18 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

18 Ağustos 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 KER H Berlin, 13 (Olimpiyatları takip eden arkadaşımız yazıyor) — Dömi| finallerde talihsizlik yüzünden ora kiplerine mağlüp olan futbol ekiple- rinin en kuvvetlisi olan Polonya ve Norveç milli takımları bugün üçün- cülük ve dördüncülük için karşılaşı- yorlar. Stat yine mahşer gibi kala balık. Hakem, Avusturyalı... Müsabaka saat dörtte Polonyalıla- rım akmile başladı. Bir iki derin pas- laşmadan sonra Norveç kalesine inen muhacimler, uzun boylu olan Norveç müdafileri tarafından kolaylıkla ge- ri çevrildi. Norveçin müdafileri tur- nuvaya iştirak eden takımlar içinde biribirlerile iyi anlaşarak karşı taraf muhacimlerine geçmek imkânı vermi- yen oyunculardan teşkil edilmiş. Polonyalılar Norvecin müdafaa faj- kıyetini bozabilmek için uzun paslar- la kaleye inmek tabiyesini kullanmak istiyorlar. Ve biraz da muvaffak o©- Yuyorlar, Oyunun 10 uncu dakika -| sında Polonya sağ açığı santrhaftan| aldığı uzun bir pası muvaffakiyetle | kullanarak uzaktan çektiği sıkı bir gütle takımma birinci golü kazandır- dı: Polonya: 1 - Norveç: 0, 'Norveçliler hiç olmazsa üçüncülü- Zü. ellerinden kaçırmamak için bütün €nerjilerile çalışıyorlar. Bundan ev - welki mektuplarımda bahsettiğim çok kıvrak bir oyuncu olan santrforları yvasrtasile mütemadi akınlara başla - âılar ve bu çalışmaların mükâfat- Jarmı tam 20 inci dakikada sağ içle- rinin kaleye kadar girmesile elde et- tiler. Bu gol çok nefis bir gekilde ol. muştü. Santrfor bir iki vücut hare- ketile Polonya haflarmı geçtikten sonra demarke vaziyette bulunan sağ | içe nefis bir pas verdi. Sağ iç üzeri- ne gelen müdafii topu vurur gibi ya- parak atlattı. Onun bu hareketine bakarak şut çekti zanneden kaleci de kalecinin yattığı tarafın aksine topu büyük bir soğukkanlılıkla yuvarlıya- rak takımıma beraberliği kazandırdı. Polonya: 1 - Norveç: 1. Oyun bundan sonra büyük bir hız aldr. Her iki takım enerjisinin fev.| kine çıkarak çalışıyor. Beş dakika geçmemişti ki yine Norveç santrfo- ru sol içlerine verdiği bir pasla taki- mmâ ikinci golü kazandırdı: Polon- ya: 1 - Norveç: 2. Şimdi oyun tamamen Norveç ha - kimiyeti altında oynanıyor. Polonya- Ular bütün oyuncularını müdafsaya çekerek Norveçlilerin bu hakimiyet. leri altındı gol adetlerini fazlalaştır. mamağa çalışıyorlar. İlerde kalan iki açık ve santrforları ile arada sırada tehlikeli akınlar yapmaktan da geri topa doğru yatış yaptı. Ve saç iç te| Bu hücumların birisinde bütün Norveç müdafaasının ilerde bulun- masından istifade eden santrfor çok hâkim bir sürüşle kaleye kadar gele- rek takımınm beraberlik gölünü kay- detti: Poloüya: 2 - Norveç: 2. İlk devre bu vaziyet değişmeden, takımlar İkişer golle berabere kaldi lar. Haftaym arasında bayanlar ara- sında cimnastik birinciliğini kazanan Almanyaya, ikinciliği alan Çekosle- vakyaya, üçüncülüğü alan Macaris - tan takımlarına merasimle madalya- | ları verildi ve milli marşları çelmdi. İkinci devreye her iki takım galibi- yeti Kendi lehlerine çevirmek için bl yük bir azimle başladı. Bu devre baştanbaşa zevkle futbol seyrettik, Yukarda da kaydettiğim gibi turnu- vanm'en kuvvetli ve en teknik iki ta- kımı muhakkak ki Polonya ve Nor- veçtir. Her iki takım biribirlerinin tatbik etmek istediği tabiyeleri evvel- İden hissederek ona göre mukabil oyun lar yapıyor. Top kesisleri, yer tutuş- ları bütün muvaffakıyetlerinin birin. ci amili. Ayaklarmda topu durdur- Polonya - Norveç maçı nasıl oynandı ? Norveçliler son dakikada bir gol yaparak galibiyeti temin ettiler mamaları da ayrıca büyük bir avan- taj temin ediyor, Her iki takımın bi- ribirine ayni güzellikte ve farksız akınlar yaptıklarına şahit oluyoruz. Oyunun berabere vaziyette bitece- Zi zannedilirken Norveçlilerin yine o kurnaz santrforları sağ açıklarına uzun bir pas verdi, Önündeki hafi atlatan sağ açık kaleye doğru muva- zi bir şut çeki, Sanrfor kendi bacak- ları hizasından geçen topa lâyıkı veç- İ hile şut çekemiyeceğini hissedince topün üstünden atlıyarak müsait va- ziyette bulunan 80l içe geçmesine yar- | dım etti ve #ol içleri de şimşek gibi bir şutla takımmn 3 üncü golünü kaydetti: Polonya: 2 - Norveç: 3: Bu gol oyunun bitmesine 3 dakika varken yapıldığından müsabakanın bundan sonrası Norveçlilerin geli - biyeti ellerinden kasırmamık ve Po- lonyalıların da ma#lübivetter kurtul- mak için didinmeleri arasında gebe- rek vaziyet değişmeden nihavetlendi Bu vaziyete göre, Norveç tiçincü, Po- lonya dördüncü olmustur. zi TEZCAN Olimpiyada iştirak eden sporcularımız dönüyorlar Eerlin Olimpiyadma İtiraf eden sporcularımız bugün Berlinden hâre- ket edecekler ve Köstence yoluyla memleketimize döneceklerdir. Bu sporcularm Cuma günü şehrimizde bulunacakları adır. Olimpiyatlarda, bilhassa © güreşte çok iyi muvaffakıyetler O kazanan sporcularımız İstanbulda parlak bir şekilde karşılanacaklardır, Bunun için İstanbul bölgesi başkanlığı tara- fmdan bir program hazırlanmakta- dır. İzmirlilerle Yavuz sporcuları arasında bir futbol maçı izmir, 17 (Tan) — Donanmamı - zmn İzmirde bulunması münasebeti - le Yavuz futbol takımile Karşıyaka birinci takımı arasmda yapılan maç ta iki taraf üç üçe berabere kalmış. lardır. Burdur ve Sandıklı gençlerinin futbol maçı Sandıklı, 17 (Tan) — Dün Burdur halk sporu geçlerinin ilçemiz sporcu lsriyle yaptığı maç bire karşı Sıfır ile Sandıklı Halkevi sporcularının üstün gelmesi ile bitmiştir. Bafra Sinop gençleri arasında bir maç Sinop, 17 (A.A.) — Bafra Halkevi gençleri Sinopa gelmişler ve bura | Halkevi sporenlariyle iki maç yap- mışlardır. Ve bir de temsil vermiş - kalmıyorlar. r.a) No, 17 — Sevgiden sevgiye fark vardır, yavrum. Ciddi mi, yoksa şaka mı, diye sorduğum zaman, küçük bir şüp- he içinde idim. Gözlerini, gözlerim- den 'kaçırıyorsun. Seni, çok İyi tanr rım, kızım. Bu işi, ciddi olarak konu- guyorsun. İçini çekiyordu: — Kararmı : vermişsin... gönlümü hoş etmek için de, Benim danışı yormuşsun gibi soruyorsun... İclâl, silkindi, kendini müdafaa! etmek istedi: — Yok, anne, rica ederim... Yaşlı kadın, yorgun bir gülümse yişle, onu susturdu: « — Yorulma kızım.. Sorsan da, #ormasan da, sana gücenmem... Ben; analık hakkımı helâl etmem! Seni doğuracağıma taş doğuraydım! diyen mahalle karılarından değilim... Sor-| mayabilirdin... Senin hayatına karış- Maya hakkım var mı?.. Baban, za- gi lerdi ir. Mahmut YESARI sayılırdı. Benim de, kara cahil, mu- taasstp bir kadm olduğumu iddia e- demezsin. — Aman, anne neler söylüyorsun? — Aklımın yettiği, erebildiği şev- leri söylüyorum, kızım! Seni, mahal- le mektebine gönderir, sonra eve ka- payabilirdik. Sörlere verdik,. ayrıca matmazel tuttuk, Küçük yaştan, key fince, serbestçe yaşamaya alıştın. Si- kı büyütüp göz açtırmamış olsay- dık, yaşm biraz ilerleyince, havalı manı ben de, herkes te, haklı bulur- duk. Evlenmene karışmamıştık; ta- lin yardım etti, kocadan yana da 5i- Zine güvenerek kafa tutamaz mıydı? Hayır! Senin yannda, adeta eksikli otururdu. Kocandan hiç şikâyet edemez- sin, kızım... Günün birinde, sana, mal mülk, bütün varmı yoğunu bırakarak, genç yaşmda ölüverdi, Büsbütün ser- Boluda bir futbol maçı Bolu, 17 (Tan) — Zonguldak spor cuları ile Bolu Halkevi sporcuları a- rasında dün yapılan futbol maçında Bolu Halkevi sporcuları Zonguldak- | ları 3-2 yenmiştir. Uray Zongul - daktaki misafirlere kaplıcada bir şö- len vermiştir. Bu görüsme ve konuş ma iki il gençleri arasında iyi bir ta nışma sevgisi uyandırmış ve futbol maçını dört bin kişi seyretmiştir. Hitler atletlere bir mektup gönderdi Berlin, 17 (A.A.) — Hitler, Olim- piyat oyunlarma iştirak etmiş olan atletlerin hepsine ayrı ayrı ve fakat İ ayni mealde bir mektup göndererek teşekkür etmiştir. Bu mektupta ez - cümle deniliyor ki: | Berlin olimpiyatlarınm olimpiyat ideallerinin kuvetlendirilmesine me - dar olacağını ümit ediyorum. Hang - Kong'ta müthiş bir kasırga Hongkong, 17 (A.A) — Müthiş bir kasırga hüküm sürmektedir. Bir çok gemiler karaya oturmuştur. Sunnig vapurunun yolcuları kurta - rılmıştır. Negüsün kızı hastabakıcı oluyor Londra, 17 (A.A.) — Necaşinin kızı Prenses Tsahai, yarm Londra - ya gelecektir. Prenses, Wes-End de bir gocuk hastanesinde hasta bakı- ct stajı yapacaktır. TAN Dünya mizahının ezeli mevzuu : Dalgın âlim Muhtelif gazete ve mecmualardan ! bu mevzua da Dünya, kuruldu kurulalı dalgın â- li ve profesör, mizahçı ve karika - türcünün mevzuu ve kurbanıdır. Bu mevzuün bizim lâtife hazinelerimiz- de de yeri vardır. En çok Emrullah Efendinin hikâyelerinden babsedilir, Son zamanlarda eski Adliye Vekili ve değerli muharrir Bay Mahmut E- Sağın dalgınlık hikâyeleri de dillerde dolaşmaktadır. Bunlardan en meş - hur iki hikâyeyi dinleyiniz: Bir gün Bay Mahmut Esat atının dizginlerini elinde tutarak kendisi önde, at arkada asabiyetle aşağı yu- karr dolaşır. Yeni günün ser müret- tibi bu dolaşmanın devam edip gitti- Zini görünce merakla sorar: ie Hayır olsun, Beyefendi, ne ol - Bay Mahmut Fsat şu cevabı verir: Tam dalgınlık Dalgın profesör — İyice biliyorum ki bugün dalgınlığım yok. Bugün şem | Hırsızı Dalgın profesör tabancanın ağzını telefon diye kulağına dayayarak ve mında telefonu hirsiz karikatürler ir topladığımız — Bizim haylâz uşağı bekliyorum. Atımı getirecekti. Hâlâ getirmedi. Ankaranın henüz imar görmemiş zamanlarında bir akşam Bay Mah - mut Esat evini bulamaz. Evin bulun- duğunu tahmin ettiği yerlerde arar, Ev yok. Bunun üzerine polise müra- caat ederek evini sorar. Polis nokta | memuru, defterini karıştırır. Evin ad resini bulur şsöyler, fakat Bay Mah- mut Esat: — Adresi ben de biliyorum, der. Fakat evin kendisini bulamıyorum. Nihayet polis memurunun yardımi le kayıp ev aranır ve bulunur. Alim dalgmlıklarına dair muhtelif ler gördük. Bunları bir araya topla- dık. Aşağıda neşrediyoruzı etmediği zaman siyemi bir tarafta unutmadım. Beni ne diye arkadan çağıriyorlar?. tehdit ! çevirerek: — Davranma, derhal tetiği çeke - rim hâl. Avrupa gizetelerinde hoş karikatür) £ 18.8-938 Radyo Bugünkü Program Istanbul 18: Senfonik iki (plik). 19: Haber- ler, 19/15: M plâklar, 20: Keman s0- 1o (piâk). 20/30: Stüdyo orkestraalrı, 21,30 Son habereir, Saat 22 den sonra Anadolu ajansının ga- zetelere mahsus havadis servini verilecek- ür, Prag 20.30: M. Ostravadan: Kuartet ve radyo orkestrası; 21.40: Muhtelii; 22: Orkestra konseri; 23: Haberler; 25,15: Plâk konse- ri; 23,45: İngilizce haberler. Bükreş Konferans; 21.30: Senlonik radyo orkes- trası; 22,30: Haberler; 22,45: Kanserin de- vamı, 23,9: Orkestra; berler, 45: Fransızca ha- Radyo salon orkestrast; ans; 2): Piyano refakatile : Tibor Polgarm idaresinde opera or- Çizan mu: 24,153 17,30: Bariton opera sölisti tarafından sarkılar; 18,30: Yeni musiki eserlerinden yartâlar; 19: Uçakçıların şarkılardan; 223 Almanca neşriyat; 23,05: Felemenkçe meş« riyat; 24: İsveççe neşriyat; 1: İspanyolca, Varşova 20: Hafif musiki; 21.30: Edebi neşriyat; 21,45: Haberler; 22: Oda musikisi; 23: Hz 23,35: Dans o musikisi; plâkları, Vi; 20: Haberler; 20,30: Konuşmalar; 218 Franz Leharm (Bunt ist die Velt) opere» 8; 22,35: Haftanın haber icmali; 28: Ha < berler; 23,25: Org musikisi; 23,55: Dans musikisi, Halkevi salonunda sergi Kırşehir - Ortamektebi talebeleri Eminönü Halkevi salonunda bir re- sim sergisi açmıştır. Sergiyi mekte bin Resim Muallimi Şahin Özgür ida- re etmektedir. Sergide hayali, tezyi- lebesi tarafından hazırlanmış el yas maları bulunmaktadır. 7 Bir tramvay yoldan çıktı Dün saat 12 de vatman Ömerin idaresindeki 195 numaralı tramvay arabası köprü Üzerinden geçerken raydan çıkmıştır. Tramvay arabasi bir müddet sonra raya konarak s© ferine devam etmiştir, Bir Japon tayyaresi denize düştü Tokyo, 17 (A.A) — Motaro tay yare gemisinin bir deniz tayyaresi, Sasebo yakininde denize düşmüştür. Japonyada 400 ev yandı Tokyo, 17 (A-A.) Y Tokyonun şi“ mealinde ufak bir şehir olan Jizod0* da bir yangın çıkmış, 400 ev yanmi$ tır, Bir vapur battı Oran, 17 (A.A.) — Bir miktsf yolcuyu ve hamule olarak buğday” hâmil bir vapur batmış ve İçin bulunan 22 kişiden ancak bir kurtulabilmiştir. Deniz, şimdiye Ke” dar altı cesedi sahile atmıştır. kızım... Hiç başka bir şey değil, ta- lih şımartıyor! Neyin eksik, neyine sıkılıyorsun ? Eğer, çok genç olsay- dm; çocukluk! derdim... Şimdi de ih- tiyar değilsin, gençsin; başından, -Al lah saklasın! bin bir macera geçme- di ama, yine yaşma göre tecrübeli bir kadın sayılırsın... Sahneye, niçin girmek istiyorsun?.. Yaşın yirmi se- kiz.. Otuz, demek... Artistlik nedir; bilmiyorum. Yalnız, gördüklerimden anlıyorum ki, iyisi, iyi; ortası, ney- se; fakat acemisi, hele soğuğu, ta- hammül edilir şey değil... Hevesin, sahneye girmek mi, yoksa artist ol- mak mü?.. Öyle sanıyorum ki, iyi ar- çekirdekten yetişmek lâzım! Başkala- rmın sekiz on senede kazandıklarını, sen bir iki senede kazanabilecek mi- sin? On sene sonra, yaşın ilerliyecek, bugün heves ettiğin oyunları oyn yabilecek misin? Hoppa,” genç kıza çıkan kart karılara, nasıl kahkaha. larla güldüğümüzü hatırlamıyor mu sun?.. Sana da, böyle gülerler, gülecekler! demiyorum. Hem, ben, o günleri gör- mem... Asıl anlamak istediğim şey, imanına göre, açık fikirli erkeklerden! best kaldın... Seni, talih sımartıvor, | tiyatrodan ne umuyorsun ?.. Herhal- tist olmak için, herşeyde olduğu gibi | de para değil, geçinmek kaygusu de- gil... Peki, buna, sebep ne?. Yaşlı kadın, tekrar kizinm elle rini tutmuştu; Onun gözlerinin içine bakıyordu: — Nekadar sakin konuştuğumu görü yor musun? İşlerinize karışmıyorum karışmıyacağım ; düşüncelerine tesir etmek istiyorum, sanma, kızım... Kı- zı, kendi haline bırakırsan, ya da - vulcuya, ya zürnacıya varır! derler, Böyle yabancı, yavan hikmetlerle, si- nirlerine dokunmak istemem. Tiyat - roya girip girmemen hakkında, ben, İne düşünsem, ne söylesem, hep ken- di görüş, düsünüşlerim olacaktır. Doğrusunu ( bilmem ki söyliyeyim. | Sen elbette benden daha iyi düşünür- İsün... Beni, ister bir anne gibi, ister bir arkadaş gibi dinle... Bana da, öy- le cevap ver,. Buna sebep ne? lelâl, ne cevap verecekti?... Eğer annesi, sinirlenmiş, bağırıp çağırmış, ağla « mış, bayılmış olsaydı, Telâl için, ya- pacak şey gayet kolaydı; o da sinir- Tenecek, bağırıp çağıracak, ağlayip bayılatak, ve arada çıkacak dargın- lıktan, kırgınlıktan istifade edecek- ti. Gali, Fakat şimdi, ağzımı açıp, ne e- vet, ne de hayır! diyebiliyordu. Evet dese, annesini tasdik etmiş olacaktı. Annesi ,haksız ve yanlış söylemiyor- du. Telâl, annesinin haksız veya yan - ış söylemesini isterdi; çünkü o zâ- man, kendi, haklı çıkacaktı, ve doğr ruyu, kendisi söylemiş olacaktı. Hayır! diyerek kesip atamıyordu da... Hayır! deyince, annesinin söyle- diklerine teker teker cevap Vermek Jözımgelecekti. Annesi, onu, hiç ummadığı bir yol üstünde karşılamış ve kıskıvrak bağ- layıvermişti. Telâl, kendisini, anensinin sinirle » neceğini hesap ederek, ona göre ha - zırlamıştı. Yaşlı kadın, onun ellerini okşuyor- du: — Neye cevap vermiyorsun, Te - 141? Genç kadın, ellerini çekti, zoraki bir gülüşle ayağa kalktı: — Ne cevap vereyim, anne?.. miş bir şey yok! Yaşlı kadın, oturduğu koltuğu” yanındaki masanm Üzerinde durs” gümüş kutuyu açtı, bir ince cigarâ “ larak yaktı: — Sen, bir şeye karar vermedi” lâfımı etmezsin kızım! Telâl, sinirlenmiş gibi kaşlarmi &8f maş: — Kendimi bilmem ama, sen, yi kat'i konuşuyorsun anne! Annesi, digaranın mavi dumanlaf” na bakıyordu: — Ihtimal, kızım! Genç kadın, onun soğukkanlıliği karşısında, yenilmemek, yenilmis gi rünmemek için dişlerini sıkıyordu” — Tekrar ediyorum, olmu$ bitmis bir gey yok! Yaşlı kadın, başını iğmişti: — Peki, kızım, kabul gdiyoru” İclâl, sözüne devam etti: pe — Sahneye, muhakkak ihtiya$ mi girilir? Annesi, gözlerini kaldırmış" y Söylediklerinin hem doğru, hem yan- laş tarafları var. Bir kere, ortada, kat'i karar verilmiş, yani olmuş bit — Bunu, oraya girenlere kızım! Tarkası v9” 1 ni ve ezber resimlerle birinci sınıf tas

Bu sayıdan diğer sayfalar: