11 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

S 11 -8 - 936 Gündelik gazete Başmuharriri Ahmet Emin Yalman Tan'ın hedefi: Haberde, fikirde, h"!eyde temiz, dürüst, samimi Olmak, kariin gazetesi olmaya çalışmaktır. aa Günün meseleleri İ Vergi tahsilleri Bugün evimde otururken, bir ver- Bİ memuru geldi ve eve bir sarı kâ- ğit bıraktı. Üzerinde kurşun kalemi okunamıyacak kadar fena yazılı takım rakamlar vardı. Muatbu klaıııııuhı ise, “şimdiye kadar vergi taksitlerinizi vermediğinizden dolayı, 91 güne kadar verginizi vermediği- liz takdirde tahsili emval kanunu hucibince haciz....” ibaresi vardı. Hemen memuru çağırdım ve bir evvel tahsil şubesine müraca- vergimi vermeye hazır olduğu- Mu söylediğimi ve bana miktarmı elerini rica ettiğimi, ceva- ben: “Bu işin hususi idareye yeni inden dolayı daha tahakkuk- larm ikmal edilmediğini,, ifade ettik- lerini anlattım ve neden böyle hak- &z bir tehditle müracaat edildiğini Sordum. Memur cevaben ne dese be- — Bu kâğıda aldırmayın, usulen ar. Onun manası “verginiz şu r, mukassatan tediye elmeni- Zi dileriz,, demektir. İşte karışık bir dava. Hükümetin bugünkü memur kad- ve mevcut vesaiti ile bu iş ba- ne güzel halledilebilir: Vergi tahakkukları, evvelki seneye Böre, kolay usullerle ve çabuk yapıl- ; neticeler, gayet güzel ve mun- basılmış matbu evrak üzerine, nüsha olarak makine ile doldu- ve mükellefin adresi de ayni sarih olarak ilâve edilmeli. nu!n, belediyenin yeni nümetrotajı bile tatbik edilmiyor da eskiden kal- :?: Ntmaralarla muamele devam e- a ü Cük T—Avni matbuanın arkasına kü- Safi irat miktarı basılı ve yazılı bu- ki, mükellef neden ve neka- Tar vergi verdiğini anlasın. Vergisini haziran nihayetine ka- tamamen verenlere yüzde hesa- hi!, küçük bir tenzilât yapılmalı (ta- dir ki buna ait bir kanuni madde- Ye ihtiyaç vardır); o tarihten sonra- kalanlardan ve taksitle verenler- tenzilât esirgenmeli. Taksitlerini “Ünde yermiyenler için bir küçük hakti ceza, evine tahsildar gönderil- e, kanuni tedbirlere müracaat ;ğı':n“ma sebebiyet verenlere, git- Pi yükselen cezalar tesbit edilme- ha reden uzakta posta şubelerinin Vale servislerinde, vergi ihbarna- » Yazılacak - haval aha leffol örneği ::;ibülm ücretsiz havale kabul edil- * esas makbuz da, sonra posta Mükellefe gönderilmelidir. ı.ğn Posta usulü her yerde kabili | Nb::ınhmyı.bm. Fakat ilk adımda | ılt mümkün olan yerlerde tatbi- | q.b:îlnlu' ve sonra tedricen tesir ı:h büyültülür. -Bu fazla külfet W idaresine ayrıca tahsisat .h'li €si de düşünülebilir. Neticede h—“. Tahat eder ve hükümet daha '..!lhr. İki k h h %ı:ıtısı olmadıkları için evleri d;— bulup hükümetin maksa- ıı.h::de etmiyen o sarı kâğıtları n'ilr “Memiurların yaptığı iş men- la:;ğî—l'da bahsettiğim şekilde bir .d"ıl YI esasen muvazzaf olan ve lJllıı. *ti iyi bilen müvezziler dağıta- kaya ? Ondam sonra tahsil işi kendi g, V* yürür. Teşkilâtm zecri me- *uı.,__v yalnız aksak - hallerde Rej Mak kâfi gelir. :dl_ye tanzifiye ve nümerotaj *rini topliyamıyor. Bahset- 9, ,, Süllerle kolayca . topliyabilir. | NaşAtar basit ve müessirdir ki, “uı.h tlarm onu bildiğine itimadım N Ve burada tafsilât vermek Şi ST cevesinden / taşacağı icin ı*lnq,,t' bittabi — zikretmiyorum. Bi nîlırı şunlardır: ümetin mevcut mekaniz- &n azami istifade etmek. Ka cak vazifelerini yapmıyan- A göstermek. < Eaz, Vazifesini iyi yapanlara bir UA | Berlinde müsabakaların yapıldığı büyük stad Olimpiyatlarda Gerçi basketbol bir iddialı spor de- ğildi ve memlekette basketbol — için bir büyük alâka sezilmezdi, Lâkin o- limpiyatlara giderken, İstanbul bas- ketbol ajanı imzasiyle verilen — teb- liğler ve-ağızdan kulağa dolaşan söz- lerle basketbolümüzün Amerika ve Baltık memleketlerinden başka önü- ne gelen takımı temizliyeceği — iddia edilince ister istemez, gğzler sporda- ki bu yeni kudret ve cür'ete çevril- di. Müsabakalardan bir hafta on gün evvel Uruguvay takımıyla yaptıkla- rı ekzersizi yarı yarıya bir sayı far- kıyle kaybetmişlerdi ama bunu gö- ren basketbol federasyonu reisi ar- kadağımız takımı töpliyarak kendile- rine birtakım nesayihte bulunmuş ve magr tasanmalarır kşrsmarna larr teşvik ve tergip etmişti. Bundan başka ekzersizden maça kadar olan bir hafta zarfında iyice calısarak ta- krmm kıymetini yükseltmesini de is- temişti. şiu takımı hakkında ise | hiçbir malümatımız yoktu. Ne ise büyük stadyom civarında bin müşkülât ile bulduğumuz bir tenis sahasında 350- 400 kişi kadar bir kalabalık önünde maç başladı. Daha ilk hamlede Şili- liler pasların emniyeti, demarke va- ziyetleri ve hele atışlarının isabetile hemen göze çarptılar. Bizimkiler bu seri oyun önünde bocaladılar. İlk haftayımı 15 — 5 kaybettik, İkinci haftayımda çocuklar kendilerini bi- raz daha topladılarsa da maalesef Şilililerin oyunlarına mukabele et- meye imkân yoktu. Bütün maç esna- sında bize verilen serbest vuruşlar- dan tamam 12 tanesini kaçırdık. Bu da gösteriyor ki çocukların vaziyeti hazırlık noktasından da iyi değildi. Esasen toprakta oynamakta ve ça- buk yer değiştirişlerde müşkülât ce- kiyorlardı. Şilililerin top atiş, top sü- rüş ve pas alışverişleri büsbütün başka ve kıvraktır. Bu oyun önünde bizim sistem pek amprik kaldı. Bi- zim takımda Sadri, Habip, Penso, Sakalak, Şeref, Rıza ve Naili oyna- dılar. İkinci haftayımın sonuna doğ- ru hakem Sadriyi favul seb,ebiyle çıkardı. Basketbolü normal bir şekilde kay bettik. Çocukların bu oyundan ders alarak yarın Peru — Misır maçınm mağlübu olan Misir takımına (*)| kâr şı daha temiz bir oyun çıkarsalar ye- Şurasmı izaha mecburum ki bas- ketbolda müsabaka şansı * futbolden fazladır. Futbolde yenilen cekilir, basketbolde mağlüip bir takıma karşı ikinci bir şans daha verilir. Umalım ki bu şans işimize yarasm, (*) gel Güreşin ikinci günü Grekoromenin ikinci günü şöyle geçti. Öğleden evvel Kücük Hüseyin güreştiği Çekoslovakyalı (Hyza) ya hf'" güzel bir -güreş yapmasma rağmen sayı ile yenildi ve tasfiyeye uğradı. Yaşar güreşmedi. Çünkü nu- istifadce gösterip, leküsül edenlere icap eden cezayı vermek, SA N, Pekelmen- marası tek ve son geldiğinden ikinci devreyi güreşsiz geçirmek taliine uğ- radı. Nuri, Balkan güreşlerinde — İs- tanbıla gelmeş olan Yunanlı Zahar- ya ile yaptığı tatsız bir güreşte sayı hesabiyle galip geldi. Akşam güreş- lerinde Saim, ilk Balkan güreşlerin- de İstanbula gelmiş olan Romanyalı Borluvan ile güreşti. Bu güreş te tatsız idi. İki taraf birbirine — oyun yapamadılar ve neticede ekseriyetle Romanyalı galip ilân edildi. Buna sebep Saimin müsabaka esnasında hakemden Passivit6 yani (atalet) ih tarı almış olmasıdır fikrindeyim. Büyük Mustafa yine tatsız bir gü- reşten sonra Çekoslovaka sayı he- sâbiyle galip geldi. Adnan İsveçli (Wehanson) a 8,20 dahiltada “yenilerek tasfiyeye uğradı. Talili güreşçi Günün en talihli ğüreşcisi Çoban oldu. Karşısma çıkan Dânimarkalı (Larsen) i burgu ile ve 5,58 dakika- da Yaşar da üçüncü devrede Japon (Yuşiyuka) yi 13 dakika 48 saniye- de tuşla yendi. Böylece yedi güreş- ten dört galebe üç mağlübiyetle çık- tık. İki gündür takip ettiğimiz Greko- romen güreşlerinin tarzı cereyanı ve bizimkilerin güreş sistemleri — bize gösterdi ki bizde Grekoromen güreşi maalesef bitmiştir. Büugüne kadar iyi bir güreş yapabilen bir tek mü- sabıkımız çıkmadı. Bunun sebebi ne olduğunu pek anlıyamadım ama ço- cukların bizim memlekette yaptıkla- rı bütün maçlarda ufak bir avantaj kaydettikten sonra daima sayı ile kazanacaklarından emin olarak ar- tık galebeyi tehlikeye düşürecek o- yunlar yapmamak yolunu tutmaya alışmiş olmalarında buluyorum, Ta- Bizim için iddialı bir spor olmıyan bhasketbolda oyuncularımıznasıloynadı bit herkesin gözüne batan bizimkile- rin güreş leri yalnız itişmel keyfiyetini ileride memleketteki mü- tahassıslar mütalea edeceklerdir. * n 1 Futbol maçları Bugünkü futbol maçlarmdan birisi bir büyük sürprizle bitti. Norveçliler Almanları 2 — O yendiler. Bu netice Norveç ve şimal takımları hakkında yanlış tahminler yapan arkadaşların ehemmiyetle mütalea edecekleri bir- şeydir. Buna mukabil İtalyanlar Ja- ponları 6 — O yendiler. Bizim futboöl takımının Nurenberg) takrmıyla maç yapmak üzere yarın hareket e- deceği söylenmektedir. Yelken yarışlarının neticelerini al- mak bir türlü mümkün olmıyacak. Çünkü bununla bizim kafilede yakm- dan meşgul olan yok. Biz de yalnız matbuat bürosunun ilân ettiği neti- celere hakarak hir fikir almaya çalı- şıyoruz. Biz (Kil) de (Star) ve (Olempik) denilen tek tayfalı iki tip teknede yarışa girdik. Nizamname mucibin- ce bu iki tip tekne ile yedişer yarış yapacağız, Bu yarışlardan herbir tip için ikişer yarış yapmışız. Neticeler şunlardır: Star smifında 5 Ağustosta yap- tığımız yarışta 2 saat dokuz buçuk d_akika ile yedinci, 6 Ağustosta ayni tipte yaptığımız yarışta bir saat 51 buı_;uk dakikada altıncı Olempik tip- te ise 5 Ağustosta yirminci 6 Ağus- tosta yirmi birinci olduk. Daha her iki tipte beşer yarışımız var. Burhan FELEK yi LAİ (*) Maalesef, telgraflar Mısıra da mağ- lüp, olduğumuzu bildirdi. Beşizlere saatte 62.000 lira ABir saatte 10,000 ingiliz lirası, ya- ni saatte 62,000 lira, on saatlik bir çalışma gününde 620,000 lira ücret... Para kazanmak hakkında en mü- balâğalr hulyalara dalan bir adam bile bir saat içinde 62,000 lira ka- zandıraçak bir hizmet tasavvur ede- mez. Saatte 62,000 lira nasıl kazanıla- caktır, bilir misiniz? Keten bir küş- tüyü yastık üzerinde sırt üstü yata- rak... Saatte 62,000 lira hesabiyle böyle rahat rahat para kazanacak bahti- yarlar, Kanadada bir batında doğan beş küçük yavru, daha doğrusu bun- larm talihli ana ve babalarıdır. Bu çocuklarm yaşamasını temin için İngiltere hükümeti bütün mas- raflarını üzerine almış ve bizzat kral vasi, olmuştu. Fakat ana ve baba; “ai le ahengimize karışmaym!,, diye bir düzüye dırlanıyor ve çocuklarma ser- Bîr batında beş olarak doğan talihli yavrular büyük ölçüde para kazanmağa. başladılar Buna imkân bulur bulmaz bir film şirketiyle mukavele yapmışlardır.. Beş kardeş bu film şirketine her sa- ati 62,000 lira mukabilinde kiralanı- yor. Beşizler şimdiye kadar yarım mil- yon dolar para kazanmışlardır. Bu defa saat hesabiyle yeni bir muka- vele yapan film şirketi, herkesin be- şizler hakkmdaki merakından istifa- de ederek verdiği paranm birkaç mislini çıkaracağını ümit etmektedir. Maliye Vekili Defterdarlığa gelerek meşgul oldu 'Maliye vekili Fuat Ağralı, şehri- mizde maliye ve vergi işleri hakkım- da tetkiklerde bulunmaktadır, Fuat Ağralı, dün defterdarlığa gelmiştir. Maliye vekilinin yanında defterdar Kâzımla diğer müdürler toplanmış- lar, yeni kadro ve vergi işleri üze - bestçe tasarruf etmek. istiy Tayyare oyunu Perşembenin gelişi Çarşambadan belli idi. Profesyoneller arasında ya- pılan maçta da dünya serbest güreş şampiyonu diye şöhret sahibi - oldu- ğunu söyliyen Cim Londos, Gürcü pehlivanı yendi. Hem de nasıl yeniş? Tayyare oyunuyla... Bir arkadaş dedi ki: — Habeşler de tayyare oyunuyla yenilmişlerdl. Demek büu oyun harp- ten güreşe de intikal etmiş!.. Siyaset oyunu / Birisi sordu: Cim Londos Gürcüyü tayyare — 0- yunuyla yenmiş, ne demek bu tayya- re oyunu? Öteki izah etti: — Efendim tayyare oyunu demek hasmı kaldırıp başımın Üüstüne al- mak, çevirip çevirip başmı döndüre- rek yere atıp sonra üÜstüne çullan- maktır. — Demek hasmı evvelâ baştacı yapacak sonra yere vuracaksın! Bu- na tayyare oyunu demek doğru de- ğil buna siyaset oyunu demeli!.. Macuncu fırıldağı Arkadaşımın bugün zekâsı pek üstünde değildi. Malümya zekâ da gün ve saate göre değişir. Hâlâ: — Bir türlü anlıyamıyorum şu tayyare oyununu, Naşıl oldu da Cim Londos Gürcüyü tepesine aldı? diye soruyordu. , — Basbayağı aldı işte. Tayyare oyunu bu!.. Sonra çevirdi çevirdi ve yere yuvarladı. 4 — Nasıl çevirdi? Macuncu fırılda- ği gibi mi?.. — Hah tıpkı öyle. Macuncu fırıl- dağı gibi... — Demek maçta bir fırıldak dön- dü... — Mademki çevirdi. Tabii dön- müştür!.. — Amma benim bildiğim macun- cu fırıldağı döner döner de yere yu- varlanmaz.. j — O macuncu fırıldağıdır. — Bu fırıldak bBaşka'bir fırıldak desene... Peki amma, macuncu fırıl- rur ve işaret eder. O tarafı tutan kazanır... — Ne anlamaz adamsmım be bira- der. Burada da döndü döndü ve dur- du. Kişelerin kasasını işaret etti!... Yağmurdan olacak Arkadaşım hâlâ zekâsını toplıya- mıyor, alık alık bakıyordu. - Sonra birden bire gözleri parladı: — Hah! buldum. dedi, demincek- tenberi düşünüyor bir türlü içinden çıkamıyordum. Demek Cim Londos hasmını başının üzerine aldı ve öyle güreşti öyle mi? — Tamaml!.. t — Eh hakkı var. Yağmur yağı- yordu. Görmedin mi seyirciler bile ıslanmamak için iskemleleri başları- nın üzerine almışlardı! Havai bir tedbir olacak! Aero - Dinamik Bilginizi yoklayınız dağı döner döner de bir tarafta du- Sorular 8 — Örgüler ve dantelâlar nasıl temizlenir? S — Kâğıt paralar mı, yoksa altım paralar mı daha çok mikrop tutar?- S — Pantalon askısı ne zaman i- cat olunmuştur? S — Taş basması ne zaman icat olunmuştur? Dünkü soruların cevapları S — Kâğıdın tarihini bilir misiniz? Büyük kâğıt imaline mahsus makine ne zaman icat edilmiştir? C — Eski medeniyet devirlerinde yazılar mensucat üzerine, papirüs denilen bir nevi nebati yapraklar üzerine yazılırdı. Ancak Milâdın on birinci yılmda pamuktan bir nevi kâ- ğit imali mümkün oldu. Büyük kâğıt imaline mahsus birinci makine 1799 tarihinde icat olunmuş ve ancak 19 ncu asrın son nısfında odun ha- murundan kâğıt imali düşünülerek bu sayede fiatlar ucuzlamıştır. S — Ateşin şiddet derecesi nasıl ölçülür? C — Hararet yüz dereceye kadar mizanülharare ile ölçülür. Fakat da- ha yüksek derecelerde ateş halinde- ki hararetin derecesini ölçmek için birtakım renkler tayin edilmiştir. O renkler şunlardır: Kırmızı ateş 750 derece, koyu kırmızı 780, kiraz ren- gi kırmızı 900, portakal kırmızı 1000 beyazımsı kırmızı 1300. Göz kamaş- tırıcı beyaz 1500 derecedir. S — Tahtaların yağını çıkarmak için ne yapmalı? C — Baoyanmış tahtaların üzerin- deki yağ İlekelerini çıkarmak için evvelâ lekenin Terebentin veyahut benzine batırılmış bezle güzel bir si- Hmnmesi, sonra sabunlu su ile yıkan- ması lâzımdır. S — Sıwwak havalarda sütü nasıl muhafazda etmeli?. ©Ö — Sıcak havalarda sütü muha- içine bir miktar karbonat ilâve etme- lidir. ro - dinamik te diyorlarmış! Bu keli- meyi çok işitiyorum amma bir türlü mânasma varamıyorum. Nedir Alla- haşkma şu aero - dinamik? — Aero - dinamik sathi havanım mukavemetini haddi asgariye — indi- recek şekilde tanzim olunan cisim demektir. — Peki Gürcü pehlivanın vücudu da havanın mukavemetini haddi as- gariye indirecek şekilde mi tanzim edilmiştir? — Hayır canım o değil?.. Aero - dinamik işte! Ne bileyim ben? Şey!a Havanın mukavemetini kırmak — de- mektir. — Peki Gürcü pehliyan hava mıy- dr ki mukavemeti kırılsın.. Hâlâ an- — Yahu bu tayyare oyununa. ae- layamadım gitti!.. Ortaköyde Ortabayırda oturan Ce- mil Toker isminde bir okuyucumuz gönderdiği mektupta diyor ki: “Ortabayırda bir patika yolu bile yoktur. Evlerimize tırmana tırmanr» açıkta akan lâğım sularına bataçıka gidip geliyoruz. Ortabayırda içilecek değil, kullanacak su yoktur. Terkos, buraya çıkartılmamış. Çamaşır sula rimızli hep Ortaköyden getirtiyoruz. Ortabayırda belediyenin tek bir lâm- bası yoktur. Geceleri koyu bir karan- lık her tarafı kaplıyor. Ortabayır bir süprüntü yerini an- dırır. Sokaklar lâğım suları ve süp- rüntü pisliklerile kaplıdır. Sivrisinek ler her yyanı tutmuş. Bu yüzde sem- timizde hastalıklar hiç eksik olmu - yor. Sokaklarda başıboş köpekler do- laşıyor. İçme suyuna gelince: Ortaköyde bir tek Hamidiye çeşmesi vardır. Biz içme suyumuzu oradan aldırırız. An- tinde görü dir. cak bunu da kavga ve gürültü ile... Ortabayırlıların dertleri Çünkü bütün Ortaköy ve civar halkı Adalar, Üsküdar, Kadıköy ve saire icme sularını hep bu bir tek çeşme - den aldırırlar. Hem de binlerce kap- la.. Sıra beklemek yüzünden kavga hiç eksik olmüyor. Halbuki Ortaköy de içilecek su çok: Fakat çeşme yok. Buraya hiç olmazsa iki çeşme daha yapilamaz mı?. Yangına karşı tedbirler Kat kat kiraya verilen ahşap bina- larla pansiyonlarda itfaiye tertibatı- 'na ehemmiyet verilmediği anlaşılmış tır Belediye yangın tehlikesini önle- mek için bu gibi yerleri &ıkı bir kon- trol altında bulundurmaya karar ver miştir. İlkmektep muallimlerine zam Bu yıl bin ilkmektep » muallimine zam yapılmasına karar verilmiştir. Geçen sene üç yüz muallim zam gör- müştür.

Bu sayıdan diğer sayfalar: