No. 92 Adnan birdenbi TA i MITHAT CEMAL re mes'uf olanların faziletlerile : Yazan: “telâş etme Macide, seni mesut edeceğim" diyordu İzmir filândi. ade çıkmış demek: ti yok... Gitsin bakalım... tanbula getiririz.Bana bak Sacit Wih paşanm bir yahudisi vardı hani? Adı neydi kuzum? Hani paşanın ko- Bağında kadınlara çocuk düşürten Mâçlar satardı. Hidayetin ağzıyle sorduğu şeyi dnan gözleriyle soruyordu. | Samih paşanın damadı sefaret Müsteşarı o Nailin karısıle Sacidden Olan çocuğu da bu yahudinin fitilleri | düşürtmüştü. Naile kızdıkça Sacit mu Hidayete anlatırdı. İ Sacit bu vakayı hatırlayıp güle -| Pek yahudinin adresini söyledi; “Ka- Pisi muskalı ev!,, diyordu. (1) Adnan Hidayetin konağından, ge- ©e dönerken yahudinin adresine o ka- | dar seviniyordu ki, dövdüğü için Macideye acımağa başlamıştı. Erteri sabah Balattan cebinde Sa- Pisabır fitilleriyle Sofulardaki eve koştu; fakat Macide dünkü Macide değildi; çocuğa kıyamıyordu, Adna- Ba yalvarıyordu: “Senih efendi ya - kında ölecekti, Macide Adnana vara- taktı, Ölünceye kadar onun olacaktı, Yalnız onun!.. Çocuğu beraber yetiş- tireceklerdi; aile saadetinin...., 'Tüif Sen benimle eğleniyorsun gali- dedi, ve bunu, dün Macidenin Baçlarımı koparırken O çıkan sesiyle ykırdı. Kadm, sesten korktu: >— “Oyle mi? Peki Adnan!,, dedi,ka- Panan göz kapaklarında yaşları biri- İtrek fitilleri Adnanm elinden aldı. O akşam Sofulardaki eve tekrar ge İn Adnan Macideyi yatakta bulun- Gi sevincinden çildn ve Macide,| “üsürdüğü çocuğa ağlamaya başla - nca Adnan birdenbire mesut olan- rm o andaki faziletleriyle: — “ Sen üzülme Macide; ben seni bahtiyar edeceğim, göreceksin.,, Di- £, kurtulan namusunun ssadeti İ- Sinde kadını yüzünden, geceliğinden, Yorganından öpüyordu. k,dnan odadan çıkarken Macide ryoladan halsiz bir seşle sordu: — Gene geleceksin değil mi? Adnan, 6 güne kadar Maeldenin İÇ duymadığı bi rsesle: — Tabit Dedi. Kadm, Adnanın her zaman- #esini işitmek için sordu: — Ne vakit? * yayan bir şeyler mırıldandı, Ve ne | it geleceği anlaşılamadı. Macide- Mahzun gözleri kapının boş çer- inde kalmıştı. , oğokakta Adnan bol nefes aldı: Me Bir daha Sofulardaki bu evin Borg geçmiyecek.. Fakat şaşı - tuy. Felâketten nekadar kolay kur Yagi! Onun bazan böyle talii| İkiy,, Ve talihli adam seviniyor, at. Bahşi feliketi bu neşenin içinde, Dor leştirmek, romanlaştırmak isti- tiy Kurtulduğu belâya sahne seyir- ;, Sibi ariyet heyecanla bakmakta İş) 97 lezzet buluyor, kendini (Ko- Hiç (Müerim) adlı rormanınında mahküm eden hâkimin yerine Khan oğlunu bilmeyerek kanuna day, a1 veren babanın edebiyatlı vic- tı, OZAbI ile sokakta keyfinden ko- Ve Yürüyordu.. kaçan feliketin içinde çocuk dn ere ve zâil olduktan elâket onu bir oyuncak gi- ğlendiriyordu. i Le ka ardaki evin bir başka odası- Miray aralığından başını uzatan “ky, Sokak kapısınm kapandığını Bim, Macidenin odasma koştu; — gi dudağında: , 8 dedi; adımlarmı azaltmak Pu ra ileterek ve iki kolunu açık Siey dariyle havaya dayıyarak pen | ihti, i #M yuyiyatla gitti; sokakta koşar ağın, yen Adnana bakarak dilini yle, Ni ucunda oynatıp Macideye hi, ki pa Mü, Kalk!,, diye işaret et gama çağırdı. İN spa) beyaz, çıplak ayakları ix terlike, kensrmdan havada uça - yakan, *Z pencereye koştu; Adna- ire, m #eyrettikten sonra bir- ri du e ki 5 igar | İ i Sonra dürdü, eli dudağında, daldi. |fazla ortada duruyor zannederek ö-| Sürpühi — Artık sevin, ne düşü-|nüne İğiyor.sonra koynunda kaybol. nüyorsun ? du sanarak yukarıya kaldırıyor,son- ye başlıyacak... Onu nasıl gizliyece- zamanki kafasını bugün bir türlü bu- Biz? Iamıyordu. Sürpühi: — “ Onun da bir kolaymı bulaca- ğız; Allah büyük?,, dedi. Sonra neye güvendiğini 'anlattı: “Kamige #ora-| TIZ. | (Arkası var) BULMACAMIZ| 3as6789010 Fıkaralık maskaralık ! Nihayet Sakallı Vasfide satacak sey kalmadı. Ev karısınmdı; sattır- miyordu. Fıkaralık üst üste dört ağn olan kuyudur. Insan evvelâ mülkünü 8a- tar; bu, kuyunun birinci ağzıdır. Sonra malını satar, bu da ikinci u - çurumdur. Daha sonra borç eder ve en sonra dolandırır; bunlar da ku - yunun üçüncü, dördüncü karanlığı- dır. Fakat sefaletin butlardan başka en son uçurumu gelir ki dolandırmak kudretinin insanda bitmesidir. İ Işte Sakallı Vasfi sefaletin bu be-| şinci numarasmda çırpmıyordu. So- fular mahallesinde dolandırabileceği dükkân ve komşu kalmamıştı . O bu cuma Mısırlı prens Hasana giderken, dağa çok dalgın tırmanı - yordu. Prensin huzurunda arzuhal olarak durdu. Kazazede gemi gibi o- turdu. Zaten kapıdan girerken misa— firinin halini prens hiç beğenme - mişti; bugün sebebini bilmi; prensin, sakallı Vasfiden içi sıkılı- yordu. Sakallı Vasfi bir aralık hafif hafif öksürüyordu. Prens, misafir lâkırdı edecek sandı; fakat misafir öksürmek için öksürmüştü. Bir ara- lık Sakallı Vasfiyi artık gidecek zan- netti; prens Hasan aldandığını gör- dü. Vasfi, sandalyesine daha iyi o- turmak için kımıldamıştı. Nihayet Vasfi lâkırdı söyledi, Fa- kat sesi ağzından başka birinin sesi gibi çıkıyordu, Bu (o yabancı seda, kendisinin istemdiği seyleri söyler diye korktu, gene Sustu; ve o susu - yor, prens susuyordu. Şimdi de, Sakallı Vasfinin, kafası omuzunda bir mesele oldu: o Başını SOLDAN SAGA VE YUKARDAN AŞAĞI : 1— Bostan (3). Yemin (3). (2). 2— Nota (2). Büyük (3). 3 — Meyan (3). Nota (3). Bir hece (2). 4— Nota (2). Içine mektup konur (8. | 5—Tekdir (4). Bir hece (2) Nota (2. 6 —Bir denizimiz (3). Nota (2). 7 —Kocasız kalan kadın (3). Ra- bıt edatı (2). Beygir (2) 8— Trabzonlu (3). Nota (2). Yap- mak (3). 9 — Ab (2), Lâkin (3). Köpek (2). 10 — Bir renk (3). Bağışlama (2). Lâhım (2). 11 — Lâkırdı (3). nidası (2). DUNKU BULMACAMIZIN HALLI 1 — Gece (4). Sarı (4). | 2 — Ekin (4). Riayet (6). 3 — Ciciga (5). 4 — Enin (4). Maraz (5). 5 — En (2). At (2). 6 — Tramvay (7). Ek (2). 7 — Yakm (5), 8 — Safra (5). 9 — Ay (2). At 12). Islak (5). 10 — Re (2). En (1). Ast (3) 11 — Ttr (3). Ok (2) Ikiz (4). Lokantalarda, gazinolarda ve sinemalarda menba su şişelerinin garsonlar tarafından açılmasına müsaade etmeyiniz. Şişelere başka sular dolduruyorlar ve kolayca parmakla açılabilecek kullanılmış kapsülü şişe ağızlarma takıyorlar. Halbuki hakiki Menba suları kap- Sülleri anahtarsız açılması kabil değildir. Kocataş, Taşdelen ve Hünkâ Suları idaresi Nota Ced (3). Uzak| Borsa ve Osmanlı Bankası Ko- miserliğinden: Trabzon Elektrik Türk Anonim Şirketine aid hisse se- Kama e a yi şey vardır ki ufak nedleri Maliye Vekâletinin iş'arı üzerine Borsa Kotun- İ20: Komser; 2: Macide — Hayır, karnım büyüme-İra çok dik bulup yana çarpıtıyor her | N TAL FAYDALI BİLGİLER Ne ür RR a a Bugünkü Program istanbul 18,— Opera musikisi (plâk), 19— Ha berler. 19,15 Hafif musiki ve sigan musiki- 45 (plâk). 205 Halk dans havaları (plâk). 20,30 Stüdyo orkestraları. 21,30 Son haber- ler, Saat 22 den sonra Anadolu afansnm Gazetelere mahsur havadis | servisi verile- cektir. Ankara: 12,30 Plâk yayımı 19,30 Tayyareci konuşuyor, yayımı, 20.10 Karpiç Şi amdan nakil 20.30 Ajans haberleri Karpiç Şehir lokantasından nakil, BUKREŞ 18,15: Plük; şarkılarından ve Ajans haberler 50 Hafif Tokan'a 20:40 19, htelif milletlerin 2 even'in Kren » 22.08: Şarkılar; 2248: Küçük radyo orkestrası; 24: Gece konseri, RŞOVA 18,20: Keman musiki ; mer; 22,55: konseri 7 22: Şopen'in Şarkılar; 23,45: Muhtelif eserlerin: Dans müsi- VIYANA 20,30: Johann OVilhelm Gangiberger'in 50 vacı doğum yılı dönümü münasebetile n 22; Büyük musiki salonundan na Caz; 24,05: Hafif musiki; 1 Viyana musikisi. BUDAPEŞTE yi, Vagner, Besihoven); musikisi; 24,10: Caz, İ MOSKOVA 18,0: Dinleyicilerin İstediklerine © göre Yabancı dillerle neşriyat Kısa Dalgalar Berlin Çalışma sastleri: Sant 1045 — 1420 ; 1 Tem ve Sİ, 45 m Saat 15.00 — 1835: 31,38 m Sant 19 — 2335; 23, 49 m ve “sm 116.88 Gösterilen . S5m Sist 1y1$ — 7350 » Oönterilen 2 veya L posta 19.60m 25, S3 m. Si, 55 ve 49 10 m. Sinemalar, Tiyatrolar * TEPEBAŞI ANFİ TİYATROSU Bu akşam saat 20,30 da (Bir Kavuk Devrildi), tarihi komedi 4 perde. Ya- zan Müsahip zade Celâl, Z TİYATROSU ; Saat 21 de Manyatizma, Bpiri- tzma, Fakitizm ve İpnotizma nuran Birinci program bir müddet daha devam edecektir. TAN : (Seven Kad) (Roberta). MELEK : Yarm Melodi) ve (Monte 0) ELHANRA: (Aşktan Kaçılmaz). Ya. şam (Adalar Şarkısı) ve (Sevda Ge desi). İPEK : (Sarışım Karmen), cumadan dan itibaren (Kle-Klo) ve (Kaplan ), Cumartesi: m (Broadvay ) SARAY : (Zevk Gecesi). ALEMDAR : (Köniksmark) ve (Su- zan Banyoda). MİLLİ : (Sevmek Yasak Mi) ve (Ö lüm Kasırgası) HİLAL : (Köniksmark) ve lar Adası AZAK : (Spor ve Gençlik), (Sürüsüne Bereket). KADIKÖY SÜREYYA Arslan» Otele), (Ayk Bando- su). USKUDAR HALE: (Kafeste Aşk). Davetler, Toplantılar Eminönü Halkevinden £ 22.5.936 Cumn günü saat 18 de Evimirin Cağaloğlundaki Merkez salonunda Profe #ör Dr. Küzmm İsmail tarafından (İzmirli Dr. Mustafa Enver merhumun hayatı) hakkında bir konferans verilecektir. Kon- ferans herkese açıktır. Hastane Telefonları Çerrahpaşa hastanesi Gureba hastanesi Yenibahçe © 23017 Haseki kadınlar hastanesi 24553 Zeynep Kâmil hastanesi Üsküdar 60179 Kuduz hastanesi Çapa 22143 Beyoğlu Zükür hastanesi 43341 Gülhane hastanesi Gülhane 20510 Haydarpaşa Nümüne baslanesi | 60107 Etfal hastanesi Şişli 42426 Bakırköy Akıl hastanesi 16.60 Şark Demiryolları Sirkeci 23079 Devler Demiryolları Haydarpaşa 42145 21693 dan çıkarılmıştır. (2751) a el ii | Müphem BiR AN IÇINDE... Hikâyelerden Mademki kim olduğunuzu bilmiyo- rum, zevkleriniz, tercihleriniz hak- kında bir fikrim yok, size ipsiz, sep- sız bir hikâye anlatacağım. Sahi ol- duğunu bilmiyorum, fakat yaşanmış olduğuna eminim, Bazan öyle zamanlar olur ki insan- da pek olacağı lar size sokulmak kabil değildir. Si. , bakışlarmda alda Yayışlar görür, lâkırdılarında yalancılık sezersiniz. Bütün hareket- erinin altında sizden sakladığı bir y vardır, hiçbirşey, hattâ dizleri: oturması bile sizi bu kanaattan azgeçiremez; d bir cehennem ve hayat hıyanetten ibarettir. Asa- bi bir mizacın ağır perdesi arkasma çekilmekte ısrar ederiz. Dolaşıyordum. Camekânlarda “No- «l baba” vardı. Gözlerim pamuk sa- kalıda pırıldayan naftalin kristalle- rine her tesadüf (ettikçe, soğuk bir duşun kırbacı sırtımda şaklıyor, arm dönemeçlerde çıkar, dıkları hırem gıcırtıları arıyordum. (Çivi çiviyi söker.) Oğle oldu. Çocuklar mekteplerden fırladılar; sokaklar doldu. Se fer bir an durdu. Mektepte başladık- ları bir kavgayı sokakta halletmek için döğüşen İki k az kalem bir otomobil altında kalıyordu. Son- ra sükünet. Çöcüklar oyü: önlerinde toplan İburunlarını camekânlara rak, ellerinin terslörile taze nefesle- İrinin yaptığı buğuları silerek, par- makları ağızlarda, kürşun askerle- , tahta atları seyrediyorlardı. Bu kümelerin arkalarma birçok İda adam birikmiş, küçük başların üzerlerinden oplarda seyrediyorlar. Bunlar fakir aile babaları, uşaklar, işsizler ve yankesicilerdi Istiklâl caddesinin sol tarafını ta- kip ediyordum. Büyük motörlü oto- mobiller yürüyüşümün aksi istika- mette gidiyorlardı. Bir fizik hadisesi karşısında olmaklığıma rağmen, oto- mobillerin süratleri aleyhine yürü- mek beni yoruyordu.Geri döndüm. haniki cereyanı takibe başaldım Önü me bir kahve cıktı, girecektim, bir kadm sokuldu. Şişman ve yaşlıca bir kadın, Bir zarf uzattı; aldım. Hiç de beni hayrete düşürmiyen bir soğuk- kanlılıkla açtım. Çünkü yorgunlu- ğum onları izhara mâni oluyordu. Zarftan, ağzmda mavi mektup t şıyan beyaz bir güvercin başlıklı bir kâğıt çık sanda asabi bir kadın eliyle karalan- mış tanımadığım bir yazı vardı. Bir hizmetçi yahut bir sütnineye benzi- İyen kadm, birkaç adım ilerde dur- muştu. Eliyle kendisini takip etme- almadan yürümeğe başladı. O aralık zarftan bir koku yükselmeseydi onu takipte tereddüt edecektim. Yokuş aşağı Inmeğe başladık. Ka- ların sağrıları gibi kalm bacaklarda nihayetlenen kalçaları inip kalkıyor, bazan ona yaklaştıkça daha ziyade İbüyüyordu. Vücudu, hakikatte yoku- İsa mail olmasma o rağmen, tazyik amut durmak için havaya, ye dayanıyordu. Tıpkı suda karıl- İ mış değnek gibi, Yan sokuklardan sokaklardı; güneşin zevalde olması- ha rağmen, aralık kapılı, içlerinden tahtakurusu kokusunun permanga- natla mahlulleştiği bir koku negre- ilen evlerin sit katlarında, rütubetli ve küflü karanlıkları delmeğe çalı- şan sarımtrak ziyalı, üstleri terbiye- siz sineklerin pisliklerile noktalanmış ampuller yanıyordu. Bir köşeye atılmış yemek artı! sıcak bir midenin hasretini çekiyor- lardı.Fakat bunlar o kadar çürümüş ve kokmuşlardı ki, cinsleri en müte- hassıs baytarlar tarafından bile ta- yin edilemiyecek Okadar kırma kö- pekler, başlarını hiçkırıklarla çevi- riyorlardı. Su birikintilerinin etrafıma toplan- mış, karmları şişmiş renkli pazen entarilerinin örtemediği bacaklar a- rasından birer barsak kırıntısı sar- İkan erkek çocuklar, ot saçları şa - İkaklarma yapışmış, çipil gözlü şaşı ikiz çocuklarım üstlerine çamurlar Jatıyorlardı. Kapı eşiklerinde haya- sız birer vaziyette çömelmişellerile arasıra sarkan memelerini okaldıra- rak dizlerindeki piçlerini sal- lıyan kadınlar, çocuklarının kırmızı, bir sene evvelki dostlarmdan biri: tek heceli sesler, kelimelerle hırlaşı- yorlardı. Bizim kadın, buralara alışık adım- larla yürüyordu. Nihayet bir bodrum kapısını İşaret etti. Yürüdüm, kapıyı ittim. Önce İki aydınlık noktadan mİ işaret etti, ve muvafakatimi bile| dın önden gidiyor, bir top çeken at-| “ birisine saptık, Çok karanlık ve pis| cerahatli yaralarla dolu yüzlerinde, ne bir müşabehet arıyorlar; çatlak, | —— 9 —— v “ Fikret âDiL —- başkâ Bir şey göremedim kalm, baytltıcı bir düm. tr. Ortada daha kalm tunu beliriyordu, bir kobra yılanı de- nilebilirdi. Bodöwmu | kapıdan dum imalar göründü. Kuyur ki | de sesin boş- luğu ve kuruluğu İle ipnotize olarak kapıyı kapadım, Burası küçük ve dört köse rı takip eden pey- bir İbiribirlerine dayan orlardı. O kadar ki içle si kalksa, yahut komşusuna bir omuz İvursa hepsi birden iskambil kâğrt rı gibi devrilecek zannediliyordu. Bu mahzun yerde tanilâlı bir çırak ayakta duruyor, we bütün bu mumyalara i ki “kabağı” veriyordu. Ac İgilenin marpucunu - bu bir ka bir emzik iştihe ağızlarına ali- İyorlar ve o kadar derin bir nefes çe- kiyorlardı ki, içlerindeki d nak için sarfi uzuu bir hasretten yalnız kırmızı ımlar nar- yle tikleri zamanda, sonra birleşen iki genç ve tecrübesiz âşık birkaç de- İfa kucaklaşabilirlerdi. Ayakta ber-seetum. Çırak sıraste ni bitirdikten sonra geldi, bir san: y: getirdi, avucunu açarak bekle Ufak param olmadığı için bir lira luzattım. Gitti, Deminki nargile ile “ İdöndü. Önce kendisi Bana uzattı. iğrenme: ğerlerimin bütün k Sonra ne oldu yüdü, büyüdü. Gi rini kaybettiler,kulaklarımda kalbim gümbürdemeğe başladı, alt trak diye kuru bir sesle düştü tim. Dumanl ıplandı, meçhul a bir deniz kızı İsektine girdi: ğ da- İrmi sarahatle görüyordum. İbaşka ( teferruatı (o seçemiyordun a... sonra hiç! * Mektubu kadına iade ettim. Aradi- ğı adamın ben olmadığımı söyledim. Kadın uzuklaşt-. Ben de kahveye rip bir narg dim. Fikret ADİL KUÇUK İLANLAR | 80 - 100 lira irad getiren piyasa- nım işlek yerinde dükkân veyahut Ayaspaşa, Cihangir. o Kabasakal'da denizi gayet iyi gören ve önü kapan- mayacak kâğir bina arıyorum. Fia- tı, mevkii, geliri, vergisi hakkında tafsilâtı mektupla TAN gazetesinde Işıkbay rumuzuna mürucaat, 3668 DOKTOR Kemaı N. imre CİLT VE ZÜHREVİ HASTALIKLAR MUTEHASSISI Adres: Beyoğlu İstiklâl caddesi Rumeli Han No. 16 Hergün öğleden sonra hastala. rmı kabul eder. Telefon: 40153 ZAYI — 2982.Numerolu arabacı eh- İliyetnamemi zayi ettim yenisini çıka- | racağımdan hükmü yoktur. Kima ! Felek