18 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

18 Ağustos 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 TAKSiİTLE SiGORTA TAN ANKAR Istanbul'da Yeni postahane karşısında büyük Kınacıyan hanındaki idare merkezine müracaat ederek seneiik yaptıracağınız sigortaları on iki aylık ial_csltle yapmaktadır. - Mütemmim malümat ve sigortaya ait bilümum müşküllerinizin halli için gişelerine müracaat ediniz. Telefon: 24294 —— 18 - 8 « Y36 ANONiİM TÜRK SİGORTA ŞiRKETİi “ÖKk RK B N, CI AcıHakikatler İNKIİLAB) No, 18 Yazan : Ziya Şakir Meclis, müzakerelerden sonra mühim mukarrerat ittihaz etmişti Meclis, hararetli müzakerelerden gonra birçok mühim mukarrart itti- haz etmişti. Bu kararlardan biri de (Anadolu işgal ordusu) nun, bir piya de fırkası ve beş sahra topçu taburu ile takviye: ve her fırka mıntakasın- da yerli rumlardan da (milis müfre- zeleri) teşkil edilerek ordunun takvi- yesi ve büyük mikyasta askeri hare- kâta müsait bir hale getirilmesinden ibaretti. Yunan işgal' ordusu, Türk milli müdafaa cephesi karşısında şu şekil- de yerleşmişti: 1 nci fırka — Aydin, Ayasluğ. 2 inci fırka — Ödemiş, Baymdır, Tire. 13 üncü fırka — Sarohanlı, metli, Kasaba, Manisa. Adalar fırkası — Bergama, Ayva- lık. İzmir fırkası — (Akdeniz adaları) Gazi Emir. Süvari livası — Kasaba, Manisa. Harp meclisinin verdiği karar ne- ticesinde, Selânikte — umumi harp esnasında firar eden yerli rumlardan mürekkep olmak üzere — teşkil edi- len (Ayvalık) fırkası da, tamamen İz mire getirilmişti.. Ve artık bundan sonra; bu büyük ordunun, makineli vesaiti nakliyesinin ikmali" işlerine girişilmişti. İşte bu hazırlıklar esnasında — birkaç tefrika evvel arzettigimiz ü - zere — Yunan hükümetinin İstan - buldaki mümessili miralay Kataha - kis tarafından Atinaya bir Trapor gönderilmiş; iç Anadosudaki isyanla- rı tamamen bastıran (büyük Millet Meclisi) hükümetinin, yunan ordu - suna taarruza hazırlandızı bildiril - miş; derhal taarruza geçilmesi tav - siye edilmişti.. Fakat birinci ordu ku mandânı, — henüz noksanlarının ik- mal edilmediğini ileri sürerek — A- tinadan verilen taarruz emrine itiraz eylemişti. General Niderin bu itirazına, Yu- nan başkumandanı hak vermişti. Lâ- kin, Yunan (umumi karargâhı) (Si - yasi ve askeri bazı sebeplerden do - layı bu taarruza lüzum hâsıl) oldu - ğundan bahsederek, İzmir kolordusu- nun bir an evvel taarruza geçmesi em rinde ısrar eylemişti. Siyasi ve askeri sebep... Acaba bunlar, neydi?.. Bu sebepler, şöylece hulasa edilebilirdi: 1 — Büyük Millet Meclisi hüküme- tinin kuvvetleri; isyanları bastırdık- tan sonra, İstanbul üzerine doğru i - lerlemiş; (İzmit) te İngiliz kuvvetle- riyle karşı karşıya gelmişti. Türkle- rin bu hareketleri, hem İstanbul hü- kümetine ve hem de müttefiklerine, büyük bir korku ve telâş vermişti. 2 — Milli kuüvvetler, ayni zaman- da Şile ve Gebze mıntakalarında da faaliyete geçmişler; Boğazın Anado- lu kıyılarında küçük müfrezelerle nü- mayişlere girişmişlerdi. Bu tehdit - kâr vaziyet karşısında (Saray), en- dişe içindeydi. 3 — Anadoluyu içinden yıkmak istiyen saraya merbut olan fesat şe- bekesi, artık münferit isyanlarla An- karayı yikamıyacaklarımnı idrak et - mişler; evvelâ Anadoludaki orduyu imha ederek Büyük Millet Meeclisi hükümetini kuvvetten mahrum et- mek için, Yunan ordusunu harekete getirmeye karar vermişlerdi. 4 — Sulh konferansı tarafından teklif edilen şartların ağırlığı, İstan- bulda ve Anadoluda çok büyük bir heyecan ve infial husule getirmişti. Anadoluda olduğu gibi, İstanbulda da büyük biz İavyan zuhuru muhte - qıldîi. Bu izyan zuhur ederse, hiç Ah- şüphesiz ki, padişah ta taht ve ta- emi kaybedecekti. Buna binaen, İs- tanbul efkârı umumiyesini gizlice i - dare eden Büyük Millet Meclisi hü - kümetini artık bir an evvel ortadan kaldırarak sulh işlerini sükünetle halletmek lâzımdı. Bu vazife de, (Sa ray) ve müttefikleri tarafından, Yu- nan ordusuna tahmil edilmişti. 5 — Eğer; Büyük Millet Meclisi hükümeti biraz daha kendi haline bı- rakılacak olursa, artık başa çıkıla - mıyacak bir hale gelecekti. İşte; bu sebepler karşısında birle- şen padişah, Babiâli, ve İngilizler; Yunan ordusu tarafından büyük bir taarruza geçilerek (Ankara) nın bir an evvel işgaline ve (Büyük Mil!et Meclisi hükümeti) nin de bu suretle imhasma karar vermişlerdi. Böyle bir vazifeyi deruhte etmek; M. Venizelosun canma mnnetti, Yu- nan ordusunun kazanacağı tarihi şe- refle birtakım maddi menfaatler su tarafa dursun; Pariste hazırlanan sulh şartları da, bu suretle kolayca tatbik edilecekti. Netekim, (Loit Corc) ün fikri de bu merkezdeydi. Türk kuvvetlerinin (İzmit) teki İngiliz kuvvetinin karşı- sına dikildiğini haber alan Loit Corç, Çanakkalenin Anadolu sahilindeki is tihkâmlarında bulunan bütün Türk toplarmın kâmilen tahrip” edilmesini emretmekle beraber; (Venizelos)a daâ: A — Yunan ordusu, derhal taarruza geçmeli, bir an evvel Ankarayı işgal ederek Anadoludaki tehlikeli unsur - ları imha etmelidir. Demişti. Büyük Millet Meclisi hükümetinin vaziyeti, cidden mühim ve nazikti... Bü milli hükümet, tarih karşısında birçok vazifeler deruhte — etmişti. Türk milleti; asırlardanberi devam eden şerefli bir tarihin, tem dönüm yerindeydi... Şu anda Türk milletine mMmukadder olan netice ve akıbet; çok hassas bir terazinin iki gözüne ben - zemekti, (Ölmek — Yaşamak). Türklerin mukadderatını ifade e - deblmek için, bu iki kelimeninn orta- sını bulabilecek hiçbir kelime mev - cut değildi. Ölmek... Asırlardanberi tarihin en şerefli sayfalarında yaşıyan koca bir millet, kolay kolay ölümü nasıl kabul edebilirdi ?... Yaşamak... Şüphesiz ki, bü elzem- di... Fakat, her taraftan saran bu kahir unsurlara nasıl galebe edile - cek, yaşamak hakkı ve kudreti na - sıl ele geçirilebilecekti?.. Yunan ordusu; artık büyük ve u- mumi taarruza karar verip te, hare- kete geçtiği zaman bir anda karşıla- şan silâhların adedi, şundan ibaretti: Türk milli müdafaa 17,000. Yunan taarruz kuvveti: 120,000. Yani, aşağı yukarı; yedi misli fa- ik bir kuvvet... Sonra asıl şu ciheti nazarı dikkate almak lâzımdir ki; bu, yedi misli kuv vet; en son sistem silâha, fevkalâde mebzul cephaneye, her türlü