M5 20 Balkan Festivalinin 2nci Gü ünü Büyükadada Büyük Balkan Resmi Geçidi Gece atış oyunları eğlenceler yapıldı Dün Bal festivalinin ikin: en parlak ydü. Büyükada iskele- sı, iskele civarı, oteller ve Yat klüp, festivale iştirak eden ulusların bay - raklarile donanmıştı. Saat ondan iti - baren Adada kalabalık belirmiye baş- lamış ve nihayet saat ikiye doğru is- keleden Yat klübe kadar cadde, bir gece evvelki muhteşem balo yorgunlu ğuna rağmen, geçilmez bir hale gel mnişti, Balkan gerit resmi | ettiler Komşu devletlerden gelen heyetler ile öğle yemeğini yö- dikten sonra takım, takım Yat klöbe ttiler ve burada alfabe sırasile dizi. İcrek biraz sonra başlıyacak olan Bal. | trak ediyordu. £çidine hazırlandılar. Bu ların teşkil et- warından Niza- onuna kadar caddenin iki tarafı- lanmış, ellerinde çiçekler, ge- yorlardı. Saat 14,30 şta bando olmak üzere gruplar iicer Yat klüp bahçesinin bü » sıktılar. Ulusal elbi- Dünkü Balkan festivalinde muhte lif uluslara mensup gençlerin geçit resminde ve ulusal oyunları esna | EDGAR WALLACE Mişel Biriksan'ın Yazan: Yüzbaşı kafası birtakım batıl itikatlara saplanıp kah , Hoş... Bunlar pek o kâdar teh. Hikeli şevler değildi. Faraza bir çayır. karga gözüne ilişti mi hazret, gün akşama kadar mutlaka bir ikin. ci ga göreceğine kanaat getirmiş bulunuyordu. Eks » Lâ - Şapel istas- yonunda gazete satılan köşklerden bi n fevkalâde, yahut bir Holivut muvaffakıyeti,, adını taşıyan bir kitap gördüğü anda da gene bu batıl itikat damarı tutmuş, kendi ken- dine sormuş ve düşünmüştü: — Acaba bu fevkalâde kelimesi bir daha nasıl bir münasebetle kulağıma çalmacak? Ön para almadan çalışan i ehemmiyetsiz aktrisle alay et- mek için yanımda bü kelimeyi kull sacaklar Kitabı derhal satm aldığını söyle » üzum yok tabii. Bu bir roman- Maamatih yüzbaşı Biriksan satın da o & kitaba ancak şöyle bir gözat T amam Balkan resmi geçidinde Yugoslavlar #elerile önde Bulgar, arkasından Yu- nan, sonra Romen ve Türk grupları geçtiler ve bunları Yugoslavlar takip Bu şekilde sıralanan gruplar Nizam caddesi tarikile Lüna Pari Tunü tuttular. Halk grupları, ayrı ayrı alkışlıyor, ve yolun iki tarafından ya» vaş yavaş yürüyerek geçit resmine iş Gruplar yürürlerken milli çalgılarını da çalıyorlardı. Lünapark alanında Bu şekilde ilerleyen gruplar ve halk saat on beşi otuza doğru Lüna Park alanma geldiler, Alan, yer bu- labilmek için daha evvel gelmiş bin - lerce seyirci ile dolmuştu. Biraz son- ra şehir bandosunun çaldığı İstiklâl sında alınmış resimleri Sonra vakit geçirmek Demiryolları idaresinin tarif kike koyuldu. Canı sikiyordu. Amma bu can se kıntısı yüzbaşıyı âdi bir figüran iken birdenbire büyük bir şöhret kazanan ve milyoner olan Aktris Rozita Lov'- un heyecanlı hayatını öğrenmeğe sü- rükleyecek derecede değildi. Şimdi yalnız fevkalâde kelimesini bugün içinde tekrar nerede işitebileceğini me rak etmekte idi, Evet... Mutlaka, mutlaka bu keli - meyi bugün bir daha işitecekti, Durmadan canilerin ve fursızların peşinden koşan bir polis memuru ol- madığı halde böyle şeyler onu pek â- lâkadar ediyordu. Birikston Britanya Dış Bakanlığı- nın mukabil casusluk (teşkilâtmdaki memurların en zekisi sayılıyordu. Va zifesi icabı birçok kötü muhitlere de- vam etmeğe mecbur oluyor, garip ta- vırlı yabancılarla düşüp kalkarak giz- li cereyanların Britanya siyasal ka- sürüklemek istedikleri meçhul limanları öğrenmeğe çalışıyordu. İki defa, Avrupayı kendi halinde bir seyyah tavrı takınarak dolaşmıştı. Tunanın birçok ayaklarında küçücük bir kayık içinde aylarca dolaşmış, kâh için tet» | | tesna gör | dilar marşile bayrak çekme törenine başlan dı. Her ulusun milli marşı çalacak gene alfabe srrasile bayraklar çekildi. Bayrak çekme töreni bittikten sonra evvelâ Bulgar grapu, alanda evvelce hazırlanmış olan plâtforma çıktı ve halk tarafından alkışlanan 10 milli dansı gösterdi. Bulgarları Yunanlı grup takip etti, Bugrupun ulusal el- biselerile oynadığı oyunlar pek müs- yor, salk mütemadiyen onları takdirle karşılıyordu. Yunanlılardan sonra müzik heyeti- birlikte Romen grupu oyunlarma başladı. Romenli dostlarımız da güzel oyunlarile büyük muvaffakıyet kazan Daha sonra Yugoslav grupu plâtlorma çıktı ve evvelâ şarkı ile e baş ie © AN | ladığı oyunlarında sürekle alkışlandı- | lar, Efeler Sıra Türk gruplarına gelmişti. Ev- velâ Öğretmen okulu mezun ve tale » belerinden mürekekp grup zeybek el- biselerile Sarı Zeybek türküsünü söy- liyerek oyunlarını gösterdiler. Genç- ler yerlerine gittikten sonra koca a - landa akisler yapan şiddetli bir alkış koptu; festival için şehrimize gelen Efeler meydana çıkmışlardı. göz alıcr elbiselerile gayet vakur, plât formda dolaştılar ; sonra her biri ayrı ayrı oyunlarma başladılar. Efeler çe vik hareketlerle dizlerini yere vurduk ça alanın dört tarafından binlerce, | “Yaşat.” sesleri yükseliyordu. Bu a- İ rada iki büyük kama ile Alim Efenin madığı “Köroğlu” oyunu çok tak- Mi er Dün büyükadada yapılan muhtelif eğlencelerden ve danslardan #aİ enstantane dir edildi. Bunlardan sonra bayanlar» dan mürekkep bir grup (karşılama) ve Galatasaray lisesi talebeleri de Zey bek oyunları oynayarak şiddetle alkış landılar, En sonra Lâzlar plâtlorma çıktılar. Bunlar o kadar çevik hare - ketlerle oynuyorlardı ki, bütün seyir cilerin gözleri hayretten büyümüştü. Bilhassa iki kişinin bıçaklarla oy dıkları son oyün bütün halkı hayre: lere boğdu. Çünkü Lâzlar bıçakla biribirlerine (saldırıyorlar ve burun buruna geldikleri halde kendilerini bü yüle'bir maharet sarfile yaralamıyor- le Saat 17 ye doğru oyunlar bitti ve İ gruplar dağıldılar, Saat sekiz buçukta Yat klüp bahçesinde toplandılar. Saat dokuşda da ateş oyunları başladı. LO- | na Park bahçesinde yapılan bu oyun- ları balk rahatça seyredebiliyordu. A- teş oyunu meşalelerle yapıldı ve çok parlak oldu. Beş binden fazla halk dün eşine ender tesadüf edilir güzel İ bir gün geçirdiler. Gruplar bugün A. dağdan Istanbula inerek Taksim Cü- muriyet âbidesine çelenkler koyacak- lardır İ Deniz yolları | IŞLETMESİ Acenteleri: Karaköy Köprübaşı İ Tel 42362 — Sirkeci Mühürdar. İsnayay ade Han. Tel 22740 skenderiye yolu İZMİR vapuru 17 Eylül SALI şu kıyıdaki, kâh bu kıyıdaki küçük otellerden birinde gizli bir seferberli- ğin izlerini arayıp durmuştu. Güç ve yorucu olmalarına rağmen bu nevi işlerden hoşlanıyordu. Zaten can sıkıntısı da bu yüzden geliyordu. Aylarca dolaşmış, çalışmış çabalamış» | ti da Çekoslovakyanıh yaptığı bir muahedeyi saran muammayı tam hal edebileceği sırada kendisini birdenbi re Berline çağır Sefaretteki şefi Binbaşı Jorj Stense seyahati hakkındaki raporu verir - slardı. ken — Eğer bana daha yirmi dört saat müsaade etmiş olasydmız, size mus hedenin fotoğrafisini getirebilecek - tim... - demişti - Fakat kumandan bu sözler karşı « sında en ufak bir telâş göstermeden: — Böyle bir muvaffakıyetinizi gör mek imkânune kaybetmiş olmamıza te esslif ediyorum yüzbaşı... - dedi « âm- ma üzülmeyiniz. Zira biz Slovakya ça konuştuk ve o bize bir suretini vermeği va- desti, Hattâ hatırladığı maddeleri ken di elile yazıp vermekten de çekinme. di. Mühim birşey değil. Düpedüz eko nomik bir mukâvele, Ve sonra birdenbire doğrularak sor İ mi gönü saat İl de İskenderiye'ye | (55760 o 7099 || mız Birikston? Ö zaman mukabil casusluk teşkil ta memuru şefinin masa arak can sıkıntısile sormuştu: — Beni Berline bi ç otu le bir sual sor- | mak için mi Almanların Bavyerada milyonlarca tüfenk mermi si yapıp kalem kutuları içinde gizle- diklerini biliyorum. Elmer'e gelince... Bu bir memurdur sanırım. — Evet... Bir Fi Fakat üç haftadanberi ortadan kay - boldu ve defterleri tetkik e« merin gayet ustalıklı bir sahteki yaptığı ve &mrine verilen bütçeyi Yup sovana çevirdiği anlaşıldı. Birikston suratını buruşt — Bunu öğrendiğime canım srkıl. dr. Elmer'i ben sakin ve uslu akilir bir adam sanmıştım. Amma... Sanırım ki beni onun takibine memur etmezsiniz. Bu Britanya polis genel direktörlüğü nün işidir. — Hayır... Sizi onu takibe İ miyeceğim. Çünkü Elmer tu tur. dinbaşı bu sözleri söylemişti. Yavaş ve boğuk L Ve bir çekmeceden aldığı bir Birikston'a uzattı, ans ce sesle sesle, ağıdı yavaş bi TArkası var) Efeler | 16-9»935 Radyo Duyumları rı | “Sovyet Radyolarında Neler işitilecek? Önümüzdeki mevsim radyo dinlemeğe elverişlidir. Günle- n kısalması şimdi bile bize ak şam pek erken saatlerde oldu ça uzak yerleri dinletebilmekte- dir. Moskovadan önümüzdeki mevsim Verilecek konserleri gösteren bir program elde ettik. Burada dinlenecek programın önemlileri bildiriliyor iyoları bu sonbahar n da vere- oldukç a İazla bir yer İ ayırmışlardır. Ilk olarak Beet- hoven ile Berlioz'un eserlerin- | den birkaç konser verilecektir. Bu meyanda “Reguicm”, Ro- mâo et Juliette” ile “Lâlio” ve “Harold İtalyada” adl: eserler de programa konulacak- tır. Franz Luzt'in 125 inci do- gum yılı dönümü münasebetile 10 Eylül akşamı Moskovada bü- yük bir Liszt konseri verilmiş- ti. ee idaresi de radyo 55 Radyo makinaları” piyasaya ilk çıktığı zamanlarda batarya ve akümülâtör ile çalışırdı. Bun- dan başka hoparlör de radyodan ayrı idi. Esasen radyo larının yeni çıktiğı bu sırada bir ev satınalmaktan farklı olmıyan radyo £ rı gibi makinalar jda gösterişli idi. Akümülâtör, İ batarya, hoparlör, anten yerine kaim olan bir buçuk metre mu- İ rabbaında kadranten ile bir do- lap büyüklüğünde makina rad- | yoyu daha esrarengiz gösteri- yordu. İlk meraklılardan; öyle sekiz, on lâmbalı bir makinayı satın- almak için 1500 liraya kıydıkla- rına göz birliği edilmiştir. Bir müddet sonra makinalar içültülmeğe ve ayrı bu- lunan kısımlarının birleştirile- rek daha basit bir şekle konul- ması için çalışılmıştı. Ancak anot batarya ve akü mülâtörler yerine şehir cereya- nından istifade yolları bulun- duktan sonra makinalar basit- leştirilebilmiştir. Şöyle ki: Ma- —| cereyan kısmını temin eden redresörler tamamile ma- kinanın gövdesine girmişti. Ay rı kalan ve makinaya enson birleştirilen hoparlör olmuştur. Hoparlörün makinaya birleşti- nde epeyce durulmuş- k radyo mühendisle» ri hoparlör ile makinanın bir arada bulunmasına bazı teknik bakımlardan doğru bulmamak- ler. Bir kere kuvvetli ho- parlörler yüksek sesle çalıştırı- İlmca makinayı sarsarak o za- in zayıf yapıda olan rad- ; balarmı sarsardı. İkinci hata da eski makinalardaki hot- frekans lâmbaları hoparlöze ya- kın olüncr, mutlaka ufak bir hr- şırtı veya uğultu neşrederâi. Hattâ bu hâdise yüzünden eski- suruydu. | den her zaman hoparlörün yeri değiştirilmek icap ederdi. Bi- nun için lâmbaların ancak ho- parlörün makinaya yaklaştığın- | ca sesin bozulmıyacağı bir şe- ilde çıkması temin edildikten sonra maikha ile tek parça ola- rak monte edilebilmiştir. Buda üç, dört yıllık bir iştir. Heme dense bazı fabrikalar son zama- na kadar hoparlör ile makinayı lanmasını tercih eden bu üs seseler bazı dinleyicilerin arzu- larma uygun olması için böy” | yapmışlardır. Bir yan hoparlör evin her tarafını, bahçeye veya balkona kolay: Halbuki götürmek için bir arada imal etmekten çekin. mişlerdir. Hoparlörün ayrı bu- arada olmı- la bir tel ile götürülerek çalınır. oparlörü bir arada bu- lunan bir makinayı başka yere orada mutlaka bir anten, toprak ve cereyan ve- | keme kararile ücret vermemek” ren prizin bulunması lâzımgelir. jbirçok operalar. hazırlamakta dır. Açıkta halka da dinletile cek olan bu opera piyesleri ara» sında şu operaların adları yazır lıdır: “Mozart'ın . “Figaro'nun Düğüğnü”, Weber'in “Frcis- chütz” u. Bundan başka radyo için adapte edilen ve sırf radyo stüdyosunda verilecek olan ope- raların adları da şunlardır: Glinka'nın “Rousslan et Lud- milla”, Verdi'nin “Hernani”, Smetana'nın “Satılmış Eş” Au- ber'in “Ambasadrice”, ve “1905 yılı” adlı operaları. Moskovada bugüne kadar biraz yabancı ka- lan koro konserleri de verilme- ğe başlanacaktır. Şüphe yoktur ki program re- pertuvarında popüler Rus hava- ları ve şarkıla için de büyük bir yer ayrılmıştır. Bunlara zıt olan Haendel ve Bach ile Gluck ile Mendelssehn'un senfonik koro konserlerine de rastlana- caktır, T baz) ' HER HAFTA BİR ÖGÜT. e» Bir Radyo Modasının Tekerrürü Evin ç yerinde bu tesisatı kurmak ta epeyce büyük bir masrafa muhtaçtır. Bunun önü- ne geçmek için yeni sistem ma- kinaların arkalarma i hoparlör takılması leri yapılmıştır. İkinci bir oda- da çalınmak icap ettiği yere da- ha bir hoparlör satmalınarak bir kordon ile uzatılır. Fakat ikinci bir hoparlör .4tınalmak herkesia harcı değildir. Amatör olan kimseler gerek olduğu va- kit hoparlörü başka odalara nzatmak istediğinde höparlörü- nü makipi ie bir 1etre Ri tahta üzerine monte ed ve i- tediği yere kadar uzatal : Yalnız şuna dikkat edilmelidir ki, hoparlör makinadan 30 met- reden daha uzak bir yere götü rülecek olursa ses boğulur. Bu- nun sebebi de o mesafeden daha uzanan teller biribirine ibtizaz eder ve ko'ıdansatör haline gi rerek kalın notaları boğmağ başlar. Şu takdirde bir tran: formatör konularak b...si önü ne geçilmek mümkündür, DUYUMLAR İsviçre Radyosunda Paderavski konseri ca tanmmışpiyanc bestekâr: piyanist ve eski Cu murbakanı Paderewski 12 Bi rinciteşrin o günlemecinde doğ İ duğunun yıl dönümü olmak mü İ nasebetile kendisinin hatırlan ması içi. isviçre rrdyosunda ay ni akşaz.ı bir konser verilecek Bu konser İsviçrenin birin: ci smıf sejisörlerinden Han Haug tarafından idare edile cektir. Amerikada Bariton modas' Amerikadaki radyo kumpan- yalarından birinden bir grup radyoda konser verdirmek ve şarkı söyletmeğe artist angaje etmek için seyahate çık tir. Mukavele yaptıkları artistlerin çoğu bariton sesli olanlarıdır. Sopran veya tenorlar terci3 edilmemiştir. Bu itibarla bir gün Amerikada bariton sesin moda olduğu anlaşılıyor. İsveçie bir hadise İsveçte bir şehirde elek cereyanı kesilmiş ve bir aya kın halk elektriksiz kalmıştır. Bu zaman için radyo çalami" dıklarından dinleyiciler abon€ parası vermekten kaçınmışla” ise de radyo idaresi bunu tan” mıyarak para vermeleri için ! rar etmiştir. Dinleyiciler ma rik ye te hak kazanmışlardır.