i—H YOGUSLAVYADA Stoyadinoviç Kabinesi yadinowiç tarafından, * Tem - muzda Parlâmentoda yapılan beya - nat, hükümet, dahilde takip etmek istediği siyasanın ana çizgilerini gös termektedir, Bu siyasa, 3 Teşrinisani 1931 te - mel yasası üzerine büna edilmiştir. Bu temel yasası ise, garpte olduğu gibi, şahsi kudretia parlâmentarizme intikalini emreden yeni bir rejim meydana getirmiştir. Temel yasasına Köre, mıntaka ve mezdeplere tevli- kan yapılmış siyasal partiler meno - dunmaktadır. Fakat hakikatte, bugün bunlar hükümetin gerek lehinde ve gerek aleyhinde teşekkül eden birlik deri tamamlayıcı birer parçadır. Bu karışıklığın bir faydası ve bir malı- zuru vardır. Mahzuru, kanuni bir &- sast olmayan bir şeyi filiyatta kabul elmektir. Faydası ise, caki partileri birliğe mecbur etmektir. Seçicilerin mıntakavi reyler i â Sırpları Hırvatlara, veyahud Sloven. lere karşı tutması tehlikelidir. Yeni gidişat dolayısile iki cephe teşekkül etmekte ve ın her birisi Yu « goslav ailesinin birçok kısımlarını nefsinde toplamaktadır. Hükümet cephesi, Sırp radikalleri, Sloven katolikleri ve Bosna müslü manlarından mürekkeptir. Muhalif cephe isc, Sırp demokratları, Hırvat köylüleri, ve zürradan ibarettir. Bu suretle, birlik prensibi seçim gürül- tülerinin haricinde kalmıştır Bundan başka niyabet makamı, si- yaza bayatımın üstündedir. İS3L te - irliğin ve devle- hükümetin programını izah ederken, âki defa, mevkii iktidarı, niyabetin itimadına medyun olduğunu ve onun müzaheretile icrayi hükümet edece- ğini söylemiştir. Kabine başkanı, ulusal birl - Televiziyon, anahtar deli- Şi kadar güzel birşey değilmiş. Journal des Döbats'dan: | cude getiren bütün kuvvetleri bir - leştirmeğe işaret etmiştir. Bu gaye- ye erişmek için, muhtelif tedbirler almacaktır: Seçim usulünde ıslahat, basın üzerine konan kanunun cemi- yetler, toplantılar kanununun hafif- letikmesi, ve saire... Bütün bu kararlar, merkezi kuv- vetin tazyıkını azaltmak, ve memle- keti demokrasinin esasları dahiline Sloyadinoviç sokmak için alınmıştır. Stoyadinoviç bütün kuvvetini yur dun ekonomik kalkınmasına, ziraatin korunmasına, bütçe müvazenesinin teminine, ulusal paranın müstakar olmasına hasretmek istemektedir. Ra kipleri bile, onun bu samimiyeti, ve otoritesi önünde eğilmektedirler. O, bütün siyasa hayatında, hattâ ken di partisine karşı bile müstakil kal- mıştır. Mevkii iktidar ona asla, ken- di şahsi vaziyetini genişletmek, ve- ya etrafında adam toplamak için bir vasıta olarak görünmemiştir: yani Stoyadinoviç Yugoslavyada asla em- saline tesadüf edilmeyen, bir (gayri siyasi) dir. Bununla beraber, kabili tahakkuk Börülen bir işte muhalefetin kendi - sine müzaheret etmesi lâzımdır. Bu husustaki emareler de çok cesaret vericidir. Son günlerde, köylü parti- Si ve müstakil demokrat partisi lider leri, Zagreb civarında bir miting yap tılar. Burada hatiplerin söyledikleri söylevler, yeni hükümetin liberaliz- mine karşı bir hürmet ikdeâ&; Bunlar Sto evvel, bu kahinenin işini görmek 8- zımgeldiğini anlatmışlardır. Fakat hepsi de, Yugoslav birliği üzerinde toplanmaktadırlar. Hepsi, özgürlük (serbesti) rejimi içinde bir teşriki mesai arzusunu göstermişlerdir. M. Maçek'in, şahsan kabine prog- Tamını istihfafkâr bir reybilikle kar şıladığı muhakkaktır. - Niyabetin, Maçek'in şef bulunduğu muhalefete, bir parlâmento ekseriyeti tercih et- mtı:î onun müzaheret ermesini mneticelendirecek derecede kâfi bir se bep telâkki olunmaktadır. Hırvat li- derinin istekleri, ele ettiği menfaat- lerle beraber artmaktadır. Otomatik çiçekçi Pazar günleri her taraf kapalı ol - duğu gibi çiçekçi dükkânları da ka- palıdır. Berlin şehrinde buna kolay bir çare bulundu. Çiçekçiler &- ma, otomatik makineler bu işi pek alâ görüyor. Otomatikler her çeşit eşya ve yiyeceğe tatbik ediliyor ve çok rağbet görüyor. Şirmdi bir de oto matik ciçek makinesi yapıldı. Maki- neye bir mark atınız, makinede gör- düğünüz güzel çiçek büketi aşağı göze düşer, onu alırsınız.. Ne kolay değil mi? Kondilis'in son Italya gezisi Le Temps'dan: Roma, 8 Temmuz (Hususi muha- birimiz telefonla bildiriyor) — General Kondilisz, yarın Duçe ile konuşacak ve Italyayı terketmeden evvelı San Rossare'a giderek İtalya Kral ailesine hürmetlerini arzede - cektir. ltalyanlar, Yunanistanda krallı - ğin iadesi meselesini sempati ile karşılamışlardır. Filhakika gayet #azla kralcı olan Italya, Faşizm ile, Hanedan, tahtla devlet arasında hiç bir ayrılık gayrılık görmemektedir. Diğer taraftan eğer Balkan antan- tına dahil olan bir Cenup Avrupası devletinde Krallık fikirleri muzaf- ter olacak olursa, bu hâdise, mer - kezi Avrupada yani Avusturyada Krallığa önderlik edecektir. Akde- niz yakınine gelince, malâümdur ki Yunanistan, Balkan antantına, bu antanta dahil bir devlet ile veyahut biribirile harbe tutuşursa, bitaraflı- ğınt muhafaza etmek kaydile gir - miştir. Bu Yunanistanın Italyayı he saba kattığına delâlet eder. Akde- niz yakjninde de mesele böyle ola- caktır. Afyon istila silâhı China Veekiy Revicw'den: Japonlar, Çindeki nüfuzlarını yap- mak için türlü vasıtalar kullanırlar: Belli sücl tedbirler, uyıul entrika - lar, rüşvet ve: afyon ticareti.. Japon ların Mançüride kurdukları llzıın inhisarının başlıca pazarı ve sürütü güzey Jin olmuştur. Hopei vilâyetin deki afyon tiryakilerinin sayısı Tesmi rakamlara göre 120000 kişidir. Halbuki, bu vilâyette Japonların elin de 700,000 afyon içilecek yer vardır. Bu gösteriyor ki, afyon tiryakileri - nin sayısı hakkındaki resm irakam - lar, gerçeklikten çok aşağıdır. Bu afyonhaneler, Japon konsolos- larının ve Japon süel memurlarının himayesinde halkı zehirleyen bu ti- careti rahatça yapıyorlar. Lehistanda bayındırlık işleri Küryer Codzienny'den: Lehistan ekonomisi, yani bayındır hık masraflarında çok ihtiyatlı dav - yor. işleri p leketin finans e tesbit ediyor. Bu yıl baymdırlık i: leri için bütçeye konulan tahsisat 430 milyon zloty'dir. Bu rakam, hi kümetin işsizliğe karşı açtığı müca- Kaliforniyada Bir su bendi Today (Vaşington) dan: Biraz su için iki yüz milyon do - Fazla gibi geliyor!.. Bir vilâ « tin su sosyetesi, su parastnı ver - mek istemiyen halka karşı: 'Su bedavadır, ancak, insan ken - disi gider kaynaktan alırsa.,, demiş.. Buna imkân var mı? Los Angelos | tan, suyun kaynağı olan Toloradoya kadar 340 mil mesafe Vvar. Hangi kabadayı eline bir kova alır da, bu uzun yoldan su getirmeğe gider, İç - te, yeni su bendi, bu uzunluktadır. Southern California Metropoli « taln adırmı taşıyan kumpanyanın yap tığı su bendi, dağlık ve kurak hava - liyi geçerek Tolorada nehri suları- v alıyor ve Los Angeles'e getiri - yor. Bu iş için 220 milyon dolarlık bir sermaye ve 15000 isçi lâzımdır. Su bendi, Sierra - Nevada dağında 91 mil uzunluğunda bir beton kaza- «aktır. Bu bent üç yılda yapılacaktır. Günde bir milyar galon su verecek - tir. , Ancak bu bent bir rekor kırmış ol- anıyacaktır. 1913 de inşa edilen ve O- wens nehri suyunu getiren bent 275 mil uzunluğundadır. Eaki Roma su bentleri şebekesinin bütün uzunluğu 190 mil idi, Zamanı na göre bir harika sayılırdı. — Avusturyada durum sağlam Prens Starhemberg, Macarca Az Est gazetesi aytarına demiştir ki: "Avusturyada durum tamamile sağ lamlaşmıştır. Ülkemiz, ber türlü ka- rışıklığa karşt korunmuş bir halde - dir. Avusturyada Nazilik yayılma kudretini kaybetti. Zaten, partinin bütün teşkilâtı Almanyadan munta - zaman gelen kudret helvası ile ifsat edilmişti. Asıl Avusturya ulusal ha- reketi artık bir mesele teşkil etmi - yor. Eski marksist ve sosyalist hare- ketler de tamamile faal bir rol oyna- maktan üciz kalrdıştır. Habsburg'ların tekrar tahta çık - masına gelince: eğer bunun mesut so nuçları olacağına ve iç ve dışta ihti- lât ve karışıklık çıkarmıyacağına inanç gelirse hükümet buna müma - naat etmiyecektir. p aaam e S e delenin derecesini göstermeğe ya - rar. Varşova şehri, bayındırlık işleri - ne tahsis olunmak üzere 20 milyon Bayındırlık işlerine bu yıl tahsis olunan paraların hemen yarım mil - yona çıktığını söylemekle mübalâğa etmiş almayız. Bu bayındırlık işleri işsizlikle mücadele içindir. DENiZ VE FOTOGRAF... T AA NS Dünya Gazetelerine Göre Hâdiseler_ h h. 5 Türkiye İle İngiltere Arasındâ Tecim Anlaşması Ankara: 10 4 haziran 1935 tarihli Türkiye - Ingil tere tecim anlaşmasının on birinci Maddesinin tatbik sureti - hakkında Ekonomi Bakanlığınca hazırlanan ve #lâkalılara bildirilen izahnameyi bil- diriyorum: 1) Türkiye menşeli halı ve kilim, kuru sebze, yumurta, taze meyva, kit re, afyon, tütün, nebati boya madde leri, şarap ve likörlerin İngiltereye yeti bu kıymetin ithal malının teredeki hakiki F. O. B. satış Kt ti olup olmadığını usulü dairesik ” tetkik edecektir. 4 7) İhracat mukabiline yapılaf thalâtın, ihracına vukuu tarihit€i itibarca en geç altı ay zarfında © edilmiş olması lüzımdır, 8) Bu izahnamede yazılı olâ bütün diğer hususat umum! hüki lere tabidir. v şimali İrlânda arazisine ibracı muka | — 9) Hususi takas muamelesi! bilinde ve anlaşma veya meri umu - | doğacak bütün şanj tiskleri mi ithal rejimi hükümleri mucibince | dar tüccara ait olacaktır. 10) Takas tetkik heyetleri bf zarfında İngiltere ile yapılan hi takas muamelelerini her ay İ da Iktisat Vekâletine bildireceklef dir. Bu malümatın ay sonundan baren en geç bir hafta zarfında İKt sat Vekâleti nâmına postaya veril miş olması lâzımdır. 'Türkiyeye ithali caiz İngiltere ve Şi mali — İrlânda menşeli mallardan » kontenjan ise kontetijanın müzaa - desi dahilinde - ihraç olunan madde nin F. O. B. kıymetinin yüze 70 (i F. O. B. kıymeti de, bususi takas yoli le ithal olunabilir. 2) Husui takas yolile mal ithal et mek üzere İngiltere ve Şimali İrlân- da arazisine birinci fıkrada yazılı Türk mallarından göndermek isi yen tüccar malın ihraç olunduğu ma haldeki takas tetkik heyetine müraca at ederek: " ü a) Göndermek istediği malın çins, miktar ve F. O, B. satış kıymetini, b) İngilterede sattığı firmanın i- sim ve adresini, BORSA M AR AA A 11 Temmuz PERŞEMB” PARALAR €) Mukabilinde anlaşma "y.gö - Ahış Satıt mumi ithal rejimi kükümlerine Bö - | — g, hi - re ithali caiz mallardan Türkiyeye | — Dolar, Ba 126 sokmak istediği malin İngilteredeki | 20 Framsız fcangı 66— —— 169700 F. O. B. satış kıymetinin (1). — ;: =h " ı'v:,: ış;.: &) Malı gatın _ııdığı _llnnımn isim 30 Dit 'angı e ve adresini bildirecektir. 20 İsviçre fr. Slö— 820 3) Bunun üzerine ıuikıılıh:l ıtıku n g:k " ::: yim B tetkik heyeti sevke âmade — bulumnan 'ron di a malın-usulü dairesinde ve expert va- | — Şrusturya silin — — A sıtasile hakikl F. O. B. satış fiatını Zloti Za 2450 tesbit ettirerek tüccarın b:yınn.::ıc- ';.,““,: Te 'ğ;, İ sine işaret edecek, ve tüccara ihraç ey İt 1 edeceği mal mukabilinde ithal ede- | — 39 Dinar Şi — ŞW bileceği malın kıymetini gösterir | — Ktt kuron M SW bir vesika verecektir. Altan di 936 ee Bu kıymet ihraç malının satıldığı Mecidiye Söme S9 ecnebi parası olarak gösterilir. tlür— — 23070 4) Tüccar, takas tetkik heyetinin bu vesikası üzecine malı iki nüsha ÇEKLER menşe şahadetnamesi ile beraber ih - Kapanı$ raç edecek ve sattığı firmaya: — L a) Malım İngiltereye bilfiil ithal aT 1200 olunduğuna dair menşe şahadetname İngiliz Krası 622,1$ sinin İngiltere Gümrüklerince dam - | — Dolar 0,79,75,7$ galı ve Türk konsolosluğunca tas- | — Çizet 96zi tikli B. nüshasını göndermesini, Tevlara İniai M b) Ihraç olunan malın takas tetkik | — 1.eva 63,59.25 İ B h KeMA tış bedelinin Çekoslovak kuronu 19)04,4 dinde T. C. Merkez Bankası nâmı - | — Piuslurya P y ma açılan Sterling hesabına yatırılma Mark ı.ı'ı;ıl sını bildirecektir. Zleti SAt 5) Tüccar, menşe şehadetnamesi - Pengo .;ş:; nin damgalı ve tetkikli B. nüshasını ı"" ğ T .C. Merkez Mh.l?:n kı'hrııb:de- Yen 27830 cektir. T. C. Merkez ası ba ge- | — Çernovets 1 hadetnamede yazılı malın bedelinin | — İsveç ı.ı?.!'l İngiltere Bankasındaki Sterling he- sabına yatırılmış oluğunu iki banka ESHAM arasında kararlaştırılan usul daire - | —— ——— A sinde tevsik ettikten sonra bu busu | — 1ş Bankası Mü- sez su bir mektupla alâkadar takas tet- ue - N :.,:l. kik heyetine bildirecektir. L iSe 6) Takas tetkik heyeti bu vesika | — Aradolu 7 65 ü ya istinaden, tüccara evvelce vezmiş | — Sirketiahyriye 1425 olduğu vesikada gösterilen ihraç ma | — Tramvay Ze lmnın ecnebi parası olarak F. O. BG | — Bomonti - Nektar Bd sâttş kıymetinin yüzde 70 ine mü - | — Terkos ',’_'.’.' savi ecnebi parası F, O, B. kıymetin | — Bo ol de mal ithal edilmesine müsaade ede | — Murker Bankası 5728 cek ve keyfiyeti alâkadar gümrük ida | — Osmanlı Bankası ı"'lı.- esine bildirecektir. Takas tetkik he | — Teleior Kh '; (1) İngiltereden ithali istenilen | — Şi hetirmenleri 4 Vöğ. mal kontenjante ise, tüccarın ayni zamanda kontenjan hissesi ayırtma -| |)STIKRAZLAR sr İâzımdır, Kontenjan hissesinin ay- tıldığının kendisine tebliğinden iti- | —Tütrk Bovrcu 1 Kupon ketik g_g baren 2 ay rarfında tüccar malr sev- HOĞ Vei 2065 ketmezse, bu aytılan kontenjan hak- Bigani” TT kı sakit olur, İstikrazi dahili No 1 17 bir odacık olan 103 numaraya varın- €a Julien pencerenin tabyelere bak- Yığını gördü. Ta ötede de, Doubs'un #ehirden ayırdığı güzel ova gözükü - Julien:"Ne de güzel gözey!” dedi. Kendi kendine böyle söylenirken bu kelimelerin nasıl bir duygudan doğdu #unu pek de anlamıyordu. Besançon- da geçirdiği gu kısa zaman içinde duyduğu şiddetli beyecanlar takatini tüketmişti. Pencerenin yanıma, oda - oturdu ve hemen derin bir uykuya daldı. Yemek çanını da, gece — duası ganını da duymadı; onu unutmuşlar- dı. Ertesi gün sabahın ilk — şuar ile uyandığı vakit, bir de baktı ki kuru yerde yatıyor. Bölüm XXVI DUNYA YAHUT ZEN- GİNDE OLMIYAN Ben — yer yüzünde yapayalnızn, kimse — tenezmül edip beni müyor. Para edindiğini gördüğüm herkeste biç — kayasığlık bir. kau .KIRMIZI VE SİYAH STENDHAL yürekliik var ki ben — kendimde duymuyorum, Ben çabucak mer- hamete — geldiğim bana / kin Bağladıdar. AHİ Çok ' geçmez, ben ölürüm; ya açlıktan, ya da insanla- ct katı yörekli görüp üzülmekten ölün YOUNG Hemen üstünü süpürüp aşağı in- di, geç kalmıştı. Mubassırlardan bi- ri onu azarladı; Julien, bir mazeret araştırmağa kalkmadı, hemen kolla- rını göğsüne — kavuşturup — süklüm Püklüm: — Poeccavi, pater öptime — (suçum var, itiraf ederim, aziz babam) de- di. İlk gününden böyle başlayışı pek hoşa gitti. Medrese hayatında usta- laşmış olanlar karşılarındakinin, işin acemisi olmadığını anladılar, Tenel- füs saati gelince Julien herkesin merakla kendisine baktığını gördü. Fakat o ortaya atılmadı, sesini de çıkarmadı. Öteden beri kabul ettiği hayat kurallarına uyup üç yüz yizmi bir arkadaşını kendine Üç yüz yirmi bir düşman saydı; gözünde bunların en tehlikelisi diye abbi Pirard idi. Birkaç gün sonra Julien'in kendi - ge bir confesısur (1) seçmesi la- zımgeldi. İçinden: “Bunlar da beni ne sanı- yor? bemi sözden anlamaz yerine mi koyuyorlar?,, dedi ve abbi Pirard günah çıkartacağını söyledi. Kendisi farkında değildi ama; bu bareketi ile bir yöne boğlanmış olu- yordu. Verriöres'den gelmiş gene bir medreseli daha ilk günden Juli- en'le dost olmak İstemişti; bu işte Julien'e, medresenin ikinci direktörü M. Cüstanöde'i seçmiş olsaydın bel- ki daha ihtiyatlıca hareket etmiş ııı_!nrdun. dedi. Sonra — kulağına eği- ip: — M. Pirard'ın jansenist olduğu töylenir, abb& Castanöde de onun düşmanıdır. <Kendini pek ihtiyatlı sanan Juli- en'in ilk günlerde bütün — yaptıkları böyle birer galillik oldu, Hayal kur- mağa alışkım adamlarda — görülen kendini beğenmekle yolunu şaşırmış, aklından her geçirdiğine olmuş bit- miş gibi bakıyor, kendini kaşarlar. mış bir mürai sanıyordu. Öyle deli- lik ediyordu ki, bu'nyıi i;i)l'ıünad: pek ileri gittiği vehmine kapılıp ken- di kendine çıkışıyordu. “Ne yapalım? benim - biricik sila- him bu! diyordu, başka bir çağda dünyaya gelseydim düşman karşı- sında açıkça hareketlerimle mi çı Gidişiden mRapun olan — Julien etrafa bakıyor ve herkeste en azı fa- zilet gösterişi ile karşılıyordu. Medrese talebesinden sekiz on ta- nesi, âr 1 arasında âdeta miş saytlıyor, sainte Tbhöröse gibi, Apennin dağlarının Verna tepesinde bedeni yara bere içinde kalan saint François gibi, bir takım kutsal haya- Yetler görüyorlardı. Ama bu bir sır- dı, dostları bu hali gizliyorlardı. O hayalet gören zavallı delikanlılar he- men her gün medresenin hastahane- sinde idiler. Yüz kadarı da sağlam bir iııınlı_ynruluıııı bilmez bir ça - lışmayı bağdamışlardı. Hasta düşün- ciye kadar çalışıyorlar, yine de pek bir şeyler belliyemiyorlardı. İki üçü de gerçekten istidatlı gençlerdi; bun- lar arasında Chazel diye biri - vardı ki, par' Kösterilmeğe layıktı; fa- kat Julien onlara, onlar da Julien'e karşı bir sevimsizlik duyuyorlardı. Üç yüz yirmi bir medreselinin ge- Ti kalanı isc, bütün gün geveleyip durdukları latince kelimeleri anla. dıkları pek şüpheli kaba kaba insan- dardı. Hemen hepsi de birer ü gocuğu idi;. ekmeklerini toprağı be- leyip çıkarmaktansa birkaç latince söz okuyup kazanmağı işlerine daha elverişli bulmuşlardı. Jullen, dabha ilk günler onların ne olduğunu anla- dığı için kendisinin çabucak ilerliye- ceğine kanaat getirmişti. İçinden: “Her meslekte akıllı adam çünkü her meslekte yapılacak bir iş var, diyordu. Napolton zamanında getlseydim çavuş — olurdum; ancak cure'liğe kadar yükselecek bu adam- ların içinde de ben, paskopos vekili Fransa kilisesi her kitabın kendi bir düşman olduğunu anlamış $ dir. Onun gözünde en önemli şey nül itaatidir. Öğrenme işlerinde VU ti gitmek, öğrenilen isterse din olurum., sun, ona pek hoş gözükmez; BO? Sonra düşünmekte haksız da değildir. *© luklarından beri biret reçberdir, di- | biatinde üstünlük olan bir adati yordu; buraya gelinciye kadar ye- dikleri tuzsuz peynirle kata somun- duür. Kulübelerinde kursaklarına et, yılda ya beş defa girer, ya altı dela. Harb günlerini rahat zamant sayan Roma askerleri gibi bunlar da med- reseye zevk, safa yeri diye bakar.,, Julien onların donuk gözlerine bak | cak papa, şatafatlr ayinleri ile kıyor, yemek yenmişse bedeniğ bir | yabilir. ihtiyacın tatmininden doğan zevk- Juhen bu hakikatleri, bir med ten; yemek yenmemişse 6 zevkin | , 4e çövlemen per sözün onları umudundan başka bir şey göremi- yordu. Aralarında sivrelmek lâzım gelen adamlar, işte böyle adamlar- dı; fakat Julien'in bilmediği, kendi- sinden sıkt sıkı gizlenilen bir şey vardı; medresede okunan türlü doğ. ma derslerinde, kilise tarihi dersin- de, herhangi bir derste birinci ol- bir Siejös, bir Grögorle karşı YÖf geçmesine kim engel olabilir! Tit mıllr;kl;u adamların ;l!ı:de, gürürun 5"“3 hiç bir işi olmadığına KAT - taşıyan inahi ü 'ı'ı'on.;z'.l'a"â, b.eı'l. aslını .f.“mî [Ariınv!; şüphe ve şahsiğ muhakemeden başka N.ATAÇ bir şey olmıyan ve halkın kafasına her - söyl inanmamak, her işi kurcalamak adetini, bu kötü adeti (1) Kendisine Gr — vöylenilem. * aşılıyan parlamcato — usulünden beri çıkaran papas, j