«——— 1-7-936 Boğazlar Konferansında ........ Teknik Komite projemizin ilk tetkikini dün ikmal etti (Başı 1 incideJ yeti tarafmdan umumi içtimada 7 İnci maddeye sit olarak İleri gürü- len tadil teklifi e Japon delege he-| yeti tarafından Boğazlar mıntaka- #ınm muharip devletler harp gemi- lerine temamen kapatılması hakkın-- da komiteye verilen tadil teklifi ü-| zerinde İptidal noktai nazar teatisi yapılmış ve 7 inci maddenin bilâ- kare ya umumi içtimada, yahut - eğer bir kaç güne kadar komite bu hususta müzakere zamanı geldiğini sanır isa - teknik komitede yeniden müzakere edilmesine karar verilmiş- tir. Muharip Türkiyenin, harp ge- milerinin: Boğazlardan geçmesini bir müssadeye telik eylemesi hakkı a- leyhine hiçbir prensip muhalefeti i- leri sürülmemiştir. Bu maddenin tah rir tarımın, kati sürette tespit olu- nacak 6 ıncı madde metni İle alâ- kadar bulunduğu gösterilmiştir. Japon delege heyeti, bu maddede yazılı Milletler Cemiyetine yapıla» cak tebliğler dolayısiy gti. mada ileri sürdüğü ihtiraz kaydını hatırlatmıştır. Türk delege heyeti, Türkiye: Milletler Cemiyeti azası devlet srfa- Hyle olan hukuk ve tenhhütleri mah fuz kalmak şartiyle, Japon deleğe heyetinin endişelerini giderecek her hangi bir formülü kabule amade ol- duğunu bildirmiştir. Başkan, Romen delegesi stfatiyle umum! içtimada, yeniden askerfleş- tirilmesi üzerine Boğazların artacak emniyeti dolayisiyle zararsız gemi- lerle Türkiye ile gerginlik halinde bu Yunan devletler gemilerine aynı mua- melenin yapılmaması lüzumu hak- kında ileri sürdüğü o mülâbazaları hatırlatmış ve aynı zamanda Millet. ler Cemiyetine yapılacak tebliğin a- lmacak tedbirlerden evvel icrası lâ- &m geleceği fikrinde bulunmuştur. “Türk delege heyeti, bu mülâhaza- lara cevap olarak, harp tehdidi ha- Mn3. slemmealr tedbirlerin -mümtacel| mahiyetlerini ileri sürmüştür. Komite, 9 uncu madde üzerindeki müzakereyi başka bin güne talik ey- lemiştir. 10 uncu madde üzerinde hiç bir münakaşa cereyan etmemiştir. Bazı delege heyetleri eksperlerinin muavasalâtma intizaren, 11 inci mad de üzerindeki müzakerat, gelecek iç timas bırakılmıştır. Başkan, 12 inci maddenin muhte- Mf surette tefsiri o ihüreli olduğu hakkında Ingiliz delege heyeti tara- fından ileri sürülen mülâhazaları hatırlatmış ve aynı zamanda Ro- men delegesi sıfatiyle bu maddenin bugünü tahrir tarzınm hakem usu- İline müracaat imkânları ile ne dere- ce kabili telif bulunduğu hakkında- ki endişelerini de bildirmiştir. Türk delegesi, bu hususta teskin edici izahat vermiş, Türkiyenin e- sas endişesinin polis ve adit salâhi- yet hukukunu mahfuz bulundurmak memzuç olarak kabul etmiştir. Tah- rir komitesi bazı bukuki zorlukları nazarı itibare alacak münasip bir formül arayacaktır. Komite, 13 üncü maddenin 3 nel fıkrasına, tayin edilecek bir ev. velden ihbar'ile rucu bali müstesna olmak üzre, mukavele omüdettinin kaydetmeği tesinden: Türkiyenin daveti üzerine İsviç- renin şirin kasabacığı olan Montrö- de toplanan konferans, beynelmilel siyasa âleminin en önemli meselele rinden birini, Boğazların tabkimi ve serbest geçilmesi mese Jelerini halleğecektir. Türlü devletler arasmdaki kavga- tarda -Boğasların ehemmiyeti MA Yümdur. Şark meselesi adını taşıyan o koca tarihi mesele, sıkı bir surette Istanbul ve Çanakkale Boğazları ve Marmara denizi ile alâkadardı. 18 in ci asrın sonunda ve 19 uncu asrın bi dayetinde küçük Kaynarca mushe - desine istinat eden hristiyan Rus im- paratorl, tazyik altımda bulunan hristiyan milletlerin kurtuluşları tuğ» runda cenuptaki muzaffer seferleri- ne başladığı zaman, Boğazlar yal - nız Rusya ve Türkiye için değil, bi- tün Avrupa için büyük bir alâka uyandırmıştı. Askeri, ticari ve ikti - sadi bakımlardan çok büyük bire hemmiyeti haiz bulunan bu yolların durumu, o tarihten itibaren beynel- milel talimatnamelerle tesbit edilmi. ya başlanmış, Boğazlar mukadderatı nı tayin eden bir sürü siyasi muahe- de aktedilmiştir. Bugünkü Boğuzlar rejimi 1923 te Lozanda İmzalanan bir munhodeye olduğunu bildirmiş ve Türkiyenin tatmin edici her hangi diğer bir tahrir tarzını kabule amade bulun- duğunu ilâve eylemiştir. Komite önlimüzdeki içtimamı se- K günlü yapmağı tespit eylemiştir. 13 üncü madde Montrö, 30 (A.A.) — Tebliğ: Tek- nik komite Türk projesinin mukave- lenin meriyete girmesine ve tasdiki- na dair olan 13 Üncü maddesini tet- kik etmiştir. Komite, harp tehdidi ha inde alınacak tedbirleri nazarı iti - bara alarak, mukavelenin İmzasmı müteakıp, hususi bir protokol vası- tasiyle, Boğazlar bölgesinin silâhtan tecridi hakkında halen mevcut olan hükmün derhal ilgası prensipini tas- dik Için asgari bir “adet ve müddet tayinini derpiş eden bir . sistem İle istinat etmektedir. İşbu muahedeye nazaran bütün devletlere alt ticaret ve harp gemilerinin sayısında ve to- najlarında bazı tahditler kabul edil- mişti. Ayni zamanda Boğazların her iki tarafı gayri askeri bir hala 80 - kulmuş ve Türkiyenin bu yerlerde asker bulundurması yasak edilmiş - ti. Malüm olduğu üzere Türkiye hü- kümeti bu son tahditler hakkında bir nota verdi ve kendisine Boğazları tah kim etmesine müsaade edilmesini is- tedi. Montrö konferansı, bu talebi tetkik etmek için toplanmış bulunu- yor. Türkiye talebinin beynelmilel hu kuk kavnidine uygun bir surette vukubulduğu, ve Lozan muahedesini imzalıyan devletlerin bu talep hak- kındaki müsait cevipları nazarı iti. bare alınırsa, Türk talebinin Mon- Boğazlar konferansının toplandığı Montröden bir manzara Bulgaristanda çıkan Mir gaze-| Boğazlar konferansının toplandığı Montröden bir manzara kendiliğinden uzamasını derpiş eden bir hüküm ilâvesine karar vermiş- jesinin İlk okunmasını ; Bu hafta içinde ikinci okunmasını yapacak ve raporunu konferansa ve- recektir, Bulgarlar tezimize hak verirlerken Muahedelerin ebedi olmadığını da ihmal etmiyorlar trö'de muvaffakıyetle neticeleneceği muhtemeldir. Herhalde Boğazların hukuki durumu kendi şeklini değiş- tirecek ve bir deniz kükümeti olan Türkiyeye bu mühim deniz yollarını silâhlandırması imkân: verilecektir. Boğazlar hakkında yeni bir ahkâ- mün tesbit ve imzalanması, bittabi on larm hukuki vaziyeti hakkında da bu tir. Fakat, bu yeni idsrenin sürekli o- . Çünkü, Boğazlar, beynelmi- kil eder ve onların mukadderatı, yal nız kendilerine yakm devletleri de- gil, bütün büyük devletleri alâka - dar eder. Şark meselesi tarihi ispat ediyor ki, Boğuzlar idaresinin şekil. lerinde şu veya bu tarzda yapılan tadiller, dalma büyük devletlerin ar- muları İle meydana gelmiştir. Bu bü- yük devletler, kendi menfaatlerine uygun buldukları idare şeklini dikte etmişler, onlara seyirci bir durumda bülünan Babjâli de, umumiyetle İti- raz etmeden, yapılan teklifleri kabul eylemiştir ve böylelikle bir uzlaşma meydana gelmiştir. Bugün Vaziyet tebeddül etmiştir. Eski sultanlık Türkiyesi yerine bü - gün siyasi sahasında kendi hakla - İrmı israrla müdafaa eden müstakil ve kuvvetli bir Türkiye var. Bunun la beraber Boğazların büyük siyâsi ve iktisadi önemi, münakaşa götür - mez bir hakikattir. Ve büyük devlet ler, Boğazlarla alâkadar olmıya de- vam ediyorlar, İşte bunun içindir Ki, onların sesleri yalnız bugün (değil, bugün gözden kaçacak ve fakat, ye- ni bir idare şeklinin tatbikinde mey dana çıkacak olan herhengi bir pürüz den tekrar yükselecektir. Çünkü, & - nutulmamak gerektir ki, hiçbir mu- ahede ebed i değildir ve ebedi ola- mıyacaklır. Beynelmilel siyasa ken- di büyük dinamizmi ile temayüz et- mektedir. Ebedi olması arzusile ya- pılan birsürü vaziyetler, zananm ve hakikat tebeddüllerinin tahtı tesi - m kalıyorlar — Antoniy M. Niko- loft, ———— —— — Şuşnig Cenevreye gitmiyor Viyana; 30 (A.A.) — Şuşnig, Ce- Devreye gitmeyecektir. Zira Viyans- da parlâmento miizakereleriyle me$- gul olmaktadır. Siyasi mahafil, A- vusturyanın dahili ve harici işleri- nin tamamiyle sarih ve açık olduğu nü ve Şuşnig'in Cenevre'de bu bapta yeniden beyanatta bulunmasma ma- hal olmadığını beyan etmektedir. Malümdur ki, hükümet, halihazır. da memleketin rejimini değiştirme- meğe karar vermiştir. Hatırlarda ol duğu veçhile, Arşidük Otta ile Avus- turya kabinesi arasında Arşidükün şimdiki hükümet muarız kaldığı müddetçe saltanatı iade teşebbüsün- de bulunmayacağına (dair bir itilâf İ hasıl olmuştur. bu yüzden başkanlıktan istifa eyle - | lacağı hakkında fikir yürütmek te yasanın en büyük anahtarı teş Asamble dün toplandı İmparator ithamnamesini alkışlar aras Cenevre, 30 (Tan) — Bugün, Ce- nevre hümmalı ve faaliyetli bir gü - İnünü yaşamıştır. Habeşistanın ilha- ki ve zecri tedbirlerin kaldırılıp kal - dırılmıyacağı bügünkü Uluslar Ku * samble içtimamda görüşüle- | ceği için, alâkadi sillerile hazır bulunuyorlardı. Güze » teciler, günüm dünya siyasasına te- mas eden ilhak ve zecri tedbirler İşi etrafında ileri gelenlerden izahat ai maya çalışıyorlardı. Asamble toplantısından evvel bir içtima akteden bitaraf devletler dele geleri, Mületler cemiyeti misakmm ıslahı meselesine müteallik karar su reti projesinde mutabık kalamamış- Asamble. toplantısından sonra yeniden yapılacak bir içtima- da tekrar görüşmeyi kararlaştırmış- lardır. Asamble Başkanlığı Çekoslovak Cümhurrelsi Beneş, Milletler Cemiyeti umumi kâtibi A - vanol'e bir mektup göndermiş, yeni vazifesinin Asamble toplantılarına riyaset etmiye mani bulunduğunu ve mek mecburiyetinde kaldığını bildir- miştir. Beneş, mektubunda bilhassa demiştir ki: — Cemiyetin bugünkü günde kar | şılaştığı zorluklar, onun ilerisi hak- kındaki nikbinane kansatlerime zer- re kadar halel getirmemektedir. Asamble Başkanlığı Van Zeelanda verilecektir, Van Zeeland, bu sabahi İ tayyare ile Cenevreye gelmiştir. Fran sız Başvekili Blum ve hariciye nazı- rı Delbos, Van Zeeland'la buluşarak Asamble toplantısı Üzerinde uzun u- run görüşmüşlerdir. Verilen malüma ta göre, Asamble toplantısındaki mü zakere esasları hakkında Fransız ve Belçika delegeleri arasında tam bir anlaşma hâsıl olmuştur. Asamble toplantısı Cenevre, 30 (Tan) — Milletler Ce miyeti Asamblesi, saat 17 de toplan- mıştır. İngiltere hariciye nazırı E - den, toplantıyı açarak ba ni bulunan Be tifa mektubunu okumuştur. Bu esna” | da Habeş delegüsyonu başta biz * zat imparator olduğu halde salona girmiş ve mevkilerini almışlardır. Asamble, bilâhara, mevcut 51 âza İdan 47 sinin reyile Belçika Başveki- li Van Zeelând'ı asamble riyasetine seçmiştir, Van Zeelând, başkanlığa seçilmesinden dolayı, teşekkürlerini ında okudu Habeşistanın statüsü Londra, 30, (A.A.) — Diplomasi mahafili, Fransa ile İngilterenin ey- Jül ayına kadar Habeşistan'ın istatü- sü hakkında Italya ile o müzakerata girişmemek hususunda mutabık kal- muş olduklarına dair olan habere kıymet vermemektedir. Tagilterenin bir çok defalar, Italya nin Cenevre müessesesinin İdealle-| rini tatmin için bazı fedakârleklerda bulunacağı ve bu suretle Habeş me- selesinin halini kolaylaştıracağı, Ü- midiyle Roma ( hükümetinden bazı valtler koparmağa uğraşmış olduğu hütırlatılmaktadır. Italyanlar, zec ri tedbirler kalmudıkça hiç bir şey yapılamıyacağı cevabmı £ vermişler ve bü cevabi hiç değiştirmemişler. dir, Zecri tedbirlerin kaldırılması, hal- lolunması son derecede ehemmiyetli olan bir meseleyi tekrar nazarı iti bare almağa medar olacaktır. Se. bepleri de şunlardır : 1— Mil Cemiyeti beşistanm müstakbel rejiminin tan- zimine güya iştirak etmek suretiyle kısmen zevahiri muhafaza etmesi ü- midi hâlâ bakidir. 2— Habeşistandaki ecnebi men- faatleri meselesi hal (edilmeksizin bırakılamaz. Akdeniz misakı Londra, 30, (A.A.) — Burada yü- rütülen mütalaaya göre Akdenizin siyasi statüsü meselesinin müzake- resine girişilmeden evvel diğer bir takım mütekaddim meselelerin mü- zakere edilmesi icap eder. Filvaki bir taraftan Habeşistan'm statüsü meselesini diğer taraftan Boğazlârın statüsü meselesini halletmek gerek- tir. Nihayet böyle bir misak adi i- çin yapılacak müzakerelere diploma- tik teniaslarla zemin hazırlamadan ve zecri tedbirlerin kaldırılması yü- zünden İngilterede hasıl olmuş olan akrülamellerin had ma! ti zail ol , | dınları telef , rr tku Devletler yardım vadini tutmadılar Cenevre, 30 (Hüsusi muhabiri mizden) — Arjantin murahhasın- dan sonra Habeş imparatoru alkış» lar arasında kürsüye çıkarak bir na tuk irat etmiş ve ezcümle şunları söylemiştir; “— Bugün, ilk defa bir devlet re- isi, bir hükümdar, karşınıza geliyor ve hükümetinin hukukunu müdafaa ediyor. Zira, benim milletimin ba- şına gelen felâket, bütün milletler tarihinde ilk defa vukubulan bir hâdisedir. Böyle bir davayı, ancak kendim, hükümdar sıfatile, müda- faa zaruretindeydim.,, İmparator, bundan sonra Valval hâdisesinden başlıyarak İtalyan - Habeş harbinin geçirdiği bütün sa- fahatı anlatmış, 40 milyon İtalya- nın 10 milyon Habeşe karşı zu- lümkâr ve biâman düşman kesildi- ğini, tayyarelerle yakıcı, boğucu gazlar kullanmak suretile koca bir memleketi harap ve çocukları ve ka ini söylemiştir. Negüs, sözüne devam ederek de- miştir ki? “— Milletler Cemiyetine tama- men emniyetim vardır. Yalnız bu cemiyete mensup bazı devletler Ha- beşistana yardım edileceği yolunda ki taahhüt ve vaitlerini tutmamış» | lardır. Davamız, beynelmilel haysi- yet ve şeref davasıdır. Bu haklı davamız yolunda vereceğiniz yük » sek kararı tarih ve Allah kaydede- cektir.,, İmparatorun bu mühim ve tarihi nutku, kırk beş dakika kadar sür- müş, Negüs İtalyan gazetecileri ta- rafından çıkarılan hâdiselere rağ- İ men itidalini sonuna kadar muhafa- za edebilmiştir. , sözünü bitirdikten sonra den ayrılırken asamble delege leri tarafından sürekli alkışlanmış- tr. Yarınki asamble toplantısında İngiltere, Fransa ve Sovyet Rusya mümessillerile diğer devletlerin mü madan evvel başlamağa imkân yok- rahhasları dahi mühim sözler söyli- yeceklerdir. İngilterede tenkitlere İ bildirmiş ve celseyi açarak Ttalya hü | kâmeti tarafindan gönderilen mauh- İ irayı okumuştur. | Notada hüdiselerin mesuliyeti Ha İ beşistana yükletilmekte ve halkın İ. talyan İmparatorluğuna iltihak ha- reketi kaydedilmektedir. “Habeş durumunun Milletler Ce - miyeti tarafmdan hakkiyle takdir e- dilmesine intizar eden Italya, Avru panm ve dünyanın istikbalini slâka - dar eden vahim meselelerin halli i- | Kamarasında cereyan eden bu şid-| çin Milletler Cemiyeti ile yeniden £i- Jİ teşriki mesaiye âmade bulunmak tadır. Roma, Milletler Cemiyetinin ıslahmı tetkik için de teşriki mesa- iye âmadedir.,, Italyan muktırasının Habeşistandı medeniyet eseri hakkındaki kısmın- da şöyle denmektedir: Italya yerliler hakkında hakkani- yetli muameleyi teminat altına al - maktadır ve bunların maddi ve ma- nevi refahmı ve sosyal terakkileri- Bİ kolaylaştırmağa çalışacaktır. Hal km bu amacın başarılmasına iştira ki için yerliler merkezi hükümet nez dinde daha evvel ihdas edilmiş olan koporatif meclise kabul edilecekler- dir. Dine ve asayiş ile rf ve âdete aykırı olmıyan mezheplere riâyet & dilecek ve halk serbestçe dilini kul. lanacaktır. Kölelik ve hidematı şak- ka ilga edilmiştir. Italya, polis ve memleket müdafaası hizmeti müstes na olmak üzere, yerlilerden kıtaat teşkil edilmemesi prensibini tatbika #made bulunmaktadır. Mübadele ve transit serbestliğini temin için her türlü tedbirler almmıştır. ve tecim hususunda bütün memleketler hak- kmda hâklı bir muamele tatbik edi- lecektir. Bundan sonra Necaşi kürsüye ge lerek bir sürü gürültüler arasında nutkunu söylemiştir. (Bu hâdiseler, etrafında arkadaşımız Ali Naci Kn. racanımn verdiği telsizi kısmi mab'su. sumuzda bulacaksınız). / Necaşinin nutku fransızca 've İn « gilizceye tercüme edildikter; sonra Assamble celsesi, yarn Saat 10,30 da tekrar toplanılmak üzere, talik © dilmiştir. İngiltere Müdafaa Nazırı General Dut Kuper'in 24 Haziranda Pariste söylediği nutkun İngiliz siyasi mah- fellerinde hükümet esrarını fâşeder mahiyette telâkki olunduğunu, İn- giltere ile Fransa arasında askeri bir andlaşma akdine ait bazı nokta ları izah eden sözlerin muhtelif par- tilerin şiddetli tenkitlerine uğradı- ğını dün kisaca bildirmiştik; Avam detli münakaşa ve tenkitlere ait ha- İ beri, Ajans geç vermiş olmakla be- İ raber, aynen koyuyoruz: Londra, 30 (A.A.) — Dün öğleden sonra toplanan Avam Kamarasında müzakerelere, nazırların son beyana ta ile bilhassa Duf Kuper Pariste irat eylediği.nutka dair mebus Atle'nin hükümetten izahat istemesile başları mıştır. Atle, Harbiye Nazırının Mil. letler Cemiyeti toplantısından önce ve yabancı bir memlekette hüküme- tin müsait dış siyaseti ve İngilte- renin muahedeler mucibince girişmiş olduğu - taahhütlerle tehalif eden aleni beyanatta bulunması hakkın- da kabinenin nazarı dikkatini cel - betmiştir. Geceki müzakerede Atle hücuma geçmiş ve ezcümle demiştir ki: “— Fransa ile İngriltere arasmda karşılıklı anlaşmanın lehinde bulun- mak ve garbin iki büyük demokrasisi arasında daha sıkı bir iş birliği temi vine çalışmak, şüphesiz ki, arzuya çok şayandır. Lâkin dostlukla iş bir- ediyor gibi görünen ve matbuatça Sıkı bir asikeri ittifaka işaret gibi tef- #ir edilen birtakım tabirler kullanım ca İş değişir. Lokarno andlaşması, Almanyanın aleyhine tevcih edilmiş bir Fransız - Ingiliz ittifakı değildir., Atle, sözlerine nihayet verirken, Başvekil Baldvinin gelip te hüküme tin siyasasını izah etmesini istemiş- tir. Atle'den sonra 5öz alan Liberal muhaliflerin lideri Sir Arşibald Sine- lair, Duf Coopör'in nutkunu takdi. İre şayan bulmakla beraber, kendisi- - Fransa ile ittifak ihtimali çok şiddetli yol açtı ni, Fransaya kadar gidip te orada, Wiğinden daha 'da Fazla birşey ifade | ri Fransızlara, Üçüncü bir devlet aleyhine İttifak etmeleri zamanının gelmiş olduğunu söylediğinden dolayı tahtie etmiştir. Sinclair hatime makamında demiş tir ki: Bence, bu nutuk, hükümetin aezine delâlet ettikten başka memle» ketiy nüfuz ve haysiyetini ihlâl ve Bulhü tehdit etmektedir.,, Bunu müteakıp Churchill mevzuu bahis nutku müdafaa etmiştir; “ Cöoper'in sözleri, demiştir, sf- yasi mahiyettedir, O sırada Fransa- da grevler vârdı. Yabancılar, ekseri» ya bu gibi buhranların mahiyetini izam ederler ve dahili kavgalara rağmen, Fransanm herhangi bir müstevliye karşı her halde müttehit bir cephe arzedeceğini düşünmiye - lrek bu hâdiselerden yanlış ahkâm çıkarırlar. Bu itibarla, Fransız mil- letine hitaben, kalp kuvveti olacak bir iki söz söylemek vacip olmuştur. Churchill, hükümetin, bu nutkün güzel tesirini bozacak bir harekette bulunmuıyacağı ümidini izhar ile söz- lerine nihâyet vermiştir, Muhalif hatiplere karşılık veren Sir John Simon, Eden'in bu nutkun müsveddesini görmüş olduğunu ve lâkin bazı ani hava dolay sile kat'i şeklinden haberdar olama» dığı söylemiştir. Sir John Simon, bu nutukta, bir Fransiz - Ingiliz ittifakı nazariyesi- nin müdafaa edilmiş olduğunu inkâr ederek demiştir ki: “ — Evet, gerçi, Duff Fransa - İngiltere rl e faa etmiştir. Lâkin bu anlaşmanm Almanya aleyhine tevcihini aslâ tav- siye etmemiştir... Müteakıbeni Sir John Simon, Coo- per'in, Rhin nehri için, Fransanın olduğu kadâr İngilterenin da serhad di sayılacağını filhakika söylemiş İse de, bu suretle Baldvinin eski bir sö- zünü tekrardan başka birşey yapma- mış olduğunu bevan etmistir. Fransa ile İngilterenin