1 Ağustos 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

1 Ağustos 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

j Xx “Aziz Hüdayi AKDEMİR Demirci Köyünün Türedisinden Sonra Bir de A İsmail Patırdısı Çıkmıştı ! Çete şimdi, asi mıştır: Birkaç Türk köyü arasında birkaç ta Rum köyüne saldırıyor, (Okla!) da üç Rumu öldürüyor. Hı- ristiyan köylüler İstanbula sığın - mak üzere köylerinden ka başlıyorlar, Trakya ile beraber tanbul hükümeti de telâsa düşüyor. Hattı Fasıl Komiseri Yarbay Ke- ramettin'e (şimdi general) Rüştü meselesinin halli emrediliyor. (Ormanlı )da buluşuyorlar. Rüştü tabancasını çıkarıp komisere çevir- dikten sonra: — Ne istiygrsunuz? diye soruyor. Komiser: — Eğer Anadolu hesabına çalışı- yorsanız kuruluşunuzu çabuk biti rip Trakyaya geçiniz, diyor. Rüştü cevap veri — Ben kuvvetlerimi takalara bin- dirip Yunen kıyılarına saldıraca- ğım! Fakat bir taraftan da komiserle giden silâhlıların ellerinden silâhla- sını alıyor. jandarma sübaylarını kendi süngülüleri arasında hâreket- ten menediyor, bir kısım jandarma Askerlerini de çeteye girmek için zorluyor. Hat komiseri sağ. salim dönüyor- 83 da jandarma kumandanı 24 saat Rüştü'nün yanında esir kalıyor. Tabancası alındıktan sonra ertesi gün bırakılıyor. Bu #na kadar İç yürü ve amacı anlaşılmıyan Rüştü çetesi artık ken- dini göstermiş bulunuyordu İlk önce bir mektup yazılarak gü- zellikle teslim olması teklif edildi. Rüştü cevap bile vermedi, Onü as- kerce tutmak lüzumu anlaşılmıştı. Fransırlar de yardım sözü verdiler. Osmanlılardan: Birinci alayın ikinci taburundan 5 makineli tüfekle beraber 170 erat, Bir ağır makineli tüfek bölüğü. makineli tüfek takı- Bir arabalı mi 100 jandarma. Fransızlardan ? Otuz ikinci Tunus nişaner alay nın birinci taburu, (hafif makineli tüfeklerile birlikte), Alay 66 dan bir bölük. 1 makineli tüfek bölüğü. 1 kano » otomobil mineli tüfek talermı, Bir dağ topu (37) lik Siyahi süvari bölüğü. Telsiz telgraf takımı. Bu Kuvvetler bizim hattr Tası! ko- miseri ile Fransiz kumandanının emrinde idiler, Fransiz kumandanı 6 Mayıs 337 de Rüştü'ye bir ültimatom göndere- rok 24 saat zarfında dağılmasını ve- ya teslim olmasını bildirdi. Bu sırada Anadolu hesabina çalı şan Trakya oCemiyetinden birkaç kişi Istrancaya giderek Rüştü ile zörümmüş ve Anadolu hesabına ça- İişiyorsa, oradan aldığı vesika ve direktifleri göstermesini istemiştir, Rüştü hiçbir şey gösterememiş ve verilen nasihatleri de dinlememiş - tir. Rüştü kopacak fırtmayı anlayın. ca 17 May 337 de İstrancadan (Bu dima) yâ geçmişti, Fakat artık Rüş- tü'nün yanmdakiler de uyanmağa başlamışlardır. Öte beri almak için birkaç silâhlı ile (Demirci) köyüne gönderdiği kardeşini bunlar yolda soymuşlar ve Necati (Rüştü'nün kardeşi) de Karacaköy jahdarma ka- rakolunca tutulup Çataleaya gönde rilmiştir. Budimada toplanan çete Osmanlı. Fransiz kuvvetlerinin geldiğini du- yunca titremeğe başlamışlardır. Bu arada köylerden zorla alınan para - Jarın bölüştilmesi, Rüştü'nün bu pa- raları aslan payı yaparak kardeşile gizlice evine göndermesi, Trakyaya Esçeceğini söylediği halde geçme- mesi elebaşıları biribirine dü 7 : #üş, nihayet çete şeflerinden Rüştü'yü © bağlatarak Karacalı Jandarmasına teslim etmiştir. e darmadağın olmuş, Şeref'le kalan 150 kişi biraz toplu kalabil - mişler İse de asker kuvvetinin yak- laştığmı görünce onlar da çil yav- rusuna dönmüşlerdir. Şeref ve yanındakiler Rüştü'nün makşadınr bilmediklerinden dolayı onunla birlik olduklarını ileri sü- terek hükümetten af dilemişlerdir. Rüştü kimdi? Okuduğum bir belkiğe göre Rüştü. nün gerçek ve değerli hizmetleri de yek değildi Balkan sıralarında Makedon- püyük harpte Filistinde şküçük zabit) olarak bulunmuş, (Tul Kerem) de İngilizlere esir düşmüş, kendisine zahit süsü vermiş ise de bir müddet sonra küçük zabit olduğu anlaşılmış» vazifesine başla | Şah İsmail tir. Esirlikten kurtulup gelince Aha- doluya geçmiş, (Taşköprü) teşkilâtı na girmiş, merhum Yahya kaptanla çalışmış ve kaptanın şehit edilmesi ü- zerine İstanbula dönmüştür. Fakat ge ne boş durmak istememiş, Gehze öte- lerinde toplanmakta olan (yüzbaşı Okuduğum bir belgeye göre Rüş- tü'nün gerçek ve değerli hizmetleri de yok değildir. Balkan Harbi sıralarında Make- donyada, Büyük Harpte de Filis- tinde (küçük zabit) olarak bulun » muş, (Dul Kerem) de İngilizlere esir düşmüş, kendisine zabit süsü vermiş ise de bir müddet sonra kü- çük zabit olduğu anlaşılmıştır. Esir. tikten kurtulup gelince Anadoluya miş, (Taşköprü) teşkilâtma gir- miş, merhum Yahya Kaptanla miş ve Kaptanın şehit edilmesi üze- rine İstanbula dönmüştür. Fakat yi- ne boş durmak istememiş, Gebze ötelerinde toplanmakta olan (Yüz- başı Mesut) çetesine girmiş ve Kandıranın işgaline kadar orada kalmıştır. İşgalden sonra Kastamo- Huya geçmiş ise de, orada ve wlu- sal kıt'alarda kalmamış, izin aldığı- nı söyliyerek, İstanbula gelmiştir. Damat Ferit hükümetinin Anado- luya karşı en keskin, en acımaz bir savaş açtığı zamana tesadüf ettiğin- den Rüştü'yü Anadoludan gönderi miş suikastçilerd. narak Üskü » dardaki evini basıyor ve araştırıyor- laraa da ne kendisini ve ne de âra- dıkları vesikalar: bulamıyorlar. İşte bunun üzerinedir ki Rüştü ne İstanbulda ve me de Anadoluda Sarıyer me gi miş ve orada Anadoludan gi ve Anadolu hesabına Yunanlılarla çarpışacağını ilân ederek, yukarda anlattığımız, hikâyeye başlamıştır. Rüştü gerçekte ne idi? Anadolu- dan bir ödevle mi gelmişti? Yoksa, başlangıçta söylediğimiz Üzere, Ana dolu zararma çalışmak için gizli bir servisten hizmet mi almıştı? Bunu düşünmeğe ve bulmağa çalışmak lüzumauzdur. Çünkü Rüştü'nün yap tığı iş ve vardığı sonuç hiçbir tara- fın işine yaramamıştır. Şah İsmail Zapşıktılardan biri daha! Vak'ası ve sonu henüz hatırlarda olacağı için Rüştü çetesi gibi, uzun boylu anlatmağa değmez. Bu da bir çete, bu da bir haydutluk idi. Kimler ta- rafından ve niçin yapıldığı da bildi- ğimiz gibidir. Şah İsmail nihayet tutuldu. Hap- sc tıkıldı. ve mahkemeye verildi. Muhakemesi uzun sürdü. Şah İsma- ili kurtarmak için uğraşanlar çok- tu: Hem arkadaşları, hem de efen- dileri! Para ve müracaat kâr etme- yince işi zorbalığa kadar götürmek ve her halde Şah İsmalli kurtarmak garelerine baş vuran bir gizli kurum vardı, Topladıkları bin lira ve elde ettikleri hapishane gardiyan: bu işi beceremedi, Şahın son muhakemesi idi. Yalancı şahitlerin padişah uğ- runda, Kuvayi İnzibatiyedeki kah - ramanlıkları da, yeri olmadığı ve sorulmadığı halde, sayılıp dökülü - yordu. Tam bu sırada idi ki dinle- yiciler arasından bir tahanca patla» dı ve Şah İsmail olduğu yere yi kıldı. Mahkeme salonü allak bullak olmuş, herkes biribirine karışmıştı. Mahkemeden hapishaneye götürü - lürken kapıp kaçmak üzere o civar- larda bekliyen gizli kuvvetler ancak Şahın cenazesini görebilmişler ve ne olduğunu anlıyamamışlardı. Biz de hâlâ bilmiyoruz. Kim ve niçin vurdu?, “(Arkası var) Istanbul Milli Emlâk Müdürlüğünden: FENER : “Abdisubaşı Fener Muhammen Değeri ön v / Lira Kapı caddesi! eski 19-21 yeni 11 sayılı üstünde iki ©- da bulunan kâğir dükkânın tamamı. © ! 1000 EMİNÖNÜ : Ahıçelebi mahallesi Limon iske- lesi sokak eski 55-57 yeni 57 sayılı dük- kânm 5/120 payı. TAKSİM : Kuloğlu mahallesi 417 » Ağa hamamı sokak eski 74-76 yeni 99 sayılı dük- kân ve odanın 675/1200 payı, 21 BALAT : Hacı İsa Yoğurtkane sokak eski 30 M. yeni 41 sayılı evin 3/16 payı. 500 63 563 Nakden 96 ALTIMERMER : Hacı Demir mahallesi Ha- mallar sokak eski 88 yeni 84 arsanın - tamami. 60 Yukarıda yazılı mallar 16-8-935 cima günü saat on iki otuz- da açık arttırma ve mübadil ikinci tertip tasfiye vesikasiyle satılacaktır. İsteklilerin yüzde yedi buçuk pey akçelerini saat 12 den evvel yatırmaları. (B.) (4427) Deniz yolları IŞLETMESİ Acenteleri: Karaköy Köprübaşı Tel. 42362 — Sirkeci Mühürdar- yaaa zade Han. Tel, 22740. yaşaya; Mersin Yolu ÇANAKKALE vapuru 2 Ağustos CUMA günü saat 11 de Mersine kadar, (4399) 574 AE ERAARAA DAA AASSM Vekâletten Azil Şişlide, Osmanbeyde Rumeli s0- skağında 30 numaralı Bayan Nazire Cenaniyi vekâletimden azil eyledi. ğlmi ve namıma yapacağı muamele- nin hükmü olmadığını ilân eylerim, Kemal Şevki ILAN SATILIK 30 ton istiabında muş. Petrol ile işleyen “PARSONS,, emrlaş 8 silin dürli, 120 ilâ 140 beygir kuvvetinde Uzunluğu 23,75 metro Genişliği Diğ ” Sür'ati Masif akağu ölem Ti salon, bir halâ, bir büfe ve saire. ŞERAİT MÜTEDİL Galâtada, Kevork Bey Hanmda (Alimâ Han) 1-2-3 numarada SİDNEY NOWİLL ve şeriklerine müracaat. (3091) 5751 | KUÇUK ILANLAR Senelerdenberi ev işlerinde gayet mütehassıs bir bayan ucuz bir maay- la aile nezdlerinde çalışmak arzu sundadır. Sirkeci Mersin otelinde No bayan Şemsi, AN SAGLIK ÖGÜTLERİ Çorapsız Bayanlar Çıplak kol modası ködar değilse de çiplak bacak modası da gittikçe ilerli- yor. Bunlara, birkaç yıl önce, yalnız yazlık köylerde, deniz kenarlarında rastlanıyordu. Bu yrl şehir içinde bile tek tük görülüyor. Hele evlerde daha çok. Bir vakitler anneler çocuk arına sabahleyin kalkın ca çoraplarını giymeği öğretirlerdi. Şimdi birçok apartımanlarda, köşkler de çay saatlerinde davetlileri çorapsız bacaklarla karşılamak galiba daha candan misafirseverlik sayılıyor. Bu moda da acaba, çıplak kollar gi- bi, daba güzel görünmek için mi? Mo danım her icadı kadı daha güzel gös- termek için olduğuna göre. bu öy» İe olacak. Fakat çıplak bacakla, göraple bacaklardan daha güzel görün dükleri bence pek şüphelidir. Profes- yonel gazeteci olsaydım, ben de - baş- ka bir modaya uyarak - çoraplı bayan- lar mı, çorapsız bayanlar m: daha gü zel görünür, diye bir anket açardım. Acaba, ekonomi yapmak arzusun « dan mı? Kadınla ekonomi biribirinden 6 kadar ayrı şeyler ki, böyle bir fikir ancak erkeklerin aklına gelebilir. Her neden gelmiş İse, bu m kin, bayanlar için çok zahmetli bir iş. Bu modayı da tatbik etmek için ba - yanların birçok külfetlere katlandık » ları ne kadar belli oluyor! Çorapsız ba cakları güzel göstermek için onları ilk önce temizlemek, sonra poratalarla parlatmak, ayakların tırnaklarımı da el İerinki gibi güzelleştirmek, . kimbilir nekadar vakit alıyor £ Ondan sonra da, gayet kirli bir mo da! İnsan kadın olsun, erkek olsun, te mizliğe ne kadar meraklı olsa, bacak» larını ve ayaklarını kapalı tuttuğu va- kit bile, onları temiz bulundurmakta güçlük çeker. Çünkü dışarıdan hiç bir türlü toz gelmese de, insanm kendi ifraz ettiği ter ve yağ bu ksımları cn çok kirletirler, Böyle iken, o kısımları bir de büs- bütün açarak sokakların tozlarına kar $ı tutunca artık ne olacağını düşünü- nüz. Çıplak bacaklarm derisinde bir milimetre murabbamda ne kadar mik- Top bulunacağını hesaplamağa lüzum yok. sokaklardan gelen tozlar hiç mik ropsuz bile olsalar insanı kirletmeye yetişirler, Lokman Hekim Aşkın Bir hastalık olduğu fikrini i- eri sürmüş olan sayın bay Dr, geçen- lerde burada yazdığım bir fıkradan do Tayı, zahmet ederek bana da bir mek- tup görlermiş, Bir noktanın tavzihini rica ediyor. O nokta gibi ilmiğ mese- lelerin tavzihine bu sağlık öğütlerine ( gazetede bırakılan yer yetişemediği | için, arzusunu yerine getiremediğim - den dolayı özür dilerim. Doktor “——ı |, He Horhoroni Eminönü Valde kıraathanesi ya- MSS nında Telefon: 24131 SM 5767 Dr. A. KUTİEL Karaköy Topçular caddesi N.33 TAKSİM BELEDİYE BAHÇESİ Muhterem müşterilerimizin arzusu üzerine ispano Pariziyen | ROVUSU 4 Ağustos pazar gününe kadar temsillerine devam edecektir. Cumartesi ve Pazar saat 17 de matine. Bahçe kısmında sinama e — il gı Liman Han, Telefon: 22925. SAKARYA vapuru bu haftaya mahsus olmak üzere CUMA günü saat 16 da İstanbuldan İZMİRE ve PAZAR günleri de İZMİRDEN İstanbula kalkar. Trabzon yolu AKSU vapuru 1 Ağustos PER- ŞEMBE günü saat 20de Hopeye kadar. TAR HARAMA AAA AAA ARAALO Sevilmeyen nişanlı Daha ömründe hiç kimseyi sevmemiş olan bir genç kız, ken- disine nişanlı olarak tanıtılan bir genci de sevmemişse ne ya « pabilir? İşte bize Kmalıdan İpek imzasile yazılan mektupta böyle bir hâdiseden bahsedili - yor. İpek diyor ki: Yirmi bir yaşına geldiğim hal de şimdiye kadar hiç bir erkeği sevemedim. Hiç bir erkek zihni. mi birkaç gün işgal edemedi. Bü zak akrabamızdan bir doktor namzedini münasip gördüler ve nişanladılar, Zannettim ki boş olan kalbim bu müstakbel eşi se vecektir. Çok uğraştım. Nişan- Jimla her gün alâkadar oldum; fakat aradan iki ay geçtiği halde ona karşı en ulak bir sevgi his « estmiyorüm. , Hayret (ettiğim nokta şu ki nişanlım genç, gü * zel ve terbiyeli, çok nâzik bir gençtir. Yani bir nişanlıda ve bit sevgilide aranan bütün evsafa melik. Amma gene sevmiyorum Ne yapayım? Acaba bu hal ben. de sevmek kudretinin olmama - sından mı? Yoksa yavaş yavaş alışır mryım? Nişanlıya alışmak mı? Bu mümkün. Fakat sevmeğe alış - mak'mümkün değildir.'Seveme- diğiniz, amma nefret de duyma- dığmız bir gencin eşi olmak mut laka insanı bedbaht etmez. Ken- disine alışır, onunla yaşamaktan zevk bile duyarsınz. Fakat sev - mek, çıldırasiye sevmek... Ö baş ka şeydir. Böyle bir evlenmenin bir tehlikeli taraftı varsa o da sev meyen bir genç kızm ileride bu ihtiyacı duyması, tatmin edeme- mesi, bu yüzden acılar duvması. dır. Dayak mı ? Bir zamanlar çocukların gidi- şi ailelerinden çok çocuğun &en- di benliğine ait görünür,çocuğun fena bir hareketi, büyüdüğü za- man kötü bir adam oluşu ailesi- ni hiç rahatsız etmez, ana baba || omuz silkerek: Ne yapalım; biz uğraştık am. ma onda kabiliyet yokmuş! Der geçerlerdi. Fakat bugün her memlekette çocüktan ailesi mes'ul görünmektedir ve çocuk anasile babasınm istediği gibi HASTABKICI OKULASI tır. Kabul şartları : 1 — Türk tab'ası olmak zevci ölmüş ise çocuğu name vermek. cında yanlara bu yurd bakar. ya yazı ile Aksaray'da KIZILAY DiREKTÖRLÜĞÜNDEN: Genç kızlarımıza çok onurlu ve önemli bir istikbal hazır- ryan okulamıza yeni talebe vazılma ve alınma muamelesine 2 — Sıhhati yerinde olmak hiçbir hastalığı bulunmamak (Muayene okulada yapılır). 3 — Yaşı 18 den aşağı ve 25 den yukarı olmamak, 4 — İffet ehli ve ahlâk sahibi olmak, 6 — Evli bulunmamak, evvelce evlenmiş ve ayrılmış veya 7 — Okulayı veya mesleği terki, beş sene mecburi hizmeti ifa etmediği veyahud bu hizmet esnasmda izdivacı, okuladan veya meslekden ihracı halinde tahsil masrafını ödeyeceğine ve mecburi hizmeti ifadan diği ve meslekde kaldığı müddetçe Hemşireler yurduna bağlı kalacağına dair Noterden müsaddak bir kefalet- a e Birinci Teşrin başlangı- Kr, 9 — Talebelerin iaşeleri, giyimleri ve Yatıları Kızılay Cemiyeti tarafından temin edildiği gibi kendilerine her ay münasip bir harclık da verilir. 10 — Okulayı bitiren ve hemşire çıkan Bayanlar Kızılay Cemiyeti tarafından kurulan Hastabakıcı hemşireler | Yurdu himayesine girer. Hastalananlara ve çalışamr 11 — İsteklilerin 15 Eylül 1935 günlemecine kadar bizzat ve- rektörlüğüne müracaatlar. yuğurabileceği bir hamur sayıl * maktadır. : Bundan dolayıdır ki her tür“ lü geçimsizlikler, ayrılıklar za * rarsız düzeltilebilir; fakat çocuk terbiyesinde ana ile babanın uy” gunsuzluğu tamir edilemiyecek neticelere sebep olur. Eskişehir* den Na. Ka, imzasile gönderiler bir mektup bize bunları hatırlat- tı. Bu ana soruyor: ... Anası yumşaklıkla, tatlt dille, güler yüzle çocuğunun kir surlarını düzeltirken babasının tokata, sopaya ve kulak çekme * ye baş vurması nasıl netice ve“ rir? Hangisi daha doğrudur? Ye ni terbiyede dayak var mı? Eşimle aramızda hemen he gün eksik olmayan bu ayrılığın sizin tarafınızdan hallini rica € deriz, Ö dayağın hâlâ terbiyede esas olduğuna ki idir. Ben ise çocuğun gösterdiği fena halleri ona etrbiye noksanları ile id- diamı isbat ettiğime kaniim. Ne dersiniz? İlci tarafın da hakkı var: Tatlı sözle de, dayaklada terbiyenin temel direğini kuran medeni mil letler eksik değildir. Fakat bi * zim çocuk terbiyesinde tama * men unuttuğumuz bir nokta var ki, bu, dünyanm her tarafında ittifakla kabul edilmiş terbiye Ti şekildir: Çocuğa anası ve babasi kendi tavırları ve hareketleril8 nümune olmalı, hiçbir şey söy * lemiyerek, hiç bir ihtarda bulun” madan evvel ana, baba geçimle- ri, uysallıkları ile misal göster * melidirler; Doktor Cesy Mürey'in şu söz” lerini aklınzdan çıkarmayınız: Babaların ve anaların hayat! çocukların hayatı üzerinde en mühim rol oynar. Bu rolde ter * biye, tekdir, ihtar, emir filân yoktur, Ananın babanın hareket leri, sesleri, tavırları ile hiç far- kında olmadan yaptıkları çocu& üzerinde bıraktıkları tesir, hor türlü teşebbüsün üstündedir. Ya şı ne kadar küçük olursa olsun çocuk babasınm, anasınin hare » ketlerinden o derece fazla milt& essir olur. Hiçbir şey anlamadı” ğı sanılan çocuk kendi önünde babasımın ve anasının yaptıkları mugmeleden dersler alır. HENŞİRELER bulunmamak, sonra evlenme Haseki caddesinde Okula Di-

Bu sayıdan diğer sayfalar: