3 Temmuz 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ç ti zi ea ea ll ç z | Fe e Gt TP AM “ tir. Bu gayeyi elde etmek Asamble toplantısında Habeşistanın İtalyaya ilhakını kimse tanımak istemiyor Fransız Dış Bakanı İvon Delbos, BAŞI 1 İNCİDE Fransız Başbakanı Leon Blum ve Uluslar Kurumu Genel Sekreteri Avenol zır bulundukları bedihi bir keyfiyet- için bir usul bulmak vazifemiz icabıdır. İstikbade zuhur etmesi muhtemel İhtilâflardan bahseden Eden Asamb- lenin emniyeti zıman altma almak için yeni metodlar tetkik etmesi lâ- zım geleceğini söylemiş ve sözleri- ne şu suretler hitam vermiştir: Litvinof'un sözleri Eden'den sonra söz alan Litvinoff göyle demiştir: * Milletler Cemiyeti namesinin onuncu maddesi ahkâmı muhafaza edilmek gerektir. Millet- ler Cemiyetinin bütün azası için e- İkonomik zecri tedbirler —muhafaza edilmelidir. Ideal bir Milletler Ce- miyetinde ise askeri zecri tedbirle- rin mecburi olması lâzımdır. Şayet bu kabil ideal şartlar tahakkuk et- tirilemiyecek olursa her kıta, her devlet grupunun — mütecavize karşı harekete geçebilmesine medar ola- cak surette mmtakavi taahhütlerin tatbik edilmesi Milletler Cemiyeti- nin muzaheretine nail olmak icap e- der. - Litvinoff, bundan sonra Milletler Cemiyeti —mukavelenamesinin yal- nız halen iktidar — mevkiinde bulu- nan devlet veya hükümetlerin teş- kil etmekte oldukları hususi grupla- rın değil beşeriyeti temsil eden mil- yonlarca insanım irade ve temayül- lerine uygun bir hale getirilmesi Kâzım geldiğini söylemiştir. Litvinoff, bundan sonra şöyle de- miştir: Ben muvaffakıyetsizliğe uğrasak bile tecavüze uğrayanların yardı- mına koşmağa çalışan bir Milletler Cemiyetini, azasından birinin arazi tamamiyetini teminden aciz olan bir Milletler Cemiyetine tercih ederim. Yalnız Milletler Cemiyeti mukave- lenamesinin 16 mcı maddesi, Cemi- mukavele- /— yete kuvvetli silâhlar vermektedir. Halbuki bu silâhlar kullanılmamış- tır. Bazı devletlerin zecri tedbirle- Tin kullanılması işinde iştirakleri bu lunmaması, hiçbir zaman Milletler Cemiyeti mukavelenamesinin meri- yet mevkiine konumaması için se- bep teşkil etmemiştir ve 10 uncu ve 16 met maddeleri tecavüzkârane ni- Wetlerine birer mania sayan devlet- leri her ne bahasına olursa olsun Cenevreye celbetmeğe uğraşmak hiç — te zaruri değildir. Litvinoff, Sovyet Rusyanın tesli- hatm büsbütün bırakılması husu- Bunu sulhun en iyi zımanı olduğu kanaatinde bulunduğunu ve fakat bu zecri tedbir almmadıkca Millet- ler Cemiyetinin ancak kollektif em- niyetin takviyesi suretile temin edi- lebileceğini ilâve etmiştir. Asamble işlerini yarın bitirecek Cenevre, 2 (A.A.) — Milletler Ce- miyeti Asamblesinin toplantısı Lit- vinof'un nutkunu müteakip, saat 18,30 da nihayet bulmuştur. Başkan Van Zeeland daha on beş hatibin kayitli olduğunu bildirmiş ve 'Asamblenin, tuma günü işlerini bi - tirmek ihtimali bulunduğunu söyle - - mistir. Bugün için iki toplantı mutasav - verdir. Cenubi Afrika zecri tedbirlerin kaldırılmasını istemiyor Cenevre, 2 (A.A.) — Cenubi Afri ka, zecri tedbirlerin kaldırılmaması- na taraftarlık gösteren yegâne dev- let olmuştur. Dün akşamki toplantıda en önce söz alan cenubi Afrika baş delegesi Tevatür, bilümum devletlerin 10 teş rinievvel 1935 tarihli kararı tasvip et mekte kabul eylemiş bulundukları müşterek harekete devam edilmesi -. nin kendi hükümetinte arzu olundu- ğunu söylemiştir. Cenubi Afrika, emniyetin ancak bu suretle temini mümkün olacağı - na kanidir. Ve buna binaen milletler harpten korumak için buna devam e- dilmesini tavsiye eylemektedir. Tevatür'den sonra söz alan Kana- da delegesi Vensan Massey de, zec- ri tedbirleri kaldırmaktan başka ça- re olmadığını söylemiş ve Milletler Cemiyetinin sayif bir üyesini, teca- vüze karşı korumak hususundaki te- şebbüslerin suya düşmüş olmasın- dan dolayi eseflerini beyan eylemiş- tir. Leon Blum'un söyledikleri Cenevre, 2 (A.A.) —. Gazetecileri kabul eden Leon Blum, şu beyanat- ta bulunmuştur: Milletler Cemiyetinin uğramış ol- duğu muvaffakiyetsizlikten ibret a- larak bir an için sarsılmış olan nu- fuzunu kuvvtlendireceği ve ameli su rette hareket etmek çarelerini ara- yacağı mütaleasındayım. Buraya gel diğim zaman Milletler Cemiyeti işle- rine karşı gösterilecek bir alâka- sızlığın bir çok devletlerin cesaretini kırmasından korkuyorum. Blum, dün akşam Titülesko ile gö Dünkü toplantılar Cenevre, 2 (Tan) — Milletler Ce- miyeti Asamblesi bugün iki celse ak- tetmiştir. Sabah celsesinde Avusturya, Uru- guay, Danimarka, İsviçre ve Holan- da murahhasları söz alarak zecri tedbirlerin kaldırılmasına taraftar olduklarını söylemişlerdir. Litvan- ya murahhası ise, bilâkis zecri ted - birlerin devamını, hatta şiddetlen - dirilmesini istemiştir. Öğleden sonraki celsenin bir kismı hafi olmuş, aleni toplantıda ise İr - landa murahhası Devalera söz ala - rak, zecri tedbirlere devam etmekte bir mana ve fayda olmadığını ileri sürerek, bu tedbirlerin kaldırılmasını istemiştir. Bunu müteakıp Yeni Zelânda mu- rahhası kendi hükümetinin noktai nazarını izah etmiş ve zecri tedbir - lerin devamımı istemiştir. Asamble toplantıları cumartesine kadar devam edecektir. Son celse- de, hazırlanmış olan kararname oku- nacak toplantı Eylüle talik edilecek- tir. Habeş delegesinin istedikleri Cenevre. 2 (Tan) — Asamble ton- bn SöRen BC PY TAN Yerli mallar sergisinde 3-7 - 936 — İnhisarlar sergisinden bir köşe Taksimde açılacak yerli mallar ser gisindeki inhisar idaresi pavyonu - nun küşat resmi dün inhisar idaresi satış umumi müdürü M. Uri tara - fından büyük törenle açılmıştır. Resmi küşatta inhisar idaresi neşri- yat şubesi müdürü Kâmran Şerif ve sergi pavyonunu vücuda getiren Bür han ve matbuat erkânı hazır bulun - muşlardır. Yerli mallar sergisindeki inhisar pavyonu cidden son derece güzel bir surette tanzim edilmişti. Serginin en güzel pavyonlarından biri olan inhi- sar pavyonunda Yenice sigaralarının nasıl kıyıldığı, kesildiği ve sarıldığı “gösteriliyordu. — — — — YA “”Stışr'ğfd"e' inhisar şarapları, ve Veni ©T sigara karılan Yenice sigaraları için güzâl verilmişti. İnhisar İdaresinin yeni pavyonu dün açıldı İnhisar pavyonundan bir köşe lvitrinler vücuda getirilmiş ve canlı tablolar halinde grafikler yapılmış - *tı. Sergide neşriyat şubesinin bütün memurları canla başla çalışıyorlar ve misafirlerini izaz ve ikram ediyor lardı. Sergiden ayrılanlarm duyduk | ları his müttefikan hemen şu idi: cidden güzel tanzim edilmiş Yerli Mallar Sergisindeki Inhisarlar pavyonunda imalât makinesi Yerli Mallar Sergisinde Inhisarlar pavyonunda sigara imalâthanesi lantısr saat 18 de bitti ve yarın sa- baha talik edildi. Yarınki celsede on murahhas söz alacaktir. Bunlar arasında Fransız Hariciye Nazırı Delbos da bulunmak- tadır. Bu akşamki celse kapanmadan ev- vel, Habeş heyeti iki kısımdan iba- ret olan bir teklifte bulunmuştur: 1 — Habeşistana 10 milyon sterlin ikraz etmek. 2 — Habeşistanm İtalyaya ilhakı- nı tanımamak. K Bu teklifin ne vakit müzakere edi- leceği belli değildir. Asambleye iştirak eden küçük devletler, umumiyetle Milletler Ce - miyeti paktınm yeniden tetkik ve ıslah edilmesini istemektedirler. Baldvinin istifasına dair şayialar asılsız Londra, 2. (A,A.) — Times gaze- tesine göre, Baldvin'in istifası hak- kındaki şayialar temamiyle asılsız- dır. Maamafih bu gazetenin sandığı- na göre, başbakan bundan sonra, Avam Kamarasında irat edilecek suallere haftanım ancak iki gününde cevap verecektir. Daily Telegraph da mevzuu bahis şayiaların hiç bir şekilde doğru ol- madığını teyit etmektedir. Daily Express'e göre Baldvin'in başbakanlıktan ayrılarak, bakanlık- sız bakan, mührühas veya meeclisi- has bakanlıklarında birine geçmesi ihtimali mevcuttur. MEMLEKET MEKTUPLARI Samsundan Çarşamba ve havzaya bir yolculuk.. Trenimiz, tarla ve ormanları geride bırakarak yeşil bir bahçeye girdi. Bu bahçe “ Çarşamba” idi. Trenimiz birbirini takip eden tar- la ve ormanları geride bırakarak yeşil bir bahçeye girdi. Tahtaperde- lerinden dışarı taşan erik ve kiraz dallarile süslenmiş bu bahçenin is- mi Çarşamba istasyonu idi. Samsunun yemiş bahçeleri ve sebze tarlaları hep Çarşambaya top- lanmıştır. Kırk kilometreye — yakın bir yol üzerinde işliyen ufalmış 10- komotif ve vagonlar, her günün dört muntazam vakti kendi merkezlerine sepetler ile yemiş ve sebzeleri taşı maktan üşenmezler. Samsunun — bu herşey yetiştiren kazasını bir yağ- murlu havada görmek kısmet oldu. Daha geceden baş'ıyan şiddetli bir sağnak, sabah erken ahmak ıslatan şekline çevrilmiş, fakat yolcu yolun- da gerek diyerek, hiç bu elkaba e- hemmiyet bile vermeden trene bin- miştik. Kendine mahsus bir düdüğü etra- fa sallıyan lokomotifimiz tam — vak- tinde yola çıktı. Birbirine pek yakın istasyonların üzerinde bir kaç hafta- dan beri müsabakaları devam eden koşu yeri, Samsuna meşhur — tütün akis K tarlaları ve ni- plâj ve güzel gazinoları hep solu- muzda bırakarak ilerliyorduk. — Ya- rim saat ötede yeni bir istasyon da- ha, Tekeköyü.. Bu köyün pazarı çok meşhurmuş, hattâ bu ticareti üzeri- ne alan herkes bin sekiz yüz lira se- nelik kirayi kolaylıkla verebilirler- miş. Bu meşhur pazar günlerinde Samsunun ucuz seven halkı köye ka- dar koşar ve eline, kucağına doldur- duğu çıkınlarla avdet ederlermiş.. Tren birbirini takip eden tarla ve ormanları geride birakarak bir bah- çeye girdi. Tahtaperdelerinden dışa- rı taşan erik, kiraz dallarile süslen- miş bu bahçenin ismi Çarşamba is - tasyonu idi. Içi de dışı gibi tahmin ettiğim bu kasabayı görmek üzere sağa saptım. Pek az yürümüştüm, Yeşilirmak üzerine yaslanmış hayli- ce uzun bir köprü beni asıl şehrin kalabalık mmtakasına geçiriverdi. Kasabanm merkezi burada kurul- | muştu. Çarşısı, pazarı, hükümet da- | ireleri ve evleri, hep ırmağın solun- da bulunuyordu. Sağında da biraz kalabalık var, Fakat solu kadar ne- geli değil. Durmadan çalışan bu ka- sabanın güzelliği yalnız bahçelerin- dedir. Şehir Sapancadan hiç * farkı yok, yalnız evleri, dükkânları fazla. Ekseri kazalarım bir kaç misli dük- kânlarını sıralamış caddelerde - inti- zam yok, bir içerisine dalarsanız kördüğüm olur ve başka biri sizi ko- lunuzdan çekerek ancak dışarı çıka- rabilir. İhtimal yağmurun tesiri de olacak, caddelerde basacak bir kal- dırım yakalamak ancak talililerin hareı. Üzerimde çok büyük bir köy- den başka tesir yapamıyan bu ça- lışkan kasabanm belediyesi herhal- de şimdiye kadar fazla çalşmamış ve hattâ hiç yorulmamış olacak. Sam- suna her taraftan bağlı Çarşamba- nm imar cephesinden bu kadar geri kalmasmma doğrusu hayret ettim. Bu intizamsızlığı söylediğim — kimseler, biraz ilerisindeki Termeyi nümune gösteriyor da, biraz gerisindeki Sam suna bakarak hiç mahcubiyet duy- muyorlardı. Herhalde geceli gündüz- lü ihracat yapan çalışkan Çarşam- balrların biraz da şehirlerine ehem - miyet vermeleri arzu olunan istekle- rimizdendir. » Havzaya da Çarşamba gibi trenle gidiliyor, fakat bu şehre —Ankara ekspresi yolcu taşdığından hiç — ra- hatsız olmadan ve istasyonda — her zaman eksik olmıyan uğurlamaya gelenleri selâmladıktan sonra — yola koyuluyorsunuz. Yirmiye yakın tü- nelleri nefessiz geçen trenimiz üç Havzada belediye ve hükümet saat sonra bizi Havzaya indirdi. Şe- hir hemen istasyonda olmasına rağ- men, hükümet daireleri bir yokuşun üstüne sıralanıvermiştir. Oraya çık- mak için henüz yapılmak üzere olan bir caddenin üzerinden geçmek lâ- zım. Aynı yere şehrin çarşısı ve bü- tün dükkânları sıralanmış, geri ka- lan bir kaçı da yukarda - kalmıştır. Hükümet ve belediyesi yanyana bunların karşısımnda çok güzel bir gazino, jandarma komutanlığının hemen yanıbaşında bahçesini açmış- tır. Pek ufak fakat temiz bir lokan - tada alafranga üç plâk mütemadiyen devrediyor ve bunu dinlemek üzere açık penceremizin önüne biriken ço- cuk kalabalığı, aynı zamanda lokma- larnızı da sayıyorlardı. Lokanta sa- hibi belli ki intizama pek hevesli, iki buçuk metrelik dükkânında çırağını bile kuvvetli bir zil basarak yakınma getiriyordu. Havza; Samsun — Amasya hava- lisinin uğrak yeri ve banyo mahalli olmuştu. Haziranda başlıyan teneze züh trenleri sabah ve akşam büu ka« sabaya eğlenmek istiyenleri, dertle« Gi ire Srayanlünı Köşturlr ve ver... kadar çakırkeyif olanlar bir tarafta, yukarılarda da Hastalıklarını atmak için üç büyük havuza taksim olmuş bir çok dertliler bulursunuz. Havza- nın mevsim zamanları banyolarında daima değişen üç yüz kişiyi ve her gün gidip gelen de yedi yüzü sayabi- lirsiniz. Bütün bu gelen ve gidenlere - rağmen bayolarda konfur ve temizlik yoktur. Pek eskidenberi yapılıp vak- fedilmiş bu havuzlardan birinin ta- rihini söylüyorlar: — 250 sene kadar evvel Sadi Pa- şa yaptırp vakfetmiş. Havuz o zamandanberi evkaf ida- resi tarafından acaba kaç kere tamir ettirilmiş, bunu bilen yok ve zaten bilmeğe de lüzum yok. Pek dar bir bütçe içinde çalışan belediye, evkafın yeni modern bir otel yapacağını her zaman zannetmekte, fakat bunun ta- hakkuku - peri masallarına benze- mektedir. Aşağıdan, yukardan her - gün muhtelif hastayı kendi havuzla- rma çeken bu banyo şehrine munta- zam bir ötel yapılmak zamanı gelmiş ve hattâ geçmiştir. Havuzu evkaf, vilâyet ve belediye hem kim yâpar- sa yapsın, fakat herhalde kurulsun. Zaten Havzalıların bütün bekledikle- ri de binanmn temel atma merasimi- dir. Şehrin güzellik ile — alâkası pek yok, bütün şöhreti çelikli sularında- dır. Bu sene elektriğe — kavuşacağı için halk pek memnun. Mezbaha in - şası ve kaldırımlarm muntazam bir gekle konulması için belediye çalışı- yor. Sabah ve akşam tren uğrağında bulunan kasabanm ismi, Karadeniz kıyılarından tâ Sivas nihayetlerine kadar bütün halkım deva beldesi 0- larak ezberinde bulunmaktadır. Sait ÇELEBİ İtalya âyan azası gidiyor Tarabyadaki İtalyan sefarethane- sinde misafir bulunan İtalyan A- yan meclisi başkanı Federzoni, dün de şehrimizi gezmiş ve bu arada ka- za d'ltalya klübüne uğramıştır. Federzoni bu akşam, memleketine dönecektir. Kahire Üniversitelileri Kahire üniversitesi profesörü ve talebelerinden 80 kişilik bir grupun Temmuz ortasında Türkiyeye gele - ceklerini evyelce” yazmıştık. Bu üniversiteliler grupu üç kola ayrılarak; İstanbulda, Ankarada ve Bursada tetkiklerde bulunacaklar - dır. Hazırlanan program Mısıra gön derilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: