—— 16-9-035 enkaz YA LAN iZMiT KAĞIT FABRIKASI DA AÇILIYOR Birinci 5 senelik endüstri Plânı 4 sened (Özel aytarımız Birinci beş senelik endüstri plânımıza dahil fabrikalardan bi- rincisi yarm Kayseride açılıyor. lacak Ereğli bez fabrikası takip fabrikalar silsilesine dahil Nazi da sıra ile kurulmuş bulunduğunu göreceğiz. İzmit kâğıt fabrikası da önümüzdeki aylarda işlemeğe başla- makineler kurulmuş, fabrikanın iş- lemesi için hazırlıklar başlamıştır. Beş Senelik Plânın Esasları Beş senelik birinci plânı önemli| yacaktır. Bina ikmal edilmiş, esasları arasında bulunan demir ve kimya endüstrisi gibi oldukça çetin endüstrilerin de bir an evvel kurulma 8 için Sumer Bank İâzrmgelen tedbir- eri almış, hazırlıklara başlamıştıs. De şir için Avusturya ve İsveçten üç mütehassıs, kimya için de maruf bir Alman mütehassısı temin edilmiştir. Mütehassıslar pek yakında memleke- timize gelmiş olacaklardır. Banka bu iki büyük işin en kısa zamanda başa- Tılmasını temin maksadile bu branş- Yara müteallik teşkilâtmı yapmaya başlamıştır. Bu iki endüstri şubesinin de kurulmasma başlanması ile birinci beş senelik endüstri plânma ikmal e- | dilmiş nazarile bakılabilectktir. Yapt- Jan hesaplara göre kimya ve demir en düstrisi plânm tatbikına başlandıktan dört sene sonra işler bir halde kurul- muş bulunacağından bu suretle beş Yunanistanda Neler Oluyor? IBaş tarafı Gerçi Yunan başbakanınm âraya müracaate karşı bitaraf- lıktan ayrılışı âraya müracaat- ten vazgeçilmesi demek değil dir, Fakat âraya müracaatin neticesini kabul etmek için cümhuriyetçiler bunun bitaraf bir şekilde yapılmasını şart o- Yarak ileri sürmüşlerdi. Bu nok; We“vehizeles'ün bir teklifinden Y d anlaşılıyor: Yunan politikacısı, u na n ista n a dünya matbuatına gönderdiği açık bir mektupta rejim üzerin. deki âraya müracaatin Sar me- Selesinde olduğu gibi Uluslar Kurumu tarafından yapılması- nı ileri sürmüştü. Gerçi bu tek- lif Yunanistanda bile büyük bir akis uyandırmadı. Bununla be- raber, âraya müracaatin bi- taraf bir şekilde yapılaca- ğı temin ediliyor ve başbaka - nın bitaraflığı da bu teminatın en büyük zımanı telâkki edili- yordu. Son hâdiselerden sonra cümhuriyetçiler, âraya müraca- atin lüzumsuz ve manasız bir iş olacağını iddia etmeğe başladı- lar. Ve buna iştirak etmemek için kuvvetli bir cereyan belir- mektedir. Gerçi cümhuriyetçi- lerin reye iştirak etmemeleri neticeyi değiştirmez. Yani kral her hâlde geri gelecektir. Fakat ekalliyetin iştirakile yapılacak âraya müracaat rejim meselesi gibi mühim bir meseleyi halle- demez. Rejim üzerinde yapıla- cak bir âraya müracaat parlâ- mento seçimine benzemez. Par» lâmento seçimlerinde atılan reylerin çoğunu hangi parti a- lırsa, o parti iş başma geçer. Fakat rejim değiştirmek için Araya müracaat edildiği takdır- de bu mesele üzerinde bütün ulusu toplamak lâzımdır. Şunu da söyliyelim ki rejimler daima âraya müracaat yolile de; mez, İhtilâl ile değişir. İnkilâz ile değişir. Meclis kararlarile değişir. Fakat Yunanistan âra- ya müracaat yolunu takip et- miştir. On bir sene cvvel, kral. İrktan cümhuriyete intikal de böyle oldu. Ve bir defa bu yo- || lu intihap ettikten sonra âraya müracaati bitaraflık içinde yap- maktan başka çare yoktur. Kralcıların bir emri vaki yapa- rak kralı çalışmaları, oYunanistanın dı- şında, âraya müracaatin neti- Cesinden doğan bir korkunun €seri gibi görünmektedir. Belki de bu yanlıştır. Fakat getirmek yolundaki |! e başarılacak bildiriyor) Ankara, 15 Bunu sencbaşında işletmeğe açı- edecektir. Pamuklu dokuyacak liile Malatya ı fabrikalarının senelik plân dört senede başarılmış ©- luyor, demektir. Ve plânm tatbikma geçildikten 22 ay sonra Sümer Bank plâna dahil bütün mevzuları sıra ile ele almış bulunuyor. Demir endüstri. si iki buçuk senede kurulabilecektir. | Ekonomi Bakanlığı İkinci beş sene- Hik plân üzerinde hazırlıklarına devam etmekte: Önümüzdeki sene ilân e- | dilecek olan bu ikinci plânın ana hat- ları bilhassa su kuvvetlerinden ve kö- mürden elektrik istihsali ile madenler den geniş mikyasta istifade etmek ola caktır. Kurulacak kü endüstrisi fabrikalarının yerle, zdeki ay- İarda tesbit edilmiş olacaktır. Bu fab- rikalardan biri Zaçyağı fabrikası, di. ğerleri süperfosfat; sutkostik ve klor fabrikası olacaktır, Demir endüstrisi. nin kurulacağı yer İse taayyün etmiş- tir. Bu fabrika Ereğli mıntakasında kurulacaktır. 1 incide) son ihtilâli bastırmak hususun- da büyük yararlığı görülen Ge- neral Panayotokos'u yarala - mak ve kâbinedeki tek bir cümhuriyetçiyi de attırmak de- recesine varan gayretkeşlik baş ka türlü izah edilemez. A. Şükrü ESME (Baş tarafı 1 incide| istifa etmek niyetinde olmadığını söyliyem Zeimü kanmı ziyaret ederek uzun süren bir konuşmada bulunmuştur. Bu konuş - malarda Başbakan hükümetin özgür İ ve hilesiz bir genoy yapmak için fev- kalâde tedbirler alacağını Zaimi lattığı gibi Cumurbaşkaı nin şimdiye kadar istifa arzusunu gös | termediğini söylemiştir. Mavromihalis Londradan döndü Atina, 15 (Özet) — Koyu kral lardan ve eski bakanlardan Mavromi. haliş dün Londradan dönmüştür. Mavromihalis bir ay kadar önce Lon- draya eski kral ile görüşerek Yuna - nistana bir yün evvel gelmesini temin etmek için gitmişti, Dün buraya gelir gelmez hemen General Kondilisi bu. İarak Kralın Yunanistana dönmek i - sin güttüğü yolu ve düşündüklerini anlatmıştır. ş | (20 ilkteşrin Pazar İ i GENEL NÜFUS SAYIMI ! Sâyım yurdumuzun her tara. | İ fında aynı günde yapılacak ve İ bir günde bitirilecektir. | Bunun için berkes yalnız bu- | | lunduğu yerde yazılacaktır, İ | Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü | ii | A N Bir Dil Mesele Otel - Hötel Da 3 . vası iii pul OTEL - HOTEL Davası, Yalnız Bir Imlâ Işi Değil, Dillerin Ana Kaynağını Belirten Bir Etimoloji Meselesidir Yazan: Dr. Hilmi ORTAÇ Cumhuriyet gazetesinin 11 - IK. tarihli nüshasında o(N.) imzalı biri (ÖTELHÖTEL) başlığı al unda bir yazı çıkardı. Bu yazidaki düşüncenin