eee ee p Ley Kıymetten Düşüyor mu İnformation'danı Romanya parası bugünlerde ken- disinden fazla babsettirmeğe başla- dı: Leyde “devaluation,, yaprlacağı bildirildi. Bükreş bunu tekzip etti, Fakat Romen parası Londrada “Ko- Kral Karol 'te,, edilirken, para düşmek Tetldö- dında olduğu meydana çıktı. Bina - leyh hâdiseyi aydınlatmak lâzim- dır, * Ley, ORomanyanın stiklâlinden sonra ihdas edilmiştir. Romen para sistemi, 14 nisan 1890 kanunile te- sis olunmuş, ve leye tamamen fran- ıgın, yani O, gram 290323“altın kıy- meti verilmiştir. Umumi savaş yüzünden Romanya bın parası fena halde sarsılmıştır. Frangın sukut etmesine rağmen ley, !1919*senesinin nihayetinde 18 santi- me,1920 sonunda 18 santime, 1922 nihayetinde ise 8 santime kadar i düşmüştür. tibara müstenit tedavüllerin faz- Jalâşması bütçenin (düzeltilmesini İsermaye hareketlerinin ve kambiyo İnun-intizama alınması, leyin on san- İtimin biraz üstüne çıkmasına yardım İetmiştir. | Nihayet 7 şubat 1929 “Stablisati- İon,, kanunu, leye yeni bir karşılık İvermiştir: Leyin altını 10 miligram | İolacak, ve bir leyin içinde 10da 9 İyani O gram 009 altın bulunacaktır. iBu suretle ley Fransiz frangına na- | zaran aşağı yukarı 15 santimde istik- | sar ettirilmiş, fakat genel savaştan evvelki kryinete nazaran yüzde 97 i düşürülmüştür. İ Bükreş, bundan sonra yeni bir fe- İlâketle karşılaşmış ve İngiliz Tirasr sukut etmiştir. Romanya buna karşı mukavim durmuştur. Çünkü paranın kıymetten düşürülmesinden, infla » ition'dan fazla ağzı yandığı için tek- rar bu çarelere başvurmak İstemiş» tir. Fakat diğer taraftan parasını korumak için Merkezi Avrupa dev- Jetlerinin kullandıkları usule baş- | vurmuştur. o Kambiyoyu (o “dondur- mak,, ve serbest alışverişi durdur. mak. tazyiki si Vekayiin manya, altında kalan Ro- müşavirleri olan sihatlerini dinleyememiştir. Bugün Romanyanın harici ticareti fazla i- se de, bütçesinde yine açık vardır, Romen Milli bankasının altin mev» cudu yükselmekte ise de para cihs- tinden yine sıkıntı çekmektedir. Diğer taraftan leyin karşılığı su- reti zahirede muhafaza olunmakta- dır. Kambiyo murakabesi tesis edil- diği için, “Kara borsalar,, vücut bul. muştur. Bu borsalarda nizam altına alınan dövizler, aşağı yukarı düşük kıymette satılmaktadır. . ! © Bu gayri resmi piyasağa ley he- men hemen nazari kıymetinin yüzde | No:93 PARA BAHİSLERİ 40 aşağısına satılmaktadır. Romen maliyecileri de bu İşe Hattâ geçen haziranın 11 inde, Ro- men Milli bankası, ihracıtcıların € lindeki dövizlerine, kanuni miktar « dan fazla ley vermeğe sazı olmuş, ithalâtçıların istedikleri dövizler için de farla bir prim almıştır. Bununla beraber kanuni İeyie, fil? ley arasındaki fark kararsızdır. İh- racatçılara verilen prim yüzde 10 dan yüzde 40 a kadar değişmekte » dir. Bu değişiş ihracat maddelerinin nevilerine tâbidir. (Petrol için yüzde 10, mısır için yüzde 15, odun'için yüzde 25, arpa, çavdar, yulaf için yüzde 30 buğday için de yüzde 40.) ve ithalâtçılardan İstenen prim ise yüzde 