TAN Yazan; MITHAT UNMAL Adama en uzun mazili aşkın lâkırdılarını söyledi Müstaşarın gözlerini düşündü. Rar #l o gece ne vakit başini, çevirmiş- 8e bu gözler hep ona bakmiştı. Telefon çaldı. Raşel sevindi; O muydu acaba ?.. Hayır:. Telefon eden mürteşar değildi. Viyanalı komis - yoncuydu.. Moiz klüpte gece gazete ökürken evde Ragel'le kalan komis* yoncu. Komisyoncu Ragel'e soruyordu: “Erzurum sahiden düşmüş müydü? Bu susl çok sürecek diye RAgel tek heceli (o kelimlerle cevap ver di. Raşej'e, adam, hangi gece gele- bileceğini sordu. Zaten “ Erzurum bu suale vesileydi. Rasel kızdı: — Hiçbir gece! Kadın telefonu kaparken elindâ duran makine ona Jüzumlu bir tele fon muhaveresini hatırlattı; Sefaret müsteşarile kokonuşmak. Ay.. Ba - loda Raşele vurulan müsteşar tele- fonundaki kadını tanımıyor! Raşel kocasmm, Adnanm adını söyledi; sa emm rengini telefonda adama göt” terdi; biraz sıkılarak gördenliğmi hatırlattı. Adam, yalnız Adnan ta nıyor, fakat Rageli, saçları, gerdan- biğı tamıyordu. Nihayet telefondaki erkek sesi Almanca sövdü; ve leri fon kapandı: Sefarethanenin büyü kapısı Raşelin suratına kapanıyor gibi demir gürültüsüyle. : il Raşel, telefonun ucunda bir müd» det te uykuda konuşanlar gibi mu- a kırdı etti. ha karya Adnanın yala» nı dilini çıkardı. Bu, Raşelin ömrün- de ilk kandığı yalandı. Gözyaşı felâ- ketini arttırmasa ağlıyacaktı. Bu inandığı yalan Raşele hakaretti. Fa- kat Adnana kızamıyordu. Çünkü; “Adnan onun resmi balolara gitmesi| Bu mkâna öfke töşarı nihayet onu tanımış, telefon | ediyordu. Fakat ses beklediği sas de-| Bildi; amma beklemediği ses te de-! Bildi, Sesi tanımadı, fakat ikinci bir zekâ ile hatırladı: Arzu ettiği 808- lerden biri. Tanıdı: Sefarethanede o gece dan- Bettiği kâtibin sesi. AN ele o kadar te: - ti kb Rap “kabibini tanımadan,bu #este sefarethanenin tadını İnce bir ibhamla ( buluyordu. Sefarethaneli Bes, Sefaret kâtibi Raşeli yarm akşam yine sefarethanedeki baloya GğITI- Yordu. Ancak ses sahtı mus ciddiyeti ile doluydu. Fakat vi #el bu sesin, bu muhaverenin yapı <iddiyetine bile tabammül edem; Bu sesin edepsiz olmasını istiyor. muhevereden çıplak şakalar; > ruzlar bekliyordu: Balo davetleri ancak o zaman tekerrür edebilirdi. Telefonda lâfı uzatıyordu. Telefon kapanırsa saadeti bitecekti. Bu da Vet ne büyük talihti: Yalan olmasın» dan korkulacak kadar büyük!- Fa kat Raşel telefon muhaveresinde nk çin yalnızdı? Bu saadetini görecek kimse odada neden yoktu? Stadetinin yalan olmadığını anls- rsak için, Raşel, balo gecesi ne SİY*- ceğini, ne takacağını sefaret kâtibi ne söylüyor, telefondaki ses elmas- ları, ipekleri beğendikçe Raşel balo” nun artan doğruluğuna çıldırıyordu. Sevincinin sesinden belli olduğun? utandı: i — Balo vesile! dedi; baloya senin» le bulunmak için gideceğim! Bu cemi'siz hitaptan sonra İlân” âşk kadar sinirli kahkahalarla — dü. Sonra adama en uzun mu » kın lâkırdılarını söyledi. Telefonds birbirlerini öpüyorlar, IST ye miyorlar, kokluyorlardı. Vak'a kuvvetinde gelimeler bulur Yorlardı. Telefonu yarım v iie T& kapadılar. Telefonun iki ucu 14 İakty: Kâtibinki şehvetten, Raşelinki Yarım saat süren lâkırdıdan. Befaret kâtibi sandı ki ikisi de is- tsmiyerek telefonu kapadılar. Hal buki yalnız ensesi saçlı olan söfaret kâtibinden Raşel iğreniyordu. fakat kel başlı bu gefert kâtibine, resmi balolara gidebileceği müddetçe bayi” caktı, Adnana artık kızabilirdi. Telefon. ön aradı: Ufak sesle: “Benim: de dedi. Adnan bu sesi beğen. » takta Hindenburgu anlatan ses de- ğildi. Bu “benim!,,de bir uzaklık, bir acayiplik varddı. Yazıhanesi ka isbalık olduğu için Adnan, kısaca: — “Evet!,, deği, Raşel: — Dinleyiniz beni Adnan Bey, bu Pazar evde yokum. Öbir Pazar mi Hayır, o da kabil değil, Kocam Vi- yanadan geliyor. Dedi. Üçüncü Pazarın rica edilme- sini duymamak için telefonu keps- dı, Adnanm kafası telefonda asılı — kaldı: Üçüncü Pazar Barkarak. Adnan yazıhanesindekilerle — bö- z0k sesle konuşurken düşliniiyordu; Adnana “seni istemiyorum!,, demek için Raşel doğruya benzer bir yalan bulmak zahmetine bile katlanma- Mişta, Kocası İstanbuldayken de Ra- gelin yatak odasında geçen vak'aları Adnan bilmiyor muydu? Raşele bunları söylemek için Adnan tulum- bacı olmağa razı oluyordu. » 4Arkası var) > ni dudağmdan Kızılırmak köprüsü inşaatı ilerliyor Bafra, (Tan) — 225 bin lira sarfiyle beton arme olarak yapılmakta olan Bafra Kızılırmak köprüsü inşaatı ilerlemektedir. Gönderdiğim re- olan vaziyetini göstermektedir. mi rma ————— ALA AL vakar bir NS“ | sim yakında tarihe karışncak olan şimdiki ahşap köprünün dermeçatma Türk Hava Kurumu Büyük PİYANGOSU Şimdiye kadar binlerce kişiyı zengin etmiştir 3 <U keşide 11 - Temmuz - 936 dadı Büyük ikramiye 50.000 Liradır Ayrıca: 20.000, 12.000, 10.000 liralık ikrami- yelerle (20.000) liralık bir mükâfat vard LALA AAA AAA A ŞE meyilli pla ei Devlet Basımevi Direktörlüğünden / teminat Lira 60 Lira 800 öç 7,5 muvakkat Tahmin bedeli Cinsi Motör ve Tumba. Devlet Basımevinde mevcut yangın söndürme tesisa- tına fenni şartnamesi mucibince bir konacaktır. motör ve tulumba Açık eksiltme 15-7-936 Çarşamba günü saat 15'de Devlet Basımevinde İdare Komisyonu huzurunda yapı- lacaktır. İstekliler o gün saat 14 e kadar yüzde 7,5 pey akçesi olan 60 lirayı Basımevimiz nezdine yatırarak eksiltme- ye iştirâk edebilirler. Şartname Direktörlükten alma- bilir. (3629) FAYDALI mm ——— BİLGİLER Bugünkü Program İstanbal 18: Muhtelif pilkler; 19: Haberler; 19,15: Hafif meisiki parçaları (plâk); 20: Halk masikisi; 20,30: Stüdyo orkestraları; 21,30: Son haberler, Saat 22 den sonra Anadolu Alansmın #nretelete mahsus havadis servisi verile. cektir. Budapeşte Aske- 20: Radyo salon orkestra: ları; ri bandö; 2120: Oda musiki 24,10: Çigan musikini. Bükreş 18,15: Orkestra; 19,15: Konserin deva- : Kont 20,20: Pilk; 21,1 Vagmerin (Valküre) operas eler; 24: Gece musikisi, 0: pil g Habe Moskova 18,30: Popiller konser; 20: Edebi, mi- sikili radyo piyesi; Zi: Gerkılı neşriyat; 22: Yabancı dillerle neşriyat. Varşova 20: Leh musikisi; 21.50: Haberler; 22.05 Klâsik musiki parçaları; 2245: Spor ha - berleri; 28: Dans musileisi; 24: Pldik. Prag 2020: Hafif musiki: 21,05: Halk şarkı. ları; 21,85: Senlenik konser; 23,15: Pidk. “Viyana Piyes; 23: Haberler; 28,30: Hafif 2 müsiki; 2150: Sözler; 24,15: Konserin de- vamı; 24,45: Viyana musikisi, Sinemalar, Tiyatrolar * HALK OPERETİ ; Bu akşam saat 2145 de Taksim bahçesinde (Sevda Oteli). Pek yakında (Rahmet Et.) Davetler, Toplantılar ———— — YENİ BİR KURS Eminönü Halkeviden: Evimiz bir muhasebe dersleri kursu aç. | İlmsiyerek çıkaran Hasan karısının mağa karar vermiştir, Deraleri sltncı No -| bu halini beşikte durmadan esmer ter Galip Bingöl verecektir Bu kuralar ber sinif halkm iktısadi ve #cari her çeşit tesbit ve sanat erbabının e oçk yarıyacaktır. 15 — 7 — 936 çar- , ünü, saat 18) de başlıyacak olan kurs için her gün talebe kaydedilmektedir. Ders saat ve günleri ilerde tebliğ edilecek tr. , FATİH KIZILAY'I SÜNNET DÜĞÜNÜ Kınlay Fatih İl, bağlı Horhor semt çocukları sünnet biz sinnet dugunu tertip edecektir. Çok tengin bir programla sabaha kadar süre sek olan bu hayırlı eğlenceye iştirak etmek n ve sünnet edilecek çocuk velile rinin her gün Aksarayda “Kızılay Horhor semt ocağı başkanlığına müracaat etmeleri rica olunur. » ASKERLİK İŞLERİ İHTİYAT ZABİTLERİNİ DAVET Bayiktaş Askerlik Şubesin Şubede mukayyet Piyade Yar Subayla ren. 313 ile 326 doğumlu dahil adresini de #iştirenlerle o yoklamaya — Kelmiyenle, 20. 7. 035 ukşamma kadar Şubeye müra caatları ilân olunur. » telefr 'am Cerrahpaşa hastanesi 21693 Gureba hastanesi Yenibahçe 29017 Haseki kadınlar haptanesi 24333 Zeynep Kümil hastanesi Üsküdar 60199 Kuduz hastanesi Çapa 22142 Beyoğle Zükür hastanesi 43341 Güane heseanesi Gülhane 20510 Haydarpaşa Nümune hastanesi 60107 Eital hastanesi Sisli 42424 Bakırköy Akıl hastanesi 16.60 Şark Demiryotlan Sirkeci 23079 Devler Demiryolları Haydarpaşı 42145 Itfaiye Telefonları Silen masadaki İstanbu) İefaiyesi Kadiköy irtaiyesi Yeşilköy Rakırköy. Büyükdere Üsküdar ittaivesi Beyoğlu itlaiyesi Büyükada. Heybeli, takalam icin telefon sami vangm demek kâfidir. Müracaat yerleri —— Deniz yolları scentesi Telefon Akay (Kadıköy iskelesi) Çabık sıhhi yardım teşkilâtı Bu numaradan imdat otomo bili İstemiş 24227 60020 50625 44640 , Kemah mm İmdalri memura “2007 «3732 YAL COLİ | onun dolgun endamlı vücudunun ya a”) MAVIŞIN KOCASI Hanayda toplanmış oturuyorlar. Maviş hanayın parmaklıklarına kur- duğu beşikte mızmızlanan oğlu Dur- sunu sallıyor, bir yandan karşısın » da oturan kocası Ahmet ve amca ki. 70 Güllü ile yavaş yavaş konuşuyor. Güneşten tunçlaşmış yüzünde gür siyah kirpikli açık mavi gözleri bu - gün her zamankinden başka manalar la dolu, Konuşurken sık sık pembe bir yemeni ile boğduğu gür siyah! saçlı başını kocasıma,amca kızı Gül- | Miye çeviriyor. Beşiğin ipine yapışan esmer yumruğunu asabi bir hareket- Ve sikiyor. Muhakkak ki, bugün ge- niş, enmer alnına düşen kederli göl“ geler, gözlerinde sivri bir iğne Wu gibi karşısındakilerin üzerine uzanan garip acıtıcı manalarla Maviş çok sinirli. Oturduğu yerde kalınca sar- dığı sigarasmı tüttürüp tarlada sal- ladığı kazmaların yorgunluğunu gü- tombul bacaklarını yukarı doğru fır- latarak, mavi gözlerinde iri damla - larla ağlıyan Durmuna kızmasma ve» | riyor ve karşısında oturan Güllüye çocugun huysuzluğundan şikâyet 6 derken, kadının bütün kanı ayni nok taya toplanmış gibi kızıl bir renkle parlıyan dudaklarma garip garip ba- kıyor. lü Mavişin amca Bi el evler bir kaza neticesin de kocası ölünce dul kalmıştı. Mavi- #le komşu idiler, Babası, anası çok- tan ölmüştü. Güllü gençliğindenberi köyde oynak tavırlariyle söylenirdi. Şimdi kocasıdna kalan birkaç dönüm tarla ve İki üç baş hayvanm geliri ilâ geçiniyordu. Her an kanı fıkır fi kir kaynıyan bu genç dul o Mavişle Akraba olmasına rağmen onu pek sevmez, ağır ahlikmdan hiç hoşlan- maz, İşte böyle İn sırada damına misafir gelir, Gi ve çok güzel de- nemez. Fakat cildinin altına öyle bir renk toplamıştır ki, yanaklarının hiç solmıyan pembeliği, büyücek dudak- larının her zaman Kızıl bir kor gibi toparlak beyaz yüzünü ışığa boğma. 81, sonra bol berrak kahkahaları 6- nun köyün ilinde her güzelden üstün bir mevki yapmasına sebep olmuştu. Çinarlı kahvede toplanan ihtiyar, genç bütün köy halkı sik sık onun ismi etrafında konuşurlar, Solmıyan rengi yüzünden genç dula taktıkları (Hasgül) lâkabı sık sık gözlerde gar rip bir işik yaratarak, yahut derin bir göğüs geçirmenin ardından du » daklardan fırlar, Işte hanayda çocu-| ğunu sallıyarak arada sırada Hasgül İle kocasının konuşmalarına karışan Mavişin yüzü bugün çocuğunun huy» Buzluğundan değil, çok başka şeyler. le böyle karmakarışık. Çok act gey- ler düşünüyor, iki yıl evvel Hasan i- le evlenmeleri yeniden gözlerinde calanıyor. O zaman (Hasgül) de da- ha evlenmemişti. Hasan yakın kom- şularıydı. Fakat Güllüye yüz vermez, daha çok Mavişin damma girip çı - kardı. Maviş de Hasan: küçüklüğün- denberi severdi. Fakat yaşı ilerledik- çe bu sevgi köklü bir şekilde yüreğine yerleşti. Sonraları sevgisi büsbütün başkalaştr. Hattâ Hasgülü bile ondan kıskanmıya başladı. Has- gülü kendisinden çok güzel Buluyor, nın | r nında kendi ufaktefek vücudunu be- ğenmiyor, onun iri parlak gözlerinin güzelliği karşımda kendisine “Ma- viş” dedirten açık mavi gözlerinin rengini bile çok soluk, cansiz bulur yordu. Sonraları, bir gün Hasanın hiç de böyle düşünmediğini anladığı zaman derin bir heyecan ve sevinç duydu. Maviş bu mesut günü hiç u- hutmuyordu. Akçamdı. Hanayda iki. si yalnızdılar. Hasan konuşurlarken, 8öz” döndürüp dolaştırıp Hasgüle ge | tirmiş, Mavişin gözlerinin İçine dik- katle bakarak: “Onu alsam iyi eder miyim ki, ne dersin Mavig?.. diye, sormuştu. Kız hiç beklemediği bu #üal karşısında birdenbire titriyerek, olduğu yerde sallanmış. sonra du- daklarını isirıp, kânatarak cevap vermişti: “Biribirinizi istedikten son ra bana ne sorarsın ki?.... Hasan o- nun söylediklerini duymamış gibi yüzüne gülümsiyerek bakiyor, Maviş duyduğu acıdan öleceğini sanıyordu. Orada daha fazla duramıyacağını an laymea içeri kaçmak için davrandı. Fakat totamadığı kesik hıçkırıklar dudaklarından dökülürken bir anda kendisini Hasanm kollermda buldu. Sonradan kız, Hasanın bu oyunu ken disini denemek için yaptığımı anla - yıpen ne kadar sevinmişti Fakat si- temli bir sesle de: “Hasgül” yakışır sana Hasan, o benden çök güzel... diye, söylenmekten de kendini ala - mamıştı. Fakat Hâsan onun esmer yüzünde ince çizgilerle yukarı doğ» tu kalkık dudaklarıma, geniş alama dökülerek Maviş gözleriyle garip bir tezat yapan gür, siyah saçlarıma le hayran nazarlarla bakıyordu reğini bu küçük esmer başa ne rinden bağladığı belliydi. İşte aradan iki yıl geçmişti. Kü- çük Dursun bir yaş dişini daha ye- hi çıkarıyor. Bu İki yıl içinde sevgi» leri hiç asalmadı. Damlarmın kapı - sından #grarsız küçük kavgalardan başka hiçbir geçimsizlik girmedi. Halbuki birkaç gündür Maviş Hasan» da garip geyler sezdiğini sanıyor. Hasgül neden damlarına bu kader sık geliyor?.. Hasanm onun yüzüne dalarken bakışlarında kıvılermlanan bu ataş nedir?.. Işte hep bunları düşünerek salın- cağın ipine asabiyetls yırtıcı bir pen çe gibi geçirdiği esmer yumruğunu sıkıyor ve Dursunun arada sırada yükselen feryatları bile onu bu daldı ğı düşüncelerden kurtarmaktan w - zak. Sanki güneşin batmasiyle ha - naya dolan gölgelerin içinde yavaş de | yavaş yüzleri kararan Hasgül ile ko- cası duydukları gizli hisleri ondan saklıyorlar. Yüreğini isli bir duman gibi saran bu şüphelerle Maviş için için en küçük vakaları zincirliyor. Bir gün tarlaya, kocasıma meğini götürürken bitişik çitten u- zanan Hasgül ile Hasanın gülümsi- yerek konuştuklarını görmüştü. Şim di onların kedisini görünce şaşırdık- larını hatırlıyor, başka bir gün de Hasanın Dursunu kucağından almak için Üzerine doğru iğilerek Hasgüle fırlattığı o ateşli bakış ney: sun uyudu. Karanlık iyice Birdenbire hanaydaki gölgelerin a - rasında bir hareket oldu. Hasgül ya- vaşça yerinden kalkarak vedalaşıp gidiyor. ve Maviş çocuğunu kucaklı- yor, onlar da damlarına giriyorlar. Şimdi Hanay bomboş. Sarı tahtalar- da ay ışığının oyaladığı ince ziya parçalarından başka bir şey yok. Toprak kulübenin regi (o karanlıkta büsbütün kirlendi. Ve küçük pence- relerdeki çubuklu, basma perdeler indi. Sonra perdelerin arasından di- şarı sızan hafif ışık da söndü. İçer- de küçük Dursun esmer bacaklarım İki yanma yay gibi germiş, pembe dudaklarmda sessiz bir gülümseme ile uyuyor. Hasanın yastıktaki ya- gız yüzünden çoktan uykuya daldığı belli.. Siyah parlak bıyıklarınm göl- gelediği sert hatlı dudakları hafif a» ralık, beyaz dişlerinin aydmlığı ile, #iyah bıyıklarının biribirini tutmı » yan güze duruşu var.. Baba oğul uyuyorlar. Fakat ana uyanık. Kırk örğüsünü ağır bir yükten kurtulmak ister gibi yastığın bir ke- narından atmış, dudakları kafasında bilklilen istifham gibi asabiyetle kıv- rılmış ve açik mavi gözleri kıskanç- lığın' verdiği ateşle alevli, karalıkta iki ateşten oyuk gibi parlıyor, Maviş uyuyamıyor, Mavişin yüreği göz göz ateş olmuş; Çünkü Maviş kocasını kıskanıyor... (Arkası yarın) Peride Celâl