> 0.7.031 İCMAL | iLOYD GEORGE'UN EKONOMİK PROGRAMI İngilterenin o genel savaştanberi karşılaştığı en önemli ekonomik me- Sele işsizliktir. Miktarı milyonları bulan işsizlerin iaşesini devlet kendi Üzerine aldığından İngiliz hazinesi her yıl bu iş için yüz milyon İngiliz | Yirası sarfetmektedir. Savaştan sonra birçok yıllar İngilizler işsizliği geçi” &i bir krizin eseri telâkki etmişlerdi. | İşsizlik şundan doğuyor: İngiltere dünyanın en büyük endüstri memle- keti idi. Ingiliz endüstri mamulâtı, Çine, Rusyaya, Yakınşark ülkelerine Afrikaya ihraç edilirdi. Halbuki sa- Vaş içinde bu ülkelerin birçoğu ken- di endüstrilerini kurmak yolunu tut- | tuğundan İngilterenin ticareti dara) dı. Daha küçük bir mikyamta aşağı Yukarı ayni şey Napoleon muharebe- İleri sıralarında da olmuştu. Bu mu- İharebelere kadar İngiliz sanayii Av- Tupa ülkeleri için çalışırken po- İleonun ilân ettiği abluka yüzünden Bu memleketler kendileri endüstrile- Tini inkişaf ettirdiler ve İngiltere bu memleketler ile olan ticaretinin bü- Yük kısmını kaybetmişti. Napoleon muharebelerinin öğret- İtiği ders, böyle bir krizin geçici ol Mmadığını göstermeğe kâfi gelmesi icap ederken, İngilizler, yakın 74 manlara kadar Büyük Harbin doğur- duğu vaziyeti geçici telâkki ederek, işsizliğin azalması için harpten ev- Se vaziyetin geri gelmesini bek- iler, t Ancak şimdi artık anlamışlardır ki geçici kriz denilen vaziyet eski ki- Tumdan yeni kurumu İmtibaktır. Bu- Nun için işsizliğe karşı yeni yeni ça eler arıyorlar. Eski “Başbakanlardan Lloyd George'un işsisliğe karşı çare bul- duğu gazetelere verdiği beyanattan anlaşılmakta idi. Fakat bu gi ne olduğu bilinmiyordu. Loy George bunu bektaşi sırrı gibi saklı yor ve ancak mesul vaziyete geçtiği Zaman tatbik edecekini söylüyordu. iş Başbakan İngiliz gazete. li in büyük dedikodu Yaptığı bu projeyi yazdığı bir eserde izah etmiştir. Lloyd George'un pro- jesi İngilterenin siyasal, ekonomik ve finansal kurumunda oldukça ö- “nemli bir devrim meydana getirecek derecede şümullüdür. Tea Gefrç. Sabine körüleğyer. si, faydalı iş göremiyeceki derecede kalabalıktır. Savaş içinde olduğu gi- bi, kabipeden ayrı ve Bi ile Maliye Bakanının ve bunlardan baş. ka dört bakanın gireceği küçük bir kabine teşkil edilmeli ve devlet iş- İerini bu küçük kabine tedvir etmeli. Sonra bu kabineden ayrı bir "eko- momik kalkınma kurumu, teşkil e- dilmeli, Bu kurumun âzaları, zira, fehdüstri, ticaret, maliye, İşçiler ve büstekliklerden terekküp edecektir. iyetini tetkik tmek. Bunların inkişafı için imkân. ör aramak. Program hazırlamak. yaramın tatbiki için kredi bul- i Üçüncü tedbir olarak Lloyd George i yüz elli milyon İngiliz iiralık bir istikraz yapılmasın: teklif ediyor. Üzde üç faiz ve altmış sene vade İle Yapılacak olan bu istikraz ile yeni ollar yapılacak, kanallar açılacak. iimendiferler ktrikleştirilecek. ava postaları işletilecek velhasıl ge Ni$ bayındırlık işleri yapılacak. loyd George Çin ve Sovyet Rus- Ya ile ticaretin genişletilmesine e- demmiyet verilmesini istiyor ve son yolarak ta İngiltere Bankasının dev- tleştirilmesini tavsiye ediyor. İlöyd George'un bu kalkınma Programı İngiliz basınının şiddetli tenkitlerine hedef oldu. Gazeteler esiyorlar. Eğer bu doğru ise, elim İe batan liberal fırkasrnın tekrar ih- 3 edilip te kendisinin başına geçe- *ğinden (Lloyd George'un artık imidini kestiği anlaşılır. — »sx Londradan Kap'a Giden tayyare Kahire, 19 A.A. — İngiltereden Kap'a gitmek üzere yola çıkmış olan çman Brook'un kullandığı uçak, era « İsratruh yakınımda yere düş DÜŞ ve parçalanmıştır. Brook yara - danmışter, İskenderiye, (Röyter) 19 A.A, — men Brook'u Kahireye varmadan tanlıkta yere inmek sorunda bira» m kazaya, benzin yokluğu sebep İmuştür. rook, ineceği alanı, gereken ça - buklukig merak işi agi mia nin dışındaki yere inmiş ve parçalan» halter. Makine tamamile parçalandığı İde Brook'a hiçbir şey olmamıştır. Hem deniz, hem de kara uçağı Montreal, 19 A.A Norveçli man Thorsolberg, yanında telsizci aaa a teb le BERLİNDE NE OLUYOR ? Berlin Polis Direktörü Vazifesini Bıraktı Berlin, 19. A.A, — Berlin polis direktörü , esi üzerine Goebbels, hükümet merkezini ko- vetzov'un çekil; Kontramiral Le- münistlerin harap etmeğe girişmesinden, kaytakların çalışmala- rından ve yahudilerle Sovyetlerin burunlarını sokmalarından temizlemek için bir konferans toplamıştır. Konferans nazi fırkasınm siyasal wenlik ve şarbaylık arasında yapıla- akım yollar kabul etmiştir. ları kurullarının kurmayı gü cak beraber çalışmalar için bir t 1 direksiyonu ile hücum kıta- Resmiğ bi bildiriğte deniliyor ki: “ Bundan böyle Berlinin nazi partisi tarafından zorla alınmış ve Alman devleti ile Alman milletine yakışır bir nazi ını temin eden bir anlaşma yapılmıştır. merkezi olması hükümet Celâl Bayar Leningradda Leningrad, 19. raya gelmişlerdir. messili Vorobi birlikde gelmi ii tvanof, Dış Tecim Komiserliği mümessili ve ib mümessili Veinştayn tarafından karşılanan Leningrad'da bir kaç gün kalacaklardır. Dış İşleri misafirler A.A, — Celal Bayarla Zekât Apaydın dün bu- Sovyetler birliğinin bief ile Türkstroy şefi Zolotaref de misafirlerle lerdir. İstasyonda Leningrad Sovyeti Başkan Türkiyedeki tecim mü- Troyanovski, Almanya Sömürge İstiyor Paris, 19 A.A. — L,Oeuvre gazetesi, Son Ribbentrop'un yakın da Laval ile Almanyanın sömürgeler için olan isteğini ve Lond- ra ve Paris'de halledilecek istikraz işini görüşeceğini yazıyor. Madrid Kabinesinde Güçlü Madrid, 19 A.A. — Hükümet durumunda güçlük tehlikesi var dır. Çünkü çokluklardan pek azı parlâmentoya devam etmek - tedir. Hükümet ihtiyaç olduğu zaman bunların reylerine güvene miyecektir. Parlâmentonun cumartesi günü tatil edileceği zan- nolunuyor. Fakat çokluğa dahil olan çiftçi grupu, tarım alanında yapılacak düzeltmelerin yeniden gözden geçirilmesi projesinin bu toplantının kapanmasından evvel konuşulmasını istemekte- dir, Sol taraf fırkaları ise bu gözden geçirme projesine karşıt - tırlar, Genel düşünüş hükümetin güç bir durumda bulunduğunu göstermektedir. ARNAVUTLUGUN — ERGİNLİĞİ Arnavutlar italyanların Yaz- dıklarına Cevap Veriyorlar Tiran, 19 A.A. — Tan gazetesinin Roma muhabiri Jantizon bu gazete- nin İİ temmuz tarihli numarasında İtalyan - Habeş anlaşmazlığı hakkın da yazdığı bir yazıda Arnavutluk er- inliğinin arsıulusal anlaşmalara ve talyan resmi çevrenlerinin görüş noktalarına göre tahdit edilmiş ol- duğunu bildirmişti. Buna cevap ve- ren Besa güzeti nemli bir İtalyan gâzetesi olan Kuriere Della Seranın Jantizonun yazısını baştan sona ka- dar yazarken İtalyan resmiğ çevren» lerinin bu fikirde olmadığını söyle- miye lüzum görmemesini hayretle karşılamakta ve iki memleket ara - sında eşitlik ve tam saltık erginlik esasına dayanan anlaşmalar mevcut olduğumu hatırlatmaktadır. Besa gazetesi diyor ki: İtalya - Arnavutluk ilgilerinin bu temel mahiyetini değiştirmek isti- yenler her iki memleket için çok is tifadeli ve kıymetli olan bu dostlu - İ ğun samimi taraftarı olmıyanlardır. Bundan başka, Armavutluğu mutlak, erginliğini şüpheli gösterenlere kar- #. bu erginliğin büyük devletler ta- rafından Londra konferanunda . 28 ikinciteşrin 1912 tarihinde devleti « miz kurulurken resmiğ olarak tanm- mış ve 9 ikinciteşrin 1921 de de bağ» İaşıklar tarafından berkitilmiş oldu- ğunu hatırlamak faydalı olur. Mesele, 17 birincikânun 1920 de, Arnavutluğun uluslar sosyetesine a lınması sırasında, bir kere daha konu- şulduğu it, Arnavutluğun ergin. liği ve bu kutsal hakka kayıt ve şart- sız olarak sahip olacağı bir kere da- ha berkitilmiştir. Bu hakkı ancak düşmanlar şüpheli görebilirler, Arnavutluk sınırlarının veya er - ginliğinin bozulması, İtalyanın gü - venliğine karşt bir tehlike teşkil ç- KRAL Z0GO debileceğine dair olan ve bazı ted birleri gözönüne koyan 9 ikinciteğ” rin 1921 tarihli Paris büyük elçiler konferansının bildiriğine (gelince. Jantizonun görüşünü müdafaa için deli) olarak aldığı bü atılaşma Ar » navutluk için bir yüken teşkil ede - mez, Esasen Arnavutluk bu hü fırsatlar düştükçe anlattığı düşünce lerinde, bu bildi kendi erginli- ğini tahdit edecek hiçbir bukukiğ kıymeti olmadığını bildirmiştir. çam Ankara bisikletçileri Denizli, 19 A.A, — Ankara bisik- ietçileri bugün Nazilliden buraya imişlerdir. Misafirler şarbay ve Halkevi başkanı ile bisikleteilerimiz tarafından Sarayköyünden karşılan- edir. Yarın sabah İspartaya gi- deceklerdir. bulunduğu halde hem ka- Eda "dönümde kullanılabilir Leif Erikson adındaki uçağı ile dün öğ- leden sonra Nevyorktan hareket et- miştir. Uçman, üç saat sonra Sâinte - Lau- tent'da denize inmiştir. Yarım Gro - enlund ve Jalanda yolu ile Norveçte Bergen şehrine varmak Üzere yeni- den havalamak niyetindedir, | KUÇUK HARICİ " HABERLER ji * Berlin, 19 A.A. — İngiliz eski savaşçıları Potsdam'a gitmişler ve İngiliz Prensesi olam imparatoriçe Friedriek'in mezarına bir çelenk koymuşlardır. General Fon Der Goldz ile general Fon Forbek savaş- sılara refakat ediyorlardı. Moskova, 19 A.A, — 1 temmuzda bir otomobil kazası üzerine ağır su- yete yaralanan ünlü Sovyet senarist lerinden Zarbi dün #ilmüştür. Yine otomobilde bulunan ünlü sinemacı Pudovkin çok ağır sinir bozukluğu- na uğramıştır, TEN Londranın Sisi Ve Dumanı Öyle Anlar Olur ki Londra Bir Metre ilerisi Farkedilemez Yakılan kömürlerden bir günde Londra se- masına yükselen asid sulfrik mikdarı 300 - tondur. Londrayı sisli bir günde ge- zen bir seyyah gördüklerini şöy» le anlatıyor: İlk Londra sisi bende tahaf bir his uyandırdı. Kendimi ve diğer insanları mühim bir ser- güzeşt içinde yaşıyan esraren- giz şahsiyetler gibi görmeğe başladım. Sergüzeşt, bir kânun akşamı bir elde baston, bir elde elektrik feneri otelden çıktığım zaman başlamıştı. Duman $a- bahleyin etrafı bürümüş ve git- tikçe kesafet peyda etmişti. Et- rafa dikkat ettim. Şoförler ce- miyeti elektrik lâmbalarının al tna şu yaftayı yapıştırmşıtı: “nOünü görmek kabil olmadı- ğından dikkat!” Londra'da bu yaftanın asılı bulunduğu kısmı çok iyi tanıdığım halde otuz metre yürüdükten sonra kendi- mi tamamile kaybettim. Çok iyi bildiğim işaretleri, alış veriş et- tiğim mağazaları bir türlü bu- lamıyordum. Sokak köşelerinde belediye memurları halkı elle- rinde projektör gibi büyük elek- trik fenerleri olduğu halde kar- şıdan karşıya geçiriyorlardı. Ben de kendimi tamamile kay- betmiş, hiç tanımadığım bir or- manın derinliklerine dalmış zan ediyordum. Düşündüm. Acaba Londra - yı ve Londra'da bulunan yaban- cıyı bunaltan, âsabını bozan bu duman nereden geliyordu? İngiltere adalarının idare merkezinde duman yaratan Uç miyu bylua saecautla « Kömür tozu, sıcak ratıp hava ve denizden esen serin bir rüz- gâr. Bu üç unsuru biribirine iyi- ce karıştırınca, orta yerde ve esrarengizliğine eş bulunamı- yan bir sis hâsıl olur. İş sade- ce ratıp havaya kalmış olsaydı, belki bu kadar devamlı bir du- man hâsıl olamazdı; fakat sekiz milyon Londra'lının yaktıkları kömürlerden çıkan tozu ve du- manı düşünecek olursanız, Lon- dra'da güneşi setredecek kadar kalın bir tabaka halinde teşek- kül eden sis hakkında daha doğ- ru b ir edinmiş olursunuz. Yakılan kömtrlerden Londra semasına yükselen asit sülfirik miktarı günde 300 tonu geçmek» tedir. Bunun sıhhat üzerindeki tesiri de çok fazladır. Kayda geçen tarihi bir esnasında Londra'da vefiyat yüzde 16 nis- betinde artmış, ciğer hastalıkla” rı ise Yüzde 250 nisbetinde ço- galmıştır. Şehrin üzerine sis yayılmağa başladığı andan ikibaren insa- sağ iz m demektir. Lon- a biribirine muvazi iki 80- kak bulmak kabil olmadığına ve bütün sokakların çarpık çurpuk gittiğine göre sisten bunalan ta- banvay kendini çok çabuk kay- beder. 1932 de Londra şehrin- de bir gün 75 kilometre kutrun- da bir daire içinde bütün nak- liye vesaiti üç buçuk saat müd- detle tamamen muattal bir ha- le gelmişti, Dile kolay ama, sa- — bir sis yüzünden kara nak- iye Vesaitinin üç buçuk saat hareket edememesi hayli garip- gr. Bu te insanlar bir metre önlerini görememişlerdir. Ya - pılan bir hesaba göre sis devam ettiği müddetçe göz en fazla üç metre ilerisini farkedebilmiştir. Şehri böyle kalın sis tabakası ğI zamanlarda Londra'da posta kamyonları mektup top - lıyamaz. Doktorlar en tehlikeli ve ağır hastaları ziyaret ede mezler, Arabacılar, amele, pa zete nlar dumandan boğu- lacak hale gelerek hastanelere kaldırılırlar. Bu zamanlar en e e NN A aş ;, Londrada Taymis nehrinde bir köprü ki bütün Londra'lılar hayır için yaratılmış insanlar olmuşlardır. Herkes herkese yardıma koşar. çok yankesicilerin işine yarar, Çünkü kurt dumanlı havayı 86 ver, Cebinde fazla parası olan- lar yankesicilerden tabaffuz için elele yürürler. iZyafetler, telefonla tehir ; olunur, Ertesi gün gâzetelerde, iki kişinin önünü görmiyerek Taymis neh- rine düşüp boğulduğunu, kralın sarayı önünde nöbet değiştiren manganın sesi kısılarak bora * zanların öttüremediklerini, it- faiyenin hortumdan evvel fener kullanmak mecburiyetinde kal dığını, okumak kabildir. 1928 yılımra Londra'yı ziya » ret eden Afgan Kralı yolun ke- narında biriken halkı göremedi ği gibi, bittabi halk ta kendisi- ni görememiştir. 1931 de sis es- nasında Londra tayyare istasi- yonuna sağ salim inmeğe mu- vaffak olan bir pilot böyle güç bir işi başardıktan sonra İstasi- yandan şehre otomobil ile gi- derken kendini kaybetmiştir. Yine ayni sene Galli - Curci bir konser verirken salona pen- cereden hücum eden sis, muvak- kat zaman için musikişina- sın yüzünü örtmüş ve hazırun kendini birkaç dakika görmeden dinlemişlerdir. Maamafih sisin bu muziplik- lerini esas Londra'lılar son de- Tece sabir V WU lar. İngiliz soğukkanlılığı or - talığı duman basar basmaz, der- hal derin bir nezakete ve biribi- rine yardım etmek. hislerine münkalip olur. Zannedersiniz Sisin ekonomik bakımdan Londra'ya yaptığı zararlar bü- yüktür, 1930daüç gündevam eden bir sis esnasında Londra limanı 15 milyon dolar ziyana uğramıştır. Kullanılan fazla elektrik kuvvetinin ise had ve hesabı belli değildir. En son ya- pılan istatistiklere göre Londra şehri sis Yüzünden senede en aşağı 26 milyon dolar ziyan et- mektedir. İnsanca zayiat ise | pek büyüktür. Bu vaziyet karşısında Lon- dra'lıların tedbir almaları lâzım gelmez mi? Elbette evet! Bun- dan altı asır evvel Kral Birinci Edward kömür yakmağı bir çi» nayet sayarak menetmişti, Fa kat ne yapalım ki, Londra'lı kö- mül yakmadan duramıyan bir mahlüktur. Çünkü mesele her şeyden evvel bir an'ane mese- lesidir. Mademki babaları kö - mür yakmıştır, oğullar da kö- mür yakacaklardır. Yalnız bu da değil; kömür, gerek gaz, ge- rekse elektrikten daha ucuzdur. Ekonominin ne demek olduğu- nu bilen Londra'lı bunu da na- zarı itibara alır. Bunun için denilebilir ki kö- mürün yerini tutacak, bir şeyi. 4 keşfolunmadıkça Londra» nın meşhuru âlem sisleri devam ve dedikodusu da yeryüzünü iş- gal edecektir. 34üncü Resim Sergisi Sergide teşhir Güzel Sanatlar birliği resim şube- sinin 19 ubçu Galatasaray sergisi dün açılmıştır. Açılış resminde Say- İav Salâh Cimcoz ile resim ve sanat meraklıları hazır bulunmuştur. Bir. liğin başkanı bulunan ressam ve say- lav Şevket Dağ kısa birkaç söz söy- lemiş ve serginin bir aile sergisi ol- duğunu ve bu serginin Ankarada açı» lanlarla beraber 34 üncü sergi oldu- ğunu ve birliğin hükümeti yardımı ile sanat meraklılarını memnun ede- cek eserler meydana getireceğini #öylemiş ve açılış töreninde bulu » anlara teşekkür ederek sergiyi aç- masını Salâh Cimcozdan rica etmiş- tir. Salâh Cimcoz da 34 üncü sergi yi açmak şerefinin kendisine basip olduğundan memnun olduğunu ve bununla iftihar edeceğini söylemiş tir. s4 bu sene sergide güze! eserler yetiştirmişlerdir. Sergide portre, mangara matör mort. ve dekoratif olmak üzere yüz küsur parça eser teşhir edilmiştir. Sergiye eser gönderen sanatkârla- öldün ii. Dün Törenle Açıldı edilen resimlerden rımız Ali Halil, Ayetullah Sumer, Ahmet Togo, Avni Noyan, Bediz Halit, Emin, Fars Ferit, Peyhanan Duran, Güzin Düran, General Halil, Menik Gindorf, Harilahos Ksanto - pulos, Hayri Çizel Halit Doral, Hikmet Onat, İbrahim Çallı, İsken- der, Kadri, Kalmikof, Muzaffer Ak- tolga, Nazmi Ziya, Namık Yegenoğ- lu, N. Perof, Sami, Seferof Süzan Adil, Vecibe Bereketoğlu, Sendet,, Yakup, M. Turgut, Zahide, Sünuşi- dir, amaa Mahkemelerin yaz tatili Ankara, 19 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Yarm başlayacak olan yaz tatili müddetince Ankara, İstan bul ve İzmirde şu mahkemelerin ça » lışmaları kararlaşmıştır: Ankarada: Ağır ceza ve birinci hu kuk mahkemeleri, İstanbulda: İkin- ci hukuk, üçüncü ticaret ve birinci ve ikinci ceza mahkemeleri; İzmirde: Ağır ceza ve birinci asliye hukuk mahkemeleri,