11 Eylül 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

11 Eylül 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— 3s T A 11.9-935 E- “Dünya Gazetelerine Göre Hâdiseler YAKIN ŞARKTA ingiltereninAkdeniz kuvveti Glerios tay The Daily Mail'den: Hükümetin Habeşistan meselesin- de Cenevrenin tarafini iltizam edec gi yolundaki kararı müscllah kuv- vetlerimizin halihazır vaziyeti ile gay rikabili telifdir. Britanyanın Büyük Devletler arasında kendisini en az Jâhları ile müdafaa edebilecek bir vi ziyette oluşu,çıplak bir hakikattir.Bir taraftan biz böyle kendimizi her han- gi bir taaruza karşı ir halde İken diğer milletlerin en u- zak kaygularına müdahale edişimiz intebara giden bir delilik olur. Bir Pransız siyaset şaririnin o “Milletler in nizam ve (kaideleri ile rilmiş ” diye andığı ya, ki mucibi tehlike bu va azami haddine kadar silâhsızdır, ne İtalyayı ve ne de sair bir memleketi “kuvvetli bir o harekete geçişi” ile tehdid edebilecek bir halde değildir. İtalya aleyhine “Cemiyet” mücy- yedelerinin tatbikini israrlar isteyen York Başpiskoposu ve Lord Craig- myle, anlaşılıyor ki, İtalyanın de alt donanmasının — İngilterer den çok daha yorlar ve şarki Bahrisefitte “ hin emrinde Büyük Britanyanki den beş defa daha kuvvetli hava filo- armın bulunduğunu hisaba dahil et- kıskanç. davranı Bun deniz altı o donanma, yük kısmı on beş sene zarfında ik- mal edilerek tezgâhlardan denize in- dirilmiştir. Bu memleketin hava kın vetlerine gelince, bunlar yirmi mi yon İngiliz lirasının lendirilmiş ve (kadrolar mikyasta ilâveler yapılmıştı, Şimdi ise, saatte iki yüz yetmiş beş mil süratinde uçabilen bomba tayya- relerinin hazırlanmasına sarfı mesal edilmekte ve #satte üç yüz ön mil yapacak avcı uçaklar, yetiştirilmek- tedir. Büyük Britanyanın o müdafaa kuvvetlerinin vaziyeti, İtalyanların gösterebildikleri o bu yüksek askeri mükemmeliyet ve kudret Manzaratı karşısında, acıklı bir “kontrast” bir sid teşkil etmektedir. İnsan mak zememizin yüksek değerini biçbir millet geçemez; fakat materyel nok- Sanlarımız vardır. Hava manevraları ve son temmuz Bahri geçit resminde tayyarelerimi- zin ve harp gemilerimizin yarısından pek geriye kalmıyan bir miktarının 1935 standardlarına nazaran modası keğiş olduğu görülmüştür. Hava programımız Kraliyet | Hava kuvvetlerinin birçok ları telafi edecektir. deecee geniş eğildi noksan fakat bu kâi ve on sekiz ay koruyamıyacak | l İ yare gemisi son dildikte, tabiirdirki, loları bir adım daha lacaklardır. Çok acıklı bir haldir ki, müsellah kuvvetlerimizin tabii, mes'ul bekcisi bulunan muhafazakâr partisinin son on üc yılda on senc kadı iktidar mevkiini işgal etmiş olmasına rağ- men, Britanya sminin dünyada bir ifade ettiği gündenberi, muhte- işmanlarımıza kıyasen, müda- larımız, aslâ bugünkü kadar oldukca zayif bir halde | bırakılmış değildir. Tabii haklarımızdan feragat edişi- izi gören başka milletler silâhlan- makta gavretlerini arttırmışlardır. Vaziyet memleketimiz için birçok tehlikelerle do) etler Cemi- yetinin azalığı, Britanya için harp de ecnebi bava fi- ileri gitmiş o- z Cemiyeti Akvamdan derhal gekilmeliyiz. Şan ve şöhretimizin ve cihandaki mesuliyetlerimizin bizden beklediği nisbette kara, deniz ve ha- va Kuvvetlerimizi artırmalıyız, An « cak bu yoldan gidersek zamanımızda sulhun devamından emin olabiliriz. Britanyanın harici siyasetinde te - beddül yoktur. Milletler Cemiyeti 4- İ zası olması hasebile, Britanya, müş- terek emniyet mesul hisse almağa amadedir. Ulus'ar Kurumu ve İngiltere The Daily Telegraph'tan: Nazırların tatil günlerini kısa ke- sen Ağustos kabinesinin cevap ver - mek mecburiyetinde bulunduğu sual. ler bir hayli çetin olmakla bezaber bunlar bir tek suale irca olunabilmiş ve buraya verilecek cevabı da mille- timizin bütün olarak işleyen sevki ta tayin ve tesbit etmi Büyük Britanya Milletler Cemiyeti misakma atmış olduğu imza yüzün - den muayyen birtakım beyneddüvel vecaibin asile kendisini bağlı telâk- ki edecek midir? Ahir tabirle, bu im- 74 ile mukayyet olduğunu Büyük Bri tanya kabul ediyor mu? Şayet kabul ediyorsa, İtalya ile Habeşistan ara - sında tehaddüş etmiş olan “İhtilâf” 1 Cenevre halletmelidir. Milletler Cemiyeti düsturlarma kar $: gösterilmesi gereken sadakat daha geçen ay Hariciye Nazırı Sir Samuel Hoare tarafından yanlış tefsire imkân bırakmayan bir lisânla tekrarlanarak ifade ve beyan edilmi “Biz, müşterek emniyet mesuliye - tinden hissemizi tm olarak almağa hem hazir ve bem isteki Abanoz Bilezik RENE CHAMBE Sesini yükseltti: — Bazı bayağı ve adi silâhlar var- dır ki, en aşağ: insanlar bile kullan- mağa tenezzül etmezler, Bana doğru söylediğinize yemin eder misiniz? Lauffen'in sesi değişti, yere iğdi: — Yemin ederim, dedi, siz mat- mazel Maryse'in öldüğünü her halde bilmiyorsunuz. De Sollers arkasını gayri #eminliğin duvarına dayadı. Çenesini kaldırdı, bir parça, bir parça. Bir düşman önünde bu müthiş baberin sarsıntısını belli etmemeğe çalışa- salik Gözlerini — Peki, söyleyiniz, dedi, söyleyi- niz, söyleyiniz. Ve Lauffen söyledi. Ağır bir sesle Ve tane tane kelimelerle söyledi. E müerim gibi, De Soliers'ye bakma bile cesaret edemiyor, gözleri hep yerde, öyle anlatıyordu : — Evet, öldü. Hem nekadar zaman #vvel?.. Sizinle son ayrıldığımız gün. — Nasıl öldü? — Öldü değil, öldürdüler! Kor- kunç bir yanlışlık seticesi! İtalyan Tirolu, İnne vadisini, Münihe doğru yol alı- man, ortalık iyiden iyiye kararmıştı. Bütün yollar muhafaza altındaydı. İlk vardığımız köyde bir Landstrum müfrezesi nöbet Karanlıkta mülrezeyi görmeden gi tik. Halbuki geceleyin yollarda gidip gelmeyi yasak etmişler. Biz nereden Bilelim? Galiba nöbetçi arkamızdan dı. biz de İşitmediğimiz için yolumuza devam ettik. . O zaman silâh patladı. Hayvan adamlar arkamızdan ateş et- » Şoför hemen durdu, fakat iş de işten geçmiş bulunuyordu. Maryse kısa bir sayha kopardı. Başı arkaya düstü, Kurşun yalnız ©- na isabet etmişti. Ne hale geldiğimi- 6. izün önüne getirebilirsiniz. Otomobilin içi kan doldu. Zavallı kız: —Çok fenayım, çok fenayım! de- di, biraz doğruldu, aman, beni oto- mobilden dışarı çıkarın, gökün atlına, yıldızların altına götürün. Kendisini dikkatle otomobilden çı- kardık. Yolun kenarındaki çimenle- rin üzerine uzattık. Babasr hıçkırıklar içinde. Ölüm gelmiş, Maryse'in başı ucuna dikil- Bilgitamiiğer da; Ban“ bep Mideadi, Yugoslavya, Çekoslovakya Ve Romanyanın Askeri Kuvveti | Bükreşten çıkan Universal gaze- tesindön: Bu üç bülümet: Romanya, Yugos Prince Paul, lavya ve Çekoslovakya askeri va yetleri hakkında Cenevreye bir fez İeke taktim etmişlerdir. Mesahayı sathiyesi Romanya Yugoslavya Çekoslovakya Bu hükümeti, kezt bir teşkilât mevcut olup büt askeri kuvvetleri emri altında bu- 265,000 247,542 140, Mazarik lunduran harbiye nezaretidir. Ro- yet derken kasdetti- iyetdir.,,. Samuci Hoare, un- tahtında esasen başka türlü daha iyi hareket imkânr olmadığından, yine Sir Samuel'in ke- limelerini kullanarak ilâve edelim: elenecek o « lursa olsun. bütün milletler temiye ti sistemi üzerimde çiddi ve ağır te sirler brrakacak olan hârbin berta“ #af edilmesi için, İngiliz kabinası, yapıtı, yani müspet teklifler ileri sürmey, karar #ltına almıştır. Bu teklifler üzerine verilecek ka tar ve hüküm, milletler cemiyeti « nindir. Karar hareket safhasına münkalip oldukta, buna mütcallile imesuliyet de müşterek olmalıdır; yorduk. Maryse gülümsedi, bir ümit. İe ellerinden tuttuk, o zaman... O za- man.. Lawffen sustu, büsbütün iğilen ba- şın: fevkalbeşer bir kudretle kaldıra- bildi — Her şeyi söylemeğe yemin et- tim, söz verdim, dedi. Söyliyeceği o zaman Maryse'in ağzından isminizi duydum: “Christian de Soliers.. Ben Alman kurşunları altnda ölüyorum. Ben size lâyık bir kızdır. Şimdi kal- bimi anlâdınız mu Son kuvveti ile elimi sıktı: ”— Latffen, dedi, yemin et bana, söz ver bata! De Soliers'yi mutlaka bulacaksın. Söylediklerimi ona 85: yeceksin, Sesi gittikçe zayıflıyordu: Gene son bir kuvvetle kolundan $u bileriği çıkardı: Bunu da ona ver... Bu bileziği gördükçe, benimle alay eder, durur- lu... Hoşuna gittiğine eminim. Ve son nefeslerile beraber: — Yaşasın Fransa! diyebildi, başi- gimenlere düştü. Maryse böyle göz göre göre gitti Şimdi efendilerim, söyliyeceklerimi söyledim, vazlfemi de yaptım. Bu bi- leziği saklaymız. Şimdiye kadar be- nim için en emniyetli bir tilsim ol muştu. Yedi defa siperlerinize bücü- N 88, Yugoslavya 58, ve Çe- koslavyada 48 piyade alayı mevcut- tur. Buna diğer teşkilâtrda zammet- vari topçu, tayyare Tayyare kuvvetleri : Romanyada (213,766 beygir kuv- tinde 773 tayyare ve 10,647bey; wvetinde de 26 adet deniz tayare- © meliktir. Muhtelif tarihlerde ilâf hükümetleri tarafından verilip “Uluslar Kurumunun 1935 se- Desine- ait heşrolunan -teslihat sala mesinden aşağıdaki - malümatı is raç edelim. Abalisi © Demiryolları 18652,900 11,210 Kum Yugoslavya 14,240090 — 19, Çekotlovakya — 14,82: 13411 Çekoslovakya 263,069-beygir kuv- vetinde 546 adet tayyareye maliktir. Bunlardan maada bu (iç hükümet zabıta ve hudud muhafaza kıtaatı gi- bi kuvvetlere de sahiptirler. Roman- ya harp esnasında bu kabil müstah- Römünya Kral Karol faz kıtsata da meliktir. o Yugoslav. ya Adriatik sahilleri muhafaza etmek için donanmaya da sahiptir. Bu üç hükümetin silâh altında bu- Taridurdukları kuvvetler * Romanya kara ordusu 240,501 ki- şidir. Yardımcı teşkilâtı da 62,947 | kişidir. Tayyare kuvvetleri de 11,866 kişidir. Yuloslavya : kişid kişi Kara ordusu 184.448 Tayyare kuvvetleri de 10,810 ike Kara ordusu 596,788 | Yardımcı kıtaatı 75,594 kişidir alümattan anlaşılacağı üze- re Küçük İtilâf hükümetleri gok dara fazla tutan seferber kadrosu hariç ol mak üzere üç çerik milyon kuvvete dır. Fakat, Tagi olarak, Milletler Cemiyeti nizmasının, (Cemiyet organları) sm kullanılacağına «dair bildirmiş olduğu niyetinden rüc'at mevzubuhsi olamıyacağına, kurar vermiştir Bu İse, milletimiz için bir vicdan işidir. İngiliz kabinesi bunu dünkü kararlarında yerinde olarak tefsir ve ade etmiş oluyor. Mac Donald'ın dün nazırlar hakkında söylemiş ol drğu sözler, milletimizin büyük bir ekseriyeti için dahi tekrar olunabi- lir. * Biz hatt teketimizi, sükü- netle, ağırbaşlıkıkla ve soğukkanlılık la tavin © dir. ma kalktık. “Yedisinde de derim bile sıyrılmadı. Demek ki mukadder olan İsşey yerini bulacakımıs. Ben de bu kas dar müşküllere ve tehlikelere rağmen gelip sizi bu im, Mösyö De Soliers, hissimi sakla mam. Ben sizden son derece iğreni- yorum. Fakat bu gece buraya, hiçbir intikam maksadı gütmiyerek geldiği- mi açıkça söylerim. Şu dakika bir Al- İ man zabiti ölen bir kadına vermiş ols | duğu namus, sözünü yerine getirmiş uyor. Bu cihetten müsterilim. Sonra Terraire'e döndü: — Hayır efendi, dedi, bu mesele ler Louvain'den çok evvel gelip geç- miş sylerdir. Selâm verdi. O saman De Sollers'nin bütün ar. kadaslarımı hayran bırakan sakin se- si yükseldi: — Sizden bir kelime daha rica ede- Nereye gömdüler, biliyor mu- SE bir tereddüt geçirdi, sonra dedi ki: — Gerçi bu sorgunüuza cevap ver- mek, vazilemin dışında bir şeydir. Fakat gene söyliyeyim: O gece Wer- ner Gölovine ve ben cesedi otomobile yerleştirdik. İçersini ilk rasladığımız yerden bol çiçeklerle doldurduk. Ben ayrıldım. İbtiyar baba, kızını bir de- Mi gibi, aldı, götürdü. İşittiğime göre, “Onun için bi İ lenmiş bı NegüsMusoli Habeşistanda bir mitingde Amerikan yazarlarından Riçard Halliburton, Baltimor Sun gaze! sinde Habeşistanın krallar kralı i yapmış olduğu bir görüşmeyi yaz- muştar. Yazar, bu yazının başında Habeş askerlerini, imparaloriçeyi ve impa ratorun yirmi yaşında Avrupa biçi- minde giyinmiş, ingilizce, almanca ve İransızcayı aksansız konuşan kızım tasvirden sonra Haile Selâsie ile neler konuşluğunu şöyle anlatı- yor: İmparatora sordum * — Neden sınırlarınıza asker yığ- miyorsunuz ?. Biliyorsunuz ki İtal yan orduları orada toplanıyor. Sizin silâh taşıyabilecek (bir milyon a5“ keriniz varmış ;neden bunlar sınıra gönderilmiyor? İmparator cevap verdi * — Unutuyorsunuz ki bu çatışma. da Habeşler daba ziyade dünyanın kamoyuna yaslanırlar. Dünya bası nın çoğu Habeşleri haklı,İtalyanla- n haksız gösermektedirler. Elimiden gelen her şeyi yaparak bu durumdan asığlanmak österin. Benim askerlerim İtalyanlarınki gibi disiplin altında değildirler, Ha- beşler, teker teker iyi savaşçıdırlar. defa şgözleri kısdı mı Köndile, evirmenin imki- 5“ nı kal Şimdi, zaten, fena © halde hiddet- ınuyorlar, Onlari bu hal de savaş boyuna yollayacak olursak hemen vuruşmağa — başlamalarından korkulur. İtalyanlar ise bizim kendilerine bir harb vesilesi vermemizi bekliyor ve bunu umuyorlar. O zaman, İtalyan leketlerinde nefisleri barba giriştiklerini garayı basacaklardır. Onun için, ben askerlerimi elden geldiği kadar İtalyanlarla geç temas ettirmek isterim. Eğer bizim bütün kaçınmamıza rağmen harb patlak verecek olursa — İtalyanlardan başka herhangi bir nötür devletin ve Uluslar Sosyetesi- nin ileriye süreceği barış şartlarını kabul etmeğe şimdiden hazırı#— Biz kütleye karşı kütle olarak barb ede- ceğiz. Bizim ne tanklarımız ne de ağır topumuz vardır. Fakat Habe tanm sarp dağları uçurumları, bura» da sıcak, hastalık, sivri sinekler bi- ze yardım edecektir, Biz, İtalyanları böyle bir memle- ine doğru ne kadar fazla nü- fuz etmeğe bırakırsak (onların ba- şına gelecek tehlike o kadar artacak- tar, kendi mem- müdafaa için Macaristanda bir köye gömmüşler, — Pandele'ye olmasın? — Evet, evet, Pandele. Babası bütün işlerini bıraktı. Kızmın mez lardan ve iğrenen ihtiyar bir . Ondan sonra bir daha kendi. sini görmedim. Zeminlikte, kimse (De Soliers'ye esaret edemiyordu. Zavallı sapsarı kesilmişti ki, mumyaya dönmüştü. Alnr avucunun içinde rüyada biti- sile konuşur gibi, söyleniyordu: — İnsanlar nekadar fena! Acaba Pandele'nin kulesini bir daha görebi- lecek miyim? Maryse'in son sözleri bunl, Nasıl unuturum? Yüzbaşı De la Fougue bile dayana» madı, başın: çevirerek, gözünde biri- ken yaşları sildi. Ortalık hafiften ağarmıya isti, Sambardier : — Haydi, dedi, yol göründü. Lauffen kaputunu düzeltti, başma kasketini geçirdi. Meclisi selâmladık. tan sonra kapıya doğru yürüdü. De Soliers ile beraber yukarı çık- tılar, başla- Dısarsı iyiden iyiye aydınlanmıştı, uzun bir muharebe gecesinin uyku suzluğu, sabaha doğru ortalığa tam söyliyerek yay- | BiRLIK DOLAYISİLE niyiselâmladı nutuk dinleyenler... Fakat çete harbında benim askerl€ rim İtalyanlara üstündürler, Buf aşağı yukarı hiçbir şey yemeden Yö şarlar. Bir İtalyan (askerine Jâzi” olan suyun ve yiyeceğin onda bi onlara kâfi gelir. Sonra bunlar, pek ziyade dayan!” Iıdırlar. Bu bakımdan askerlikte © leri yoktur. Bunlar ölümle yarışa 8“ rebilirler, N Bugünkü İtalyan durumunun ö kem içerisinde © geliştirdiği yurda” verlik duygularını yakından gör!” niz hayretten hayrete düşersiniz. İtalyan“ şaldirmekta gecikmiöii bize İtalyan tehdidini en ücra kö” lere kadar yaymak ve duyurmak #” kânmı vermiştir, Böylece Birlef” bir cephe kurmuş bulunuyoruz. Bugün kadın çoluk, çocuk, ihtiyar Habeşistanda herkes karli” Li tığımız tehlikenin ne olduğunu Bİ” yor ve hepsi yurdumuzu ve evlefi mizi korumak için ellerinden ge” her fedakârlığı yapmağa and i İmparator, sofra üzerinde bulun sampanya kadehini kaldırarak deli ki — Bpnim memleketimi birleşti ğe ve ulusuma bundan evel kendi rinde bulunmayan bir derecede vuf”” severlik. ve. sadakat duyguları mağa vesile vermiş olan Musolini'” selâmlarım... # A Arkeoloji Bizans! ihya ediyor “La Revue” de; Kamâl Atatürie Türkiyesinin SE yük bir gayretle asrileğt 10 dur, fakat Türkiye ayni zamanda; $. Mmühim”bir prestij unsuru olan W pmazisinin iz ve bakiyelerini e canlandırmağa çalrşıyor. Bu itibarla İstanbula yapılmış o arkeolojik araştırma! ratorlarının sarayının ni tesbit etmişlerdir. Bu meyanda bi rde cesim ve mesi döşeli geçit meydana çıkarılmıştır. oi geçidin, hippodromc'a nazaran am” Dir galeri teşkil ettiği zannı ii Görülüyor ki Türklerin de yeri” bir iftiharla söyledikleri givi, fi w bul, göğsünde barındırmış olduğu * ya birbirlerini takip etmiş veya ta birbirlerine girift surette yaştı, olan medeniyetlerin bütün asârı Y, den çıkarıldıktan sofra dünyada siz bir yer olacaktır. İRİLİĞİ > e? tçilerin hepsi yerli yeri Zeminliklerin, dekonkların vd İl yor. ö İki zabit, önde De Sollers, ark. Lauffen - siperlerden, kabuklaft 49 yulmuş kavak ağacınm bulund" yere doğru yürüdüler, yi De Soliers nöbetçi nelere sordi — Yeni bir şey var mış ? kasını unutmuşuzri. tabakayı al etle, Ben senin Y burada beklerim. Nöbetçi neferi uzaklaşınca. liers kolunu Alman siperlerin ru uzattı; — Sizi orada nöbetçi neleri vok. Kimse Sİ mer. Yalıız biraz acele edini yöl “ S Do N bekliyorlar, “e si Lauffen siperi atladı. ya kere daha düzeltti. O etki yüzü, hâl8 sapsarıydı. Adiyö, dedi, vazifen aramızda bir şey kalmadı... g9 Yavaş yavaş karşı siperler€ kaydı ve kayboldu, gitti. ai bi Solda, biraz uzakta, 13 may e e hı, koca Verdun şehri Alman rının altında cevre eRvır yaniyo” BİTTİ ö

Bu sayıdan diğer sayfalar: