> TAN 16-9 935 ünya Gazetelerine Göre Hâdiseler ALMANYADA Hitler'in Le Journal'dan: Nazi kongresi Norenbergte muhte- em merasimle ve heyecanlar içinde açıldı, Hitler alkışlar arasinda kon- gre salonuna girdiği zaman muzika kendisine mahsus olan marşı çaldı. Generaller, Amiraller, Bakanlar ken- disini takip ediyordu. Hitlerin söyle- > HİTLER diği nutisin başlıca noktaları şunlar. dır — Bizi ihata eden hava pek kar şıktır. Zayıf olanların vay haline, Zi- ra neticede kuvvetli olan tarafın ser- olanı esaret altma almak ç ine hak verecektir. E arat etmekle beraber yeni esirler vü- | e getiriliyor. Sınıfları kaldırmak - Ja yeni sınıflar meydana getiriliyor. | Milletlerin arasını bulmak için çalr - | şanlar dünyayi kine boğuyorlar. Sulh ! Söylevi ittifakları, savaş usulleri ve savaş im- kânlarını tetkik ediyor. Almanyanın emniyeti anlaşmalar, paktlar, ile temin edilmiş değildir, O- mun emniyeti şeflerinin şuurlu idaresi ve milletin hakiki kuvveti ile elde e- dilmiştir. Biz ordumuz için mühim fedakârliklera katlandığımız gibi ser- bestimiz için de ona katlanmak iste- riz: Her türlü muhalefeti, nereden ge - lirse gelsin boğacağız. On beş sene süren mücadelemiz esnasında üç düş- man tanıdı! sizmi ve Parlâmento demokrasisi, ikin cisi siyasal noktasından olduğu gibi manen de zararlı olan merkez, 3 üncü sü de mânasız ve mürteci bazı burju- vazi ömilleri, Millet bu düşmanların hiç birine teslim olmıyacaktır. Partinin hıristiyanlık aleyhine mü cadeleye girişmek gibi bir niyeti yok- tur. Parti bilâkis milli bir kilise yarat mağa çalışmaktadır. Katolik ki le bir konkurdato imza ederek iki ta- râf için faydalı sürette münasebata girişmeğe teşebbüs etmiştir. Fakat gü nah çıkartma işinin siyasal bir âlet | olarak kullanmasına asla müsaade e- demez. Partinin kararları hakkında kapılmağa lüzum yoktur, Parlimen - todan siyasal papasları kovmağa mu- vaffak olduk. O zaman iktidar mev- kiinde bulunmuyorduk, Fakat bugün orada bulunuyoruz. oskovanın Bolşevik Yahudisi ye» i esnada, biz nas düşmanla mi g | ticaret mümesi şünmiyerek, oAlmanyanm serbeştisi ve saadeti ve âtimizin temini için mü cadeleye hazırlandık. Yaşasın Alman- ya! “7 — Biz daktiloluk münhalmiş; onun için geldim, Zannederim ki geç kalmadım. — Maalesef düşündüğünüz gibi değil. Hem de otuz sene geç kal- #muşsunuz?, Ne, 130. Birincisi Yahudi Mark- | | ve mantık Sovyet Rusya Dış Ticaret Mümesi sillikleri Kaldırılmıyacaktır ZA K ei Le Journal de Moscou'dan: Birkaç haftadanberi ecnebi matbuatı, yeniden Sovyet Rus- | yanın Dış Ticaret sisteminin tetkikile etraflhça ve yakından, meşgul olmaktadır. Times gağetesinin Riga mu- hahiri Sovyet İttihadnm me- maliki ecnebiyedeki bilâmum iklerinin kak dırılacağını bildirmektedir. Le Journal des Döbats ise Sovyet İttihadınm harici ticaret siste- minde husule gelen geğişme do layısile serdettiği âtideki ifade- ler ile paradoksal bir istidlâle | düşüyor: Bu gazetenin mevzuu bahis vaziyeti anlayışma bakı- lırsa, sözde, Sosyalist Sovyetik Cumuriyetler İttihadı, bir taraf | tan, ecnebi dövizlerinin ithalât miktarmı arttırmak için, ihraca- | tını münkesif bir hale getirmeyi istemekte ve sonra da, ısrarla büyük kapitalist memleketler « Jen “ £ g > maktadır. Bu kabil haberlerin ve düşün- celerin aslı ve esası olmadığını harici yürütülmüş olduğunu, Sovyetler dış ticaret sisteminde tebellür eden yeni tezahürat tahlil edildikte, ko. layca meydana çıkar, Evvelemirde, mevzubahis şey, acaba, şimdiye kadar cari olan Sovvet dış ticaret sistemi- nin yeniden tensiki meselesi | midir? Bu sistem harici ticaret inhi şart prensipine dayanmaktadır. İnhisar eskisi gibi Sovyet eko- nomisinin âmir hareket vesikâ- sı kalıyor, ve, Sosyalist Sovye- tik Cumuriyetler İttihadının memaliki ecnebiye ile devam e- değelmekte olan iktisadi müna- | | sebetlerinin de yıkılmak bilmez temelini teşkil edivor. Bu mo nopol, Sovyetler İttihadınm şkilâtı oOEsasiye kanununa tevfikan Harici Ticaret Halk TOKIRMIZI VE SIYAH | Odasına girmeden yakalatmağı daha | münasip bulür.” Etrafı askerce keşle çıktı ve her şe- ice görden geçirdi. “Bu İş benim ım işi, dedi: dikkatsizlik edip de bir hataya düşertem sonra. dan bunu akıl etmedimdi demek bir örür sayılmaz.” Hava inadına açık ve sakindi. Saat | On bire doğru ay doğdu : saat yarımda, konağın bahçe tarafındaki (cephesi baştan başa aydınlıktı. Julien: “Bu kız çıldırmış!” diy du; saat biri vururken comte Nor - bert'in odasında hala ışık vardı. Ju lien ömründe bu kadar korkmamıştı giriştiği işin yalnız tehlikeli yönlerini görüyor, hiç bir coşkunluk duymuyor. du, Gidip o koca merdiveni yakaladı, belici kız vazgeçtiğini işaret eder diye beş dakika daha bekledi, saat biri beş geçe merdiveni Mathilde'in penceresi- ne dayadı. Elinde tabancası, yavaş yavaş çıktı; benüz bir hücuma uğra- madığına hayret ediyordu. / Julien pencereye varırken pencere de gürül- tösüzce açıldı, STENDMHAL Mathilde hayir heyecan içinde; — Çok şükür geldiniz, monsicur, bir saattenberi hareketlerinizi gözetliyorum. Juken şaşkın 'bir halde idi, ne yap- mak lazım geldiğini pek bilemiyordu, inde hiç de bir eşk duyduğu yoktu. Bu telaşı arasır cüret göstermek lazım geldiğini sandı, Mathilde'i ku- caklamağa kalktı. Kız onu iterek — Ne ayıp şey! dedi. Böyle itildiğinden memnun olan Julien hemen etrafına bir göz gezdir. i: &y aşığı o kadar parlakiı ki made- molselle de La Mole'un odasında teş- kil ettiği gölgeler simsiyah” gözükü - yordu. Jullen nim göremediğim, gizlenmiş birtakım adamlar olmadığı neden belli?” dedi. Mathilde: — Setrenizin cebinde ne var? diye sordu. Böyle söz açabildiğine pek sevin - mişti. Garip bir ıstırap içinde idi; ki. bar aileler kızlarında tabiiğ olarak bu. lunan bütün ihtiyat, çekingenlik his- leri yine ayaklarımış, ona işkence edi. yorlardı. A den: “Oralarda be- | komiseryası vasıtasile icra ve | Julien de bir şey söyliyebilmek fır- İ satı bulduğuna çok sevinmişti: Cebimde mi? dedi: her çeşidin- den silah, tabanca, de: pen r, ” Mathilde, alelade konuşma edası takınmağa çalışıyordu, fakat bunu bir türlü başaramıyordu. cereleri kırmak olmaz; ama, ne bileyim, belki ilk basamağa bir ip bağlıyarak merdiveni indirebilirsirtiz. Benim odada her vakit bir yığın İp, halat bylunur, Julien içinden: “Aşık kadın böyle mi olur dedi. Bir de cüret edip sev- mek sözü ediyor! bu kadar soğuk kanlık, bövle akıllı, uslucasına tedbir İçr açıkça gösteriyor: ben budalaca | sandığım gibi M. de Croisencis'ya ga- lebe çalmamışım, ancak onunla halef selef oluyoruz. Ama bundan bana ne? ben bu kızı seviyor muyum ki? mar- guis yerini kaptırdığına, hele onu ben kaptığıma çok kızacak; işte bu yön- den yine onu altetmiş sayılırım. Di Tortoni kahvesinde bana ne kadar yü karıdan bakıyordu! beni tanımazlık- tan geldi! tam göz göze gelip de âr- tık tanımamasına imkân kalmayınca bana ne kötü kötü bakarak selâm ver- di n en üst basa. ien ipl, merdi Şi Sovyet Rusyada bir dokuma fabrikası tatbik eğilegelmektedir. Bu ko- miserya, kendisine idare bağla- rile merbut şu veya bu organ - ları, harici ticareti teşkil eden muhtelif ihuamelâtı yapmak va zifesile mükellef kılmak huku- kunü haizdir. Zaten ithalât ve ihracat müesseseleri, şimdiye kadar bazı muayyen hallerde, her defasında harici ticaret halk komiseryasınca tasvip ve tasdik olunan ithal ve ihraç mu- amelelerini görmekte sahibi sa» lâhiyet idi. Bundan böyle ise, bu mühim müesseselerin bazı muayyen ve münferit hallerde haiz bulundukları hukuk, ken -| dilerine, ithalât ve ihracat mu- amelâtına girişebilmeleri için, komiserya tarafından verilmiş umumi bir salâhiyet . haline münkalip olmuştur. Tabiidir ki, bütün bu muameleler, yine it - halât ve ihracat plânlarma, ec- nebi dövizlerine izafetle vaze - dilm lan tahdidata “könten- İŞ jantman,, lara ve ma rejimine uygun bir surette, yapı lacaktır. Binaenaleyh, ticaret muameleleri böylece ve tama - men harici ticaret inhisar siste mi kadrosu dahilinde kalmış o- lacaktır, İşaret etmiş olduğumuz izah- lardan da anlaşılabileceği veç- hile, ithalât ve ihracat mülesse- selerinin muamelelerinde ser- best birakılmaları yolunda, halk komiserleri konseyinin komi - | seryaya selâhiyet bahşeden ka- rarı, sosyalist sovyetik cümuri- yetler ittihadının harici ticaret sistemine hiçbir güna prensip değişikliği doğurmamış olduğu sarahatle meydandadır. Mademki, ithalât ve ihracat müesseselerini içine alan tica- ret sisteminin bu son süreti ten- sikinde hiçbir prensip değişme- si vukua gelmiş değildir. O hal- de, Sosyalist Sovyetik cumu- riyetleri İttihadının memaliki ecnebiyedeki ticaret mümessil. indiriyordu; camlara çarpıp kırmasın diye de balkondan - haylı şarkım gizlehmiş kim- se varsa işte beni öl Fakat her £ bir süküt içinde idi, Merdiven yere değdi ve Julien onu, duvar boyunca uzanan yabancı çiçek tarhına yatırdı, Mathilde: — Annem kiymetli çiçekleri böyle ezildiğini görünce kim bilir ne diyecek?.. dedi. Sonra tam bir soğuk kanlılıkla: — Ipi atınız, dedi. Onun tekrar balkona alındığını bir gören olursa ne olduğunu anlatmak zor olur. Julien şaka eder gibi bir halle ve Müathilde'in, Saint » Dominigue'de doşmuş Habeş hizmetçisini taklit © derek; — Ya ben naml gider? dedi. Mathilde: — Siz, kapıdan gider, dedi. Onun böyle kapıdan çıkması fikri pek hoşuna gitmişti. Içinden: “Bu mı ne kadar sevsem yeridir” diye indü. Mathilde ipi bahçeye atmıştı; Ma- thilde onun sikti, Julien bir düşman tarafından yakalandığını sanıp bir- denbire döndü, hançerini çekti. Ma- #hilde bir pencere açıldığını duyar gi bişolmuştu. Bir müddet hiç kımılda- mâksrzm, nefeslerini bile tutarak dür- yine derin riyetler | ITA ingiltere Ha Manchester Guardian'dan: Baron Aloisinin sözleri kuv- | vetli bir tehdit taşıyordu. İtal wn Habeşistan ile müsavi aklar üzerinden müzakereye devam edilmesine razı olmuya- cağı ve lüzum hasıl olacak her türlü tedbirleri tatbik edebil- mek için serbestisini muhafaza edeceğini bildirmiştir.Bu sözler ile diplomatik taleplerin en aşı- rı hadlerine varılmış oluyor, Bu na mukabil Laval tam bir sükü- netle ulusların her türlü andlaş- malara riayetle mükellef olduk- larmdan bahsetti. Eden ise ba- rışçı olduğu kadar sabit ve şaş» maz bir ifade ile İtalyanın hak- k arzularını Habeşistanın tama miyetini haleldar etmeden hal - lolunması çarelerinin arandığı - nr ve İngiltere hükümetinin, U- lüslar Sosyetesi azası olarak “uhdesine düşen mesuliyet'eri müdrik olduğunu bildirdi. Fakat dünkü toplantıdan ak- se. n en kuvvetli ses diplomat» ların sesi değildir. Eğer Musso- lini tasavvur ve niyetlerinde 15- r edecek olursa bu lüzumsuz bin ne kadar vahşice olaca- ğını gösteren deliller dün Çe- nevrede verilen söylevler de- Zil, evvelce Pariste İtalyaya yapılan teklifler ve verilen vait- lerdir. İtalyanın haklı olarak id- dia edeceği ve yine haklı ola- rak içtinap edeceği her şey ha- zırlanmıştır, Konsey programı İtalyanm özel menfaatleri me- selesini önemle ele almış ve ay- | ni zamanda gerek İtalyanın ve | gerekse Habeşistanın muvafa- kat etmeleri ihtimal dahilinde bulunan arazi üzerinde anlaşma meselesini de bir tarafa atma- | mıştır. likleri nehcinde de herhangi bir prensip değişmesinden dem vur. mak biraz hilâfı mantık olur, sa üirız, Şuna göre, İigadan ali- nan “istihbarata, rağmen bu mümessillikler hiçbir tarafta kaldırılacak değildir, Hattâ de- nebilir ki, yeniden birçok mem- leketlerle münasebatı siyasiye ihya ve iade edilmiş olduğun - dan birçok mahallerde yeni ye- ni ticaret mümessillikleri ihdas olunacaktır; bu da, mevcut tica- ri temsil sisteminin bütün kuv- vetile mevkii tatbike devam e - degelmekte olduğuna, ayrıca be lâgatli bir delildir. Ticaret mümessilliği, harici ticaret misyonunu, Sosyalist Sovyetik Cumuriyetleri İttiha, dını temsilen görmekte oldu - ğundan, geçmişteki gibi, o, sefa ret hidematından madut sayılır ve bu sıfatla bulunduğu mahal | | lerde hariç ez memleket imtiya- zat ve hukukunflar müstefit o- İur ve mümessillik başında bu- İ lunan eşhas ise diplomasi ma- İ süniyetlerden istifade edeğelir. dular. Ay ışığı ikisini de aydmlatmış- t. ültü bir daha duyulmadığından. endişeleri kalmadı. O zaman ne yapacaklarını bilme- mek tekrar başladı; her ikisi de son derece sıkılryordu. Julien gidip kapı- ya baktı, kilidi kilitlenmiş, sürmesi sürülmüştü; karyolanım altına bak- mak da aklına geldi ama buna cesa- Tet edemiyordu; oraya bir iki uşak konulmuş olabilirdi . Fakat bakma- mak da, sonra bir türlü atfedemiyece- ği bir o ibtiyatsızlık olurdu; eğilip baktı, Mathilde son dereceye varan çekin» İ genlik, utangaçlığın bütün helecanla. rını geçiriyordu. Bulunduğu halden korkmuş, tüyleri ürpermişti. Nihayet: — Mektuplarımı ne yaptınız? de- di. Julien içinden: “Bizim küçük bay- lar pusu kurmuş dinliyorsa umudla- rını boşa çıkarmak için tam fırsati,, diye düşündü; sonra Mathilde'e: — İlk mektubunuz, dedi, protestan basması koca bir kutsal - kitap için de saklı, dün kalkan posta arabasın- da... Şimdi tâ uzaklardadır. Bu tafsilâtı verirken kelimeleri ta- İne tane, belki iki büyük mahun do- lapta saklı olan kimselerin duyabilme- 8i için tane tane söylüyordu ;dolapları da açıp bakmağı gözüne alamamıştı, — Öbür ikisi de postada, birincinin gittiği yere gidiyor. LYA VE AABESISTAN rp istemiyor Bu durum üzerine efkârı u- mumiye İtalyanın şikâyetleri i- İle İtalyayı memnun etmek ye- lunda büyük bir gayretle temi- nine çalışılan çareleri yanyana koymak imkânmı b İngiliz Dış Bakanı Sir Samuel Hosre reyi yakinen alâkadar eden biri- ik parça Sudan ve Mısıra zen- gin teressübatını taşıyan Nil nehrinin membamı teşkil eden 'Tana gölü havzasıdır. Dostane anlaşmanm Mısır bakımından ehemmiyeti Habeş gölünün su- larını kontrol işindeki kıymeti bu derece mubalâğa etmeden de ayılaşılabilir. 'Tana gölü ki- in elinde olursa olsun, suları- bir kısmının yine Nil vadilerine doğru yolunu bulma- sının önüne geçilmez; fakat göl sularının akışını fenni bir su- rette tanzim etmek gelen suyun kontrol ve tevziatını hiç şüphe- siz bugünden daha iyi bir şekle sokar. Her halükârda Mısırm Orta Şarkta önemli durumu bu kriz esnasında. İtalyayı bilhassa balâkadaretmiştir.— Ve gcyen gün İskenderiye aytarımızın da bildirdiği gibi son zamanlarda kayde değer miktarda gizli ve sinsi İtalyan propagandasının | devam etmekte olduğu görülü- İ yor. Bununla beraber Edenin İ geçen çarşamba günü dediği gi- İ bi İngiltere ile İtalya arasında hiçbir politik çatışma yoktur.İn gilterenin teminine çalıştığı e- İ sas arsıulusal münazaaları şid- İ detten ziyade hakem vasıtasile halletme metodunun yerleşme» sidir, Buna misal olârak Musu- lun alınması yüzünden İngilte- İ reile Türkiye arasında çıkan ve sulh yolile halledilen ihtilâf gösterilebilir. İngiltere, diğer memleketlerle beraber Uluslar Sosyetesi metotlarına bağlıdır ve bağlı kalacaktır. Cenevrede son birkaç gün içinde geçen mü zakereler göstermiştir ki arsıu- lusal düşünceler de “geniş bir cephe halinde ayni sureti hal etrafında toplanmıştır.,, dı? diye sordu. Julien içinden: “Ne diye yalan söy liyeyim?,, dedi ve bütün şüphelerini olduğu gibi anlattı. Mathilde, sevgi, şefkatten ziyade delilik gösteren bir sesle bağırırcası- na: — Demek mektuplarının ğu bunun içindi! dedi Jahten o sesteki delilik cdasını far- ketmedi. Kendisine böyle “sen,, denil- mesi onu da adeta çıldırtmıştı, artık İşüpheleri kalmadı, kendi kendine iti- barı arttı güzel kızı, yüreğini saygi ile çarptıran kızı kolları ğa cesaret etti. Bu sefer yine iti se de bü itilme deminki gibi tam de- gildi. Julien, Besançon'da Amanda Bİ net'nin yanında olduğu gibi hafızası” na başvurdu ve Ja Nouvelle Höloise'in en güzel citmlelerinden. birkaçını, kendi sözleri İmiş gibi okudu. Mat hilde o sözleri pek de dinlemeden: — Sende tam bir erkek kalbi var, dedi; itiraf edeyim, cesaretini sma” mak istedim. İlk şüphelerin, onlara rağmen yine yılmayışın senin sand ğımdan da daha pervasız olduğunu gösteriyor. N. ATAÇ TArkası vari soğuklur