2 Tü Yugoslâvya milli takımı için Yugoslâvya fede - rasyonile yağıılan muhabere kat'i şek le girmiş ve Yugoslav sporcularile için mutabık kalmmıştır. Yapılan mukaveleye göre, gelecek sene ayni gersitle Türk milli takımı Belgratta bn müsabakaların revan - gın yapacaktır. 11 temmuz cumartesi günü temsi-” 4 mahiyette yapılacak olan müsaba- ka için federasyon ayrı bir takım çi karacak ve ertesi gün milli takım kadrosunda yer alacak oyuncular, cumartesi günü oynatılmıyarak doğ- rudan doğruya Türk - Yugoslav mil UW maçında ayniyacaklardır. Beynelmilel mahiyeti haiz olarak 12 temmuz pazar günü yapılacak ©- lan Türk - Yugoslav milli maçmı ida re edecek hakemin iki tarafa mensup olmaması futbol kavaidi umumiyesi icaplarmdan olduğu için bu karşılaş mayi idare edecek hakem, Avustur - ya veya Macaristandan davet edile- cektir. Her Iki tarafın gösterdiği ha- kem ismi Üzerinde mutabık kalm - mak lâzımdır. Haber aldığımıza göre, cumartesi günü yapılacak temsili müsabakada Türk takmımda yer almak üzere Fe- vüunuu. avmpw Şağrımı MI takım namzetlerinin deneme rk - Yugoslav milli takımları 12Temmuz pazara karşılaşıyor. Türk mili takımı, gelecek sene Belgrada giderek bu müsabakaların revanşını yapacaktır İ kilde yürekler paralayıcı hıçkırıklar- İ gibi en kuvvetli elemanlarımızn bu İson maça iştirakini temine çalışan İ Federasyon, duyduğumuza nazaran İ şu şekilde bir takin çıkarmağı düşün mektedir: Safa Hüsnü (Yaşar M. Reşat (o Lütfi (o Cevat Rebii Şeref Fikret Salt Niyazi Ayrıca merkez mühacim mevkiin- de Gündüz oynatılarak Fikretin #ol bafta yer alması ihtimalide vardır. Pazar günkü mağlübiyetten sonra kuvvetli bir manzara arzetmekte O - lan bu kadronun Macarlara karşı iyi bir netice alması ümit edilebilirse de, merkez muavin mevkiinde oynatıla - cağını 1âtfinin nekadar randiman şimdiden kes - tirmek mümkün olamaz. Hattâ, em- alete hir nanah -yuncusu olan Pik - retin her zamanki gibi vaziyete mü- İ Bugün İstanbul muhteliti ile üçüncü defa olarak karşılaşacak olan Boçkay takımı oyuncularının bir arada çekilmiş fotografları muvaffak olduğu takdirde güzel bir gâlibiyet kazanacağını şimdiden tah | min etmek güç olmaz. İ Filvaki, Macarların istirahat et- İmiş ve sahaya alışmış vaziyette ol - duklarını da gözönlinde tutmak mec buriyetindeyiz. Yaptığı maçlarda hiç te ihmal edilmiyecek bir kuvvette ol duğunu gösteren Boçkay takımı, bu- günkü karşılaşmada kazandığı ga - tibiyetlerin tesadüfi olmadığını is - bat için azami gayretle çalışacaktır. Macarlarm plirat İntikal, topa hâki- miyet ve deplâsmanlarnı gözönlinde bulundurursak muhtelitimizin bugün kü karşılaşmada iyi bir derece almak için fevkalâde candan oynaması ve NOTLAR © İki hâdise: Evvelki gün Köprüden geçerken, vapurların girilir, çıkılır haneleri ü- zerinde, Boğaza bakan tarafta, bir kalabalık gördüm, sokuldum. Köp - rünün parmaklığmna çıkmış, on altı, on yedi yaşlarmda, bir genci, ayni yaşia iki genç ayaklarından tutmuş- lar, çekiyorlar, öteki, “bırakın beni?,, | diye haykırıyor ve etraflarma halka olmuş kalabalık bu manzarayı seyre dalmış. Neden sonra, Iki genç, parmaklık- ta olanı al aşağı ettiler, üzerine çul - lanıp kollarını tuttular ve kendisine bir şeyler söylemeğe başladılar. O,| haykırmakta devam ediyordu. Fa -| kat birdenbire bir titreme geçirdi, ve hayatımda pek nadir gördüğüm se - in ağlamağa, doya doya, içini çeke çeke, yumruklarile göğsüne vura vu- ra ağlamağa başladı. Arkadaşları, onun zaten bırakma- dıkları kollarında, onu götürdüler. Yanımda birisine sordum: — Ne oldu? — Intihar etmek istiyordu. Arka- dşları bırakmadılar. Bir üçüncü ilâve etti: — Yok canım numaradır! İ Dün, bir dost evinde, bundan otuz, (otuz beş sene evvel, yani harpten ev- İ vel, çıkan “malümat,, gazetesini ka- rıştırıyordum. Bilmem kaçıncı sayı - sında birinci sayfasında bir buçuk sü tunluk “feci bir kaza,, serlevhalı bir yazı gördüm. Bu kaza ne İmiş biliyor musunuz? Bir simitçinin bozuk kı dırımlardan ayağı burkulmuş! Halk toplanmış, sedye getirtmişler, bir çı- kıkçıya götürmlşler. Adamcağızın parasi yok. Hemen para toplamışla,r çıkıkçı da para almamış, toplanan pa ra ona verilmiş... Bu basit ve yaşadığımız günlerde İher gün binlerce sene raslanan hâdi- se bana, yukarda anlattığım evvelki günkü hâdiseyi hatırlattı. Yarabbi! Insanlar bu kadar kısa bir zaman İçinde nekadar katı yürek li olmuşlar! Fikret ADİL Macarların kısa paslı oyunu karşısın da sinirlenmeden zarureti- ni kabul etmek lâzımdır. Bil büntarı"yazdıktan sonra © ömpiyatlar arifesinde bir deneme Beyoğlu Halkevinde dün geceki konser Fener ile k Masamm üstüne bırakılmış bir da- vetiye buldum: “5 Temmuz 1936 Pazar günü 28 inci yıldönümümüzü kutlulayacağız. | Her ; yıl olduğu gibi bu yıl da size! Fenerbahçeli gençliğin topluluk ve birlik hareketlerini göstereceğiz. O gün saat 1430 da Kadıköyündeki| stadımıza şeref vermenizi diler ve saygılarımızı sunarız.,, Bu davetiyeyi görür görmez, İs- tanbulun en büyük ve en eski klüple rinden Fenerbahçe'nin, her sene 7 Haziranda yıldönümünü kutlulamak Üzere güzel bir spor günü Hazırlama» 7 Haziran günü bu prensibin unutul muş olmasına hayret etmiştim. Hal- buki yukarıdaki davetiye gösteriyor: du ki, Fenerbahçe hepimizi alıştırdı- ğı gününü unutmamış, yalnız yapıl masını geri bırakmış. Hem bu geri bırakılışm sebebini ecnebi futbol takımının getirileceği- kında bir fikir edinmek üzere Fener- arkadaşı ziyaret ettim. ten sonra 7 Haziran programınm 5 Temumza bırakılış sebeplerini şöy- le anlattı: — Bir taraftan Olimpiyat hazırlık- ları programile taarruz teşkil etme- mesi, diğer taraftan da en kuvvetli ecnebi takımlarla muhabere edebil - İ mekliğimiz için yıldönümümüzü kut- İlulamak işimizi mutattan bir ay son raya bıraktık. Hattâ bir aralık gü - nünde yapamadığımız için bu sene vazgeçmeyi bile düşündüğümüz bu programı, gerek âzamızm, gerek bi- zi çok seven ve her fırsatta teşvik ©- den taraflarımızın ısrarları gene yerine getirmek çaresizliği kar- seniz, bü derin sevgi ve bağlılık kar- sımnda böyle bir günü ihmal etmek idare heyetimizin hakkı değildi. ğı bir prensip edindiğini hatırladım. İ düşündüm ki, öğrenmek, hem de o gün için hangi| ni anlamak, biraz da program hak-| bahçe idare heyetinde bulunan bir| şısında kaldık. Doğrusunu da İster: | 5 sm Fenerbahçenin yıldönümü Boçkay takımı Pazar günü arşılaşacak kat bu sene Orta Avrupa kupssı maç larma her memleketten iki takım yerine en kuvvetli dörder takım 80- kulmasının kabul edilişi ortada iste» diğimiz takımları serbest bırakmadı» ğından, yazık ki, buna imkân kal « madı, Bunun Üzerine, Federasyonu» uzun muvafakatile, şehrimizde bu- lunan Boçkay İle karşılaşmak husu sunda mutabık kaldık. Maç gününden evvel takım hak- kında malümat almak üzere gene geleceğimi söyliyerek ve muvaffaki- yetler dileyerek ayrıldım. Fakat şimdi bu yazımı yazarken tanbbul şampiyonu Fenerbahçe'nin o Boçkay ( taktmile karşılaşması, umulduğundan çok dü» ha mühimdir, Boçkay, milli takımım deneme şekillerile iki maç yapmıştır, bu gün de üçüncü bir maç yapacak» tır. İlk maçta iki - iki berabere ka lan misafirler ikinci maçı 3 - O gibi büyük bir farkla kazanmışlardır. Bu günkü maçta alâcakları netice ne © lursa olsun, Fenerbahçenin ayni ta» kımla yapacağı maç, milli takımla- rın teşkilinde değişik klüplerden en iyi oyuncular olmak mı, yoksa her» Bu arkadaş, maksadım: öğrendik: | hangi iyi bir klüp takımının takviye» si suretile mi yapılması lâzım geldi. ği nazariyelerinden hangisinin daha doğru ve haklı olduğunu meydana koyacaktır. Fenerbahçe « Boçkay maçının bu noktadan tahlilini yarınki yazımıza bırakıyoruz. Sadun G. SAYCI Fener - Boçkay maçının hususiyetleri Istanbul ve Türkiyenin en ileri spor teşekküllerinden biri olan Fe » nerbahçe kulübünün 28 inci yıldönü- mü, bu hafta dolgun bir programla İ kutlulanacaktır. Sarı lâcivertiiler bu İ sevinçli günlerinde Istanbul halkina Orta Avrupa futbolünün zevkini lâ» — Çok doğru söylüyorsunuz, de - dim... Meselâ, ben bile, sizden olma» ğım halde, Türkiye spor günleri â yıkiyle tattırabilecek zorlu bir takım | getireb nek için haftalardan beri İ s#smde “sayılı bir yer tutan yıldönü- mümüzün yapılmadığını görünce ü- muhabereye girişmişler, fakat Aru- essir olup olamıyacağı da şüpheli - pa futbolünü temsil edebilecek kuğ- dir. maçında bile olsa futbolcülerimizi yi | De galip görmek ister ve bunun için mahiyetinde yaptıkları Boçkay maç- larmda merkez mühaclm mevkiine namzet olarak çağırtlan oyuncuların muvaffak olamamaları Üzerine bu mevkide oynatılmak Üzete Galatasa- ray klübü merkez mühacimi Gündüz kampa davet edilmiştir. Cim Londosun teklifleri Afyon, (Tan) — Cim Londos, Di- Barlıya bir telgraf göndererek maç teklifinde ısrar etmiştir. Maçm na - rede ve ne zaman yapılacağı yakmda belli olacaktır. Maçın Atinada yapıl masi kararlaştığı takdirde revanşm eyitilde İzmirde yapılması çok muh - temeldir, Kocatepe galip Afyon, (Tan) — Afyon spor've Kocatepe arasındaki maçı, Afyon e hâkim bir oyunla 3-0 kazanmış- Boçkay bugün son maçını oynuyor MIM takım namzetleri bugün son 'kozlarmı Roçkaya karşı Taksim sta- dında oyniyacaklardır. İlk maçm hiç kimseyi tatmin edemiyen neticelerin den sonra bugünkü maç çok ehemmi yet kesbetmiş ve spor meraklıları a- rasmda elddi bir alâka uyandırmış - tır. Hastalık, imtihan ve daha birçok sebeplerle ilk iki maçta takıma gire- miyen Yaşar, Hüsnü, Fikret, Cevat Mamafih umumiyet itibarile en iyi elemanlarımızı içine alan bu takımın ———— — Kabotaj heyecanla BAŞI 1 hastran Türk gemicisine verilmesinin denizciliğimizde yarattığı inkişafı şu rakamlarla anlamak kabildir: 1926 senesinde, yani Kabotaj ka- nunundan evvel, Türk bayrağını ta- şiyan gemilerin gayri safi tonajı 143 bin 286 dır, Bunlardan 46457 tonu hükümete sit gemilerin, 87829 tonu da husus! eşhas ve teşekküllere ait gemilerindir. Bugün, bu gemilerden birçoğunun servisten çekilmiş olmasına rağmen, Türk bayrağmı taşıyan gemilerin mecmu tonajı 200,855 tir. Bu yekü. nun 72758 i devlete ait gemilerin 128089 u hususi eşhas ve milessese. lerindir. Aradaki fark, on sene gibi pek uzun olmayan bir devre sıkıştı- Deniz bayramı hertarafta kendilerinden âzami enerjiyi bekle- rx, şenlikleri kutlulanıyor rilmiş tekâmülün büyük! deye kifayet eder, Şehrimizdeki merasim Bu münasebetle, Deniz Ticaret müdürlüğü tarafından zengin bir şenlik programı hazırlanmıştır. Bu programâ göre, limanda bulunsn bü larile süslenecek, karadaki deniz mü esseseleri gündüz bayraklarla, gece de elektriklerle donatılacaktır. Bu- gün saat 11 de denizciler tarafından Cümhuriyet âbidesine çelenkler ko- nacak, limandaki gemiler yarımşar dakika fasıla ile üçer düdük çalarak bayrama iştirak edeceklerdir. Gece- leyin bütün gemiler elektrikle dona- tlacaktır. (TAN) m Folis Romanı Kapı mişti M4 b << buçuğa doğru, — Hizmetçi odayı he zaman dü- zeltti? | — Doktor gittikten sonra, saat| beş buçuğa doğru, — Mösyö de Passoviöres hizmetçi odadan çıktıktan sonra tekrar oraya döndü mü? — Hayır. — Bu nokta üzerinde müutabıkız. Beynnatınız, markiyi teşyi eden hiz. metçi Celestin'in beyanatına uyuyor. Bu sorguyu, adli polis direktörü sesini çıkarmadan dinliyor, Leprin. ee'in ne demek istediğini bir türlü arkasında bir cinayet! Doktor Miralle saat Kaçta gel: | Michel Herbert - Eugene Wyi Bernard anlatmağa — Her zamanki itiyadım hilâfma olarak, cinayet odasında elde edilen parmak izlerini münasebet itibarile değil de, üzerinde bulunan eşyalar | itibarile tasnif ettim. Mösyö Bernard üzerinde kasa gilr bir kâğıt alarak devam etti: anlıyamıyordu. Hog bunu yakında öğrenecekti, XY. Müddelumumi Brassard, Adli Po- lis Direktörü Xavier Guillet ve Lep- rince, istintak hâkiminin otururlarken, Mösyö Bernard mesa- isinin neticesini Mösyö Clergerie'ye bildirmek üzere içeri girdi, Etrafmı selâmladıktan sonra, ma- sanın üzerine yüklü bir dosya koya- rak dedi ki: — Uzun mesleki hayatımda, bu kadar sarih parmak izlerine asla te- sadüf etmedim. Istintak hâkimi sabırsızlıkla: — Görelim. , — Kasanm kilidi ile kenarmda iki muhtelif ele ait izler var. Bu iz- lerden birisi cinayetten evvel odayı temizlemiş olan hizmetçi kadına sit- tir. Kasanm tokmağı ile kilidinin üzerinde başka bir ele ait parmak izleri var. Bu izler, evde oturanlar- dan hiçbirisine ait değildir. Maktu- İn karısının, hastabakicınm ve ev- deki bütün hizmetçilerin parmak iz- lerini aldım. Hiçbirisi kasanın tok- mağındaki ve kilidindeki parmak İz- | lerine benzemiyor. Demek hizmetçi 'Thenard ile şimdilik X diyeceğimiz meçhul bir şahsın izlerine malikiz, yö Bernard dosyadan üzerin - tün Türk gemileri donanma bayrak. | Coradina Mola Tanınmış İtalyan klavsonist Cor - radina Mola tarafından dün gece Beyoğlu Halkevi salonunda bir kon- ser verilmiştir. Istanbul konservatu- varmdan iki profesör, flüt ve klâr - net ile kendisine refakat etmişlerdir. Kanser, çok muvaffakiyet kazanmış, san'atkâr uzun milddet alkışlanmış- — Bu, dedi, koridora açılan ve £- geride cinayet olurken, hasta bakrer ile maktulün karısının gelip durduk ları ve içeriden kilitli olan kapıdır. Bu kapmın tokmağını, disardan bir- çok kimseler zorlamıştır ve üzerinde birçok parmak izleri var. Halbuki, | iç tokmakta yalnız, hizmetçi kadı - nin parmak izleri var. Leprince: - Bu, dedi, gayet tabildir. Mösyö Clergeri — Hayır, dedi, gayri tabidir. Çün kü tokmakta, içeriye girip, cinayeti yapmadan evvel, kapıyı kapamış © Jan katilin izlerini bulmamız lâzım- dır. Mösyö Brossard müdahale etti: — Katilin ellerinde eldiven olma- mak şartile. Böyle bir münakaşaya yol açtığı- na nadim gibi, Mösyö Bernard: — Hülâsâ, dedi, bir numaralı ka» pınm iç tokmağında şayan dikkat Mi de “bir numaralı kapı” yazılı bir kâ- zülmüştüm. Çünkü stadmızm yemye | İ gil çerçevesi içinde ve binlerce kişi önlinde Fenerbahçelilerin günlerini | rette olan birinci sım? takımların Or ta Avrupa kupası maçlarma iştirak kutlulayışmı, klübe mensup gençle- İrin gelecek günlerin kadro ve faali- yetini müjdeleyen hareketlerini, iyi vir ecnebi takımla yapılan futbol maçlarını, zevkle seyretmeğe alışmış tım, Bu #özlerimle binlerce kişinin his- tma tercüman olduğuma şüphe etmiyordum. Netekim Fenerbahçeli arkadaşın gözünde de sanki binlerce kişiyi dinlemiş gibi bir hoşnutluk o- kudum, Program hakknda biraz iza» hat verir misiniz? Muhatabim cebinden bir kâğıt çı. kardı ve dakikası dakikasına ve bü- tün teferrüatile programı okudu. Ben bütün bunlar: burada ayni ge » kilde tekrarlamağı lüzumsuz buluyo. rum. Yalnız şu kadarmı söylemek kâfidir ki program her seneki kadar zengindir: Geçit resmi, atletik numaralar, Wübün meşhur 120. kişilik genç fut | bolcü kadrosundan seçilmiş iki ta »« kım arasında bir saatlik bir maç, bi- rinci takımın ecnebi takımla maçı... Buraya gelince durdum ve sor « | dum: — Hangi ecnebi takım? — Bu sene Avrupanın en kuvvet. li takımlarından birini getirmek is- tedik, Günlerce muhabere ettik. Fa- et sakin, Leprince sordu: — Kapmın tokmağında bulama - dıniz fakat kilidinde? — Evet, kiliğinde iki parmak izi buldum. Birisi hizmetçi kadınım, dediğimiz meçhul şahsın. Mösyö Bernard üzerinde “pençe - re" yazılı bir kâğıdı dosyadan çekti ve: — Katilin girdiği pencerenin... Mö Clergerie tasrih etti: — Katilin girip çıktığı pencerenin demek istiyorsunuz, değil mi? Muti' Mösyö Bernard tekrar lâve etti: — Katilin girip çıktığı pencerenin üzerinde, Madam Vignon-Marcellet, Suzanne Blum, Dokübr Miralle ve hizmetçi kadının parmak izlerini bul dum. Istintak hâkimi: — Bunlar gayet tabii, dedi, son- ie? Mösyö Bernard üzerinde “iki nu- öteki X| iz bulamadım. etmeleri dolayısile bu tasavvurlarını tatbik sabasma çıkaramamışlardır. Diğer taraftan senei devriyelerin- de muhakkak bir ecnebi'takımı ile | oynamak icap ettiğinden, Fenerliler | şehrimizde bulunmakta olan Boçkay İtakımiyle karşılaşmak imkânları İ aramışlardır. Bu karşılaşmanın bir hususiyeti de iki sene evvel Fenerin 26 mer yıldönümünde Boçkay taki mma güzel oyunlar çıkardığı halde sırf talihsizlik yüzünden iki penaltı kaçırarak 3 -Ive1-0 mağlüpol masıdır. Demek oluyor ki, Boçkay » Fenerbahçe maçı ayni zamanda bir İntikam maçı mahiyetindedir. Bu mü sabakanın enteresan oluşunu temin eden hususiyetlerden birisi de Fe- | nerbahçenin iki senedenberi ne ka» dar değişmiş bir vaziyette bulundu- Bunu isbat edeceğidir. İlk iki maçın da gördük ki, Boçkay eski kuvvetini kaybetmemiş, üstelik arttırmıştır. Binaensleyh, sarı lâcivertlilerin muh telit takımlarımızın Iki maçta yene» medikleri bu takıma karşı alacakla- rı netice ayni zamanda Türk futbo- lünün karışık takımlarla mı, yoksa anlaşmış kulüp ekiplerile mi daha gok randıman verdiğini de açığa vur müş olacaktır ki, Fenerbahçenin Boç kayla yapacağı karşılaşma bu cihet- ten çok enteresandır. — Bu, dedi, lâbaratuyara giren ve Üzerinde kadife bulunan bir ka- pıdır. Lâbaratuyardaki elektrik döğ mesinin üzerinde hizmetçi kadının parmak İzlerini buldum. İçerideki a- letleri muayene etmedim. Üzerlerin- de hakiki toz tabakası, bunlara, & - zun müddettir dokunulmadığını gös- teriyordu. Esasen maktul içeriye hiç bir hizmetçiyi sokmuyordu. Lâbara- tuvar hakkındaki tetkikatım bun » dan !baret. Leprince, eline bir başka kâğrt al- mak Üzere bulunan Mösyö Bernarda sordu: — “Uç numaralı kapı” hakkmda tetkiklerinizin neticesini öğrenebilir miyim ? Mösyö Bernard hayretle sordu: — Hangi kapıdan bahsetmek isti- yorsunuz? — lAbaratuvarın koridora açılan kapısından. maralı kapı” yazılı bir kâğıdı almış- (Arkasi var)