DÜSUNDÜKCE ÇIĞLIKLARIN TEFSİRİ Fısıltı ile konuşan bir memle- kette, Hakikat sesini yükseltti - | ği zaman, bütün benizler sararı- yor, Kulakların hazmetmeğe alışmadığı bu yüksek ses dalga» sı, beyinlerde korku, hayret ve dehşetle karışık bir bulantı uyan dırınca görünen manzara şudur: İşitmenin bile bir suç olduğunu sanarak parmaklarile kulakları- nı tıkayanlar, sesin kaynağın - dan aksi istikametlere doğru ka- çışanlar veya miskin, mıymıntı bir nezaheti siper yaparak ani - metörü ayıplıyanlar, ürkek bir cuışın manasında ittifak ede - rek susuyorlar, artık fısıldaşma. | ya bile yanaşmıyorlar. Büyük sesin etrafımda, artik, tıs yoktur. Korkuyu biraz mazur göre - lim, Fakat çıtkırıldım bir mua-| şereti vesile yaparak yüksek ses le konuşanı ayıplıyan rahat ve uyuşuk adamlar bilmelidirler ki, bu şiddet, onların koyun eşini andıran miskin duruşlarının bir aksülâmelidir. Mesül onlardır. Boğucu sessizliklerile en abes çığlığı teşvik ettiklerini bilmi - yorlar. Bir cemiyette her fert, sesinin normal tonile konuşsa, bitip tü- kenmiyen süküt fasılalarını dol- durmak için yükselen haykırış - larda normal seviyesini bulacak- tır; çünkü haykıran bir adam, su san bir kalabalığın ifadesi olmak rolünü kendiliğinden bırakmıya mecbur olacaktır. Peyami SAFA Sultanahmetteki hafriyat Sultanahmette Arasta sokağında hafriyata devam olunmaktadır. Hafri yat, aygır deposu istikametinde iler » Jemektedir, Kıymetli mozayiklerin bir kısmının tuğladan yapılmış göz göz dükkâncık ların altında kaldığı görülmüştür. Bu dükkâncıklardan icap edenleri profe - | sör hafriyat başına gelince yıktırıla - caktır, Bokster üç dört güne kadar şehri - mizç dönecektir, —— Anneler Birliğinin toplantısı Anneler birliği ölün mutat toplantısı mı yaptı. Toplantıda fakir annele- re yardımlar yapıldı. Bundan başka yoksul çocuklara da yardım şekilleri düşünüldü ve membalar aranıldı. Gelecek çarşamba günü deniz ve bahçe gezintisi ile eğlenceleri üzerin - | de görüşülecektir. - —ş-— Son mühlet te bitti Esnafa kayıt işin verilen son milh- Tet de dün akşam bitmiştir. Fakat, he- nüz yazılmıyanların sayısı çok fazla - dır. Bu gibilerden haber alınması ka - zarlaşmıştır, —ş— Romanyadan gelen göçmenler Romanyadan üçüncü göçmen kafi - Iesi de Nazım vapurile gelmiş, Lâpse- kiye gönderilmiştir. Bunların sayısı 500 dür. Bu hafta içinde bir vapur da ha gelecektir, ŞEHİRDE OLUP Ameli Hayat mek- | tepleri kaldırılıyor günkü durumlarının ıslahı mümkün görülmediğinden, bu ( mekteplerin büsbütün Jöğvr kararlaştırılmıştır. Çünkü bu mektepler, kuruldukları zaman gözönünde bulundurulan &- || maçtan uzak sonuçlar vermektedir- || ler. z Bu mekteplerin yerine, yine vilâ-|! yet hususi bütçesile, garson, terzi, şoför gibi, üç dört 'sınıflı meslek | mektebi açılacaktır. Bilhassa garson ve şoför mekteplerine şiddetle ihti- yaç görülmektedir. Bu yeni mektep- lerin kurulması için, lâzım gelen b. zırlıklara başlanmıştır. Mektepler grlıp ilk mezunlar çıkmağa başladık. tan sonra, bu san'atler, hakiki birer meslek haline getirilecek, diploması? garson, terzi ve seire kullanılması || yasek edilecektir. Bu yeni mekteple- rin önemli sonuçlar vereceği - umul- raaktadır. Genel Kültür Ku- rultayi toplanacak Önümüzdeki ders yılının yaklaş. ması sebebile Kültür bakanlığında genel kültür işleri etrafında incele- (| melere önemle başlandığı haber ve- rilmektedir. Talebenin daha iyi ye- tişmesi için müfredat programları | üzerinde yapılan tetkikler sırasında kendilerinden izahat alınmak üzere iki ilik tedrisat müfettişi şehrimiz - den Ankaraya çağrılmışlardır. Bun - || lar ayni zamanda bu yıl şehrimiz kültür direktörlüğünde ilk okul ça- ğına gelen çocukların durumu hak- kında yapılan incelemeleri bakanlı- ğa bildireceklerdir. Diğer taraftan bu ders yılından evvel bakanlıkta kültür kurultay: toplanacak ve bütün kültür işlerini esaslı suretle gözden geçirecektir. Kurultayın bu hususta yaptığı in- celemeden sonra verilecek önemli kararlara göre hareket edilecektir, —— | Takas yolsuzluğu Tbaylık idare heyeti, takas yolsuz » luğu işinin incelenmesini bitirmiştir. Bugünlerde suçlular iğin karar veri - lecektir, Suçlular karara itiraz ederler se dosya danıştaya (şurayı devlet) gönderilecektir. — Yerli Mallar aleyhine propaganda Sergide teşhir edilen yerli yeme ropagandalar yaj > ie örülmüş zl b izel baş lanmıştır.Serginin endüstri pavyonun da bu yıl ilk olarak teşhir edilen oto - mobil İâstiklerinin yerli malı olmadığı ve bozuk kalitede bulunduğu hakkın- daki propaganda bu işi meydana vur- muştur. Memleketimizde imal edilmi- yen hiçbir maddenin yetli mal ola- rak sergide teşhirine imkân olmadığı için bu esassız İddianın mahiyeti araş tırılmaktadır. İstanbul sanayi müfettişi Daniş, mevzuubahis lâstiklerin Eyüpteki lâs tik fabrikasında yapıldığını, bu hareke tin bir taraftan yerli malların kötülen mesi, bir taraftan da gayri meşru re « kabet bakımından kanuni takibatı icap ettirecek mahiyette olduğunu söylç - miştir, ( Ameli hayat mekteplerinin bu- || İ Yabani kabileler TAN — Rakam, medeniyet ölçüsüdür. sayı bilmezler. Medeniyet ilerledikçe (rakamın yeri yükselir ve ona karşı herkeste bir saygı başlar. Yalnız kadın yaşı bunun bir istisnasıdr. Şakayı bir yana koyup ta şöyle kendi kendimize bakarsak rakam- sizlikten biraz sıkılırız. Saat dörtte randevu verir, beşte gideriz, On lira kazanır, beş lira ikraz ederiz. 50 liraya ev tutar, 70 lira diye övünürüz. Tramvayla ra 25 kişi binecek diye yazar, 55 hişi alırız. Vapurların istiap had. dini resmen bildiren muayene şa- hadetnamelerinde yazılı sayının iki katı yolcu alır, güya işgüzar- lık gösteririz. Mektep sınıflarına 40 dan fazla talebe alınmaz diye buyrultular çıkarır, 70 hişi alırız... Hocaların 15 saat ders okutmasına önce ka- rar verir, sonra bunu yavaş yavaş 24 saate çıkarırız ve bütün bunlar İ la rakam mefhumuna karşı açık bir kayıtsızlık gösteririz. Bu, kötü bir alâmet ve mutlaka çekinilmesi lâzmgelen bir alışkınlıktır. Bir ar | kadaş bize anlattı: Londra otobüslerinde de bizde- Şehir plânı Şehir plân: için belediyenin açtığı müsabakada iki kişi kazanmış ve bunların projeleri İç İşler bakanlı- ğına gönderilmiştir. Yapılan uzun incelemelerden sonra şehir plânının daha önemli bir şekilde Prosta yap- tırılması takarrür etmiştir. Frana:z şehircilik mütehassısı olan Prost her iki ayda bir şehrimize gelecek ve bu iş etrafında esanir incelemelerde bulunacaktır. Ayrıca Türk mimar ve mühendisleri de bu işle meşgul ola- caklar ve Prost'un vereceği direktif ve tarif dahilinde şehir plânmin has zırlânmasile uğraşacaklardır. Plânın. kaç yüz bin liraya çıkacağı ve neka- dar zamanda bitirileceği henüz an- Yaşılmamıştır. ——- Paşabahçe yangınının sebepleri Paşabahçe müskirat fabrikasında gerek müddeiumumilikçe ve gerekse inbisarlar idaresince yapılan inceleme ler henüz bir sonuç vermemiştir. Yan gının sebebi üzerinde muhtelif tah » minler yürütülmektedir. Ambarın maz gallarından ve bacalardan çıkan kıvıl- cımların depoya geçerek otları tutuş » turmuş olması ihtimali daha kuvvet - lidir. Maamafih bu tahminleri aydın- latacak olan şey, raporlardır. Yapılan tetkikatta, fabrikada yangın söndür - me aletlerinin de kâfi mikdarda bu - lunmadığı anlaşılmıştır, Öğrendiğimize göre yanan kısım tamamen sigortalıdır. İspektörler tara fından yapılan tahkikat bugünlerde sona erecek ve hazırlanacak olan rapor genel direktörlüğe verilecek - tir. Fabrika çalışmasına devam etmek- — — — Ne Dersiniz? «| RAKAMLARA HURMETSİZLİĞİMİZ ... ki tramvaylar gibi binecek yolcu adedi tahdit edilmiş ve arabanın içine yazılmıştır. Bundan fazla bi- “| nen olursa biletçi indirir. Bir gün, sıkı bir yağmur yağar || ken, bir adam bir otobüse biniyor. Olobüste duracak yer çok. Lâkin muayyen adet tamam, Biletçi bu adamı indirmek istiyor. Adam: — Hastayım. Yağmur altında kalırsam ölürüm, diyor. il Biletçi, arabada yolcu adedinin | tamam olduğunu ve bir kişi inmez | se arabayı kaldıramıyacağını sö; lüyor. İçerideki yolculardan biri, hasta yolcunun yerine iniyor ye 0- tobüs yoluna devam ediyor. Orada | en tabü bir hareket olarak yapı - | lan bu işleri biz garip bir şeymiş gibi dinlemek ve yazmaktan ne zaman kurtulacağız ve ne zaman | işleri taklit yerine tatbik etmeyi | tercih edeceğiz?. Rejimlerin en yükseğine varmış bir memleket halkı herşeyden vel medeniyetin en yüksek yerine | çıkmayı amaç bilmelidir. Bunun için de ilkönce genel hayata ait kötü alışkınlıklarımızı sökü, il tifo durumu hakkın - da fikrini soran bir muharririmize | Sıhhat direktörü Ali Rıza Baysun demiştir ki; “. Ötede beride tek tük görülen tifo vakaları bu mevsimde her sene meydana gelen hastalıklardır, Bu se- ne görülen tifo nisbeti, diğer senele- re nisbetle, normaldir. İstanbulda 60 belediye, 10 da hü- kümet doktoru vardır. Buralarda meccanen tifo aşısı yapılmaktadır. Bütün vatandaşların bu hekimlere başvurarak tifo aşısı” yaptırmaları hem kendi sağlıkları, bem'de umu- mun sıhhati bakımından bir ödev - dir. Bazı fırınlarda ekmeklerin kâğıda sarılmadan satıldığı . görülmüştür. Direktörlük bu hususta alâkadarla - rm nazarı dikkatlerini celbedecek- tir. Halka verilecek olan kâğıt ekmekler şayet hamur, pişmemiş ve gayri sıhhi görülürse müşterilerin ekmeklerin arkasında bulunan fr adreslerini belediyeye bildirmeleri lâzım gelir. —— Türk - Fransız mahkemesi boşaldıktan sonra Türk - Fransız o muhtelit hakem mahkemesinde gözden geçirilmiyen dava adedi 14 tür. Mahkemenin y& - kında tayin edeceği bir zamanda bu da valara bakılacak ve bu süretle bu mah kemenin işi bitirilecektir, Hakem mahkemelerinden boşalacak olan binada belediyece ölçülmekte, fenni tetkikat yapılmaktadır, Bu bina belediyeye geçecektir. No. 19 Abanoz Bilezik RENE CHAMBE Içerisi yirmi paralık ponada, baya- ğı podra ve lâvanta kokuyordu. Garsona İtalyanca içkimizi ısmarla» dun: — İki glase mente... F Içkinin çörçöp ettiği bir kafanın içinde koyu mentenin yapacağı tesiri bikecrübe biliyordum. Daha beş dakika geçmeden Lauf - İen dirseklerini masaya dayadı, gözle ri yerinden kaymış, önünde duran Me Riley. ğleni deği — Ne e; TUZ wi? dedim, günki, Framend "ia Ve. ewe gelmediler. — Bi. Birak o herifleri.. Dedi. Bu cevap beni şaşırtmadı dersem, yalan olur. Hemen mevzuu mağa koyuldum. — Niçin böyle söylediniz? Onlar « dan hoşlanmıyor musunuz? — Bi.. Birak dedim ya.. Ben ham hayal. Pe... Peşinde koşanlardan hı e, ei — Bu... Budalahi denizde denizaltı muharebei., Bu... Budalalık.. Lauffen derin bir nefes aldı. Sonra sanki büyük ve kati bir karar veren bir kumandan edasile: — Su... Süvariler harbi kazanatk- lardır, dedi. Ayağa kalktı, Kadebini gözlerinin hizasma kadar kaldırdı ve bağırdı: — Hoch,Hoch,Hoeh, Hurrah Von Mary: it Dibinde kâğıt oyniyanlar başlarını çevirip bize baktılar. Sarhoşluğumuzu görünce,hoşlarına gitti. “Bravo” di- ye bağırdılar ve birer kahkaha basıp tekrar oyunlarına daldılar. Lauffen bütün ağırlığı ile kanape « ye çöktü. — Von Marwitz kimdir? Dedim. — O mu?... O, bulunmaz adam.. Bu lunmaz büyük şef.. Alman süvarileri - nin en başı... En. En büyük kuman. dan... ben onu bilirim. Von Mar. wite Allahtır be... Hafiften soruşturmağa başladım: — Peki ama, Alman bâhriyesi de « nizaltı mubarebelerinden bir şey çıka cağını zannediyor mu? — Her.. Her. Herkes kendi kafası» mİ na göre düşünür. Bu işin lekinde olan — EL. Elbette doğru söylüyorum. Denizaltı muharebesi. Bir. Bir.. Bir budalalıktır. — Allah Allah, neye? lar da var, olmıyanlar da. Ama ben inanmıyorum.. İnanmak için de, bir a- damın ya.. Von Tir... Von Tirpitz, ya hut Möewe olması lâzım., - w Von Tirpitz mi? nanmasmın erkânı harbiye reis mua- vini... Ya Möewe?... Siz... Siz Fran- sada nasıl diyorsunuz? Onun... Onun sağ kolu | Lavifen artık açıldıkça açılıyordu. Ben tekrar kadehlerimizi doldurdum. Mandolin ile kitar Ispanya havası ko- kan bir fandango tutturmuşlardı. Ö - bür tarafta da kâğıt oyunu bızım al- mişti; — Fiore Oyunu seyredenlerden beşincisi de garson kızı yanına çekerek ha bire sıkıştırıyordu. Lauften adam akıllı herşeyi'söyliye cek vâziyete gelmişti. Nihayet maksa dıma muvaffak olmak üzereydim. Kekeliyerek anlatıyordu: — Bu. Bu.. Bu Möewe olmasaydı, bizim seyahatimiz daha.. Daha çok tatlı olacaktı. Herif bomba gibi, Hes « perida köşküne düştü., Hem.. hem ya- tın yolunu çizen de o.. Sehwein.. Al - mış emri Von Tirpitz'den.. Kalkmış, gelmiş.. Rahatımızı bozdu. Bak göre. ceksin, Mısıra gidecektik ya.. Gidemi- yeceğiz İşte. Sordum: — Ya Framond? Ondan bahsetmi- yorgunuz. — Onun adı Framond değil, Fra - mund.. Adınrdoğ.. doğ... doğru s8: Sen.. sen sanki onu yatın sahibi mi sa nıyorsun? — Elbette. Yatın sahibi değil mi? — Hay. Hay.. Hay budala, Lauffen omuzuma hafiften bir yum ruk indirdi: — Uç defa budala. Bütün parayı bükümet veriyor be.. Bu,, Bu adam. Nenin Sahibi? Hiç! Hesperida köşkü, otomobiller, Avlatik.. Bütün bunların paralarını veren hükümet. Ustelik irad da ahyor.. Bunları sen bilmiyor muydın? Baban değil 'ya,. Sıkılma, 86 kılma.. Hep paralar; koca Alman im » paratorluğu veriyor. O srrada kalbimden dudaklarıma ge len bir suali sormaktan kendimi tuta. madım: — Ya Werner Gelovine ve kızı? Lauffen gülümsedi: —0. O. Onlar mı? Avusturya - nin en yüksek ailesi. Bu'yat seyaha- tinde onların hiç bir alâkası yok. Mat- mazel Wer.. Werner Golovine yakın - da benim nişanlım olacak. en benim rakibimsin. O- nu da bilmiyor değilim, Ama bir Al- man zabiti İle bir Fransız zabiti konu suyor. Galiple mağlüp arasında bu kız kimi seçeceğini bilir. Öylece... Fakat muhavere istikametini değiş- İn | yaştaki çocuklar arasında görülen İTENLER KUÇUK HABERLER * General Von Stanben vapurile dün şehrimize 700 Alman seyyahı İl gelmiştir. * Oscanya transatlantiği ile yar şehrimize (600) seyyah gelecek (8) ağustosta da Sitioflandin vapu- (400) İngiliz gezicisi gelecekler- ir, Bunlar şehrimizde 24 saat kala- cak, sonra tekrar memleketlerine dö- deniz sahillerindeki o güm- lâtını tetkik se - yahatına çıkan gümrükler komutanı general Seyfi Karadenizden şehri - mize dönmüştür. © Üniversitede yapılan inkilâp dersleri imtihan sonuçlarının bildi- rilmesine devam ediliydr. Dün dış İ| ve sivil doktor mektebi talebelerine neticeler bildirilmiştir. Bugün de Hukuk fakültesine bildirilecektir. * Yeni çocuk tiyatrosusbu yıl As- ri sinemada temsillere başlayacaktır. Bunun için bir piyes müsabakası x- çılmıştır. On ağustosta piyesler top- lanıp tetkik edilecektri. © Finans Bakanlığı inceleme (tet- niz ilbaylıkları bölgesindeki lerini bitirmiş ve dün şehrimize gel- İl miştir. Cezmi, burada finansa! (ma- li) araştırmalarına devam edecek - | tir. * Haseki hastanesi cilt hastalıkla mütehassısı Osman Erem küçük k kel hastalıklarının tedavisi sunda kehdi buluşlarile muvaf- fakiyet gösterdiğinden Sağlık OBa- kanlığı tarafından kendisine bir tak. dirname gönderilmiştir. © Kadastro işleri devam etmekte- dir. Kadastro birinci mıntaka direk- törlüğü dahilindeki Yenikapıda Kâ- tip Kasım mahallesi muamelesi bi- tirilmiş, bu sabahtan itibaren de Lâ- lelide Mimar Kemaleddin mahalle- sinin kadastrosuna başlanmıştır. © Evkaf genel direktörü Fahret - tin bazı tetkiklerde bulunmak ve ev- kafa sit binaları gözden geçirmek üzere Bursaya gitmiştir. * Brükselde yapılacak olan mide ve barsak hastalıkları kongresine İş“ tirak etmek üzere doktor Akil Muh. tar bugün Brüksele gidecektir. © Tenis mahallerinden dans yer- lerine kıyasen yüzde 90 nisbetinde vergi ulırimasi icap ettiği Tecim o- dasından ilgililere bildirilmiştir. © Liman genel direktörü Rauf Manyasi bugün Ankaradan şehri - mize dönecektir, * Galâta tahakkuk baş memuru Mustafa Sü Bakanlığı muhasebeci - liğine atanmıştır , © Çocuk Esirgeme kurumu Beya» iye kolu 10 ağustos cumarte- Sarayburnu gazinosunda fa- kir çocuklar için bir sünnet düğünü yapacaktır. * C. H, Partisi Alemdar nahiye Şirketi Hayriyenin 68 numaralı va- purile Çmarcığa bir deniz gezintisi tertip olunmuştur. Türk-Yunan mahkemesi 'Türk - Yunan muhtelit mahkeme - sinde evvelce karara bağlanan (8) da- va hakkında iadei muhakeme talebi ya pilmiştır, Mahkeme 26 ağustosta top- lanarak bu davaları tekrar gözden ge- çirecektir. Diğer taraftan iadeli mu - hakeme müddeti dün akşam bitmiştir. Bu sebeple bundan sonra yapılacak talepler kabul edilmiyecektir. ge çalıştı — Lauffen, şimdi biz nereye gidi» yoruz, biliyor musun? — Bilmiyorum... Ben de hiç... hiç bir şey bilmiyorum. Onlar kafaların. da denizaltı muharebesi var.. Benim kafamda bu, yok. Şimdi Akdenizde - yiz ya, İşte Akdenizin bir tarafların - dayız... Lauffen parmağını önündeki mente kâdehine batırarak. masanin mermeri üstünde Akdenizin alelâcaip bir hari- tasmı çizmeğe koyuldu. Adam akıllı sarhoş olmuştu: — Bak, bak. diyordu, işte burası Korsika,... Burası da 1... 1... İtalya... Artık bir şeyler söyliyemez olmuş - tu, Kelimeler manalarını kaybetmişler di. Ben de daha fâzla bir şey öğrene » bileceğimi zannetmiyordum. Zaten o dakikaya kadar öğrendik - lerim de kâfi değil miydi? Demek ki, şüphelerim beni aldatmamıştı. Fâkat şu öğrendiğim malümatın acaba ne dereceye kadar ehemmiyeti vardı? Ka lamda bunu tesbite çalışıyordum. Hetnen yalnız kalmak, düzünmek, fikirlerimi bir araya toplamak istiyor» dum. Kitarla mandolin, şimdi Allegro bir polka çalıyorlardı. Hesabi görmek isterdim, fakat gârson kız arkamdaki odalara doğru 1-8-9... 3 | BUDA BENDEN KÖSTENCEYE: DOĞRUL. “Altınkum,, plâjı diye bir plâj varmış. Boğazın, Karadenizden yana, ağzına doğru bir yerdey * Sağ olsun, Şirketi Hayriye, düşünmüş taşınmış, “şu plâjı is- kelesiz bırakmıyayım,, demiş. Gelmiş, bundan bir kaç sene ön- ce “Altınkum,a bir iskele kur - muş. İskele kurulur kurulmaz kumlar gerçekten de altın olma- ğa başlamışlar. Fiatlar yüksel - miş, pahalılık baş göstermiş. Pahalrlığın karşısında dayant lir mı? Plâja yıkanmağa ge“ lenler de dayanamamışlar, baş lamışlar Karadenizden yana“*Bü yük liman,,a doğru kaçıp, orada bir kır kahvecisine beş kuruş ve- rerek yıkanmağa.. Sağ olsun, Şirketi Hayriye, şimdi de “Büyük Liman,, da bir iskele kurmağı düşünüyormuş. Bunu duyanlar gelecek sene daha ötelere kaçmak için yer a « ramağa koyulmuşlar. Bu gidişle Şirketi Hayriye is- keleleri en arkada, ortada pa - halılık ve önde çıplak insanlar Boğazdan çıkıp Köstenceyi boy, lıyacaklar., Orhan SELİM Ecnebi ve azlık mekteplerinde Ecnebi ve azlık mektepleri için geçen yıl Kültür Bakanlığından ge- len bir tamimde kültür derslerinin ikisinden dönen talebenin doğrudan doğtuya sınıfta kalacağı bildirili « yordu. Bazı ecnebi azlık mektepleri tamimin yanlış tefsiri yüzünden iki dersten dönen çocukları ikmale bi- rakmışlardır. Kültür yönetgeri bu talebenin doğrudan doğruya smıfta kalacağını mekteplere bildirmiştir. Bu sebeple Bakanlıktan gelecek ka- rara göre hareket edilecektir. Tami- min yanlış tefsiri Kültür yönetgeri tarafından olmamıştır. —— Türk Nikâh kanunu ile... Arjantin konsolosu Polenka Vik lalta'nın kızı Selva Maria ile İtalyan tebaasından Deminika-Carpi'nin si kâhları Türk kanunlarına göre akd€- dllmiştir. Dibi inerâsimi Beyoğlu Saint - Esprit kilisesinde yapılmış akşamı könsöleshanede bir resmi ka- bul yapılmıştır. — Evlere konan numaralar Öğrendiğimize göre, bina ve s0- kaklarda yapılan numerotaj işinin bir an önce bitirilmesi kararlaştırılmıştır. Alâkadarlar, daha henüz yerlerine tâ- kılmamış 2 bin sokak levhasile 40 bin ev numarası bulunduğunu söylemek» tedirler. Haber aldığımıza nazaran, bunların takılması işi bir müteahhide verilecektir. Numerotaj sonunda belediye tarafın» dan «ıkı bir kontrol yapılacak ve bu teftiş istatistik genel direktörlüğü enspektörleri tarafından bir kere daha tekrar edilecektir, pm Sokakları temizleme seferberliği Belediye temizlik işleri direktörlü * gü şehrin temizliği için yeni bir ka” rar vermiştir. Bu karara göre haftada bir gece çöpçüler seferber edilerek şeh rin sokakları genel bir şekilde süprü * Tüp temizlenecektir. kayboldu. Karşımızda oturan kaşlınlardan iki- si, ayağa kalkmış, dans ediyorlardı. Biribirlerine iyice yapışmışlar, önü - müzden geliyorlar, geçiyorlar ve her gelip geçişlerinde de vücutlarının sar“ boş bir erkeği tahrik edecek bütün tedevvür kabiliyetlerini apaçık kulla nıyorlardı. Lautften ise kızlara yiyecek gibi ba“ kıyordu. Hattâ bir aralık önümüzden geçerlerken, bir tanesini yakalamak is tedi, sendeliyerek masanım üstüne düş tü. Kızlar birer kahkaha savurdular. Beri tarafta oturup kalan en güzelleri ve en gençleri Lauffen'e uzaktarı işa * ret etti, v Laulfen. fevkalbeşer denecek bit kudretle yerinden doğruldu, yüzü kıp kırmızı, sendeliye sendeliye kizin ya na gittiz — Hoch, Hoch; hey güzel kızlar. Ya... Ya... Yaşâyın, eğlenelim. Kızlar derhal kendisini kaptılar, # râlarına oturttular, yüzünü, gözünü öptüler, kahkaha, neşe yeniden can ' lârimıştı. Ben bir puntosunu getirip kendim bardan dışarıya âttim. Oh! Hava se rindi. Denizin mâltemi gelmeğe başlı mıştı. Yıldızlar tertemiz, pır piri yarıyorlardı, (Arkası var)