Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
. ' i | ğ — için hususi bir mesaf. — TAN £ F Oo General Ali Hikmet yeni spor programını anlatıyor Muhabirimize dedi ki : Atletizm başta gelecek, atlet olma- yanlara futbolde yer verilmeyecek güreşe çok ehemmiyet verilecek * Balıkesir, (TAN muhabiri bildiriyor) — anı, Gaziantep Saylavı General Ali Hikmet Ayerdem dün ekspresle, şocuklarını görmek ve bir müddet istirahat etmek üzere şehrimize gelmiş- tir. ; Climpiyattan yeni dönen başkanı Tan namına ziyaret ederek yapıl- makta ve yapılacak olan spor hareketleri hakkında malümat almak iste- Türk Spor Kurumunun Baş- dim. Beni güleryüzle ve tatlı bir dille kabul eden başkanla şunları ko - nuştuk: müsteşarlığı kurulacağını, mektepler- le hariç klüplerin elele vererek çalı- şacağını gazetelerde okumuştum. Be- ni tenvir eder misiniz? — Bunun hakkında hiç bir malü- matım yok. Fakat bizim hükümetle birçok tekliflerimiz olacaktır. Hü- kümetin büyük yardımı beklenecek- tir. Türk sporu ancak bu suretle can- lenabilir. Faaliyet programı General Ayerdem çok kısa bir za- manda tatbik sahasma geçecek olan faaliyet programını ve hükümete ya- pılacak olan teklifi, bir malümat e- dinmem için uzun uzun izah ettikten sonra, çok esaslı şekilde çalışılacağı- nı söyledi. — Talebelerin klüplere dahil olma- Bına ne dersiniz? — Anlattığım gibi, sporda zümre Ayrılmıyacak, ferdi kudretin — vücut bulması için çalışılacak, ? — Anadoludaki sporu da bu esas- larla mı canlandırasaksınız? Gelen antrenörlerden 3 şehirden gayrisi is- tifade etmiyecek mi? — Üc antrenör getiriliyor. Baş ant- renör gelmiştir. Diğerleri İzmir ve “Ankarada çalışacaktır. Ankara ve İzmire dahil olacak mıntakalardan sgeçilecek birer mümessille bir kurs açacak ve bu kurslardan yetişecekler de vilâyetlerinde sporun idaresine ge- geceklerdir. Baş antrenör de sık sık gezmeleriyle bu çalışmayı kontrol e- decektir. Daima atletizm Meselâ bir milli takım yapnıak is- tiyoruz. Görüyoruz ki her oyuncu bir sistem tutturmuş. Tam bir takım yapmak imkânsız. Halbuki bizim ka- bul ettiğimiz sistem İngiliz oyunudur. Bu antrenörler sayesinde bütün mem lekette yalnız bir sistem hüküm sü- recek ve bir milli takım yapmak is- tenince herkes bir havadan çalmıya- .caktır... Artık biz de, bütün dünya gibi spor denince futbol anlamıyacağız. Bizde de spor artık atletizm olacaktır. Teş- kilâtımızda atletizme dahil olmıyan sporcuya futbol oynatmıyacağız. Bu seneki olimpiyattan çok şeyler öğren- dik, Atletizm, daima atletizm, dai- ma ferdi kudret... 940 olimpiyadına bu suretle hazırlanacağız, — Olimpiyattan nasıl bir intiba i- le döndünüz? — Biz giderken aleyhtarlarımızı belki bilirsiniz. Ben gideceğiz diye is- rar ettim ve israrımda da isabet et- miş vaziyetteyim. Olimpiyada gitmek le kaybedilmiş hiç bir şey yok, fakat kazanılmış çok şey var. İki yol Türk sporunu iki yol üzerinde yü- /|Tüteceğiz: 1 — Genel olarak, Türk sporunun terakki ettirilmesi. 2 — 940 olimiyadına iyi yetişmek Bu husustaki hazırlığımız üstün bir vaziyettedir. — — Bayrağımızı şeref direğine yük- Belten Türk güreşi için neler yapacak- BInız? — — Güreşte çok ümitvarız. En ön- | de olacağız. Bir gün gelecek, artık Spor Kurumu Reisi General Ali Hikmet Ayerdem bir Rumen, Finlendiya, Alman, ilâh...|cak, bu gençleri kaza ve vilâyetl>rde usulü değil, Türk usulü esas olacak-| birbirleriyle güreştirecek ve galiple- tır. rini federasyona alarak hususi sur2t- Bütün vilâyet, kaza, ve köylere la-|te yetiştireceğiz. Güreş en büyük hi- mim yaydık. Kuvvetli, güreşçi arıya- |maye paymı kazanacaktır. .'“"—A İspanya ihti 'âlinde güç kurtulan futbo'cular Meşhur kaleci Zamora idam edil- mekten nasıl kurtulmuştu Senelerce dünyanın en yüksek ve en teknik kalecisi olarak tanın- mış ve on seneden fazla İspanya yapmış olan meşhur Zamoranın milli takımının eşsiz kaleciliğini son ihtilâlde öldürüldüğünü bazı ga- zeteler yazmıştılar. Bu namlı futbolcünün kurşuna dizilmekten nasıl kurtulduğunu ve bugün ne halde Ispanyol gazetecisi yaşadığını vak'aya şatit —otan -bir şöyle - anlatıyor : Bizim Madritte sabah gazetelerin- de çalışan muharrirler işlerini güneş doğarken hbırakırlar. Geçen Temmuzun son günleri, yi - ne sabaha karşı işimden çıkmış yor- gun, argınm evime döndüm. İspanya ihtilâlinin kanlı günlerini yaşıyor - duk. Gazetelerdeki çalışma çok ha- raretli idi. Hemen yatağıma girdim. O sırada acı acı telefon çalmaya baş- ladı. Telefonda bir kadın sesi nefes ne- fese: — Antonyo! Antonyo! Goya ma - hallesindeki dostunuz tehlikededir. Çabuk yetişiniz! Dedikten sonra tele fonu kapadı. Goya mahallesi asilzadelerin otur- duğu bir yerdi. Tanımadığım tele - fondaki kadının ismini söylemediği ahbabım hangisi idi acaba?. . Zihnimi kurcalarken, hemen bir isim hatırımda canlandı: Rikardo Za mora! Evet tehlikede kalan arka - daşım İspanya milli takımının şeref- li ve emsalsiz kalecisi olabilirdi. Fil- hakika bizim Zamora nasılsa rejim aleyhtarı şüpheler uyandırmıştı. Bu- nun da sebebi: katoliklerin fikirle - rini yayan “Ya,, isimli akşam gaze- tesinin spor muharrirliğini iki sene evvel yapmış olması idi. Halbuki za- vallı dostumun siyasetle filân alâka- sı yoktu. Yalnız spordan çekilmek üzere olduğu için ihtisas dahilinde kendine teklif edilen bir işi kabul et- mişti; o kadar.... Derhal evine gittim. Salona girdi- ğimiz zaman meşhur futbolcüyü, ra- hat çehresi ve dizlerinin üstünde hop lattığı kızile bulduk. Bana elini uza- tarak karısının telâşını anlattı: — İşte bir kadın ki, her saniye ka- pımızın çalınıp beni kurşuna dizme- ye götüreceklerinden titriyor, dedi. Tam o sırada kapının zili uzun u- zun öttü. Kalecinin zevcesi yine ka - pıya koştu. Salondan Rozaryonun hafif tatlı sesine, sert cevaplar ve - ren bir kalabalığın biriktiğini anlı - yorduk. Zamora hemen çocuğunu di zinden indirip kapıya doğru koştu. Ben de onu takip ettim. Kapının iç tarafında birçok milis silâhlı ve başlarında kolundaki işa - retten şef olduğu belli bir gençle Za moranın karısına ziyaretlerinin se - bebini anlatıyorlardı: — Dün gece bizim kıtalar üzeri - ne bu evden silâh atılmış, — Evi arıyacağız. Kıt'anın şefi, Zamorayı görünce: — Vay sen Zamorasın değil mi? Kaleci cevap verdi: — Evet ben Zamorayım. Orayı bir süküt kapladı. Ekserisi şerefli kalecinin milli takım kalesi - ni nekadar kahramanca müdafaa et- tiğini seyretmiş gençlerdi. Cesaret e dip meşhur futbolcünün evini ara - mak ağırlarına gidiyordu. İçlerinden biri: — Sen Faşist değilsin değil mi? Bize faşist olduğunu söylediler, Meşhur kaleci, siyasetle alâkası olmadığını ilâve etti. Aralarında kah raman kalecinin evinin aranamıya- cağını söyliyenler oldu. — Kaçmazsın değil mi? Sualile ka pıyı çekip gittiler. nefes aldı. — İçeri girseydiler, mahvolmuş- tum. diyerek bana ölüm tehlikesini anlatmıya başladı. — Azizim, geçen sene F. C. Madrit takımı Valansiya ile karşılaştığı za- man ki, İspanya şampiyonluğu mev- zuu bahis idi Sivil vali bana bir he- diye vermişti. O hediyeyi şimdi gös- tereceğim; fevkalâde güzel bir filin- ftadır, Fakat aldığımdan beri bir ke- re kılıfından çıkarmadım., Bir tane de kurşun almadım. Fakat tahmin e- dersin ki, kıt'aların üzerine ateş edil- diğini iddia edenler o silâhı bulsa idi- ler, mahvolmuştum. Hemen yukarı fırladık. Kalecinin karısı kapıcıdan bir testere aldı. Çif- tenin evvelâ sapını kestik. — Ateşte çıktık. Yakındaki göle kadar gezinti lün derin sularıma bıraktık. tuldu. gençleri, tepeden tırnaklarına kadar NE UU T O T Onlar gidince Zamora rahat bir yaktık. Namlusu kalmıştı. Onu da futbolcu pantalonunun bir paçasın- dan aşağı uzattı. Beraber sokağa yapıyormuş gibi gittik. Namluyu gö- Ve işte Zamora ölümden böyle kur 4 500.000 Dolar Bir Boks maçı için teklif edilen para Bu yazın ortasında ÂAlman bhok - sörü Şimelingten beklenmiyen bir mağlübiyete uğrayan zenci boksör Joe Loviz Amerikada yine parlamış- Gir « Geçen hafta karşısına çıkarılan hasmmı beşinci devrede bayıltması zenci boksöre yeniden reklâm olmuş tur . Dünya şampiyonluklarını tertip e- den insanlar şimdi zenci boksörün dünya ağır siklet şampiyonu Bra - dokla karşılaşmasını istiyorlar, Cihan şampiyonu bir çok teklifler almıştır. Bü tekliflerin en mühimmi Kaliforniyadan gelmiştir. 500.000 dolar gibi büyük bir servet teklifini alan cihan şampiyonu zenci ile kar- şılaşmağa hazır olduğunu bildirmiş- tir . Fakat diğer taraftan cihan şam- piyonunun hastalık yüzünden dö - vüşemiyeceği Nevyork federasyo - nunca tasdik edilmiştir. Aradaki ih- tilâfların halledilerek maçın yapıl - ması Muüuhtemeldir. Çünkü ortada oynıyan para miktarı pek büyük - tür. Rusyadaki temas- lardan alınan neticeler Sovyet Rusyada muhtelif spor te- masları yapan Sporcu kafilemizin re- isi alman neticeler hakkında alâka - darlara resmi malümat göndermiş'tir. Bu malümatta, Halkevi futbolcu' ırı- nım üç maçi kaybettikleri, buna mu- kabil, iki güreş, iki bisiklet ve bir es- krim müsabakasının kazanıldığı, bir eskrimda da berahere kalındığı bildi- rilmiştir. Uzak Şarkta gerginlik Çin hükümeti Japonya- ya nota verdi Londra, 30 (A.A.) — Röyter a- jansının teyit ettiğine göre, Çin hü - kümeti Japon hükümetine aşağıdaki dört dileği bildirmiştir: 1 — Japon kuvvetlerinin bundan böyle Çin topraklarını çiğnem'yecek- leri hakkında taahhüt verilmesi. 2 — Japon Mmilliyetperverlerinin Çinde yaptıkları kaçakçılığın kaldı- rılması, 38 — Japon kuvvetlerinin Feagtai- den çekilmeleri. 4 — Çin, Ying Juking muhtar dev- letine karşı hareket serbestisine ma- lik olacaktır. Bu dileklerin Japon diplomatik mahafilinde büyük bir heyecan uyan- dırdığı söylenmektedir. Mısır milletler cemiye- yetine kabul ediliyor Kahire, 30 (Hususi) — Misırim a- samblenin birkaç hafta sonra yapıla- cak fevkalâde bir toplantısında Mil- letler Cemiyetine kabulü için hazır- lıklar yapılıyor. TERTEN AAA İ 10. 936 A VU Va Yugoslav hikâyesi ç # KOMŞU Yazan: Antun Gustav Matos gv (e Çok yorulmuştu. İkinci kattaki a- partmanın penceresinde — oturmuş, dinlenirken düşünceye dalmıştı. Bi- riken borçlarından dolayı memleke- tini terketmek mecburiyetinde kal - mıştı. Ailesi de, kendisini kovmuş, üstelik onu Amerikaya kadar götü- recek harçlığı da vermemişlerdi. Ce- nevede “demirlemek” icap etmiş, kumara dalmış, İslâv, bilhassa Bul- gar talebelerini pokerde yutarak e- peyce “mangir' toplamıştı. Talebe - lerden biri bütün varını, yoğunu ku- marda kaybederek, kendisini göle atıp intihar edince, kahramanımız Thalak'ın aklı başma gelmiş, ku mardan vazgeçmiş ve Allahtan ola- cak, şöyle usturuplu bir fikir düşün- müştü; Büyük bir yer tutacak, bir- kaç minder satınalacak ve eskrim, daha sonraları da boks dersi vere - cekti. (Esasen boksu Parisli bir us- tasından öğrenmişti.) İşte bu eskrim sayesinde yüksek sosyetelere, muhitlere girdi çıktı. O- rada peydaladığı nüfuzlu “şahsiyet- lerden”, bilhassa Rusya için birçok tavsiyeler aldı. Bir de son boks ma- çile dünya şampiyonları arasına gi - rince de Parise yollanmak üzere ha- zırlıklara başladı. Hayatında — ilk defa olarak, bir parça olsun, para toplıyabilmişti. Genç, egzantrik, ve hele kezmopolit kadınlar, bol bol, hiç sakınmadan paralar vermişlerdi ona. İk önce, memleketindeki borçlarını ödedi. İnkâr edilemiyecek kadar ve kahraman hudut zahitleri olan ecda- dından miraslandığı iyi kalpliliği, te- miz tavrı herkesi hayran bırakmış- tı. Tanıdıkları tapıyorlardı ona... Bizim birçok öfkesi burnunda, huy- suz, baruta benziyen erkeklerimiz gi bi, kalben temiz ve asil kalmıştı. Çocuk ve adeta kız gibi utangaç ru- hu, sarımtrak kartal gözünü andıran gözlerinden okunuyor, dağlı Hacuk ve Uskok kabilelerinden gelen er - keklerinkine benziyen kalım ve sert DIP Bakar; avtss ge wasesce a— e— du.- Aşk denizinde çok gezmiş, sev- miş, sevilmiş idise de hakikatte ho- şuna gidecek tek bir kadın bula'ma- mıştı. Zira aslında daima ve dş_ı'ıma şövalye ruhu ile yetiştirilen butü_n insanlar gibi ideal kadını arıyan bir Don Kişot olarak kalmıştı. Büyük bir arsadan bozma bahçe- den tatlı bir rüzgâr esiyordu. P e k yakmdaki bir pencereden bir kanar- yenin sesi geliyor, ve daha uzaklar- da da Şopenin ölmez ballatlarından birinin tatlı ve ahenkli iniltileri dî_ı— giliyor, — yayılıyordu. Thalak, bir vahşi gibi açık gözlerile, hulyalı hul- yalı, cıgarasımın — çıkardığı ı_iun'laîı halkalarmı takip etti. Birden irkildi. Çıplak, terliyen ensesinde birkaç damlanın damladığını duydu. Onla- rı mendilile gsildi. Kuruttu. Lâkin damlalar yine düşüyordu. Adîta parlak bir haziran göğünden yağ - mur yağmıya başlamıştı sanki... De- likanlı başmi çevirdi. Yukarı katta- ki apartmanım penceresinde, saksı ve çiçekler arasından yüzü utancm- dan kızarmış ve bu şaşkınlıkla, söy- liyecek söz bulamıyan ve gözünü de- likanlınm hayrette kalan yüzünden Manisa öğretmenlerinin toplantısı Manisa, (TAN) — Manisa merke- zinde ilçeler murahhaslarının iştira- kile yapılan muallimler toplantısı bit- miştir. Bu toplantıda öğretim, eği- tim, yönetim ve türlü işler üzerinde konuşularak mühim kararlar alınmış Bu toplantı mukarreratı, ilşelarde kültür işyarları ve ispekterler riya - setinde yapılacak toplantılarda bütün muallimlere ayrıca — bildirilecektir. Gönderdiğim resim Manisada topla - nan muallimleri bir arada göstermek- tedir. Çeviren: İbrahim Hoyi ayıramıyan güzel bir kadın başımı gördü. Nihayet, bir çocuğun konuşması- nt andırdığından dolayı kadınlarım pek hoşuna giden o, tuhaf fransız- casile: ; — Çiçeklerinizle birlikte dikenleri de suluyorsunuz madam, dedi. Kadm, ona çocukça bir hayretle bakmakta devam ederek: — Bana batamıyacak kadar uzak- tayım ondan... Diye cevap verdi. — Lâkin, batmıyanlan da vardır. — Nebatat bilgim pek zayıf, pek kurudur. Bununla beraber haydi de diğinizi kabul edelim, — Çok rica ederim, madam, git - Meyiniz. Kaçmayınız, Havaya bakıp ta sizi öyle gökde tiçeklerle çevre- lenmiş bir halde Börmek, seyretmek o kadar güzel ki... — Konuşuşunuzdan ve şivenizden anladığıma göre huralı değilsiniz. — Eseflerimle.. — öyle... Tekaüde çıkarılmış eski bir zabitim, Hiç şüp- hesiz bildiğiniz gibi de eskrim boks hocalığı yapıyorum, — Evet, Hakkmızda, gazetelerde epeyce şeyler okudum. Zafer Yyolun- da doludizgin gidiyormuşsunuz... — Ne zafer, sefil bir zafek. Lü. kin bu da çalmaktan bin kat daha iyi... Erkek ne yapabilir? Çalışmalı değil mi?.. Eğer bütün kurduklarım olursa, Parise gideceğim, Ayrıca a. ta binicilik dersi de Vereceğim, Ina- nınız Madam, adeta at delisiyim ben... Burada da atsız ne hale gel « diğimi kabil değil tasavvur ede- mezsiniz. Bir at görünce, bir bedevi, bir Arap kadar mahzun oluyor, ke- der düyuyorum. Yalnız biz süvari- ler, atla binicisinin “bir” (haydi es- ki tabirle söyliyeyim) yekvücut ol- duğuna inanıyoruz. Tabiatle, bir in- san mevcudiyetinde at ruhu olma « mak şartile... gaa n a -— fi « Sentör (0 lerin bayrilhalfll Bari amazonunuzü buldunuz mu?' Thalak kadınin renginin ne ka « dar çabuk uçtuğuna, sonra kızardı- ğına dikkat etti ve gözleri (cidden tuhaf) nemlenerek dumanlandı. Bu« na da kadın şaştı. Thadak, genç kadının sözlerine hararetle ve deru- ni bir sevgi sezişile Mukabelede bu- lunmak isterken, kadın sadece kü- çük bir baş selâmı verdi ve dudak- larında zor zaptedilmiş ve tahrik e« dici bir kahkaha ile çiçekler arasın- dan silindi. İşte tanışmaları böyle olmuştu. Akşama, Thalak, yemek yemek için şehre gitmek istemedi. Bir şey- den utanırmış gibiydi. Bir Yabancı- nm mevcudiyeti kendisini ŞaŞIrtmış- tı. Gece, karanlıkta, kendisine ya -« tak işini de gören Maröken bir min- dere uzanmış, yalnız ve pahtsız ol « duğunu hissediyor, anlıyordu. Biricik oğlu olduğu, kendisini fazla şımartan (Allah rahmet eylesin) a- nasını düşündü. Dejikanlılık çağla- rına yetiştiği zamanlarda bile, her sabah anası daha kalkmadan, baş ucuna gitmek Mecburiyetinde kalır- dı. Derken babasını hatırladı. Al - bay olan babası, kırmızı yüzü, beyaz bıyıkları, biber gibi Sert tavırlarile tam anlamile hakiki bir “Bruder Ya- vo” idi. Onun, üzerinde sanki bir askıdaymış gibi düran sivil elbisele- ri, köhne kırmiZi! sabah terlikleri gözünün önüne Bgeldi. Tasavvur edi- niz ki, Thalak büyüyüp te zabit olduğu zamanlarda bile, babasından izin almadan önünde bir cıgara yak- mıya cesaret edemezdi. (Arkası var) ve Kocaeli Parti işleri Adapazarı, (TAN) — Kocaeli Par- ti işlerini incelemeye memur Seyhan saylavı Tevfik Tarım bir müddetti vilâyet Parti teskilâtı işlerini gözd geçirmektedir. İzmit, Karamürsel, Kandırayı gö « ren Tevfik Tarım bir haftadır Adapa- zarmda çalışmaktadır. Buradan son- ra da Hendek, Karasu ve Geyve kaza- ları işlerini yerlerinde inceleyecek - tir. Parti, ocak koöngrelerine hazırlan - maktadır.