e— 28-80.03s TA Ankarı TATLAR Parti Kurul Adlarını Kısaca Anlat Ankara, 27. A.A, kısaca anlatan kelimeleri kabul Parti Genel Sekreterliğince bildi: Kısaca Türkçesi Büyük Kurultay, Kongre Genbaşkur Genyönkuru! İlyönkurul İlçeyönkurul Kayönkurul Ocakyönkurul Onurkur Partikür Genkurul an Kelimeler Cumuriyet Halk Partisi Genel Başkanlık 'divanı yalnız kendi özgütleri için aşağıda yazılı kurul adlarını etmiş ve bu kelimecler örgütlere rilmiştir. Osmanlıcası Büyük kongre Vilâyet, kaza, nahiye ve ocak kongreleri, Umumi Reislik Divanı Umumi İdare Heyeti Vilâyet İdare Heyeti Kaza İdare Heyeti Nahiye İdare Heyeti Ocak İdare heyeti Haysiyet Divanı Parti Divanı Heyeti Umumiye Yeni Yugoslav Başbakanı ile içten Ankara, 27. A.A. — Yen Yu- goslavya başbakanı Stoyadino- viç işbaşma gelmesi münasebe- tiyle, Başbakan İsmet İnönü'ne aşağıdaki telgrafi göndemmniş- dirt Son Ekselans Bay İsmet İnönü (Başbakan) Ankara Yuğaoslav Başkanlığı ödevini üstüme aldığım şu anda, iki u- lusumuz arasında teyemmünen teessüs etmiş ve Balkan paktına dahil memleketlerin yapıcı uğ- raşlarına tam muvaffakiyet ver- meğe yarayacak — olan müsale- metperverane elbirliği siyasası- na olanı bağlılığımı ekselansları- na arzetmekle mutlüyüm. Stayadinaviç Başbakan İsşmet İnönü bu telerafa aşağıdaki — cevabı ver. milctir « Son Ekselans Bav Stoyadinovi: (Başbakan) — — Belgrad Dost memleket Başbakanlığı- nı deruhte ettikleri şu anda ba- na lütfen gönderdikleri nazik telgraflarından dolayı ekselans- larma hararetle teşekkür ede- rim. Ekselansları tarafından iz- har edilen duyguya (hissiyata) tamamen iştirak eder ve Cu- murluk hükümetinin iki memle- ketimiz arasında teessüs etmiş olan güven verici çalışma bera- berliğinin gel ini bütün kal- bile arzu ettiğini kendilerine sağ larım (temin ederim). İki memleketin, kendilerini birbirlerine ve —Balkan bağlaş- larımım (müttefiklerinin) verim- li (müsmir) birliğine bağalayan sıkı ve sağlam , bağlar içinde kendileri için aziz olan barış da- Tehlikesi — Hav Telyazıları vasına hizmette devam edece'i- lerire kaniim. Bu münasebetle hararetli tebriklerimi ve tam ba- şarı dileklerimi arzederim. | Ankara, 27. AA — Yuğos- |lavya başbekan ve dış bakanlığı- nı üzerine alan Stoyadinoviçin i- şe başlaması münasebetiyle diş Bakanımız Tevfik Rüşdü Arasa gönderdiği — telgrafla — Tevfik Rüşdü aratın verdiği cevap telg rakı aşasıdadır : Son Ekselans Bay Rüşdü Aras Dis Bakanı Yugoslavya dış — siyasasının yönetimini üzerime aldığım şus, anda, iki - memleketimizi dost- lukla bazlıyan pakt ile bu kadar teyemmiünen ihdas edilmiş olan durumun herkitilmesine (tahki- mine) vebu paktın hayırkâr Atbilarinin Ctesirlerinin) ge - nişlemesine her hal ve kârda is- tirâk hakkındaki arzumu Ek- selanslarına sağlamakla (temin etmekle) mutluyum. Stayadinoviç Son Ekselans B. Stoyadinoviç Başbakan ve Dış Bakan Dost ve bağlaşık (müttefik) memleket siyasasının yönetkesi ödevini deruhde ettiğiniz şu an- da bana irsal buyurduğunuz nazik telgrafdan pek duygula. | narak, en hararetli tebriklerimi | ve bizim için bu kadar aziz olan güvenlik ve barış alanında etki- leri (tesirleri) pek ziyade verim- H olmuş bulunan Türk-Yuğos- lav sıkı çalışma beraberliğine o- lan sarsılmaz bağlılığıma dair inancanın (teminatın) kabülü- nü rica ederim, Tevfik Rüşdü Aras IBaş tarafı 1 inci sayfada) (Baş tarafı 1 incide| messillerinin de iştirak ettiği bir toplantı yapılmıştır. Bu top lantıda mezbahada kesilecek koyun ve kuzular için celeplerle toptancı ve perakendeci kasap - lardan birer kuruş ve sığırlar için celeplerden beş, toptancılar la perakendeci kasaplardan da dörder kuruş alınması kararlaş tırılmıştır. Celeplerden alınacak paralar hayvan borsası, toptancılardan alınacak paralar mezbahalar ida resi tarafından tahsil edilecek - tir. İstanbulda senevi 500 bin ko yun ve 200 bin kuzu kesildiğine göre, bir yılda 21 bin lira gelir temin edilecektir. Şehrimizde ke silen yıllık sığır mikdarı 30 bin- dir. Sığırların getireceği varidat da 3900 liradır. Bu suretle her yıl hava ktrumuna 25 bin lira Yödenebilecektir. Memurların yapa- cakları yardım Resmi ve hususi müesselerde ki memur ve müstahdemlerin Maaşlarından yüzde ikisini hava #ehlikesi kurumuna terkettikle- ri belediyeye bildirilmiştir. Bu- nun üzerine belediye bütün dai relerine bir tamim göndererek kendi memurlarının da böyle bir harekette bulunmak suretile memlekete hizmet etmiş olacak larmı bildirmiştir. Ancak, her memurdan ayrı ayrı taahhüt mektubu alınmıya cak, daire âmirleri tarafından bir cetvel tutularak taahhütler buraya kaydedilecektir. Her me murun bu cetveli imzalaması, ta ahhüdat mikdarının da temmuz maaşlarile haziran935 ücretlerin den tayyare kurumu nâmıma ma aş, ücret ve yevmiye bordrola - rında gösterilmek suretile kesil mesi muvafık görülmüstür. Nuriye bugün madalya veriliyor Hava kurumu genel merkezi, hava tehlikesi için — geçenlerde kuruma 25 bin lira teberrü eden Nur kalem sahibi Nuriye veril - mek üzere bir tayyare madalya sı göndezmiştir. Bu madalya bu gün kurumun İstanbul merke - zinde kendisine verilecektir. Diğer taraftan tecim odasının teşkil edilen yardım kolları, ha- Ankarada Bulunan Petrol (HUSUSİ MUHABIRIMIZ BİLDİRİYOR) Ankara, 27 Dikmen deresinde tesadüf e- dilen petrol tezahüratınım bu - ünkü görünüşüne göre, geniş de istihsal için tesisat yap- mağa müsait olmadığı Ekonomi Bakanlığı mahsusluğunca tes - bit edilmiştir. Bu derenin ve Dikmen civarın da bir çok yerlerin bu gibi teza- hürata müstait jeolojik teşek - küller olduğu anlaşılmıştır. Dikmen yakınlarında bir çok linyit tezahürleri bulunduğu da bu arada zikrolunabilir. Tezahür yerinde Ekonomi Ba kanı Celâl Bayarla petrol arama direktörü Cevat bizzat giderek, tetkikatta bulunmuşlardı. Petrol bulunduğu haberi şe - hirde duyulunca, bir çok merak hlar otomobil ve kaptıkaçtılarla Dikmene gitmişlerdir. Tezahür mahalli küçük Ayrancının cete- ğine ve şehirden giderken Dik men şosesinin soluna tesadüf et mektedir. Bir kaç kazma darbasile eşe - lenmiş olan ham topraktan sı - zan su meydanda ince bir dere manzarası hâsıl etmiştir. Akan su mavi ve parlak bir tabaka ile örtülüdür ve gaz kokmakta - dır. Eski posta direktörünün nakzedilen davası Ankara, 27 (Hususi muhabi- rimiz bildiriyor) — Hakların - da verilmiş kararın temyiz mah kemesince nakzedilmiş olması üzerine eski posta