN BİTİŞTİRİNİZ KONUŞMAK ISTİyORuUM. OKUYUCU MEKTUPLARI Iş Sahiplerine Kolaylık Eyüpte Gümüşsuyu mahallesinde |mihi mümkün olan bu mesele Üzerine “ip Berksan, gazelemize gönderdiği | menizi rica ederim.,, vi re n | İbnisina teşrik hakkında ders veriyor 11400 senesinde yazılan ve doktor May Meyerkof'un — kolleksiyonunda bulunan bir eserden) e p bnistnanm Avrüpada tenmması İa2 nci asırda başlamış Ve nü- fuzünun tesiri on yödindi asra ka- dar devam etmiştir. Nüfuzunun bu derece uzun sürmesinin en mihim sebebi, ondaki mefot kuvvetidir ve bü kuvvet, her eserinden fazla kanununda göze çarpar.Bu eser beş kitaptan müteşekkildir. İlk iki ki- | tap fizyoloji, patoloji ve hifzısın. | hat mevzulariyle meşgul olur. Ü. cüncü ve dördüncüsü tedavi usulü. nü anlatır, Beşincisi İlâçların ter. kibi ile alâkadardır. Bu eser 1650 | senesine kadar Louvain, Montpel- Mer üniversitelerinde okunan en | belli başlı tıbbi eserdir. ! Fakat Ibnisina yüze yakin eter yazmıştır. Bunların içinde birkaç Sağlık Oğütleri Çorba wevsimi Havalar serinledikçe, yemekleri « mizde sıcak çorbayı aramıya başlıyo ruz. Çorba, hele (öt suile olursa, her vakit iştah açıcı ve keyifli bir ye mek olmakla beraber, yazım insan! fazlaca terlettiğinden sıcaklarda çur ba içmek halırımıza gelmez. Zaten çorbanın bir hassası da barsaklar yumuşatmak olduğundan, yazın ken di kendilerine yumuşamıya temayül eden barsaklar için çorba pek doğru *İbir şey değildir. Fakat kış yaklaşınca, çorba soğu- larımızdan biri olur. hâylice hararet verir, epeyce miktar da su getirir, bu da vücudiln hararet hâsıl #tmesine yardım eder, Çorba midemizin ve bersaklarımızın İş“ lemesine de hizmet ettiğinden, bu - nun da biraz daha fazla yemeye fay dası olur. Yazın barsaklar yumuüşüt İmak hassasının da kış mevsiminde €- İhemmiyeti kalmaz. çünkü soğuk ak- sine tesir yaptığından İkisi biribifii karşılar. Şu kadar ki, kış pek ilerleyip te 90 uk ziyadeleşince, çorbanın vereceği müdafaa kuvveti insana artık yetiş mez, Onun içindir ki, pek soğuk şimal memleketlerinde İnsanlar dil derecede soğuk mevsimlerin ve duğu gibi, bir de gün içinde samanf yardır. Oğle yemeğinde hazim âletle rimizin faaliyeti pek büyüktür. Vü- cudümüze lüzumlu olan gıdamızın en büyük kısımı o vakit yemek müna- sip olur. Halbuki çorba pek te besleyisi bir gıda değildir. Mideyi doldurur. Öğle yemeğinde mideyi çorbayla doldur - Sabahleyin mide kuvvetli bir ba - zim için hazır bulunmaz. Bir taraf tan da vüeyt geceleyin birikmiş ©- lan lüzumsuz maddeleri çıkarmak İs ter. O vakit et suyuna hafif bir çor ba hem birwz besler; hem de Yilcudü tömizlemiye yardım eden. Mideldri zayıf, iştahları az olanlar sabahler yin çorbadan hoşlansalar bile onla» 17 yağlı ve kuvvetli çorba lâzmm o » ur, mizin faaliyeti yine azalır. Vücut ye mekten ziyade İstirahat leter, Hele soğuk mevsimde hararet verecek ye mek te arar. Onun için çorba akşam yemeğinde hoşa gider ve fayda ve rir. Fakat miktarı az olmak şartile, Akşam çorbası fazla miktarda olun- <a midede uzun müddet kalır, mide Yİ yumuşatır ve en sonunda onu bil “ok lok., etmesinden şikâyet eden - #syfalık risaleler bulunduğu gibi, birkaç ciltlik muazzam eserler de vardır, Büyük eserlerinin en meş. buru, demin mevsuu bahsettiği. miz “Kanun” dur. Bu eserin lâ. | tince ile otuz tabı bulunduğu gibi, | tıbbi eserlerinin çoğu da lâtinceye çevrilmiş ve bütün medeniyet dün. İ yasında tanmmıştır. İ Biz bu büyük adamımızın, hatr. rası yaşatmakla ilmin yurdumuz. | da yeniden kök salşmı da Kutlula- mış oluruz. slâkadarların nazarı dikkatini celbot- Esnafın istekleri Bakırköy Osmaniye mahallesi €s- nafından şöyle bir mektup aldık: “Bakırköy Osmaniye o mahallesin. de mevcut esnaflar mahalle halkı . mızla Zeytinburnu çimento fabrika. smin maden kısmında çalişan ame. lenin ihtiyaçlarımı temin etmektey. di. Son zamanlarda çimento fabrika. st kendi âmelesine tahsis etmek üze. re mahalle dahilinde bir bakkal dük kânı açmış ve amelesine verdiği fiş ile bu dükkândan alış veriş edilme. sini inhisar şekline sokmuştur, Bu suretle mahallemizdeki bütün esna- fn ciro muamelesi bu dİkkânn ipti. çorbayı fazlaca sevenlerdir. Onun i- çin mideleri biraz zayıf olanlar akşam yemeğinde az miktarda çorbayla, da ha iyisi koyuca et suyu içerisinde şeh riye çorbasile iktifa etmelidir... Çorbanın gün içinde zamanı hak- kında söylediğim bizim memleketi - mize göredir. Almarlar yemeklerinin. en büyük kısmın! öğleyin yedikleri Gibi, çorbaları da öğle yemeğinde içerler. Bu da bir alışkanlık... Çorbanın bir Yemekte sirasi hak - kında da ayrılıklar vardır. Insanların en çoğu gibi, biz çorbayı yemeğin başında içtiğimiz halde, meselâ Pran- sada Lyon şehrinde çorba yemeğin sonunda içilir. Bazı yerlerde yemiş- leri yemekten önce yedikleri, kahve yi bile yemekten önce içtikleri gibi, Ayni şehirde bile şorbayı yemekle. rinin sonunda içenler bulunur, Me - selâ Pariste fırınlarda çalişan ha - murkârlar çorbayı sabah yemekle « rinde en Sonra, akşam yemeğinde de ilkönce içerler. Çünkül geceleyin çar lışan hamurkâyın sabahleyin karnı pek acıkmış bulunur, çorba ile vakit geçirmeye vakt# yoktur. Her şeyden önce et lokmasını yutar. en sonunda da çorbayı hazim ilâcr makamında b çer. Bu da bir başka alişrklık... LOKMAN HER kal etmiştir. Bi « Buradaki rardan kurtarmak İçin: en 1 — Fişler üzerine muamele görebilmesini, 2 — Fabrikanm fiş yerin, di re para vermesini, ir 8 — İşçilerin Ailmemesini istiyoruz.” Za karşı müdafaa için başlıca zl i Vücudümüze” ola i baya rağbet etmezler. Çorba mute | iklimlerin yemeğidir. Büyük soğuk * larda insan çorbadan ziyade yağlı ye” mekler arar... İ Çorbanın yıl içinde bir mevsimiol mak pek doğru olmaz. , Akşam yemeğinde, hazim aletleri- l Yütür. Midelerinde su varmış gibi lerin birçoğu akşam yemeklermde | her esnafm alış verişte cebre « ğ