TAN Deyli Telegraf'ın bir kehaneti zır de bakacağız ki gelecek sene bir gün Almanlar Avusturyaya girmişler,, Ve Avusturya halkı tarafından sevinç ve alkışla karşılanmışlardır Daily Telegraph'dan: İngiliz Say- lavı Duncan Sanciys yazıyor: “Bu sabah erkenden bir Alman aike ri kıt'ası Avusturya hududuna dahil oldu. Alman kuvvetleri hiçbir muka- vemete maruz kalmadılar, Halk onla- rı alkışlarla karşıladı...” Avrupa devlet adamlari istikbali Bazarı itibara almayı öğrenmezlerse gelecek sene bir gün gazetelerde bu satırları okuyacağız. Son zamanlarda birçoklarmız Ren mmtakasının ilelebet #skerlikten tec - rid edilemiyeceğine, ve Alman ege menliğinin bu son bağmı ortadan kal- dırmak zamanı geldiğine inantyorduk. Fakat muarızlarımız itiraz ederek, Re bi askerlikten tecrid etmek taahhü- dünün Lokarnocular elinde son koz ol duğunu iddia ediyorlar, ve bu son ko- zan istikbalde Almanyadan bazı imti yazlar temin etmek için kullandabile- ceğini söliyorlardı. Fakat hali hazırda içinde bulundu- Fumuz müşkül vaziyet eski yanlışt- mızın tekerrür etmesine müsaade et- tiğimizi - yani son kozdan istifade etmekten çekindiğimizi gösteriyor. Versay muahedesinin ya- rattığı müşküller Ren meselesi Versay muahedesinin doğurduğu Alman meseleleri zinciri - nin orta boğumudur. Hali hazırdaki siyasi buhran bundan evvelki siyasi buhranlar gibi, yani - harp borçları ve Alman silâhlanması meseleleri gibi sabık müttefikler böyle bir vaziyet karşısmda ne gibi hareket edecekle- rini karşılaştırmadan gelmiştir. Yani sabrk müttefikler bir emri vaki kar - şismda kalmışlardır. Bu emri vaki ne- ticesi yapılan müzakereler esasta gok akıllıca ve realist anlaşmalara, mün - cer olacağa benzemekle beraber, ar- smlusal bir taahhüdün bu suretle ih- il edilmesi beynelmilel kanunların salâhiyetini arttırmış değil, bilâkis bunlarm hükümsüz addedilmesine bir vesile olmuştur. Şimdi iki taraflı bir mesele karşı - sındayız: Hem arsrulusal kanunların kolayca ve tecziye edilmeden bozula - miyacağnı göstermek mec buriyetindeyiz ; hem de değiş #ne zamanımın geldiğine inandığımız bir muahedeye riayet edilmediği için bir harp çıkmasının önüne geçmeye mecburuz. Şimdilik bu buhranı sade- ce bu İki dar bakımdan görmeye kal- kışırsak her cihetçe meranuniyetbahş bir netice elde edilmesinin İmkânsız olduğunu görüyoruz. Elzem olan sey rik sebeplerini izale edecek, ve bül. tin Avrupaya şamil olacak bir uzlağ- ma elde etmektir. Ufukta birçok yeni müşküllerin be- lirdiğini görüyoruz: Avusturya, Me- mel, Danzig ve Leh koridoru mesele- leri. Coğrafi durumun âşikâr olan #art ve sebeplerinden dolayı sömürge meselesi Ren meselesi gibi ani olarak potlak veremez, Fakat diğer taraftan Memel, Danzig ve Avusturya mesele- lerinin halli tehir edilemez. Bu mese- leleri mevzubahs etmemekte israr €- dersek günün birinde Avusturya ile başlıyarak hiç İstemediğimiz bir ge- kilde kelledileceklerdir. Harbi umumi nihayetinden beri A- vusturya, Avusturya - Macaristan İm Paratorluğunun parçalanmasını in - tac ettiği ökonomik müşküller içinde gırpınmaktadır. Bu Imparatorlük al - tmda muhtelif millet ve toprakların toplanması yalnız bir hanedan altm - da bir devlet tesisinin neticesi değil- di. Avusturya - Macaristan İmpara - torluğu Habsburglar hâkimiyetinden daha başka bir şey ifade ediyordu: İmparatorluk Tuna havzası halkmın mütemmim ökohomik istifadelerinin siyasi bir tecellisi idi. İki milyonu Viyanada yaşıyan altı milyonluk nüfusu ile smaf merkezle - rinden ve Macaristanın miinbit ovala- rmdan ayrılan küçük Avusturya bu-- gün müstakil bir hayat sürecek vazi - yette değildir. 1931 senesinde bü müşkül hallet- mek kaygusile Avusturya Almanya i- le bir gümrük biri uda getirmek istedi. Fakat Lahey Divanmım ekseri- yeti bu hareketin gayri kanuni oldu- ğunu ilân etti, O zamandanberi bazı Orta Avrupa devlelerinin Avusturyaya yeni esaslı sma! mamultâma gümrük kolaylıkla ri göstermeleri için bazı ufak tefek teşebbüsler yapılâr . Pakat 1932 de Stresada toplanan Tuna Mesaili Konferansı Avusturya - sın bu hususta komşularından yar - 4m beklememesi icab ettiğini gös - berdi, Şuşnig, Federaİ Mecliste #skerliğin tesis edildiği gün nutkunu söylüyor Bu şartlar altmda Avusturya efkâ- rı umumiyesinin Viyananın mukadde- ratını Berlinin ellerine teslime pek is- tekli olmamakla beraber Pan-germa- nist fikirlere saplandı. Nasyonal! - Sosyalizmin Almanyada devleti eline alması ile Avusturya İs - tiklâli tehlikeye düştü. Bertindeki as- keri çevenler siyasi ve sevkilenyşt se- beplerden dolayı Avusturya ile birleş- meyi pek hoş görmedikleri halde A - vusturyalı olan Hitler bütün Alman- ları Almam bayrağı altında birleşme. lerini elzem"görmektedir, Avusturya milli hissi yoktur Birçok memleketlerde ökonemik meseleler ikinci plânda gelir, ve esaş olarak siyasi telâkkiler nazarı itibara almır. Ökonomik telâkkilere siyasi meflumlarm altedilmesi büyük bir va tanperverlik galeyanmın mimaneatı ile karşılaşır. Fakat Avusturyada va- ziyet böyle değildir. Avusturya milli hissi yoktur. Harp sonundaki ihtii*1i- le Krallık yok edilince Avusturya mil. liyetperverliği krallıkla beraber orta» dan kalittı. Dahildeki kargaşalık ve parti kav- galarından bıkan efkârı umumiye ya- vaş yavaş Habeburgların tahta inde- sini iltizam etmeye başladı. Kanaat- lar şu merkezdedir ki Habeburgları indesi bir Avusturya milli ittihat hisei doğuracak ve bu suretle gittikçe kuv- vetlenen Almanya ile birlesme arzula- rma mani olacak yegâne çaredir. Küçük Antlaşmanın tehdidi Son aylar zerimda Avusturya hü- kümeti Habsburgların fade siyasetini | açıktan açığa tasvib etmeye başladı. Arazilerinin bütün veya kısmı küllisi bir zamanlar Avusturya - Macaristan Imparatorluğunun idaresinde olan Küçük Andlaşma devletleri Viyanada tekrar bir Habsburgun saltanat sür - mesini istiklâlleri için tehlikeli gör - düler, Viyana hükümetine birçok pro- testolar yağdırdıkları gibi istilâ teh- ditlerinde de bulundular. Avusturya hükümeti alelacele teminat verdi ve megele tehlikeli bir meşkükiyete bü- ründü. Böylece ökonomik mişküller içinde boğulan ve milliyet hissini kaybeden Avusturyanın Almanya tarafından il- hakı pek kolay olacaktır. m Birçok kereler İngiliz mehafili A - vusturya istiklâlinin korunmasından İngilterenin alâkadar olduğunu beyan etmiştir. Fakat Küçük Andlaşma Al- man İlhakına mumanaat etmezse bu hususta İngilterenin tavassutu para etmiyecektir. Fakat Küçük Andlaşma Avusturya ya ile öknomik teşriki mesai etmeye razı olduğu takdirde ve Habsburla- rın iadesine razı olduğu takdirde İn - gilterenin Fransa ile birleşik surette A: Tturya istiklâlini koruması şüp- hesiz Avusturya istiklâlinin Almanya karşısında teminine yarayacaktır. Göçmen nakli hazırlığı Bu yıl Romanyadan getirilecek 0- lan göğmenlerin nakli için dün Deniz Ticaret müdürlüğünde Kalkavan za- deler ve Vapurculuk - Şirketi ile bir mukavele imzalamıştır. Mukaveleye nazaran Kalkavanza- delerin Nâzım ve Hisar isimli vapur- ları bu yıl içinde 15 bin göçmen ge- tireceklerdir. Bu iş için gönderilecek ilk vapurun hareketi Sağlık Vekâle- tinin gösterdiği lüzum üzerine tehir edilmiştir. Mukavelede nakil ücretleri müm- kün olduğu miktarda tenzil edilerek asgari bir hadde indirilmiştir. bedenen ve ruhen yorgunsanız ve bundan dolayı tam verimle çalişa: yorsamaş işlerinizin! iyi gitmesini nasil isteyel firsiniz) Unütmayınızkl birkaç gecelik uykusuzluk sizi bu hale sokabilir, Bromural -Knoli- #inirlert yatıştırır, uykuyu getirir, zararsız, tesiri hoş we emniyetli bir ilâç up © irlerinizin sükümund çok kisa bir zamanda iade ve bu sâyede sizi yeniden dinçleştirecek olan uyktmuzu temin eder, 18 ve 38 kreprlmeyi hadi öp berde ecsaneler de reçete de salik. Knoll A-G, kimyevi maddeler fabrikaları, Ludwigshafen #iRhin, SAĞLIK ÖĞÜTLERİ İni enden Telkin nedir ? Geçen gün burada yazdığım elde çıkan siğiller yazısı üzerine iki mek- tup aldım: Biri Tirede saym bir doktordan; telkinin nasıl tesir etti- ğini benden soruyor. Ancak sağlık- larma meraklı, fakat sağlık kaidele- tini bilmiyen okuyucular için yazdı- ğım buöğütleri bir doktorun okuma- sı yazılarım için fazla bir şereftir Bu büyük şerefe karşılık doktorun örzüsunu yerine getirmek bir vazife olduğunu bilmekle beraber, telkinin nasıl tesir ettiği gibi bir mevzuun burası yeri olmadığından kendisin. den özür diliyorum. Zaten öteki mektuba vereceğim cevabım bir kısmı doktorun sorusuna da cevap olacaktır. Doktor olmıyan bu okuyucu da “Telkin nedir?” diye soruyor. Telkinin en eski şekli, bildiğiniz üfürükçülüktür. İnsanlar daha ipti- eyken hastalıkların me- anlıyamadıklarından iyilik getiren periler gibi, fenalık ve hastalık veren birtakım cinlerin bu- Tunduğunu uydurmuşlar ve kendile- rinin uydurdukları bu şeylere derin kanaat getirmişlerdi. Yine iptidai halde fakat açık gözlü birtakım adamlar bu kanaatten istifade ode- rek hastalık cinlerini efsunlarla, tl sımlarla, miskalaria kovmak üzere üfürükçülüğü icat ettiler, Pek ipti- dai haldeki insanların icadı olan üfü- rükçülüğün sonradan medeniyet 2a- manlarında da nasıl devam ettiğini bilirsiniz, Ufürüğün tesiri herkesin kendi kanaatine dayanır. Bir insan gözile İ görmediği, elile tutmadığı şeylerden başka, hastalık verecek bir kudret bulunduğuna inanırsa, Üfürükçünün afsunla yahut duayla hastalığı İyi edeceğine de inanır, Hastalık kökün- den geçmese bile onun alâmetlerin- İden bazıları — hastanın kendi kans- atinin tesirile — kaybolabilir. He kimlerin üfürükçülüğe telkin deme- lerine sebep, üfüren kimsenin hasta- ya üfürükle iyi olacağı fikrini telkin etmesindendir. Üfürükcülerin saf fikirli adamlar üzerinde yaptıkları tesirlerin kuvve- tini gören ve bu tesirin üfürükten değil, bir fikir telkin edilmesinden ileri geldiğini anlıyan bazı hekimler telkin usulünü hekimlikte de bir te- davi vasrtası olarak kullanmağı dü- şinmüşlerdir. Bu hekimlerden kimisi — en ziya- de sinir hastalıklarında hastayi ipnotizma İle uyutarak uyku içinde iyi olmak fikrini telkin ederlerdi. Ki- misi de hiç uyutmadan hastaya $a- dece iyi olmasını emreder ve hasta iyi olurdu, Bazlarıda yalandan ameliyat yaparlar, yahut ekmek içi gibi yalandan ilâçlar vererek basta- larm böylelikle iyi olacağını telkin İ ederlerdi. Telkinin hangi şekli olursa olsun, telkin nasıl tesir ederse etsin onu hiçbir hastalıkta, ginir hastalıkların. da bile, kullanmak iyi bir şey olma- dığı goktanberi anlaşılmıştır. Bu va- srta ile herhangi bir hastalığın iyi olması için ilkin hastenm ne oldu- gunu bilmediği, tesirini anlamadığı bir geye inanması lâzimgelir. Buda zaten az çok zayıf fikirli olmağa de- âlet eder. Telkin ise bu hali daha J artırır. Telkinle bir hastayı iyi et- mek onu az çök aldatmak demektir. Kendilerini bilen, hekimliğin üfü- rükçülükten başka bir şey olduğunu iyice anlıyan hekimler telkini hiçbir sekilde kullanmak istemezler. Şimdi- ki hekimlikte hastayı kendisinin iyi- liği için bile aldatmak yoktur. Has- taya hastalığınm sebebi, bu sebebin hastalığı nasıl hâsıl ettiği anlatılır. Hattâ sebebi bulmak için kendisinin yardımı bile istenilir, Hastalığa kar- şi yapılacak tedbirlerin neden iyi ge- lecekleri, nasıl tesir edecekleri ken- disine izah edilir. Bu da belki filozo- fi bakımından yine bir telkindir. Fa- kat bu türlü telkin fikri zayıflat- maz. Bilâkis kuvvetlendirir. Lokman HEKİM | | Maarif Ortamektep muallim- liği için imtihan Dört, beş ve altr sene evvel Mual- lim mekteplerinden mezun olanların imtihana tâbi tutularak muvaffak ol- dukları takdirde orta mektep mualli- ni olmaları Maarif Vekâletince ka- rarlaştırılmıştır. Lise mezunların da bu yolda vâ- Bugünün pılmasını ve bir İpotek Bani Bina kıymetlerindeki düşük! hakiki sebepleri 15 036 —2 meselesi “ : nelerdir ? Bir maliye mütehassısı imar işinin teknik usullerle w kası kurulmasını teklif edi Emlâk kıymetinin vasati olarak yarı yarıya düştüğü hakkında Af yon Saylavı Berç Türkerin Kamu- taya bir sual takriri verdiği malim- dur, Bu takdirde saylav, Ankara İ milstesna, Istanbul ve İzmir gibi bü- yük şehirlerde emlâk ve akar kıymet» İlerihin her gün biraz daha tenezzül İettiğini söylemiştir. Emlâk Banka- İsma, Emniyet Sandığına ve diğer müesseselere ipotek edilen emlâkin vâdesinde borcun ödenmemesi yü- zünden, satılığa çıkarılarak mali buh ran dolayısile ucuza verilmesi, bu kıymet tenezzülünün sebepleri ara- sında görülmektedir. Berç Türker, bundan başka, Maliys o Vekâletinin #iksik emvali metruke ve milliyeye ait emlâk ve araziyi de satışa çikar- masinm fiyat düşüşlerinde âmil ol duğunu İleri sürmüştür. Istanbulda yapılan tetkikler, mes- ken olarak kullanılacak bina inşaa- tınm seneden seneye düştüğünü, fa- kat kâr maksadile ve kazanç fikrile linşa edilmekte olan apartınanlarm İher gün biraz daha aritığmı göster. imiştir. Şehirde ne kadar bina var? Şehrimizde ikamet içiri kullanılan 95526 Ve sair maksatia kurulan 39918 bina vardır. Bunların toptan İyektinu 135444 tür. İddia edildiğine göre, bü binaların kıymeti yarı yarı- ya düşmüş ve çoğunun da balen ivo- tekli olduğu anlaşılmıştır. Beyoğlun- da ve bilhassa Taksim cihetinde s6- kiz, on senedenberi hummalı bir a- partman inşaatı görülmektedir. Ka- zanç gayesile kurulan bu apartman- larm satışı her sene oldukca fazla bir nisbet içinde artmıştır Burlü şu rakamlarla tesbit mümkündür: Yal nız Beyoğlu kazası içinde da 9, 927 de 32, 928 de 60, 929 da #3, 990 Ma 104, 931 de 199, 932 de 210, 983 te de 260 apartman yapılmıştır. Ru apartmanların en küçüğü üç katlı ve hemen hepsi borçla yapılmış kazanç binalarıdır. Yekünü milyonlari tutan bu inşaat karşılığı, buhran ve para kıtlığı yüzünden, senelerce ödene- memiş, ipotekle para alan mal $sa- hipleri müşkil ve içinden çıkılmaz vaziyete düşmüşlerdir. Emniyet sandığının ipotekli emlâk mukabili halka verdiği para 928 te 5.214.462, 920 da 7.046.576, 980 da 7.549.856. 931 de 7.722.573 ve 932 de 212.582 liradır. İleri sürüldüğüne göre, ipotek borçlarmın temini tes- viyesi maksadile yapılan — satışlar, hem mülklerin kıymetini düşürmüş, hem de milli servetin tedavülden kal. masile neticelenmiştir. Kıymetlerdeki bu #tenezzü- lün sebepleri Bina kiymetlerindeki bu mühim tenezzülün sebepleri hakkında emlâk işlerile uğraşan bir komisyoncu di- yor ki: “ — İstanbulda mevcut emlâkin yüzde 75 i, Emlâk Bankasma, Va- kıf Paralâr idaresine, Emniyet San- dığına ve devletten ruhsatir faizcile- re ipoteklidir. Taksimde görülen a- partmanların yarısından fazlası da bu meyandadır. Bir sermayedar, kazanç maksadile ve10 bin Jira kadar tutan bir sermaye ile 30 bin-liralık apartman inşasma başlıyor. Daha binanm . ikinci katı bitmeden mal sahibi, Emniyet San- dığmdan, Vakıf Paralar İdaresinden yahut hususi istikraz müesseselerin- den para alıyor ve borçlanıyor. Bu- gün, bir borcun faizi bütün masari- file birlikte senede yüzde 12 yi bulur. dan alacağı varidat yüzde 8-9 gibi küçük bir temettüü geçmiyor. Sene- ki müracaatları tetkik olunmaktadır. | * Darüşşefakaya sit bazı arsaların İ Çarşambada yapılmakta olan parka ilâvesi muvafık görülmüştür. Bu ar- saların yerine Darüşşefakaya işlek olmayan ve yangın yerinde bulunan bir yol terkedilecektir. * Başmuallimlerle | müfettişlerin müterakim makam tahsisatlarından üçer aylığı yakında verilecektir. * Çocuk Esirgeme Kurumu 23 Ni- sanda açacağı kütüphanenin eksikle- rini tamamlamakla meşguldür. Kü- tüphaneye yedi yüz cilt çocuk kitabi temin edilmiştir. Tlk mektep talebele- ri buraya grup halinde ve ders sâat- leri haricinde geleceklerdir. Kendile. rine ayrıca, birer bardak sıcak sütle gevrek ikram edilecektir. lerin yükü ve temettlün miyecek kadar az oluşu 3 borç çoğalıyor, sermaye derken koca apartmanın kaldırılamaz oluyor. Emniyet Sandığı ve Vakıf Direktörlüğünün ellerinde birçok emlâk vardır. Bunlar © kanunlara göre, meselâ, 3 bin lik mala 2 bin Hira ikraz edilmesi züinden elde kalmış, satılamamı! Binsenaleyh ikraz yapan mü ler, ipotek bedellerini veren mü yi bulduktan sonra mülkü elden karmışlar, $ bin liraya yapılan 1500 e, 30 bin liralık apartmanı bin liraya vermiye başlamış! Bu umumi kıymetin tenezzülünü cip olan sebeplerin başında gelir Bundan başka, düşünülecek talardan birisi de şudur: Bir tireceği varidatla mukayese Bir apartman sahibinin kâr eti apartman dairelerinin tamamen tulmuş olmasile kabildir. Bugün; yoğlu ve İstanbul tarafında ri tamamen işgal edilmiş bir aj man bulmak mümkün değildir. kü, halk, konforlu yerlere, açık lere rağbet göstermektedir. İşt€ yüzdendir ki, slelümum «) lar, tesis maliyetinden çok dul yatlarla satılmaktadır. i Şehirdeki binalar ihtiyaçtan fazla Şehirdeki binalar, ihtiyaçtan fazladır. Evvelki seneler içinde oğlunda kiralık tabelâsını gör miz apartmanların aylardanberi cı beklediği hepimizin gözü ön! dir, Ufak tefek farklarla halk, ayni sayıdadır. Evvelce dolu binaların şimdi boşalmış olmas, kın sayısında hiçbir fark bulu ğma göre,'şehirdeki İnşaatın bi, binarim çoğaldığı gösterm dir. Esasen eldeki istatistikler, ken inşaatının değil, apartman atınm arttığını isbat eder Emlâki, kıymeti düşüklüğü kurtarmak için'yegâne çare, mi İnşaatını teşvik ve apartman İtmi tatildir. Bu suretle Mili İtoprağa gömülmekten kurtarılır, ra körunmuş olur. Emlâk satışı İistikrar temin edilir, kıymet ir. Herkesi ev sahibi yapabilmek çareleri Mütehassıs maliyecilerden İde şunları söylemektedir: “.— Yurtta mesken ve dolay mar işi teknik usullerle yapı Halk zengin değildir. Fakat hi ocak sahibi olmak kararındadır. ken inşaatı için memlekette kooperatifleri kurmalıdır. Apartman inşaatı, ipoteksit tam sermaye İle başlayabilmel Bir ipotek bankası kurulması fık olur. Bu müessesenin çıka: tahviller, yurdun muhtelif rınm ufak mikyasta koyacaklari mayelerle teşekkül edecek bir sorsiyom tarafından satın alını” Konsorsiyomun piyasaya cağı emlâk karşılığı | tahvilât, yanın her tarafında rağbettedi”” Bu nevi tahvillerle emlâk alıff tımını istikrarda bulundu! mümkündür, Bir şehircinin mütalealaf! Diğer taraftan mütehassıs bif hirci fikirlerini şöyle anlatıyor” “«— Emlâk alım satımı, i ipotek işleri, üzerinde en di belediye vazifeleri içindedir. sandıklarında biriken paralar; ipotek suretile şehir dahilindeki ken inşaata tahsis olunmaldf, süretle fakir halka da ipotek V ları yapmak mümkün olabilir. Halk, şüphe yok ki, şehirde yeri arıyor. İstanbul belediyesi ifrazını VE, varlarm açılmasını müteakıp, TTaksimdeki apartmanlapa Y halk, olduğu (gibi oraya göğ, düşecek ve vaziyet, belki de kıymetlerinde ikinci bir tebeğdi tenezzüle sebep olecakiğe,,