! E—n 1-10- 536 Frangın düşmesi bize zarar vermiyecek Fakat İstanbul ve İzmir ihracat tacirleri sıkıntıya düştüler (Başı 1 incide! mıyacaktır. Halbuki bilhassa harici mübayaalar için paranm iştira kud.- reti azalmış olacaktır. Velhâsıl takip edilecek ilk hedef şudur: Halkm paraya olan emniyeti- ni ve atiye olan güvenini muhafaza etmek... Hükümetimiz bugüne ka - dar icraatında bu noktaya her şey - den ziyade kıymet verdiği gibi ati- de ne gibi iktisadi tedbirlere müra - caat memleket için faydalı görülür- se görülsün, bu tedbirler mutlaka umumun emniyetini kefalet altına a- lan bir çerçeve içinde kalacaktır.., İstanbul borsasında Fransız frangının düşürülmesi ü - zerine döviz esası olarak kabul edilen sterlin için Merkez Bankası dün 622 kuruş alış ve 625 kuruş satış fiyatı kabul etmiş, borsaya bildirmiştir. Bunun üzerine borsada 11,000 sterlin kadar muâmele olmuştur. Dün borsa- da sterlin 625 te açılarak 622 kuruşta kapanmıştır. Sterlinden başka dün dolar üzerine de iş yapılmıştır. Paris borsası dün de kapalı idi. Fakat Londra borsa - &mdan alman haberlere göre, bir Türk lirası için dolara (79) çent (34) milim, Belçika frangma (4) frank (69) santim, drahmiye (87), Isviçre frangımna (3) frank 44 santim, Alman parasma (2) mark (3) santim fiyat tesbit edilmiştir. Esham ve tahvilât üzerine dün de hararetli işler olmuştur. — Bilhassa devlet istikraz kâğıtlarınm alıcısı git- tikçe çoğalmaktadır. Ticaret Odasında Frangm ve diğer paralarım suku- tundan zarara uğrıyan ihracat tacir- lerinin müracaati üzerine Ticaret O- dası idare heyeti fevkalâde bir top- lantı yapmış ve tacirlerin alacakları- nın paralar düşmeden evvelki — kıy- met üzerinden ödenmesini kararlaş - . Ticaret Odası bu husustaki kararını derhal İktısat Vekâletine telgrafla bildirmiştir. Tacirler vekâ- letten gelecek cevabı sabırsızlıkla beklemektedirler. İzmir tacirleri hükümete , müracaat ettiler İzmir, 30 (Tan Muhabirinden) — Dün şehrimizde Alman markınım da franga imtisalen düşürüleceği hak- kında şayiâlar çıkmış, üzüm ve — in- cir satışları Üzerinde bazı tesirler yapmıştır. Fakat Berlinden buradaki 'Alman bankasına gelen resmi — bir tebliğ suretinde, Alman markının dü şürülmiyeceği, bir markın Türk — pa- rasile elli butuk kuruş üzerinden he- Buradaki Dazı ihracat tacirleri Fransaya franik üzerine yaptıkları satışlardan ZâTar görmemek için na- sıl bir yol takiP etmek lâzım gelece- ğini İktısat Vekâletinden sormuşlar dır. Vekâletten henüz bir sevap gel- Fransa ayan meclisinde müzakereler Paris, 30 (Radyo - TAN) — Ayan Meclisi para lâyihasını müzakereye başladı. Meclis evvelâ, finans komi- tesi namına okunan raporu dinledi. Daha sonra kanunün maddelerini müzakereye başladı Ve birçok hatip- ler hükümetin siyasetine karşı şid - detli hücumlarda bulundular. Maliye Bakanı frangım Akıymetten düşürülmesini müdafaa ettikten son - ra maliye encümeni reisi ğ(ayyo şoz alarak : “Hükümeti devırmek_fık- rinde olmadığını, hükümete spe!(ü]â,g. yonu “fiyatların hadden aşırı yüksel- mesini yasak etmek için icap eden her türlü salâhiyeti vermek istediği- ni, ancak ayanın hükümet tarafından bazı grup veya sınıflara hususi imti- yazlar bahşedilmesini asla kabul ede- miyecegğini beyan etmiştir. y Bu mütalea üzerine ayân meclisi para kanununu 125 muhalif reye ka'r şI 131 rey ile kabul etti. Ancak 'tadı— lât yapmak üzere lâyihayı ıfıebusan meclisine iadeye karar verdi. Kontenjan Dr. ŞAHT tenjanları ve para kontrolunun kal- dırılması ile meşgul olacak bir kon- feransın toplanması hakkındaki Fran sız - İngiliz teklifine dair olan habe- rin Cenevreden yalanlanmasına rağ- men,gazeteler böyle bir plânın mev- cut olduğunu, fakat son dakikada İn- gilizlerin bazı kayıtlar ileri sürmeleri yüzünden teklifin tehir — edildiğinde israr etmektedirler. Diğer memleketlerde Paris, 30 (Radyo - Tan) — Fran- gn düşürülmesi üzerine diğer mem- leketlerde para siyasetinin aldığı şe- killere dair verilen haberler şöyle hu lâsa edilebilir: Frangiın kıymetten düşürülmesi Bulgar parasına tesir yapmamıştır. Çekoslovakya mütereddit bir vaziyet tedir. Yakında parlâmento fevkalâde bir toplantıya' çağrılacaktır. “Parasını düşüren İsviçre,' bunun neticesi olarak hayat pahalılığına karşı tedbirler alacaktır. Romanya da Frangın sukutu üzerine bazı ted- birler almak kararındadır. İtalya yüzde yirmi kadar düşük nisbette yeni bir para vahidi kıyasi- si kabul etmeye karar vermiş bulu- nuyor. " Alman parası Berlin, 30 (Radyo - TAN) — İk- tısat nazırı Dr. Şaht bugün Alman devlet bankası idare meclisi karşısın- da beyanatta bulunmuş ve frangın u- cuzlatılması meselesini mevzuu bah- sederek Almanyanın beynelmilel ti- caret harsını temin edecek müzakere- lere girmeye hazır olduğunu anlatmış, fakat Almanyanın parasının kıymeti- ni düşürmiyeceğini ilâve etmiştir. Negüs Habeş İmparatorluğun- dan istifa etmiyecekmiş Londra, 30 (A.A) — Habeşistan delegasyonu tarafından — neşredilen resmi bir tebliğde, Necaşinin — istifa etmek niyetinde olduğuna dair olan haberler, kat'i bir lisan ile tekzip e- dilmektedir. Bu tebliğde Necaşinin hükümdarlık hukukundan asla vaz- geçmiyeceği ve Cenevredeki Habeş heyetini geri almayacağı ilâve edil- mektedir. ” Lübnan istiklâli ve Antakya (Başı 1 incide)| etmekle de kalmamış, bu varlığın Türk bayrağına benzer şekilde ayrı bir bayrağı ve alâmeti de olduğunu kabul etmiştir. Fransa, mandateri olduğu sahaya mensup Lübnanı müstakil Suriyenin bir parçası addetmemiş, —Lübnana ayrıca istiklâl vermiştir. Lübnan ayrı bir istiklâle lâyık gö- rülürken, Antakya Türklüğünün bu hakka lâyık addedilmemesine hiç bir sebep tasavvur edilemez. Eğer Fran- sa, manda vazifelerini tasfiye eder- ken, mantık ve sistemle hareket e- diyorsa, Antakya sahasını kat'iyyen Lübnandan ayrı tutamaz ve Lübna- na verdiği istiklâli Antakyaya da te- min etmek zaruretindedir. Eğer Antakya ve İskenderun Türk lüğünün bu husustaki emel ve arzu- ları hakkında zerre kadar tereddüt varsa bu üç yüz bin kişilik kütlenin reyini anlamak hiç te güç bir şey de- ğildir. r t dGV' dilı Ü ç yüz bin Türkün mukadde- ratını Suriyeye devretmeye Fransanın hiçbir bakımdan hak ve sa lâhiyeti yoktur.Fransa bizim Sancak Türkleri hakkındaki hususi — alâka- mızı 1921 itilâfnamesi mucibince ka- bul ve teyit etmiştir. Biz bu kardeş- lerimizden alâkamızı kesmedik, an- cak mukadderatlarmı kat'i şartlar ve taahhütler mukabilinde Fransaya emanet ettik. Fransa bizim ve biz- zat alâkadar Sancak Türklerinin rı- zası olmadıkça bu emaneti - kimseye devredemez. Medeni seviyesine bu kadar güven- diğimiz Fransa bile bize karşı BÖZÜ- nü ve taahhütlerini tutamamıştır. Bunu uzaklardaki bulunan memur- larmın hareketlerini çok — yakından takip ve kontrol edememiş olmasına hamlediyoruz. Fransa ile böyle bir tecrübe geçir- dikten sonra Suriye ile yeni bir tec- rübe ve imtihan vâziyetini kabul et- meyi bir saniye için bile hatırdan ge- çiremeyiz: Fransa hiç ol Arap- Cellât gölünde kurutma faaliye, tine bir bakış Cellâtgölü! 1. Yerimden doğ, ruluyorum Cellâtgölüne mij geldik?.. İçimde büyük bir merak var... Çünkü... Bu mıntaka, nın en belâlı yerine, sıtma kayna, ğına, ölüm yatağmma, kurban vera vere yılan bir halkım ağzıyla vaf, tiz edilmiş olan Cellâtgölüne ge. dik, Pencereden dışarı — bakıyorum, Büyük yapraklı beyaz çiçekli nilü, ferle süslü geniş bir saha göz ala, bildiğine kadar uzanıyor. Ve bu yeşil yapraklarm arasın, da uzun bacaklı garip kuşlar da. laşıyor... — Cellâtgölü burası mı?.. — Evet... — Suyu nerede bunun?.. — İşte bu yeşil yaprakların altı hep bataklık... — Hani kurutulmuştu burala, rı?,, Bana öyle söylediler. — 935 senesi 1 Mayısımdanberi kurutma ameliyesine — başlandı Hem ğölün mühim bir kısmı kury. tuldü dâ... Biraz ilerde kanallayı lık ile Türklük arasında bir hakem vaziyetinde farzedilebilirdi. Antak- ya ve İskenderun Türklüğü doğru- dan doğruya Suriyedeki Arap idare- sine geçerse Araplar hem alâkadar iki taraftan biri olacaklar, hem de buna rağmen mutlak bir hâkim mev- kiini almış bulunacaklardır. Çıkar yol " S yle ümit etmek isteriz ki Fransız döstlarımız — bütün bu vaziyeti soğuk kanla gözden ge- çirecekler ve meseleye ne taraftan bakılsa bir çıkmaza vardığını — tak- dir edeceklerdir. Yegâne çıkar — yol, bize karşı olan muhtariyet taalhıhü- dünü yeni bir tefsir ve tariften ge- çirmektir. Bu tefsir mandater sı- fatile olan vazife ve mes'uliyetler o yolda telif edilebilmelidir ki Antakya ve İskenderun Suriye gibi, Lübnan gibi müstakil ve mukadderatma hâ- kim bir saha haline gelebilsin ve dünyanın bu sahasımdaki suitefeh- hüm ve zıddiyet ihtimalleri iptidadan kat'i surette ortadan kalksın. Ahmet Emin YALMAN Don karlos bir kaza net cesinde öldü Viyana, 30 (Radyo - TAN) — İs- panyol tahtına veraset iddia eden Don Karlos bir otomobil kazası neticesin- de ölmüştür. R 'TAN: Don Kaftlos vaktile Ispanyada ve- liaht iken Kraliçe Nizanın tahta geçmesiyle taç ve tahtından olmuştur. Bunun neticesi olarak İspanyada yıllarca Karlistler tara- fından dıhil_g l:mhuebeler idame ettirilmiş- İ ünkü şimal tarafların- İsviçre müdafaa tetbir- leri alıyor Cenevre, 30 (Radyo - TAN) — İs- viçre hükümeti her ihtimale karşı müdafaa tedbiri olarak yeni bir as- kerlik kanunu hazırlamış, milli mac- lis bu kanunu kahbul etmiştir. İnhisarlar vekili Samsun, 30 (Tan Muhabirinden) — Gümrük ve İnhisarlar Vekili buraya gelerek Çarşamba ve Bafra kazaları- na gitti, tetkikler yaptı. Yarın (bu- gün) Ankaraya hareket edecektir. Beraberinde inhisarlar umum müdü " Paris, 80 (A.A.) — Gümrük kno- rü Mithat ta vardır. tir, daki halkm bir kısmı el'an Karlisttir. Suriye heyeti teşekkür ediyor Ankara, 380 (A.A.) — Süriye de- leğe heyeti başkanı, diş bakanı veki- li Saraçoğlu Şükrüye aşağıdaki tel- grafı göndermiştir: “Türkiye topraklarından ayrılır - ken, Türk hükümeti tarafından Su - riye heyetine Türkiyedeki ikameti esnasında gösterilen hararetli ve sa- mimi hüsnü kabulden dolayı ekse - lânsınıza teşekkür ve büyük Türk milletinin refahı için olan samimi temennilerimi arzetmeyi vazife bili - rim. ” gör Fakat tamamile ky. rutulması epey bir zamanın işi | Daha epey sürer. Bu malümatı bize yine yol arka. daşımız veriyor: — Siz buraları iyi — tanıyorsy, nuz, diyorum. — Ben buralıyım, Sonra da y, zun zaman vazife icabı " bu yo). larda seyahat ettim... Diyor. Gözlerim, yeşil yaprakları ara, sında bin bir ölüm taşıyan bu nili. fer tarlasında... Ve içimden: . — Ne güzel, nekadar güzel... di. ye düşünüyorum. — Yanımızda oturan Zenç a. dam konuşuyor: — Bu gölün kurutulması bu ha. valide yapılan faaliyetin en Mü. himlerinden biridir. Ve buralılay arasindaki ölüm, bu bataklık ta. mamile kurutulduktan sonra Mu. hakkak ki birdenbire azalacaktır, Şimdi kanalların arkasından ge. çiyoruz, suyu boşaltmak için UZun, uzun açılmış yolların izi, işte bu toprak yığınları... ren ağır, ağır gittikçe İNsa. nın dışarı atlayıp Vaâ8O0n. lari arkadan iteceği geliyor- Bünu söylediğim zaman, yol arkadaşı. mız: — Öyle ise şimdi ilerde tüNelin başında pek sinirleneceksiniz — di. yor. — Niçin?. — Çünkü orada bir hayli bekle. nir de ondan. Lokomotif treni İki. ye ayırır. Ve iki defa da tüneli ge. çer. Bir kere de bu kadar Vâ&80nu taşiyamaz. — Bunlar ne biçim lokomotifler, diyorum. Burada büyük Maâkine. ler niçin işletilmiyor. — Hat ona göre yapılmış tünel de çok dar, Bir kere buradan iri bir makine geçirmişler. Tünelden geçinciye kadar makinist Ve âteş- çilerden biri bacadan çıkan bütün ateşli kurumu teneffüs ederek o anda ölmüş.. Diğerinin de Slitak. tan kulakları erimiş... Lokomotifı'n ilk çektiği Par- tiye dahil olmadığımız İçin güneşin altımda tünelden ge$*Ceği- b üi « “ek, içeceklerile trene Miz anı bekliyoruz... Hava gitgide 1smdi, biraz inmek istedim. Vagon Miş basamakları ayağımın ni ateşte kızmış bir demir dağladı. â Vagonlarm yanmda giyinişmf!r bilhassa bu giyinişte temizliğe hit te itina etmemiş bir kalabalık VAT- yürümek isteğime rağmen başımı yakan güneşten kaçtım. Git- Bide bir fırm gibi kızışan Vagona tekrar girdim. —Allahım şu karşımda oturan lâ- Civert carşafir genç kadın kendine acımıyor mu? Hayret!... | Yola çıktığımızdanberi hâlâ yü- Zünü açıp ta rahat bir nefes alma: L Ya yanımda oturan genç anne- hin üstüne yüzükler taktığı siyah eld“'ellle_l'îui ellerinden çıkarmayı- şı_na- ne demeli... Ya onun yanında- ki bir tek gözü meydanda olan ka- Ta heyulâya... Demin ellerinde testi ile seyahat €den insanlara bir büyük - şehirli- Din istihzasile bakmıştım. Şimdi t 'D.. acmacak bir haldeyim... Tor- alıda yediğimiz kebaplar pek tuz- h idi galiba?.. ' Ağzım kupkurü.. s'esnu yolcular Allah afiyet ver- am--. Testilerinden — bardaklarına U doldurup, doldurup içiyorlar. Demin ben insanlar böyle yiye- H bindikleri mm”-n bunun sebebini anlama- Iştım... Çünkü ben —okuyucula- ;ı;îî Büldürecek bir itirafta bulu- ACcağım— gündüz seyahat edece- Z için! “Elbette trende bir Va- 80n restoran bulunur,, diye dü- Şünmüştüm, m;î!“ur.a bakmaymız. Bu benim k eu_eketımde ilk seyahatim. Bel- Culukl defa semplon ekspresile yol- b ğî:ıen bir zavallının cehaletıi- Ç ülr- Meyiniz ) yınız bunu ve çok gü yagondan un KIZ- bileği- gibi Bütün istıraba rağmen ben süE N ağlamıyorum. Hattâ — su- Y Uğumun verdiği tedaile susuz- nüg'umdan bambaşka bir şey düşü- İ Yorum: “Memleketimize turist- A"“ gelmesini ne yüzle istiyoruz. . Yasloğ Selçuk yolları — böyle iken...., niıîmğki yanımda oturan zat be- Okudukhm: dan geçeni gözlerimden mîı De_vlet bu hattı aldıktan son- Bi Üneli genişletiyor. Herhalde t kaç' Zzaman sonra gidip gelme a—l'n;ln:ule intizamı bulacak... Diyor. Trşu_kürler olsun lokomotif geldi. dxıîmn sallanmasından bunu anla- ü Pek kısa bir zaman sonra hare- €te geçtik, yürüyoruz... * * * — Tünel!.. — Aman pencereleri kapayı- Veîçık Pencerelerden içeri kurum Uman doluyor. Yolcular telâş- Pencereleri örtüyorlar. Sıcak her saniye şiddetini arttı- ;301': Yüzlerimizden akan ter ta- a erini mendillerimizle kuruluyo- nisîi Buradan geçerken bir maki- Slcaj? kulakları erimiş, halbuki bu ei yalnız kıkırdak eritecek şid- ette değil... Benim kemiklerim de €riyor galiba... Tünel: Bileklerdeki saatle bilmi- îîîum kaç dakika sürüyor? Fa- Küi tahammülümün ölçüsü ile bir k € kadar uzun — geliyor şu bir aç dakika bana!... Pencerelerden evvelâ kirli sonra Parlak bir ışık süzüldü... Kurtulduk... Pencereler yeniden açılıyor. azilliye saat üçte varacak- h tık. En aşağı iki buçuk sa- atlik yolumuz varmış. Neden tari- feye göre işlemiyor. Bu tren, — Çok kalabalık var inen çıkan Pek çok... Çocuklar: — Soğuk su... Soğuk su diye do- laşıp ağzı (kirli) bir bezle — kapalı bir testiden (kirli) bir bardağa su xşaât!p satıyorlar. Her bir istas- nda etrafı dumana ve kokuya boğan kebapçılar... ! Tevekkeli tok açın halinden an- YAZAN: Suat Derviş lamaz, dememişler. Tren durdükçta —i - kendilerini dar atçxp kelıîğîğîl;: a :îu j koşanlara hayretle bakıyo- im bilir Torbalıda da ban Je kimler bakmıştır?. Susuzluğumu teskin PK puraya kadar her igtag;ğîdeî ış:_ palr bir şişe su veya gazöz aradım, pulamadım. Nihayet bir salkım Ü- züm alıyorum. Onu kirli bir çocuğun elindeki testinin ağzındaki kirli -paçavra- dan sızan su ile yıkıyorum. Ve te. mizlendi diye içim rahat ediyor, Üzüm pek tatlı. İnsanın içini ba» a böy- tıyor. — Acaba çocuklarn sattığı bu gu ne suyudur?... , — İçeceksin galiba?... — Yok içmem... Bir hekim çocuğu olarak aldı. terbiyenin üzerimde ne — olsa tesiri kalmış. Utanarak önüme ba» kıyorum ve kendimi mazur göster. mek için: — Ağzım pek kurudu da diyok rum. Öbür taraftaki sırada bir geng kızı bir de oğlu ile seyahat eden bir zat halime acıdı: — Bizim testideki su temizdir ondan içiniz bayan. Diyor. Evet testi temiz. Fakat demindenberi bütün aile ayni bar. daktan su içiyor. Hattâ bir dostla» rma da ikram ettiler... Temizlik, Mikrop, sıhhat şu an- da bana mâna ifade etmiyor. Ar- tık elime uzatılan kupayı büyük bir iştiyakla alıyorum. Ve iki kere doldurup sonuna kadar içiyorum. ; soşme aa Kler ZEDE. Muallimler ara- sında yeni tayinler Üsküdar orta mektep fransızca mu- allimi Cevdet Kasımpaşa Orla mek- tep fransızca muallimliğine, Haydar- paşa pansiyon memüurü Hikmet 3yni lise idare memurluğuna, Erenköy kız lisesi idare memuru Cemil Süleyma- niye orta mektep kâtipliğine, müte - kait Muhsin Üsküdar ikinci orta mek tep riyaziye yardımcı muallimliğine, Üsküdar 30 uncu ilk mektep mualli- mi Nedime Usküdar ikinci ortamek- tep tarih ve coğrafya muallim sta- jiyerliğine, Mülga tatbikat mektebinden & « çıkta Faik Galatasaray lisesi ilk kıs- mı muallimliğine, Fatih belediye dok- toru Necabettin İstanbul erkek lisesi doktorluğuna, Aliye Sabri Kumkapı orta mektep fen bilgisi — ve biyoloji yardımcı muallimliğine, Konya kız lisesi terbiye ve ruhiyat muallimi Se niha P- :: zöy orta mektep — türkçe muallimliğine, Sevim Kadıköy ikin- ci orta mektep ingilizce yardımcı mu- allimliğine, Ankara musiki muallim mektebi şan muallimi Süzan Fatih or- ta mektep musiki muallimliğine, 47 n- ci ilk mektep muallimlerinden Sami- ye Bakırköy orta mektep fen bilgisi muallimliğine, Provantoryom nıual- limi Şefik Heybeli orta mektep türk- çe muallimliğine, Münire Kumkapı orta mektep ingilizce yardımcı mu- allimliğine, Nebahat Nişantaş kız orta mektep tarih ve coğrafya yar - dımcı muallimliğine, Galatasaray lisesi idare memuru Kemal Kasım- paşa orta mektep kâtipliğine nakil ve tayin edilmişlerdir. z Tahrana gidecek heyetimiz İrana gidecek heyetimiz, önümüz- deki hafta Tahrana hareket edecek- tir. Heyet, Bolu mebusu Cemal Hüs- nünün riyasetindedir. Hariciye hu. kul_c müşaviri Kemal, iktisat müşayvir. lerııfıden Fuat, emniyet umum müdür. lüğü ve Ziraat Vekâleti Mümessilleri de heyete iştirak'edeceklerdir. A