44 e kadar yükselmektedir. Ley bugün için vasati yüzde 80 a düşmüş demektir. İşte bunun içindir ki, Londra karabiyo borsası,bu yüzde üzerinden hesap ederek Romen pa- rasımı düşük kaydetmektedir. Lon - dra bunu İl hazirandan İtibaren ya- pacaktı, Fakat ancak Romen döyi- zl etrafında bazr yeni mukarrerat almacağına dair 2i temmuzda Bük- reşten gelen bir telgraf üzerine ha- rekete geçmiştir. Paris borsasında Ley üzerine 14 temmuzdanberi mu- amele olmamıştır, GN Yatareska 'Bu tarihte leyinamukabili 0,1525 #ranktı, yani tam karşılığı idi. Eğer Paris, Londra gibi hâreket ederse Leyin 14 santime düşeceği muhak- kaktır; Fakât Bükreş vaziyeti böyle gör memektedir: Romen Finans bakânı- na nazâren ley kıymetten düşürül « mediği İçin dalma 15 santimdir, Fa- kat Romen Milli Bankasının nezdin. de vaziyet hiç te böyle değildir. İ şin esası aranırsa münakaşa beyhu- dedir. Haddi zatında ley bir de fili ley vardır. Borsalar İster biri, ister öteki üstünde muamele yapsınlar, bu o kadar haizi ehemmiyet değildi Toprak altında kalanlar Varşova, 31.A.A. — Silezyada bu- lunan Şorzov yakinindeki Hillebrand kömür madeninde bir çökme olmus ve dört İşçi toprak altımda kalmıştır. Kurtarma işine devam edilmekteğir. Pâris bors. Paris, 3LA.A, — 30 tarihli Borsa durumu £ Hâlâ bazı noktalarda düzensizlik bulunmakla beraber, esham borsası, bugün genel surette daha iyi bir du- rum göstermektedir. Fransız .rant- ları Üzerindeki muamelelerin hissolu nur derecede attması o yerli eshama iyi bir tesir yapmışsa da işlerin &x- İeğr, bucistidadın — genişlemesine en- gel olmaktadır. KIRMIZI VE SİYAH. STENDHAL tuşakla karşılaştığını anlatınca Julien titredi. Madame de Rönal: | — Sen korkuyorsun, dedi; ben, Közlerimi bile kırpmadan, dünyanın bütün tehlikelerine göğüs gerebili- zim, Benim korktuğum bir tek şey vâr, 0 da sen gittikten sonra benim (burada yalnız kalacağım saat... Bunu söyleyip koşarak gitti. Julien, içi coşarak: — Bu yüksek ruhlu kadının gö fzünde, vicdan azabından başka kor- kulacak şey mi var! dedi. | Nihayet akşam oldu, M .de Rönal İgazinoya gitti, Karısı fena halde başı ağırdığını söyleyip odasına çekildi, Elisa'yr ba- .sından savdı ve hemen kalkıp Juli- en'in kapısını açtı. İ Jalien acından bayılacak hale gel- işti. Madame de Rönal kilere, ek- mek getirmeğe gitti. Julien bir çığ- ık işitti. Madame de Rönal döndü ve anlattı: kiler odasına rşıksiz git- miş, ekmek bulunan dolaba yaklaş- mış, elini uzatınca'bir kadın koluna değmişti. Juhen'in işittiği çığlığı ko- yaran Elisa idi. z Orada ne yapıyordu? Madame de Rönal tâmamile İlgi- siz bir tavurla: vakıfterlar. |* Journal'den: Francois » Toseph'in küçük yeğe- ni Arşidi Gillasme de Habsburg dün Paris 16 mcı Ceza Mahkemesi- nin huzuruna çıkacaktı. Fakat gelmedi, Zaten geleceğin- den şüphe ediliyordu. Kapıda kendisini karşılamak için iki keçeli muhafaza askerleri dizil- memişti. Lâkin iki tane jandarma bekliyordu. O da müşarünileyhi maznun sandalyesine götürmek için- di. Krâl hanedanma mensup olan