Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
B —YTA iBMLEKET #liması GA e AlilRe SEL SEğ e akâk No l ükstnkda gaska .d sazi Mi Pt bf KETTE TOKATTA iMAR Şehrin en mühim eksiği de tamamlandı Yeni elektrik santralı Tokadın bütün ihtiyacına cevap veriyor Tokat mem leket hastahanesi Tokat, (Hususi muhabirimiz bildi- riyor) — Tokat, Anadolunun eski şe- hirlerinden biridir. Birçok âbide ve eserleri de bunu isbat eder. Bununla beraber uzun seneler ihmale uğramış, gehrin soluk çehresi uzun müddet değişmemiştir. Son yıllar içinde yep- yeni bir inkişaf çağına giren Tokadı, bir geline benzetenler var. Halkevi çalışmaları Asri ve mödern bir tarzda yapıl - mış Halkevi, halkin ve gençliğin ha- reket kaynağı olması hasebiyle en başta gelir. Bu binaya, (50.000) lira- ya yakın bir para sarfedilmiştir. E - vin edebiyat, dil, tarih, ar; temsil, futbol, voleybol ve saire gibi kolları vardır. Geceleri ayrıca musiki dersle- ri ve zehirli gazlar hakkında konfe - ranslar verilmektedir. Evin kadın er- kek 500 den çok üyesi vardır. Bu mik dar günden güne artmaktadır, Tokat hastanesi Tokat hastahanesi şehrin en hava- dar ve mühim yerine kurulmuş bir sağlık yuvasıdır. 98 daireli ve 50 ya- taklıdır. Aşağı yukarı 100,000 lifaya mal olmuştur. Tıbbi levazımatı pey- derpey ikmal edilmekte olan bu sağ- Hk yuvamızın maalesef üç doktoru vardır. Bu bölgenin bütün hastaları- nı burada tedavi imkânlarını bulmak memleket sağlığına mühim bir hiz - met olacağından Sıhhiye Bakanlığı - nın bu hastahaneyi tam kadrolu bir sağlık yuvası haline getirmesi şayanı arzudur. Atatürk heykeli ve elektrik santralı Cümhuriyet alanında Büyük Şefin bir Türk san'atkârı tarafından yapıl- mış heykeli vekarlı bir duruşla nesil- lere hedef göstermektedir. Tokat, ar tık elektriğe kavusşmuştur. Su ile mü teharrik 300 beygir kuvvetinde bir e- lektrik santrali vardır. Oldukça zen- gin bir müzesi, halkın okuma ihtiya- cını temin eden kültür ve Halkevi ki- taphaneleri vardır. Mahsul vaziyeti Bu yıl mahsul bereketli olmuştur. Ayrıca tütün ve şeker pancarı zeri- yatı da yapılmaktadır. Geçen yıla na zaran bu yıl tütün dikiminde çokluk vardır. Turhalde şeker kombinasının kuruluşu bura iktısadiyatma da ol - dukça mühim menfaatler temin et - mektedir. Tokadın derli toplu bir ha- le gelmesine Muğlaya tayin edilen es ki vali Recai Gürelinin de mühim hiz metleri vardır. — B. A. İzmir fuvarı Sovyetler ve Yunanlılar inşaata başladılar İzmir, (Hususi Muhabirimizden) — Arsıulusal İzmir Fuvarınımn açılması- na tam 22 gün kalmıştır. Bu itibarla fuvar yeri şimdiden mahşerden bir nü mune halini almış bulunmaktadır. Bir taraftan belediyenin inşa ettirdiği fu- var gazinosu, diğer tarafftan Sümer Bankın yaptırdığı büyük ve güzel pavyonu İnhisarlar İdaresinin yirmi bin liraya çıkacak olan büyük pavyo- nu fuvar yerinin şeklini değiştirmiş, başka bir manzara yaratmıştır. Pavyon alan bütün ekspozanlar pav- yonlarının dekorasyon işlerini yapma ya başlamışlardır. Ruslar ve Yunan- hılar pavyonlarmı kurmaya başlamış- lardır. Bunlardan başka fuar komite- si de bir taraftan elektrik, su, telefon tesisatı ile yolları bitirmeye çalış- maktadır. Fuvarın açılma töreninde İktisat Vekili Celâl Bayarın, Nafia Vekili Ali Çetin Kayanım bulunacak- ları kuvvetle umulmaktadır. Aydın halkı Dört uçak aldı Aydın, (Tan) — Aydın merkez il- çesi adına önce Aydın ve Germencik tayyareleri alınmıştı. Aydın Hava Ku rumundan öğrendiğime göre, Aydının yurtsever halkı son yıllarda Türk güöklerine dört uçak daha almışlardır. 30 Ağustos Utku ve Uçak bayramın- Poliste Bir kadın ağır surette yaralandı İki kardeş, yüz vermedi diye bir kadını bıçakla yaraladılar Tahtakalede bir kadın iki kardeş tarafımndan kıskançlık yüzünden ağır sürette yaralanmıştır. Hâdise şöyle olmuştur: Saribazen çıkmaz soka ,- ğında oturan Siirtli Süheylâ adında. ki kadın Yusuf ve Haydar isminde- ki iki kardeşe yüz vermemektedir. Süheylâ Tahtakalede Şeyh Davut hanı önünden geçerken iki kardeşe raslamıştır. Evvelâ aralarında ağız kavgası başlamış, bundan sonra bu iki kardeş bıçaklarmı çekerek kadı- nı muhtelif yerlerinden yaralamış - lardır. Kadın hastaneye kaldırıl- mış, suçlular kaçtığından aranmağa başlanmıştır. Denizde boğuldu Bakırköy istasyonu civarında ka- saplık yapan İhsanm on altı yaşında ki çırağı Mehmet, soyunarak denize girmiştir. Denize açıldığı sırada ne- fesi kesildiğinden bağırmağa başla- mıştır, Sesleri duyan balıkçı Ali yü- zerek Mehmedi kurtarmışsa da, ço- cuk bir müddet sonra ölmüştür. Dört kişi arasında kavga Malta çarşısında oturan hamal Ömer, akrabasından hamal Osman, kaymvıldesı Fatma ve kraısı Hacer, da adkonma törenleri yapılacak olan | g bu uçaklara: Aydın çiftçileri, Ortak- lar, Karapınar ve Koçarlı adları ve- rilecektir. Aydında vtüvyler ürpertici bir cinayet işlendi Suçluların hepsi yaka- lanarak adliyeye verildiler - Aydın, (Tan) — Aydının Ovaemri köyünde çok feci bir cinayet olmuş- tur. Vak'ayı bildiriyorum: Temmuzun 31 inci günü kır bekçi- leri Kadıköy ovasında Azmak içinde yüzükoyn kapanmış, ensesihde ve ka fatasında gayet büyük yaralar olan bir ceset görüyorlar. Hemen hüküme te haber veriyorlar. Müddeiumumi ve merkez jandarma bölük kumandanı hükümet doktorile vak'a yerine gide- rek tahkikata başlıyorlar. Cesedin Ovaemri köyünde oturan Bozkırlı Mustafa Ali olduğunu tesbit ediyor - lar. Ortada hiç bir emare yok. Civar beş köy halkı bu işe mütehayyir. Bu durüm karşısında Adliye dosyaları katilleri meydana çıkarıyor. Öldürü- len Mustafa Ali ile Ovaemrinin eski muhtarı Küçük Ömer oğlu Ali ara - sında dört beş mahkeme olmuş, kimi bitmiş, kimi sürüyor. Vakayı ele a- lan Adliye ve zabıta cinayetin şek - lini ve katilleri meydana çıkariyor. Ölü Mustafa Ali Ovaemrinden ev - lenmiş, kendini bu ve bitişik köy hal- kma çok sevdirmiş, çok namuslu, çok çalışkan, herkesin her bıknndan iti - madını kazanmış bir gençtir Eski muhtar Ali ise, birçok karışık işlere karışmış, bu yüzden muhtarlıktan çı- karılmış, hakkında davalar açılmış bir adamdır. Fakat bu işlerin başın- da hep Mustafa Ali vardır. Eski muh tar Alinin, Mustafa Alinin kaymana- sile münasebeti olduğu hissedilmiş, bu yüzden de hakkında dava açılmış- tır. Vaka günü eski muhtar Ali, oğlu İsmail, Tatar Mehmet oğlu Durmuş, Kara Mehmet oğlu Ahmetle ovaya gi derek bir (karıngaç) ağacının altın- da pusuya yatıyorlar. Akşam Muğta- fa Alinin evinde yemek yiyen yanaş- ması Tepecikli Mehmet, Mustafa A- liye harmanlara domuz geldiğini, gi- dip beklemesini söylüyor. Mustafa Ali bir çuval alarak harmanlara doğ ru giderken katiller pusudan arka - sından hücum ederek Mustafa Aliyi Durmuş sopa vurarak yere yıkıyor, üzerine,çullanarak adamakıllı dayak atıyorlar. Eski muhtar Ali, “artık bundan hayır kalmadı, öldürün” di - yor. Oğlu İsmail tabancasını çekerek çimsizlik yüzünd biribirleriyle kıvgı etmişlerdir. Kavga sonunda hepsi de muhtelif yerlerinden yara - lanmış ve hastaneye kaldırılmışlar - dır. Bir mücevher hırsızlığı Şehrimizde bir mücevher hırsızlı- ğı olmuştur. Miısir prenseslerinden Fatma Beyoğlundaki berberlerden birinden çıktıktan sonra göğsündeki çok kıymetli bir iğnenin ortadan kaybolduğunu görmüştür. Bunun ü- zerine kadım polise müracaat etmiş - tir. Kıymetli iğne aranmaktadır. Mikrobiyoloji kongresinden dönüş Temmuzun 25 inde Londrada top- lanan ikinci beynelmilel mikrobiyo- loji kongresinde hükümetimiz namı- na bulunan Dr. İhsan Sami, İstanbu- la dönmüştür. -Kongrede görüşülen mühim mese- lelerden birisi de insanlarda difteri aşısı ile insanlarla hayvanlarda teta- nos tatbikatı olmuştur. Kongre, üç sene sonra Nevyorkta toplanacaktır. Mısırda kapitülâsyon- ların lâğvı Kahire, 10 (A.A.) — İngiltere Ha- riciye Nezareti konsoloshaneler mah- kemelerinin ceza işlerinde kaza salâ- hiyetlerinin muhtelit mahkemelere devredilmesi suretindeki Mısır tezini kabul etmiş olduğundan kapitülâsyon lar meselesinin halli için bir uzlaşma hâsıl olmuştur. Misırda kapitülâsyon lardan istifade eden devletlere muhte lit mahkemelerin ilgasından evvelki intikal devresine ait usulleri tetkik etmek üzere 1937 kânunusanisinde Kahirede bir konferans akdine davet edileceklerdir. Bu konferans, bir ne- tice elde edemediği takdirde Mısır hü kümeti, sadece keyfiyetten bir sene evvel haber vermek suretile muhte - lit mahkemeleri ilga etmek hakkını istimal edecektir. Beykoz Sulh Mahkemesinden: ' Sarıkamış icra dairesinde mevcut dosyasında adresi yazılı olan İlyas çavuşa: Faize tarafından aleyhimize açıl- miş olan istihkak davasının duruş - masında ikametgâhmızın belli ol - maması hasebiyle ilânen tebligat ya- a karar verilerek 29-8-936 eumartesi günü saat 10 duruşma vakti tesbit edilmiştir. O gün bizzat veya vekil gönder - mek suretiyle mahkemeye gelmeniz ve aksi halde duruşmanın - giyaben yapılacağı tebliğ olunur. (24886) ateş ediyor ve öldürüyor. Suçluların hepsi tevkif edilerek Adllyeye teslim edilmişlerdir. No. ll Gazeteye yazı yazdığı için Adnanı şair sanıyordu. Kadım: — Size daha tuhaf birşey söyliye- yim mi? Beni kimin “Bihter,, yaptı- ğını kocam Nail Beyefendi de bilir!... Beni tam yirmi sene “Bihter,, çağır- dı: Bihter şeri! Bihter şeri!.. Ben o- nun yirmi yıllık “cici Bihteri,, yim! Bu odada demin eti çırılçıplak du- ran kadınm şimdi ruhu ayni çıplaklık- la meydandaydı. Adnan bulandı. Acı acı öksürmeye başladı. Biraz daha ök- sürürse kusacaktı Kadm: — Beni bu adamdan kurtar Adnan! Pardon! Beni bu adamdan kurtarınız Adnan Beyefendi!.. Sesi bu kadar umum folan bu ka- dını tanıdığına, kanapede deminki yâtak vak'asına iştirak ettiğine Ad- nan öfkeleniyordu. Odada olmayan Kâtip Salihin duyacağı kalm sesle: — Hanımefendi, dedi; beni affe- din, bu davayı alamıyacağım. Halbuki kadm bu odadaki şu ka- napede bu davayı peşin ödemişti: “Aşkı Memnu” un “Bihter” i avuka: tın sesine şaştı; acı gözlerle sordu. — Benim mi davamı alamıyorsu- nuz beyefendi? Benim mi? Adnan terbiyeli sesle: — Esbabı var, arzedeyim efen- dim, dedi; geçen gün zevciniz Nail Bey buradaydı. Bu boşanma dava- sını, o da, bana vermek istedi. Al- madım. Şimdi sizin davayı alırsak tuhaf olur. Durun bakayım.. İyi bir avukat bulayım size... Karı koca ayır- mada mütehassıs bir avukat... Hah, buldum, Avukat Tevfik Hoca derler bir zat var. Adnanm ağzının içinde akrep gör- müş gibi kâdın bir çığlık kopardı: — Tevfik Hoca mı? Kardinal Tev- fik mi? Boynunun . çubuğu kırılası herif... Dini, imanı yok diye adliyede ona “Kardinal 'Tevfik” — derlermiş... Bana Bu yılanı mı tavsiye buyutu- yorsunuz? Tevfik Hocayı kadının bu kadar yakmdan tanıdığına Adnan şaştı. — Hocayı ne münasebetle tanı- yorsunuz efendim ? — Ne münasebetle mi?*Nail mü- nasebetile!... Kokona Filâreti müna- sebetile!, Kokona Polixeni münase- betile!.. Adnan: — Fakat Polixeni Viyanada! Dedi. Kadın acı acı güldü: — Biliyorum; meşhur harp zengi- ni Moizin mütekait metresiydi; Vi- yanada ondan aylık alıp oturuyordu: Fakat Moiz intihar edince kadının tekaüdiyesi kesildi. İstanbula geldi. Ezber bildiği şeyleri dinlemekten Adnan bunalıyordu. Bihter içini ta- mamen dökemiyeceğinden korküyor, ağzından lâkırdı — kusar gibi çavuk çabuk, karmakarışık dökülüyordu: — Bu kokona Filâreti bizim Nail Beyefendinin senelerdenberi metre- siydi. Paşa babamdan kalan Bahçe- kapıdaki han hissemi Nail bu karile yedi. Ses çıkarmadım. Fakat Nail bu! Bir kadınla durur mu? Son Za- manda Avukat Tevfik Hocanin evin- de bu Polixeni'yi tanıdı; bü sefer o- nu metres tuttu; onun üzerine Filâ- reti kıskançlıktan çıldırıyor. Bir gün bana geldi; hepsini bir, bir anlattı. Ömrümde ilk defa bi rfahişeyle görüş tüm, Aman yarabbi, bu fahişe kıs- mı adeta başka bir mahlük!.. Adnan, “Bihter” e hayretle bakı- yordu: İnsanlar kendi rezaletlerini başkalarında görünce ne çabuk iğ- reniyorlardı! Kadm haykırdı: — Gidiyor Adnan Bey, gidiyor. Şimdi de Beyoğlundaki otel hissem gidiyor. Nail Beyefendi bunu da bu kokona Polixeni'le yemeğe başladı. Çünkü nekadar olsa kocamdır diye Naile emlâkimin idaresi için vekâlet vermiştim, Nâail de, kendi malı gibi altından girdi, üstünden çıktı. Geçen gün vekâleti geri aldım. Dedi, çantasından bir kulm kâğıt çıkardi. — Yanıma gelir misin Adnın ? Be. raber okuyalım... Şöyle, yanıma... Daha, daha... Adnan kadma mümkün olduğu kadar az sokuldu. Kadının kolların- dan, dudaklarından korkarak kâğıdı elinden geldiği kadar uzaktan süz- dü: — Bu vekâleti geri almakla bir şey çıkmaz, Nail Beyi vekâletten Bdi ” h 5 ıstlıu il - 8 - 936 * Yazan: MİTHAT CEMAL Namusu, insafı yok diye adliyede ona “ Kardinal Tevfik,, derlermiş azletmeniz lâzım, - Kadın: — ©O halde mesele halledildi. Dedi. Kâğıdı çabuk çantâaya sok- tu. Adnanı kucaklıyacaktı. Tehlike* yi, Adnan, kadının gözlerinden sez- di. Yazı masasına kaçtı. Acı acı ök“ surmege başladı. Bulanıyor, mendi- li yüzüne basıyor, bir avuç beyazın üstünde iki kırmızı yuvarlak şey, iki göz olmak istiyerek “Ne vakit gidecek?” diye kadıma bakıyordu. Kadın kalktı. Adnanın yazı masas sının ucuna oturdu. Kalemle oynu” yor, bir düzüye onüne bâakıyor, bir şey bekliyordu. Öksürüğü bitince Adnan kâtibine haykırdı: — Salih Efendi biraz bakar mı- sın ? Kadın: “Yaaa! Oyle mi?” Masadan. kanapeye geçti. Kâtip Salih dargın yüzle odaya girdi. Adnan: — Mecellenin 4 üncü cildini bul- düum, Şu faslın kopyesini 'bana çı” kar. Kâtip mecelleyle odadan çıkacak« tı. Adnan kolundan yakaladı; yine haykırdı: — Yanımda yaz! dedi. Cinayet Raşelin Harbiyedeki konağınm b' nü bu sabah '" çok kalabalık.. Fakaiq susan — bir — izdiham !.. — Kapıd& Adliyenin cürmü meşhut otomobili.. Polisler.. Kalabalık mütemadiyen bü” yüyor... Kapıdan kimseyi bırakmı * yotlar. İçerde biri vurulmuş! Şişli* de bütün levantin kadınlar telefon” larile Raşele acıyorlar: Lâfa başlar" ken “Daha genç sayılırdı” diyorları| sonra Raşelin vurulmasını tabii bu* lüyorlar, o kadar azgınlığın sonu bi olacağına telefonlarını kaparken kâ* rar veriyorlardı. Bütün Şişli kadınları için “Raşeli "Alfred Cevadın bir gün yurması ço Yabil" idi. Ve “mademki Raşelin kü' nagında - bir katil - vardı: Vurul Raşeldi; vuran da bir müddetten ri Raşelden yüz bulamıyan Cevat’ tı. Halbuki “Cevadımn Raşelden yü' bulmayışı”, “Cevadın Raşeli vur” ması,,... Bunların ikisi de iki yaland!' Daha doğrusu iki “arzu' idi: Raş kıskananların arzusu.. Çünkü Moiz intihar edince, kadm' lar Raşeli fakir düşecek sanmışlafı kadımı birdenbire sevmişlerdi. Fakat aile avukatı, telefonda söylediği ge” ce Raşele gelmiş, sabaha kadar Kü" nuştuktan, Moizin karısına noterlef” de ikrar ettiği borçların “resen 8€" net” leri dikkatle okunduktan sontf Raşel 250 bin liralık bir kadın ol& rak duül kalmıştı. Harbiyedeki konak yine eskisi gıbı uşaklı, ahçılıydı. Fs kat Şişli kadınları yalnız bunu rüyorlar, bir “âdabı müaşeret mat€” ** b7 00 tt ee v Y HORTSSUA K FESFECEEA D E İ el a B 5g8a Ağ'i“'&_r? mi” geçirdikten sonra Cevatla evl neceğini bilmiyorlardı. _ Ve kadının bedbaht olmadığını £ rünce bütün başka kadınlar bedbali” tilar. Zengin olmıyan levantin knd n ra göre Harbiyedeki cinayet bu” türlü olmuştu: “Cevat, parnsı Raşeli vurmuş” tu. Borsadakiler cinayeti hiç konıf muyorlardı: Çünkü mark, ley, gibi Raşel, Cevat diye borsa ce"f linde bir “kıymet” adı yoktu. Yall? Akşam gazetesinde cinayeti okul ken gözlerini kıparak Moizin Pe"' olduğunu biribirlerine işaret edi lardı. Zaten Moizin arkasından ima söylenen bu pe.... kelimesi, Z2& gin olmıyanlar için senelerdenD” teselliydi. İkindi vakti iki kadın telefon” konuşuyordu: Biri kumral, biri © | mer,.... Kocası kanserden yatan üf ral kadm, çıplak ayagı pedikür“n elinde, anlatıyor, âşığının kuca 61“ vatak kıyafetile oturan esmer ka dinllyordu. oclı — Vurulan Raşel değildi. KoC”'| öldükten sonra Raşel Cevada — * gy yüz' veriyordu. Uşak Ahmet kıskanmıştı; çünkü o da % viyordu. Ve işte'bu uşak M Raşelin koynunda Cevadı tu.” , Gazete, ertesi sabah cinayeti “’dw yazdı. Yalnız bir muhabirini RA le görüştürecek kadar ufak bif lanla !.. Çünkü — müddeiumu”; Raşeli kimseyle goruştürmüyo Arkası STESCEECTESEFR FK L AM LA xo LA E'E _â'â'î â'.i’—â'. Kd LE L P