Adnan kendisini Moizin odasında değil, Hidayetin konağında sanıyordu Yemek Bağdat tatlısile bitti. Mey- vadan sonra Böl konulmadı. Ceriye- ler, omuzlarında sırma çevreler, el- lerinde gümüş leğen ibrikler, bir ma- salın kapısından girer gibi odaya ya- yıldılar. Meyvalardan parmaklarm- da kalan yapışkan rutubeti misafir. ler masada oturdukları yerlerde Mahmudu Adli turaları işlenmiş ib- tiklerden uzanan sularla yıkadılar. Sonra Köçe Oğlunun yaltsından alı- nan yaldızlı tavandan yemek masa» smdaki likör kadehlerine yıldızlar damladı. Kahveler şark odasında İçilecekti Adnan kendisini Möizin evinde de ği, Hidayetin konağında sanıyordu. Fakat bu taklit aslmdan daha güzel- di; o kadar şaşırıyordu ki gülemi - yordu. Sonra Molzin bu konağı ta- rihi, mazisi olan memleketler gibi nakadar güç görülüyordu; Raşelin çaylarma bu konakta kaç defa gel- diği halde Adnan için bu gece gör- düğü odalar, konağın bilmediği ta- raflarıydı. Şimdi şark odasmdaydılar. Etekleri elli santim yerde sürü - nen dört cariye — dört Rum hizmet. çisi bu kılığa konulmuştu — ödaya girdiler. Raşel, siyah terliklerile Sü- leymaniye camlinde dolaşıyor gibi şark odasında bilsbütün Avrupalı - laşmıştı. İki cariye bir tepsi tutu- yorlardı; tepsinin kenarından Sitil örtüst sari hi. Raşel, bu örtüyü cariyeler göğsü- ne koyarlar sanmış, birkaç davetin- 5 öyle kullanmıştı Fakat SONTA S6- nih Efendinin kızı bohçacı Melâhat- le para vererek Gazi Osman Paşa merhumun Obanımmdan Örtünün böyle kullanılacağmı Melâhatin va. srtasile öğrenmişti. Ni, zümrütlü kahve örtüsüne sit dudakları sarkarak bakan Üç meb'usu sivil nazır iri gözlerile Ad. bâha işaret ederek alay etti, Büyük tepsiyi tutan iki cariyenin ötesinde cü cariyenin h elinden zincirli gümüş Sitil sarkı. yordu; dördüncü cariyenin elinde küçük tepsi vardı. Bunu tutan en riye, ufak kıçı mihverinde birkaç kere dönerek, yerden bir teamenna etti; büytik tepsiden bir zarf, bir fincan aldı. Sitildeki ibrilten finca- na kahve döktü; fincanı zarfa koy- du, küçük tepsinin İstiinde sivil na- sıra uzattı. Sivil nazır, kalm bıyığnm üstün. deki küçük burnunun yaramaz bir gocuk gibi buruşturarak Rum hiz- metçiye takıldı: — Merhaba Cevri Kalfa! Uçüncü Bultan Selim ne âlemdeler? Afiyet- tedirler inşallah? Adnan ve asker nazır güldüler. Üç meb'us kanaat ifade eder korku- sile gülmediler. Cemiyetin ilim adamı bir çeyrek sast sönre güldü. Asker nazır, yirmi iki ayar alt Üzerine İşlenmiş yakutlu, zümrütlü fincan zarfma kahve içerken gizli gizli bakıyordu. Gözlerini bir ara» İik Raşel yakaladı. Asker nazir 8. kılâr. Eşyanm kıymetine değil, san- atina baktığını anlatmak için kahve tsivesinin izlerile esmer bir çiçek gi- bi güzel olan fağfur fincanı altm rarfından çıkardı, havaya kaldırdı. Herkese göstererek baktı. Sonra gark odasınm bütün eşyasında elile bir kavis çizdi: — Madam, dedi; burada baş- ka türlü güzel! Buradaki İş vak» alaşmış, buradaki eşya hayata ka- rışmış, bürada her köşe yaşanmış bir âlem! Sivil nazır Adnana gözünü kırpa. rak asker mazırım edebiyatile alay ederken sokakta bir gürültü koptu, Çok acayip bir e tehevvürünü taşıyan gürültü gı. vanı korkusile notalı öfkeydi; akıllı uslu hiddetti. Fakat bu isyan bu miskin halinde bile Büzel ve acıy. dı: Ekmek almak için fırının önün. de birikenler e kadar beklemişler, gi X i Fakat gürül, Melzin konağa pencerelerdeki kalm yerken acılığnı ve diyor, manasız bir oluyordu. Pencereye koşan sivil na- zir, oradan sapsarı dönerek yerine oturdu. Raşel, yine albümü karıştırarak, satmalamadığı pırlantalara yanıyor» du: “Abdüllhamidin bu üç elması Avrupada bile meşhurdu. Raşel ne yazık ki fırsatı kaçırmıştı. İstanbul- da bulunsaydı kocasını mutlaka râzı edecek, bunları mutlaka #atmala - caktı! Fakat o talihsizdi!” z talihniz iş sarkı , Ağ vü nane meleğe: — Yangm var diye bağıracağım. Dedi. Sivil nazır da Adnsnm ku- İlağına fistdadı: — Hayır, ben hırsız var diye hay- kıracağım. , Biraz durdu. Adnanm yine eğildi: — Hem, bu Moizde bir tane değil, bir düzüne hırsız var! Dedi. Halbuki Moiz 4ö Navara sivil nazırm Selânikten arkadaşı ol. duğu için 12 kere hırsız ve İki bü- cuk kere milyoner olmuştu. Ve si- vil nazır parasızdı, Kendisi o ka- dar temiz olduğu halde niçin pis kulağına adamlar yaratıyordu? Adnan, bunu soran tavır ile sivil nazira bakarken iki gözbebeğinden iki çengel sarkı. yordu: — de Pen Sivil nazirın gözbebekleri de iki elif gibi uzamıştı: . Bir aralık, yemek salonunun ya - nmdaki yazı odasmda beyaz maro- kenden koltuklar Adnanın gözüne çarptı, Bu deriyi beyaz olarak ilk defn gören Adnan şaştı; hayretini göstermemek için alay etti: Bunlar da Hiday dan mı Moiz? Raşel, Adnanm istihzasına kızdı. — Hayır, Adnan Bey, dedi; bu takımı kocam, muharebeden evvel Amerikadan getirtti. Zaten bütün eşyalarımız Avrupadan, Amerika- dan.. Yalnız bu şark odasını İstan- bulda aldık. Buna da şark odâsı denmez ya! Neyse!!.. Siz, şark salo- nunu gidin de Pariste Kamanto'nun evindeki hususi müzesinde görün. (Arkası var) ——— İzmitte kurtuluş bayramı tezahüratı İzmitin kurtuluş bayramı büyük merasimle kutlulanmıştır. Yukarı retim, Olimhuriyet alanmdaki toplantıyı gösteriyor. Eskişehir Ülkü okulunda müsamere Eskişehir, (Tan) — Eskişehir Ulkü okulu senelik müsameresini Hal- kevi e vermiştir. Zeybek ve Çin dansı büyük muvaffakıyet ka- zanmış, bir perdelik balet çok alkışlanmıştır. Yukarıki resim, müsamere. den bir sahneyi canlandırıyor. TAN FAYDALI ——BİGİER Bugünkü Program 17 Taksim Stadından nakil Futbol maçı: Türk muhteliti ve Macar takman | 1830 Opera parfaları, 19 Haberler 19,15 Muhtelif plâklar, 20,— Halk muşi kisi (elâk), 20,59 Demirciler bayramı mü rasebetile konferans. (Sait Kaptan), 20,45 Stüdyo orkestralar. 21.15 Bayan Corradi na Mola tarafmdrâ Clavocin konseri, 21,45 Son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansmın gazetelere mahsus havadis ser| visi verileceletir. Budapeşte 19,30: Franz Lehar'rı “Die Lerche singkt adir opereti; 21,40: Haberler; 22: Radyo slen 6 ; 23: Haberler; 2.20: Çin- e & &cne musikisi. 24,20: Carbant. Bükreş 18,15: Orkestra; 19: Haberler; 19415: Konserin devataz. Konferans; 20, Piâk; 21,25: Oda isi; 22,10: Şarkılar; | 22550: Haberler; 22,48: Küçük orkestra; 24 Gere konseri (Nakil). Moskova : Öpera solistleri tarafindan könser; i 22: Yabancı dililerle 19: Koro musikisi; neşriyat, Prag 20,40: Halk şarkıları ve marşlar; 20.50: Orkestra konseri; 22: Senfonik konser; 23,15: Plâk. Sinemalar, Tiyatrolar * HALK OPERETİ Taksim bahçe sinde bu akşam saat 21,45 de HALIME opereti, Pek yakmda (Rahmet Ef) opereti * TÜRK : (Trivoli Cambazhanesi) ve (Voronzofların Esrarı). * TAN : (Tangolita) ve (Altın Zincir), * MELEK : (Marahuana) ve (Aradığım Kadın). | * İPEK : (Buhran Bitti) ve (Bir Gece| nin Skandali). * SÜMER ; (Fırtmadan Sonra) ve (His yat Avcıları). * YILDIZ : (Hayat Kurbanları) ve (M:| kinin Şen Saati). * ŞIK : (Singapur Korsanları) ve (Çil gm Kır). * SARAY : (Monte Karle Geceleri) ve (Güldüren Gözler). * FRANSIZ ; (Prensesin Çilgınlıkları) ve (Pedatlar Alayı) * ALEMDAİ Geceleri; ve (More Sokağı Cinayeti). z * USKUDAR HALE : (Mumyalar Mü 3 Davetler, Toplantılar ASKERLİK İŞLERİ DAVET Fatih AS. Şubesi Başkanlığından * Şubemizde kayıtı orta ehliyetnameyi haiz ksa hizmetlilerin sevkedilmek üzere 1 Temmuz 936 günü Şubeye müracaatları ilân olunur. | ii | MALKEVİNDE Şişli Halkevindem 1 Partimizin Genet Başkanı Atatürkün v4 Genel Başkan vekili İsmet İnönün Milk; vifnize armağan buyurdukları imzalı fotoğ raflarını törenle yerlerine taliki, Nişantaşı Rumeli caddesindeki Halkevimizin kurağın da 5 temmuz 1936 cuma günü saat 21 de yapımcaktır Törenden sönra Kolonya kon servatuvarı mezunlarından Celile Enis ve Fuat taraflarından birer şan ve piyana kon İ seri vetilecektir. #* İlk Okullar Talebe Kampı Direktörlü öğünden : Kamp İ. Temmuz 936 çarşamba günü ya pelacaktır. Üdreti verilmek suretile yazdı Filan çocukları aynı günde öğleden evvel eyyalarile birlikte kampa teslimi. « talafarları Cerrahpaşa bastanesi 21603 Gureba hastanesi Yesibahçe © 23017 Haseki kadınlar baataneai 24553 Zeynep Kâmil hâstanesi Üsküdar 60179 Kudar hastanesi Çapa 22142 Beyoğla Zükür hastanesi 4341 Gülhane hastanesi Gülhane ||| 20510 Haydırpaşı Nümüne hâstanesi 60107 Etfal hastanesi Şişli 42428 Bakırköy Akı! hastanesi 1660 fk Demiryolları Sirkeci 23079 let Demiryolları Haydarpaşa 42145 Itfaiye Telefonlar Istanbal İtfaiyesi 272 Kadıköy itfaiyesi 60020 Yeşilköy. Bakırköy. Büyükdere, Üsküdar itfaiyesi 50625 Beyoğlu itfaiyesi 44640 Büyükada, Heybeli, Burgas, Kmah mm takaları için telefon santralmdaki memura yangın demek kâfidir. Çabık sıhhi yardım teşkilâtı Bu oumaradan irdet otomo bil istenir Müracaat yerleri 44008 Deniz yollan scentesi Telefon 42362 Akav (Kadıköy iskelesi) 1.5 Göz Hekimi Dr. ŞÜKRÜ ERTAN Cağaloğlu Nuru Osmaniye cad. No.30 (Cakaleğlu Eczanesi bitişiği). Tel 22566 İ kendime #üphe ediyör, bana atfettik- Ber gin bir Hikâye ş az IHANET Otomobil durmuştu. Jerom sıkı larak indi ve makineyi açtı, Kusuru bulduğu sırada bir spor otomobili yanımda durdu ve bir kadm sesi: — Bir şeye ihtiyacmız var mi” Diye sordu. Jerom, başımı çevir di ve çelik renginde iki iri gözün dik bakışları ile çarpıştı. Şapkasını çi kararak: — Hayır, teşekkür ederim. Dedi. Otömobilli kadın elini se- lâm makamında kaldirarak makine- yi işletti ve yağ gibi kayarak gitti O, yolun ötesinde kaybolduktan son- ra Jerom, ancak şapkasını giyebil- di. Bu kadının ani görünüp kaybo- luşu onu müteessir etmişti. Ve için- de bir sürü boyanmamış resim ta- kımları sallanan otomobiline bir ah çekerek bindi, . Aldo Vezzani ressamı köşkün ka. pısında bekliyordu. Otomobil görü- nlir görünmez koştu, kucaklaştılar. — Geç kaldm, bir kaza olmasın diye merak ettim — Ehemmiyetsiz muş, biraz gecikti On senedir biribirlerini tanırlar | ve sevişirlerdi. Aldo, şairdi ve göh- ret nokta nazarından arkadaşı res | sam Jeromdan aşağı değildi. Ikisi de zengin, güzel ve beynelmilel birer artist idiler. Derhal « a Vel F n bakalım — Gobelin fabrikasma bir seri mödel hazırlıyoruz. Ya sen? — Ben Carlotta Santi için man #um bir piyes yazıyorum. — Şu meşhur aktris mi? Evet. Zaten şimdi göreceksin. Milânoya otomobilini tamir ettirme. . Seninle tamıştığma pek bir yer bozul- Burada mr oturuyor, seninle — Evet. Öyle zannediyorum Ki, ondan artık ayrılmam ihtimali yok gibi.. İki senedenberi en gilzel yazı- larımı bana ilham eden odur. Ya: nımda olduğu zaman ber şey bana kolay geliyor. Sahneler kendi ken- liği harikulâde idi ve o derece mü» kemmel bir güzellik neşrediyordu ki imsanm maddi hislerden teserrüt edeceği geliyordu. Ressam, bunun için: — Oh, demişti, müsaade eder mi- 8iniz resminizi yapayım” Kadın, ressama hayretle baktı, ve sesinin boğukluğu Jeromu titretti: — Nasıl isterseniz. Dedi ve omuzlarını silkti. Jerom eline Yırçaları aldı ve adeta önlindeki tual ile kavga eder gibi sar'alı bir faaliyetle boyaları yaymağı, renk» leri vahgi hareketlerle karıştırmağa başladı. Gözbebekleri parmaklarını idare ediyordu ve Carlotta, dudak * larmda bir tebessümle, köşkü ter » kettiği zaman, Jerom, şaheserini meydana getirdiğini tamamen hise- diyordu. Jerom dostuna itirafatını tamam- lıyordu. Sözlerini bitirdi, Şair — Sana teşekklir ederim, dedi, fa» kat bana yeni bir şey öğretmiş ol- muyorsun. Carlotta'nm beni aldat- tığını çoktandır biliyorum ve sen, bunu yapan ilk adam değilsin. — Fakat ben bir şey yapmadım. Kat m. Onun güzelliğine galebe çalabildim, daha doğrusu bu güzel- liğin bir san'at eseri için ne iyi bir model olduğunu düşünerek. Aldo bağırdı... — Ne? Ne demek istiyorsun? — Hiç, bir portresini yaptım. — Nerede? - Köşkte. v Aldo, yıldırım gibi fırlamış, res « sam da peşine takılmıştı. Nefes ne- fese köşke gelip te resmi görünce, Aldo: — Alçak, dedi, ah. alçak... Resim harikulâde bir güzellikle yükseliyor, iki adamm boylarını aşi- yor ve onları ayırıyordu. Şair — Bir şaheser, bir şaheser yaptın Jeröm.. Carlotta bir alçaktır. Diye inliyordu. Ressam sordu: dilerine oluveriyorlar, mükâlemeler kalemin ucündan kendiliklerinden akıyorlar.. O kadar ki, bazan kendi leri şöhretin ona ait olduğunu, asıl #airin o, benim ise sadece bir nâkil. den ibaret olduğumu zannediyorum. Jefom: — Aldö, seh onu tanımadan evvel yazı yazmış ve meşhur olmuştun ? Dedi. - Evet ama eski yazılarımın şim- yanında ne ehemmiyeti * Tanışma, pencerelerinden (gölün gözüktüğü alçak tavanlı bir salonda oldu. Carlotta, ressama sulardan #i- kılıyormuş gibi göründü ve Jerom, ayni çelik bakışlar karşısmda yüre- ğinin bir defa daha eridiğini hisset- ti. Çünkü bu, otomobilde gördüğü kadındı. Carlotta elini uzattı. Ressam bu küçük ve $rcak elin Gstüne ateşli dudaklarımı dokundurdu ve bir keli- me söylemeden doğruldu. Ikisi de tesadüflerinden bahsetme» — Peki ama neden, niçin? — Çiinki benden başkasma Oil. ham vermeğe hakkı yoktur. İşte a- sıl ihanet. Affedemiyeceğim, anlıyor musun, bir türlü affedemiyeseğim ihanet. Lİ Gİ İŞ İD p 3 BiR'TURAN-MAMULATIDIR diler ve bu sükütta ikisi de garip bir lezzet buldular. ... Ve nihayet gayrikabili içti | nap oldu. Bir kere daha gehevi aşk | kuvvetini gösterdi ve dostluğu mağ- lâp etti ve ressam, arkadaşının met- | resinden bir randevu kopardı. Ressam, aktrisi, dostunun kendisi için atelye haline ifrağ ettirdiği köşkte üç gün sonra kabul etmişti. Bu kadınm her şeyi nadir idi. Ken- di haberi olmadan vilcudundan man- yetik bir şua çıkıyordu. Vücudunun çizgileri, gözlerinin, saçlarının renk- leri ile münasebeleri, teninin güzel- DOKTOR Kemal N. imre CİLT VE ZÜHREVİ HASTALIKLAR MUTEHASSISI Adres: Beyoğlu İstiklâl caddesi Rumeli Han No. 16 Hergün öğleden sonra hastala. rm kabul eder. Telefon 40152