PE: ŞARLATAN Her mesleğin şarlatanı var- dır. Onu, yığınla en kolay te- masa getiren vasıtaların mufüti içinde sık sık görürsünüz: Hı men bütün köngrelere koşar, tün toplantılarda bulunur, bütün gazetelerle dosttur, matbuata i- ki günde bir beyanat ve fotoğraf verir; müthiş iddiacı ve yeni tez, yeni keşif ve yeni icat pro- pagandacısıdır; mesleğinin hiç bir temsil salâhiyetini - haiz ol- madığı halde bütün meslekdaş- ları namına konuşur; sik sık e- «ser neşreder ve bazan iki form lık bir risalenin sonuna bir #sr- ma bibliyografya koyar. İlim adamı geçiniyorsa mensup sldu ğu şubenin edebiyatını en çok yapan odur, Edebiyatçı geçini. yorsa kitapçıya gazetelerde ii mini büyük puntolarla ilân etti- rir. Tiyatrocu ise afişlerin başı- na kendi ismini kendi elile ya-| zar. Sinsi ve yüze gülücüdür: Her kesle dost, herkesin düşmanile dost, herkesin dostunun yanın- da dostuna dost, düşmanının ya nında düşmanına düşmandır, İlâcm tarifesine terkibin:en, malın reklâmma kalitesinden, telkine tedaviden, piyesin deko- runa temsilinden, mısram şek i- ne özünden, jeste fikirden ziya- de itina eder, Bütün muvaffakı- yetlerinin insan gözile alâkası olduğunu keşfetmiştir: Göze çarpmak, göze girmek, göz oya- lamak, göz kamaştırmak, göz boyamak ve bunun için de açi göz olmak... Aykırının ve acaibin uyandı- racağı ilk hayret ânındaki şuur kıtlığını istismar eder. Umumi dikkatin uyukladığı ve şahsiyet lerin yığın disiplini altında u tuğu kalabalıklar içide many tizmacı rolünü yapar. Umumi dalgınlık ânlarmı sezmekteki dikkat çevikliği sayesinde rıza ları ve muvafakatleri aşırarak tarafdar bulur, sihir ve kerame- tinin muvakkat zaferini yığının uykusuna borçludur. Şarlatanr öldürmek için kuk lanılan iki yaman silâh: istihza veya lâkaydi. İkincisine hepi- miz muktedir olduğumuz halde en az kullandığımız silâh bu dur, Çünkü şarlatanm ilk hüne- ri, alâkamızı avlamaktır, Peyami SAFA —————— ——— — Evkaf Direktörünün tetkik'eri Tetkikat yapmak üzere İstanbula gelen evkaf genel | direktör Turhan, dün de evkaf direktörlüğün de meşgul olmuştur. Fahri Tu evkaf direktörü Niyazi ile birlikte wakıf paralar direktörlüğüne gide - rek incelemelerde bulunmuşt an ŞEHİRDE OLUP BİTENLER | i Yedi yaşındaki Çocuklar ilk okula Alınamıyacak mı? Talimatnameys göre ilk okullar « da kay: ul muamelesinin Teş rinievvele kadar sürmesi gerekmek- tedir. Fakat kayıt ve kabul muame'- | lesi öylüün birinden oğuna kadar olmak üzere (10) gün olarak ilân edilmiştir. Yaptığımız tahkikata gö Te buna sebep 923 doğumlu çocukla- rin arkasını aknaktır. Bu mevcut okulların 928 doğumlu tale- beyi istiap ödip etmediği anlaşılmış olacaktır. Bunun için de-iik tedrisat, müfettişleri bugün kültür direktör- lüğünde bir toplantı yapacaklardır. | Okul baş öğretmenleri on gün için İ ların mikdarını bu sabah kültür ida resine bildirmiş olacaklar, müfet « tişler de talebenin genel topluluğu üzerinde görüşmeler yaparak duru mu inceliyeceklerdir. Kültür idaresinin gazetelerdeki ilânına göre kayıt ve kabul muame- lesi dün akşam bitmiştir. Fakat, ilk | tedrisat müfettişlerinin incelemesin- den sonra yeni açılacak şubelerle bir | Hkte okullarda yer bulunacağı anla- | şılırsa talimatnameye göre hareket İ edilerek kayıt kabul müddeti bugün den itibaren tekrar başlayıp Teşri - nievvele kadar sürecektir. Gene ta- Umatnameye göre yedi yaşınâ ba - san çocukların da okullara kabul e- dilmesi lâzımdır. Fakat şimdiye ka- dar bu yoldaki müracaıtlar geri gevrilmiş ve yalnız 928 doğumlular alınmıştır. Kayıt müddeti 1 Teşrini evvele kadar uzatılırsa yedi yaşını, basmış bulunan 929 doğumlu çocuk Tar da okullara kabul edilecektir. | i Yunan donanması 20 Eylülde geliyor Limanımızı ziyaret edece dığımız Yunan donanması, cuma günü saat 9 da limanımıza gele cektir, Yunan donanması Elli kruva- zörü, Spcca, Psara, İdra, Pantir çe leraks torpidoları ile üç denizaltı ge- misinden ve bir muavin gemiden mü- rekkeptir. Filo, Amiral Sâkelariu'nun kumandası altında bulunmaktadır. Filoyu teşkil eden gemiler içinde İd- ra, Psara, Speçe, torpidoları yeni gı milerdir. İeraks ve Pantir on sekiz se ne evvel yapılmışlardı Dost Yunan bahriyelileri imanımız | da kabul etmek için bir program ha- zrlanmaktadır, Yunan filosu dört gün limarımızda kalacaktır. Prograra mu cibince ilk gür'mutat ziyaretlere tah sis edilecektir. Ayni gün akşam üzeri İlbay Muhiddin Üstündağ misafirler şerefine Parkotelde bir akşam yemeği verecektir. Ertesi günü deniz kuman- danı Yarbay Talât tarafından bir zi- yatet verilecektir. Ayni zamanda Yunan elçisi Sakel- laropulos da bir süvare vereceği gibi, filo kumandanı da gemide bir resmi| kabul yapacaktır. Kanunlar yapılırken! Açık konuşmaya Konacak Ankaradan aldığımız habere gö - re Tüze Bakanlığı bu sene kamu - taya teklif edilecek yeni kanunların kamutayca kabulünden evvel, hukuk şinaslar arasında münakaşa edilmesi ne karar vermiştir. kanunların | an ecnebi kanunlarile Be-| ça hazırlanmış ol suretle |! de kaydedilen 928 doğumlu çocuk: İl EVKAF | Dihkat edilirse görülür ki, bu i son senelerde Evkaf acayip bir i şey oldu. Her işte, her yerde, her drsadd ve her mülkte hissesi hat. tâ tasarruf hakkı olan bir mal | sahibi ki, artık bu tasarrufunun meye yaradığını kendi de kestire- | memektedir. Dünyadaki hayır müecsseseleri- nin idare sistemleri, çalışma tars- | darile mukayese imkânı olamı- İ yan bu institutien kurum ne mo- derndir, ne de Ortaçağvaridir. İrat temini için sinema Yap- İ mak, hal işletmek ve apartman kiralama gibi şehirlerin ve fert- lerin kâr vasıtalarına kadar ser- maye koymıya kalkmışken beri taraftan asırlardanberi bir türlü lemiyen bir tasarruf ga - ibesinin kendine verdiği haklar- la hemen hemen her bina sahibin. den devlet ve belediyeden ayrı olarak bir vergi alır, Her vergi | nin dayandığı bir mantık vardır. | ) Devlet fertten vergi alır ama memleketi müdafaa eder, umumi i hizmetlere bakar, milletin sağlı. İ ğını, düzenini ve emniyetini te. i min eder. Belediye de şehrin te- mizliği, umumi hizmetleri, intize. mı için resim alır. Lâkin Evkaf neden alır?. Bunu izah edemez. Sinema yapmak, hal işletmek için | mi?. Bundan halka ne fayda?. Şehirlerimizin, hele İstanbul İ için bir tek umran yola görmek- i teyiz ki, o da Evkafın, gelirinin ve ödevlerinin (bunlar peh çok değildir) olduğu gibi belediyelere İ geçirilmesidir. Umumi hayır mü- | esseseleri her yerde şehirlerin elin dedir. Hiç olmazsa böylelikle şeh- rin imar işleri sekteye uğramadan ve bir elden idare edilerek yürür gider, Hergün yeni bir haber alarak Evkafın ne derin kök salmış bir “haklı,, olduğunu görüp hayran olmaktayız. Mezarlıklar *kananu ve Evkafın senelerce tatbik-edil- miş bütçe kanunları mucibince Belediye muhasebesine memur anacak Relediye muhasebesine 60 lira - dan 100 liraya kadar ücretli 4 me - #ur alınacaktır. Bunun için 20 By- dülde bir seçme imtihanı yapılacak, bu imfihana lise mezunları ve ya - banci i ie neşredilecek, bu suret bukukşinaslar arasında ilmi bir mü nakaşa o kapısı açılmış olacaktır. Bu münakaşalarda serdedilecek mü“ talcalardan istifade edilerek lâ halarda Jâzım gelen — değişiklikler | yapılacaktır. Tüze Bekanlığınm bu sene kam taya vereceği kanunlar arasında vukatlar, hapishaneler kanun lâyi hasile cürmümeşhut tahkikatın | daha çabulk bir surette yapılmasını temin için cürmümeşhut kanun lâyi hasının bulunması muhtemeldir. ——— Ne Dersiniz? —. BELEDIYE mezarlıklar belediyeye aittir. Hat tâ satılmış” olanlarının daha tah- sil edilmemiş bedelleri bile bele- diyeye verilecektir. Evkaf bunu tatbik etmek şöyle dursun bele - diyenin mahkemelerde o göbeği şatlayarak bin belâ ile kendi na mına aldığı (Sürpagop) mezarlı- ğına da şimdi sahip çıkmıya kalk» muştar, Evkaf kayudu, define dolu bir bahçeye benziyor. Her kazma vw ruşla bir hazine keşfediliyor. Ev- | hafın bütün bu garip tasarruf id- diaları belediyenin karşısında o kadar büyük bir yığın teşkil et miştir ki nihayet işi bir hakem he yetine havaleye mecbur kalmış » lar. Evkaf için hergün belediye a- leyhine, efrat aleyhine yeni ve birkaç milyonluk davalar açmak | kadar kolay bir şey yoktur. Bu davalar kazanılır mi kazanılmaz | mı orasını kimse kestiremez ve mahkemede kaybedilmiş bir da vadan dolayı kimseye değil “ne den kaybettin diye hattâ “ne- den bu davayı açtın da yıllarca €- | mek ve kucak dolusu masraf et- tü diye sormak usulden değil- dir. Evkafta yeni akideler, modern | tereyanlar önünde yavaş yavaş kökünün sallandığını hisseden bir müessesenin hayatını korumak ve orada geçinenlerin maişet medar- ları olan kurumun önemini ve i- şini arttırmak kaygusu seziliyor. | Lâkin, görülüyor ki, her vazifesi | ni kaybeden uzuv gibi Evkaf ta eninde sonunda mukadder olan belediyeleşmek akibetine yaklaş- maktadır. Bütün bu her arsayı kendi malı görmek, ve elinde son cankurtaran gibi arsanın tasarrulu hususunda be- lediyeye karşı gergin bir vaziyet almak bu mukadder akıbetin (Symptome ). elâmetleridir.. Biz Böyle düşünüyoruz. Siz ne dersiniz ? Istanbul İlbay muavinliği İstanbul İlbay muavini Rükned - din Sözerin İçel ilbayılığına ve İs- tanbul ilbay muavinliğine de İç Be- kanlığı şube şeflerinden Hüdainim atandıkları dün bildirilmiştir. Rükneddin Sözer, Hüdai, geldik- ten sonra bu ayın yirmi beşine doğ cu Yeni işine haşlamak üzere Mer - sine gidecektir. —ş— İtalyaya : gönderilen bu daylar İtalyanın memleketimizden mü- him miktarda hububat aldığını yaz- muştık. Tesbit edildiğine göre, son iki ay içerisinde şehrimiz yolile İ- talyaya 90 bin liralık kuş yemi gön derilmiştir. İzmir ve İstanbul Ti * manlarından ihraç edilen bakla mik tarı da Kiymet itibarile 65 bin Tirayı lansrak bu işi tetk kalmış birkaç || | ye ka | rilecektir. Kayunler Büradı 4 gün KUÇUK HABERLER| * Üçüncü kolordu komutanı Kor | general Salih, dün akşam Anıkaraya | gitmiştir. * Kartal Çocuk Esirgeme Kuru- #u, ilçe kolu menfaatine büyük bir | güreş müsabakası hazırlamıştır. Gü reşler bu syn 15 inde yapılacaktır. © Yunan hükümeti, şimali Yuna- tanın ihtiyacı için serbest olarak j 30 bim ton mısrr ithaline müsaade et miştir, Tecimenlerimiz, bu müsaade den istifade için hazırlığa girişmiş derdir. © Esnaf cemiyetleri müşterek bü- rosu başkanlığı için yakında yeni se çim yapılacaktır. 9 Ekonomi Bakanlığı ispektör leri, afyon inhisarı idaresinde yel- erine: başlamışlardır. / “| n tütün alma kanunu | ia bazı #orluklara rastlan İ 81 sorulmuştur. | odasr tütün encümeni, yakında top- | k edecektir.” | * Dün Pireden Jimanımıza gelme si beklenen Romanya bandıralı Daçya vapuru İskenderiye ile Pire, rasmda makinesine ârız olan bo - aukluk yüzünden ancak perşembe sabahı İlmanımıza gelebileceğini tel sizle bildirmiştir . © Deniz ticaret direktörü Müfit Necdet İzmir limanının muanslât ve çalışma tarzımı tetkik etmek üze re dün Eğe vapuru ile İzmire gir | Müfit Necdet üç dört gün sonra İstanbula dönccek ve bu hüsüsta ha sırlıyacağı raporu Ekonomi Bakan- lığına gönderecektir. * İç Bakanlığı müsteşarı Vehbi, dün akşam An'karaya gitmiştir. * İl ve Şarbay Muhiddin Üstün- 'dağ, İçel ilbaylığına atanan İstan « dul übay muavini Rükneddin Sözer *e Kocaeli ilbaylığına atanan Hâmit gereflerine dün akşam Perapalasta bir ayrılık şöleni vermiş bu şölende il ve şarbaylık ileri gelenleri de bu lunmuştur. * Küçük deniz nakil vasıtaların- dan motör, mavna, kayık ve sandal. lerin fenni muayenelerine dünden itibaren başlanmıştır. Belediye, alâ kadarların mensup oldukları mafi- ye şubelerinden birer kazanç karne alarak emniyet altıncı şube direk törlüğüne müracaat etmelerini bil- dirmektedir. * Belediye afişaj işini ajansran aldıktan sorira Beyoğlu ilçebaylı - İında teşkii-ettiği: üç “memurdan mürçkkep, bir gube sile, bur işi, idare für veri Belediye son de- fa afişaj işini, 23 mart 937 yılımda sonuçlanmak üzere müzayedeye koy mu: İlk Maleye 16 eylülde baş- lsnacaktır. İhaleye girmek için, be- lediyenin evvelce tesbit ettiği şe - kilde şehirde tesisat yapmağa mük tedir olmak ve yahut yılda asgari 6 bin lira belediyeye vermek lâzim- dır. * Karaca Bey Harası Merinos yes tiştirme çiftliği için “Almanyadan satın alınan 500 Merinos koyunu ile 20 koş Almanyadan yola çeker mıştır. 14 Eylülde şehri” geti - kaldıktan sonrü Bandırma tarikile Kiracı Beye göriderilecektir . © Tarim Bekamtığı baytar işleri genel dir&ktörü Sabri, dün İstanbu» İn gelmipir. Sabri burada baytar jarikkmda incelemeler yapa - ir, 9 Lâğım sularile sulandığı için, Harbiye okulunun arkasındaki seb- ze bostanlarının sebzeleri söktürük sahipleri mahkeme No, 25 Cumbadan Rumbaya! Server BEDİ Bu söz Cemilenin ölkesini birden. bire düşürmüştü. Kızın omuzları gevşedi ve kolları, suya giren dallar gibi yumuşak bir hareketle sallandı: — Beni bunun için mi buraya ge- tirdiniz? dedi. Tahsin Bey ürkek bir gözle Seli- me bakarak: — Ben, dedi, efendiye hulüsla söz ittim, kendülerini tanımak, teşerrüf itmek istedim, gızdılar. Bir gusur it- timse af itsin, Biraz evvelki azametile sonraki â- gırı tevazuu azasındaki farkta bütün bir zebunküşlük psikolojisi olduğunu anlamıyacak kadar genç olan Selim, adeta utanarak: — Estağfurulah, dedi, beni tanı- madığınız halde benden bir kızın hususiyetini öğrenmek istemiştiniz, halbuki... Çene bahsinde gençlerle varışa çıkmanın ozivanla meticeleneceğini tecrübe ile ve pratik bir hisle bilen Tahsin Bey, Selimin sırtımı sıvaya- rak: — Haydi, oldu bir keret, dedi, gençsiniz siz daha... İlerde büyürsü. müz de İnsanım sıfatma göre hareket buyurursunuz. Selim bu sözde de kendisine hak- sızlık isnat edildiğini görünce tek- rar kabarmıya başlıyan münakaşa ih- tiyacile di uştu, fakat Cemile onu elinden tutarak çekti: — Haydi dansedelim! dedi . Oynamıya başladıkları zaman Se- lim sormuştu: İ — Kimdir bu adam, bu... zat? ak- rabanız mı? Cemile bu suale maruz kalacağını bilmiyor değildi; fakat cevabi o ka- dar güçtü ki Selim sormadan evvel Cemile bunu düşündüğü halde hiçbir şey bulamamıştı: Bir tanıdık. diye mırıldandı. Fakat gözleri, Selimin gözlerinde parlıyan bir şüphe ile karşılaşmıştı. Bütün vücudundan bir titreme geç- ti; elini tutan Selimin bunu bissetti- ğini sandı ve büsbütün şaşırdı. Bu #aşkınlığı Selime karşı yalan söyle mek necburiyetinin nefretile de karı şarak ona büyük bir teessür vermiş- ti. Boğazı tıkandı. Ayaklarını da şa- şırmaştı. Ölçüyü bulamıyordu Seli- min eklma daha fena şeyler gelmesi ihtimalini de düşünüyor, çıldıraca! gibi oluyordu. Ansızın, şu sözler ağ zından adeta kendi kendine dökülü- verdi. — Ben sana her şeyi anlatacağım. Bu üstümde gördüğün esvapları ba- na bu adam yaptı. Fakat.. Fakat. Beni... Sakın beni. Boğazı tıkanıvordu. Hiçbir şey söy liyemedi. Ayakları daha fazla şaşır- mıştı, Yüzü kıpkırmızı oldu. Baytla- / den ciftleri, kenarlarda oturan balo halkını yararak, herkesin kendisine saplanan bakışları önünde, ötekine berikine çarpa carpa, sendeliye sen. deliye kendini dışarı attı, merdiven- lerden koşarak indi, iskelenin ka- ranlık bir köşesine çekildi ve tekrar ağlamıya başladı. Arkasından koşan Selimden evvel Tahsin beydi. Cemile onu görünce, nefretle kaçmak için daha karanlık bir köşe arıyordu. Tahsin Bey dedi ki; cak gibiydi. Gözleri karardı. Yer düşmek üzere olduğunu hissetmişti. Birdenbire Selimi bıraktı ve dans e- — Bana gücendinse, beni istemi- yorsan gideyim... Bir daha sana hiç görünmem. İstersen seni kızım gibi, evlâdım gibi severim.. Ben kötü yü- rekli adam değilim. Bu sözler Cemileyi daha fazla ağ- latmakla berâber, üstünde garip bir iyi tesir yapmıstı. Büyük bir teselli ile isinin ferahladığını duydu: — Ben de fena kız değilim, diye hıçkırarak kekeledi. Az sonra Selim ve Asiye, hanımla Şahende de geldiler. Balo halkından meraklı bir kısım da merdiven basa- maklarıma yığılmışlardı. Asiye ha- nim — Ay.. dedi, içime heyheyler ge- liyor. Böyle olacağmı bilseydim adım atar mıydım? Gidelim artık! Tahsin beş de — Gidelim! dedi . Sonra sokağa doğru koşarak: “A- lil, diye bağırdı. —71— Ya Selim, ya Tahsin! Tahsin bey Selimi de otomobilin içine almıştı. Yolda, Asiye hanımın büyük bir sükütla karşılaşarak kısa sürmeye ve boğulmıya mahküm Şi- kâyetlerinden sonra biç kimse ağzını | açamadı. Şahende büsbütün aptallaş- mıştı. Olan biten şeylerin hiçbirine mana veremediği için gayet müphem bisler ve teessürler içinde yarı uyuk- kıyarak susuyordu. Bir Selim mesele- karşısında olduğunu hisseden Tah- sin Bey bem onun, hem de bu aile- nin yanında asla konuşulamıyacak idi; Cemileyi er- resini arıyarak ağzını açmıyordu. Se- lim de hayatında esaslı bir Cemile meselesi doğduğunu bu gece daha iyi farketmişti. Kalbini dolduran bü- yük bir heyecanım ruhi tıkanıklığı içinde, kendini perakende ve başıboş hayallere terkederek, aradabir, vanı- basında oturan Cemilenin. gölgesine bakıyor, onun güzel o kokusunu bu gölge ile yuğurarak söz söylemiyor- du. Cemile daha otomobile ayağını atarken bütün meseleyi en sade for- mülü içinde kavramıs bulunuyordu. Kendi kendine: “Ya Selim, ya Tah- sini, dedi. Otomobilde, Selimin yanına otur» duğu andaki duygusunu sorarsanız çok netti; Üstünden o ağır tuvaleti KALABALIK Kalabalıktan hiç bir agınan korkmadım ve bir kerecik olsW” kalabalığı yadırgadığımı hat” Jamıyorum. Kalabalık içinde, dalgalı bi denizde eriyen bir damla su gibi eridiğim oldu, fakat hiç bir 2” man şuurumu kaybetmedim. . Kalabalık; insan kalabalf" ileri ve çoşgun bir kalabalık ## dar bana heyecan veren bir $©' bir tabiat kuvveti, bir san'at ©“ ri yoktur. vit En iyi yazılarımı her vak” kalabalığın içinde yazmışımdı” Kalabalığın nabzı dan tarsı” da atarken ilham denen nesi nin kanatlarını yüzümde duy" şumdur. Kalabalığın kokusunu, $€* ve dimikliğini duymıyan, gö miyen, anlamıyan adam, yâ m rimdir, yu hasta, En kötü ve df mânasındâ ferdiyetçilik, ya 809 yal, ya fizyolojik, çok defa bi” İarin ikisine birden dayanan b marazdır. Ve bundandır ki, * i İ mânadaki ferdiyetçi şairleri” filosofların hepsi hasta adi lardır, Orhan SELİM Kartalda orman yangın! Dün Kartalda Samandıra da rt. “Yangın büyümüş! ei için jandarma ve köylü” gitmiştir. Yangin akşam da deYiğ, ediyordu. Ateş İstanbuldan görü” yordu. Yangın büyükçedir. gi k Belediyeyi ye müracaat ed © üğünü protesto “ sıhhat direktö: mişlerdir. Buna rağmen bostanlardeki si lerin sökülmesi devam etmoktsli. Sıhhat müdürlüğü gelen protest? rı belediye hukuk işlerine; Mİ miştir. Davalara belediye kuku leri cevap verecektir. * Ankara yüksek ziraat ensti. sü profesörlüğüne tayin edilmi lan Ludwig Lutz şehrimize gok” ve dün akşam Ankaraya gitmif 8 Zehirli gazlar mütehassışı N imeddini dün Amköradan (şehri gelmiştir. Necmeddin, İlbay ya cısı Rükneddin Sözerin başkan! da Yapılan toplantıda hazır bali muştur. Bu toplantıya itfaiye “k dürü İhsan ve belediye hıizıss”, mütehassısı Zeki de iştirak et” lerdir, * Darüşşafaka mezunları Er mu, 14 Eylül cumartesi “ ei aj Şirk, h- w Hayri numaralı vapuFik ii YENİ günü saat 18 de Köprü. Kalkacak, sabah saat 5 te dönef”; tir. Gezinti münasebetile, birçok « İenceler ve sürprizler hazırla! tır. g* © Sağifk ve soysal yardım beki, lığı müsteşarı Hüsameddin, dün küdarda Zeynep Kâmil doğum Ni gezmiş ve sonra açılma haz Tarı bitirilmek üzere olan Hayöf'şi şa nümune hastahanesi a #eftiş etmiştir. » © Kültür Bak: başkanı Cevat, dan gelmi ül NE # çıkatarak Tahsin beyin ka geçirmek, onun bu maskara bir kahkaha atarak Selimin boy” sarılmak: “Ben seninim!,, dem” tiyordu, Fakat bu ilk tatlı biSİ ie şüphe ile bulanmıştı: Acaba “iy de Cemileyi o kadar istiyor m İstiyorsa bile bu nekadar, ne, bir isteyiştir? Acaba Selim 7: Bey meselesinde fena bir düşerek Cemileden * nefrete mı? Aman allahım.. Kız şündükçe haykırmak istiyor. muvaffak olamayınca dizlerini rine hızla vuruyordu. gesi Bu sırada herkesten tek tük gıkmiya başlamıştı. Tahsin Bey — Devlethane ne cihette? — Ben Cemile Hanımları yam. Asiye hanım Selimin bu ği duyunca elini onun dizine Vİ eri — A... İlâhi oğlum, Allâh pe cızırtını versin... O musun SER ai bunadım ». derim de imani Çe Vallahi tanıyamamıştım aydı, b sizinle orada dans oynuyor" çeri kendi kendime: LES e gi kim? Gözüm ısırıyor. Bi Ğ müşlüğüm var ama tanıya. yle yö yordum. İlâhi... Bak bak- Selim güld ber gi — Tabit valide, dedi. ber Eragt' tebe gidiyorum, görüşmey© muyor, Tahsin Bey sordu: — Mektebe mi Hancisine? 'niversiteye. gi gidiyor” a TArkası “