ihtiyaç- larını temin eden bol vesaite malikti. Türk müdafaa kuvvetlerine gelin- ce; — ancak; beşte birini teşkil e - den askerlerden maada*milli müfre- zeler — ayni sistem silâha bile ma- lik değildi. Artık hemen hemen ma- kineleşmiş olan Yunan — ordusunun karşısında, bir seneye yakınbir za - mandanberi göğüs geren bu milli müfrezelerin elindeki müdafaa vası- taları; umumi harpte tamamen yıp- kuvveti: ranmış olan mavzerlerden başlıyarak Sşğhk Oğütleri HAYAT i ç iNDE Yüz yıl yaşasan... Ağustos ortasında nisanın birini hatırlatan mühim havadisi gazeteler- de, tabil, görmüşsünüzdür: Insanla- rim şimdiki halini beğenmiş meşhur biyolojist doktor Carrel ile meşhür tayyareci Lindberg başbaşa vermiş- ler, lâstikten bir yürek icat etmişler. Bu sun'i yürek sayesinde birçok has- talıkların en iyi tedavi tarzını araş- tırmak mü;nkün olacağını düşünmek te de Kopenhagda toplanmış olan tıp kongresi mütehassısları ittifak etmiş ler.. Bu iki meşhur adamın sun'i bir u- zuv icat etmeleri ilk: defa işitilmiş bir şey olsaydı, ben de — bu icadın birçok hastalıkları tetkike yarıyaca- ği hakkında değilse de — o mühim icadın karşısında parmak Isırmakta Kopenhagdaki mütehassıslarla itti - fak ederdim. Halbuki bu yeni icat şimdiye kadar yapılan ve sayıları dü zünelere çıkan sun'i bütün insanla - rın yanında hiç gibi kalır. Gerek sun'i bir adam, gerek en basit canlı bir madde kurmak hususunda şimdi- ye kadar yapılan ve hepsi boşa çıkan tecrübeleri biri yazacak olsa bu bü - yük gazetenin tekmil yapraklarını doldurur. On sekizinci asrın sonlarına doğru Almanyalı Baron von Volfgang'ın şatranç oynıyan meşhur sun'i adamı- nt tarih kitaplarında belki siz de oku- muşsunuzdur. Bütün uzuvlariyle tam bir adam olan bu makineyle Napole- lon da şatranç oynamış ve her defa - sında makineye yenilmişti. Şatranç oyununda koca imparatoru yenen o bütün sun'i adamın yanında, dakika- da altmış defa açılıp kapanan lâstik- ten yüreğin ne ehemmiyeti olur? Bü sun'i yüreğin icadı doğru ise, bununla bazı hastalıklar da yürek durmasından ileri ğelen -kaza gibi- arızaların ve ölümlerin önü alma- bileceğine inanılabilir. Sun'i teneffüs ile kâfuar yağı şırıngaları da bu icat- tan çok önce öyle harikalar göster - mişlerdi. Fakat sun'i yürek sayesinde hastalıklarda ölüme çare buluna- cağına ve insan ömrünün vasati yüz yıla çıkacağına gelince... Bunlara i - nanmakta şimdilik pek ihtiyatlı bu - lunmanızı rica ederim. Hayat yalnız yüreğin vurmasından ibaret olsaydı, gazetelerin dedikleri belki doğru o - lurdu. Fakat hayat o kadar karışık bir şeydir, yaşıyan bir cismin her noktası biribirlerine o kadar bağlıdır ki, yalnız bir sun'? yürek bir kere çözülmüş olan bağları tekrar bağla - mıya yetişmez. ; Zaten doktor Carrel de, insanın vasati ömrünün yüz yıla kadar çıka- bileceğine inanmakla beraber, bu halin insanlar için bir felâket ölaca- ğını söylemiş. Bakmız, bu sözünün tam doğru olduğunda hiç şüphe yok- tur, Dünya yüz yıl yaşamıyan insan- ları bile iyice besliyemiyor. Her ta- vafta işsizlik, her tarafta sefalet. Fransada bu hale çare bulmak için elli beş yaşından sonrakilere hiçbir iş vermek istemiyorlar. Bir taraftan onların da hakkı var. Ellisinden, elli beşinden sonra insan- lar yorulmuş bulunuyorlar. O halde yüz yaşmma kadar yaşamak ne işe ya- rıyacak? Gençlerin yaşlıları müte - madiyen istiskal ettiklerini, kendile- rine yer bulmak için yaşlıları omuz- larından ittiklerini görmek için mi? Lokman HEKİM kara martine kadar çeşit çeşit silâh- lardan ibaretti. Fazla kullanılmaktan yivleri bile silinmiş olan bu silâhla - rm çoğu, ateş ve isabet kabiliyetle - rini kaybetmişlerdi. Bu kadar çeşit silâha cephane bulmaksa, ayrıca bir dertti. [Ar_kauı var| |Görduğüm | Şeyler l t V Çocuk hasiahanesi Siyah yeldirmeli bir kadın ikinci mevki tramvay arabasınıti tahta — is- kemlelerine oturmuş. Dizlerinin üs- tünde minimini bir çocuk. Çocuğun başı sarılı ve kendisi annesinin kuca- ğında bitap yatıyor. -— Ayakta duran yaşlı bir kadın so- ruyor; — Kızım, nesi var yavrucağın? — Bilmiyorum. Yüzünde, gözünde çıbanlar çıkıyor. İki günde bir has- taneye taşımaktan harap oluyorum. Yatak yok ki bırakayım. Onun arkasındaki sırada otüran bir başka kadın: — Ah benim halim de öyle hemşi- re ,diyor. Bak yavrucağıza, babası- nım kucağında bitkin bir halde üçtür Etfale getiriyorum. Bu defa doktor illeti anladı, tifoymuş... Yer yoktu yatıracak, eve götürüyoruz. Başımı — çeviriyorum. İki kişilik iskemlelerin birinde — ceketsiz, yırtık gömlekli, solgun yüzlü bir baba, an- cak beş yaşlarında görünen bir yav- ruyu dizlerine yatırmış. Hararetin şiddetile yanakları kiızarmış olan be- bek bir şeyin farkında değil, dalgın bir halde. Ayakta duran yaşlı kadın: — Allah şifasını versin kardeş, di- yor. Hangi semtte oturuyorsunuz? : Çocuğunun başı sarılr anne: - — Biz de Etyemezde, diyor. Ço- cuk hastanesi diye buraya getird'k ama almadılar. Çocuk fırınlar gibi yanıyor. Ne yapacağım bilmem. En arka sırada oturan genç - bir kadın: — Bizimkinin haline baksanıza, diyor. Kadide döndü yavrucak. Sol ayağında bir çıban kemiğe işlemiş, Kemik veremi gibi bir şey, Allah kur- tarsın, Ve kucağındaki çocuğa bakıyorum. On yaşlarında kadar bir çocuk. Fa- kat ona çocuk demek doğru mu? Ba- cakları ve kolları iplik gibi ince, pis ahçı elinde kalmış - bir bulaşık bezi rengindeki derisi, incelmiş kemiklere srmsıki sarılmış bu çocuğun çok gü- zel ve çok siyah gözlerinde bir bü- yük adam bakışı var. — İstırap onu yaktinden evvel olgunlaştırmış. Ân- nesi: — Ah bir hastaneye yatırahilsey- dik, diyor. Çocuğu böyle taşıya taşı- ya büsbütün yoruyoruz. Ayakta duran yaşlı kadın: — Yine sizinkiler bir şey değil, di- yor, Bak şurada oturan gül gibi kı- Ve elile iki kişilik şıralarm birin- de oturan on beş yaslarında sarışm bir gene kızı işaret ediyor. — İşte onun bacağında şarbon var. Buğgün doktor şarbon dedi. Muhaverenin ötesini dinlemeden dışarı firliyorum. Ve tipki bir yan- gından kaçar gibi sari hasta'ık'arın bir içtimagâhı olan arabadan kendi- mi dar atıyorum. b * Etfal Hastanesindeki — muayene günlerinde Şişli caddesindeki bir ev- de oturân İnsanlar kucakta, sırtta, omuzda taşman ağır hasta çocukla- rın resmi geçidini seyrediyor. Bu manzara, gönül tahammül ede- miyecek kadar fecidir. Kedilerin yav- rularını taşımaları gibi medeni bir şehirde insanların ağır hasta çocuk- larını tedavi ettirebilmek için kucak- ta, sırtta veya tramvaylarda taşıma- ları aklın kabul etmiyeceği bir şeydir. Hasta çocuklara hastane lâzım, Çocuk doğumunun arttırılmasın - dan bahsediliyor. Bence evvelâ doğ- Briç meselesi İ | İ İ &v '_ S AV63.3 Ki # 10 b DARI .. DSAL 4D.97 dR.5 DA .4 ç a E & mrN Koz pik. (S) oynayarak bütün Ae- veleri yapar. 15 Ağustos sayımızda çıkan meselenin halli AA.3.2 vı.s D7TS dDW 10 98 ava7 AD Vvr.2 grRDVA ©RvsE3 DA toasz b 3.7.kb G Rres .A.ınââd .A_m.l LA (8) 3 kozsuz taahhüt etmiştir. (W) Karonun (6) lısı ile oyuna baş- lar. (S) iki taraftaki kâğıtları gör- müyor. Nasıl oynaması lâzımdır'?. (8) e niyi rengi olan yerdeki trefli leri sağlamağa çalışmalıdır. Buna mu vaffak olabilmek için yerden iki defa el alabilmesi lâzımdır: Bir defasında, elden trefl (A) sını aldıktan sonra yere geçip yine trefl oynayarak bu rengi sağlamak için make buna pik (A) sı ile muvaffak olur. t Öbür defasında bu suretle sağlam- lanan treflileri yapabilmek için, buna da karo (D) si sayesinde muvaffak olabilir; fakat bir şart ile: Zararlı bir tasarruf sevkile elindeki karo 10 lusu-ile değil (A) sı ile almak şarti- le. Yoksa karo (D) si ile yere geçme- ğe imkân kalmaz. Binaenaleyh: birin ci leve karo (A) sı ile alındıktan son- Yraâ ikinci leve trefl (A) sı, üçüncü le- ve pik (A) sı ile yere geçmek, dör- düncü leve trefl (D) si, beşinci leve- (W) nin oynaması pek melhuz olan kör'ün (A) ile alınması, altıncı leve elden bir karo oynayıp, (W) (R) yi almazsa derhal, alırsa biraz sonra ka ro (D) si ile yere geçip treflileri yap- mak... Kozsuzlarda bazan mühim bir rol oynayan - ileride göreceğimiz - Duat- riğme meil Leure yani sağlamak iste- nilen uzunca bir rengin en kuvvetli - sinden aşağıya doğru dördüncü kâ - ğitla oyuna'başlamak. Bundan dola- yı (S) karo (R) sinin, hiç olmazsa daha iki karo ile, (W) de bulunduğun dan emindir, plânını o hesapla kur- muştur. | Askerlik işleri Kısa müddetliler Beşiktaş Askerlik Şubesinden: 316 ilâ 331 doğumlu kısa hizmetli ve tam ehliyetnameliler 1 - 9 - 936 tarihinde yedek subay okuluna sev- 'kedileceklerdir. Şubede kayitli yerli ve yabancı ve tam ehliyetnameli era- tım muamelei askeriyelerini 27 - 8 - 36 tarihine kadar şubede kayitlerini tes- bit ettirmelerini ve taşrada olanların bulundukları mahal askerlik şubele- rine müracaatleri. mecburiyetindeyiz. İlk vazifemiz budur. Yalnız İstanbul şehrinin — değil, memleketimizin her tarafında çocuk hastanelerine ihtiyaç vardır. Bunu daha nekadar zaman ihmal edeceğiz? VA SARA NC Ve K muş olan çocuklarımızı yasatmat SA M e| MRRN FU ALER N a Faydalı adresler ve telefon numaraları İtfaiye telefonları 24222 60020 Istanbul İttaiyesi Kadıköy İttaiyesi Yeşilköy. Bakırköy. Büyükdere. Üsküdar İtfaiyesi 50625 Beyoğlu itfaiyesi 44644 Büyükada, Heybeli, Burgaz, Kmalı mm takaları için telefon santralındaki memura vangım demek kâfidir. Hastane telefonları Cerarhpaşa hastanesi 216938 Gureba hastanesi Yenibahçe 23017 Haseki kadınlar hastanesi 24553 Zeynep Kâmil hastanesi Üsküdar 60179 Kuduz hastanesi Çapa 22142 Beyoğlu Zükür hastanesi 43341 Gülhane hastanesi Gülhane 20510 Haydarpaşa Nümune hastanesi 60107 Etfal hastanesi Şişli 42426 Bakirköy Akıl hastanesi 16,6€ Elişleri satışı Eminönü Halkevi Başkanlığından: Evimiz sosyal yardım şubesi, evle- rinde her türlü elişleri yaparak geçi- nenlerin yaptıkları işleri İstanbulun iki büyük mağazasında satılmasımı te- min etmiştir. Bu çok hayırlı yardı- mın tatbiki için her ayın ilk ve ücün- cü perşembe günleri saat 13 ten 14 e kadar Evimizde bir heyet bulunacak ve getirilecek eşyaları tesellüm ede- rek satışma delâlet edilecektir. YENİ NEŞRİYAT Modern yaşama yolu Doktor Nureddin Anur'un ad « la İkbal Kitap Evi' nde çıkan sağlık kitabıni okuyucularımıza sevinçle haber veriyoruz. Orta büyüklükte- yüz-elli sayfadan ibaret olan kilap cüssesinden çok büyük iş görecek ve fayda verecek gibi görünüyor. Parası da yapacağı hizmati genişlet- mek için ancak elli kuruştur. En güzel ifadeler, en çok düşünü- len fikirlerin mahsulüdür. Bu sağlık kitabının öz türkçemizde güzel ve o- kurken insanı kendine bağlayan i- / fadesi de yazanın derin ve çok dü- şündüğünü gösteriyor. Zaten kitap- — taki mevzular da hep düşitudürücü bahislerdir. Baştaki modern yaşa- manın ve onun şimdiki insanlara verdiği sıkıntılarla sinirliliklerin tas rifi bu zamanda yaşayan her fikir adamının okümak isteyeceği merak- lr bir mevzudur. Bundan sonra sI- ra ile yazmış olduğu Yiyim Zehirleri ve Bunlardan Korunma Yolları, 16 fraz Bezleri, Moral Zehirler, Yor” güunluk, İdemenler İçin Sağlık Ku ralları fasıllarının her biri pek fay” dalı yazılardır. En sondaki İnsan E” konomisi, Sosyal Sağlık faslı da Kİ* tabın insanları yükseltmek için zetiği ideali gösteriyor ve bu güze esere sosyoloji ışığından bir taç tâ” kıyor. Yalnız fasıllarının başlıkları gÖ” teriyor ki, doktor Nureddin On eseri halk için yazılmış sağlık kitâP” larımda hemen bir örnek gibi tekraf edilen bayağı kurallardan toplanm bir kitap değil, Ijiyen ilminin en Y& ni bahisleri üzerinde uzun müddet durmuş bir hekimin, okuyanlı hem bilgilerini arttırmak hem onları yükseltmek isteyerek yazdı değerli bir eserdir. £ A Acıklı bir ziya $ İhracat gümrüğü başkâtipliğin * den mülga Kademişerif tekkesi şey p h: Bay Salâhaddinin vefatmı tet? sürle öğrendik. B Kâni paşa zamanında gümrüğe tisap eden mumaileyh 45 sene âni mesleğe hüsnü hizmet etmiş, erk ğr rüsumiyeden birçoklarını yetî't' miş ve gümrükçülerin babasi nımı kazanmış halük ve muh bir zattı. ah * Gümrük mecmuası müdürü #” , met Esadın büyük babası ve M hum askeri muharrir erkânil” » kaymakamı Nihadın kayın Pededdd lan Bay Salâhaddinin nâşr mağf nakşı bugün 11,5 ta — Btyeli, mülga Kadem tekkesinden kaldım ; rak makberei mahsusasına def" nacaktır. Allah rahmet eylesin: (Cenazeye gelecek meslekwıku için 11,15 te gümrük önünde ? Suat DERVİŞ M Del a di £ lt eme & M zeği 1 e B AZ vesaiti bulunacaktır.)

Bu sayıdan diğer sayfalar: