11 Eylül 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

11 Eylül 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MEMLEKETTE TAN | Sivas Kongresinin Yıldönümü Büyük Törenle Kutlulandı Si 5, (Özel aytarımız bildiriyor) — Sivas kongresinin yıldö- ada muazzam törenle kutlulanmiştır. Cumhuriyet ala- -apılan büyük toplantıda söylevler verilmiş, lisedeki Ata- türk odası ve tarihi kongre salonu gezilmiştir, Geceki fener a- layları çok erzeli geçmiştir. ilk Hayvan Sergisi Açılıyor Malatya, (Özel aytarımız bildiriyor) — Sonbahar hayvan ser- gisi e girecek kısrak ve tayların kayıtlarına 15 Eylülde başlana- caktır. İlk defa açılan serginin rağbet göreceği anlaşılmaktadir. Halis Arap ve yarım kan Arap hayvanlarından kazananlara 1000 lira ikramiye dağıtılacaktır, izmirde Petrol Tröstü mü? İzmir, (Özel aytarımız bildiriyor) — Bazı petrol ve benzin sosyetelerinin aralarında bir tröst yaptıklar rhaberieri üzerine il- gililer harekete geçmişlerdir. Benzin ve petrol fiyatlarının şarı- mızda daima yüksek oluşu bu iddiaya misal gösterilmektedir. Genci savamanlık bu iş etrafında tahkikata başlamıştır. Karapınarda bir cinayet işlendi Aydın, (Özel aytarımız bildiriyor) — Karapınarda bir cinayet işlenmiştir: den Bek Aşağı mahalleden Koca Mehmet, Sandıklı köyün - i tabanca ile yaralıyarak öldürmüştür. Hâdisenin sebe- bi, Bekirin bir gece önce Mehmedin evine gitmesi ve karısına sarkıntılık etmesidir. Cinayetten Sonra Aydma gelerek Ekre- min evine saklanan katil, yakalanarak adliyeye verilmiştir. Meyva Ve Sebze Bolluğu Var Konya, (Özel aytarımız bildiriy ve meyva bolluğu vardır. Bilhassa, ü — Bu yıl, Konyada sebze im, kavun, karpuz ve mısır pek ucuzdur. Ova köylerinden çoğunun ürünleri de bereketli ol- muştur. Konya Türkiyenin en az gelirle gecinilebilir verlerin- den biri haline gelmektedir. Saman ihtiyacı Artıyor Amasya, (Özel aytarrmız bildi, iyor) — Havaların kurak git- mesi yüzünden, bü yıl ekinler lâyiki ile büyüyememiş, zeriyat miktarı az olmuştur. Harmanların sona ermesi üzerine buğday fiyatları fırlamıştır. Kilosu, 6,5 - 7 kuruş arasında satılmaktadır. Köylü samanın yetişmiyeceği endişesile kış için saman tedari- k ve çalışmaktadır. Geçen yıl 100 - 150 kuruşa kadar satılan sa- manın arabası şimdi 400 » 450 kuruşa kadar yükselmiştir."Bir iki ay sonra ihtiyaç büsbütün artacaktır. Maamafih Türhal şeker fabrikasının pancar küsbesi bu telâşı bir dereceye kadar önleye- cektir, Ekmek fiyatı 5 kuruştan 7,5 kuruşa çıkmıştır. Abland Gölü Kıyısında Kamp Bolu, (Özel aytarımmız bildiriyor) — Bolu Halkevi üyeleri spor komitesi başkanınm başkanlığında Abland gölü kıyılarında Çam ormanları içinde kurulan kamp Sigaralar Niçin Bozuk Çıkıyor Adana aytarımız yazıyor: “Adanalılar, sigaraların, bilhas- sa ucuz halk sigaralarının son gün- lerde içilemiyecek kadar bozuldu. ğundan şikâyetçidirler. Halk sigaralarının içerisinde nu- maralı kâğttlar bulunmayışı, şikâ » yetleri tesirsiz bırakmaktadır. in- hisarlar idaresinin, imal işine daha fazla ihtimam gösterilmesini temin etmesi lâzımdır. Paketlerin içerisi” dirde, bu iş yarı yarıya daha ko - laylaşacaktır. Şikâyete mevzu olan ikinci bir nohta da, bayilerin bozuk paketle- i iden olduğu gibi değiştirme- idir. Geçen m ber usul, ei çıktığı şu sıralarda tekrar ihdas €- dilmelidir.,, Aylarımızın bildirdiği bu mese- le hakkında, Adanada çıkan “Türk Sözü, refikimiz de önemli neşriyat yapmıştır. Adanalıların isteğini ye- rine getirmesi için biz de İnhisar İar genel direktörlüğünün dikkati- ni çekiyoruz. Amasya, (Tan) Kılıç Ars lan okulu salonunda bir nakiş ve dikiş sergisi açrimıştır. Yukarıdaki resim, sergidek bir İköşeyi gB3ter”> yor Öğretmenler Kongresi Antalya, (Özel yor) kul öğretmenleri, bir toplantı yapa- caklardır. Ankarada bulunan kültür direktörü bugünlerde sebrimize dö- necektir. Kongrede önemli işler gö- rüşülecektir: “Bartın. 12 yaşında Bartında çikan “Bartın, | 12 yama girmiştir. | tebrik eder, uzun ömüü aytarımız bildiri- gazetesi Arkadaşımızı der dileriz, İlKUÇUK TELGRAF| İİ HABERLERİ | * Söke, (Tan) — Sökenin kurtu- luşu özel bir törenle kutlulanıın Fener alayları ve eğlentiler geç vak- te kadar sürmüştür , * Antalya, (Tan) — Vilâyet ge- | nel meclisi kararile memleket hasta- | nesine bir nisaiye mütehassıs getir- tilmistir. * Malatya, (Tan) — Halk ile te masta ve incelemelerde bulunan Ma- latya saylavı Mehri Pektaş ve Em- rullah 'Ankaraya dönmüşlerdir. © Sıvas, (Tan) — Şarbay Hüse- yin Veli, sarım su işleri etrafında te- meslarda bulunmak üzere İstanbula gitmi No. 1/6 YOSMA! Etem Izzet BENİCE Diye söyleniyordu. “ Biraz sonra, istediği doktor geldi. | Yapılacak şey yoktu. Biraz eter koklatmak, iki kâfuru şırıngası yapmak, birkaç damla nevrol içirtmek, göğse, kollara, boyun damarlarına masaj yapmak bu işin yeteriydi. Doktor da onu yaptı, Fazıl'ı yatağına yatırdı, kalbini dinledi: — Biraz sonra açılır? Dedi, gitti. Sahiden de dokto- run gitmesinden üç dört dakika sonra Fazıl açıldı. Bu açılış ta tuhaftr. Korkulu bir rüya gö- renlerin çırpınarak uyanması gi- bi kollarını aça aça, silkine si kine, ürpermeler geçire geçire Güney? Karıcığım., Diye diye açıldı. Gözlerini açıp Güney'i karşısında görün- ce bundan doğan sevincine de İ son yoktu. Hemen ellerine sa- rıldı: : — Ooh sevgilim!. Ve ikinci söz — Gördün ya, yine neler ol- dum?, Demek oldu, Fakat, o uyanır- ken Güney'in kaşları yine çatıl- mış, suratı solmuş, sesi katılaş- mış. Doktorun bu sözlerine karşılığı: — Seni bayılmış bırakıp git- mek insanlık duygularıma şığ- mazdı. Onun için gitmedim. Artık iyi oldun. Ben gidiyo rum! Demek oldu, yine Fazıl'ın ya- nından ayrıldı, yine şapkasını başma, eldivenlerini eline geçir- di. Yine kapının yolunu tuttu. “Fazıl bu sefer; — Kadın senin bana hiç acr- man yok! Öldür de kurtul bari.. Diye yataktan fırladı, yine onun kapıyı açmağa uğraşan elini yakaladı, hızla çekti. De- minkinden bir ayırdımı Fazıl'n bu kez öfkeli, toksözlü, kesin olması idi. Güney'i erkekliğine yakışan bir çekişle ta odanın or- tasına kadar getirdi. Güney: — Ne istiyorsun benden? Bırak beni. Diye geriye geriye çekilme çıkmak, gitmek istiyordu. Fa- zil: — Görüyorsun ya, tir tir titri- yorum. Bu sefer bayılma değil, ölüm gelecek. Terslenme, otur, kendin de rahat et, beni de ra- hat ettir. Diye genç kadını bir kere da- ha hızla çekti, iyice karyolanın kenarma getirdi. Güney titizle- şiyor, tepiniyor, saçmı başını yolacakmış gibi hırçınlaşıyor: ne numaralı kartlar konulduğu tok | İ yapılan büyük arsrnlusal İ Steinitz de dahil olduğu halde Las- ,Oynamadan ev Eylül içinde Antalya ilk o- | —24a— KAİDELER UZERİNE ÖĞUTLER Şatrançta İlerlemek için şu öğüt le kulak verm lâzımdır : Ayni kuvvette, hatta bazı gogların tavsiyesine göre kendir den daha kuvvetlilerle oynayı ik, Kendinizden kuvvetli birisile oy- tarken makul bir “avanta, yı kabul de tereddüt etmeyiniz. Bununla beraber az zamanda avan- tayı küçültmeğe çalışımız. Amerika şatraniç üstatlarmdan Pilisbury'ye kar $! Steinitz bir at Çıkarırdı, Bunu ka- bulde tereddüt etmiyen Pillsbury bir sene sonra, yani 1895 te Hastinga'de turnuvada ker, Tehigorine, manın şampiyon rinci mükâfatı kazanı Hamlenizi asla geri “Dokunulmuş taş,, kaidesi, nize değil lehinizedir. Ak taşlarla olduğu gibi kara taş- larla da oynamağa alışınız. Hüçumu tercih ediniz, fakat müda- faa ovunlarını da bilini Zihninizi bir sürü dold Tarrasch gibi za nr yenerek bi- almayınız. aleyhi. variante'larla azıları şatranç oynar, bazıları da şatranç taşlariyle oynar, dermiş. Siz, şatranç oynavınız, yani taşların lüzumsuz hareketlerile vakit kaybetmeyiniz. Davayı kaybettiğinize © evvelden hülkmetmeyiniz, fakat hasmı da hafif görmeyiniz. İki türlü kuvvet vardır: Biri, var sanrlan kuvvet, biri de var ölan kuvvet; çokluk var sanılan kuvs vet, var olan kuvvetten aşağtdır. Şatrançta dürüst ve iyi bir oyun- €u olmak için şu öğütlere kılak ver- mek lâzımdır: “Kiş, lerinizi bağır madan, “Mat” larmızı alay etmeden haber veriniz. Taşlarını sessiz oy- nayınız. Taşları küvvetli vurmak, hamlenin kuvvetli olduğuna delâlet etmez, Oyun serası hasmınızda iken ko- huşmaymız ve hele kendisini tenkit etmevini: Bir partiyi iyi bir sonuca g için. de şunlara dikkat edi Hasmın hamlesine hemen cevap vermeyiniz. Düşlinerek © oytüymiz. şatranç tahtasını dâima inceleyiniz. Hasmnızın ham- lesinde beliri bir tuzak vardır. Plânlarınızda sebat ediniz, fakat bu plânlarda, partiyi verdirecek bir bozukluk görürseniz tamirde geç kal mayınız. Paytaklarla fazla oynıyarak vakit kaybetmeyiniz. İhtiyati. olunuz, olmayınız, Hasmın bekleme saşırmayınız. Çok karışık oyunlar peşi mayını. “En iyi, çokluk, mandi, Taşlar size itaat ederler, onları ıstelıkla kullanrız. Taşları toplu bir kuvvet haline getiriniz, fakat ica- bında zaman ve mesafe kazanmak için onlarılan herhangi birisini feda etmekten eekinmeyiniz, “Taş değiştirmeler” le oyunu çok basit bir sekle sokmayınız, fakat bir avanta görürseniz bunu yapmakta te. reddüt etmeyiniz. Satranç tahtasının 64. hanesi biri birine müsavidir, fakat tahive noktâ, sından hiç de böyle değildir. Orta haneler, erigel olmazsa, en tesirli ha- nelerdir. Bunun için orta haneleri in- celeyiniz, bU hanelere büçüm ediniz, bü haneleri tutunuz. Köşeler boğucu- dur, orta ferahtır. Taşlarınızım serbest ve hele mü- dafaada biribirine bağir. olmalarına dikkat ediniz. Bir hücum b mek fakat vehimli iz cevaplarile sazırlarken mü. — Fazil boş yere yorulma... Bitti. dedim mi bitti! Ben seninle yaşıyamam artık. Bu bir değil, iki değil!, Diyor, ilâveler yapıyordu: — Bilmem ki, artık bana kar- şı ne kabalık yapmı Bundan ötesi ne düş ne de olür?. Hiçbir erkeğin öz karısma böyle bir şey yapabile- ceğini hayalime sığdıramazdım, Oysam durup dururken başıma geldi de yine burada durup lâ- kırdı ediyorum!, Ve böyle söyler söylemez he- men Fazıl'ın elinden kurtulmak, yeniden kapıya koşmak için çırpındı. İçinden kopup gelen bir erkeklik duygusu Fazıl'a: — Patlat tokatr, bu kadar şr- | marıklık olmaz, Diyordu. Fakat, her aklına eseni tartıya vurmadan diline ve eline götürmiyen Fazıl dü- şündi — Böyle bir şey yaparsam peda- | HAKYERLERİ Altınları çalmış, Evide yakacakmış! Ramide Muhiddinin çobanlığını İ yapan Abdullah isminde biri, çalış- tiğı evin üst katında bulunan san » dığı açmış ve içinden 100 altın çal | mıştır. Çoban Abdullah parayı al - dıktan sonra, aklı sıra, söç delilleri- ni ortadan kaldırmak için eve ateş vermele istemiştir. Fakat tam yağ - | lıpaçivralarla evin alt katını tutuş vuracağı bir sırada görülerek yaka- lanmış, adliyeye verilmiştir. * Vasfi oğlu Nureddin ismine bi- ci, sahte makbuzlarla, Meserret ote- linde Masırlı bir prensin, Suadiye gazinosu sahibinin ve Hilmi Naili İsminde bir zatın yirmişer lira pa 3 dolandırmak euçile adliyeye miştir. Nuredi pılmaktadır. © Süleyman oğlu Zeki isminde bi ri, eline geçirdiği birtakım sahte makbuzlarla, Antalya ambarı sahip İerinden Mehmet ve tüccardan Ne » sim Gazesi dolandırmak istemiştir. Mehmet ve Gazes, Zekinin verdi. ği makbuzları alıkoyarak, bir taraf tan gizlice zabıtaya haber vermiş ve kendisini yakalatmışlardır. Zeki ad liyeye verilmişti * Bakırköyünde, Osmaniye camit sokağında, kahveci çırağı Musa İle (Osmaniye mektebi hizmetçilerin - den Osman iki gözü görmiyen, ak- li vaziyeti bozuk 16 yaşlarında İs - mail İsminde bir çocuğun ırzına geç mek suçile zan altrna almmışlardır. İsmail muayeneye gönderilmiştir. * Safer, Kemalettin, Bekir ve Ali isminde dört şahıs, Bakırköyünd Kartaltepede dolaştıkları sırada, bir delikanlı ile genç bir kızın baş- başa konuştuklarını görmüşler ve bundan istifadeye kalkışarak, deli - kanlıyı tehdide başlar likanlı, bunlara birer yirmi beş ku- süşluk vererek başından defetmiş- se de, içlerinden zavallının sa atini aşırdığı için zabıtaya müraca- At etmeğe meebar olmuş ve suçlula- rın dördü de yakalanarak adliyeye verilmişlerdir. ———— Genel Nüfus sayımına hazırlık Sayım bürosu, dün ilbay