yanlışlığını Ercümend Ekrem (“Otel türkçedir) diyen yazısile ortaya att. Ondan sonra (N.) nin “bilgi ve usul” tavsiye eden yazısını okuduk. Bay (N.), Türk Dil Kurumuna nasihatler. de bulunurken: “Ancak, bu kurumu teşkil eden adamların hiç olmazsa bir kısmının sahihten dil âlimi olmaları lâzımdır.” Dedikten sonra dil Cemiyetinin “muntazaman çıkardığı kılavuzdaki sözlerin yanma nereden geldiklerini v. 8.” göstermesini istiyor. Henüz bazı kimselerin meselâ “ od, ol, ud, at ” gibi bir Türk söz kökünün âteş manasına da geldiğini; bu kök- lerin de asıl, ok-oh (oğot, oğut, ohot, uhut) gibi daha esasi bir kökün mah- sulü olduğunu, oda'nın, otağ'ın bu kökle alâkalı birer mana ifade ettiği- ni bilmeğiklerine bakılırsa, o “adam- lar” m bunlara Türk dili etimolojisi ni öğretmek için nereden başlamak lâzımgeleceğinde hâlâ tereddüt et. mekte gibi görünmelerini mazur gör- mek lâzzmgelir, kanaatindeyim, Hakikaten mesele sanıldığı kadar kolay değildir. Bahusus bilgi ve me- tottan ayrılmamak şartile. Ben Türk Dili Kurumunun merkez üyelerinedn değilim. Fakat bütün va- tandaşlar gibi ben de Türk dilinin ne olduğunu ve şümul sahasmı merakla, zevkle araştıranlardan olduğum için, güçlüğün derecesini yakından bilisim, Meselâ Bay (N.) nin ortaya attığı “ÖTEL - HÖTEL” sözlerinin oriji- nini bulmak için yapılacak küçük bir çalışma, arzettiğim müşkülü açıkça bize tanıtabilir. * * » Hötel - Autel Bu iki kelimenin, etimoloji bakımından orijinini bulmak is- tiyorum. Fransızca zannolunan bu kelimeler için ilk müracaat Şdecekim gen, İADESİNİ de “hötel” kelimesi karşısında: “ (lat. hospitale), demeure somp. tucuse dun haut personna- ge” (il diye başlıyan izahatı gördükten sonra, (Dictionnaire Etymologigue de la Langue Française *) adındaki esere mü- racaat ediyorum: “D'abord Os. tel; (h) rötabli d'aprâs orto- graphe du latin. Au moyen âge a le sens gönöral de “demeure, logis”; s'est spâcialise au XVİİ öme siğcle au sens de “demeure somptucuse”, döjü attestö au »ven âğe;.... Le sens d'“hötel- erie * est devenu pr&pondörant au XIX, öme siğcle, mais il est ancien, comme le montre les dö- riv&s.— Latin de basse Epogue, bospitale “chambre, locale pour recevoir des hötes”... 121... Bundan sonraki izahatı okü- makla beraber bu (Höte) keli- mesi üzerinde durdum. Ayni ki- tapta “Hötel” in üstünde “Hö- te” a baktım: “Höte. — D'Abord Ost ; (h) râtabli dans orthographe d'ap- râs lelatin...” (3) Şimdi tekrar fransızca La rousse'u elime alıyorum. Orada (Höte) kelimesine bakıyorum: “Höte, hötesse (lat. hospes). Personne gui donne Vhospitali- tâ. Personne gui tient un hötel, une auberge ou un cabaret, Per- sonne gui reçoit İhospitalitâ ou gui İoge, gui mange dans un hö- tel etc...” (4) Ti) Yüksek bir şahsiyetin ikametzâhi, (9) Par Oscar Bloch, Directeur HE tudes â VEcoles des Hantes-Etudes, avec la collaboration de W. Von Wartbarg, Professeur â TUniversitâ de Leipziç; pröface d'A. Meillet, Tom, 1. I2lÖnceki şekli: “Ostel,, ÇET) harfi iâtin imlâsiyle sonradan konulmuştur. Ortaçağ- larda umumi olarak “mesken, meva, ma. nasmadır. "Muhtesem İkametgâh. mana sma XVII asırda thin edilmiyür.. Bu munla beraber bü mana daha ortaçağ” larda bile muteberdi, — Otelcilik manası XIX asırda hâkim ol. muştur. Fakat müştaklarınım da göster diği gibi eskidir... Eski zaman Jâtincesinde “hospitale” 4ö- sü de 'oda, misafir kabulüne mahsus yer, demekti ir. 131 “Önceki şekli; o ,Ost,. (H) harfi imlida İltinceye göre konulmustur. 14) Mükmennlivazlik — gösteren saha; bir ötel, yahut han veya bir meyhane tü tan adam; mihmannüvazlığı kabul eden, mühteşem bir otelde iskân eden ve yemek yiyen kimse... (Dictionnare o Etymologigue de la Langue Latine, Histoire des Mots**) kitabını ele alıyo- | rum. 440 ıncı sahifede “Hos-| pes - hospitis” kelimesini bulu- | yorum. Bu kelimeyi izah eden bütün satırları okuyorum. Altın- cı satıra girerken: İ “Hospitus: höte,&.a.d., ce-| lui gui reçoit "ötranger, hostis, | a en raison sans doute de röciprocitâ des devoirs d'hospi. talitö: höte reçu, ötranger — (Ksenos yabancı, misa- fir” (5) Bundan sonraki satırlar için yazan diyor ki: “le sens n'est pas claire....., Vötymologie n'est pas övidente. Le pölignien a une forme, sans doute hypocoris- tigue, hospus.” (6). Ayrıca “hespitalit&” ye de bakıyorum: “Libâralite gu'on exerce €nvers guclgu'un en İe re- cevant, en le logeant gratuite- ment.” (7). Hospes, hospitis, hostis keli- melerinin “&tranger” manasın- dan “ennemi” manasına geçişini izah eden büyük dil âlimleri, ge- ne bu kitapta “d'oü est sorti la notion de “ennemi” s des conditions dont les dâtails prö- cis ne sont pas attestös” diyor- lar. (8) Buraya kadar olan Yazıları okuyanlara ve hassaten ilk ya- zısında “eğer bana ukala demez. seniz, size bunun nereden geldi- ğini de söyliyebilirim. Lügate baktım, lâtince hospitalis'ten çıkma imiş” diyen zata soruyo- rum : ..“Hötel” kelimesinin oriji- nini lili dinin mi ani Te vap verebilir misiniz? * ". Yara nerede gizlidir? Müsaa- denizle ben cevap vereyim.Yara, Türk dilinin ana dil olduğunu bilememek yoksulluğundadır. Şimdi: HOTEL kelimesinin orijinini beraberce arıyalım, Şu Türk söz köküne baka- lm: AK—AH-AĞ a kökün başlıca mefhumları şunlardır: “Güneş, ateş, sahip, efendi, Allah, kerim, liner azık, öz” Cömert, âlicenap Akılık — Cömertlik, ulüvyü cenap Ahı — Cömert Ahılık — Cömertlik Ağa — Efendi, büyük, seyyit Ago -— Efendi, büyük, seyyit Ağı — Cömert, hazine, mer- siye, sahip, servet Küçük bir şema: Aha ( Aho Ahı — ( Efendi, kerim, kuv- Ağı o ( vetli, comerd, ser-| Aso ( vetli Akı ( iL türkçede isim ve sıfat ya- pan bir süfikstir: “Öğüt, geçit, umut...” İsimleri ve “eşit, yiğit, kart, alt, üst...” sıfatları gibi. , Yukardaki şemadan “Aho” sözünü alalım, buna şimdi rolü- (99) Par A.Benout, Profeseeur â la Fa- Gal8 des Lettres de Paris; directeur HE tedes â PEcole Pratigue des Hauter B:ndes, et A. Meillet, Membre de Plasti bie meletleir mu Collâğe de Prance; prâsik e la Section histeri 1. Göle des Hanter.Eraden, oriaue de (5) “Misafirperver, yani bir yabancıyı, süphesiz karşılı mikmanmüvazlık vari: felerine tevfikan kabal eden; kabul edi- len misafire de Grekçe yabancı ve misa- rma olarak “Kasnea., denir. 16) “Mana vazih değildir. Etimoloji bedihi değildir. e Pelitiyen dilinde bunun şüpbesiz küçüleğeğ bir şekli olartik “hos. pus,, yekli vardır... 17) “Bir kimseye karşı, onu parasır kabal ve iskân süretiyle gösterilen cö. mertlik ,,. “Buradan, tafsilâs mmayyen ve imıyan şartlar altnda, “düşe man,, manası çıkmeştır.,, Malatya Saylavı T. D. K. Terim Kolu Üyelerinden nü anlattığımız “t” ekini yapış- turalım: Aho -- t - ahot olur. Başta- ki “a” kullanışta düşüyor: keli- me “hot” olur. j Hot — Büyük, zengin, cö- mert, keremkâr olan zat demek- tir. Bu mana, fransızca La- rousse'un “Personne gul donne Vhospitalitö” ifadesindeki ma- nanın ayni değil midir? Türk dilinde bildiğimiz süfiksi — yukarda söylediğimiz “** gibi — isim yapar ve sıfat yapar: “Kural, çatal, ağıl, da- Vul, gönül, çapul....; güzel, kızıl, yeşil...” isim ve sıfatlarında gö- rüldi Şimdi yukardaki Türk sözü olan “hot” a bu Türk ekini ilâ- ve edelim; Hot -- el — Hotel — Zengin, efendi, keremkâr adamın meske- ni, yani d'un haut personnage” olur, “Hötel” ve “böte” sözlerinin tetkikinde bu kelimelerin daha evvel “Ostel” ve “Ost” olduğu- nu “Etymologie dela langue française” yazıyor. Biz de bu ke- lime üzerinde ufak bir tetkik yapalım: “Os”, bu geçen kelimelerde kök görünmüyor. Kelimenin ta- mamı “Uk -- os, uh -- os, uğ -- os,, tur. Kök, görüldüğü gibi, “uk, uh, uğ,, dür. Büyük Profesör Pekarsky'- nin “Slavar Yakutskavo Yazı- ka,, sında bu sözü “Uos,, şeklin- de buluyoruz. Yani “uğos,, un “3,, sı “o,, yu uzatmakla ifade ediliyor. Ayni sözü bu eserde ““ağas,, inde da. teiedız bu “ğ,, ve rin raki Mez birinci a; nm üze rinde bir uzatma işaretiyle gös- terilmiştir. “Uğos, ağas,, sözünün yakut- çada mânası bizim “ağız” ımız- dır. Gene Yakut dili kitabında “Uğast, ağast,, sözlerini görü- yoruz. Bu kelime de bizim “u- ğazık - azık,, tır. Bu kelimenin, ayni lügat kitabından bir iki müştakını alalım: . 1. Uğostağ luğost (öst) -- ağl — Beslenmeğe (vermek, besletmek (Örneği : bıyıl kısm süösübün uostaatım — Bu yıl kışm hayvanları beslettim) II. Uğostan — Beslenilmek, geçindirilmek TI. Ağastıy — Erzak ve yi- yecek elde etmek IV. Ağastık Besleyici, memnuniyet verici V. Ağastın -— Doymak VI. Ağastağ — Gıda elde et- mek. *.. “Uğos,, kökü şu mefhumları da ifade ediyor: “Rahatlanma, müsterih olma, rahat kalma, dinlenme, nefes alma.,, Bunun mastarı Yakutçada “Uğoskuy,, dur, Uğoskut — Rahatlık vermek, nefes alma imkânı vermek. ..* Bu ufak tetkikten şu netice çıkıyor: Üğos- Ost O) — Azlık ve ra- Uhost - Host ) hat demektir, Ost ) - el —rahat edilen ve Host ) “el — karın doyuru- lan yer Bu Türk kökü sayesinde “Hospitalitö,, nin de nereden geldiği ve ne olduğu açıkça an- laşılıyor, #*eş İkametgâh mânasma olan Otel Türklerce çok eskiden tanınmış ve kullanılmıştır. Pe- iaeekinin Yakut dili lügatin- e: Otü (oğutuğ “otak, otağ, o- dağ, oday, otay, oduğ”) — ku- lübe, çadır; menzil, durak; a- çık havada gece istirahatine *“Demcure somptucuse İ hasredilen yer. Otül -- an: i Şorca “odağılan,, — kendine salaş kurmak; eğ Teleütçe “Odülan,, — istira- hat için bir yerde yerleşmek Yakutça “Üğtelee,, — Azıkla teçhiz eylemek, yiyecek bir nes- ne vermek. Ütelen — Bir nesneyi yol azk ği olmak üzere kullanmak, bir şeyle karın doyurmak. Üteleeççi (Ütel--ee--ççi) — Bir nevi yazlık veya kışlık mes- ken, avci salaşı, .. Yazımızın başlığı: Hötel — Autel .. idi. Şüphesiz bu benim kul landığım kelime şekillerini Bay (N.) nin başlık yaptığı: Otel — Hötel ile karıştırmazsınız. Çünkü o, bir kelimeden (bötel) ve onun yazılışmın güya bozulmuş ol- duğundan bahseder. Halbuki bizim tetkik ettiğimiz ayrı ayrı manalarda kullanılan iki keli- medir. Şimdi de > AUTEL, kelimesine gelelim: Fransızca sanılan bu kelime- nin orijinini yine garp âlimleri- nin meşhur eserleri yolundan araştırmağa başlıyalım. “Autel — (lat. altare, altel) Table pour les sacrifices, table consacröe oü İon dit la messe.,, Autel: d'Abord alter, rapide- ment eliminö par altel, sutel, dü â une altöration mal öclair- cie.,, (91 Bu fransızcanın m dese arad mış, kötü anlaşılmış. Şimdi ayni kitabım izahma devam edelim: “lat, altare, din lehçesinde; alteria, klâsik lehçede. Şimdi kelimeyi kendi meto- dumuza göre tetkik edelim: Fransız lügatinden anladığı mız mânalar: “Autel, bir yer- dir ki onun üstünde Allaha dua ve niyaz cdi Allaha olan tak- dimeler onun üstüne konur, 0- rada kesilir veya yakılır. Bu, yüksek bir yerdir.,, Fransızca ve lâtince eserler etimoloji bakımmğdan izahla- rında “Autel,, kelimesini men- şece “Adolere,, ye yaklaştırıyor ve bu kelimeyi de “Alteria,, ve “Altus,, la birleştirerek “... au fait gue les Autels . ölevâs aux Dieux d'en haut ötaient surele- wes,, 110) diyorlar. Bu sözler bizim temas ettiği- miz “Yükseklik, *ve “Allah, mefhumlarını ifade ediyor. Yazılarımızm başlangıcında gösterdik ki: “Ağ”, “ güneş, allah, yüksek- lik, kuvvet,, anlamlarına lir. Burada ilâve edelim ki “ kökü de ayni mânaları anlatır. “Altalamak Mağlüp et- mek, yani faik kuvvet tatbik ct- mek, “Altan — Devlet ve millet re- isi (Pavet de Courteille lügati) “Alkamak — Allaha dua et- mek(Pavet de Courteille ve Ra» dlof lügâtleri) “Alkı Allaha dua (Rad- lof lügati Demek “AL,, Türk kökü “Autel,, için gösterilen “Alter, Altel,, sözlerinin mahiyetini ve manasını meydana çıkarıyor, ##a Ağ — Yüksek, güneş, Allah; Ağım — Suut (Divanü '& gat -it - Türk) Ağınma — Suut (İbni Mü ILütfen sayfayı çeviriniz) 'ne demek ol (9) “Kurbanlar için masa; üzerinde Mes duası yapılmaya csbsus masa, İlkin “alter, iken, çabucak çaltel,, gel- E almış ve kötü anlatılmış Dir değişme ile “nutel,, olm (10) Gökteki i si iihlar için yapılmış olan “autel,. lerin yüksek yapılmasmdar