bu prensin “nişanlısı” Matmazel Pau - lette Couyba zaten orada kerdisine muntazırdı, Bunların ikisi de, dolandırıcılık, emniyeti sulistimal ve karşılığı ol- mıyan çekler vermekle maznundu « lar. Arşidük Guillaume de Habsbürg mahkeme usullerini, âdetlerini bili. yordu. Onun için müstantiğin kapı- sından kartvizitini bırakarak sıvışıp gitmişti, Mahkeme reisi, evrakt gözden ge- girdi, Tstikbalde bir arşidüşes olacak olan Matmazel Paulette Couyba, yaldızlı kartlar, mührü kraliler ve saire ve saire ile birçok kimseleri kandırmış, hayli paraların: çekmişti. Davada milddelji şahsi mevkiinde birçok kimseler vardı. Habsburg'la- İ rın iktidar mevkiine geleceğini zan edip faka basan sanayi erbabı, bir arşidükün nişanlısma elbise yap - maâkla öğünen terziler... velhasıl bu mühim presten Ve nişanlısıtdan alacaklarını koparamıyan birçok in- sanlar.. Dolandırıcılık birkaç yüz bin franga yükselmektedir. Fakat bunların içinde en şayanı dikkat olanı Palette Cowyba'nın uydurdu- İ ğu bir Ritz ziyafeti hikâyesidir, İ Bu kız Eymard isminde bir ser İ maycdara Roçllt bankasının eshamr- İ na malik olduğunu söylemiş ve bun- lar üzerine kendisine 400.000 frank vermesini İsti ir. Sonra serma - yedara emniyet telkin etmek için kendisini Rits'te bir ziyafete çağır- mış, ve onu burada Baron Roçilt'le konuşturacağını söylemiştir, Ziyafet verilmiştir. Tabii birkaç züppe gençten başka davetliler ara- e Roçild'e tesadüf edilememiş- tir, Bu ârşidüşes Roçild'in başkâ mü- him bir işi çıktığını, yandaki salon- da bulunduğunu ve kahve içmek za- manı gelince gidip kendisile görü- Şeceklerini söylemiştir. Matmazel Paulette kırk yaşların- da kadar görünüyordu. Ağır vücut- lu, şişman bir geçkin kızdı. Başm- da kadife bir bere, üzerinde beyaz — Kapıyı niçin kilitledin? bağrıyordu. Julien hemen kanapenin altna s0- kuluverdi, i M. de Rönal içeri girinde: — Bu da ne demek? dedi, soyun- mamışsınız, yemek yiyorsunuş, ama kapıyı kilitlemişsiniz. Başka bir gün olsaydr, madame diye — Ne yapacak! dedi, ya tatir ça- | de Rönal, kocalık hakkının verdiği hyor, ya da bizi kolluyordu... Çok şükür ben bir . “pât&, ile bir koca parça da ekmek buldum. Julien, madame de Rönal'e . önlü- | görebileceği günün ceblerini göstererek: — Bunlar da me? dedi. Madame de Rönal, yemekten beri ceblerinin ekmek dola olduğunu unutmuştu, sertlikle sorulan bu soru karşısında telâşa düşerdi; fakat şimdi kocası- nın bir eğilecek olsa Julien'i hissediyordu; günkü M., de Rönal, kanapenin karşısında, demin Julien'in oturduğu iskemle- ye çöküvermişti. Baş ağrısı her şeyi örtmeğe yet- ti. NG de Rönal de, gazinonun bi - Julien onu, en ateşli ihtiranla kol- | lardosunda “poule” oyununa girip larında siktr; onu hiç bu kadar gü- | kazandığını, “doğrusu tam on dokuz zel görmemişti. İçinden hâyal yal: “Paris'te bile, diyordu, bundan daha yüksek ıralı kimse bulunmaz!,, Madame de Rönalde * böyle işlere franklrk bir partif”, uzun uzün an- latmağa başladı; tam o sırada ma - dame de Rönal'in gözüne, şuracık- ta, Üç adım ötede, bir iskemle Üze- alışmamış bir kadın. acemiliği, bem | finde Jullen'in şapkası ilişti, So- de yalnız büsbütün başka cinsten, doğrusü korkunclukları da bâşka tehlikelerden, yalnız onlardan kor- kan bir insanın hakikiğ yürek pek- liği vardı. Julien iştahla yemeğini yer, ciddiğ | Madame de Rönal şeyler konuşmaktan nefret eden sev- gilisi de bu yemeğin hafifliğinden gülerek bahsederken oda kaprsı hiz- la sarsıldı, M. de Rönal gelmişti, Zukkanlılığı bir kat daha arttı; e0- yunmağa başladı ve bir yol, kocası- nın arkasına geçip, elbisesini şapka- nın bulunduğu iskömleye attı. M. de Rönal nihayet çıkıp gitti. de Julien'den, medresedeki hayatını bir daha an- latmasını rica etti, “Dün seni din- lemiyor, seni savmak için cesaret bulmağa, bu işe kendimi razı etme TAN Haşmetlu Prens Hz. ile Arşi- düşes Hz. Mahkeme Huzurunda benekli siyah bir elbise vardr. Bir arşidüşesten #iyade tariki müsta - kimden çıkmış bir ahçı kadına ben- ziyordu. Bununla beraber teis kendisine “büyük maceraperest” diye hitap ettiği zaman fazla cilveleniyordu. Diyordu ki: — Ben bütün bu İşleri Gulilaume de Habsburg için yaptım. Onun ni- şanlısı idim, Müstakbel bir hüküm- darın müstakbel karısı için elbette | lüks bir hayat yaşamak gerekti. Paulette bu müstakbel hükümdar sözünü söylerken öyle bir eda alr- yordu ki, dehşet is İlâve etti: — O, Arşjdük Cherles-Etienne'le, Arşidişes Mariç - Thârüse de Tos- cane'ım oğludur. o Ukraynada savaş- mıştır. Büyük bir mevkie sahiptir. — Para hususunda değil galibi. Paulette bütün bu dolandırıcılık- ların kendisine “haşmetlu prens hazretleri” tarafından emreğildiği » ni söylüyordu. Paâulette — Haşmetlâ prens Baz. retleri bana, eğer kendisine Fransa- da para bulamazsam başka yerlere gidip para arıyacağını söylerdi. Ben bu suretle Fransız - Avusturya dost- luğuna hizmet ettim, Geçkin matmazel bundan sonra Ritz'de verilen ziyafetin parasını ödeydimemekten mütevellit teesşür- lerini”(1) ızharetti. © © — Çünkü, dedi, ayrf gün tevkif eâilmiştim. Bu tevkiften dolayı son derece müteessirim. Düşünün bir defa, Mussolini ile randevum vardı. Bununla üçüncü defa oluyor ki bu randevu tehir edildi (kahkahalar)... eski nazır ve M. Cowyba'nm kızı olarak takdim etmişti: — Elbet, diyordu, bir kız haşmet- |! Ju prens hazretlerinin nişanlısı olur- sa, bir Fransız nazırının kizr oldu- || Bunu söylemeğe lüzum görmez. Arşidüşes hazretleri — kâküllerini düzeltti: — Zannedersem, dedi, Habsburg- lar krallığı ele alırlarsa arşidük hazretlerinden daha münasip birini bulamazlar. Reis — Avusturyada krallığın ia- desile sizin yaptığınız”dolandırıcı » lıklar arasında ne münasebet vardır? | Paülerte —“Fakat evvelâ prens haztetlerini doyurmak lâzımdı. Bundan sonra şahitler dinlendi. | En nihayet mahkeme, prens hazret- | lerini 2.000 İramik cezayı naktiye ve $ sene hapse, arşidüşes hazretlerini de 3 sene hapse mahküm etmiştir. ğe çalışıyordum.” Madame de Rönal baştan aşağı ihtiyatsızlık kesilmişti. Pek yüksek sesle konuşuyorlardı; saat İki sula rında kapıya hızla vurulduğunu du- yup sustular, Yine M, de Rânal gelmisti — Bapıyı çabuk açın, evde hırsız var! diyordu; Saint-Jean bu sabah opların merdivenini bulmuş. Madame de Râral Julicn'in kolla. rına atılıp: — Artık her şeyler bitti, dedi. Şimdi ikimizi de öldürecek, z girdiğine inanmaz; ben senin kolla- rın arasında öleceğim, böyle ölüm bana, hayatımda bulduğumdan çok farla bahtiyarlık tattıracak. Dışarda öfkelenen kocasına cevab bile vermiyor, ateşle Jullen'i ku - caklıyozdu. Julien ona emreder gibi bakarak: — Stanislas anasız mı kalsm? dedi. Ben tuvalet odası, penceresin- den atlar, bahçeden kaçarım, kö- pekler beni tanıdı. Sen benim elbi- selerimi bir paket yap, bir fırsat bu k rlatırsr. edeyim deme, buna katiyyen iznim yok; istediği kadar şüpbelensin, e emin olmasından iyi « ir, — Ama atlarken ölüverirsen! Madame de Rönal'in biricik ceva- y 7 18-035 se ünya Gazetelerine Göre Hâdiseler HABEŞ iŞiNDE Uluslar Kurumu Tehlikede ourna'deni Ttalya « Habeş ibtilâfı acaba yeni bir safbaya mı giriyor? Iki hükümet Uluslar kurumu evvelceden mukarrçr olduğu üzere gelecek hafta toplanma- dan evvel biribirile anlaşabilecekler mi?, Bu bir ihtimale İnanmak isteni - yor, fakat buna çok güvenmemelidir. Bu meselenin yeni ciheti Italyanın Adisababada yaptığı teşebbüstür. İtal. ya bu teşebbüste Ual » Ual ibtilâfmn halli için başlanmış olan müzakerele- re devam edilmesini Habçş hükümeti- ne teklif ediyordu. Diğer taraftan iddia edildiğine gö- re Habeş Imparatoru Italyaya arazi fedakârlığında bulünmağı artık red - detmiyecektir Fakat ili tarafın bir- birile uyuşup uyuşamıyacaklarını bil mek lâzımdır. Bunu temenni etmeli- İ yiz. Çünkü bu ihtilâf Ttalya için oldu- ğu kadar,Habeşistan için de tehlikeli- dir. Habeşistan erkinliğini kaybetmek tehlikesine o maruzdur. Bi Habeşistanın ilerde daha büyük fe- dekârlıklara katlanmaması için bugün bazı fedakârlıklara razı olması daha bayırlıdır. İtalyanın da kendisi için çok masraflı ve uzun olacak asker sev Kiyatma girişmemesinde büyük men « faatleri vardrı. Birçok devletler de bu ibtilâfn hallinden müstefit olacaklar- dır. Emniyet taksim kabul etmez Kü- renin herhangi bir noktasından çıka- cak bir kıvılcrm bütün dünyayı atöşe verebilir. Habeşistan meselesi, esasen Afsikada müşterek menfaatleri olan İtalya ile İngiltereyi muhalif bir vazi MAK DONALD koymuştür İtalya ile da anladılar Tale ayarda Taksitli mallar iye * kili bali | l — Çocuğuma aldığım arabanın | sele yoktur. Ul son taksitini verineğe geldim. yı, Habeşistanda ekonomik üstünlü « ğünü temin etmek isteğile ittiham et» mektedir. Japonya da İtalyanın siyah ve sarı renkli insanlara karşı savağa giriştiği idida ediliyor. Fakat bu du - rumda süküt edenlerin en az tehlikeli olduklarını da zannetmemelidir. Al « manya, Avusturyadan vazgeçmemiş » tir. Onu elde etmek için fırsat beklie yor, Uluslar kurumunun mevcudiye - tini tehlikeye koyduğunu da söyleme" ğe lüzum var mıdir? Esasen Almanya AVENOL, vi anın çekilmesile hafiflemiş r Kurumu Italyanın çekil> Sar Ünel - | mesile artık yaşayamıyacaktır. O hal de sulh mahkemesini Cenevreden baş ka yerde kurmak lâzımgelecektir. Her türlü yanlış manevralardan sa yınmalı- dır. İşte devletlerin birinci vazifesi budur. İhtilâfr yatıştırmak İsterken onu bir kat daha alevlendirmemek lâ zımdır. İngiliz Amele partisinin zan- nettiği gibi, Uluslar kurumundan ya” pamayacağı bir şeyi istemekle, ondan en iyi netice elde edilemez, de koparılmasından riyi gözetmektir. Bu hasustahi du e ramun bugün daha iyi oldi ve davalı noktalar üzerinde anı ğ ümidi bulunduğu hakkında alâmet ler vardır, dun denenmesine de engel olmıy& * cakları anlaşılıyor. Şimdiki durumda, davanın sonuç ıklamakla vakit kay lar içerisinde, bir İtalyan - Habeş İİ harbinin genel barış için nasıl tek- likeli bir iş olacağı daha iyi anlaşıla ütün ilgili devletler iyi irtek ve uzlaşma fikri gösterecek olurlarsa, kotarılmıyacak hiç bir siyasal mes karumu konse yinin şimdiki toplantısı, elbirliği ve i — Teşekkür ederim, Çocuğunuz | barış siyasası için kesin bir imtihan li iyidir ya inşallah. — ÂAlleh afiyet verirse gelecek hatta evlendiriyorum. bt bu oldu; bundan başka da bir en- dişesi yoktu. Julien'le beraber tuvalet odasının penceresine gitti; sonra onun elbi- gelerini sakladı. En sonunda koca: na kapıyı açtı; M. de Rönal hiddet- ten köpürüyordu. Hiç bir şey söy- lemeden odayı, tuvalet odasını araş- terd ve çıkıp gitti. Julien kendine atılan paketi behçenin öbür ucuna, Doubs tarafı na koşmağa başladı. Koşarken kulağının dibinde bir kurşun ıslığı, sonra da bir tüfek $8- si işitti: “M. de Rânal değil, dedi, o böyle çekemez.” Köpekler yanında sessiz- ce koşuyordu; ikinci bir kurşun on- lardan birinin ayağma gelmiş ola- cak ki hayvan acı acr bağırmağa Başladı, Julien bir taraçanın duva- rından atladı, saklanıp elli adım ka- dar ilerledi. kaçmak için başka bir yol tuttu, Birtakım seslerin biribir- yakaladı ve hemenlp, a. ARA NR Na İİ ikinci kısım Birinci Bölüm KÖY SAFALARI Güzel değil, allığı yok. SAİNTE-BEUVE, Kârını doyurmak İçin uğradığf anın sahibiz — Piris'e gidecek posta arabasi” ni beklemeğe geldiniz, değil mi? di“ ye sordu. Julien: — Bugünkü olmazsa yarınki, 26€“ leim yok, dedi. O böyle ilgisizlik taşlarken pos** arabasi geldi. İki kişilik yer vard” Cenevre tarafından gelen yolcu, J* Mem'le betaber binene: Vay! Falcoz, sen misin? dedi. Falçoz: — Yahu, ben seni Lyon çivarındir İerini çağırdığını duydu,'biri tüfek | Rhöne'a yekm bir vadiye yerl atıyordu; bunun, düşmanı olan uşak | sanıyordum, olduğunu iyice gördü; bahçenin öbür ucunda da bir çiftçi çıkmış, | Sıyorum. &teş ediyordu, ama Julien, çoktan Doubs kenarına varmış, giyiniyor- du. - Bir saat sonra Verriğres'den bir fersah ötede, Cenevre yolunda idi. | arkadaşız. “Şüphe ederlerse, dedi, beni Paris yolunda ararlar.” dedi, güzel yerleşmek. K# — Ne? kaçıyor musun? Sef Saint-Girand, bu akıllı uslu hali? le, bir suç mu işledin? Falcoz bin söylerken gülüyordui TArkası safi N. ATAĞ — Doğrusu