genel direk- törü Fahri, muavini Fikri ve es- ki telgraf işletme direktörü İh- san Cemalin birinci asliye mah- kemesinde bugün duruşmaları yaptlacakır. Ş uçlular — gelmediklerinden muhakeme 18 temmuza bırakıl- mıştır. Gümrük kaçağı eşya Ankara, 27 Hususi muhabiri- miz bildiriyor) — Tatbikatta te sadüf edilen yanlışlıklara mâni olmak maksadile gümrük kaça- gı olduğu anlaşılacak eşya hak- kımda nasıl muamele yapılması lâzım geleceğine dair gümrük ve inhisarlar bakanlığı gümrük ve inhisar idarelerine bir nizam- name göndermiştir. İbrahim Tali konsültasyon yapıldı Ankara, 27 (Hususi muhabi - rimiz bildiriyor) — Nümune has tahanesinde tedavide bulunan Trakya genel müfettişi İbrahim Talie bugün İstanbuldan gelen tanınmış doktorlarımız taralın- dan bir konsültasyon yapılmış - tır. Hastanın sıhhi, vaziyeti iyi görülmüs ve kendisine bir müd- det istirahat tavsiye olunmuş - tur. va tehlikesini bilen üye kaydına başlamışlardır. Bayanların dünkü toplantısı Hava küurumu bayanlar kolu da, dün saat 16 da başkan Hakki ye Kuralın Başkanlığında top- lanmış, Bakırköy ve - Eminönü kazalarında birer bayan kolu teş kilini kararlaştırmıtşır. İstanbul bayanlarının 20 haziranda yapa cakları miting bazı sebepler yü- zünden geri bırakılmıştır. Pazartesi günü akşamı saat'| yirmide, Kumkapı Ermeni pat- | rikhanesi Meryem ana kilisesi idare heyeti tarafından Ermeni | vatandaşların kuruma yardımla TI için Kumkapı nahiye merke - zinde bir toplantı yapılacaktır. Galatada Perşembe pazarın - da tütün deposu sahiblerinden Bekir Tüten ve Hüseyin Tüten hava kurumuna iki bin lira ver- mişlerdir. Ayni mücssede çalı- şan memurlar ve işçiler de hava tehlikesini bilen üyeliğe yazıl - mışlardır. N SOSYAL KONUŞMALAR Mahmut Esat Bozkurt'un Söyledikleri Sayin Bay Mahmut Esat ikinci ma- kalesinde “gerekenler” den birisi olan Türk allesinden bahsediyor. Fakat birinci yazısında işe İzmir gazetecile- rini karıştırdığı gibi bu ikinci yazısın- da da Sayın Bay Hüseyin Cahidi ka- rıştırıyor. Bununla beraber Bay Cahitle ara- mızdaki ayırtları da kaydediyor. Benim hakkımda evvelâ şöyle yazı- 'or u “Ağaoğluna göre Türk babanın ev- le bağı kalmamıştır.. Onün dayand- maz harçları (masrafları) vardır. Mo- tal bakrmdan da bitkin bir haldedir. Daha neler?! Daha neler?!” Bay Cahit ise Türk kadınını pek açık, saçık, baloya ve dansa düşkün buluyormuş! Bu süretle beni allede babaya, ve Bay Cahidi de anneye karşı koyduk: tan sonra Bozkurt Bay Cahidi az- çok insaflı buluyor. Bana gelince Boz kurt : “Hele Ağaoğlu, hele 0!” diye hay- kırıyor ve diyor ki: - “Birincisi (Ağaoğlu) çok sert: Ala- bildiğine saldırıyor, batırıyor, vuru - yor ve aklına geleni söylüyor!” Görüyorsunuz: Bozkurdun bütün bınçları bana karşı! O âdeta yumruk- larını sıkmış, dişlerini gicirdatiyor ve üzerime'saldırmak üzeredir! Ve bu saldırış kızgınlığı içinde bir dakika evvel Bay Cahitle benim aram- da yaptığı ayırdı unutuyor. ve Bay Cahidin “*günahlarını” benim üzerime yükleterek diyor ki: “Nitsche Zaratustrasında : En azdan kadınları haftada iki kere kamçılamak doğru olur... diyor. Ah- medin son yazılarına bakılırsa Alman filosofuna oldukça inanmış gibidir. İnanmış ve geçmiş bile! © kamçısını sonsuz bir hınçla dur- madan şaklatıyor ve sövüyot!” Mahmudun bu yazısını onu ve beni yakından tanıyan bir arkadaş okudu ve kahkaha ile gülerek: “Azizim: Herşeyi tasavvur edebilir- dim, fakat Mahmudun bir gün gelip kadının ve kadın serbestisinin müdafii olacağını hayalime bile getiremez - dim!" Arkadaş bir daha güldü ve başını sallayarak: “Yok! Yok öyle değil - dedim - Mahmut gözgüye (ayna) bakmış, karşısında beni görmek istemiş ve gör müş!”* Bu suretle Mahmut burada da ben. disin& bir açık kaps bü. tün küvveti ile zorluyor, vürüyor yıe kıyor, söylüyor, aklına gelen ve gel miyeni atıyor! Benim herhangi yazımdan bir tek tümle, bir tek fıkra, bir tek kelime zikretmeden vuruyor ve gene vuru - yor! Türk ulusunu işe karıştırıyor, Ona karşı haksızlık ve zulüm yapıldı. Bini haykırıyor ! bağırıyor. Bu kötü demagoji tarzma çoktan alışkınız: Fakat doğrüsu ki bunu her ne de olsa Bozkurttan beklemiyorduk ! Öyle zannediyorum'ki Türk kadını ve Türk ailesi hakkında en çok ya- #aplardan birisiyim: Daha otuz beş sene'evvyel “Islâma göre kadın ve is- lâmiyette kadın” başlıklı bir eserimde aynen şunu — söylüyordum â ulusları için ve onlar arasıı sa Türkler için elilba değişmedikçe ve kadının da hakları tanılarak toplü- luk yaşayışına karıştırılmadıkça, kur- tulüş çaresi yoktur. Acaba İslâm âle- minde bu büyük operasyonu yapal iccek bir reformatör çıkabilecek mi? Ayni fikirleri on yedi sene evvel Maltada yazdığım “Üç Medeniyetad- İr eserimde açıkça ve sarahatle anlat- mışım ; “Türk Yurdu” mecmuasından başlıyarak yazı yazdığım bütün mec- mualarda, gazetelerde ayni likirleri müdafaa eylemişim! Hele Kamâlist devrinden beri bu mevzu etrafında yazdığım yazılar sa- yısızdır. Bir buçuk senedenberi Cumhuriyet gazetesinde “Yeni nesil arasında” haş liklr bir sıra makalelerde bu devrin yetiştirmiş olduğu kadınlar arasında varileye bağlılık, ocağa iliştlik, doğ- ruluk, irade ve fedakârlık bakımların- dan herhangi çağdaş bir ulus için fa- hir ve gurur verebilecek tipler yeti: tiğini misaller ile kaydettim ve yetis- miş olan, çoğalan bu kadın tiplerinin ulus ve memleket için tükenmez Ümit- ler verdiğini de ilâve eyledim. Fakat ayni zamanda da madalyanın öteki yüzünü de göstermekten çekin- medim, ve bunu da bir ulus borcu te- lâkki ettim ve bugün dahi ediyorum. Kamâlizm devri demek, bir mede- niyetten başka bir medeniyete göç demektir. Bu gibi göçler daima ve her yerde buhranlıarla beraber yürü- müştür. Müsbet tipler çıkardığı gibi, menfi tipler de çıkarabilir. Herkes çarçabuk yeni hâyata, yeni yürüyüşe intibak edemez. onun verdiği serbes- tileri ve genişlikleri - ki esasta elzem dir - hazmedemez, yoldan çıkar, kınlık gösterir. Daha bu aym 6 ımhdta “Tan” da neşrettiğim “Türk ailesi” başlıklı bir makalede ayni buhranın Ruslar arasında da Garp medeniyı ne göç ettikleri zaman çıktığını ya- zarak Rus mütefekkirlerinin, ediple- rinin buna karşı almış oldukları vazi- yete nümune olmak üzerePuşkinin bir eserini uzun uzadıya tahlil ettim ve bizim edip ve şairlerimizi de buhranın çabuk izalesi için ayni alana dökülme- ge davet ediyordum. Zaten bir püblisistin (Publiciste) ya ni içtimat meseleler ile uğraşan yazı- cının birinci vazifcsi, bü menfi gidiş- leri kaydederek ona kartı bütün kuv- veti ile gelmektir. Çünkü menfi gidiş- ler çoğalıp kuvvetleştikçe, yeni açıl- mış olan devirden beklenilen erdem- ydalar, yükselişler, ilerlemeler . Birinci vazile, bu gecikmeyi bertaraf eylemek, devrin bütün hızını temin etmektir Bu vazifeyi yapmak bir günah rm- dır ? Günah ise, hakikaten ben günahkâ- rım! Fakat yapmış olduğu günahtan nedamet duymayan, tersine olarak bir vicdan rahatı duyan bir günahkârım! Eğer İngiliz milleti arasında Boz- kurt gibi düşünenler çok olsaydı, Bernard Sehaw'lara yer kalmazdı. Gorki bugün dahi, - yaşadığı muhit içinde - gördüğü içtimal ve ruhi ek- siklikleri kamçılamaktan geri durmu- yor, Romaim Rolland'larm — eserleri Fransızlar tarafından kapışılıyor ! Kamilist rejimi kadına serbesti te- min ederken, amacr hoppa, kendini bilmez, evinden habı Maz, masraflara dalmış, gece gündüz eğlenceler arayan tip yetiştirmek mi- dir, yoksa kendini bilir, vekarlı, tem- kinli, evde analık ve zevcelik bilen, dışarıda kendisine hürmet ettiren tip etiştirmek midir?. Y ibette ki ikincisidir! O hâlde birinci tipi kamçılamak, ikinci tipi okşamak, değil midir? İkin- ci tipin çoğalmasına hizmet değil mi- dir ? Sonra güya ben medeni kanunu be- ğenmiyormuşum! Isnat! Bu kanun hakkında Cumhurivette yazdığım bir maka! Je aynen şu fikir- İeri söylüyordum: Bu kanunu eski me den! kanunumuzun yerine koymak bir vecibe idi. İakılâbımızın bir icabı idi. Bu vecibeyi yerine getirenler, kendi- lerini ebedi bir şeref hâlesi ile çevre- lendirmiş!erdir!" Nihayet benim bu alanda meydana getirdiğim iki canlı eserim vardır. Nü- yük kızım memleketin ilk avukatıdır, ikincisi de terbiye ve talim kurumla- fımızın en önemli olanlarının birisi - nin başmdadır! Üçüncüsünü de yetiş- titiyorum. Bütün buniar meydanda iken, beni Nitsehe'nin kâhramanı gibi göstermek insafa ve mürüvvete yakışır mı? Son bir söz daha: Mahmut bilmelidir ki demagoji yap tmak çağı çoktan geçmiştir. Hele be- jim gibi rejime ağzı ile deği, ruhu, kalbi ile bağlı olanlar için her türlü demagoji vız gelir!! Bunu bilsin ve o- na göre hareket eylesin. Ahmet AĞAOĞLU Yunanistan Bir Çarpışma Arifesinde (Baş tarafı 1 incide) Diğer taraftan, Florina'da hükümet listesine karşı çıkardığı liste ile seçi- mi kazanarak 'ti saylavlık elde eden Dragonis, daha şimdiden, Makedon- yada ademi merkeziyet usulünü tat- bik edeceğini söylemiş ve demiştir ki: — Umumiyet itibarile ve her şey- den evvel Y nanistanın içinde sükü- nun yerleşmesine ç. lışacağım. Make- donyaya gelince, şuna kaniim ki, Ma- kedonya işleri ancak ademi merkezi- yet usulü tatbik edilirse düzelebilir. Hükümet, bu görüşmeği kabul eder- #e kendisile teşriki mesaiye hazırız. Makedonyada birisi ademi merkezi- yetçilik, birisi mıntakacılık prensip - leri ile hareket eden iki fırkanım bu- lünuşu, hükümet için pek te o kadar iyi bir şey değil. Bunu düşünen hü- kümet Makedonyada karşısınâa çıkan partilerle şiddetli bir mücadele açma- Ha karar vermiş, Makedonyada kendi taraftarlarını harekete getirmek için kabineye ora saylavlarından birkaçını almağa karar vermiştir. Söylendiğine göre bunlar Selânik saylavlarından Tcodoridis, Rodop'tan Papadimos ve Heraklion'dan Prangiadakis'tir. Kocamanis te, Selâniğin tanmmış kimselerinden Mavrokorda.os ve Dri- gas ile teşriki mesai etmektedir. Her halde hazırlanmakta olan oldukça mü- him bir çarpışma arifesindeyiz, Nere- de kaldı ki, Kond'tis'in partisinden olan Darrveris ile Missiroğlu Selânik umumi valiliğini elde etmek için çalış- maktadırlar ve Kondilis kendilerini şiddetle müdafaa etmekte ve bu arzu- nun tahakkukuna ;ılıııııı,lmdn. Fikret ADİL YILDIRIM MASALI Geçenki yağmurda yıldırım düşmüş. Düşer ya! Sade Fransız kabinesi,sade Belçika frangı, sade Prens de Gal attan, sade ben gözden, sade it damdan düş mez ya! Yıldırım da düşer.Hem, düşünce, düştüğü yerden ses ve- rir, Geçenki yağmurda dört beş yere yıldırım düşmüş. Kimi apar tımanın üst katına,kimi ağaca,ki mi Terkos borusuna... Lâkin 'Terkös borusuna düşmeye nasıl cesaret etti? Muhakkak beledi - yeye geçtiğini ve (resmi su) ol- duğunu öğrenmemiştir. Yıldı « rımlar gazete okumuyorlar gali- ba. Yoksa zor düşerdi Terkos borusuna. Bu yıldırım düşme hikâyesi de bir âlemdir. Hele yıldırım kadın ağzına düştü mü hali ha- raptır. Neler yaptırmazlar... Geçenki — yıldırımdan - sonra fazlaca atan bir dostum yıldırım masalları söyledi: — Büyük valde anlatırdı: Ci- bangir yangınından evvel bizim oradaki eve bir yıldırım düşmüş apdesthanedeki nalınları yak- mış, sonra musluğu açmış, bere ket akan su nalınları söndürmüş. Efendim, oradan inmiş mutba « ga.. Rafta ne kadar sahan, ten- cere varsa hepsini yeniden ka - laylamış, sonra teldolaptak. lü- fer balığını kızartmış... Ondan sonra da tabaktaki fasulye pilâ- kisini yedikten sonra... — Kim.. diye sordum.. — Yıldırım... dedi Gülmemek mümkün değildi... — Büyük valdenin hizmetçi « sinin adı yıldırım mı itniş?. di- yince kızdı ve hikâyeyi kesti: — Sana da birsşey anlatılmaz ki!.. Eskiden yıldırımları bugün- kü gibi miydi... dedi ve bu ce « vabın abdallığını kendi de far- kedince külerek uzaklaştı. Hey gidi yıldırım hey! Sana neler yap tırmazlar!, B. FELEK Ankara treni geç kalktı Ankara, 27 (Hususi muhabi- rimiz bildiriyor) — Bu akşam 19,45 de hareket edecek olan ikinci İstanbul treni teehhürle ve 20,25 de kalkmiştır. T aa — BUĞDAY DUŞUYOR Ekmek Hâlâ indirilmedi! Fiyatı çıkarmak i hementoplanankomis- yon,düşürmek için de hemen toplanmalıdır. Ziraat Bankasının satışlara girmesi üzerine düzelen buğday piyasası, dün de ayni durumu kaybetmemiş, iyiye doğru gitmiştir. Ekstra ve birinci yü- muşak buğdaylar, dün borsada 7 ile ekstra birinci sert buğdaylar da $ ile 6,10 kuruş arasında satılmıştır. Anadolüdan — ve limanlarımızdan 327 ton buğday.244 ton da un gelmiştir.Be- lediye narh komisyonu üç gün evvel arttırdığı ekmek fiyatlarını henüz in- dirmemiştir. Buğday piyasasında gö- rülen düşüklük eklenen narhm azal- tılmasını içap ettirecek nisbettedir. Koömisyonun bugün toplanarak fiyat- lart gözden geçirmesi muhtemeldir. Narhı, un yükselir yükselmez çıkaran komisyonun fiyatlar inerken de içti- ma gü beklemeden otomatikman toplarıp ekmeği ucuzlatması Tâzimge- leceği tabül clarak beklenmektedir. Kibritler yanmıyor amma...