we 19-9-935 ankara A Aİ DOST ULUSLAR Atatürk Brezilyanın Ulusal Bayramını Kutluladı Ankara, 18 A.A. — Brezilyanın ulusal bayramı dolayısile Cu- #murbaşkanı Atatürk ile doktor Getulio Vargas arasında aşağıda- ki telgraflar verişilmiştir:. S. E. Doktor Getulio Vargas Cumurbaşkanı Rio-de-Janeiro Brezilyanm ulusal bayramı münasehetile Ekselânsınıza en iç- ten tebriklerimi sunar ve şahsi sâadetiniz ile Brezilyanm bayın- dırlığı hususundaki 1ssı dileklerimin kabulün $, E, Kamâl Atatürk ü rica ederim. Kamâl Atatürk Cumurbaşkanr Ankara ei Brezilyanın ulusal bayramı münasebetiyle güzel dileklerinize teşekkür eder ve Ekselânsmızın saadet ve Türkiyenin bayındır- — mam Bayan At rihimizi bir kabile bayandan başla- yor ve Türk ulusunun sadece 400 şadırlık bir aşiretten üretiyordu. Gençlik, birkaç muharebeden top - Yanmış mahdut bil le yetiştirili - yor “ve ulusa hiçbir öğünme payı bi- rakmıyordu. Siz, Atatürk devrinin ta- rihçileri ulusal varlığımızın dayandı- İş: göğüslerimizi kabartan eski eserle rimizi meydana çıkarıyorsunuz. Kok- muş saltanat zihniyetinin ve o dev- rin mel'un bir vasfı olan muhtelif ta- assupların saklamıya çalıştığı kendi varlığımızın en lüzumlu ve öğünmi- ye değer parçaları birer birer önü- müze seriyorsunuz. Bunları gördük- çe Türk ulusu tarihsel hakiki benli; ni kavrıyor. Ve heyecandan, kıvanç- tan kalıbımıza sığamıyoruz. Ege böl gesinde yaptığımız bu son inceleme- Jer Atatürk tarihinin yürüttüğü ulu. sal hedefe doğru daha önemli adım - lar için başlangıç olacağına inanıyo- ruz. İzmirde ve Egenin göğsünde gö- vaser" edliriş aa Şilmez hazineleri bulup çıkarmanız ve bunlar Üzerinde geniş bir ihata ile yaptığımız incelemeler Türk ulusunun gerelini yükselttiği kadar her bakım- dan İzmirimizin kıymetini de artırı- yor. Yüksek heyetinize bu büyük ödevi veren eşsiz Önderimiz Atatürke ve başta Asbaşkan Bayan Afet olmak &- zere bütün heyet azasına İzmirliler mama teşekkür etmek üzere kıy- metli şarbayımızın burada bulunma- sını çok İsterdim. İstanbula dönüşünüzde Ulu Şefi- mize ilmi incelemelerinizi anlatırken İzmirlilerin yaşayan ve her zaman ya Bayacak olan büyük sevgi ve saygıla- rını da ulaştırmanızı rica € derim.,, Bâyan Afetin söylevi An m bu söylevden sonra, Türk Tarihi Araştırma Kurumu Ikin- ci Başkanı öğretmen Afet ayağa kal- karak bu söyleve irticalen aşağıdaki karşılığı vermiştir: “Bize bu akşam burada İzmirliler Je bu arada bulunmak fırsatını veren Asşarbaylığa bütün kurulumuz maraı- ba teşekkürlerimi sunarım. İzmir, bi- — çok yves karşıladı. Bütün İzmir- ilerden assa gezdiğimiz yerlerde bütün köylülerimizden gördüğümüz candan sevgi, bizi çok heyecanlandır- dı. Biz, her suretle gösterilen kolay- Uıkları unutmayız. Burada ilâve ede - rek diyeceğim ki, Genel espektö meral Kâzım Dirikin Ege nee ki gezimizde bize delâlet etmesi, ken- dileri bu muhiti çok yakından tanı - mas:'ve tarihsel eserler üzerinde etüt. ler yapmak fırsatını bulmuş olmayı i- tibarile bize çok büyük östifadeler bahşetmiştir.Kendileri için mntakala tında yapacakları işlerin en önemli bir zamanında önemli birkaç gününü bi. ze hasretmelerini teşekkürle karşıla. rıtn, Kurulumuzun, heyetimizin çok büyük ödevleri vardır. Ödevimiz bil. hassa tarih üzerinde olması İtibarile önemlidir. Biliyoruz ki, tarih her şey demektir. Her şey onun içindir. Onun içindir ki, biz tarih üzerinde yaptığı. mız tetkikler arasında bugünün tari. hini de tetkik ediyoruz. Tetkik gezi- mize ilk başladığımız yer Anafarta » lardır, Anafartalar, yirmi ydlık bir tarihtir. Arası belki çok yakındır. Fa- kat, o kadar esaslı bir tarih ve varlı ğrmızım 6 kadar ulusal bir damgası - dır. Değerli general tarafından veri - len izahat bizi çok heyecanlandırdı. Yal vaha | Yirmi yıllık tarihi bütün heyecanla- | tir, Tile yaşadık. Binlerce yıllık tarihi safe halarla dolu olan Truvaya indik. Sonra Ege bölgesinde yaptığımız tetkikler bize daha büyük medeniyet eserlerini göstermiş oldu. Bunları gö- rürken aklımdan şunlar geçiyordu. Bütün bunları yapanlar bugün üzer - lığı hakkındaki içten dileklerimin kabulünü rica ederim. Tarih Incelemeleri etin İzmirdeki Diyevi (Baş tarafı 1 incide) lerinde yaşıyan mizdir. Yani bunlarla şunu demek is- bölg yük üzerin: lışmağa ve onları meydana mamıştır. Fakat, & arsa i 2 smaşlenleat wizleri, ve medi mak ve korumak en büyük vazifedir. Bunun için en büyüğümüzden aldığı- mız direktiflerle çalışıyoruz. Bunun için büyük uzmanlara ihtiyacımız var rih üyelerimizin bepsi canla başla ça- Bugünkü rejimimizin olduğu gibi, me deni eserler tarihi artık şunun bunun, tarihi demek değil, kültür tarihimiz demektir. Dünün tarihi içinde de biz Türkü 14 şekilde tanımak istiyoruz. gi devirde olursa olsun, Türk daima kıymetli eserlerini esirgememiştir. Biz bunları nerede olursa olsun, bu - lup meydana çıkaracağız. Çıkanları ve çıkardıklarımızı saklamaya çalışa- cağız. Bunun sonucu olarak ta asıl tax caktır. Bu hususta Kurulumuzun va» zifesi hakikaten büyük ve asildir. Hü- kümetten bu hususta gördüğümüz yardım büyüktür. Bilhassa En Büyü- ğümüz ve hami şefimizin bize yaptığı yardım çok büyük ve en büyüktür. En büyüğümüzün gösterdiği izler ü- yerinde yürüyoruz. Istanbul gazete - cilerinden de rica ettiğimiz gibi, bu tarihsel eserlerin korunmasında her teşekkülün, herkesin vazilesini yerine getirmesi ve göstermesi lâzımdır. Bu- nun yapıldığını İzmirde gördük, İz - mir bu itibarla diğer bölgelere bir ör- nek olmuştur, Birkaç sene evvel Iz - mire geldiğimiz zaman burada bir şey yoktu, Bugün birçok eserleri toplan- muş görüyoruz. Hattâ bü eserlerin toplandığı: yerler dar bile gelmiştir Böyle önemli bir teşebbüs, eserleri bi. Taz daha toplamalr için bir vesile olu. yor ve memleketimizin her târafmda bu.eserler bir araya toj bizim. le beraber Avrupalılar için bir tetkik mevzuu olmuştur. İzmir diyemiyece- Bim, bütün Ege havzası bunun en i- Yisini yapıyor ve yapacaktır. Türk Tarihi Araştırma Kurumu amma ricam arkadaşlarımızın ve bu» tada bulunanların halka tarihsel eser- beni aşkımı ve bunun için yük bir hızla çalşılmasmı bal lamaktadır. İzmirden yarın ezel giz. Fakat giderken yine Ege mınta- en zengin olan bir tarih kay- sağm: Bergamayı göreceğiz. Bu da bize birçok istifadeler bahşedecek- yemen Afet söylerinin bu yerin- »bize gösterdiğiniz ko nukseverliği en büyüümüze söyle - meyi vadediyorum. Buradaki bütün arkadaşlarım namma tekrar teşekkü- rü bir vazife biliyorum... demistir. Söylev sürekli bir şekilde alkışlan- biz Türklerin cedleri- m ki, Anadolu o kadar tarihi elerle ve bu bölgeler o kadar ta- sihi eserlerle doludur ki, dünyanın hiçbir yerinde bu kadar tarih gölge- lerile ve eserlerile dolu yer yokuur. Denebilir, Ve biz bugün bu kadar bü- bir tarih ve onun Sayısız eserleri de bulunuyoruz. Memleketimiz bu kadar yüksek tarihsel eserlerle do- ludur. Dünyanın bütün eski medeni- yet eserleri bu bölgeler üzerindedir. Ve bunları bizler meydana çıkarıyo- ruz. Fakat bizler de bir taraltan ça- ğa mecburuz. Elen ve Roma devirle rinin ne denirse densin, eserleri hep buralarda yaşamış olan Türklerin me- öeniyetleri tarafından ( başarılmıştır. İsim değişikliği olabilir.Bu devir siya sal bir hâkimiyetin geçici bir devri - dir. Bizim ırkımızdan gelenlerin, ba- z'ları bazı yerlerde asıl adlarmı taşı etkikler gösteriyor medeniyet eşerlerini meydana çıkar - dır, Şunu da söylemek İsterim ki, ta- lışmaktadır. Asıl Türk tarihinin ana hatları üzerinde durmak istiyorum. bu cephede aramak Avrupanın bugü- ne kadar gösterdiği şekilden başka | dir. ir Herhan- sihimizin ana hatları meydana çıka- | Bayındırlık Bakanı Anka- raya Dönüyor Ali Çetinkaya, Niksar yo- lunda bir kaza geçirdi Niksar, 18 (Özel aytarımız bildiriyor) — Niksarın bir ge - celik misafiri Ali Çetinkaya, To kada uğurlanmıştır, Bakan, yol da bir kaza geçirmiş, bindiği o- tomobilin tekerleği fırlamıştır. Fakat, araba vaktinde durdurul- duğu için hâdise tehlikesiz at - latılmıştır, Ali Çetinkaya hareketinden önce, Erbaa ve Niksar ovaları - nın sulanması işine yardım ede ceğini, Tokat ile Turhal arası- na yeni bir dekovil döşeteceği- ni söylemiştir. Bayındırlık Bakanı, öğle ye- meğini Tokatta yedikten sonra Turhaldan trenle Ankaraya dö- necektir, Demir ağlarınm yakınların - dan geçeceğini duyan Erbaa, Niksar ve Reşadiye halkı se - vinç içindedir. —— Niksarda iki şiddetli zelzele oldu Niksar, 18 (Özel aytarımız bildiriyor) — Gece saat 14 te beş dakika ara ile iki şiddetli zelzele olmuştur. Zayiat yok - cü , Yunan Filosu Geliyor (Baş tarafı 1 incide) sını karşılayacaktır. Saat 9,30 da Yunan donanmâiı â- miralı ile donanmamız o amiral ara- sında resmi ziyaretle yapılacaktır. tak İstanbul Merkez Kom ile deniz amiral tarafından o karşılana- caktır. Rıbtımda bir ihtiram kıtası 86- lâm resmini yapacak, deniz mrzıkası Yunan ulusal ve İstiklâl çalacaktır, Yunan amicali ve maiyeti buradan otomobillere binerek saat 11,30 da hi ve Şarbâyr ve saat 12 de İstanbul ko- mutanını ziyaret edeceklerdir. Amiral saat 15,30 da Taksim Cu- muriyet anıtına bir çelenk koyacaktır. İl ve Şorbay saat 16,30 da ve İstan- bul komutanı amiral gemisine gide“ rek amirale ziyareti iade edecekler O gece saat 20 de İl ve Şarbay ta- rafından, şehir namına Yunan ami- rali şerefine bir akşam şöleni verile cektir, 21 Eylül cumartesi günü amiral ve maiyeti saat 9,30 da Deniz müzesini ve Askeri müzeyi! gezecektir. Saat 14,30 da Akay bir vapurile Heybe- liadaya gidilerek Deniz lisesi ziyaret edilecektir. Deniz hisesi direktörü bir gey ziyafeti verecektir. Dönüşte Bo- gaziçinde bir gezinti yapılacaktır. Saat 20 de donanmamız amirâli O ve amirali şerefine at lübünde bir akşam öl ni verilecektir. yi 23 Eyiil pazartesi günü amiral ve maiyeti şehri gezeceklerdir. Yunan ve Türk deniz sübayları ve eratı ars- sında ziyaretler yapılacaktır, Duyduğumuza göre gelen Yunan filosu şu gemilerdir; Elli kruvazörü, Yara, Pepstse, Pasara, Panthir, İra, gemileri ve Üç denizaltı ile İfestos muavinidir. m sn mış ve şölen sona € “ Kurum üyeleri Bergama yolunda İzmir, 18.A.A. — Öğretmen Bi donanması ine) "İ saat 11 de To) çıka © TAN yan Afetin başkanlığında ve Trakya Genel İnspel Dirik'in refakatindeki Türk tarihi tetkik kurulu Bakan: Avni Doğan © olduğu halde bu sabah saat 3 de Cumuriyet ala- nında Atatürk heykeline bir çelenk koyduktan sonra otomobillerle Ber- gamaya yollanmışlardır. Kurul Kar- #iyakada Atatürk'ün annesinin me- garmı ziyaret etmiş koymustur, Yarşarbay o Suad Uray bölgesinin bittiği kadar Kurumla birlikte gitmiş ve o- rada Kuruma hayırlı yolculuk te menni etmiş ve Atatürk'e İzmir hal- kın sonsuz saygılarının ve derin ptmış zârif bir buket sunmuştur. ve bir çelenk | bile boş bir el sevgilerinin ulaştırılmasını rica et-| S tikten sonra mevsim çiçeklerinden ya | (Tarihten önvenin karanlıkları için- Sözlük Yakında Çıkıyor Yeni Sözlükte Üç Katagori Üzerinde 8000 Kelime Var G (Baş tarafı 1 incide) kin yazı dilinde çok kullanılan arab ve ve fars kelimelerin karşılıklarını koymakla işe başlanmıştı. Sonradan bu ölçü daha genişledi ve 34 bin ke- lime yerine 7-8 bin kelimeye karşılık aramak gerekliği | görüldü. Yapılan sözler bir kere daha gözden geçirile- rek klavuza ilk şekli verildikten son- ra hazırlanan taslak (o Ankarada U- Jus'da ve ondan alma suretiyle bü- tün gazete ve dergilerde çıktı. Bu basışta herkesten önerge istendi.Bir düşüncesi olanlar önergelerini Kuru- ma gönderdiler. Bunlar toplanıp #râya konduktan sonra üçüncü bir revizyon yapıldı. Gelen önergelerden uygun görülen. ler aldı, bundafı başka Şemseddin Sami, muallim Naci ve Salahi lügat- leri taranılarak klavuza girmemiş a- rabça ve farsca sözler de katıldı. Bu son şeklini aldıktan sonra klavuz, Osmanlıca ve Türkçe olarak tam al- fabe sırasma kondu ve baskıya ve- rildi. Osmanlıcadan Türkçeye Klavuzun Osmankcadan Türkçe- ye olan kısmı basılmıştır. Çok da satışa da çıkacaktır. Türkçeden Osmanlıca olan kısmı basılmaktadır. Dil bayramına kadar bunun da s8 tışa çıkacağını umuyorum. Klavuza giren kelimelere gelince, klavuzda 7500-8000 kadar kelime vardır. Bu kelimelerle yazı ve ko- nuşma diline kaç yeni kelimenin gir- diği ezberden söylenemez. Fakat, bu 8000 kadar kelime üç kategoriye ay- nlabilir : 1.— Öteden beri söyleyip yazdığı” mız sözler. Bunlar yazı dilinde arab- ça ve farsça | karşılıklarını kullan makla dile bir şey kazandırmış olme- yorduk. Tam tersi kafamızı boş bir kalabalık ile | dolduruyorduk, güneş dediğimiz halde, şems, afitab, hurşit yazmamız ne kadar lüzumsuz ve şaşır tacı bir şeydi. Örnekleri buna göre çoğaltabilirsiniz. Demek ki birinci kategorideki sözler dile yeniden yer- leğetek Kelimeler değildir. “Herkesin i Dundası sonra da Yeni sözler 2. — Kategoride yeniden yapılan Türkçe sözler vardır. Bunlar şimdiye kadar yabancı bir sözle anlatmak 50- rağında bulunduğumuz (yüksek an- lamları söyliyebilmek (için bilinen Türk köklerine Türk ekleri katılmak yoluyle yapılamıştır. Bunların içinde az bir kısmının düşünceyi tam karş- la yahut bir zaman için ya- dırganması #itimali vardır. Fakat güvenerek diyebilirim ki, yüzde sek- sen yerindelik vardır. Şurada kullan- dığımız (zorağ), (zaruret), (yerin- delik) Çisabet) sözleri gibi içlerinde çok sevimli ve çok kolay anlaşıla- cak karşılıklar çoktur. Bu yeni yapı- lan kelimeler içinde bir takım önek- İe yapılmış sözler de vardır. Yad, yantı, as.. gibi sözlerle yapılan bu ye- ni kelimelerin Türk dilinin şivesini hiç de bozmadığını, bozmak şöyle dursun dile yeni bir tat verdiği duy- gusundayım. Türk dilinde önek ola- maz diyenlere yalnız şunu söylemek isterim ; Eski ve ilkin dillerin biç birinde önek yoktur. Hatta Hind-Avrupa dillerinin ana dili diye bilginlerin yaptıkları teorik dilde bile önek gö- rülmi inleri — öneklerin ülmiyor. Dil ri Di geri ilk pişen ynaşıp küçülm. ydana diğini eybirliği le söylerler: Türk dilinde de birleşik kelimelerden böy» le önekler çıkabilmesi çok tabiidir. Özkökten gelen kelimeler 3.— Bu , Türk diline yabancı dillerden gelmiş sanılan söz- İer vardır. Bu kategorideki sözler dil işinin en can alacak noktasıdır. Biz yabancı dillere Türk kökünden geç- tiği anlaşılan ve sonradan bayağıla- şarak dilimize geri dönen bütün ke- Ümeleri klavuza Türkçe kökünden ktörü General Kâzim| diye olduğu gibi aldık. : Bugüne ka 16 kişilik! dar indiğiniz rinde ikaz, Besl tü vü yararlağ | ölmek e eye kl Suat ve. Cumüriyet Halk Partisi | türlü bul sarsılmaz kanaat O en ve Semitik olan anakayna- enin koynunda saklıdır. Av- rupa dilcileri dilimizin tür 10 lehçelerini az ve hele &- medikleri için bu büyük hakikati gö remet » Görenleri olmuşsa gurur bunu söylemelerine eng: Dillerin ilk doğuşuna doğru ge- risingeri bakılacak olursa, tabil ses çıkarma ve sesle duygu anlatma ma- kanizmasının en çok ve en iyi Türk- ede bulunduğu görülür. de doğacak olan bu büyük hakika- Türk Dili enel sekreterin diyevi tan sırrmı ortaya çıkarmak dil dava- mızda büyük ve bütün dünyaya yay- gın bir buluş olacaktır. Bu buluş ortaya çıkınca yalnız dilimizde kul- lanılan ve şimdiye kadar yabancı dilden gelmiş sarılan sözlerin değil, bütün yabancı sarılan dillerin dahi Türkçenin zengin varlığından kayna- mış olduğu meydana çıkaçaktır. Ancak böyle bir buluş yüksek bir ökeliğin hanım verimi olabilir. Bizim dil çalışmamızın iki ayre a- macı vardır: Bir yukarda söyledi” ğim gibi yüksek ilim davasıdır. Bu- nu bütün varlığımız ve araştırma gücümüzle kovalıyoruz. Öteki daha fazla pratik bir iştir. Biz, on sekiz milyon türkü kısa zamanda okur, ya- gar ve okunduğunu (anlar bir hale getirmek istiyoruz. Bu da ancak her- kes için; yazıların herkesçe, kolaylıkla anlaşılabilecek temiz, sa- de ve alışılmış bir dil ile yazılmasına bağlıdır. İşte bilinen yahut ne demek olduğu kolayca sezilebilen sözlerin, yazı diline bol bol girmesini isteyişi- miz bundandır. Bunu yapabilirsek halkı okutma işi büyük bir kolaylık alabileceği gibi, okullarda öğretme için verilen zaman da azaltılacaktır. Klavuzun yabancı sanılan binlerce söze, alışmış Türkçe karşılık koy- ması işte bu ikinci dava içindir. Te- rimlerde ilk ve orta öğretim için yi- ne bu yolu kovalamak (gereklidir. Yüksek ilim ve ihtisas | terimleri arsıulusal gözleri (benimseyerek de kurulabilir. Ancek Türk çocuğunun henüz, başka dil öğrenmediği, yahut yeni öğrenmeğe başladığı ilk ve orta Okul kitaplarını tam enlıyabileceği dil ve terim varlığıyle yazabilmek, öğrenmeyi çok o kolaylaştıracak bü- yük bir iştir. Klavuzda ileri sürülen karşılıkların kullanılması işini biz en çok yazarlarımızdan bekleriz. Onla- rın zevkine inanıyor ve güveniyoruz. İyi romancılarımızdan bir arkadaş geçen gün: ilgi kelimesi ük günler bana çok yabancı geliyordu, şimdi ise öyle alıştım ki alâka diyemez ol dum. , gri gali Şap şli Devlet terimleri resmileşince bu akış büsbütün kuvvetlenecektir. Böyle“ likle klavuzun kısa bir zamanda ken- diliğinden içe sineceğini umarım. Yaşayan bir dil elbette evrimini ya- pacaktır. Klavuzdaki sözlerin bir ta- kımları yazarların elinde belki daha sevimli şekiller alır. Yeni yeni an- lamlar yeni kelimeler doğurur. Türk- çecilik akışı bir kere yerleştikten sonra bunun temiz, canl bir edebi yatı doğracaktır. Bu cdebiyat bize daha bir çok İp'lime verecektir. Bu- nun için klavuzla dilin tabii evrimi- ni durdurmuş olmuyacağız. Klavuzun rolü bir sözü yadırgayan fakat kar- şılığını bulamıyan yazara yardım ct- mektir. Umuduğumuz şey de az 2a- manda herkesin bu sözlere alışarak klavuza bakmak ihtiyacından kurtul masıdır. Büyük sözlük Büyük sözlüğe gelince, klavurla karşılık arama işi sona ermiş sayıla- bilir. Bundan sonra hazırlanacak şey büyük Türk sözlüğüdür. Bunun - çin geçen yıl yüz elliden farla eski | kitabın taranması işine girilmişti.Bu | taranmanın fişleri gelip toplanmak- tadır. Bu sene de yeniden taramalar verileçektir. Bir yandan da söz derle me işinin verimi sıraya konarak bir derleme dergisi hazırlanmaktadır. Klavuz basıldıktan sonra bir de ekler dergisi çıkarılacak ve bunda Türkçe söz Kurumuna yarayan ekler top- İlmi araştırmalar İlmi kısım için çalışmamıza gelin- ce, bu iş bir yandap Türkçenin en eskilerine varıncıya kadar bütün Jeh- gelerini araştırmak, öteyandan da başka dillerin etimolojilerini yapa- rak onları türkçe ile karşılaştırmak işidir. Bu sözlerden sonra bunların yeniden birleştirilmesiyle dil teori- $i ortaya çıkacaktır. Bu iki işten bi- sineisi için şimdi Pekarski'nin büyük Yakut lügatini Rusçadan tercüme ©- di) Yakutlar Sibiryanın kuzey yaşayan eski bir Türk oy- Bunların dili İran ve Arap ğil ve kültürlerinden çok uzak kal mış olduğu halde (tercümede ilerle- dikçe bir çok yıcut sözülerinde bi- zim arapça veya farsça sandığımız ke limelerin kökleri kendini göstermek- tedir. 1900 büyük sayfadan fazla 0- lan bu lügat birkaç aydanberi | bir çok elden parça a dilimize çev- rilmektedir. İşin terclime tarafı bit- meğe yaklaşmıştır. Kontrolü de ya- pıldıktan sonra bütünün yeniden de rinleştirilmesi sırası gelmiş olacaktır. FELEK BIRAKACAK MI, BIRAKMIYACAK MI ? Kim, bilirim derse yalandır. tak yan « Habeş çekişmesi, daha doğrusu Italyan - İngiliz ihtilâfınm nereye va racağını kimse kestiremez. Ne gaze- telerin yüzde yüz harp olacak diye bağırmalarına, ne de filân veya falan diplomatın sulhün bozulmıyacağı hak kındaki sözlerine kulak asmayınız. İse iki kişi bilir: Sin - yor Mı i iter Baldvin. On- ar da düşündüklerini kalabalıkta söy lemezler. Daha doğrusu kalabalıkta söyledikleri şeyler, düşündükleri de - ğildir. Birisi bana diyor ki: . — İngiliz alacağını aldı (petrol im tiyazından kinaye) artık posayı ne yapacak? Bu çeşit lâflara kahvelerde çok rastgelirsiniz. Politika dedikodu- larının tulüat fasilesi oralarda geçer. Klâsik kısmı da gazete ve konferans- larda, Amma bunların ikisi de bir yo- la çıkar. Bu münasebetle size bir küçük fık- ra yazayım: Bir işsiz güçsüz adam Atpazarın. da dolaşıyormuş. Bir köylü bir bey - gir getirmiş ve 15 liraya bir Yahu ye satmış, İşsiz güçsüz adam sade boş gezen değil, boş boğazmış ta, He men gitmiş köylüye: — Yahu ! Ne yaptm be! Aslan gibi hayvanı on beş liraya verdin. He rif seni aldattı... Köylü gülümsemiş: — Sen farkında değilsin! Hayvan topaldı. Herife soktum... Boşboğaz bu sefer hemen Yahudi. ye koşmuş: — Yazık sana be! Şu andavallı to pal beygiri sana nasıl yutturdu. Hiç topal hayvan on beş lira eder mi?. Yahudi gülümsemiş ve herifin ku- Hayvan topallıyor amma, to » pal değil, Ben baktım. Tırnağına çivi batmış. Şimdi onu ben çıkarım. To- pallığı falan kalmaz. Boşboğaz bu sefer gene köylüye koşmuş: in hayvan topal değilmiş be. Ayağıma çivi batmış. Yahudi çi- viyi çıkaracak, hayvan düzelecek... Köylü gene gülümseiiş: — Aldırma arkadaş. hn sus ben soktum. geliyor sansınlar da topal hayvanı al | smlar diye. Yoksa hayvan zatından topal... Çivi çıksa da çıkmasa da. .. Diyince, bizim boşgozen, yabudiye koşmuş: — Ben sana demedim mi bu köylü seni kazıkladı diye. Ayol, hayvan za binden topalımış. Çiviyi köylü sokmuş ki, topallık ondan geliyor sanasın da alasım. Yahudi bunu işidince ağlamaya ve 'döğünmeye ve: — Ya bu topal hayvanm bedelini kalp para ile vermeseydim, benim has lin nice olurdu... diye bağırmaya baş Ortada bir topal beygi damak leş B. FELEK 1935 Genel Nüfus Sayımı 20 ilkteşrin Pazar | Eskiden devletler ulus için de. | gil, uluslar devlet için kaidesi hâ- kim iken, devletler sayıma önem vermezlerdi. Kaziye tersine dön- düğü zamandan beri devletler sayım gibi "ulusa iyi bizmet yol- larını gösteren işlere başvurmağa başlamışlardır. Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü İ i ——— ———— pe Yakutlar gibi Sibiryanın kuzey tısında yaşayan & Çouaşlar'ın leh- gesi de çok rm ii Türe diys- lektlerinden biridir. Bu dil için As- lân Çouaş olan Aşmarin adında bir bilginin yazdığı büyük bir Rusça lügat Rusyada parça parça basi. maktadır, Fakat henüz temam olma- mıştır. Onu bekliyerek Zalatars'ki nin Küçük Çouaş lügatini Rusçadan dilimize çevirtiyoruz. Ortaya çıkan varlıklar Bunlardan sonra Kırgız ve Altaa Lehçelerinin lügatlerini de tercüme edeceğiz. Bu yollarlâ o Türk dilinin birçok bizce bilinmedik kalmış varlı- gı ortaya çıkacaktır ve öte yandan e- timoloji kolumuzda eski Yunan, La- tin, Arap, Fars dillerinin etimoloji- lerini Türkçeye olan yakınlıkları ve bağlılıkları bakımından araştırmak- tadır. Bu dil araştırmaları durmadan dinlenmeden yukarda işaret ettiğim süyük hedefe doğru sürüp gidecek- tir. Nesiller, çalışacaklar, yaşayan w- lusun yaşayan dili elbette evrimini de.sürüp götürecektir...