muavini Rükneddin Sözerin yanında toplan mıştır. Bu toplantıda istatistik ge - nel direktörlüğü şube şeflerinden Mehmet te bulunmuştur » Bütün işler gözden geçirilmiştir. İlçebaylıklarda'ki numerotij kon - irol heyetlerinden gelen raporlar 0- kunmuştur, Bundan başka numero- tajı ayrren kontrol eden istatistik genel — direktörlüğü - şeflerinden Mehmet, mumerotaj şubesi direktö- rünün verdiği izahatı da dinlemiş - tir. Numerotajda hirtakım eksiklikler görülmüş unların en kısa bir vakitte bitirilmesi için bütün tedbir ler alımııştır. Yarın bütün ilçebaylarm Oka- tilmasile Çiştirakile) bir toplantı daha yaprlacaktır. Bundan sonra sa yıntda çalışacak msnarlara sayım işlerinin öğretilmesi için kurslar 8- Gilacaktır. hakkında tahkikat yar mukabil hücumu düşününüz - Şatrançta muyaffakıyetin önemli âmillenmden biri zama” kazanmak. tr. Satranç dali, “Pam Morphy: “Taşlarınıza yardim #diniz ki, onlar da size yardim çe. dermiş. Lüzumsuz” Bamlelerden kaçınız? Siz zaeiihi kaybedersiniz, basmınız zaniin kazanır, Büzumsuz ve beyhüde kişler bas- #um gözünü açar, Düşününüz ki çok luk, tehdit bir işi yapmaktan kuvvet- lidir. Hele başlangıçta yapılan teh- ditler hasmı meşgul eder . Daima plânla hareket ediniz. Şüp- heli bir plân, plânsızlıktan iyidir. Şunu hatırınızda tutunuz: Başlan- gıçta en zayıf noktalar şahların ön- 11-9-935 GÖÇMENLER ARASINDA Yeni yerleşen Göçmenler Tözel mektupları) Çariu, 4 Soydaşlarımızın Romanya, Bul * garistan gibi komşu İllerden öz yüf da göçleri devam ediyor. Trakya hele Çorlu, her gün yeni gelenlerle dolup boşalıyor. Razgrat ve Pazarcıklı göçmenler” ie görüştüm: Birçoklarr. - geldikle“ ri yerlerde gösterilen zorluktan $i* kâyetçi.. Bulgaristandan gelenler, mallarını satmak, gider ayak mey * dana çrkarılan vergi borçlarını öğe“ mek ve nihayet pasaport almıktâ, akla gelmedik zorluk çekiyorlar * mış, kendilerini getirecek vapurla * fı Varnada günlerce beklemek te 3Y rı bir üzüntü halini almış! Fakat bütün bu sıkıntıların unutulduğu belli, Dileğine kavuşan bu insan kü mesinin yüreği, yurt hasretile çi pıyor! Hepsinde, bahar geldiği için says fiyeye göç edenlerde görülen bir sevinç havası var. Yalnız şu tarkla ki, mevsim sonbahar. Yani yağmuf Jarın başlama korkusu var. Çorlu kaymakamlık binasından otele, gece yarısı döndüm başta ilçe bay Tevfik bulunduğu halde, on ka dar işyarı uykulu gözlerle, takat hâ rıl hseri çalışır bıraktım. Ve biraz sonra öğrendim ki, ekser geceler da ha geç vakite kadar kaldıkları olu * yormuş? Göçmenler için kurulan dispan * seri tamamlamıya uğraşan bu gay * retli insanların, yarm herkesten faz )« müsterih uyuyacaklarını düşüne k seviniyorum. N . Tuttuğum ât arabasile, en kesif iskân bölgesi olan, Çorlunun yeni kurulan göçmen köylerine gidiyo - rum; zaten burada göçmen yerleşme miş köy de kalmadığını öğrendim. Yolsuzluktan sarsılan araba, ne yazık ki, ilerlemek için, verimli tar İalari giğniyor! Doğudan batıya geçmek için bu yolları geçit yapan scdadı düşün - düm ve bakımlı imparatorluğun Os man oğullarının beceriksiz etinde niçin yıkıldığını anladim. arşıki sırttan tozu dumana kat- mış bir kafile iniyor. Üç dakika sonra önümden seyiren bu kafile, Razgrattan gelen (o bir göçmen grv- budur. Yerleşecekleri köye biran önce ulaşmak için arabalarını olan ca hızı ile sürüyorlar, Türk akıncı- larını hatırlatan bu-manzara, insan- da neler uyandırmıyor! Toz dumanı silindikten gönra, yarilarına yaklaş tım. Deli ormanın Tuna boyunun dil ezgisile anlatıyorlar: Hepsi ge“ Jeceklermiş, kimse durucu değilmiş! Bana 160 evlik Gagauz Türkü- nün Köstenceden yola çıktığını da imüjdelediler. Şimdi anlıyorum: Trakya bölge sindeki kalkınma, şüphe yok ki, 1> gihsel uyanışlar dizisi ola"“77 NA. Hava Tehlike- sini Bilenler Hva tehlikesini bilen üyeler Tister aytarımızın Saabtay.ve şeriki (Istanbuldan) 20, Migırdıç 20, Metro Gölyan 20, Leon Nesim 20, Maksut Papazyan 20, Mustafa Taşhanlı 20, Nuri Sar * fati 20, Sinan oğlu Teofolos 20, Is- mail Çizmeci 20, Sepon Nehabetyan 20, Gevork Naglegaryan 20, Hasan Nüzhet 20, Yusuf fırma: 20, Şefik Kocaer 20 ve ayrıca 40, Nikoli İstav- ri 20, Mehmet 20, Bedros Agopoğlu 20, Laproveyane 100, Lasuis sigortâ şirketi 100, Vitali $0, Kornbil sigor- ta şirketi 100, Hasan Sabri 20, Şev- lerindeki pi iklardır. En önemli şey: ümitsizliğe kapıl- mayınız. Şatrançta, çokluk,gizli kur tuluşlar vardır. belki bütün bütün kaybedebi! rim. Güney'i kaybetmek beniru için her şeyi kaybetmektir. Ne onsuz olabilirim, ne onsuz yaşı- yabilirim! tede yumşak olmak kararmı verdi ve yine yalvarmalarına başladı: — Karıcığım, senin başın için söylüyorum, o düşündüklerinin hiçbirisi aklımdan geçmedi. Be- nim neyim senin değil ki, parâ- mı saklıyayım. Sonran senden para saklamamm nc anlamı olâ- bilir? Bu tipte bir adam olsay- dım bütün mallarımı sana ba- gıslar mıydım?.. Doktor bu son cümleyi söyler söylemez Güney yeniden coştu, kızdı: — Doktor, doktor.. Ben mal düşkünü bir kadın değilim. Bu- nu dilinin ucuna getirdiğine esef ederim. Sen verdin ben de aldım. İstiyorsan hemen yarın Bu düşünce iledir ki, son ker- | ki kabzımal 20, Mansur 20, M. Alİ 20, Torkun Bahcivan 20, Herant 20, Mehmet 20, Tatyos 20. | bütün mallarını sana çevirt€" yim. Pe Genç kadın iri kara gözlerini yataklarında devire devire bir an düşündü ve sözünü sürdürdü: — Mallarını tabii geriye v€ receğim, Senden ayrıldıktan sonra, senin on paranı bile ça” tamda bulundurmak isteme Ama arada benim gençliğim, ka” dınlığım, yıllardır kafamın için” de besleyip genişlettiğim &” nenç, kadınlık, gile, yurt, yuV# ideallerim sönecekmiş, yokola cakmış! Ne yapayım, onlari yok etmekten de sen utan. Beni” faziletim bütün bunları bana Y& niden getirebilir. f i Fazıl alıklaşmıştı. Tanrıs€ bir tablo karşısında kendinde" geçenler gibi dalmış, kulaklar” nı onun sözlerine vermiş, İŞİ sindire sindire dinliyordu. ! — Nekadar ciddi konuşuyo” İş bu kerteye geldi, demek» (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: