6 T SAĞLIK aa ea ÖĞÜTLERİ Deniz banyosunun şartları Bu yil yaz gecikti. Acaba hiç mi gelmiyecek, derken karpuz kapuğu || denize düşüverdi. Bizim o sevgili ye- mişimizin kabuğu denize düşünce de deniz banyolarma başlamak adeta | | farz olur. Okuyucuların deniz ban- yosunun şartlarını kendilerine hatır- latmazsam gücenirler diye, geçen yıl söylediklerimin bazılarımı tekrar et - mek için tehlikesini de gözüme alarak vazifemi ifa edeceğim. llkin banyonun vakti: Saat'on ile on yedi arasında, ancak yemekten sön ra üç saat içinde denize girmemeğe dikkat etmek şartiyle. Bir de, çocuk- ları öğleden evvel denize sokmak doğru olmaz, öğle yemeğinden üç sa- at sonra götürmek lâzımdır. Çünkü gocuk aç karnına olunca banyodan sonra lâzım olan “aksülâmel,, gelmi- yebilir. Banyodan önce güneşte biraz 1sm- mak, fâakat terlemeden Ismmak iyi ©- lur. Terli iken denize girmek pek fe- nadır. Denize girerken, birdenbire girmek üzere,plâjda koşarak girmek,derince kenarlarda atlamak âdettir. Deuizde iken boş durmamak, hareket etmek, en iyisi yüzmek tavsiye edilir. Ka- nm başa toplanmaması için başı mü- temadiyen ıslatmayı unutmamalıdır. Hava nekadar serin olursa denizde © kadar az durmak lâzımdır. Bundan " başka denizde kalmak müddeti deni - zin dalgalı olup olmamasma, çocukla- rın yaşma göre değişir. Dalgalı gün- lerde az durulur. Cocuklar yaşlarına göre bir, nihayet üç dakika kalırlar. sonra günden güne arttırılarak sekiz yaşmdan aşağı çocuklar beş dakika, daha yukarı yaştakiler on dakika ka- lrrlar. Iyi yüzme bilenler on beş yirmi da- kika denizde kalabilirler.Fakat bazan /| denizin pek sakin olduğu günlerde, | hava da iyice sıcak olunca, saatlerce denizde kaldıkları halde zarar görmi- yenler vardır. Her halde titreme gel- meden denizden çıkmak şarttır. Hele İikinci defa titreme gelirse onun teh- likeli olacağını hiç hatırdan çıkarma- malıdır. Günde bir defadan ziyadesi de, sağlık bakımından tehlikeli olur. Bir mevsimde yirmi, nihayet otuz banyodan ziyadeye çıkmak fazla ve zararlı olur, Aradasırada, fasıla ver- mek iyi olur, yorgunluğun önünü alır. Küçük çocukları yaşlarma göre iki, üç günde bir kere denize sokmak ih- tiyatlıdır. Denizden çıkarken de, birdenwire, koşarak çıkmak lâzımdır. Vücut ça- bucak kurulanır ve gene çabu-auk bir friksiyon yapılır. Kurulanırken de vücudun biraz nemli kalması fena ol- maz. Çamaşırlar iyice kurumuş, “a - kat ısınmamış olmalıdır. Giyindikten sonra titreme gelirse. ayakları sıcak suyla yıkamak ve ha- reket etmek lâzım olur. Banyodan sonra titreme gelmese bile hareket etmek iyi bir eşydir. Sıcak bir şey, meselâ çay veya daha iyisi ıhlamur içmek de iyidir. Fakat bir saat geç- meden katı bir şey yememek lâzım- dır. Ilk günlerde deniz banyosu fazla yorgunluk, baş ağrısı, yüze kırmızı- lık verir. Bunlar deniz banyosundan vazgeçmeyi icap ettirmez, yalnız iyi- ce alışmcaya kadar fasılayla girmek lüzumunu gösterirler. Fakat banyoda yahut banyodan sonra baygınlık ge- lirse, o vakit mutlaka bir hekime mu- ayene edilip, bilinmiyen bir hastalık bulunup bulunmadığını anlamak lâ- zımdır. LOKMAN HEKİM YENİ NEŞRİYAT PERŞEMBE GAZETESİ Perşembenin 68 nci sayısı çıktı. Dolgun mündericatı arasında İbra- him Alâettinin makalesi, Kandemirin Asfalt yolun kerameti isimli röpor- tajı, Nizamettin Nazifin ben ve bana benziyen adam yazısı, Güzide Sabri- nin Hicran gecesi isimli edebi romanı, Sermet Muhtarm küçük hikâyesi, Su adiye plâjımda, bizde heykeltraşlık, güzide bir heykeltraşımzın söyledik - leri, meraklı seyahat Tromanı, uzun yaşamanın sırrı, Akdenizde yeni bir sayfiye moda oldu başlıklı yazılar. AN Rizeden Trabzona ( Üç saat süren müşkül,üzüntülü bir otobüs yolculuğu hikâyesi $ GbleRE V Sular üzerinde çalışan dere tahlisiyesi, bellerine kadar bile ıslanarak fın dık çuvallarını karaya taşıy orlardı. keşif kolu da elleri nde değneklerle suyun derinliklerini ölgüyorlar ni sıvanmış — beyaz Bir başka keşif ! İ Bel Rizeden ayrılırkan otobüsümüze hayırlı yolculuklar temenni edilme- si, benden başka Trabzona gidecek bir dişçiyi de alâkadar ediyor. Ara- bamız, her köşede kadrosuna bir iki kişi ilâve ediyor. Artık yükümüz tam.. Göz alabildiğine kadar uzanıp giden yeşilliklerin zevkine daha do- yamadan Iği deresinin kıyısına gel- dik. Su, coşkun gürültüleri ile köp- rünün mühim bir kısmını alıp gö- türmüş. Geri kalan kismın üzerinde çalışanlar var. Fakat henüz üçüncü direği kakmağa çalışıyorlar. “— Ha yissa.. haydi yissa..” ses- leri arasında kalın bir iple yüksekle- re kadar çıkan yumruk kadar bir yu varlak,kocaman bir kazığın üzerine mütemadiyen inip çıkıyor. Herkes, bagajımı yüklendi. Aralık tahtalar- dan âaltımızda akan suya hiç bak- madan yarı yola geldik. Bu yolculuğu yapanlarm en ağırı ben ve bir de benden fazla bir ka- dındı. Ben kurtuldum, fakat kadı- nı taşıyan, fazla çekemediğinden ikisi de beraber dereye yuvarlandı- lar ve biraz sonra sırsıklam, güçlük- le karaya ayak basabildiler. Bereket bu düşen ben değildim, yoksa giydi- gim tek elbiseyi kurutmak için hay- lice zahmet çekecek ve belki de bir hastalık yakalıyacaktım. Tesadüf, bu civarda karşıya geçe- mediği için eli şakağında bekliyen bir otobüscü ile bizi karşılaştırdı. Fakat bu evvelkinden daha küçük, bir yeni kamyon, bu ise kaptıkaçtı. On altı kişi ve bir de ufaktefek, her- kesin yükünü bu arabanın nasıl al- dığıma el'an akıl erdiremiyorum. Yalnız arabamızın bütün kapıları fora olmuştu. Bu şekilde Ofa kadar gelebildik. Of kazasında ortaya dikilen bir heykelden başka bir şey yok. Kar- makarışık birkaç ev yolun üst ta- rafına tırmanmış. Önümüzdeki çar- şıda da açık dükkân pek kalmamış. Postasınt veren bu ikiniti arabamiz fazla kalmıyarak ileriki macerasına atılmak üzere makinesini hemen iş- letti ve Of'un dar sokaklarından bir, iki gaz basmasile meydanlığa bizi çıkardı. Şimdi Sürmeneye doğru yollanıyorduk. Arkamızdaki Rizeli müşteri: «— Gazeteci arkadaş, Allah aşkı- na bu çektiklerimizi yaz. Yağmurlu havalarda bu köprülerden çektiği - miz dertler pek çok. Bütün dereleri sırtta geçmekten harap olduk.” Arkadaşımızın dediği gibi bu su- lardan sırtta geçmek hakikaten müşkül, Vaziyet bu şekilde devam ederse, civarlarda sırtta adam taşı- mak üzere-köyler tesis edilecek ve yeni bir meslek türemiş olacaktır. Otomobilimiz Of'u uzaklarda bı- raktı, birkaç evi ile beraber mina- resi görünen sahildeki cami de ar- kadaki sisler arasında kayboldu. Şimdi Sürmeneye yaklaşıyorduk. Sürmenenin hududu on kilometro içine dağılmıştır. Çok güzel evler küme küme biribirlerinden haylice uzak bu yolun etrafına sıralanmış- lar ve bütün bunların nüfusu da üc bini aşamamış bulunuyordu. Asıl göbekte kalan şehrin çarşisi büyü- cek ve buranın en güzel bir mağa- zası da Kulaç Şevket oğullarının elinde bulunuyordu. Burada biraz dinlendik, ilerisi için ümitler besle - dik, fakat mağaza sahibi: — Sürmenede kalmız, ileriki de- relerden bugün hiç geçen olmadı. Coşkun akıyor. Siz de oralara takı- lrp kalacak ve belki de üzerinize bir Ai LK ge sırtta geç SA ) Sürmene der b p de yağmur düşecektir. Bu tatlı nasihatleri keşki dinlemiş olsaydık. Muhakkak Trabzona eriş- mek için büyük bir kuvvetle girdi- mene deresinin kenarında takılıp kaldı. Hepimiz tekrar aşağı indik, kenarda fazla bir kalabalık derenin üzerinde yuvarlanan bir kamyonun hali pürmelâlini seyrediyor.Sular üs tünde çalışan dere tahlisiyesi belle- rine kadar sıvanmış beyaz donları- nı bile ıslatarak fındık çuvallarını karaya taşıyorlardı. Bu elim vazi- yeti görerek otobüsümüzle suyun içinden geçmek kuvvetini gösterebi- lecek babayiğit bulunamadı ve tek- rar yaya şehire dönerek bir kayık bulduk ve bununla bir buçuk saatte kürekle derenin hariçteki ağzından karşı yakaya sağ ve salim geçebil- dik. Fakat burada bizi alacak ara- ba yoktu. Şimdi kayık ta bizi bıra- kıp gitmiş ve hepimiz bu yakada kalmıştık. Bereket gözüpek şoförü- müz her ihtimali gözönüne alarak dere tahlisiyesine para dağıttı. Ara- basını suya boğazına kadar soktu. Bir taraftan makinesini işletti ve di- ğer taraftan etrafını alan ıslak don- lular ile su içinde yalnız başı görü- nen mandalar gibi bir an yüzdükten sonra bu sahile yavaş yavaş çıkabil- di. Sevinçten kandisinden — geçen müşteriler ile beraber alkış ve heye- ecanla kahraman şoförümüzü karşi - ladık. Artık makinenin darlığını kimse düşünmeden herkes kendisi- ne bir mevki buldu ve hattâ fazla kalanlar da üstüne ve kenarlara da- gılahildi. ' Yolumuza tekrar devama başla- dık. Iİki, üç kilometro daha gitme- miştik ki, yine bir dere karşımıza dikiliverdi. Bunun da ismi Küçük- dere imiş. Fakat bugün büyük de- li resimli fıkralar, karikatürler ve sine- ma sayfası vardır. *i Kırıkeğe deresinden aktarma için geçiliyor suya ğimiz otobüsümüz biraz ilerde Sür-| re olmuş, dalga yaparak denize akı- yordu. Öbür yakada sıralanan ara- balara bakılırsa, bugün bu dereyi atlıyan babayiğit hiç olmamiş. Su- inde dekolteler ile dolaşan goförlerden mürekkep bir keşif ko- lü, ellerinde değnekler ile suyun de- rinliklerini öltüyorlar. Kendilerine yol arıyorlardı. Bu grupa bizim şo- förümüz da iştirak etti. Göğüsleri- ne kadar çıkan derinliklerde karşı sahilin şoförlerile bizimkiler buluş- tular ve şimdi hep birden çalışma- ğa başladılar. Bu çalışma çok de- vam etti ve netice yeis ile ortalığı kapladı. Çünkü ne onlar bu tarafa ve ne de biz o tarafa geçebilecektik. Arkaya da dönmemiz imkân hari- cinde, çünkü haylice güçlükle atlat- tığımız bir iki dere de gerimizde bi- zi korkıtuyordu. Sırtta geçmek im- kânı yok, çünkü su bazı yerlerde boğaza kadar çıkıyordu. Haydi s0- yunup yüzelim diyoruz, fakat eşya- ları kim getirecek? İşte tam bü dert yanığı arasında arkamızdan biri bağırdı. Döndük baktık, bizi Sürmene deresini aşıran kayıkçı. Vaziyeti bildiği için yavaş yavaş ar- kamızdan acele etmeden buraya ka- dar gelmiş ve bizi ikinci defa olarak kurtarmak istiyordu. Sevinçten bu adamım boynuna atılacaktık. Ada- mın peşine düşerek yine derenin ha- ricinden volta vurmağa başladık, Bereket deniz güzeldi ve bizi bir saatlik bir kürek mücadelesinden sonra bir sazlığın kenarma çıkara- bildi. Sazlıkta biraz yürüdük, fa- kat önümüz batak. Biraz ilerimizde şoseyi gördüğümüzden bir iki kah- raman ayaklarını sıvadı, ileri geçti. Geçemiyenler de güverte yolcuları- nn sırtına binerek bu müşkülü at- latabildi. Şimdi karşıki sahile geç- miş ve bizi Trabzona ulaştıracak başka arabalar bulabilmiştik. Eski araba o yakada kalsm, biz bu kısım- dan su basmış yolları aşarak bütün sür'atimizle ilerliyorduk. Uzaktan bir dere uğultusu duyduğumuz za- man yeniden korkuyor, fakat şofö- — Korkmayın bu Kara deredir, fakat köprüsü sağlam. : İşte her su sesinde bir heyecan geçirerek, fakat başka bir arızaya takılmadan sabah pek erken çıktığı- mız Rizeden akşam karanlığında Trabzona varabiliyorduk. Halbuki yol seksen kilometro... 17 -T-936 —— HAFTALIK PROGRAM B ai Pazar, 19.7.936 PRAĞ 20,05: Halk musikisi (orkestra); 20,50: Karışık koro ve orkestra; 21,20: Skeç; 22: Amerikan müsikisi; 23,35: Plâk; 24: Dans musikisi. VARŞOVA 16,55: Bayroyt'tan nakil: Vagner'in “LOHENGRİN” operasıi 22: Muhtelif söz ler; 22,20; Eğlenceli neşriyat; 23,10: Dans musikisi; 24: Dans plâkları. BÜKREŞ 17: Bayroyt'tan nakil: R. Vagner'in “LOHENGRIN” operası; 22,05: Haberler; ı22,30: Radyo salon orkestrası; 24: Haber- er. BUDAPEŞTE 19,30: Radyo salon orkestrası; 20,55: Bayroyt'tan nakil: Vagner'in “LOHEN- GRİN” operasının ikinci kısmı; 22: Ha- berler; 22,30: Çigan musikisi; 23,35: Mu- siki bahsi; 24: Caz. VİYANA 20: Eğlenceli musiki; 21,05: Piyes; 23: VARŞOVA 20: Piyes; 20,40: Piyano koönseri; 21,10: Eski şarkılar; 22,380: Kentet Re - Majör piyano könseri; 23,15: Dans musikisi. BÜKREŞ 18: Milli musiki; 19: Borsa; 19,15: Kon- serin devamı; 20: Konferans; 20,20: Viyo- lonsel konseri; 21,10: Radyo salon orkes- trası; 22,30: Haberler; 22,45: Bayan Aidâ Helta şarkı söylüyor; 23,10: OÖrkestraj 23,45: Ecnebilere haber servisi. BUDAPEŞTE 20,30: Piyano - şarkı; 21: Skeç; 22,40! Haberler; 23: Kigan musikisi; 24; Caz- bant. VİYANA 20,30: Piyano - şarkı; 21: "Pysmılîon' adlı Bernhard Shav'un piyesi; 23: Haber- ler; 23,10: Eğlenceli musiki; 24,05: Kont- serin devamı; 24,45: Dans musikisi. BELGRAT 21: Radyo orkestrası; 22: Konuşmalar; 22,30: Halk şarkıları; 23: Haberler; 23,20? Halk şarkıları. Cuma, 24.7.936 Haberler; 23,20: Şubert'in eserlerinden konşer; 24: Plâk; 1: Çigan ikisi (Peş- teden). BELGRAT 20,20: Milli neşriyat, rehim: 22: Halk şarkıları; 23: Haberler, spor; 23,20: Rad- yo orkestrası; 24: Konser nakli. Pazartesi, 20.7.936 PRAĞ 20,30: Karışık radyo popurisi; 21,30: pîykeış (orkestralı); 23,20: Plâk; 24: Konser nakli. VARŞOVA 20,30: Salon orkestrası (sopran, tenor seslerle); 21,30: Sözler; 22: Çift piyano ile Leh dansları; 22,30: Iskoçya halk mu- sikisi; 23,25: Dans. BÜKREŞ 18: Radyo salon orkestrası; 19: Sözler; 19,15: Konserin devamı; 20: Konferans; 20,20: Plâk ile dünkü ve bugünkü dans- lar; 21,05: Çift piyano konseri; 21,40: Şarkılar; 22,05: Harpa musikisi; 22,45: Konser nakli; 23,45: Fransızca ve alman- ca haberler. BUDAPEŞTE 20.20: Mussolini hakkında konferans; 20,50: Pı'yıno ile şarkı; 21,30: Haberler; 21,50: Çigan musikisi; 22,40: Opera or- kestrası; 24: Dans plâkları. VİYANA 20,30: Olimpiyat haberleri; 21: Halk havaları; 22: Richard Straus'un plâkların- dan; 23: Haberler; 23,10: Eğlenceli (::_ PRAĞ ,20.20: Halk şarkıları; 21: Şiir ve musi- kili neşriyat; 22: Skeç; 23,20: Çembal ale- tile konser; 23,45: Rusça haberler; 24 Konser nakli, VARŞOVA 20: Leh musikisi (senfoni); 21,50: Has berler; 22,05: Küçük radyo orkestrası; 241 Dans. 18,15: Radyo salon orkestrası; 19: Bor- sa; 19,15: Konserin devamı; 20: Konfe « raris; 20,20: Plâk (Romen şarkıları); 21: Sözler; 21,15: Dinizetti'nin “DON PAS: ğAlL" operası; 23,45: Ecnebi dillerile ha- erler. BUDAPEŞTE 19,50: Piyano refakatile keman konseri; 20,30; Sözler; 21: Budapeşte konser örkes- trası; 22,15: Konferans; 23,05: Plâk; 23,45 Italyanca konferans; 24: Çigan musikisi. VİYANA 20: Eğlenceli orkestra musikisi; 21,30: Dollfuss'ün ölüm gününün ikinci yıl dö - nümü münasebetile Şuşnig tarafından kon- ferans; 22: Senfonik konser; 23: Haber - ler; 23,10; Verdi'nin “Ernani” operası, (plâk); 24,40: Viyana musikisi, BELGRAT 21: Zagreb'ten nakil; 23: Haberler; 23, 20: Radyo orkestrası. Cumartesi, 25.7.936 kestra konseri; 24,05; Konserin devamı; 1,10: Silving kuarteti. BELGRAT ü 20,30: milli neşriyat; 20,50: Halk şar- kıları; 21,20: Radyo orkestrası; 21,50: O- peret müsikisi; 22,30: Radyo oörkestrası; 23: Haberler ;23,20: Plâk; 23,50: Dans plâkları. Sali; SÜYğeğa Y PRAĞ 20,10: Nedbal'in “ANDERSON” adlı o- peretinin radyo montajı; 21: Linz'den na- kil: Brukner festivali (senfoni); 22,40: Plâk; 23: Haberler; 23,20: Plâk; 24: Kon- ser nakli, VARŞOVA 20: Şarkılar (Şubert, Şuman); 20,25: Hafif orkestra musikisi; 21,30: Edebiyat; 22; Orkestralı “Köylü Düğünü” adlı neş- riyat; 22,30: Keman konseri (Bethoven); 23,20: Dans. BÜKREŞ 18,15: Plâk; 19: Konuşmalar; 19,15: Plâk (hafif musiki); 20: Konferans; 20,20: Keman konseri; 20,55: Romen halk şarkı- ları; 21,30: Plâk; 22,45: Senfonik plâklar; 23,20: Konser nakli; 23,45: Yabancı diller- le haberler. BUDAPEŞTE 20: “Müsrif” adlı piyes; 22,20: Çigan musikisi; 23: Haberler; 23,20: Piyano kon- seri; 24: İngilizce konferans; 24,20: Caz. VİYANA 21: Filârmonik konser (Brukner'in eser- lerinden); 22;40: Eğlenceli neşriyat; 23: Haberler; 23,10: Kanada caz bandosu (şarkılı); 1: Gece musikisi, BELGRAT ,21: Viyanadan nakil (Brukner senfoni- si); 22,30: Halk şarkıları; 23: Haberler; 23,20: Konser nakli. Çarşamba, 22.7.936 PRAĞ 20,20: Millt dans havaları; 20,50: Skeç; 22,10: Oda musikisi (Bethoven); 23,20: Plâk; 24: Konser nakli. VARŞOVA 18,30: Şark şarkıları; 18,50: Muhtelif; 20: Pouüler orkestra konseri; 21; Salon plâklart; 21,45: Haberler; 22: Şopen'in eserlerinden konser; 22,30: Piyano - şar- kı; 23,15: Kuartet; 23,45: Dans. BÜKREŞ 18: Eğlenceli musiki; 19: Haberler; 19,15: Konserin devamı; 20: Konferans; 20,20: Plâk (Tauber, Şmid, Marta Eggert) 21,20: Piyano konseri; ve almanca haberler; 24: Koönser nakli. BUDAPEŞTE 20,30; Plâk kestra k ; 24,25 .F PRAG 20,15: Marş ve valsler; 21: Eğlenceli danslar; 22: Senfonik konser; 23,20: Sa- lon orkestrası; 24: Konser nakli, VARŞOVA * 20; Klâsik valsler; 21,15: Uzaklardaki yurddaşlara mahsus neşriyat; 22: Kemari konseri (piyano refakatie); 23,15: Hafif Vmuuk' iş 24: Dans plâkları. 18: Dans musıkısı; Z0; Konterans; 2020 Öperet ve filmlerden plâklar; 21: Temsi 22,45: Ceyms Kok cazı; 23,45: Yabanci dillerle haberler; 24: Plâk (ispanyol musi- kisi). 3 BUDAPEŞTE 19,45: Piyano konseri; 20,20: Muhtelif konuşmalar; 21,25: Eğlenceli neşriyati 22,30: Haberler; 22,50: Çingene musikisi; 23,45: Radyo salon orkestrası. VIYANA 20,10; Bethoven musikisi (plâk); 21? Dolilfuss'un ikinci yıl dönümü münasebe “ tile neşriyat; 21,45: Orkestra (oda musi- kisi); 23: Haberler; 23,10: Eğlenceli mü- siki; 24.05: Gece musikisi, BELGRAT 20,50: Halk şarkıları; 21,45: Milân'dan nakil: — Maskanyi'nin — “CAVALLERİA RUSTİCAN” operası; 23: Haberler; 23,20: Konser nakli; 24: Dans plâkları. — Karaköy köprüsünün dubaları değişiyor Biştirilmektedir. Bu suretle köprü mektedir.Önümüzdeki hafta da köP” bası tebdil olunacaktır. Bu itibıtl!:, bahı tekrar açılacaktır. Almanya Türkiyeden sünger satın alıyor Süngercilik şirketi müdürü Ham” B S) < Karaköy köprüsünün dubaları d& — — yavaş yavaş baştan başa tamir gör” — v« tüi Şi dile 4 , p ğ rünün açılır kapanır tarafındaki dü* — pazartesi sabahı köprü son defa a€7 — lacak salr sabahından itibaren cumâ” ya kadar kapalı duracak, cuma sa * 22,05: Şarkılar; 22,45: Salon orkestrası; 23,45: Fransızca ; 21.35:_Hnbetler; 22: Or- di, yanında Berlin sünger tüccarl” —— dan Küremetis bulunduğu haldö — Bodruma gitmiştir. Kuremetis Z yeden 50 bin liralık sünger satm , mıştır. Ayni zamanda sünger işlefm * de ve sü avında müteh "'“0") lan Küremetis Bodrumda sünger &”” —— VİYANA 20,20: Piyano musikisi; 21: Operetler- den parçalar; 22,35: Haftanm haber ic- mali; 23: Haberler; 23,10: Org ve piyano musikisi; 23,40: Dans plâkları; 24,30: Eğ- lenceli müsiki. BELGRAT 20,50: Karışık şarkılar; 21,20: Kı'man konseri; 21,50: Plâk; 22: Mizah; 23: Ha- berler; 23,20: Karışık şarkılar. Perşembe, 23.7.936 PRAĞ 20,10: Eski şarkılar; 20,30: Dans hava- larından mürekkep radyo popurisi; 21,45: Sait ÇELEBİ Leo Fall'in “Dolar Prensesi" operetî_; 23.20: Salon orkestrası; 24: Konser nakli. cılığınm islahi ve Bodrumun bir ,4%-,4 b merkezi olması için tetkikatta bulü — nacaktır. Cankurtaran arabaları geçerkt” bütün vesait duracak Can kurtaran arabaları gür bütün nakil vasıtalarının derhâl af maları lâzım iken yalnız î.ı'a.m'/”dmı tavakkuf etmektedir. Belediye ır"" alâkadarlara verdiği bir emirde ba, bisiklet, beygir de dahil owııü' üzere can kurtaranlar geçerkel ük” tün nakil vasıtalarının derhal di ğ ları yerde durtmalarını bildirmi” ü ! | | | CER İ | ı*