28 Haziran 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Macarlarla ilk maç dün yapıldı Boçkay, güzel bir oyundan sonra Türk muhteliti ile 2 - 2 ye berabere kaldı , Türk kalesi önünde heyecanlı bir enstan tane Berlin olimpiyadımna gidecek Türk Milli takımı namzetlerini tecrübe i- çin davet edilen Buçkay takımile Taksim stadında dün ilk maç yapıl- dı. Saat 17,05 te mavi pantalon ve düz sarı gömleklerle Buçkay - oyun- cuları sahaya çıktılar. Bunu, Türk muhteliti oyuncuları takip etti. Ö- yun, Sadi Karsanım hakemliği altın- da 17,10 da başladı. Rüzgâr altına düşen Macar kalesine ilk dakikada tehlikeli bir hücum yaptık, Rebiiden ortaya gelen topu Fuat Saide nak- li hücum, yine bizden, bu defa Şeref, sağdan gelen topu yakın mesafeden avuta kaçırdı. İlk Macar hücumunu Markoş yaptı. Ortaladığı topu Adil koörnere attı. Markoşun ikinci hü- cumunu İbrahim de yine kornerle durdurabildi. Rüzgârm çok sert es- mesi, top kontrolünü — güçleştirdiği için oyun ahenksiz geçiyor. İbrahi- mi geçtikten sonra Markoş, hiç ü- mit edilmiyecek bir anda çok sıkı bir şüt çekti: Avut. Soldan mukabil hücuma geçen muhtelit, Rebiinin or- taladığı topla kale önünde tehlikeli bir vaziyet yarattı. Fakat, Şeref kötü bir vuruşla topu onlarm aya- ğına vermiş oldu. Bunun hemen akabinde Niyazi mü Bait vaziyetten yakaladığı topu sol ayakla avuta kaçırdı. Soldan Ma- carları kargsılayan Faruk, rakip sol içe enfes bir kafa pası verdi. Bere- ket, bundan istifade edemediler, 27 inci dakikada Şereften çok mü- kemmel bir pas alan Sait, Kaleya gi- rerken topu çiğneyerek muhakkak bir gol fırsatını öldürdü. 380 uncu da- kikada sağ içlerinin ortaladığı topa hatalı çıkan kaleci Cihat topu yaka- lıyamadı. , Sol açık güzel bir kafa vürüşile topu kaleye attı ve kaleci kafasmın listünden geçen topa ye- tişemediğinden santrforları göğsile llk göolü kalemize soktu. Bu gölden gayretlenen Türk muh- teliti, zoraki hücumlara başladı. Fa- kat yan haflarımızın mütemadiyen (TAN) ınn Polis Romanı: 18 Kapı Türk kaleçisi Buçkayın güzel rakip açıkların yanında bekçilik va- zifesi yapmaları yüzünden hücuni- larımız pek sönük oluyor. Şerefin çektiği güzel şütü kalecileri pek ma- hirane bir şekilde kurtardı. Kırkmcı dakikada merkez muavin Hakkı Niyaziye güzel bir pas verdi. Müdafileri üstüne çeken sağ açığı- mız plâse bir vuruşla topu ortaya attı. Şerefin cçok kuvvetli şütüyle beraberliği temin ettik, Bozuk bir oyun oynayan Faruk, kısa ve isabetsiz vuruşlarla müte- madiyen kalemizi tehlikeye sokuyor. Kırk beşinci dakikada bir kornere sebebiyet verdi. Bundan istifade e- demediler ve haftaym nihayeet bul- du, İkinci devre İkinci devreye her iki takrm ayni kadrolarla başladılar. Birinci daki- kada Şerefin şahsi bir hücumile ga- lip vaziyete geçiyorduk, Fakat F'ua- dın müdahalesi bu güzel hücumdan istifadeye mâni oldu. Niyazi o müt- hiş sür'atile Macar takımının sol müdafaasını karmakarışık etti ve topu ortaya verdi. Şeref tam gol yaparken macar Müdafileri yetiş- tiler. Niyazi, kalecinin ellerinden al- dığı topu Rebiiye attı. O da Fuasda arkasında bir clnayet! — Bu bir şey demek değildir. — Nasıl değildir. Hâdiseler bize gösterdi ki, cani Vignon - Marcellet ailesinin yakinindendir. — Peki, sonra! — Bu albümde Vignon - Marcellet bütün dostlarının parmak izlerini kaydetmiş. Mademki caninin ki mev eut değil, cani, demek Vignon - Mar- eellet'nin dostlarından değildi. — Bu bir şey ispat etmez. Belki Vignon - Marcellet yanında bulunan bütün insanların parmak izlerini al- madı. Belki pek çok sevdiği “güzel ve beyaz parmakları”, yağlı mürek- keple kirletmek istemedi. ) Hâkim derhal cevap verdi. Michel Herbert - Eugene Wyi — Ne demek istediğinizi anladım. Madam Vignon - Marcellet'nin par- mak izleri bu albümde mevcut de- ğil: Fakat merak etmeyiniz. Mösyö Bernard onun izlerini aldı. Zehir şi- şesindeki izlerle hiç alâkaları yok. Leprince: — “Mümkün” diye mı- rıldandı. — Ah, benim bütün ümidim —bu defterde idi. Caninin kim olduğunu bize bildireceğini zannediyordum. Hâkim bu sözleri söylerken cid- den müteessir görünüyordu. Leprince mahut soğuk kanlılığı İle devam etti: — Ümitsizlenmeyiniz! Aradığınız / izleri burada bulamamıştmmız, belki Vapt ati bir şütünü derhal tutuyor pas veriyor. Fakat Fuadın havadan giden şütüyle bu hücum da neticesiz kaldı. Soldan Rebii ve Fuat, kaleye indi- ler. On sekiz pas üstünde Şeref aya- ğina geçirdi ve güzel bir şütle kale- ye dayandı. Fakat top direğe çarpa- rak kurtuldu. Kuvvetli hücumlara başlayan Ma- carlar,oyunu tek kale vaziyetine soktular, Şimdi mütemadiyen tehli- ke atlatıyoruz. Nihayet bu hâkimiyetten istifa- de etmekte gecikmo4!-- ““arkoşun bir köşe vuruşundan sonra ortalar ğ1 topu sol içleri yakı. galemize soktu. Bu süretle tekrar mağlüp va: ziyete düşmüş olduk. 32 inci dakikada Niyazi, kendine mahsus bir inişle Macar müdafaa- sını allak bullak ettikten sonra, topu Fuada vererek beraberliği temin et- tirdi. 33 üncü dakikada Fuat. boş kaleye topu sokamıyarak Macarları Üçüncü göolden kurtarmış oldu. Tekrar gayretlenen Macarlar. ka- lemizi yine sardılar. Farukla Lütfi- nin anlaşamamazlığı yüzünden çok tehlikeli bir şekil alan Bu fücumla- rı müdafaamız bin müşkülâtla durdu rabiliyor. Oyunun son dakikaları de bir delildir. Leprince bir'taraftan konuşuyor, diğer taraftan da albümün sayfaları nı birer birer çeviriyordu. Birdenbire durdu. Defterin bir kö- şesinde ufacık bir kağıt parçası gör- dü. Belliydi ki bu sayfa yırtılıp, atıl- mıştı. — Buradan bir sayfa kopartılmış, dedi. — Vallahi, farkına bile varma- mıştim. Zaten bunun hiç bir ehem- miyeti yok. Leprince mırıldandı: — Hakikaten hiç bir ehemmiyeti yok. Kopartılmış olan sayfadan ancak bir santimetro murabbaında bir kâ- ğıt parçası kalmıştı, ve o kâğıttan, bir parmağın yarıda kalmış izi. Leprince kendi kendine: — Bu pek acayip, dedi. Hâkim, alayvari bir tebessümle dedi ki: — Vignon - Marcellet'nin fantezi dolu eseri sizi alâkadar etmesi kâ- NOTLAR _—Soyadları Günün meselesi, Montrö konferan- sı ile zecri tedbirlerden ziyade soya- dı meselesidir. Vakit te kalmadı. Her kes kendine bir ad bulmak için ah - baplarına ve ekseriyetle lügata mü- racaat ediyor... Ve hiçbir adı beğen- miyor. Beğense bile kendilerinden evvel davrananlar olduğu için, nü - fus yerlerine beyanname ile gidince o adın alımmış olduğunu görerek sı- kılıyor, bir yenisini aramağa koyulu yor. Birçok dostlarım bana da müra- caat ettikleri için bu işle bir hayli meşgul oldum, Ve soyadı seçmek için en kolay çarenin mürekkep bir ad al- mak olduğu neticesine vardım. Tek heceli birçok kelimeler var: Sel — Ton — Ses — Al — Tan — Kan — Tam — Kal — ll — Hep gi- bi. Bunların önüne veya arkasma getirilecek herhangi bir kelime - ile mürekkep bir soyadı yapmak kabil olabileceği gibi, bunlar ve buna ben- zer türkçede pek çok bulunan tek he- celi kelimeler ile hemen hemen nâmü tenahiye varacak kadar ad buluna- bilir. Böyle adların bir iyiliği de yazıl - masındaki kolaylık ile ahengin gü - zelliğidir. Ayrıca da bulunacak ad- larda iddia ve çetrefillik yoktur, ve türkçeye yeni yeni ufuklar da aç - maktadır. Meselâ al ve ton kelimelerinden Alton; kan kelimesinin başma al, tam, sel kelimelerini getirerek AL- kan, Tamkan, Selkan tarzında so - yadları elde edilebilir. Yalnız bura - da verdiğim misalleri birçok kimse- ler beğenir de hemen nüfus yerlerine koşarlar ve isterlerse pek tabii aya- Şana çabuk olan almış olur. Maksa- dim sadece, bir usul göstermektir. Şunu da, almak için beyhude zahmet etmesinler diye haber vereyim ki, ben soyadındaki ad kelimesile il ke- Tümesinden mürekkep bir isim yapa- rak Adil adını aldım ve tescil de et- tirdim. Fikret ADİL Macarların tazyiki altında geçmesi- ne rağmen muhacimlerinin fırsat ka çırmakta biribirlerile yarış etmesi yüzünden 2-2 beraberlikle nihayet- bendi. ” * tensip edilmişti: Cihat. Lüffi, Fa ruk. Adil, Hakkı, İbrahim, Niyazi, Sait, Fuat Şeref, Rebii. Boçkay Macar takımı içlerinde al- tısı beynelmilel olmak üzere: Varga, Vago, Janzso, Palotas, Gyülai, Bel- esik, Markoş, Orosz. Teleki, Takacs, Hapdu şeklinde oynadılar. Boçkay bugün B muhteliti ile karşılaşacak Bucçkay Macar takimı, bugün Tak sim stadında 16,30 B muhteliti ile i- kinci maçını yapacaktır. Yol yorgun luğu ve saha yadırgaması yüzünden iyi derece alamadıklarını söyliyen Macarların, bugün B mukteliti 'e yapacakları ikinci karsılaşmada na- sıl bir derece alcakları merakla bek lenmektedir. İçlerinde altı oyuncusu beynelmile! olan Macarlar, hak'kı kıymetlerini bugün — gösterecekleri cihetl2 müsarakanm hararetli otara- ğı tahmin edi:etilir. Tenis turnuvası Dağcılık Klübü bir tenis turnuvası tertip etmiştir. Bu turnuvaya İz- mirden Jübire ve Alyotlar ailesin- den mürekkep üçer kişilik iki grup ta iştirak edecektir. Turnuvaya dört temmuzda haşla- nacak ve ayni akşam turnuvaya gi- renler şerefine Dağcılık Klübünde bir Garden Parti verilecektir. fi değilmiş gibi, üstelik de kopartıl- mış bir sayfa sizi meraka düşürü- yor... Hülyanız pek geniş, dostum! Leprince kat'i olarak cevap verdi: — Bu sayfayı kopartmış olan Mösyö Vignon - Marcellet değil! — Neye istinaden bunu söylüyor- sunuz? * — Albümü adam akıllı, teferrua- tınca tetkik ettim. Arada sırada ke- silmiş sayfalar var, Fakat bunlar, itina ile, kesilmiş, ve hattâ kesilmiş oldukları hiç belli değil. Eğer Mösyö Vignon - Marcellet bu sahifeyi de kapatmış olsaydı, onu da öbürleri gibi itina ile kesmesi lâ- zımdı. — Peki, netice olarak nereye var- mak istiyorsunuz? — Daha, henüz kat'i olarak hiç- bir neticeye varmıyorum. Fakat &- caba, bu sahife kendi izlerini bu al- bümde bırakmak istemiyen bir in - san tarafından kopartılmış olmasın. — Yani, anladığıma göre, sizce bu sahifeyi kopartan, canidir? Dü UyYUTaaA CAKTMIMIZ ET — Rebekteder Almanlarla güreş Alman güreşçilerinden bazılarının mazeretleri çıktığı için hemen mem- leketlerine dönmeleri icap etmiştir. Yarın akşam yapılması mukarrer son güreşler, buğün yapılacaktır. O- limpiyat hazırlık komitesi bu husus- ta şu tebliği göndermiştir: Olimpiyat hazırlık komitesinden: Alman güreşçilerinden bazılarının mühim mazeretleri çıktığından he- men memleektlerine dönmeleri icap etmiştir. Bunün için: 1 — 29 Haziran pazartesi günü akşamı yapılacağı evvelce ilân edi- len güreşler pazartesi akşamı yeri- ne bu akşam (pazar) sekiz buçukta yine Taksim stadında yapılacaktır. 2 — Bu münasebhetle güreş ringi- nin kurulmasına yaman vermek için Macar Boçkay takımile muhtelitimi- zin bugünkü (pazar) futbol maçı sa- at beşte değil, dört buçukta başla- yacaktır. Bu maç ta Taksim stadın- dadır. Voleybol müsabakaları Dünkü voleybol müsabakalarında, ilk maç Topkapı ile Eyüp arasında oynandı. Eyüp daha üstün bir oyun- dan sonra maçı (5-15) (9-15) kazan İstanbulspor ve Beykoz hükmen mağlüp oldular. Feneryılmaz - Ga- latasaray oyunu heyecan içinde geç- ti. İlk partiyi Galatasaray (12-15), ikinci partiyi Feneryılmaz (16-14) kazandılar. Üçüncü partiyi Galata- saray (11-15) kazanarak galip geldi. Puvan vaziyetine göre, Feneryılmaz ve Galatasary 16 şr puvanla birinci gelmektedir. Eyüp ikinci vaziyette- dir. Maçlara gelecek hafta devam e- dilecektir. * Basketbol maçları Atina Muhteliti 27 sayı ile galip Milli basketbol takımımızla iki maç yanmak üzere şehrimize gelen fYunan basketbolcuları dün akşam | Beyoğlu Halkevi jimnastik salonun- da ikinci müsabakalarını, İstanbulu temsil hakkı verilen şampiyon Ga- latasaray basketbolcularile yaptılar. Bu karşılaşmadan evvel Karşıya- kanın en kuvvetli basketbolcularına malik bulünan Barkohba ve Kurtu- luş klüpleri arasında heyecanla dü- lu bir müsabaka yapıldı. Jimnastik salonunu dolduran her iki taraf mensupları tarafından büyük gürül- tülerle takip edilen bu karşılaşma- yı Kurtuluş 40-42 kazandı. Gecenin ikinci ve mühim karşılaş- masına saat 10 da başlandı. Salona evvelâ misafirlerimiz, ar- kasından Galatasaray takımı alkış - lar arasında çıktılar. Hakem İlhami. Türk takımı: Feridun, Feridun, Vas- fi, Naili, Hayri, Rıza, Kâmil, Şeref, Etem. Oyun biraz durgun başladı. Her iki taraf ta uzun paslar ile biribir- lerinin kalelerini ziyaret ediyorlar. Yunanlıların kısa paslarına mukabil bizimkiler uzaktan şüt çekmeği ter- tih ediyorlar. Misafirlerimiz bu ak- şam güzel oynuyorlar. İstanbul ta- kımı asabi bir hava içinde oyuna devam ediyor. Taymayvutta oyunu değiştiren İstanbul takımı biraz tem posunu bulur gibi oldu., Oyun şimdi biraz heyecanlandı. İlk on dakika- da Yunanlıların 14 sayısına mukabil — Olabilir. Bu sahife zaten kay- bedecek vakti olmıyan bir insan ta- rafından kopartılmış. Öyle olma - saydı, bunu yapan insan, kalmış o- lan küçük kâğıt parçasını görür, o- nu da yok ederdi. Halbuki görme - miş ve aceleşinden, parmak — izile imzasını bıraktığının farkında bile değil. Mösyö Clergerie, derin bir nefes aldı ve: — Bunu böyle farzedelim ve bu parmak izile, zehir şişesinin üstün - deki bir olsa bile, caninin kim oldu- ğunu bize bildirmiyor ki, Pek sakin, Leprince ,cevap verdi: — Caninin kim olduğunu öğrene- ceğiz, bundan emin olunuz. Mösyö Clergerie, Leprincei'n 80- ğukkanlılığına müthiş — kızıyordu. Leprince'in cevapları hâkim — için bir muamma şeklini alryordu. Acaba bu sesi çıkmıyan adam, cinayet hak- kında neler biliyordu... Biliyordu ve bildiklerini ifşa etmiyordu. Eğer bu böyle idi ise, kendi hali Son müsabaka bu gece Taksim stadında yapılacak takımımız 11 sayı yaptı. İkinci on dakikaya, Yunanlılar ilk on dakika- da oynayan en iyi oyuncularını a- larak kuvvetli bir şekilde çıktılar. Türk takımı oyuna çok canlı baş- ladı. Bilhassa Naili çok çalışıyor. Bü tün akınları durdurarak kendi ta- kımının hücumlarını hazırlıyor. Şe- ref bir aralık şahsi gayretile basket yaptığından sayı adedimiz 13 sidu. Bu sayıdan sonra harekete geçe- rek üstüste kalemizi tehdit eden Yu- nanlılar sayılarını ön sekize çıkart « dılar. Türk takımı geçen akşamki muvaffakıyetli oyununu oynayamı- yor. Yunanlılar bu fırsattan istifa- de ederek müsabakada üstünlüğü,te- min ettiler. Kalemizi mütemadi bir tazyik altında tutarak sayılarını 24 e çıkardılar. İstanbul takımı, asabi bir hava içinde oynadığından mıdır, yoksa 13 sayısının şeametinden mi- dir bir türlü sayı yapamıyor. Hattâ serbest atışları bile kaçırıyorlar. Bir aralık üstüste basketlerle sa- yılarını 19 yaparak uğursuzluğu gi- derdilerse de asabiyetten bir türlü kurtulamadılar ve nihayet Yunanlı misafirlerimiz bizim takımm bu he- ceriksizliğinden istifade ederek sayı adetlerini 27 yaparak oyunu 18 - 27 galibiyetile bitirdiler. Basketbolcularımız Olim- piyada iştirak edecek Evvelsi akşam yapılan Türkiye « Yunanistan milli basketbol. maçında büyük varlık göstererek kat'i bir za fer temin eden basketbolcülerimizin bu muvaffakıyeti Türkspor Kuru - mu Genel merkezi tarafından alâka ile karşılandığından bu şubede olim piyatlara iştirakimiz kararlaştırı! « mış ve alâkadarlara teğliğ edilmiş - tir Atletizm hareketleri Atletizm federasyonu memlekette her tarafında atletik sporların kök salabilmesi için hazırladığı progra - mın ilk kısmını bugün İstanbuldan seçme bir takımla seyahate çıkmak- la yapacaktır. Istanbulun en iyi atlet lerinden bir grup bugün Bursada ya pılacak şampiyonaya iştirak etmek üzere hareket etmişlerdir. Atletler Bursadan Balıkesire oradan Edrem! de ve Ayvalığa giderek atletizm an- trenmanları yapacaklardır. Kafilede atletizm federasyonu reisi Vildan A- şir ve Istanbul atletizm ajanı Besim antrenör Lüvizde bulunacaktır. Üçüncü güreş karşılaşması Almanlarla bu akşam üçüncü kar- şılaşma Taksim stadında saat 20,30 da yapılacaktır. Evlerde elektrik aleti sat- mak üzere komisyonla ça- lışacak, referans ve Noter garantisi verebilecek MEMUR Aranıyor * Satış servisi” rumuzile 2248 posta kutusu adresine tahriren müracaat edilmesi. pek gülünç olacaktı. Ranglagle s0- kağı cinayetinin esrarı, demek ale « lâde bir polis hafiyesi sayesinde sayesinde meydana çıkacaktı. âkim bunları düşünüyor ve dü- şündükçe hiddeti artıyordu. — Le- prince gittikten sonra, dayanamadı, hiddetini yenmek için odanın içinde bir aşağı bir yukarı dolaşmağa baş- ladı. Nihayet gözü, bürosunun üze- rinde duran bir kâğıt parçasınma iliş- ti. Bu, müddeiüumuminin vapür re- simlerile karalamış olduğu kâğıttı. Mösyö Clergerie, kâğıdı aldı, sinirli ellerle buruşturdu ve hiddetle sepete attı!.. İv çi Madam Vignon - Marcellet evin. deki küçük salonunda bulunuyordu. Yalniz değildi. Yanında Leprince ile Mösyö Xavier Guillet vardı ve Gull- 'et'nin ona sorduğu suallere ceyap veriyordu. TArhkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: